Fethullah Gülen'in 'Onursal Başkanı' olduğu ABD'deki Peace Islands Institute'ün Küresel İşler Merkezi Direktörü Mehmet Kılıç imzasıyla gönderilen mektuplar ortaya çıktı. Türkiye aleyhine tam bir 'ispiyon' niteliğindeki mektuplarda; Başbakan Erdoğan'ın Gülen'i karalayarak dikkatleri başka yönlere çekmeye ve yolsuzlukları örtbas etmeye çalıştığı ileri sürülüyor, Erdoğan'ın yolsuzluklara bizzat karıştığı ve şüpheli olduğu ima ediliyor. BM'ye üye tüm ülkelerin büyükelçiliklerine gönderilen mektuplarda cemaatin siyasete karışmadığı da iddia ediliyor. Mektuplar, akıllara Azetbaycan'daki cemaat yetkilisinin Gülen'e yazdığı mektubu hatırlattı. Azerbaycan örgütlenmesinde yaşanan zorluklara dikkat çekilen mektupta, cemaatin yabancı ülkelerdeki nüfuzu kullanılarak Azerbaycan üzerinde baskı kurulması istenmekteydi. Azerbaycan'ı karıştıran bu mektuptan kısa süre sonra önemli gelişmeler peşpeşe geldi. Cemaat faaliyetleri durduruldu. PII'nın bu mektuplarına benzer hatta çok daha somut başka bulgular da mevcut. Şaşırtıcı şekilde hepsi birbiriyle örtüşen bu bulgular cemaat yöneticilerinin daha önce gündeme gelen bir tercihi yaptıklarını gösteriyor.
10.04.2014 10:53 Star gazetesi, ABD’deki Gülen grubu örgütlerinin Washington ve New York’taki yabancı elçiliklere gönderdiği Türkiye’yi karalayan ‘ihanet mektupları’na ulaştı. İddialara ve iftiralara dayanan ispiyon mektupları, Fethullah Gülen’in ‘Onursal Başkanı’ olduğu ABD’deki Peace Islands Institute tarafından, BM üyesi ülkelerin büyükelçilerine gönderildi. Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, sözkonusu mektubun varlığını geçen hafta BM’de düzenlediği basın toplantısında açıklamıştı. Gülen grubunun ABD’deki örgütlerinden biri olan PII Küresel İşler Merkezi Direktörü Mehmet Kılıç imzasıyla gönderilen ve ‘ispiyon’ niteliği taşıyan mektuplar, ispatlanmamış iddialara ve iftiralara dayanıyor.
‘Tek parti demokrasi yıllarıydı’
Mektuplarda “90 yaşındaki Türkiye demokrasisi büyük bir krizle yüzleşiyor” denilerek, özellikle Bediüzzaman Said Nursi’ye ve kitaplarına yönelik hapis, yasaklama yılları olarak bilinen ‘tek parti’ dönemi de bu ‘demokrasi yılları’ içinde sayılması dikkat çekti.
Referansları Wall Street Journal
Başbakan’ın Fethullah Gülen’i ‘dikkatleri başka yöne çekmek için’ karalamaya çalıştığı öne sürülen mektuplar “Türkiye’deki muazzam büyüklükteki bir yolsuzluk soruşturması dünya çapında manşetlere çıktı” diye başlıyor ve New York Times, Wall Street Journal gibi ABD gazetelerinde yer alan Türkiye aleyhtarı haberler referans gösteriliyor.
Dört gözle görüşmeyi bekliyoruz
İhanet mektubu, “Uygun olduğunuzda sizinle görüşmeyi dört gözle bekliyoruz” diye bitiyor. Mektupların 3 sayfalık ‘sıkça sorulan sorular’ ekinde ise Türkiye ile ilgili inanılmaz suçlamalara yer veriliyor. Mektupta, gerçeklere aykırı olarak, görev yerleri değiştirilen emniyet mensupları ile savcıların, Temyiz Mahkemesine başvurduğu ve bu başvuruda haklı bulundukları iddiası da bulunuyor. Ayrıca, Gülen Cemaati’nin siyasi hiçbir eyleminin bulunmadığı iddia ediliyor.
Karanlık bir Türkiye tasviri
Söz konusu eklerde 17 Aralık operasyonu esnasında Türkiye’de de sosyal medya hesapları üzerinden yayılan montaj kasetlerden alıntılar yapıldı. Söz konusu operasyonunun sadece yolsuzluk amaçlı yapıldığı yalanının yazıldığı mektupta hükümetin tepkilerine de yer verildi. Basına da yansıyan görüşlerin ilgili bölümlerinin alınmasıyla verilen görüşlerde hükümetin büyük bir baskı havası oluşturduğu iddia ediliyor.
Hükümetle güç mücadelesi!
İhanet mektubu bu süreçte Türkiye’de medyaya erişimin ciddi biçimde engellendiği, emniyet, yargı ve STK’lara üst düzeyde baskı uygulandığı savunulurken hedefe Fethullah Gülen grubunun konulduğu öne sürüldü. Hükümetin bu eylemlerinin STK ve Gülen gurubunun haklarına bir ‘tecavüz’ olduğu ileri sürülen mektupta ilgili bölümün başlığının “Sayın Gülen ile Sayın Erdoğan arasında siyasi bir güç mücadelesine mi tanık oluyoruz?” olması ise oldukça dikkat çekiciydi.
Gülen tarafsız kalmış
Mektupta, Gülen örgütünün siyaset üstü bir yapı olduğu savunularak “Biz demokrasiyi ve sosyal adaleti savunan bir sivil toplumuz” denildi. Mektupta ayrıca Fethullah Gülen’in bütün bu olup bitenler karşısında sessizliğini koruduğu iddia edildi.
BAŞBAKANA DA ‘ŞÜPHELİ’ DİYOR
Sizin de farkettiğiniz gibi, Türkiye’deki muazzam büyüklükteki bir yolsuzluk soruşturması dünya çapında manşetleri oluşturdu ve aynı zamanda, New York Times, Wall Street Journal, Washington Post ve daha birçok ABD yayınlarında yer aldı. Şu ana dek, skandallar 3 Bakan’ın istifasına ve 5 milletvekilinin de AK Parti’den istifasına sebebiyet verdi. Birçok bürokrat ve diğer sektörlerden kişiler, AK Parti’nin ve onun liderliğinin, sözkonusu soruşturmaya müdahale etme, yargıya, savcılara, polise ve basına gözdağı verme çabalarını protesto etti.
Türkiye her zaman için, Ortadoğu’da, anayasal demokrasi modeli olarak değerlendirilmiştir. Bununla birlikte, 90 yaşındaki bu demokrasi, şimdi büyük bir krizle yüzleşiyor. Başbakan’ın kendisinin ve üç bakan oğlunun müdahil olduğu dört ayrı yolsuzluk soruşturması, Türkiye’nin demokratik kurumlarını önemli ölçüde zayıflatan, hukukun üstünlüğünün, insan haklarının, basın özgürlüğünün ve ifade özgürlüğünün çöküşüne neden olan, muazzam bir hükümet tepkisini harekete geçirdi.
Dikkatleri, skandallardan başka bir yöne çekmek girişimi ile, AK Parti üyeleri ve liderliği Peace Islands Institute (Barış Adaları Kuruluşları) Onursal Başkanı Sayın Fethullah Gülen’i karalamaya çabalamaktadır. Bu şekilde, bazı kaygılara yanıt vermek ve ortaya çıkabilecek sorulara yanıt verebilmek umuduyla, gelişmelerle ilgili size kısa bir özet sunmayı arzu ediyoruz.
Zamanınızın ne kadar değerli ve kısıtlı olduğunu tamamen takdir ederek, Türkiye’deki son gelişmeleri özetlediğimiz, kaygılara ve belki de bazı sorularınıza yanıt verdiğimiz bir yazılı özetin, ofisiniz için çok yararlı olacağına inanıyoruz.
Gösterdiğiniz nezaket için şimdiden teşekkür ediyor ve uygun olduğunuzda sizinle görüşmeyi dört gözle bekliyoruz.
Saygılarımla,
Mehmet Kılıç,
Center for Global Affairs, Müdürü
ALLIANCE FOR SHARED VALUES, ABD’DEKİ GÜLEN ÖRGÜTLERİNİN ÇATISI
Peace Islands Institute’ün üyesi olduğu Alliance for Shared Values, ABD’deki Gülen örgütlerinin çatı örgütü niteliğinde. ASV’nin diğer üyeleri de Rumi Forum, Pacifica Institute, Dialogue Institue, Atlantic Institute, Dialogue Institute of the Southwest, Istanbul Center, Niagara Forum gibi diğer cemaat örgütleri. Dışişleri Bakanı Davutoğlu’nun ‘ispiyon mektubu’nu gündeme getirmesinin ardından bu örgütler yerine, Gülen Grubu’nun ABD’deki bir başka ağı olan Turkic American Alliance’dan cevap gelmişti. (Star)
PARALEL ÖRGÜTÜN ANAVATANI NERESİ?
Mektuplar, akıllara Azetbaycan'daki cemaat yetkilisinin Gülen'e yazdığı mektubu hatırlattı. (1)Azerbaycan örgütlenmesinde yaşanan zorluklara dikkat çekilen mektupta, cemaatin yabancı ülkelerdeki nüfuzu kullanılarak Azerbaycan üzerinde baskı kurulması istenmekteydi.
Azerbaycan kamuoyunu şok eden bu mektubun Azeri basınında yayınlanmasından kısa süre sonra önemli gelişmeler peşpeşe geldi. (2)
Önce Azerbaycan'daki cemaat okulları kamuya devredildi. Ardından bir cumhurbaşkanlığı yetkilisi, cemaati devletin yönetim sistemine etki olanaklarının elde edilmesi yönünde aktif faaliyet göstermekle suçladı. Ardından cemaatin en üst yetkilisi olan bir bürokrat, bizzat cumhurbaşkanı Aliyev tarafından devlet görevinden alındı.
Cemaatin çalışmaları Rusya ve Özbekistan'da ABD istihbarat teşkilatıyla bağlantısı şüphesiyle yasaklandı. Özbekistan, Gülen cemaatinin okullarında çalışan Amerikalı öğretmenlerin CIA ajanı olduğunu ve diplomat pasaportuyla ülkeye girdiklerini ortaya çıkardı. 5'i ABD'li 3'ü Türk 8 öğretmen tutuklandı.
Almanya paralel yapı tartışmaları üzerine cemaatin faaliyetlerinin yakından takip edilmesine karar verdi. (3)
Liderleri Fethullah Gülen, yıllardır ABD'de yaşıyor. ABD mahkemelerinin Gülen için Amerikan menfaatlerine çalışan kişi hükmüne vararak sürekli oturum izni verdiği ortaya çıktı. Bu kararın alınmasından hemen önce ABD istihbarat teşkilatı CIA mensubu iki yetkilinin devreye girip mahkemeyle görüştüğü de ortaya çıkan bir başka detay oldu. (4)
Yine cemaatin ABD'de inanılmaz sayıda senatör ve bürokrata rüşvet olarak da nitelendirilen bağışlar yaptığı ortaya çıktı. (5)
Türkiye'de geçtiğimiz haftalarda ortaya çıkan bir ses kaydında şok ifadeler yer alıyordu. (6) ABD ve İsrail'in Başbakan Erdoğan'ın devrilmesi yönünde çalışmaları için kendilerine baskı yaptığı, aksi halde 159 ülkedeki cemaat faaliyetlerinin son bulması için devreye gireceklerini ifade ettikleri, bu noktada güçlü olan ABD'nin tercih edilmesi gerektiği, gerekirse Türkiye'nin feda edilebileceği gibi ifadeler ses kaydında yer alıyordu.
Paralel yapının Türkiye'deki son eylemleri, Suriye'ye yardım götüren TIR'ların ispiyonlanması, sınırlarımıza aşan bir Suriye savaş uçağının düşürülmesine tepki gösterilmesi ve Suriye konusunda Türk devlet yetkililerinin yaptığı gizli resmi toplantının internete sızdırılması oldu. Tüm kamuoyunu sarsan ve her kesim tarafından vatana ihanet olarak değerlendirilen bu girişimlerden özellikle sonuncusu ihaneti şüphe olmaktan çıkarıp somut hale getirdi.
İnsani Yardım Vakfı İHH'nın terörist bir örgüt olarak gösterilme çabası.. Mavi Marmara gemisine yönelik İsrail baskınında 9 Türk vatandaşının öldürülmesine dair şok yaklaşım.. Gezi olaylarında Türk devletini ve Başbakanını dış dünyaya ispiyonlama ve kötüleme çabası.. 7 Şubat MİT krizi ile öncesi ve sonrasında Türk istihbarat teşkilatı MİT'e karşı defalarca gösterilen hasmane yaklaşım..
Başkalarının da eklenebileceği tüm bu bulgular (7) şaşırtıcı şekilde birbiriyle örtüşüyor. Bu durum ise, cemaat yöneticilerinin ses kaydında bahsettikleri o tercihi yaptıklarını, anavatan olarak Türkiye'yi değil liderlerinin yaşadığı bir başka ülkeyi seçtiklerini gösteriyor. (Abdullah Harun / kontrgerilla.com)
(1) Kontrgerilla.com/mansetgoster.asp?haber_no=5879
(2) Kontrgerilla.com/mansetgoster.asp?haber_no=5909
(3) Cnnturk.com/haber/dunya/almanyadan-gulen-cemaatine-darbe
(4) ABD Mahkeme Kararı: "Fethullah Gülen v. Michael Chertoff, Secretary, U.S. Dept. of Homeland Security, et al," Case 2:07-cv-02148-SD, U.S. District Court for the Eastern District of Pennsylvania
(5) Kontrgerilla.com/mansetgoster.asp?haber_no=5880
(6) Kontrgerilla.com/mansetgoster.asp?haber_no=5851
(7) Kontrgerilla.com/mansetgoster.asp?haber_no=5909
------------------------------------------------------------------------------
CEMAAT MEDYASI ÖNCE İSPAT ET DEDİ, SONRA DA NE VAR BUNDA DEDİ!
10.04.2014 16:10 İlk kez Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu tarafından gündeme getirilen, yurt dışındaki Gülen okullarının Türkiye'yi şikayet eden mektuplarıyla ilgili, paralel medyada çarpıcı bir çelişki yaşanıyor. Davutoğlu'nun, "Kendi vatanlarını dışarıda bulundukları ülkelere şikayet eden metuplar yazıyorlar" sözlerine tepki gösteren Zaman ve Bugün gazeteleri, verdikleri haberlerde de, 'Ya ispat et, ya da özür dile' başlığını kullanmışlardı. Cemaatin gazeteleri, bu tarz yazılmış bir mektubun olmadığını öne sürmüşlerdi.
Ancak STAR Gazetesi söz konusu ihanet mektuplarını yayınlayınca ilginç bir habere imza attılar. Cemaatin yayın organı Zaman'ın web sitesi başta olmak üzere paralel medya, mektupları bu kez inkar edemedi. Paralel medya, sadece, 'Bu mektuplarda yazanlar yalan mı?' diyerek kendini savunmaya çaıştı. Zaman'ın haberinde, mektupların varlığı kabul edilerek, "Türkiye'de son aylarda yaşananları özetleyen bir içeriğe sahip olduğu ortaya çıktı" denildi. Zaman haberinde şu ifadeler yer aldı: "Yabancı elçilikleri Türkiye'deki gelişmelerden haberdar etmek amacıyla yazıldığı anlaşılan mektupta “Türkiye'de ne oldu?” ve “Hükümet yaşananlar karşısında ne yaptı?” şeklinde iki maddelik durum tespiti yapılıyor."
Paralel medyanın önce inkar edip, belge ortayı çıkınca yorum yapmaya kalkışması, 'Bunlarda yalan var, iftira var, şantaj var, her yol mübah' iddiasını da akıllara getirdi. (Star)
------------------------------------------------------------------------------
DAVUTOĞLU'NDAN MEKTUPLARA SERT TEPKİ
11.04.2014 10:39 Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, bakanlıktaki dinleme olayıyla ilgili olarak, “Kim Türkiye’nin itibarıyla oynamaya kalkarsa hak ettiği cevabı alır” dedi. Davutoğlu, Türkiye’yi ispiyonlayan ihanet mektupları için de “O mektuplar otantiktir. ‘Doksan yıllık Türk demokrasisi tehdit altında demek’ ne demektir? Eğer Türk okulları üzerinden başka faaliyetler kamufle edilmeye çalışılırsa o zaman Türkiye’nin çıkarı ve itibarını korumak bizim görevimizdir” diye konuştu. Davutoğlu, Japonya’ya gitmeden önce Dışişleri Bakanlığı’ndaki dinleme olayının çok ağır bir suç olduğunu ve faillerin bulunması için yoğun çalışmalar yürütüldüğünü kaydetti. Benzer olayların yaşanmaması için güvenlik birimleriyle gerekli çalışmaların yürütüldüğünü belirten Davutoğlu, şu an başka bir dinleme olayına ilişkin elinde bilgi bulunmadığını söyledi. Bazı çevrelerin seçimlere üç gün kala bu dinlemeler üzerinden manipülasyon yapmaya kalktığını dile getiren Davutoğlu, ABD’deki yabancı ülke temsilcilerine dağıtılan ve Türkiye’nin şikayet edildiği mektuplara konusunda ise şunları söyledi:
Ülkenin çıkarını koruruz
“O mektuplar otantiktir. Sürekli bu konunun gündemde tutulması ise art niyetlidir. ‘Doksan yıllık Türk demokrasisi tehdit altında demek’ ne demektir? Bu okullara geçmişte ne kadar destek verdiğimizi cümle alem bilir. Eğer bu okullar üzerinden başka faaliyetler kamufle edilmeye çalışılırsa Türkiye elbette kendi çıkarlarını koruma noktasında kararlıdır. Sanki Türkiye’nin işi gücü yok, Filistin’i bıraktık, Kıbrıs’ı bıraktık, Suriye’yi bıraktık, işimiz gücümüz bu okullarmış gibi bu konuyu gündemde tutmanın anlamı yok. Bu, basın etiği açısından da sosyal huzur açısından da doğru değil.” Davutoğlu, yurtdışındaki Türk okullarının kapatılması ve Türkçe olimpiyatlarına katılınmaması yönünde bakanlık personeline bir talimat verilip verilmediğinin sorulması üzerine ise şunları kaydetti: “Anlaşılan bazı gazeteciler verdiğimiz talimatları bizden çok biliyor. Bu kadar gayri ciddi gazetecilik olmaz. Bu okullara geçmişte ne kadar destek verdiğimizi cümle alem bilir. Eğer bu okullar üzerinden başka faaliyetler kamufle edilmeye çalışılırsa o zaman Türkiye’nin çıkarı ve itibarını korumak bizim görevimizdir.”
Davutoğlu, İsrail’le devam eden müzakere sürecinde ciddi aşama kaydedildiğini belirterek “Olumlu gelişmeler var” dedi. Davutoğlu, ABD Dışişleri Bakanı John Kerry ile telefonla görüşerek 1915 olaylarının soykırım olarak tanınmasına ilişkin tasarıyı görüştü ve duyulan rahatsızlığı aktardı.
DİĞER TEPKİLER
Paralel yapının Türkiye’yi karalama mektuplarına tepki yağdı. İhanet mektubu için “İç siyasetteki küçücük kazanç uğruna, dış politikadaki büyük bir zararı göze alıyorlar” yorumu yapıldı.
Mektuplar ahlaksızlık
-Yavuz Dede (İnsan Hak ve Hürriyetleri, İnsani Yardım Vakfı İHH Genel Başkan Yardımcısı): Böyle bir mektup nasıl gönderilebiliyor, aklım almıyor. Gerçekten de büyük üzüntü duydum ülkem adına. Türkiye’yi yurtdışında şikayet etmenin manasını anlayabilmiş değilim. Bu tam anlamıyla bir ahlaksızlık diyorum. Türkiye’nin içindeki sorunları dış dünyaya olduğundan daha farklı yansıtmak ile ne amaçlanıyor, bu soruya yanıt verilmesi gerektiğini düşünüyorum. Bu tür söylemler bizi iyi yerlere götürmeyecektir, bunu da açıkça görüyorum. Mektuba tepki verilmesi gerektiği fikrindeyim.
Ayıp tarihe not edilecek
-TESEV Başkanı Can Paker: Gülen Cemaati’nin yazdığı bir mektupla dünyanın Türkiye’ye bakışı değişmez. Bu Türkiye’de bugüne kadar vesayeti yöneten kurumlardan yana olunduğunun, milletin iradesinden yana olunmadığının da göstergesidir. Dünya ülkeleri de ‘Ya böyle mektup varmış’ diyerek Türkiye’ye yan gözle bakmazlar ama yine de bu girişimde bulunulması tarihe not edilir. Dünya Erdoğan’ın güçlü liderliği karşısında pek direnemediği için bu tür girişimlere de kulak asmaz diye düşünüyorum.
Kendi bacaklarına sıkıyorlar
-Rıfat Sait (Dışişleri Komisyonu Üyesi): İç siyasetteki küçücük bir kazanç uğruna, dış politikadaki büyük bir zararı göze alıyorlar. Bu tüm devlete yapılan bir saldırı. Bunlar, Türkiye devleti ile AK Parti’yi aynı görüyor. Sırf hükümete, AK Parti’ye zarar vermek uğruna bütün bir Türkiye’yi yakıyorlar. AK Parti’ye zarar verdiklerini düşünüp, aslında Türkiye’ye zarar veriyorlar. Kendi bacaklarına sıkıyorlar, kendi ülkelerine zarar veriyorlar. Cemaat Allah rızası için faaliyet gösterdiğini söylüyordu. Şimdi bunları Allah rızası için mi yapıyorlar? Onlar bir cemaat de değil aslında, kendi menfaatleri çerçevesinde hareket eden, dini istismar eden bir grup. Türkiye’yi aslında düşündükleri dahi yok, Pensilvanya’yı düşünüyorlar. Bunlar o yüzden çok tehlikeliler. Bu zamana kadar hiçbir grup, dışarıda bu denli Türkiye’yi rencide edici faaliyet göstermedi.
Bunlar karalama kampanyası
-İsmail Safi (Dışişleri Komisyonu Üyesi): Zaten bizimle ilgili algı maalesef, bu zamana kadar zaten olumsuz olmuş. Bu algıyı değiştirmek için Dışişleri Bakanlığımız, işadamlarımız, sivil toplum kuruluşlarımız, Türkiye’yi doğru anlatmak için çaba sarfediyor. Tam belli bir noktaya gelmişken, bu algı değişikliğini, bu güne kadar uğraştığımız şeyi, bir anda, gerekçesi ne olursa olsun, ama mektuba da baktığımda, gerçekten kayda değer hiçbir mesnet olmadan, hükümetimizi, Başbakanımızı hedef alır nitelikte, iddialarda bulunmuşlar. Üstelik maalesef, çok sorumsuz bir şekilde, kendi amaçları doğrultusunda bir karalama kampanyası yürütüyorlar. Bunun, ülkemize, milletimize verdikleri zararı hiç hesap etmiyorlar. Onlara sorsanız, Türkiye’nin çıkarlarını orada temsil etmek diyorlar, ama Türkiye’nin maalesef, çıkarlarına çok büyük zarar veriyorlar bu şekilde mektuplarla.
Kimi memnun etmek için yapılıyor
-Hüseyin Çelik (AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve parti sözcüsü): Türk okulları, Türk hükümeti ve AK Parti aleyhtarının üssü haline getirirse orada bir problem var demektir. Kendi ülkesini bir diktatörlük, başbakanı diktatör olarak takdim eden, hükümeti El Kaide ile koyun koyuna gösteren, hükümetini İrancı diye nitelendiren bir anlayış, bu okulları da kendi emellerine alet ederse bu okullarla ilgili beslenen sempatinin antipatiye dönüşmesinden kimsenin şikayeti olmaz. Selam diye bir terör örgütü icat edeceksiniz, bazı AK Partilileri bununla ilişkilendireceksiniz. Bu faaliyetle kime selam veriliyor, kimi memnun etmek için bu yapılıyor? Allah’ın rızası başkasının rızasına dönüştüğü zaman karşı tarafın oturup bunu seyretmesini bekleyemezsiniz. Bunlar bir ideolojik merkez haline getirilirse, muhalif olduğunuz insanların sizinle muafık olmasını bekleyemezsiniz. (Star)
(10 Nisan 2014, 10:53), son güncel.: (11 Nisan 2014, 10:39)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER: