Taksim Gezi olaylarına dair aralarında Beşiktaş taraftar grubu 'Çarşı' liderlerinin de bulunduğu 35 kişi hakkında, 'Cebir ve şiddet kullanarak, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti'ni ortadan kaldırmaya veya görevlerini yapmasını kısmen veya tamamen engellemeye teşebbüs etmek' suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası istemiyle hazırlanan iddianame kabul edildi. İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülecek davanın ilk duruşması 16 Aralık'ta. Sanıkların verdikleri ifadelerle ilgili bazı bilgiler de yazar Süleyman Özışık tarafından kaleme alınmış. Buna göre, Gezi olaylarında mangalda kül bırakmadığı sanılan sanıklar ifadelerinde ilginç sözlerle özür dilemiş, serbest bırakılmak için yalvarmışlar.
13.09.2014 15:26 Gezi Parkı olaylarına ilişkin aralarında Beşiktaş taraftar grubu Çarşı'nın mensuplarının da bulunduğu 35 kişi hakkında, ''Cebir ve şiddet kullanarak, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti'ni ortadan kaldırmaya veya görevlerini yapmasını kısmen veya tamamen engellemeye teşebbüs etmek'' suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası istemiyle hazırlanan iddianamenin kabul edildiği öğrenildi.
İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Terör ve Örgütlü Suçlar Soruşturma Bürosu tarafından hazırlanan 38 sayfalık iddianame üzerindeki incelemesini tamamladığı belirtildi. İddianamenin kabul edildiğine ve davanın ilk duruşmasının 16 Aralık 2014 gününde yapılacağına dair UYAP üzerinden taraf avukatlarına mesaj gönderildi.
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Terör ve Örgütlü Suçlar Soruşturma Bürosu tarafından hazırlanan iddianamede, aralarında Beşiktaş taraftar grubu Çarşı'nın kurucu ve üyelerinin de bulunduğu 35 kişi şüpheli, 9 polis de müşteki olarak yer alıyor.
İddianamede, tüm şüpheliler hakkında ''Cebir ve şiddet kullanarak, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti'ni ortadan kaldırmaya veya görevlerini yapmasını kısmen veya tamamen engellemeye teşebbüs etmek'' suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası talep ediliyor.
İddianamede ayrıca şüpheliler hakkında ayrı ayrı ''örgüt kurmak ve yönetmek, örgüte üye olmak", "tehlikeli maddeleri izinsiz olarak bulundurmak", "sayı ve nitelik bakımından vahim olan silah veya mermilerin taşınması ve bulundurulması", "görevi yaptırmamak için direnme", "kamu malına zarar verme", "Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu'na muhalefet'' gibi çeşitli suçlardan 2 yıldan 50 yıla kadar değişen hapis cezaları isteniyor.
İddianamede Çarşı grubu liderlerinden Erol Özdil, Cem Yakışkan ve Numan Bülent Ergenç için de müebbet hapis cezası isteniyor. Bu kişiler, ayrıca silahlı suç örgütü kurmakla suçlanıyor.
MANGALDA KÜL BIRAKMAYAN ÇARŞI LİDERLERİ
Darbe konulu iddianameyle ilgili internethaber yazarı Süleyman Özışık'ın da bir değerlendirmesi var. Buna göre, Gezi olaylarında mangalda kül bırakmadığı sanılan sanıklar ifadelerinde ilginç sözlerle özür dilemiş, serbest bırakılmak için yalvarmışlar. Özışık yazısında şunları söylüyor:
"At bakalım, at bakalım içeri at bakalım.. Gezi ayaklanması vesilesiyle hükümeti düşürmeye teşebbüs eden şehir iblislerinin bir kısmı hakkında hazırlanan iddianame tamamlandı. İddianame mahkeme tarafından anında kabul edildi. Edilmesiyle birlikte detaylar da ortaya çıkmaya başladı.
En çarpıcı ayrıntılar, darbeye teşebbüsten yargılanan sanıkların verdiği ifadeler. Ömür boyu hapisle yargılanan şüpheliler, "Şaka yapıyorduk, kız arkadaşımıza hava atmak için bunları söyledik, alkollüydük" diyerek kendilerini savunmuş!
-'Kalabalıkta artistlik yapanın, tenhada özrü kabul olmaz'-
İfadeleri baştan sona okudum. Özetlemem gerekirse gezi döneminde "Biz delikanlıyız, hükümeti indiricez, bu diktatörlük bitecek, direnin düşecekler" diyen delikanlı tipler, ifadelerinde resmen altına kaçırmış. Güya Gezi ayaklanmasında hükümet düşecek, bunlar da Mustafa Kemal'in askerleri olacaktı.
O dönemde aşağılık sanatçıların gazına gelerek polise, "Sık bakalım sık bakalım, Biber gazı sık bakalım, Kaskını çıkar copunu at, delikanlı kim bakalım" diyen bizim devrimcilerden çoğu, hakimi görünce, "Efinim yimin idirim şaka yıptıkdı. Özür dilirimmm" diyerek yalvarmaya başlamış!
Meşhur atasözümüz der ki, "Kalabalıkta artistlik yapanın, tenhada özrü kabul olmaz!" Bunu unutmuşlar.
Şaka yapmışlar, kız arkadaşlarına hava atmışlar!
2 biraya veya 3 kuruşa ortalığı cehenneme çevirdiler. Onca arabayı, onca işyerini şakacıktan yakmışlar. Kız arkadaşlarına hava atmak için kepçe kaçırmış, TOMA gaspetmişler!
Onlar geniş geniş şaka yapsın ve kız arkadaşlarına hava atsın diye faizler bir hafta 3 puan artarak yüzde 3'ten yüzde 7'ye yükseldi. Onlar şaka yapsın diye, onlar kız arkadaşlarına hava atsın diye onca kişi hayatını yitirdi!
50 bin kişiyle polise artislik yaparken iyiydi. Hadi şimdi hakime de, "At bakalım, at bakalım içeri at bakalım. Cübbeni çıkar kürsüyü bırak, delikanlı kim bakalım" desene devrimci?
Duvarlara "Zulüm 1453'te başladı" diye yazmak, inançlı kesimle alay etmek için inşaat duvarlarına, "İnşaat ya resulallah" diye alaycı aforizmalar karalamak, koro halinde ülkenin başbakanının karısına ve annesine küfretmek kolaydı. Şimdi şaka sırası hakimde!... Adam karısına hava atmak için size şöyle bi 30 yıl verirse darılmaca gücenmece yok tamam mı?
Hem sizin için de iyi bir tecrübe olur fena mı? Silivri'de espri yeteneğinizi epey bir geliştirirsiniz. Bu sırada siz içerideyken kız arkadaşınız başka erkeklerle şakalaşacak, başka erkekler onunla gezerek size hava atacak ama olsun! Ciddiye almayın yahuuu, şakacıktan diyorum!
*****
Bu yazdıklarımı ağır bulanlar olabilir. Sözüm o günlerde meydanlara çıkıp demokratik protesto hakkını şiddete bulaşmadan kullananlara değil.
Ama vergisini benim ödediğim araçları yakanlara, ülkemin bayrağını ateşe verenlere, ülkemin polisine teröristlerle bir olup saldıranlara, onları durdurmak için mücadele eden kesime kağıda kaleme gelmez küfür ve hakaretlerle sayıp sövenlere hem vallahi hem billahi acımıyorum, acımayacağım. Ülkesini İngiliz Amerikan gazetelerine satanlara acırsam Allah beni kahru perişan eylesin.
Evet, ağır konuşuyorum... Çünkü Gezi ayaklanması sırasında beni takip edenler iyi hatırlar. Günlerce, haftalarca yalvardım. "Çocuklar yapmayın! Çocuklar sizi sahaya dökenler ortadan yok olacak. Çocuklar bu bir oyun ve bu oyunda kaybedenler sizler olacaksınız" diye yakardım. Payıma düşen, sadece tehditler, küfürler ve hakaretler oldu.
Bu olay asla unutulmamalı ve gelecek nesillere de unutturulmamalı. Unutulduğu gün bu ülkede yine böyle darbe ayaklanmaları olur.
Verilecek olan karar bu ülkede bir daha hangi sıfatta olursa olsun kimsenin hükümeti aşağılıkça kumpaslarla devirmeye çalışmaması için emsal olacak.
Ve altını kalın çizgilerle çizerek soruyorum. "Mesele ağaç değil arkadaş, sen daha anlamadın mı?" diyerek vesvese üreten, "Yeni kurtuluş savaşı başlıyor. Bugün ölmek için ne güzel bir gün" diyerek fitne yayan, "48 saat direnin bu hükümet düşecek" diye yalanlar köpürten gazeteci, siyasetçi ve gazeteci bozuntuları nerede? Halkı sokağa döken bu zevat, devletin gazabından payına düşeni almayacak mı? Azmettiriciler elini kolunu sallayarak dolaşırken tetikçilere ceza verilerek mi adalet sağlanacak? Halkın geniş kesimleri o dönemde yaşanan acı ve kederden payına düşeni aldı. Bize bu acı ve kederi yaşatanlar adaletin gazabından payına düşeni almayacak mı? Millet, devletin de onlara bir şaka yapmasını bekliyor!
Yazıyı noktalamadan önce, benim vatandaş olarak adaleti temsil edenlerden bir ricam var. O ricamı iletip bitireyim.
Noolursunuz! Yemine verdiriyorum... Bak, Allah'ınızı severseniz, "Polis kolumu kesti, bu mesajı memelerimle yazıyor", "Polis saat üçten sonra ses çıkmasın diye testereyle gelip bizi kesecek. Help, hellllp!", "Mado kapılarını kapattı, dondurma almayın oradan, boykot edin", "Starbucks Kafe wifi şifresini açmadı. Kesin bilgidir acil RT yayalım", "Panzer beni ezdi, paletlerin altında kaldım. Bu mesajı okuyan arkadaşlar süt getirsin, gözlerim yanıyor diyenlere dokunmayın! Çünkü onlar bizzat şakanın ta kendisi!..."
CHP DE İDDİANAMEDE YER ALMAK İSTİYOR!
Öte yandan konuyla ilgili bir gelişme daha yaşandı. CHP Genel Sekreteri Gürsel Tekin, 'darbe' girişiminde bulunmakla suçlanan ünlü taraftar grubu Çarşı'ya destek verdi. Tekin, 'Cumhuriyet Halk Partisi milletvekili olarak dilekçe vereceğiz, o darbenin birer parçası olarak bizler de yargılanmak istiyoruz' dedi.
CHP Genel Sekreteri Gürsel Tekin, CHP İstanbul Milletvekili Sezgin Tanrıkulu ile birlikte Gezi Parkı olaylarında Dolmabahçe'deki Başbakanlık Ofisi'ni ele geçirmeye çalıştıkları iddiasıyla haklarında ağırlaştırılmış müebbet hapis istenen Çarşı Grubu üyelerini ziyaret etti. Tekin, yaşananların 34 yıl önceki darbe zihniyetinden farkı olmadığını belirterek, 'Bir öncekiler apoletliydi, şimdikiler apoletsiz. Bir kulüp taraftarının bir ülkede darbe yapabilecek durumunu, bir hukukçu buna inanmışsa vay bu hukuk sistemimizin haline. Tabi bunlar Türkiye'de her zaman yaşanan sorunlar. Burada CHP olarak geçmişte olduğu gibi nerede mağduriyet varsa, nerede sorun varsa biz elbette biz onların yanında olacağız. Çarşı Grubu'nun yanında olduğumuzu arkadaşlarımıza ilettik. Duruşmanın olduğu gün de bütün CHP olarak orda olacağız. Cumhuriyet Halk Partisi milletvekili olarak da birçok milletvekili arkadaşımız dilekçe vereceğiz, o darbenin birer parçası olarak da bizler de yargılanmak istiyoruz' dedi.
Çarşı Grubu üyeleri ile yapılan görüşmenin içeriğini soran bir gazeteciye Tekin, 'O da bizde kalsın' demekle yetindi.
CHP İstanbul Milletvekili Sezgin Tanrıkulu ise, 'Dün itibariyle İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi, Çarşı Grubu üyeleri aleyhine açılmış bulunan iddianameyi kabul etti. 16 Aralık'ta da İstanbul Adliyesi'nde de duruşma olacak. Ben iddianamenin tümünü okudum. Bugün 12 Eylül. İddianame; 12 Eylül zihniyetiyle 34 yıl sonra yazılmış bir iddianame' dedi.
Tekin ve Tanrıkulu, beraberindeki bazı CHP'lilerle birlikte Beşiktaş'taki bazı esnafları ziyaret ederek bölgeden ayrıldı.
(13 Eylül 2014, 15:26)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER: