Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın '2. darbe hazırlığı' dediği Büyükada toplantısı soruşturmasında gözaltına alınan 10 kişiden 6'sı tutuklandı. 4 kişi ise adli kontrol şartıyla serbest bırakıldı. Savcılığın itirazı üzerine diğer 4 kişi için de tutuklama kararı çıktı. Serbest bırakıldıktan sonra yakalama kararı çıkarılan 4 kişiden 2'si tutuklandı. Böylece 10 kişiden 8'i tutuklanmış oldu. Tutuklama kararı çıakrılan diğer 2 kişi ise aranıyor. Öte yandan ABD ve Almanya tutuklamalara sert tepki gösterdi. Türkiye ise bu tepkilere aynı sertlikte karşılık verdi. Son açıklama Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan geldi. Türkiye'nin hukuk devleti olduğunu ve yargı sürecinin işlediğini dile getiren Erdoğan, "Ajan provokatörlük yapanlara karşı Türkiye de elinden geleni yapacaktır" dedi.
23.07.2017 11:09 Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın '2. darbe hazırlığı' dediği Büyükada toplantısı soruşturmasında gözaltına alınan 10 kişi için tutuklama kararı çıktı.
İşte adım adım son gelişmeler:
1) SAVCILIKTAN 10 İSİM İÇİN TUTUKLAMA TALEBİ
Büyükada'daki toplantıda gözaltına alınan aralarında Uluslararası Af Örgütü ile Helsinki Yurttaşlar Derneği, İnsan Hakları Gündemi ve Eşit Haklar İçin İzleme Derneklerinin temsilcilerinin bulunduğu 10 kişi, tutuklanmaları talebiyle mahkemeye sevk edildi.
18 Temmuz'daki gelişmeye göre, şüphelilerin terör örgütlerinin amaçları doğrultusunda toplumsal kaosa dönüşen hareketlenmeler yaratmak amacıyla toplantı düzenledikleri iddia edildi. Şüphelilerin DHKP-C, FETÖ ve PKK soruşturmalarında adı geçen kişilerle görüşme kayıtları ise delil olarak gösterildi.
Büyükada'da toplantı yaptıkları otelde 5 Temmuz'da gözaltına alınan Uluslararası Af Örgütü Türkiye, Yurttaşlık Derneği ve İnsan Hakları Gündemi Derneği temsilcilerinin bulunduğu biri İsveç biri Alman vatandaşı olan 10 kişi, 13 gün emniyet müdürlüğünde sorgulandıktan sonra bugün adliyeye sevk edildi. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Terör ve Örgütlü Suçlar Bürosu Savcılığı'nda görevli 5 savcı tarafından sorguları yapılan şüpheliler, "Silahlı terör örgütüne yardım etmek" suçlamasıyla tutuklanmaları istemiyle nöbetçi sulh ceza hakimliğine sevk edildi.
Sevk yazısı
Soruşturmayı yürüten savcılığın sevk yazısında, şüpheliler tarafından önceden herhangi bir duyuru yapılmaksızın "çalışma atölyesi" adı altında bir toplantı gerçekleştirildiği belirtilerek, alınan açık tanık beyanlarından toplantı sırasında katılımcıların mensubu oldukları kuruluşların faaliyet alanlarıyla ilgisi olmadığı anlatıldı.
Şüphelilerin vareste olan terör örgütlerinin gizlilik kurallarına riayet ederek faaliyet yürüttükleri bildirilen sevk yazısında, "Yürütülen faaliyetleri konu alacak şekilde içeride bulunan şahısların cep telefonlarını polislerin alacağından, bu telefonların içerisinde bulunan bilgilenin nasıl saklanacağından, bu bilgilerin telefonlar yakalansa bile nasıl gizli tutulabileceğinden, bilgilerin polis veya başka şahıslar tarafından ele geçirilmesinin nasıl engellenebileceğinden, şifrelemeden bahsettikleri" ifade edildi.
Sevk yazısında, şüphelilerden birinin, "dernekte bulunan bilgisayarının polisin ele geçirmesi durumunda, çoğu kişinin yanacağından" bahsettiğine vurgu yapılarak, "İçerideki kişilerin elektronik cihazlarının polisin eline geçmesinden çok endişe ettikleri, toplantıya katılan şüphelilerin terör örgütlerine mensup şahıslarca ve ülkemiz anayasal düzeni aleyhine faaliyet yürüten kurum ve kuruluşlara ilişkin ve irtibatlarının bulunduğu" kaydedildi.
Şüphelilerden İdil Eser'in oteldeki aramalarda elde edilen dijital materyalleri arasında Semih Özakça ve Nuriye Gülmen ile ilgili belgeler olduğu anlatılan sevk yazısında, Eser'le ilgili söz konusu materyaller arasında, terör örgütü PKK üyesi olan bir kişinin "gerilla doktoru" olduğunu söyleyerek Af Örgütüne üye olmak istediğini gösteren bir belge bulunduğu ifade edildi.
"ByLock kullanıcıları ile irtibatlı"
Sevk yazısında, Eser'in, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) şifreli haberleşme programı "ByLock" kullanıcısı olduğu tespit edilen ve tutuklanan Uluslararası Af Örgütünün Yönetim Kurulu Başkanı Taner Kılıç ile irtibatının bulunduğu anlatıldı.
Şüpheli Muhammed Şehmuz Özbekli ve şüpheli Nejat Taştan'ın da "ByLock" kullanıcısı oldukları tespit edilen kişilerle görüşme kayıtlarının bulunduğunun altı çizilen yazıda, şüpheli Nalan Erkem'in de FETÖ terör örgütü soruşturmasında tutuklanan Bedriye İştar Tarhanlı ile görüşme kayıtlarının bulunduğu, ayrıca Erkem'de MİT'in TBMM Araştırma Komisyonu'na sunmuş olduğu "gizli" ibareli bir belgenin ele geçirildiği kaydedildi.
Sevk yazısında, Günal Kurşun'un da "ByLock" kullanıcısı bir kişiyle görüşme kayıtlarının bulunduğu belirtilerek, toplantıyı organize eden şüpheli Özlem Dalkıran'ın, FETÖ'den tutuklanan bir kişi ile görüşme kayıtlarının olduğu aktarıldı.
Yazıda, şüpheli Veli Acu'nun FETÖ/PDY soruşturmasında aranan ve "ByLock" kullandığı belirlenen bir kişi ile terör örgütü PKK soruşturmasından hakkında işlem yapılan başka bir kişiyle görüşme ve mesajlaşma kayıtlarının bulunduğu bildirildi.
İsveç uyruklu şüpheli Ali Ghravi ile Almanya uyruklu Peter Frank Steudtner'in ise toplantıda "dijital güvenlik" ve "stres" gibi konuları anlatan eğitimci sıfatıyla yer aldıklarına dikkat çekilen sevk yazısında, Ghravi'den ele geçirilen, Asya kıtasına ait olduğu ve detaylı bakıldığında Türkiye Cumhuriyeti sınırlarında yer alan Güneydoğu ve Doğu Anadolu bölgelerinin etimolojik olarak ve ayrıca ayrı bir devlete ait topraklarmış gibi gösterildiği harita bulunduğu kaydedildi.
-"Casusluk" suçundan da soruşturma yürütülüyor
Sevk yazısında, elde edilen dokümanların içeriği tanık beyanları, ilişki, irtibat raporları bir arada değerlendirildiğinde, şüphelilerin çoğunun, terör örgütleri ve mensupları ile olan irtibatları ve faaliyet alanları itibarıyla sivil toplumu etki güçlerinin bulunduğuna vurgu yapılarak, şunlar kaydedildi:
"Terör örgütlerince benimsenen ve örgütlerin yaşantılarını sürdürmelerine yönelik faaliyet şekilleri vazgeçilmez bir unsuru olan yöntem ve taktiklere ilişkin terör örgütlerinin amaçları doğrultusunda toplumsal kaosa dönüşen hareketlenmeler yaratmak amacıyla toplantı düzenlemelerine göre yardım kastıyla hareket ederek eylemde bulunarak atılı suçu işledikleri anlaşılmıştır."
Savcılık yazısında, şüphelilerle ilgili "terörizmin finansmanı" ve "casusluk" eylemleri yönünden ayrıca soruşturma yürütüldüğüne işaret edildi.
10 şüphelinin isimleri ve kağıt üzerindeki görevleri şöyle:
İdil Eser (Uluslararası Af Örgütü Türkiye Direktörü),
İlknur Üstün (Kadın Koalisyonu),
Nalan Erkem (Helsinki Yurttaşlık Derneği),
Özlem Dalkıran (Helsinki Yurttaşlık Derneği),
Günal Kurşun (İnsan Hakları Gündemi Derneği),
Veli Acu (İnsan Hakları Gündemi Derneği),
Nejat Taştan (Eşit Haklar İzleme Derneği),
Şeyhmus Özbekli (Hak İnisiyatifi),
Ali Garavi (İsveç vatandaşı insan hakları eğitimcisi),
Peter Steudtner (Almanya vatandaşı insan hakları eğitimcisi)
2) 6 TUTUKLAMA
Adalar Cumhuriyet Başsavcılığının talimatıyla Büyükada'da gözaltına alınan Uluslararası Af Örgütü Türkiye Direktörü İdil Eser, Günal Kurşun, Özlem Dalkıran, Veli Acu, Ali Garavi ile Peter Steudtner, gizli tanık ifadesi, yazışma içerikleri, HTS kayıtları, teşhis tutanakları dikkate alınarak üzerlerine atılı suçu işledikleri hususunda kuvvetli suç şüphesinin bulunduğu gerekçesiyle tutuklanırken, diğer 4 şüpheli ise yurt dışına çıkış yasağı ve karakola imza atmaları şartıyla serbest bırakıldı.
Adalar Cumhuriyet Başsavcılığının talimatıyla 5 Temmuz'da Büyükada'da gözaltına alınan biri Alman, biri İsveç uyruklu 10 şüpheli hakkındaki hakim kararının detayları ortaya çıktı.
İstanbul 10. Sulh Ceza Hakimliği, şüpheliler Uluslararası Af Örgütü Türkiye Direktörü İdil Eser, Günal Kurşun, Özlem Dalkıran, Veli Acu, Ali Garavi ile Peter Steudtner'in üzerine atılı "Silahlı terör örgütüne yardım etme" suçundan tutuklanmalarının talep edildiğini anımsatarak, "tüm dosya kapsamında, gizli tanık ifadesi, yazışma içerikleri, HTS kayıtları, teşhis tutanakları nazara alınarak şüphelilerin üzerlerine atılı suçu işledikleri hususunda kuvvetli suç şüphesinin bulunduğu, atılı suçun vasıf ve mahiyeti ile kanunda öngörülen cezasının alt ve üst sınırı değerlendirildiğinde, kaçma ve saklanma ihtimalinin yüksek olduğu, bu aşamada adli kontrol hükümlerinin yetersiz kalacağı, bu doğrultuda tutuklamanın ölçülü olduğu kanaatine varılarak tutuklanmalarına" karar verdi.
Hakimlik, diğer şüpheliler Nalan Erkem, Şeyhmus Özbekli, Nejat Taştan, İlknur Üstün'ün hakkında mevcut delil durumunu dikkate alınarak tutuklama talebinin reddederek, adli kontrol altına alınmalarına hükmetti. Adli kontrol hükümleri kapsamında şüpheliler hakkında yurt dışına çıkış yasağı ve haftada üç kez ikametlerine en yakın karakola giderek imza atmalarına karar verildi.
3) MERKEL: ALMAN VATANDAŞININ TUTUKLANMASI HAKSIZ
Türkiye'de tutuklanan Alman vatandaşı insan hakları aktivisti Peter Steudtner'le ilgili Berlin'de bir açıklama yapan Almanya Başbakanı Angela Merkel, tutuklama kararını sert bir dille kınadı ve Steudtner'in serbest bırakılmasını talep etti.
18 Temmuz'daki gelişmeye göre, Merkel, "Biz bu tutuklamanın net olarak tamamen haksız olduğu kanısındayız" diye konuştu.
DW’de yer alan habere göre Merkel, Alman hükümetinin Steudtner'in serbest kalmasını sağlamak için her düzeyde girişimde bulunacağını da sözlerine ekledi. Merkel, "Kendileri açısından bu tutuklamaların suçsuz insanların zorlu bir sürece sokularak cezaevine gönderildiği bir başka olay olduğunu" ve "bunun da büyük bir endişe kaynağı olduğunu" ifade etti.
Merkel, Alman vatandaşı aktivist Peter Steudtner'in Türk makamları tarafından tutuklanmasının "tamamıyla haksız" olduğunu belirtti.
4) ABD: DERHAL BIRAKIN
Tutuklamalar üzerine ABD Büyükelçiliği'nin sosyal medya hesabından Türkiye'yle ilgili haddini aşan bir mesaj yayınlandı.
19 Temmuz'daki gelişmeye göre, ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Heather Nauert, yaptığı basın açıklamasında, ABD’nin insan hakları aktivistlerinin tutuklanmalarını şiddetle kınadığını ve hemen serbest bırakılmaları çağrısı yaptığını söyledi.
Nauert konuşmasında, “Tutuklananlar arasında Uluslararası Af Örgütü Türkiye Direktörü İdil Eser ve Birkaç yabancı da yer almaktadır. Yetersiz kanıtla veya şeffaflık olmadan yapılan bu tür adli tatbikatlar, Türkiye’de hukukun üstünlüğünü ve ülkenin bireysel haklara saygı yükümlülüklerini baltalamaktadır. ABD Türk makamlarını bu suçlamaları düşürmeye, gözaltına alınanları derhal serbest bırakmaya ve OHAL’in bireylerin rastgele yargılanmasına izin veren hükümlerini kaldırmaya çağırmaktadır.” derken, ABD’nin konuyu izlemeye devam edeceğini bildirdi.
5) ALMANYA DIŞİŞLERİ BAKANI: TÜRKİYE'YE ÇOK FAZLA SABIR GÖSTERDİK
Almanya Dışişleri Bakanı'ndan Türkiye ilgili küstah açıklamalar geldi. Alman vatandaşı Peter Steudtner'in tutuklanmasına değinen Gabriel, 'Türkiye'ye çok fazla sabır gösterdik' sözlerini sarf etti.
20 Temmuz'daki gelişmeye göre, Alman vatandaşı Peter Steudtner'in Büyükada'daki toplantıda gözaltına alındıktan sonra tutuklanmasının ardından gergin Berlin-Ankara hattında tansiyon giderek yükseliyor. Tutuklamayla ilgili Almanya tarafından yapılan açıklamalara Dışişleri Bakanlığı bu sabah cevap vermişti. Açıklamaların Türk yargısına müdahale olduğu ifade edilmişti. Alman Dışişleri Bakanı Gabriel ise, yine Türkiye'yi suçlar nitelikte açıklamalarda bulundu.
Büyükada'daki tutuklamaların ardından Almanya'nın yaptığı açıklamalara karşı Dışişleri Bakanlığı'ndan yazılı açıklama yapıldı. Açıklamada, "18 Temmuz 2017 tarihinde tutuklanan Alman vatandaşı Peter Steudtner ile ilgili olarak Almanya'nın Ankara Büyükelçiliği Geçici Maslahatgüzarıyla Bakanlığımızda yapılan görüşmede konunun yargıya intikal ettiği, bağımsız Türk yargısına güvenilmesi gerektiği, Steudtner'in gözaltına alındığı ilk günden itibaren uluslararası hukuk kurallarına uygun olarak konsolosluk himayesinin sağlanmasında herhangi bir eksiklik yaşanmadığı izah edilmiştir. Aynı konuda Berlin Büyükelçimiz de AFC Dışişleri Bakanlığına talepleri üzerine izahatta bulunmuştur" denildi.
Açıklamada, gerçekleştirilen görüşmelerin ardından Alman makamlarınca konuya ilişkin kabul edilemez ifadelerin kullanıldığının altı çizilerek, "Bu görüşmelerin ardından AFC Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü ve Federal Hükümet Sözcüsü tarafından yapılan ve diplomatik nezaketsizliğe örnek teşkil edebilecek açıklamalarda Türk yargısına doğrudan müdahale edildiği ve haddini aşan ifadeler kullanıldığı görülmüştür. Bu açıklamaların kabul edilmesi mümkün değildir. Ülkemizde yargı yetkisinin kullanılmasında, Anayasamız çerçevesinde hiçbir organ, makam, merci veya kişinin mahkemelere emir ve talimat veremeyeceği, tavsiye ve telkinde bulunamayacağı teminat altına alınmıştır" ifadeleri yer aldı.
Almanya Dışişleri Bakanı Sigmar Gabriel, Büyükada'da gözaltına alındıktan sonra tutuklanan Alman vatandaşı Peter Steudtner ile ilgili açıklama yaptı.
Gabriel, Peter Steudtner'ın tutuklanmasının çok önceden planlandığını belirterek, tutuklamanın orantısız olduğunu ve yasalarla uyumlu olmadığını savundu.
"Önceliğimiz Türkiye ile çatışmadan kaçınmak ve diyaloğa odaklanmak" diyen Gabriel "Türkiye'ye çok fazla sabır gösterdik ve bu her zaman kolay değil. Almanya'da yaşayan Türkler, toplumumuzun bir parçası. Türkiye'deki gelişmeleri görmezden gelemeyiz. Türkiye hukuk kurallarını geriye doğru işletmek istiyor." dedi.
TÜRKİYE'YE AB ÜZERİNDEN TEHDİT
Alman vatandaşlarının Türkiye'de tutuklanmasının kritik seslerin susturulmasına yönelik bir girişim olduğunu söyleyen Gabriel, "Türkiye politikamızı yenilemeye ihtiyacımız var. İlişkilerimize şimdiki gibi devam edemeyiz. Ankara'daki sorumluların politikaları sonuçsuz kalmayacak. Tehditler varken Türkiye'deki Alman yatırımları için garanti veremeyiz. AB'deki ortaklarımızla birkaç gün içerisinde Türkiye'nin üyelik girişimlerini değerlendireceğiz." şeklinde konuştu.
Alman hükümetinin atılacak yeni adımları değerlendirdiğini belirten Gabriel, "Vatandaşlarımıza yönelik Türkiye'ye seyahat uyarımızı güncelleyerek, vatandaşlarımızın daha dikkatli olmalarını söyleyeceğiz. Gümrük Birliği'ni genişletme konusunda görüşmelerin nasıl devam edeceğini düşünemiyorum. Alman hükümeti atılacak yeni adımları değerlendiriyor." dedi.
6) BÜYÜKADA'DAKİ TOPLANTIYA KATILAN İSİMDEN ÇIKTI: İŞTE ERDOĞAN'IN BAHSETTİĞİ HARİTA
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Büyükada toplantısıyla ilgili yaptığı açıklamada bahsettiği harita ortaya çıktı. Toplantıya katılan İsveç Uyruklu Ali Ghravi'nin üzerinden çıkan haritada Türkiye'yi bölmüşler.
20 Temmuz'daki gelişmeye göre, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Büyükada'da yapılan toplantıyla ilgili açıklamasında 'masanın üstünde ne tür haritalar, ne tür projeler olduğunu polisimiz tespit etti' dediği harita ortaya çıktı. Türkiye'nin bölünmüş halinin olduğu harita, toplantıya katılan İsveç Uyruklu Ali Ghravi'nin üzerinden çıktığı öğrenildi.
Uluslararası Af Örgütü ile Helsinki Yurttaşlar Derneği, İnsan Hakları Gündemi ve Eşit Haklar İçin İzleme Dernekleri'nin Büyükada'da bir otelde yaptıkları toplantı Türkiye'nin gündemine oturmuştu. Toplantının polis tarafından basılmasının ardından 10 aktivist gözaltına alınırken önceki gün 6'sı 'terör örgütüne yardım etmekten' dolayı tutuklanmıştı.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Büyükada'daki toplantıyla ilgili 'masanın üstünde ne tür haritalar ne tür projeler olduğunu polisimiz tespit etti" diyerek üzerinde çalışılan bir harita olduğuna işaret etmişti. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın bahsettiği haritanın toplantıya katılan İsveç Uyruklu Ali Ghravi'nin üzerinden çıkan ve Türkiye'nin Doğu bölgelerinin bölünmüş olduğu bir harita olduğu ortaya çıktı.
İnsan Hakları Eğitmeni ve bilişim uzmanı olduğunu ifade eden Ghravi'den ele geçen haritada, Türkiye Cumhuriyeti devleti sınırları içinde yer alan Doğu ve Güneydoğu Bölgesinin büyük bir bölümünün çizilen sınırla, Kuzey Irak ve Suriye'de Kürt kökenlilerin yaşadığı alanlarla birleştirildiği görülüyor. Yine aynı Haritada İran sınırları içerisinde kalan belirli bölgeler de bu harita içinde tek sınır olarak yer alıyor.
MİT'E SUNULAN BELGE
Toplantıda gözaltına alınanlar arasında olan Helsinki Yurttaşlar Derneği üyesi Nalan Erkem'den çıkan belgede ise FETÖ terör örgütü soruşturmasında tutuklanan Bedriye İştar Tarhanlı ile defalarca görüştüğü ortaya çıktı. Ele geçirilen dijital malzemeler arasında delil olarak yer alan bir belgede ise MİT tarafından TBMM Araştırma Komisyonuna 2012 yılında gizli ibaresiyle gönderilen bir belge yer aldı. Af Örgütü Türkiye Direktörü İdil Eser'in telefon ve bilgisayarında yapılan incelemelerde ise, Af Örgütü'ne üye olmak isteyen PKK bir doktorun mesajları bulundu. Mesajda, bu kişinin uzun zamandır PKK üyesi olduğu, Kuzey Irak'ta cephede bulunduğu ve Af Örgütü'ne katkı sağlamak istediği yer alıyor.
7) TÜRKİYE VE ALMANYA'DAN KARŞILIKLI TEPKİLER
Alman vatandaşı aktivist Peter Steudtner'in tutuklanmasının ardından Türkiye ile Almanya arasındaki gerilim tırmanıyor.
20 Temmuz'daki gelişmeye göre, bugün ilk olarak Dışişleri Bakanlığı'ndan Almanya'ya yanıt geldi. Açıklamada "AFC Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü ve Federal Hükümet Sözcüsü tarafından Türk yargısına doğrudan müdahale edildiği ve haddini aşan ifadeler kullanıldığı görülmüştür" denildi. Almanya Dışişleri Bakanı Sigmar Gabriel ise tutuklamayı 'planlanmış ve iyi bir şekilde hazırlanmış' bir eylem olarak yorumladı. Gabriel, Alman Dışişleri Bakanı'nın Türkiye'ye seyahat edecek vatandaşlara yeni bir uyarı yayınlandığını açıkladı. Almanya Dışişleri Bakanlığı'nın sitesinde yapılan uyarıda 'Türkiye'ye ziyaret edecekler için bazı riskler' bulunduğu ifadesi yer alıyor. Gabriel, "Türkiye tehditlerini sürdürdüğü sürece Alman yatırımcılara Türkiye'ye yatırım yapın nasıl deriz?' ifadelerini kullandı. Almanya Başbakanı Angela Merkel'in sözcüsü ise Gabriel'in duyurduğu adımların 'gerekli ve kaçınılmaz' olduğunu söyledi.
"KABUL EDİLEMEZ İFADELER"
Türk Dışişleri Bakanlığı'ndan yapılan yazılı açıklamada, "18 Temmuz 2017 tarihinde tutuklanan Alman vatandaşı Peter Steudtner ile ilgili olarak Almanya'nın Ankara Büyükelçiliği Geçici Maslahatgüzarıyla Bakanlığımızda yapılan görüşmede konunun yargıya intikal ettiği, bağımsız Türk yargısına güvenilmesi gerektiği, Steudtner'in gözaltına alındığı ilk günden itibaren uluslararası hukuk kurallarına uygun olarak konsolosluk himayesinin sağlanmasında herhangi bir eksiklik yaşanmadığı izah edilmiştir. Aynı konuda Berlin Büyükelçimiz de AFC Dışişleri Bakanlığına talepleri üzerine izahatta bulunmuştur" denildi.
Açıklamada, gerçekleştirilen görüşmelerin ardından Alman makamlarınca konuya ilişkin kabul edilemez ifadelerin kullanıldığının altı çizilerek, "Bu görüşmelerin ardından AFC Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü ve Federal Hükümet Sözcüsü tarafından yapılan ve diplomatik nezaketsizliğe örnek teşkil edebilecek açıklamalarda Türk yargısına doğrudan müdahale edildiği ve haddini aşan ifadeler kullanıldığı görülmüştür. Bu açıklamaların kabul edilmesi mümkün değildir. Ülkemizde yargı yetkisinin kullanılmasında, Anayasamız çerçevesinde hiçbir organ, makam, merci veya kişinin mahkemelere emir ve talimat veremeyeceği, tavsiye ve telkinde bulunamayacağı teminat altına alınmıştır" ifadeleri yer aldı.
GABRİEL SERT KONUŞTU
Almanya Dışişleri Bakanı Sigmar Gabriel, Türkiye ile Almanya arasında son dönemde yaşanan gerilimle ilgili konuştu. Gabriel, tutuklamayı planlanmış ve iyi bir şekilde hazırlanmış bir eylem olarak yorumladı.
Alman Dışişleri Bakanı Gabriel, "Keyfi olarak Alman firmalarının terörle bağlantılı olduğunun gündeme getirildiği ortamda, hükümet olarak Alman şirketlerinin yapacakları yatırımlara güvence vermeyeceklerini" söyledi. Gabriel, bu nedenle Almanya’nın yatırım kredileri ve ekonomik yatırımların desteklenmesi konusunu gözden geçireceğini belirtti.
Gabriel, Türkiye’ye yönelik değerlendirilecek bir başka konunun ise AB’nin üyelik konusunda Türkiye yaptığı yardımlar olduğuna dikkat çekti. Gabriel, bu konuda önümüzdeki günlerde AB yetkilileri ve ilgili ülkelerle temaslar yapacaklarını vurguladı.
Gabriel, seyahat uyarısı kararının Almanya Başbakanı Angela Merkel ile görüş birliği içinde alındığını açıkladı. Almanya Dışişleri Bakanlığı'nın sitesinde yapılan uyarıda 'Türkiye'ye ziyaret edecekler için bazı riskler' bulunduğu ifadesi yer alıyor. Gabriel, Türkiye'de gözaltına alınan ya da tutuklanan Alman vatandaşlarına Alman konsolosluğunun ulaşmasına Türkiye tarafından 'her zaman' izin verilmediğini söyledi.
Alman basını, Gabriel'in açıklamasından önce Türkiye ile yaşanan krize yönelik atılacak adımlar arasında Almanya Dışişleri Bakanlığı'nın Türkiye'yi seyahat için güvenli listesinden çıkarabileceği yorumu yapılmıştı. Alman Sosyal Demokrat Partisi (SPD) lideri Martin Schulz, "Türkiye'ye karşı somut bir adım atılması gerektiğini" açıklamıştı.
8) TÜRKİYE'DEN ALMANYA'YA ÇOK SERT TEPKİ
Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, Almanya ile yaşanan krize ilişkin açıklamalarda bulundu. Almanya'nın Türkiye'ye yaptırım tehdidiyle ilgili ''kimse Türkiye’ye Avrupa’dan parmak sallayarak hiza göstermeye kalkmasın'' dedi.
20 Temmuz'daki gelişmeye göre, Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde basın toplantısı düzenledi.
Kalın Türkiye ve Almanya arasında yaşanan krizle ilgili önemli açıklamalar yaptı. İşte Kalın'ın o açıklamaları:
Kalın, "Büyükada’daki tutuklamalara Almanya’dan tepki vardı. Alman dışişleri bakanı ‘Önceden planlanmış bir tutuklama. Türkiye’ye çok sabır gösterdik. Türkiye hukuk kurallarını geriye doğru işletmeye çalışıyor’ dedi. Bunu nasıl değerlendirirsiniz?" sorusuna şu yanıtı verdi:
"Bu açıklamaların yaklaşmakta olan Almanya seçimlerine yönelik iç siyaset yatırımı olduğunu düşünüyoruz. Almanya’da bu bir moda haline geldi. Kendilerince puan toplamaya çalışıyorlar. Onların oturup akıl tutulmasından kurtularak düşünmeleri gerekiyor. Bizim Almanya’da vatandaşlarımıza yönelik casus muamelesi yapıldı. NSU cinayetleri acaba nasıl hasır altı edilir diye çaba içerisindeler. Biz bunları defalarca Alman makamlarının önüne koyduk.
FETÖ kaçkınları, bu ülkeye ihanet edenlerin hainlerin en çok gittiği ülke Almanya. Bunlara nasıl göz yumuyor Almanya? Bunları önlerine koyduğumuzda ‘bizde yargı bağımsızlığı var’ diyorlar. Peki, Türk yargısına neden saygı duymuyorlar? Bu Türkiye’ye karşı saygısızlıktır. Onlar da bizim yargımıza saygılı olacaklar. İkincisi, Türkiye’ye giden Alman vatandaşlarının güvende olmadığı şeklindeki açıklamalarını da şiddetle kınıyoruz.
Sanırım dündü bir Alman gazetede çıktı. Mehmet Şimşek o kişilerle görüştüler ve öyle bir şey olmadığını, kendilerini güvende hissettiklerini ifade ettiler. Umarız bunlardan en kısa zamanda vazgeçerler. Yıllardır Türkiye’ye Alman vatandaşları gelirler. Biz Alman turistleri daha fazla görmek istiyoruz burada. Onların can mal güvenliği bizim emanetimizdir. Polisin ve yargının tespit ettiği kadarıyla, illegal faaliyette olan kişilerdir. Şimdi bunlarla Türkiye’ye normal meşru turizm ticaret için gelen insanları aynı kefeye koyup, Türkiye’ye gitmemeleri söylemi siyasi sorumsuzluktur.
Kimse Türkiye’ye Avrupa’dan parmak sallayarak hiza göstermeye kalkmasın. Bizim kendi kanunlarımız var. Avrupalılar Türkiye’nin güvenliği kendi güvenlikleri olarak görürlerse daha doğru iş yapmış olurlar. PKK’nın nasıl para topladığını, nasıl eleman devşirdiğini, onları eğitip Türkiye’ye saldırttığını hepimiz biliyoruz. Burada yapmaları gereken, Türk-Alman ilişkileri gölgelemek yerine reel sorunlara yönelmeleridir."
Malesef Batı, PKK terörünü görmezden gelmeye devam ediyor. Son olarak genç öğretmenimizin şehit edilmesiyle hüzne bozulduk. Demokrasi konusunda nutuk atan Batı, PKK terörü karşısında yine utanç verici bir şekilde sessizlik içerisinde. Türk milleti bunu unutmuyor Kimin nerede Türkiye'nin yanında olduğunu görüyor.
9) ALMAN BAKANDAN ÇİRKİN BENZETME
Almanya Maliye Bakanı Wolfgang Schäuble Türkiye ile Almanya arasında yaşanan krizle ilgili konuştu. Schäuble çirkin bir benzetmede bulunarak Türkiye'nin Doğu Almanya'yı andırdığını söyledi.
21 Temmuz'daki gelişmeye göre, Almanya Maliye Bakanı Wolfgang Schäuble, Türkiye ile Almanya krizinin ardından açıklama yaptı.
Almanya'da Eylül ayında düzenlenecek genel seçimden önce Türkiye'ye karşı giderek sert açıklamalar yapmaya başlayan Alman siyasetçilerin arasına katılan Schäuble, Türkiye'nin Doğu Almanya'yı andırdığı ifadesinin kullandı.
Almanya Dışişleri Bakanı Sigmar Gabriel'in dün yaptığı açıklamanın ardından konuşan Almanya Maliye Bakanı Wolfgang Schäuble, "Türkiye keyfi tutuklamalar yapıyor ve konsolosluk standartlarını uygulamıyor. Bu Doğu Almanya'nın ilk zamanlarını hatırlatıyor" açıklamasında bulundu.
Wolfgang Schäuble, Alman Dışişleri Bakanlığı'nın Türkiye'ye yönelik seyahat uyarılarını artırmasını da destekledi.
Öte yandan, Alman gazetesi Bild'de yer alan habere göre Almanya, Türkiye ile savunma projelerini askıya aldı. Ancak hükümetten bu konuda henüz resmi bir açıklama yok. Türkiye'de biri Alman vatandaşı altı insan hakları aktivistinin Büyükada'da gözaltına alınıp tutuklanması sonrasında Almanya ile Türkiye arasındaki kriz tırmanmaya devam ediyor.
Bild gazetesinin hükümet kaynaklarına dayandırdığı haberine göre Alman hükümeti NATO müttefiki Türkiye ile savunma projelerini de askıya aldı. Kararın devam eden ve gelecekte planlanan projeleri içerdiği bildirildi. Haberde iki NATO müttefiki arasındaki gerginliğin tırmanmasının Alman tarafının kararında etkili olduğu ifade edildi.
10) 2 TUTUKLAMA DAHA: TUTUKLU SAYISI 8 OLDU
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın '2. darbe hazırlığı' dediği Büyükada toplantısı soruşturmasında serbest bırakıldıktan sonra yakalama kararı çıkarılan 4 kişiden 2'si tutuklandı.
23 Temmuz'un ilk saatlerinde gelen habere göre, Büyükada'da toplantı yaptıkları otelde gözaltına alınıp serbest bırakıldıktan sonra hakkında yakalama kararı çıkarılan 4 kişi arasında bulunan Nalan Erkem ve İlknur Üstün tutuklandı.
Büyükada'da gözaltına 10 kişi ile birlikte gözaltına alındıktan sonra önceki gün çıkarıldığı adliyede serbest bırakılan 4 kişi arasında bulunan Helsinki Yurttaşlar Derneği'nden Nalan Erkem İstanbul'da, İlknur Üstün de Ankara'da gözaltına alındılar.
Serbest bırakılan 4 kişi arasında bulunan Erkem, emniyet işlemlerinin ardından bugün öğleden sonra İstanbul Adalet Sarayı'na getirildi. Savcılık sorgusunun ardından Erkem, tutuklama talebiyle Nöbetçi 9. Sulh Ceza Hakimliği'ne çıkarıldı. Mahkeme Erkem'in tutuklanmasına karar verdi. İlknur Üstün de emniyet işlemlerinin ardından Ankara Adliyesi'ne götürülerek SEGBİS sistemi ile bağlandı. Üstün de savcılık sorgusunun ardından tutuklama talebiyle Nöbetçi 9. Sulh Ceza Hakimliği'ne sevk edildi. Sorgusunun ardından Üstün de tutuklandı.
4 KİŞİ HAKKINDA YAKALAMA KARARI ÇIKMIŞTI
5 Temmuz 2017 tarihinde Büyükada'da yapılan toplantıda Uluslararası Af Örgütü Türkiye Direktörü İdil Eser, İnsan Hakları Gündemi Derneği'nden Günal Kurşun, Özlem Dalkıran, Veli Acu, Ali Garavi, Peter Steudtner, Nalan Ekmen, Şeyhmuz Özbekli, Nejat Taştan ve İlknur Üstün 5 gün önce adliyeye sevk edilmişti. Tutuklanmaları talebiyle mahkemeye sevk edilenlerden 6 kişi, “Silahlı terör örgütüne yardım" suçlamasıyla tutuklanırken, Nalan Erkem, Şeyhmuz Özbekli, Nejat Taştan ve İlknur Üstün adli kontrol tedbiri uygulanarak serbest bırakılmıştı. Savcılığın itirazı üzerine serbest bırakılan 4 kişi için dün gece yakalama kararı çıkarılmıştı.
11) ERDOĞAN: TÜRKİYE AJANLARA KARŞI ELİNDEN GELENİ YAPACAKTIR
Erdoğan, Körfez turuna resmi ziyareti öncesi Atatürk Havalimanı'nda açıklama yaptı. Ağırlıklı olarak İsrail'e yönelik tepkilerini ortaya koyan Erdoğan, Büyükada gelişmelerine de değindi.
Erdoğan'ın açıklamalarındaki ilgili kısım şu şekilde:
Türkiye her şeyden önce, bir hukuk devletidir. Bu anayasasında zaten amir hükümler olarak yerini bulmaktadır. Türkiye'nin demokratik, sosyal bir hukuk devleti olarak, içişlerine kimsenin karışmaya yetkisi yoktur ve gerek güvenlik gerek yargı süreci içerisindeki atılmış adımları atmaya da kimsenin yetkisi yoktur. Ajan provokatörlük yapanlara karşı Türkiye de elinden geleni yapacaktır. Alman yetkililerine şu ana kadar bir şeyi devamlı söyledim, Bizler NATO'da beraberiz, AB içinde müzakereci bir devletiz. Aramızdaki stratejik ortaklık yeni değil. Bu ortaklığa gölge düşürecek herhangi bir adım atılmamalıdır. Türkiye'den kaçan teröristleri Almanya'da barındırırsanız, bunlar bir de suçlu konumunda olursa, ki Türkiye'de yargılanıp suçlu göründüğü halde adli kontrol şartı ile serbest bırakılanı siz alıp bağrınıza basarsanız.
FETÖ'CÜLER ALMANYA'DA CİRİT ATIYOR
Cumhurbaşkanlığı makamında bunları ağırlarsanız, kusura bakmayın, bizim size bakışımız o kadar rahat olmaz. FETÖ terör örgütünün birçok mensubu şu anda Almanya'da cirit atıyor. PKK ile ilgili 4 bin 500 dosya verdim. Siz sürekli olarak 2 tane burada, bir tanesi tutuklu olmak, bir diğeri de gözaltı süresi dolmadı, böyle bir süreçte olmasına rağmen bunlarla Türkiye'yi sıkıştıracaksınız. Türkiye bu yargı sürecini işletmektedir. Almanya'da siyasetin içinde olanlar, ekimde yapılacak seçimler için böyle bir pazar oluşturmaya çalışıyorlarsa o bizi pek de ilgilendirmiyor.
ALMAN ŞİRKETLERİNE SORUŞTURMA YOK
Medya organlarında Türkiye'ye yönelik saldırıların affedilecek hiçbir yanı yoktur. Alman şirketlerine karşı Türkiye'nin soruşturma, kovuşturması da yoktur. Türk şirketlerinin, yurt dışındaki ülkelerle ilgili yaptıkları, FETÖ ile iltisaklı olan bazı meşru olmayan girişimleri var, onlara yöneliktir. Alman şirketlerine yönelik böyle bir şey kesinlikle yok. Kimse kimseyi bu tür yalan yanlış haberlerle, buradan hareketle tehdide yönelmesin.
Yeni Gezi hazırlığına baskın: 10 gözaltı
Büyükada'dan yeni detaylar
(23 Temmuz 2017, 11:09)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER: