Adalet Bakanı´nın Salı günü açıklanacağını belirttiği Hakim ve Savcı atama kararnamesi HSYK´daki Kontrgerillacıların direnişe geçmesi üzerine hala çıkarılamadı. Bugün 4. gün ve kararnamenin bugün de çıkması beklenmiyor. Bunun sebebi aslında çok açık. Sitemizde sürekli takip ettiğimiz konulardan birisi HSYK. Şemdinli´de ne işe yaradığı açıkça ortaya çıkan HSYK, Ergenekon soruşturmasına başından beri müdahale etme taraftarı. Ancak hükümetin Şemdinli´den farklı olarak Ergenekon soruşturmanın arkasında kararlılıkla durması ve soruşturmaya kamuoyunun büyük desteği, HSYK´daki Kontrgerillacıları beklemeye yöneltmişti. Ancak 2007 Haziran´ında başlayan Ergenekon soruşturması geçen iki yılda çok büyük mesafe katetti. Bir yerden sonra taraflar uzlaşır gözaltı dalgaları yaşanmaz diye düşünülürken dalgalar hiç kesilmedi. Son dalga Kontrgerilla´ya vurulan en büyük darbe oldu: Askeri yargıya tırpan yasası ve Albay´ın tutuklanması. Son ve bizce en çarpıcı dalga, Genelkurmay Karargahı´nda görevli olan ve Özel Harp Dairesi´nin bir birimini yöneten Kurmay Albay Dursun Çiçek´e yönelik olanıydı. Albay tarafından imzalandığı TÜBİTAK raporuyla kesin olarak belirlenen ancak aslı elde edilemeyen ´Eylem Planı´, Özel Harp Dairesi (ÖHD)´nin sivil topluma yönelik kışkırtma eylemlerini düzenleyen bir plandı. Yakın zamanda başka benzer bir andıç belgesini imzaladığı zaten bilinen aynı Albay´a bu kez özellikle hükümet tarafından en üst düzeyde ve kararlılıkla tepki gösterildi ve olayın peşinde olunacağı bildirildi. Açılan askeri soruşturmaya takipsizlik kararı geldi ve ardından Genelkurmay Başkanı, çok sayıda generalle birlikte basın toplantısında skandal ´Eylem Planı´nı ´Kağıt Parçası´ diyerek küçümsedi ve olayı MGK´ya taşıyacağını belirtti. Bu arada TBMM´den çok önemli ve kritik bir yasa değişikliği çıktı. Askeri mahkemeleri tırpanlayarak sivillere yönelik suç işleyen askerlerin sivil mahkemelerde yargılanmasını ve böylece suçların örtbas edilme endişesini gideren yasa değişikliği, Albay Dursun Çiçek, emekli generaller Şener Eruygur, Hurşit Tolon ve diğer muvazzaf ya da emekli subayları ilgilendiriyordu. Bu yasa değişikliğinin hemen ardından ve MGK toplantısı sürerken Albay Dursun Çiçek, Ergenekon savcılarınca sorgulandı ve nöbetçi mahkemeye sevkedilerek tutuklandı. Yasa değişikliği ve albayın tutuklanması, Ergenekon sanıklarıyla onlara yakın çevrelerin ümitlerini tüketen şok gelişme oldu. Tabi hala yapabilecekleri bir şeyler yoksa!.. İşte bu noktada devreye giren HSYK, ´Ya şimdi ya hiçbir zaman´ diyerek Ergenekon soruşturma savcıları ile davaya bakan hakimlerin değiştirilmesini istedi. Değişiklik istekleri bunlarla da sınırlı değildi. KCK operasyonlarını yürüten savcılarla Albay temizözü soruşturan savcılar da değiştirilmek isteniyordu. Ergenekon soruşturmasında mahkemelerin yetkilerinin kısıtlanması da istenmişti. Bu istekler, Kontrgerillacıların çok zor bir durumda olduğunu, HSYK´da görevlendirdikleri elemanlarını aktif hale geçirdiklerini ispatlıyor.
HSYK´daki Kontrgerillacıların direnişinde 4. gün
Adalet Bakanı´nın Salı günü açıklanacağını belirttiği Hakim ve Savcı atama kararnamesi HSYK´daki Kontrgerillacıların direnişe geçmesi üzerine hala çıkarılamadı. Bugün 4. gün ve kararnamenin bugün de çıkması beklenmiyor. Bunun sebebi aslında çok açık. Sitemizde sürekli takip ettiğimiz konulardan birisi HSYK. Şemdinli´de ne işe yaradığı açıkça ortaya çıkan HSYK, Ergenekon soruşturmasına başından beri müdahale etme taraftarı. Ancak hükümetin Şemdinli´den farklı olarak Ergenekon soruşturmanın arkasında kararlılıkla durması ve soruşturmaya kamuoyunun büyük desteği, HSYK´daki Kontrgerillacıları beklemeye yöneltmişti. Ancak 2007 Haziran´ında başlayan Ergenekon soruşturması geçen iki yılda çok büyük mesafe katetti. Bir yerden sonra taraflar uzlaşır gözaltı dalgaları yaşanmaz diye düşünülürken dalgalar hiç kesilmedi.
Son dalga Kontrgerilla´ya vurulan en büyük darbe oldu: Askeri yargıya tırpan yasası ve Albay´ın tutuklanması
Son ve bizce en çarpıcı dalga, Genelkurmay Karargahı´nda görevli olan ve Özel Harp Dairesi´nin bir birimini yöneten Kurmay Albay Dursun Çiçek´e yönelik olanıydı. Albay tarafından imzalandığı TÜBİTAK raporuyla kesin olarak belirlenen ancak aslı elde edilemeyen ´Eylem Planı´, Özel Harp Dairesi (ÖHD)´nin sivil topluma yönelik kışkırtma eylemlerini düzenleyen bir plandı. Yakın zamanda başka benzer bir andıç belgesini imzaladığı zaten bilinen aynı Albay´a bu kez özellikle hükümet tarafından en üst düzeyde ve kararlılıkla tepki gösterildi ve olayın peşinde olunacağı bildirildi. Açılan askeri soruşturmaya takipsizlik kararı geldi ve ardından Genelkurmay Başkanı, çok sayıda generalle birlikte basın toplantısında skandal ´Eylem Planı´nı ´Kağıt Parçası´ diyerek küçümsedi ve olayı MGK´ya taşıyacağını belirtti. Bu arada TBMM´den çok önemli ve kritik bir yasa değişikliği çıktı. Askeri mahkemeleri tırpanlayarak sivillere yönelik suç işleyen askerlerin sivil mahkemelerde yargılanmasını ve böylece suçların örtbas edilme endişesini gideren yasa değişikliği, Albay Dursun Çiçek, emekli generaller Şener Eruygur, Hurşit Tolon ve diğer muvazzaf ya da emekli subayları ilgilendiriyordu. Bu yasa değişikliğinin hemen ardından ve MGK toplantısı sürerken Albay Dursun Çiçek, Ergenekon savcılarınca sorgulandı ve nöbetçi mahkemeye sevkedilerek tutuklandı. Yasa değişikliği ve albayın tutuklanması, Ergenekon sanıklarıyla onlara yakın çevrelerin ümitlerini tüketen şok gelişme oldu.
Tabi hala yapabilecekleri bir şeyler yoksa!..
İşte bu noktada devreye giren HSYK, ´Ya şimdi ya hiçbir zaman´ diyerek Ergenekon soruşturma savcıları ile davaya bakan hakimlerin değiştirilmesini istedi. Değişiklik istekleri bunlarla da sınırlı değildi. KCK operasyonlarını yürüten savcılarla Albay temizözü soruşturan savcılar da değiştirilmek isteniyordu. Ergenekon soruşturmasında mahkemelerin yetkilerinin kısıtlanması da istenmişti. Bu istekler, Kontrgerillacıların çok zor bir durumda olduğunu, HSYK´da görevlendirdikleri elemanlarını aktif hale geçirdiklerini ispatlıyor.
Kontrgerilla isteklerini kurula getiren HSYK üyesi Ertosun´un kirli ilişkileri giderek açığa çıkıyor
Ergenekon, KCK ve faili meçhul savcılarının görevden alınmasını isteyerek HSYK´yı kilitleyen Ertosun, iddianamede ´örgüt toplantısı´ diye nitelenen Kent Otel Toplantıları´na 13 kez katılmış. Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu (HSYK) üyesi Ali Suat Ertosun´un, Ergenekon soruşturması kapsamında ´üst düzey yönetici´ suçlamasıyla yargılanan sanıkların da katıldığı ´Kent Otel Toplantıları´nın müdavimlerinden olduğu ortaya çıktı. HSYK´da Ergenekon, PKK´nın şehir yapılanması KCK ve Albay Cemal Temizöz´ün de tutuklandığı Faili Meçhul dosyalarına bakan savcıların görevden alınmasını istemesiyla gündeme gelen Ertosun, Nuriş lakaplı Nuri Ergin tarafından da Sabancı cinayeti sanığı Mustafa Duyar´ın öldürülmesi olayında suçlanmıştı.
ERGENEKON İDDİANAMESİ: ÖRGÜT İŞİ
Ergenekon Terör Örgütü iddiasıyla başlatılan soruşturmayla ilgili hazırlanan iddianamede Kent Otel Toplantıları´nın örgütün amaçları doğrultusunda yapıldığı anlatılmıştı. Kent Otel Toplantıları´nın sekreterliğini Ergenekon tutuksuz sanığı Engin Aydın yaparken, toplantılara katılanlar arasında ´Ergenekon Üst Düzey Yöneticisi´ olarak suçlanan emekli Orgeneraller Şener Eruygur ve Hurşit Tolon ile Cumhuriyet Başyazarı İlhan Selçuk, Başkent Üniversitesi Rektörü Mehmet Haberal, ATO Başkanı Sinan Aygün, emekli Tuğgeneral Levent Ersöz, emekli Tümgeneral Erdal Şenel ve Mustafa Balbay da bulunuyordu.
KENT OTEL´DE SANIKLARLA 13 BULUŞMA
Kent Otel Toplantıları´nın sekreterliğini yapan Engin Aydın´da bulunan toplantı tutanakları, toplantıya katılanlarla Ergenekon soruşturması arasında ilginç bağlantıları ortaya çıkarmıştı. Aydın´da bulunan ve gün gün tutulan ´Kent Otel Notlarına´ göre, HSYK üyesi Ali Suat Ertosun toplantılara 13 kez katılmış. Teknik takibe takılan konuşmalarda, Ergenekon operasyonlarının başlamasının ardından toplantılara ara verildiği, Yargıtay eski Başsavcısı Sabih Kanadoğlu´nun Engin Aydın ve İlhan Selçuk´u ´toplantılara ara vermemeleri, devam etmeleri konusunda´ uyardığı da belirlenmişti.
Kent Otel toplantısı sekreteri ile yan yana
HSYK´da, Ergenekon, KCK ve faili meçhuller soruşturmalarını yürüten savcıların görevden alınmasını isteyerek yaz kararnamesinin çıkmasını kitileyen üye Ali Suat Ertosun´un şok fotoğrafları ortaya çıktı. Ergenekon soruşturması kapsamında tutuklandıktan sonra tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakılan Engin Aydın ile birlikte yürürken görüntülenen Ertosun´un yanında CHP avukatı Tezcan Çakır ile bir Yüksek Yargı yöneticisi de var. Fotoğrafın Adalet Bakanlığı´nın HSYK´nın Yaz Kararnamesi´ni bitirip kurula verdiği 15 Haziran´dan sonra çekildiği öğrenildi.
Nuriş: Duyar´ı Ertosun´a sorun
Ergenekon iddianamesinde, Sabancı suikastı sanığı Mustafa Duyar hangi cezaevine nakledilirse Nuriş Kardeşler olarak bilinen Nuri ve Vedat Ergin´in de oraya nakledildiği ve sonunda Duyar´ın Nuriş tarafından öldürüldüğü anlatıldı. Nuri Ergin, Uşak Cezaevi isyanı sırasında çekilen görüntülerde ´Ben Devlet için adam öldürdüm. Veli Küçük´e sorun´ diye bağırdığı ortaya çıktı. Nuri Ergin mahkemede ´Zekeriya Öz, Sabancı suikastıyla ilgili birşeyler ortaya çıkarmak istiyorsa Ali Suat Ertosun´un neden Mustafa Duyar´a yakınlık gösterdiğini sorgulasın´ dedi. Duyar´ın öldürüldüğü dönemde Ertosun, Cezaevleri Genel Müdürü´ydü.
Ertosun hemen istifa etmeli
HSYK üyesi Ali Suat Ertosun´un Ergenekon toplantısı olarak nitelenen ´Kent Otel Toplantıları´na 13 kez katılmasını değerlendiren hukukçular, ´skandal´ dedi.
Ümit Kardaş (Emekli Askeri Hakim): Ertosun´un davranışı etik değil. HSYK´daki mücadelenin de anlamı ortaya çıkmış oldu. İstifa etmesi yerindedir.
Yılmaz Geniş (Boğaziçi Hukukçular Derneği Başkanı): Normal demokrasilerde onurlu insanın yapması gereken istifa etmektir bu olaydan ötürü. Tarafsızlığı ortadan kaldıran bir durum ve hakimlere yönelik şüpheyi de artırıyor.
Kazım Berzeg (Avukat): Hakimin evvela halkın adalet duygusunu rencide edecek tavır içinde olmaması lazım. Ertosun´un görevinden hemen ayrılması gerek. Çağdaş demokratik memleketlerde bu hadiselerde hakimi yetkili merciler de görevden alır.
Mete Göktürk (Eski DGM Savcısı): Böyle bir kişinin bu toplantılara katılması sonra sanıkların yargılanma süreçlerinde onu yargılayan hakim üzerinde herhangi bir subjektif işlem yapması sonucu doğurabilir.
Prof. Dr. Mustafa Kamalak: Yapılması gereken suçlananları yargılayacak hakimi atayacak konumdaki Ertosun´un istifa etmesidir.
Prof. Dr. Hikmet Sami Türk(Adalet Eski Bakanı): Sayın Ertosun benim dönemimde Cezaevleri Genel Müdürlüğü yapmış bir kişidir. Kendisi üstün hizmet madalyası sahibidir. Çalışkan ve dürüstür.
Atamaların kilitlenmesiyle başlayan kriz, dikkatleri HSYK´nın üzerine çevirdi
Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu´nda (HSYK) bazı üyelerin, bakanlığın atama kararnamesine alternatif liste hazırlaması üzerine çıkan kriz dün de devam etti. Sıkıntının temelinde, kanuna aykırı olarak kurulun gündemine getirilen alternatif liste yer alıyor. Görevden alınmak istenen bazı savcılarla ilgili hiçbir gerekçenin dile getirilmemesi de atamaları kilitliyor. Söz konusu savcıların, başta Ergenekon olmak üzere, PKK´nın şehir yapılanması KCK ve faili meçhuller gibi Türkiye´nin en önemli soruşturmalarını yürütüyor olmaları ise HSYK´daki girişimin boyutlarını gözler önüne seriyor. Konunun yargıya müdahale niteliğinde olduğuna işaret eden hukukçular, hakim bağımsızlığıyla ilgili Anayasa´nın 138. maddesi ve hakimlik-savcılık teminatını içeren 139. maddenin çiğnendiğini düşünüyor. Yapılan kanun dışılığı ise şöyle açıklıyorlar: Değiştirilmek istenen savcılar iki yıldır görevde. CMK´ya göre savcıların yerlerinin 3 yıldan önce değiştirilebilmesi için güçlü gerekçeler olmalı. Ancak savcılar hiç soruşturma geçirmedi. Bazıları için şikayet bile yok. Dolayısıyla idari kararların alındığı HSYK´da kanuna aykırı bu tarz atamalar yapılamaz.
Yasal gerekçe gösteremiyorlar
Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu´nun (HSYK) Adalet Bakanlığı´nın hakim ve savcı kararnamesine alternatif taslak hazırlamasıyla ilgili kriz sürüyor. Kurul´un yüksek yargıdan gelen üyelerinin, Ergenekon soruşturmasını yürüten hakim ve savcılarla ilgili değişiklik tekliflerini geri çektiği iddiasının doğru olmadığı ortaya çıktı. Bu üyelerin, Ergenekon hakim ve savcılarının değiştirilmesini istedikleri, ayrıca PKK´nın derin yapılanması KCK´yı ortaya çıkaran Diyarbakır cumhuriyet başsavcısı ve savcıları, bir mahkeme heyeti başkanı, Diyarbakır´da faili meçhul cinayetler ile Albay Cemal Temizöz´ün soruşturmasını yürüten savcıların değişikliği konusunda ısrarcı oldukları belirtiliyor.
Üyelerden Ali Suat Ertosun´un son dakika teklifi üzerine pazartesi gününden itibaren kilitlenen görüşmelerde, dün de uzlaşma sağlanamadı. HSYK´nın Yargıtay ve Danıştay´dan gelen bazı üyelerinin Ergenekon soruşturmasını yürüten İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı Aykut Cengiz Engin, Başsavcı Vekili Turan Çolakkadı, savcılar Zekeriya Öz, Fikret Seçen ve Mehmet Ali Pekgüzel´in değiştirilmesinde ısrarcı oldukları kaydedildi. Söz konusu üyelerin Ergenekon soruşturmasında tutuklama kararı veren ya da tutuklama kararlarına karşı yapılan itirazları inceleyen hakimlerin de değişmesini de istedikleri belirtildi. Kurul´un Dikmen Hakimevi´ndeki toplantısına İsveç´te bulunan Adalet Bakanı Sadullah Ergin katılmazken, müsteşar Ahmet Kahraman´ın hazır bulunduğu öğrenildi.
TALEPLER ANAYASA´YA AYKIRI
Kurul´da Ali Suat Ertosun ile bazı üyelerin, mevzuat ve teamüllere aykırı şekilde hazırladıkları alternatif kararname taslağına ´hiçbir gerekçe gösteremedikleri´ ifade ediliyor. HSYK´nın şimdiye kadar, devam eden soruşturmalara bakan hakim ve savcıların gerekçe göstermeden görevlerinden alınması şeklinde bir uygulamasının bulunmadığı, mevcut ilkelerine de aykırı olduğu belirtiliyor. Tayin için hakim ve savcı hakkında disiplin soruşturması bulunması, sicilinde tayinini gerektiren bozukluk bulunması veya kendisinin tayin talebi yapması gerekiyor.
ALTERNATİF KARARNAMENİN HAZIRLANDIĞI YER BELLİ DEĞİL
HSYK´nın Ergenekon, KCK ve faili meçhul cinayetleri soruşturan savcıları değiştirme girişiminin, Anayasa´nın 138. maddesindeki mahkemelerin bağımsızlığı, 139. maddedeki hakim ve savcıların teminat güvencesine aykırı, yargıya müdahale niteliğinde bir girişim olduğu belirtiliyor. Adalet Bakanı Sadullah Ergin ile müsteşar Ahmet Kahraman´ın, soruşturması devam eden davaların hakim ve savcılarının değiştirilmesine Anayasa´nın hakimlerin bağımsızlığı ve hakimlik teminatı maddelerine aykırı olduğunu belirterek karşı çıktıkları ifade ediliyor. Bakanlıkça hazırlanan kararname taslağının 15 Haziran´da HSYK üyelerine sunulduğu, üyelerin incelemesinin ardından heyet halindeki resmi görüşmelere 6 Temmuz´da başlandığı, taslak üzerindeki görüşmeler sonuçlandırılmak üzereyken 13 Temmuz günü akşam saatlerinde ´kanuna aykırı alternatif taslağın´ bazı üyeler tarafından gündeme getirildiği belirtildi. Alternatif taslağa, ´Kuruldan ayrı olarak nerede ve nasıl hazırlandığı belli olmayan, hiçbir gerekçe içermeyen´ değerlendirmesi yapılıyor. Anayasa´nın bu maddeleri, mahkemelerin bağımsızlığı, hakimlik ve savcılık teminatlarını güvence altına alıyor. Bu güvencenin bir sonucu olarak, hiçbir organ, makam, merci veya kişinin, bu anlamda idari bir kurul niteliğindeki HSYK´nın yargı yetkisinin kullanılmasında mahkemelere emir ve talimat veremeyeceği, genelge gönderemeyeceği, tavsiye ve telkinde bulunamayacağı kaydediliyor.
Son dakika operasyonuna hukukçulardan sert tepki
Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu´nun (HSYK) alternatif kararname hazırlamasına hukukçular sert tepki gösterdi. Hukukçuların konuya ilişkin görüşleri şöyle:
AVUKAT ERGİN CİNMEN: HSYK´nın yapısı ve yargı bağımsızlığıyla kesişen yanlarıyla ilgili çok şey konuşuldu. Böylesi bir dönemde bu önemli soruşturmaları yürüten savcıların görev yerlerinin değişimi endişe uyandıracaktır. Önemli soruşturmalarla ilgili bu savcılar bilgi sahibidirler, kanıtlarla doğrudan temas etmişlerdir. Tanık ve sanıkları dinlemişlerdir. Onların yerine gelecek savcıların aynı derinlikte soruşturmaları yürütebilmeleri zordur. Önemli soruşturmaları yürüten savcıların görev yerlerinin değiştirilmesi toplumda istifhama neden olacaktır.
EMEKLİ ASKERİ HAKİM ALBAY ÜMİT KARDAŞ: Şemdinli davasında Ferhat Sarıkaya´nın başına gelenler endişelerimizi artırıyor. HSYK o dönem Genelkurmay´ın açıklamalarına uygun olarak davrandı. Ergenekon´la ilgili çabalar hep var oldu. Ergenekon gibi davada savcının, hakimin değiştirilmesi o davayı sabote etmektir. Kritik davaların hakim ve savcıları olağanüstü bir durum olmadıktan sonra değiştirilmemelidir. Faili meçhullerle ilgili, Albay Temizöz´ün davasına bakan savcının da aynı gerekçeyle, davanın selameti açısından değiştirilmemesi lazım.
ESKİ CUMHURİYET SAVCISI GÜLTEKİN AVCI: Ergenekon´un soruşturmasının tüm kanıtlarına hakim olabilmek ciddi süre gerektiriyor. Yeni savcı atama gibi bir düşünce adaletle, HSYK´nın normal işleyişiyle açıklanacak bir durum değil. Kararnameyi uzatmanın gereği yok, neticede Ergenekon savcıları ve Köksal Şengün´le ilgili değişiklik düşünülüyorsa bile isimleri kararnameden çıkarılır. Ana kararname çıkarılmalı. Ergenekon ve KCK soruşturmasını yürüten savcıların değiştirilmesinin istenmesi bir bağlantısı mı var diye tereddüt doğuruyor. HSYK´nın yargılama sürerken değişime gitmesi, yargının milletin maşeri vicdanındaki prestijini sıfıra indirecektir. Böyle bir şeye tevessül edilmesi HSYK´nın tarafsızlığıyla bağdaşmıyor. Hiçbir suretle açıklayamazlar. Yer değiştirme, meslekten ihracın bir altı cezadır.
ŞAMİL TAYYAR ( STAR): Dün ulaştığımız bazı bilgiler, bize ´pes doğrusu´ dedirtti. Bu kadar cüretkar olacaklarını hiç beklemiyorduk. Estergon Kalesi gibi Ergenekon çıkışını kapatmış durumdalar. Neredeyse ölümüne savunuyorlar. Sanki Majino Hattı oluşturmuşlar. Hikayenin gerisi ve direnç noktaları, HSYK üyelerinin asıl derdinin farklı olduğunu gösteriyor. Ayrıca, tek başlarına hareket etmedikleri, rap rap seslerinden cesaret buldukları izlenimi doğuyor. Arkalarında ´güçlü´ bir irade olmadan böylesine bir savunma hattında dizilmeleri, başka türlü nasıl açıklanır, izahı zordur. 2009 yılı yaz kararnamesi taslağı, 2461 sayılı yasa gereği Adalet Bakanlığı Personel Genel Müdürlüğü´nce hazırlanarak 15 Haziran´da HSYK üyelerine dağıtıldı. Aynı kanunun ikinci fıkrası gereği, bu taslak metin üzerindeki incelemelerin 1 ay içinde sonuçlandırılması gerekiyor. HSYK üyelerinin taslak üzerindeki incelemelerini tamamlamasının ardından 6 Temmuz´da heyet halindeki görüşmelere geçildi. Üç aşağı beş yukarı taslakta uzlaşma sağlandı, imza aşamasına gelindi. Ne olduysa o aşamada oldu.
HSYK´da bazı üyeler, 13 Temmuz günü akşam saatlerinde bir araya gelerek, ´korsan´ taslak hazırladılar. Çünkü yasada çok açık hüküm var. Taslak metin bakanlık personel birimi tarafından hazırlanır. Ayrıca, bir anda ne değişti de uzlaşma aşamasındaki taslak metinden vazgeçip yeni bir taslak metin hazırlandı. İşin garip tarafı, bazı HSYK üyelerinin hazırladığı taslak metinde, tam bir kıyım var. İki gündür yazıyoruz, meğer yazdıklarımızla sınırlı değilmiş. Görevden alınmak istenenler arasında Ergenekon soruşturmasını yürüten savcıların yanı sıra İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı Aykut Cengiz Engin ve yardımcısı Turan Çolakkadı da var. Zaten Zekeriya Öz, Mehmet Ali Pekgüzel ve Fikret Seçen ilk sıralarda. Ergenekon´daki hakim furyası da davanın görüldüğü İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı Köksal Şengül ve yardımcısından ibaret değilmiş. Tutuklama kararı veren veya tahliye taleplerini reddeden hakimlerin görevden alınması isteniyor.
Durun, bitmedi. Şırnak´taki kazılarla ilgili soruşturma talimatı veren ve Kayseri İl Jandarma Alay Komutanı Albay Cemal Temizöz´un tutuklanması yolunu açan Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcısı Durdu Kavak da HSYK üyelerinin kara listesinde. ´Gidecek´ diyorlar. Bir sürpriz daha... Hakkında 9 ayrı müebbet hapis cezası istenen Cemal Temizöz´le ilgili iddianameyi hazırlayan Savcı Ergun Tokgöz ile iddianameyi kabul eden Diyarbakır 6. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı Menderes Yılmaz da listede. HSYK´nın kara listesine, KCK operasyonunda görev alan özel yetkili 5 savcıyla İzmir´de ´süper savcı´ diye bilinen Savcı Murat Gök´ü de ekleyin.
Fotoğraf bu. İyi niyetten izler görüyor musunuz? Hukuk kuralları içinde izah edebiliyor musunuz? Bu kadar ısrarcı olmayı neyle açıklıyorsunuz? Makul cevabınız varsa, buyurun...
AHMET ALTAN ( TARAF):HSYK üyelerinin yargılandıkları günleri de yakında göreceğiz. Gün geçtikçe daha iyi anlaşılıyor ki Türkiye´de ?yüksek yargı?, devletin işlediği suçların arkasına saklanacağı bir ?demir perde? rolü üstleniyor. Devletin işlediği her suç, o ?demir perdenin? ardına konup bir dokunulmazlığa kavuşturuluyor. Bu durumun en korkunç, en utanç verici örneği biliyorsunuz Şemdinli davasında yaşandı. Şemdinli olayını soruşturan, oradaki suikastların ve sabotajların Ankara´ya ulaştığını söyleyen bir iddianame yazan Van savcısı, Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu tarafından meslekten atıldı. Savcının söylediklerinin tümünün doğru olduğu bugün daha da açık bir şekilde görülüyor. Doğruları söyleyen, gerekli soruşturmayı yapan savcıyı cezalandıran bir adalet sistemine güvenilebilir mi? Güvenilmez. O savcıyı meslekten atan ?yüksek yargıçlardan? hangisi bugün televizyona çıkıp bu halka, o savcıyı niye attıklarını anlatabilir? Hangisinin cesareti yetebilir buna? Hiçbirinin. Bu toplumun güvenliğini kendilerine teslim ettiğimiz o kurul, suçun ve suçlunun ortaya çıkması için değil, suçlunun ve suçun korunması için attı o savcıyı.
Bana sorarsanız o kurulun üyelerinin, o karardan dolayı soruşturulmaları ve yargılanmaları gerekir. Çok ciddi bir soruşturmanın önünü kestiler çünkü. Adaletin gerçekleşmesini engellediler. ?Ankara´daki suçluları? adaletin elinden kurtarıp, onları sakladılar. Bence yaptıkları çok açık bir ?suç ortaklığıdır.? Bir gün, o suçlulara ?iyi çocuklar? diyen zamanın Kara Kuvvetleri Komutanı yargı önüne çıkarsa, savcıyı meslekten atarak o generali koruyan yüksek yargıçlar da yargının önüne çıkacaklar. Yüksek yargıçların ?dokunulmazlıklarına? güvendiklerini biliyorum. Ama hiçbir yargıcı ?suç işlemesi? halinde koruyacak bir dokunulmazlık yoktur. O kararı verenlerin yargılandıklarını da göreceksiniz.
Yargıçların dokunulmazlıkları, onların özgürce ve adilce karar verebilmelerini güvence altına almak içindir. Adalet, ?hata? yapabilir. Ama adalet ?bile isteye? suçluyu koruyup, suçu ortaya çıkaranı engelleyemez. Bunu yaparsa suç işler. Yüksek Hakimler ve Savcılar Kurulu o suçu işledi. Çünkü adaleti değil, ?devletin içindeki suçluları? savunmayı seçtiler. Bugün aynı kurulda kıyametler kopuyor. Şimdi de Ergenekon´u ve Güneydoğu´daki JİTEM cinayetlerini soruşturan savcıların önünü kesmeye çalışıyorlar. Anlayabildiğimiz kadarıyla, Şemdinli savcısını feda ederek siyasi geçmişinin en büyük günahını işleyen AKP iktidarı bu kez kararlı ve sağlam duruyor. Şemdinli savcısını harcayarak korudukları generalin, burunlarına dayadığı ?muhtıra? onlara ?dürüstlüğün? önemini öğretti sanırım. Savcıları korumak için mücadele veriyorlar şimdi. Ergenekon Savcısı Öz´ün ?yüksek yargıçların? hışmından kurtarıldığı söyleniyor. Ama bugün bizim sürmanşetimizde okuyacağınız o korkunç cinayetleri işleyen albayı ?dokuz kere müebbet? istemiyle mahkemeye sevk eden savcıyı, ?suçu ortaya çıkardığı? için cezalandırmaya uğraşıyorlar. Bir yandan da onun soruşturmasını derinleştirerek, ?Fırat´ın öte yakasındaki Ergenekon´u bütün boyutlarıyla? deşifre etmesinden çekiniyorlar.
Çünkü korkunç gerçekler çıkacak oradan. Daha şimdiden nice alçakça cinayetin izleri bulundu. Devam edildiğinde, ?o albaya? kimin emir verdiği, resmi ?karakol şemalarında? varlıkları görülmeyen ?paralı katillerin? maaşlarının nerelerden karşılandığı, o paraların ödenmesi için kimlerin talimatıyla harekete geçildiği de ortaya çıkacak. Bir büyük suç zinciri yakalanacak. Yüksek yargıçlar, bunu yapacak savcıyı neden engellemeye çalışıyorlar? O savcı işini iyi mi yapmadı, suçluları mı ortaya çıkarmadı, gerçekleri mi sakladı? Böyle bir suçu ya da kabahati mi var savcının? Yoksa ?yüksek yargıçların? çabası, gerçek suçluların ortaya çıkmasını engellemek mi? Bu yargıçlar adaletten mi yoksa Ergenekon´dan mı yana? Türkiye ?yüksek yargıçların? hepsini yakından izlemek, geçmişlerinde yaptıklarını ortaya çıkarmak, ilişkilerini aydınlığa kavuşturmak zorunda. Suçluları bulup adaleti uygulama yolunda karşılaştığımız en büyük engel ?adaletin cüppesini? giymiş birileri çünkü. O cüppeyi çekip, altında ne var hep birlikte bakmalıyız. Göreceğimiz gerçek, bizi dehşetten ürpertecek bile olsa...
18 Temmuz 2009: Korsan kararnameye tepkiler çığ gibi
Nerede ve nasıl hazırlandığı belli olmayan HSYK´nın korsan kararnamesine tepkiler çığ gibi büyüyor. Üye Ali Suat Ertosun´un gündeme getirdiği kanuna aykırı taslağa siyasiler, hukukçular, sanatçı ve gazeteciler tepki gösteriyor. Diğer taraftan önemli soruşturmaların savcılarının görevden alınmasını isteyen Ertosun´la ilgili dün medyada çarpıcı bilgilere yer verildi.
Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu´ndaki (HSYK) atama krizi, çoğunluk üyelerin Ergenekon, KCK ve faili meçhul cinayetlerin soruşturmasını yürüten başsavcı ve savcıların değiştirilmelerine yönelik kanuna aykırı kararname taslağında ısrar etmeleri sebebiyle devam ediyor. Adalet Bakanlığı Personel Genel Müdürlüğü tarafından düzenlenmesi gerekirken, bazı HSYK üyelerince hazırlanan taslak, ´korsan kararname´ iddialarına yol açtı. Adalet Bakanlığı´nın hazırladığı kararname taslağı üzerindeki görüşmeler sonuçlandırılmak üzereyken 13 Temmuz günü akşam saatlerinde üye Ali Suat Ertosun´un gündeme getirdiği kanuna aykırı taslağa, ´Kuruldan ayrı olarak nerede ve nasıl hazırlandığı belli olmayan, hiçbir gerekçe içermeyen´ eleştirisi yapılıyor. Alternatif taslak, HSYK´daki görüşmeleri kilitlerken, önemli soruşturmaların savcılarının görevden alınmasını isteyen üye Ali Suat Ertosun´la ilgili ise medyada çarpıcı bilgiler gündeme geldi.
HSYK´ya Kontrgerilla isteklerini dayatan üye Ali Suat Ertosun´un Ergenekoncularla ilişkisi ´Üçüncü İddianame´de
Dün bazı gazetelerde yer alan haberlerde HSYK üyesi Ertosun´un, Ergenekon soruşturmasında ´örgüt toplantısı´ diye nitelenen ´Kent Otel toplantıları´na 13 kez katıldığı iddia edildi. Söz konusu haberlerde ayrıca Ertosun´un Ergenekon´da tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakılan Engin Aydın´la bir araya geldiğini gösteren fotoğraflara da yer verildi. Fotoğrafın Adalet Bakanlığı´nın HSYK´nın Yaz Kararnamesi´ni bitirip kurula verdiği 15 Haziran´dan sonra çekildiğinin öne sürülmesi ise alternatif taslağın Ergenekon baskısıyla hazırlandığı iddialarını güçlendiriyor. ´Kent Otel toplantıları´na bazı Yargıtay ve Danıştay üyelerinin ve iki HSYK üyesinin katıldığı yargı çevrelerinde iddia olarak konuşuluyor ancak delilleriyle açıklanamıyordu. Gazetelerde yer alan fotoğraflar ise bir HSYK üyesinin Ergenekon iddianamesinde gizli örgüt toplantısı olarak nitelendirilen toplantılara katıldığının, sanıklardan biriyle de diyalogda olduğunun kanıtı gibi.Ertosun´un Ergenekon hakim ve savcılarının değiştirilmesiyle ilgili görüşmelerde bulunması ve HSYK üyeliğinin tartışmalı hale geldiği belirtiliyor. HSYK üyesi Ertosun´un toplantılara katılarak tarafsızlığını yitirdiği, Ergenekon soruşturmasındaki hakim ve savcıları yakından ilgilendiren kararname oylamalarına katılmasının kanuna ve etiğe aykırı olduğu öne sürülüyor. Fotoğraftaki yer alan diğer iki kişi ise CHP´ye yakınlığı ile bilinen avukat Tezcan Çakır ve Danıştay Başsavcı Vekili Sinan Yörükoğlu.
Üçüncü Ergenekon iddianamesi tamamlandı
Ergenekon soruşturmasına ilişkin üçüncü iddianame 17 Temmuz 2009 günü tamamlanarak İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı´na teslim edildi. Ergenekon soruşturmasını yürüten savcılar Zekeriya Öz, Fikret Seçen, Ercan Şafak, Mehmet Murat Yönder ve Kasım İlimoğlu tarafından imzalanan bin sayfa üzerindeki iddianame, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı´nın incelemesinin ardından İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi´ne gönderilecek. Mahkeme, 15 günlük azami sürede iddianameyi ´kabul´ ya da ´ret´ yönünde karar verecek. 10-11 ve 12. dalga operasyonlarda gözaltına alınan sanıkların yer alacağı iddianamede eski özel harekatçı İbrahim Şahin, rektörler Mehmet Haberal, Fatih Hilmioğlu, Mustafa Yurtkuran ile muvazzaf askerlerle, özel harekatçı polislerin şüpheli olarak yer alması bekleniyor. 12 Haziran 2007´de Ümraniye´de 27 adet el bombasının ele geçirilmesiyle başlayan soruşturmada ilk iddianamenin hazırlığı 11 ay sürmüş ve 14 Temmuz 2008´de mahkemeye sunulmuştu. 1912 sayfalık ikinci iddianamenin hazırlığı 8 ay sürmüş ve 10 Mart 2009´da mahkemeye sunulmuştu. Üçüncü iddianamenin tamamlanması ise 4 ay sürdü. Öte yandan birinci ve ikinci iddianame sanıklarının emniyet ve savcılık sorgularında yer alan HSYK üyesi Ali Suat Ertosun´un da katıldığı öne sürülen Kent Otel Toplantıları´nın da üçüncü iddianamede yer aldığı öğrenildi.
Ertosun´un Ergenekon iddianamesinde örgüt toplantısı olarak geçen Kent Otel toplantılarına katılması gözleri Yargıtay´a çevirdi. Ertosun, Yargıtay üyesi olması sebebiyle haklarındaki iddiaları Ergenekon soruşturmasını yürüten özel yetkili savcılar soruşturamıyor. Yargıtay Kanunu´na göre, üyelerin hakimlik vakar ve onuruna ve kişisel haysiyetlerine dokunan veya görev gereklerine uygun düşmeyen davranışlarından, kişisel ve görevle ilgili suçlarından dolayı ön ve ilk soruşturmayı yapma görevi Yargıtay Birinci Başkanlık Kurulu´na ait. Ancak soruşturmaya başlanabilmesi için Yargıtay Başkanı´nın iddiaları ciddi bulması ve Ergenekon savcılarından ilgili bilgi ve belgeleri istemesi gerektiği belirtiliyor. Ergenekon´un 2. iddianamesinde, ´Kent Otel toplantıları´nın örgütün amaçları doğrultusunda yapıldığı anlatılıyordu. İddianamede toplantılar, ´İlhan Selçuk´un organize ettiği sekretaryasını şüpheli Engin Aydın´ın yaptığı, sadece belirli kişilerin katıldığı gizli toplantılar olduğu, bu toplantılarda liste başında sanık İlhan Selçuk´un isminin altında emekli orgeneraller Mehmet Şener Eruygur ve Ahmet Hurşit Tolon isimlerinin bulunduğu´ ifadeleriyle anlatılıyordu. Toplantılarda Başkent Üniversitesi Rektörü Mehmet Haberal, ATO Başkanı Sinan Aygün, emekli Tuğgeneral Levent Ersöz, emekli Tümgeneral Erdal Şenel ve Mustafa Balbay´ın bulunduğu belirtiliyordu.
Korsan kararnameyi gündeme getiren Ali Suat Ertosun´u kamuoyu yakından tanıyor
Gündeme getirdiği korsan kararname ile HSYK´da atama krizine yol açan Ali Suat Ertosun, kamuoyunun yakından tanıdığı bir isim. Ertosun, 2000 yılında F tipi cezaevlerini protesto için ölüm oruçlarına karşı yapılan ´Hayata Dönüş´ operasyonu sırasında Ceza ve Tevkif Evleri Genel Müdürlüğü görevindeydi. Operasyonda iki askerle birlikte 32 kişi öldü. Ertosun´a bu operasyonların ardından 2004 yılında ´Devlet üstün hizmet madalyası´ verilmişti. Ertosun daha sonra, 2003 yılında Yargıtay üyeliğine, 5 Mayıs 2008´de ise Yargıtay Genel Kurulu´nun gösterdiği üç aday arasından Cumhurbaşkanı Abdullah Gül tarafından HSYK üyeliğine seçildi. Diğer yandan Sabancı suikastı sanığı Mustafa Duyar´ı Uşak Cezaevi´ndeki isyan sırasında öldüren Nuri Ergin, Cumhuriyet savcısı Zekeriya Öz, Sabancı suikastıyla ilgili bir şeyler ortaya çıkarmak istiyorsa Ali Suat Ertosun´un neden Mustafa Duyar´a yakınlık gösterdiğini sorgulasın. demişti.
Milliyet yazarı Taha Akyol: Savcıları başka göreve atamak davaya müdahaledir. HSYK´nın çoğu üyeleri Ergenekon´a bakan hakim ve savcılarla Diyarbakır savcısını cımbızla seçerek başka görevlere atamak, yerlerine yeni hakim ve savcıları getirmek istiyor, Adalet Bakanı da buna karşı çıkıyor. Eğer böyleyse çok vahim! Çünkü; savcı ve hakim atamalarında onların isteği önemlidir, Ergenekon savcı ve hakimlerinin ise atanma talepleri olmamıştır. Bu hakim ve savcılar hakkında, görevlerini kötü yaptıklarını düşündürecek bir disiplin soruşturması bile yoktur. Dahası, bu hakim ve savcılar sadece Ergenekon´a bakıyorlar ve uzmanlaştılar. Onları başka göreve atayıp yerlerine HSYK üyelerinin ´uygun´ bulacağı yeni isimleri atamak, açıkça görülmekte olan belirli bir davaya müdahale anlamına gelecektir. Konularında uzmanlaşmış olan Ergenekon savcı ve hakimlerini başka işlere atamak, bundan sonra hassas konularda açılabilecek soruşturmalar için açıkça gözdağı vermek olarak da algılanacaktır. Yeni hakim ve savcıların bu çok kabarık dosyayı sıfırdan incelemeye alması da adaleti temelli sürüncemede bırakacaktır. HSYK, YARSAV gibi politize bir dernek değildir, tarafsız olmaya mecbur bir kamu kurumudur. Bu tür hatalardan uzak durmalı, yargı hayatımızdaki tarafsızlık tartışmalarını büsbütün tahrik etmekten sakınmalıdır. ´Tek görüşlü´ kurullar asla tarafsız olamaz!
Vatan yazarı Güngör Mengi: Ergenekon savcılarına müdahale, yargının iflası olur. ´Yargıya müdahale´ şüphesinin yüzde bir oranında bile gerçekleşme riski varsa topyekûn ayağa kalkıp ´sakın ha!´ diye bağırmak için ortada fazlasıyla sebep vardır. İlerlemiş, karmaşık, hele siyasallaşmış bir davanın savcı ve hakimlerini yerlerinden almak için çok haklı sebepler gerekir. Bu sebepler kamuoyuna açıklandığında herkesi ikna edecek ağırlıkta olmalıdır. Böyle bir durum da hazırlık da görünmüyor. Öyleyse Ergenekon davasına bakan hakim ve savcıları mağdur ve kahraman yapacak yargıyı da yere serecek ihtimal söz konusu değildir. Ama ´Vatan´ olarak biz yine de uyarıda bulunma ihtiyacını duyuyor, böyle bir riske karşı HSYK üyelerini dikkatli olmaya çağırıyoruz. Yargının bağımsızlığına yönelen güvensizliği şu dönemde haklı çıkaracak müdahaleler Türkiye´yi kaosa sürükler. Bize lazım olan şey adalettir. Onun güvencesi de bağımsız yargıdır. Ergenekon davasına yönelecek müdahale, yargının iflası, adaletin yıkımı olur. Savcı Zekeriya Öz´ün polis marifetiyle rahmetli Türkan Saylan´ın evine girmesinden daha derin bir tahribat yapar... Kompleksli mahkemeler yaratmayalım!
Star yazarı Şamil Tayyar: Bazı üyelerin hazırladığı ´korsan taslak´ tam bir kıyım. HSYK´da bazı üyeler, 13 Temmuz günü akşam saatlerinde bir araya gelerek, ´korsan´ taslak hazırladılar. Çünkü yasada çok açık hüküm var. Taslak metin bakanlık personel birimi tarafından hazırlanır. Ayrıca, bir anda ne değişti de uzlaşma aşamasındaki taslak metinden vazgeçip yeni bir taslak metin hazırlandı? İşin garip tarafı, bazı HSYK üyelerinin hazırladığı taslak metinde, tam bir kıyım var. İki gündür yazıyoruz, meğer yazdıklarımızla sınırlı değilmiş. Görevden alınmak istenenler arasında Ergenekon soruşturmasını yürüten savcıların yanı sıra İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı Aykut Cengiz Engin ve yardımcısı Turan Çolakkadı da var. Zaten Zekeriya Öz, Mehmet Ali Pekgüzel ve Fikret Seçen ilk sıralarda. Şırnak´taki kazılarla ilgili soruşturma talimatını veren ve Kayseri İl Jandarma Alay Komutanı Albay Cemal Temizöz´ün tutuklanması yolunu açan Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcısı Durdu Kavak da HSYK üyelerinin kara listesinde. HSYK´nın kara listesine, KCK operasyonunda görev alan özel yetkili 5 savcıyla İzmir´de ´süper savcı´ diye bilinen savcı Murat Gök´ü de ekleyin. Fotoğraf bu. İyi niyetten izler görüyor musunuz? Hukuk kuralları içinde izah edebiliyor musunuz? Bu kadar ısrarcı olmayı neyle açıklıyorsunuz?
Zeynep Tanbay (Sanatçı): Kamuoyu oluştu, hiçbirimiz sessiz kalmayacağız. Ergenekon savcısı Zekeriya Öz´ün bu davadan bir şekilde yerinin değiştirilmesi demek, Ergenekon davasına vurulmuş bir darbe olacaktır. Zekeriya Öz ve arkadaşları çekilirse, Şener Eruygur´un eşinin ´12 ve 14 nolu mahkeme bizim elimizde´ demesine kesinlikle inanacağım. Bu tutum endişe verici ama çok önemli bir şey var ki artık burada bir kamuoyu var. Hiçbirimiz bunun karşısında sessiz kalmayacağız.
YALÇIN TOPÇU (BÜYÜK BİRLİK PARTİSİ GENEL BAŞKANI): Milletin iradesi esas alınmalı. HSYK´ya kasıtlı bir müdahale yapıldığı ayan beyan ortadadır. Bu işlerden ellerini çekmeliler. Türkiye bir hukuk devletidir, hukukun üstünlüğü hakim kılınmalıdır. Dışarıdan müdahale hepimizi neticede hukuk dışı yollara iter. Anayasa´nın bir an evvel değişerek, yasama, yürütme, yargının yerli yerine oturtulması şarttır. Bu işler yapılırken milletin iradesi esas alınmalıdır.
SEDAT LAÇİNER (USAK BAŞKANI): Davanın sonuna kadar kalmalılar. Hem Ergenekon hem de KCK soruşturmaları Türkiye´nin demokratikleşmesi açısından son derece önemli. Bu davayı başından beri yürüten savcılar davanın sonuna kadar kesinlikle görevlerinde kalmalı. Aksi durumda hem davanın süresi uzar hem de yargıya güven zedelenir. Bu noktada hükümet savcılara destek çıkmalıdır. Özel davaları topluma diğer davalardan 10 misli farklı anlatmalısınız.
ŞEREF MALKOÇ (SAADET PARTİSİ GENEL BAŞKAN YARDIMCISI): HSYK´yı töhmet altında bırakır. Başlamış soruşturmalar var. Bu kadar bilgiye sahip savcıların kritik bir aşamada görevden alınması, zihinlerde karışıklık meydana getirir. HSYK´yı töhmet altında bırakır bu durum. Böyle bir şey olursa, kimseye adaletin kutsallığını anlatmak mümkün olmaz. Görev yapan savcıların bu aşamadan sonra görev yerlerinin değiştirilmesi adaletin çivisinin çıktığı anlamına gelir.
SACİT KAYASU (ESKİ SAVCI): Atamalar davayı en az iki yıl uzatır. Ergenekon savcılarının isteği olmaksızın HSYK´nın böyle bir işe kalkışması davayı sekteye uğratır. Savcıların görevden alınması Ergenekon davasının sonucunu en az 2 yıl erteleyecektir. Yeni gelen hakim ve savcılar bir yandan onlarca dosya ve dokümanı inceleyecek, bir yandan da davayı takip edecek. Buna nasıl vakit ayıracaklar. Dava bitene kadar tayin gibi değişiklikler olmamalı, fakat takviye olmalı.
HÜSEYİN KOCABIYIK (ESKİ ANAVATAN MKYK ÜYESİ): Askeri darbe kadar tehlikeli. Bu olay bir yönüyle hayırlı olmuştur. Türkiye´nin yasama organı, bu olaylardan büyük ders çıkarmalı ve Anayasa Mahkemesi´nin, HSYK´nın, Danıştay´ın yapısıyla ilgili kararlar almalıdır. Devletin anayasal kurumları, rejimin özüne, egemenliğin halka ait olması fikrine aykırı davranışlar sergiliyor. Kendilerine göre siyasi kararlar üretiyorlar. Bu vahimdir ve askeri darbe kadar tehlikelidir.
ESAT CANAN (ESKİ CHP MİLLETVEKİLİ): HSYK´nın yaptığı vahim bir olay. Basında yer alan iddialar doğru ise bu çok vahim bir olaydır. HSYK aslında idari bir makamdır. Belirli kurallar çerçevesinde hareket etmesi gerekir. Onların böyle bir şey yapmaları, yargıya müdahaledir. Eğer Ergenekon davasına bakan savcı ve hakimlerin görev yeri değiştirilirse, bunun anlamı bu davanın sonuçlandırılmaması çabasıdır. Böyle bir durumu da kabul etmek mümkün değil.
İSMAİL AMASYALI (ESKİ DYP MİLLETVEKİLİ): Şaibe doğar, halka bunu kimse anlatamaz. Ergenekon savcı ve hakimleri görevden alındıktan sonra bu dava sonuçlanırsa, benim Türkiye´deki adalet sistemine güvenim kalmaz. Bu savcılar ve hakimler üzerinde herhangi bir tasarrufta bulunulursa bu ahlaki değildir. Şaibe doğar. Halka bunu kimse anlatamaz.
SEZGİN TANRIKULU (ESKİ DİYARBAKIR BAROSU BAŞKANI): Yargıya güven yara aldı. HSYK´nın yargı bağımsızlığı ve tarafsızlığı konularında güvence oluşturmadığı öteden beri altını çizdiğimiz bir konu idi. Yargının bağımsız olmadığı konusunda kuşkular vardı. Bu son gelişme ile adalete ve yargıçların bağımsızlığına olan güven daha da yara aldı. Yargı, yasama ve yürütmeden ne kadar bağımsız olması gerekirse kendi içinde de bağımsız olmalı.
HASAN MACİT (DSP GENEL BAŞKAN YARDIMCISI): Savcılar görevde kalmalı. Bir dava süreci başlamışsa, dava konusu olayları daha iyi bilen görevlilerin davayı sonuçlandırıncaya kadar görevlerinin başında kalmasının daha doğru bir yöntem olduğunu düşünüyorum. Değişiklik yapılırsa yeni hakim ve savcılar önlerine gelen dosyaları hukuk çerçevesinde değerlendirir. Ancak olaya tam vakıf savcı ve hakimler dava dosyasını daha gerçekçi bir sonuca ulaştırır.
İNAL BATU (EMEKLİ BÜYÜKELÇİ): Darbecilere yeşil ışık yakmaktır. Bu saatten sonra Ergenekon savcılarının ve hakimlerinin değiştirilmesini, doğrudan doğruya bu işi bitirmek niyetiyle açıklarım. Yani yapılacak böyle bir değişiklik Ergenekon´dan yargılananların hepsi serbest kalmalıdır, bu dava sona ermelidir. anlamına gelir. Bu değişikliği Türkiye´nin geleceği adına büyük hata olarak görürüm. Amaç, Ergenekon´a son vermek ve bu işin peşini bırakmaktır.
AHMET GÜNDOĞDU (MEMUR SEN GENEL BAŞKANI): HSYK´dan beklentisi olanlar var. Bu süreçte HSYK´dan beklentisi olanlar var. İçeride ve dışarıda Ergenekon´a destek olanlar beklenti içerisinde. Ancak bir tarafta da işleyen bir hukuki süreç var. Şimdi bu sürecin kesintiye uğramadan devam etmesi gerekiyor. Şemdinli savcısının arkasında durmamak Türkiye´yi birkaç yıl geriye götürdü. Şimdi de Ergenekon süreci sabote edilmeye çalışılıyor.
SALİM USLU (HAK-İŞ BAŞKANI): HSYK, davaları baskı altına alıyor. Bu süreçte şunu gördük ki siyasetin yargıya müdahalesi yok. Tam tersine yargının siyasallaşması söz konusu. HSYK´nın tavrı, yargının tarafsızlığını ne derece yitirdiğini, hukukun ne kadar siyasallaştığını göstermesi açısından önemli. HSYK´nın sürmekte olan bir davaya yönelik manipülasyonlara alet olması, kamuoyundaki rahatsızlığı artıracak. Bu durum, yargı reformunun gerekliğini de ortaya koyuyor. ( Zaman)
Abdullah Harun
(17 Temmuz 2009), son güncel.: (18 Temmuz 2009)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER:
HSYK üzerinden Ergenekon davasını akamete uğratma çabaları
Ergenekon soruşturmasını/davasını akamete uğratma girişimleri & provokasyonları
Kontrgerilla´nın yargıdaki örgütlenmesi konulu manşetlerimiz