Paralel yapının bütün planları çökünce Fetullah Gülen'in aldığı günlük ilaç sayısının 40'a çıktığı ileri sürülüyor. İlaçların da etkisiyle ne dediğini şaşırdığı düşünülen Gülen'in son eylemi, hükümeti haysiyetsizlik, kendisinden desteği çekenleri ise münafıklıkla suçlaması oldu. İlk bedduasında 'evlerine ateşler salsın' diyen Gülen'in 8 ay sonraki son bedduasında ise 'yedi sülalesinin belasını versin' diyerek nefretini giderek sonraki masum nesillere doğru genişletmekte olduğu görülüyor. Son bedduada ilginç bir ayrıntı daha var. O ayrıntı, tuhaf ve çelişkili ifadeler kullanan Gülen'in fizyolojik olduğu kadar özellikle psikolojik açıdan büyük bir düşüş yaşadığı iddiasını güçlendiriyor.
26.08.2014 18:13 Fetullah Gülen'le ilgili şok iddia: Hoca'nın sağlığı özellikle de psikolojik açıdan yerinde olmayabilir. Bunu gösteren somut bulgular var..
Paralel yapı kurarak Türkiye'de hükümeti gayrimeşru yollardan devirme hevesi kursağında kalan Fetullah Gülen'in, tüm planları bozulunca dengesini yitirdiği, Türk hükümetine ve medyasına en ağır bedduaları ettiği ileri sürülüyor. Buna göre; hoşuna gitmeyen kim varsa önce münafık, ardından kafir ilan etti. Kendisinden olmayanların yedi sülalesine beddualar yağdırdı. Ağzından çıkan bedduaları duyanlar kulaklarına inanamadı. "Bu nasıl hoca, söyledikleri bir din adamının ağzına yakışan sözler mi" diye sormak zorunda kaldı.
Basındaki iddiaya göre, paralel yapının bütün planları çökünce Fethullah Gülen'in günde aldığı ilaç sayısı 40'a çıktı. Hükümeti devirmek için cemaatle işbirliği yapanlar tek tek Gülen'i terk edince hocanın kimyası daha da bozuldu. İlaçların da etkisiyle ne dediğini şaşıran Pensilvanyalı imam, bu kez de hükümeti haysiyetsizlik, kendisinden desteği çekenleri ise münafıklıkla suçladı...
17 ve 25 Aralık operasyonlarıyla hükümeti devirme girişimleri başarısız olan Pensilvanyalı imam Fethullah Gülen'in psikolojisi her geçen gün daha da bozuldu. Paralel yapının her bir birimi tek tek çökertilirken, Gülen'in sağlığının da bozulduğu öğrenildi. Her paralel operasyonda tansiyonu fırlayan hocanın, günde aldığı ilaç sayısının 40'a çıktığı belirtilirken bu ilaçların etkisiyle kimyası iyice bozulan Gülen'in ağzının da bozulduğu görüldü. Yaptığı son sohbetlerde önce kendi halkına çok ağır beddualar eden Gülen, daha sonra ise hükümeti destekleyenlerin yedi sülalesine beddua etmişti. Tüm planları çöken ve devleti ele geçiremediği gibi paralel yapının da yıkılışını izlemek zorunda kalan Gülen, hükümeti devirmek için işbirliği yaptığı herkesi de tek tek kaybedince iyice yalnız kaldı.
İŞTE ÇARPICI BULGULAR
Basındaki iddialar bu şekilde.. Ancak bunların soyut bir iddia olmadığını gösteren çarpıcı bulgular da söyleyebiliriz. Gülen'in son eylemi, hükümeti haysiyetsizlik, kendisinden desteği çekenleri ise münafıklıkla suçlaması oldu. 8 ay önceki ilk bedduasında "evlerine ateşler salsın" diyen Gülen'in son bedduasında ise "yedi sülalesinin belasını versin" dediği ve nefretini giderek sonraki masum nesillere doğru genişletmekte olduğu görülüyor.
Son bedduada ilginç bir detay daha var. O detay, tuhaf ve çelişkili ifadeler kullanan Gülen'in fizyolojik olduğu kadar özellikle psikolojik açıdan büyük bir düşüş yaşadığı iddiası güçlendiren çarpıcı bir bulgu olarak değerlendiriliyor.
GÜLEN=BEDDUA?
Gülen, aylar önce yaptığı o beddua ile kamuoyunu şok etmiş ve adeta beddua kavramının kendisi ile özdeşleşmesine neden olmuştu. Gülen'i sevenlerden bir bölümü, o bedduanın bir anlık öfkeyle yapıldığını, bu yanlışın geçici olduğunu, hocanın aslında geniş bir hoşgörüye sahip olduğunu iddia ederken diğer bir bölümü ise onun beddua bile olmadığını, 'mülaane=karşılıklı lanetleşme' sayılması gerektiğini belirtmiş, kafa karıştıran bu açıklama ile Gülen'i masum göstermeye çalışmışlardı.
Ancak Gülen'in geçmişte 'hoşgörü' sembolü olarak gösterildiğini hatırlatanlar, Gülen'in 'hoşgörü'den 'bedduacılığa' doğru çok hızlı bir değişim geçirdiğini, bunu gösteren örneklerin giderek çoğaldığını dile getiriyorlar. Bu bulgular Gülen'in akıl sağlığının yerinde olmayabileceği şüphesini de akıllara getirdi. Yaşı da oldukça ilerlemiş olan Gülen'in peşpeşe yaşadığı psikolojik travmaların ve aldığı yoğun ilaçların bu sonuca yol açmış olabileceği dile getiriliyor.
1) TARİH: 20 ARALIK 2013 - "ALLAH EVLERİNE ATEŞLER SALSIN, YUVALARINI YIKSIN"
20 Aralık 2013 tarihinde yani paralel yapıya ait olduğu bilinen 17 Aralık operasyonlarından 3 gün sonra Herkul.org’da Fethullah Gülen’in ‘Yolsuzluk’ başlıklı bir sohbeti yayınlanmıştı. Gülen, kamuoyunu şok eden el kol hareketleri eşliğinde içten bir bedduada bulunuyor ve şunları söylüyordu:
"Şimdiye kadar demediğim şeyleri dedim. Umuma ait şeyler çalınmış çırpılmışsa,o mevzuda birisi göz yumuyorsa, o da o haramîlerle müşterek demektir. Hırsızı görmeden hırsızı yakalayanın üzerine gidenler… Allah onların evlerine ateşler salsın, yuvalarını yıksın."
Birinci bedduanın tamamını izlemek için tıklayın
2) TARİH: 05 AĞUSTOS 2014 - "ONLARA SÜLÜK DEMEYİN..YEDİ SÜLALELERİNİN BELASINI VERSİN"
8,5 ay sonra 4 Ağustos 2014 tarihinde yine herkul.org sitesinde Gülen'in son sohbet videosu yayınlandı. Yine bir beddua olduğu görülüyordu. İlk bedduasında "evlerine ateşler salsın" diyen ve sadece hedefindeki kişilere değil onların ailelerine de beddua eden Gülen'in yeni bedduasında ise sert tavrını gelecek nesillere kadar genişlettiği görülüyordu. Ekmel videosu olarak da tanınan ve 10 Ağustos cumhurbaşkanlığı seçimlerine yönelik bir mesaj vermeyi amaçladığı ileri sürülen videosundaki Gülen'in bedduasına kamuoyundan büyük tepki geldi. "Çoluk çocuğunun ne suçu var. Nasıl bir hoşgörü, nasıl bir hoca bu. Şimdiki zamanı bıraktı ateşlerini gelecek asırlara da salmaya çalışıyor?" denildi.
Gülen 4 Ağustos tarihli son sohbetinin bir bölümünde şunları söylüyordu:
"Şeytan sürekli aleyhimizdeki bazı şeyleri önümüze sürer, "Haydi siz de bir şey söyleyin bunlara karşı, hep sükût mu edeceksiniz?" der... Mesela "paralel" dediler bize. Biz de onlara diyelim: "Siz paralelsiniz!" Mesela, "sülük" dediler. Nedir? Kanı emen! Hakikaten birileri milletin kanını emiyor, kansız bırakıyor onu. Fakat mukâbele-i bi'lmisil kâide-i zâlimânesine girerek "Kan emen sülükler sizsiniz!" deme küstahlığına girmemeli. İlle de bir şey demek istiyorsanız; karbondioksit atma manasında, şöyle dersiniz: "Kim paralelse, Allah onun belasını versin. Allah yedi sülalesini yerin dibine batırsın. Kim sülükse, Allah onun bin belasını versin. Sülüklerin evlerine ateş salsın. Bizsek yani. Kim çeteyse şayet o çetelerin evlerine Allah ateş salsın. Ellerini dizlerine vurdursun. Kim örgütse Allah onun belasını versin. Kim millet hukuku olarak arpa kadar bir haram yemişse, Allah onun yedi sülalesinin belasını versin!" Bunu söylerken kendi adınıza söyleyin."
İkinci bedduanın tamamını izlemek için tıklayın
Bu son bedduadaki sözlerine bakıldığında Gülen'in hakikaten de tuhaf ve çelişkili ifadeler kullandığı görülebiliyor. Örneğin "'kan emen sülükler' sizsiniz deme küstahlığına girmemeli" diye olumlu bir tavsiyede bulunan Gülen, az sonra ise "yedi sülalesinin belasını versin" diyerek masum nesillere bile beddua edecek kadar tutarsız olabildiğini göstermekte. İşte bu çelişkiler, Gülen'in fizyolojik olduğu kadar özellikle psikolojik açıdan büyük bir düşüş yaşadığı iddiasını güçlendiren çarpıcı bir işaret olarak değerlendiriliyor.
BİR ZAMANLAR HOŞGÖRÜ SEMBOLÜYDÜ
Gülen, aylar önce yaptığı o ilk beddua ile kamuoyunu şok etmiş ve adeta beddua kavramının kendisi ile özdeşleşmesine neden olmuştu. Gülen'i sevenlerden bir bölümü, o bedduanın bir anlık öfkeyle yapıldığını, bu yanlışın geçici olduğunu, hocanın aslında geniş bir hoşgörüye sahip olduğunu iddia ederken diğer bir bölümü ise onun beddua bile olmadığını, 'mülaane=karşılıklı lanetleşme' sayılması gerektiğini belirtmişti. Kafa karıştıran bu açıklama ile Gülen masum gösterilmeye çalışılmıştı. Oysa internetten kolayca ulaşılabilen video görüntülerinde Gülen'in neler söylediği tevil edilemeyecek kadar açık idi.
Gülen'in geçmişte 'hoşgörü' sembolü olarak gösterildiğini hatırlatanlar, onun 'hoşgörü'den 'bedduacılığa' doğru çok hızlı bir değişim geçirdiğini, bunu gösteren örneklerin de giderek çoğaldığını dile getiriyorlar.
Diğer taraftan bu bulguların Gülen'in akıl sağlığının yerinde olmayabileceği şüphesini de akıllara getirdiği iddia ediliyor. Yaşı da oldukça ilerlemiş olan Gülen'in peşpeşe yaşadığı psikolojik travmaların ve aldığı yoğun ilaçların bu sonuca yol açmış olabileceği dile getiriliyor.
GÜLEN'İ BU HALE CIA GETİRDİ
Ayla önceki bir haberimizde ilginç bir iddiayı dile getirmiştik. "Gülen, CIA kontrolünde mi?" başlığıyla 24 Şubat 2014 tarihinde verdiğimiz özel haberimizde, Gülen'in vaazlarında ve verdiği mesajlarında ABD ve İsrail'e toz kondurmamasının şok bir iddiaya neden olduğu belirtiliyordu. Haberde, 50 ve 60'lı yıllarda çok gizli ve yoğun bir zihin kontrol deney programı yürüttüğü ve denekler üzerinde korkunç etkileri olabilecek deneysel ilaçlar ve yöntemler kullandığı ortaya çıkan ABD istihbarat teşkilatı CIA'nın Pensilvanya eyaletindeki Gülen'i de kontrol altına almış olabileceği ileri sürülüyordu. 40 yıldır Türkiye'de sürdürdüğü çok gizli kadrolaşmayı feda etmek uğruna Hoca'nın sergilediği tavırların başka türlü açıklanamayacağı iddiası da haberde dile getiriliyordu. (http://www.kontrgerilla.com/mansetgoster.asp?haber_no=5861)
(Abdullah Harun / kontrgerilla.com)
(26 Ağustos 2014, 18:13)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER: