Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, darbecilerin sivil mahkemelerde yargılanmasının önünü açan kanunu onayladı ve bu kanun maddesi resmi gazetede yayınlanarak bugünden itibaren yürürlüğe girdi. Genelkurmay Başkanları ile Kuvvet Komutanları Cumhuriyet tarihinde ilk kez sivil özel savcıların soruşturma kapsamına girdi. Gül, onay verirken askerin ortaya koyduğu tereddütlerin de giderilmesini istedi. Askerlik hizmeti bakımından disipline ve hukuki güvencelere ilişkin olarak ortaya çıkması muhtemel endişeleri giderecek kanuni düzenlemelerin ´ivedilikle´ yapılması gerektiğini vurguladı. CHP, Cumhurbaşkanının onayından üzüntü duyduğunu belirterek iptal için yasayı Anayasa Mahkemesine götüreceğini açıkladı. Son derece kritik bir içeriğe sahip olan yasa değişikliği ile sivillere yönelik askerlerin karıştığı suçlar artık askeri mahkemelerde değil sivil mahkemelerde yargılanacak. Bugünden itibaren geçerli olan yasa değişikliğinin önemi sadece yeni işlenecek suçları değil halen davaları görülmekte olan işlenmiş suçları da kapsıyor olması. Örneğin sivil mahkemeden alınarak askeri mahkemede gördürülen Şemdinli Davası, tekrar sivil mahkemelerde görülmeye devam edecek. Aslında Şemdinli Davası için sivil mahkemeler karar vermişti. Sanıklar ağır hapis cezalarıyla cezalandırılmış, ancak açık ayak oyunlarıyla aktarıldığı askeri mahkemenin daha ilk duruşmasında asker sanıklar tahliye edilerek tutuksuz yargılanmaya devam edilmiş ve bu durum şaşkınlığa yol açmıştı.
Kontrgerilla´yı kuşatan çember daralıyor: Gül, yasayı onayladı
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, darbecilerin sivil mahkemelerde yargılanmasının önünü açan kanunu onayladı ve bu kanun maddesi resmi gazetede yayınlanarak bugünden itibaren yürürlüğe girdi. Genelkurmay Başkanları ile Kuvvet Komutanları Cumhuriyet tarihinde ilk kez sivil özel savcıların soruşturma kapsamına girdi. Gül, onay verirken askerin ortaya koyduğu tereddütlerin de giderilmesini istedi. Askerlik hizmeti bakımından disipline ve hukuki güvencelere ilişkin olarak ortaya çıkması muhtemel endişeleri giderecek kanuni düzenlemelerin ´ivedilikle´ yapılması gerektiğini vurguladı. CHP, Cumhurbaşkanının onayından üzüntü duyduğunu belirterek iptal için yasayı Anayasa Mahkemesine götüreceğini açıkladı. Son derece kritik bir içeriğe sahip olan yasa değişikliği ile sivillere yönelik askerlerin karıştığı suçlar artık askeri mahkemelerde değil sivil mahkemelerde yargılanacak. Bugünden itibaren geçerli olan yasa değişikliğinin önemi sadece yeni işlenecek suçları değil halen davaları görülmekte olan işlenmiş suçları da kapsıyor olması. Örneğin sivil mahkemeden alınarak askeri mahkemede gördürülen Şemdinli Davası, tekrar sivil mahkemelerde görülmeye devam edecek. Aslında Şemdinli Davası için sivil mahkemeler karar vermişti. Sanıklar ağır hapis cezalarıyla cezalandırılmış, ancak açık ayak oyunlarıyla aktarıldığı askeri mahkemenin daha ilk duruşmasında asker sanıklar tahliye edilerek tutuksuz yargılanmaya devam edilmiş ve bu durum şaşkınlığa yol açmıştı.
´Yargıda Sivil Devrim´ AK Parti´ye kısmet oldu
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, askere sivil mahkemelerde yargılanma yolunu açan düzenlemeyi de içeren 5918 sayılı ´Türk Ceza Kanunu İle Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun´u onayladı. Yargıda Sivil Devrim niteliğindeki yasanın onayıyla birlikte siviller askeri mahkemelerde yargılanamayacak, askerler Genelkurmay Başkanları ve Kuvvet Komutanları dahil emekli ya da muvazzaf ayrımı olmaksızın CMK 250´nci madde kapsamındaki suç iddiaları (anayasal rejime ve hükümete karşı işlenen suçlar) ile ilgili olarak özel yetkili savcılarca doğrudan doğruya soruşturulabilecek. Cumhurbaşkanı Gül yasayı onayladı ve ek düzenleme istedi ancak parlamenter sistemdeki ´güçler ayrılığı ilkesi´ nedeniyle TBMM bu düzenleme talebine uymak zorunda değil. Cumhurbaşkanlığı Basın Merkezi´nden yapılan açıklamada, Başbakanlığa gönderilen yazıda, ´Bu düzenlemenin uygulanmasında askerlik hizmeti bakımından disipline ve hukuki güvencelere ilişkin olarak ortaya çıkması muhtemel tereddütleri giderecek yasal düzenlemelerin de yapılmasında fayda görülmektedir. Sayın Cumhurbaşkanımız, belirtilen hususlarda gerekli yasal düzenlemenin ivedilikle yapılmasının uygun olacağını belirtmişlerdir´ denilerek, ´yeni yasal düzenleme ihtiyacına işaret edildiği´ bildirildi.
Onay sürecinde yaşananlar
Kararını oluştururken bütün görüşleri dikkate alan Gül, konuya ´özgürlüklerin genişletilmesi´, ´demokrasi´ ve ´hukukun üstünlüğü´ açısından yaklaştı. Çankaya´nın değerlendirmesinde, Avrupa Birliği (AB) tam üyelik süreci ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi´nin (AİHM) kararları önemli rol oynadı. Bu düzenlemenin 2009 yılı sonuna kadar çıkarılmasını öngören Katılım Ortaklığı Belgesi (KOB) de dikkate alındı. 26 Haziran´da Meclis´te mutabakatla kabul edilen kanun, 29 Haziran´da Köşk´e gönderildi. Konu, bir gün sonra devletin zirvesinde gündeme geldi. Cumhurbaşkanı, MGK toplantısı sonrasında, Başbakan Erdoğan ve Genelkurmay Başkanı Org. İlker Başbuğ´u, söz konusu kanunu ele almak üzere toplantıya çağırdı. Bu toplantının bir bölümüne, Adalet Bakanı Sadullah Ergin ile Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek de katıldı. Gül, görüşlerini ortaya koyan asker ve sivil kanadı dinledi ve bununla ilgili raporlar istedi. 2 Temmuz´da Genelkurmay´ın görüşleri Çankaya Köşkü´ne ulaştı. Gül, 3 Temmuz´da Ergin ve Çiçek´i dinledi. Bu gelişmeler yaşanırken Cumhurbaşkanlığı hukukçularının incelemesi sürüyordu. Cumhurbaşkanı, konunun Avrupa Birliği (AB) açısından da irdelenmesini istedi. Genelkurmay, kanuna itirazlarını 4 başlıkta topladı: Anayasa´ya aykırı. Askeri mahallerin masuniyetini bozar ve TSK´nın emir-komuta zincirini olumsuz etkiler. Kışlaya siyasetin girmesine kapı açar. Askeri yargı-sivil yargı çatışması olur. Hükümet ise kanunun Anayasa´ya aykırı olmadığını savunurken, AB yolunda zorunlu notunu düştü.
İşte yeni bir gündem daha: Anayasa Mahkemesi´nin kararı ne yönde olur?
Cumhurbaşkanı Gül´ün reddetmesini umut eden ancak beklediğini bulamayanCHP´nin yasa değişikliğini iptal etmesi için götüreceği Anayasa Mahkemesi´nin göstereceği tavır kritik önemde görülüyor. ´Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde asgari 367 oy´ davası ya da ´AK Parti´nin kapatılması´ davası gibi kritik bir dava haline gelen ´Askeri Yargı´ya tırpan´ yasa değişikliği davası Türkiye´deki değişimi ya da direnişi gösterecek. Şemdinli Davası´nda Kara Kuvvetleri Komutanı Büyükanıt´ı da iddianameye koyan Savcı Ferhat Sarıkaya gündemi sarsmıştı. Savcı Sarıkaya, HSYK eliyle davadan alındı ve kamu kurum ve kuruluşlarında çalışması yasaklanarak avukatlık dahi yapamaz hale getirildi. Ancak iddianamesi Van 3. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından kabul edildi. Dava sonucunda askerlerin de içinde bulunduğu sanıklar 39´ar yıl ağır hapis cezalarına çarptırıldı ve Türkiye´de alışılmadık bir durum ortaya çıktı. Bu kararla adeta Kontrgerilla´nın varlığı tescillenmiş oldu. Ancak Kontrgerillacı çevreler pes etmedi. Yapılan itirazlar üzerine bir üst mahkeme olan Van 4. Ağır Ceza Mahkemesi´nde tekrar görülen davada durum değişmedi ve kararlar onandı. Devreye bu kez Yargıtay girdi ve sanıkların içinde halen görevde olan muvazzaf askerlerin de bulunması sebebiyle davanın askeri mahkemeye gönderilmesini istedi. Yargıtay´ın bu isteğini yetkisini kullanarak yerine getirmeyen ve kararlarında direnen Van Mahkemeleri´nin karşısına tekrar HSYK çıkarıldı. HSYK, 3. ve 4. mahkeme heyetlerinin istisnasız tüm üyelerini ülkenin dört bir yanına sürgün etti. Yerlerine atanan yeni üyeler de ilk duruşmada davayı askeri mahkemeye gönderdi. Askeri mahkemenin yaptığı ilk duruşmada sanıkların tahliye edilmesiyle Kontrgerilla´nın yargıdaki varlığı net bir şekilde ortaya çıkmış oldu. Şemdinli Davası askeri mahkemede halen görülmeye devam etmektedir. Diğer bir kritik dava Danıştay Davası. Saldırı olayının Ergenekon´la bağlantısını gösteren deliller Savcı Zekeriya Öz tarafından mahkemeye iletmesine rağmen dikkate alınmamış ve saldırı türban nedeniyle işlenmiştir denilerek sanıklar cezalandırılmış ve olası asıl failler gözden kaçırılmıştı. Ergenekon davasında sanıklar ceza alsa bile Kontrgerillacı çevreler bu kararların Yargıtay´dan döneceği umudunu taşıyorlar. Ancak yargıda da içten içe bir değişim var gibi görünüyor. Danıştay davasının Ergenekon davasına bağlanması buna bir örnek ve bu karar Ergenekon sanıklarını ve Kontrgerillacı çevreleri epey üzmüştü. Bu değişimin gerçekten var olup olmadığını göstermesi açısından Anayasa Mahkemesi´nin vereceği karar çok önemli ve hangi yönde olursa olsun büyük tartışmalara yol açacağı açıkça görülebiliyor.
CHP´nin eski Parti Meclisi Üyesi ve AK Partili Haluk Özdalga CHP´ye meydan okudu: ´Yüreğin yetiyorsa, kendine güveniyorsan, bu yasayı iptal için Anayasa Mahkemesine git!´
AK Parti Ankara Milletvekili Haluk Özdalga, ´CHP Lideri Deniz Baykal´a meydan okuyorum: Yüreğin yetiyorsa, kendine güveniyorsan, bu yasayı iptal için Anayasa Mahkemesine git! Ben de senin ve CHP´nin peşinden kaçtığınız yere kadar gideceğim. Milletimizin önünde, Avrupa´da, Sosyalist Enternasyonal´de ve başka her zeminde sizi teşhir edeceğim´ dedi. 2007 yılında CHP eski genel sekreteri Ertuğrul Günay´la birlikte AK Parti´ye katılan CHP´nin eski Parti Meclisi Üyesi Haluk Özdalga halen TBMM Çevre Komisyonu Başkanlığını yapıyor. Özdalga, yaptığı yazılı açıklamada, şu görüşlere yer verdi:´Anayasal düzeni değiştirme teşebbüsü dahil bazı suçları işleyen asker kişilerin sivil mahkemelerde yargılanmasının önünü açan yasa Cumhurbaşkanı Gül tarafından onaylandı ve olağan hukuki süreç tamamlanarak söz konusu yasa yürürlüğe girdi. Böylece demokrasimiz için hayati önem taşıyan önemli bir reformu daha gerçekleştirmiş olduk. CHP lideri Deniz Baykal´a meydan okuyorum: Yüreğin yetiyorsa, kendine güveniyorsan, bu yasayı iptal için Anayasa Mahkemesine git! Ben de senin ve CHP´nin peşinden kaçtığınız yere kadar gideceğim. Milletimizin önünde, Avrupa´da, Sosyalist Enternasyonal´de ve başka her zeminde sizi teşhir edeceğim. Darbeci askerlerin sivil mahkemelerde yargılanmasını engellemeye çalışan, demokrasi karşıtı arsız bir siyaseti savunduğunuz bütün dünya tarafından bir kez daha görülecek. Türk milleti ve demokrasiye bağlı tüm halkların gözünde küçük düşeceksiniz, mahkum edileceksiniz ve aşağılanacaksınız. Hodri meydan!´ ( Habertürk)
Meclis´te oy verdikleri yasaya ertesi gün itiraz eden CHP, Özdalga´yı çok sinirlendirmişti
Haluk Özdalga, kısa süre önce de CHP´yi bu yasaya karşı çıktığı için ağır şekilde eleştirmiş, Faşist general Franko yandaşlarının İspanya´da oynadıkları rolü bugün Türkiye´de CHP Genel Başkanı Deniz Baykal ve CHP´li yandaşlarının üstlendiğini öne sürmüştü. Yasanın CHP´nin de oyuyla Meclisten çıkmasına rağmen yine CHP tarafından eleştirilmesine sinirlenen Özdalga, Baykal ve CHP ileri gelenlerine ağır eleştiriler yöneltmişti: Baykal´ın ve CHP´nin bu tutumu, demokrasinin güçlenmesine karşı nasıl ikiyüzlü ve arsız bir muhalefet sürdürdüklerini bir kez daha gözler önüne seriyor. 1980´lerde İspanya´da demokratikleşme reformlarına direnen, faşist diktatör Franko yandaşları olmuştu. Ama bu direnişleri sonuç vermedi. Demokratik İspanya, AB´nin en çarpıcı başarı örneklerinden biri oldu. General Franko yandaşları da tasfiye edildi. Faşist General Franko yandaşlarının İspanya´da oynadıkları rolü bugün Türkiye´de Baykal ve CHP´li yandaşları üstlenmiş durumda. Tarihin acı cilvesi, Baykal o tarihlerde İspanyol sosyal demokrat lider Felipe Gonzales´i örnek aldığını, Türkiye´nin Gonzales´i olmak istediğini söylüyordu. Şimdi faşist general Franko´nun elbiselerini içine giymeyi sindirdi. Baykal ve CHP´li yandaşlarının akıbeti de Frankocular gibi olacak. Eğer CHP bu yasanın iptali için Anayasa Mahkemesi´ne giderse ben de onların peşinden kaçtıkları yere kadar gideceğim. Demokrasiye karşı yürüttükleri bu arsız muhalefeti milletin önünde Avrupa´da ve üyesi bulundukları Sosyalist Enternasyonel´in her zemininde teşhir etmeye devam edeceğim.
Nabi Yağcı ( Taraf): Çok kritik bir eşik geçildi. Tartışılıyordu, bu yasa Cumhurbaşkanı Gül´den döner mi, Meclis´te yeniden görüşülür mü, CHP Anayasa Mahkemesi´ne götürürse mahkeme bu yasayı anayasaya aykırı bulur mu, falan da filan! İsterse bunların hepsi olsun, cam fanus çatlamıştır bir kez, dağılmıştır. Yapıştırılamaz. Bu yasanın Meclis´ten tartışmasız biçimde, oybirliğiyle çıkmasının anlamının altını bir kez daha çizmek istiyorum. Çünkü çok önemli. Bir olayın, olgunun görünenin ötesine taşan, yayılan (sudur eden) anlamını ortaya çıkarmak siyaset felsefesinin olduğu kadar doğrudan siyaset yapmanın da bir biçimidir. Bugüne dek halkın oylarıyla parlamentoda temsil yetkisini kullanan sivil otorite siyasi rejim üstünde kritik dönemeçlerde söz sahibi olamamıştı. Evet, Meclis, AB´ye tam üyelik amacıyla bir dizi uyum yasaları çıkarmıştı, bunların hepsi de demokrasimizin geleceği açısından çok önemliydi ama hiç biri kritik dengeye veya eşiğe dokunan yasalar değildi. Herkes kıyametin ileride olduğunu seziyor, fark ediyor, biliyor ve bekliyordu. Türkiye, isterse AB müktesebatının gereklerinin hepsini yerine getirsin ama rejimin askeri vesayetçi karakterini değiştirmedikçe AB´ye üye olamazdı. Bunu AB yetkilileri her fırsatta söylüyorlardı. Bu konunun üstüne basmıyorlar, yüksek sesle dillendirmiyorlardı; çünkü onlar da hem işin zorluğunun farkındaydılar, hem de bu işin nasıl çözüleceğini biliyor değillerdi. Bizler de öyle.
Hüseyin Gülerce ( Zaman): Şemdinli´yi unutma. Sayın Cumhurbaşkanı´nın, askeri yargı-adli yargı tartışmasını bitirecek kanunu onaylaması, demokratikleşme adına yeni bir dönemi işaret etmektedir. Ergenekon dava süreci, aynı zamanda bir turnusol kağıdı işlevi görüyor. Halkın oyuyla iktidara gelme umudunu kaybedenlerin, darbelere ve darbecilere tabii ki karşıyız deyip, nasıl da cuntacıların yargılanmasını önlemeye çalıştıklarını görüyoruz. Mesela yarı resmi akademisyenlerin sahne alıp, nasıl da, darbe fikir suçudur canım, olmamış darbenin yargılanması mı olur, hadi oradan diye ahkam kesmeleri, suçüstü yakalanmak değil de nedir? Böylelerine halk koro halinde, Darbe yapanı yargılayacak bir güç mü var? Bugüne kadar hangi darbeci yargılanmış aslanım? deyip gülüyor. Çankaya´da onaylanan kanun ile ilgili tartışmalarda da öyle. CHP+ordu= iktidar formülünün unutulduğunu zannedenlerin bile gözleri fal taşı gibi açıldı. MGK devam ederken, Baykal Meclis´te grup toplantısında, Birkaç saat içinde Cumhurbaşkanı Hanya´yı Konya´yı görecek... Aklı başına gelecek. diye tehdit savuruyordu. Bir şey daha oldu. Üst düzey komutan konuştu günlerine geri döndük. 28 Şubat sürecinde olduğu gibi, aba altından sopa göstermek adına, isimsiz generallere atfen, haberler çıkmaya başladı. Sayın Genelkurmay Başkanı MGK´da konuşuyor. Ardından Sayın Cumhurbaşkanı ile mini zirvede konuşuyor. Daha önce basın toplantısı yapıyor, konuşuyor. O zaman, bu üst düzey askeri yetkili kim? Genelkurmay´da bir başka odak daha var da, onun sözcüsü mü konuşuyor? Sayın Başbuğ bu haberlere neden tepki vermiyor? İki başlı Genelkurmay görüntüsü kendilerini rahatsız etmiyor mu?
60 yıldır çözülemeyen faili meçhuller CHP ve yandaş medyayı rahatsız etmiyor
Bizi asıl rahatsız eden, yüzlerce kanlı ve karanlık olayın, bu ülkede 60 senedir aydınlanamamasıdır. 60 senedir binlerce faili meçhul cinayetin, katillerinin bulunmayışıdır. Onurlu bir devlet, onurlu yöneticiler, 70 milyonluk bir ülke, bu yükü taşıyamaz. Susurluk bizi rahatsız ediyor, Şemdinli bizi rahatsız ediyor, Ergenekon bizi rahatsız ediyor. Şemdinli´yi hatırlayınız. 9 Kasım 2005´te, iki astsubay ve PKK itirafçısı, bir kitapçı dükkanına bomba attı. Bir kişi öldü. Sonra arabalarının içindeki silahlar görülünce, halk tarafından linç edilmek istendiler. Linç yine halk tarafından önlendi. Birkaç saat sonra otomobilde keşif yapan savcı ve CHP Hakkari Milletvekili Esat Canan´ın üzerine ateş açıldı. Bir kişi de bu sırada öldü. Van 3. Ağır Ceza Mahkemesi´nde görülen davada bombalama olayının sanığı iki astsubay 39 yıl 6 ay hapis cezası aldı. Şimdi sıkı durun. Yargıtay 9. Ceza Dairesi, sivil mahkeme için görevsizlik kararı verdi. Davanın sivil mahkemenin görev alanına girmediğini söyledi. Davayı askeri yargıya gönderdi. Askeri mahkeme daha ilk duruşmada sanıkları serbest bıraktı. Ve dava hala sürüyor. On gün önce, olay yerinde keşif yapılmış. Görgü tanıkları bu keşfe çağrılmamış. Mesela Esat Canan çağrılmamış. Canan, önceki gün, Taraf´ta Neşe Düzel´e şunları söyledi: Bırakın askeri yargıyla ilgili tartışmaları. Bugün Türkiye´de sivil yargı bile sivil değildir. Sivil yargı da tarafsız ve bağımsız değildir. Askerin, tutuklansın dediği tutuklanıyor, serbest bırakılsın dediği serbest bırakılıyor...
Çankaya´dan gelen onay Şemdinli davasının Ergenekon´la birleştirilmesini gerekli kılmaktadır
Şemdinli´yi kimse unutmamalı. Yasayı onaylamasın diye Cumhurbaşkanı´na baskı yapan CHP yöneticilerini ve aynı mevzideki medyayı, şu sorunun cevabını vermeye çağırıyoruz: Şemdinli´de bombalanan kitapevi, askeri mahal midir? Kitabevi bombalamak, insan öldürmek, devletin savcısına ve milletin vekiline kurşun sıkıp masum sivilleri öldürmek, askeri bir görev midir? Ortada, askere karşı işlenmiş bir suç mu vardır? Pekiyi öyleyse, bu Şemdinli davası niye askeri mahkemede görülüyor? Çankaya´dan gelen onay Şemdinli davasının da Ergenekon´la birleştirilmesini gerekli kılmaktadır. Güneşi balçıkla sıvamaya kalkanların sonu hüsran olacak.
10 Temmuz 2009: Ve ilk test Dağlıca´da..
SABİH KANADOĞLU´NUN ASKERİ YARGIYI YENİ YASAYI CİDDİYE ALMAMAYA TEŞVİK EDEN GÖRÜŞÜ TARAFTAR BULACAK MI?
Abdullah Gül´ün Köşk´e çıkmasının engellenmesine yönelik 367 krizinin mimarı olan, Ergenekon soruşturmasının engellenmesi, pardon, daha kolay ve sağlıklı yürütülebilmesi için 40 savcı formülü ve benzeri ilginç formüllerle gündeme oturmayı başaran eski Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Sabih Kanadoğlu, darbecilere sivil mahkeme yolunu açan düzenleme için de yeni bir formül, yeni bir kaos planı ortaya atmıştı. Düşündüğü formülü Uğur Dündar´a anlatan Kanadoğlu´na göre askeri yargı, Meclis´in çıkardığı son yasaya uymayacak. Askeri Yargıyı tırpanlayan yeni yasanın Meclis´ten geçmesi üzerine, TV´de canlı yayına katılan Kanadoğlu, yeni yasanın yasadışı olduğunu ilan etmiş ve Anayasa´nın 145. maddesinde askeri yargının görev ve yetkilerinin net bir şekilde belirlendiğini öne sürmüştü. Siz bu Anayasa´da değişiklik yapmadan bir yasayla bu işi halledemezsiniz, daha başka büyük sorunlar çıkarırsınız diyen Kanadoğlu, çıkacak büyük sorunları şöyle sıralamıştı: Anamuhalefet partisi, Anayasa Mahkemesi´nde bunun iptali için dava açar. O da yetmez, elinde o dava bulunan askeri mahkeme, çıkarılan yasanın Anayasa´ya aykırı olduğunu Anayasa Mahkemesi´nde iddia edebilir, gönderebilir.
Sabih: Bir de üçüncü asıl tartışmalı olabilecek ve ortalığı daha büsbütün değiştirecek bir unsur daha var
Şimdi onun kimse farkında değil. Anayasa maddeleri doğrudan uygulanabilir haldeyse, o takdirde mahkemeler yasayı ihmal ederler, Anayasa´yı doğrudan uygularlar. Onun için şu tartışma bunu beraberinde getirebilir. Der ki askeri yargı; bakmakta olduğu davada ´ben yetkimi görevimi Anayasa´dan alıyorum. Bu çıkardığınız yasayı uygulamıyorum. Ben devam ediyorum´ diyebilir. ( Zaman)
Yasa yürürlüğe girdi, ilk görevsizlik talebi Dağlıca dosyasına
Ağır cezalık suç işleyen askerlerin sivil mahkemede yargılanmasının önünü açan yasanın yürürlüğe girmesiyle ilk görevsizlik talebi Dağlıca davası dosyasına oldu. Van Askeri Mahkemesi´nde görülen Dağlıca Davası´ndan ağırlaştırılmış müebbet hapisle yargılanan Ramazan Yüce´nin avukatı Dincel Aslan, dosyanın müvekkilli yönünden tefrik edilerek görevsizlik kararı verilmesi için mahkemeye başvurdu. Avukat Dincel Aslan, Ceza Muhakemeleri Kanunu (CMK)´nın 250. maddesinde belirtilen suçları işleyen asker kişilerin sivil mahkemede yargılanmasının önünü açan 5918 sayılı yasanın Cumhurbaşkanı Abdullah Gül tarafından onaylanarak yürürlüğe girdiğini hatırlattı.
Yasayla birlikte askerlerin devlet güvenliği aleyhine cürümlerden dolayı özel yetkili ağır ceza mahkemeleri tarafından yargılanmaları gerektiğini ifade eden Aslan, Yasa kapsamına bakıldığı zaman devam eden soruşturma ve kovuşturmaları durumunda da soruşturmayı veya kovuşturmayı yürüten askeri savcı ve askeri mahkemeler görevsizlik kararı vererek dosyaları özel yetkili ağır ceza mahkemelerine göndermesi gerektiği açık bir şekilde belirtiliyor. Dağlıca Davası´nda yargılanan müvekkilim Ramazan Yüce´ye ilişkin olarak 5230 sayılı yasanın 302. maddesi gereği devletin birliği ve bütünlüğü aleyhine bir cürüm olması, aynı zamanda 3713 sayılı yasanın 7. maddesi kapsamına giren örgüt propagandası suçlamalar bulunuyor. Bu suçların devlet güvenliği aleyhine giren suçlar kapsamına alınmasından hareketle Van Askeri Mahkemesi´ne dosyanın müvekkilim yönünde tefrik edilerek görevsizlik talebinde bulundum. Görevli mahkemenin özel yetkili Van Ağır Ceza Mahkemesi olduğunu düşünüyoruz dedi.
Askeri Mahkeme´nin yasayı Anayasanın 145. maddesine aykırı bulması halinde ne yapılacağı sorusu üzerine ise Avukat Aslan, Askeri Mahkeme´nin, devam eden bir yargılama olduğu için yasayı Anayasa´nın 145. maddesine aykırı olduğunu düşünmesi halinde dosyayı Anayasa Mahkemesi´ne götürebileceğini kaydetti. Anayasa Mahkemesi´nin, bu konuda somut norm denetimi yoluyla bu konuyu inceleyebileceğini anımsatan Aslan, zaten CHP´nin de yasayı Anayasa Mahkemesi´ne götüreceğini vurguladı. Türkiye´de demokratikleşme ve Türkiye´nin AB´ye girmesi için askeri mahkemelere çok görev verilmemesi gerektiğini dile getiren Aslan, askeri mahkemelerin görev alanının yasada açıkça belirlenmesi gerektiğini söyledi. Avukat Aslan, aynı zamanda Askeri Mahkeme´de devam eden Şemdinli davasının da müdahil avukatı olduğunu dile getirerek, Yasa yürürlüğe girdikten sonra bir müdahil avukatlarımız arasında bir komisyon kuruldu. Komisyon yasayı inceleyerek Şemdinli dosyasında askeri mahkemesinin görevsizlik kararı vermesi için bir dilekçe hazırlıyor. En kısa zamanda mahkemeye görevsizlik talebi yapılarak, dosyanın özel yetkili ağır ceza mahkemesine gönderilmesi istenecek dedi. (Cihan)
Ve ikinci görevsizlik talebi Şemdinli dosyasına geliyor
Çağdaş Hukukçular Derneği (ÇHD) Genel Başkanı Selçuk Kozağaçlı, pazartesi günü bazı baro başkanlarıyla birlikte Şemdinli Davası´nın, Van 3. Ağır Ceza Mahkemesi´nde görülmesi için başvuracaklarını açıkladı. Hatırlanacağı gibi dava ilk olarak Van 3. Ağır Ceza´da görülmüş ve sanıklar ağır hapis cezalarıyla cezalandırılmışlardı. Temyiz edilen dava üst mahkeme olan 4. Ağır Ceza´da tekrar görülmüş ancak karar değişmemişti. deBu gelişme üzerine devreye Yargıtay ve HSYK girerek her iki mahkeme heyetini de sürgün etmiş yeni atanan heyet davayı ilk duruşmada askeri mahkemeye pas etmişti. Dönemin Kara Kuvvetleri Komutanı Yaşar Büyükanıt Şemdinli sanıklarından Ali Kaya için ?Kendisini tanırım. İyi çocuktur? demişti. Bunun üzerine savcı Ferhat Sarıkaya Büyükanıt´ı da soruşturmaya dahil etmiş ve ortalık karışmıştı. Savcı Sarıkaya bu talep nedeniyle HSYK tarafından meslekten men edilmişti. Son düzenlemeyle dava dosyasının sivil mahkemeye gönderilmesi durumunda Van Savcılığı Büyükanıt hakkında yeni bir soruşturma açması mümkün olacak.
ANAYASA MAHKEMESİ NASIL HAREKET EDER?
Düzenlemeyle ilgili şimdi, Anayasa Mahkemesi´nin önünde üç seçenek bulunuyor:
Tümden reddedebilir
Yüksek Mahkeme, asker kişilerin askeri mahalde işledikleri ancak askerlikle ilgisi olmayan suçlar için, soruşturma ve yargılanmanın sivil mahkemelerde yapılmasını içeren düzenlemenin iptal istemini tümden reddedebilir. Mahkeme bunu yaparken, demokratik hukuk devletine vurgu yapan ve değiştirilmesi teklif dahi edilemeyecek Anayasa´nın 2. maddesini referans alabilir. Mahkeme bu muhtemel kararında bir kez daha ´askeri mahal´ ve ´askeri suç´ kavramlarını ele alıp, darbe gibi suçların askerlik göreviyle ilgili olamayacağını, bağlayıcı hüküm haline getirebilecek.
Tümden iptal olursa
Mahkemenin önündeki ikinci seçenek ise düzenlemeyi tümden iptal etmek olacak. Mahkeme bu kararı verirken, yasa değişikliğinin, askeri mahkemelerle ilgili düzenlemeyi içeren Anayasa´nın 145. maddesine aykırı olduğunu öne sürebilir.
Kısmi iptal de sözkonusu
Anayasa Mahkemesi´nin davadaki üçüncü seçeneği de tümden iptal veya ret yerine, yeni yasayla birlikte askeri yargıdan sivil yargıya devredilen 33 ayrı suç yönünde ayrı ayrı karar vermek olacak. Bu görüşe göre mahkeme, askeri yargı kapsamından çıkarılan suçların tek tek askeri suç olup olmadığını tartışmak zorunda. Böylece mahkeme, iptal kararını sadece bazı suçlar yönünden verebilecek. Mahkeme, bu durumda diğer suçlar yönünden ise iptal istemini reddedebilecek.
Durdurma seçenekleri
CHP, iptal öncesi, yürütmenin durdurulmasını talep ederse Anayasa Mahkemesi´nin önünde iki seçenek var. Yaygın uygulama, bu talebin esasla birlikte karara bağlanması yönünde. Mahkeme iptal kararı verdiğinde, ?Gerekçe yayımına kadar uygulama yapılmasın? diye durdurma kararı verebiliyor. Mahkemenin diğer bir seçeneği ise, davayı esastan karara bağlamadan, öncelikle bu talebi görüşmesi. Mahkeme, yasayı tümden ya da bazı suçlar yönünden kısmen iptal ettiğinde, uygulamada hukuksal boşluk doğmaması için, iptal kararının altı ay-bir yıl sonra yürürlüğe girmesine karar verebiliyor.
İKİNCİ 367 OLAYI UFUKTA GÖRÜNDÜ.. İPTAL ÇIKARSA AK PARTİ REFERANDUM VE ERKEN SEÇİME GİDER Mİ?
Okan Müderrisoğlu ( Sabah):?Yüksek Mahkeme yasayı iptal kararı verirse, kulislerde konuşulan muhtelif senaryolar akla gelmektedir. Ankara´da itibar gören versiyon şudur: Silivri´de görülmekte olan davanın emekli ve muvazzaf simalarının, asker kişi olmaları, iddia edilen suçun askeri mahalde işlenmiş olması gibi gerekçeler yaratılarak, temyiz aşamasından sonra askeri mahkemeye çıkarılmaları ihtimal dahilindedir. Bu tezin sahipleri Şemdinli Davası´nda alınan kararı örnek göstermekte, suç mahalli, suç işlediği ileri sürülenlerin kimliği dolayısıyla farklı yargılama usulüne tabi olunduğunu hatırlatmaktalar. Böylece, Silivri´den ne karar çıkarsa çıksın emekli orgeneraller için askeri mahkemeye doğru kapı aralanacağı, burada olayın bir şekilde hal yoluna konulacağı savunulmaktadır! Yasanın iptali halinde iktidar partisi de siyaseten yıpratılacaktır. Çünkü, o andan itibaren elindeki tek enstrüman, askeri mahkemeleri ve askerlerin yargılanmasını düzenleyen Anayasa´nın 145. maddesindeki çerçeveyi değiştirmek, belki de referandumu göze almak olacaktır. Bu arada takvimin de ilerlediği dikkate alındığında seçimlere iki yıldan az bir süre kalmışken referanduma gidilmesi hem gerçekçi değildir hem de umulmadık siyasi sonuçlara açıktır. Öyle ki erken seçim senaryoları dahi raftan indirilecektir.?
Dava ne kadar sürer
Anayasa Mahkemesi´nin vereceği olası kararların yanında, CHP´nin başvurusuyla davanın ne kadar süreceği de tartışılıyor. Yüksek Mahkeme´nin davada izleyeceği yol ve muhtemel seyir şöyle: Başvurudan sonra dosya ilk inceleme için raportöre verilecek. Raporun gelmesiyle, başvuruda herhangi bir usul eksikliği olup olmadığını belirleyecek, olmadığında esastan incelenmesine karar verip dosyayı yeniden raportöre teslim edecek. Raportörün raporunu hazırlaması için yasada süre belirlemesi yok. Ancak kısa sürede sonuçlanması beklenmiyor. Ayrıca Başkanlığın dosyayla ilgili ek inceleme talebi olursa, bu süre ayları bulabilir.
Karar ne zaman
Ancak mahkeme, kimi davaları, diğerlerine kıyasla daha erken ele alıp sonuçlandırma yetkisine de sahip. AKP´ye kapatma ve türban serbestisine ilişkin Anayasa değişikliğinin iptali davalarında olduğu gibi mahkeme, raportörden hızlı çalışmasını isteyebilir. Buna rağmen davanın, temmuzun son haftasında açılması, usul incelemesinin bir haftada tamamlanması, esasa ilişkin inceleme için dosyanın ağustos başında raportöre verilmesi bekleniyor. Davanın esastan karara bağlanmasının ise eylül ortasını bulacağı tahmin ediliyor.
CHP yasanın iptali için toplanıyor MHP kararsız
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül´ün yasa değişikliğini onaylamasından sonra AKP, bundan sonraki olası gelişmeleri beklemeye başladı. CHP ise düzenlemenin iptali için Anayasa Mahkemesi´ne başvurmaya hazırlanıyor. CHP, milletvekillerini pazartesi günü Ankara´ya çağırdı. Anayasa Mahkemesi´nde iptal davası için grup kararı alacak olan CHP, vekillerinden imza toplayacak. TBMM tatilde olduğu için olağanüstü grup toplantısı, parti genel merkezinde yapılacak. Anayasa´da, bir yasanın iptali için ana muhalefet partisine dava açma hakkı tanınıyor. MHP Grup Başkanvekili Oktay Vural ise, parlamentoda düzenlediği basın toplantısında soruları yanıtlarken, yasanın iptali için Anayasa Mahkemesi´ne yapılacak başvuruya destek olup olmayacaklarını değerlendireceklerini söyledi. Vural, ?MHP olarak doğrudan doğruya hiçbir düzenleme yapılmasın diye bir iddiamız yok? dedi.
BU DAVALARIN KADERİ DEĞİŞİYOR
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül´ün, askere sivil yargı yolu açan düzenlemeyi onaylaması, askeri mahkemelerde süren davaların kaderini de yakından etkileyecek. Yasa değişikliğiyle birlikte askeri mahkemelerdeki bazı davalar artık sivil mahkemelerde görülecek. İşte o dava ve soruşturmalardan en bilinenleri:
Şemdinli Davası
Şemdinli´de Umut Kitabevi´ne bomba atılmasının ardından yakalanan iki astsubay ile bir itirafçı sivil mahkemede yargılandı ve 39´ar yıl hapis cezası aldı. Ancak Yargıtay cezayı bozdu, dosyayı da askeri mahkemeye gönderdi. Askeri mahkeme ilk duruşmada sanıkları tahliye etti. Davanın avukatları Şemdinli´nin sivil mahkemede görülmesi için başvuru hazırlığı yapıyor.
Dağlıca Baskını
Askeri zaafların olduğu ortaya çıkan PKK´nın Dağlıca baskınında, önce esir alınıp sonra serbest bırakılan sekiz erin yaptıkları açıklamalar nedeniyle Van Askeri Mahkemesi tarafından yargılandığı davanın adresi de sivil yargı olacak.
Darbe günlükleri
Genelkurmay Askeri Savcılığı´nın bir türlü soruşturmadığı, Darbe Günlükleri de tartışmasız biçimde sivil savcıların görev alanına girdi. Nokta dergisinin yayımladığı günlükler, şimdi Ergenekon savcılarınca ayrı ve bağımsız bir soruşturma konusu yapılabilecek.
Karargah Evleri soruşturması
Hava Kuvvetleri Komutanlığı Askeri Savcılığı´nın uzun süredir yürüttüğü açıklanan, ancak bir türlü sonuçlanmayan ve karartma eleştirilerine maruz kalan olan ´Karargahevleri Soruşturması´nda da yetkinin bu yasayla sivil yargıya geçmesi gerekecek. Askeri Savcılığın bugünden itibaren ek işlem yapmadan görevsizlik kararı verip, dosyayı sivil savcıya göndermesi beklenecek.
Birçok dava da ikiye bölünecek
Askerlerin sivillerle birlikte yargılandığı, ancak Ceza Muhakemesi Kanunu´nun 250. maddesindeki suçlar dışında kalan Sauna, Atabeyler, Özel Kuvvetler Komutanlığı İnşaatı, Korgeneral Ethem Erdağı´nın Baraka davası, DTP´li Nurettin Demirtaş´ın da aralarında bulunduğu 97 kişinin yargılandığı sahte çürük raporu davaları sivil yargıya taşınacak.
ERGENEKON DAVASI´NDA SANIKLARIN ASKERİ YARGI UMUDU SÖNDÜ
Yeni yasanın en önemli sonucu ise şüphesiz Ergenekon davası sanıkları ve avukatlarının askeri yargı umudunu söndürmesi oldu. Çünkü Ergenekon davasında bir sonraki aşamada Yargıtay görevsizlik kararı vererek davanın askeri mahkemeye gitmesinin yolunu açabilecekti. Yeni yasa, bu olasılığı da şimdilik tümden kaldırmış oldu. ( Taraf)
(09 Temmuz 2009), son güncel.: (11 Temmuz 2009)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER:
Yasa değişikliğini işleyen ´Meclis egemenliğini kullanıyor: Askeri Yargıya tırpan´ konulu manşetlerimiz
Karargah Evleri soruşturmasının askerlerce savsaklanması
Şemdinli Davası´nın örtbas edilmesi manşetlerimiz
Şemdinli´yle ilgili tüm manşetlerimiz
Kontrgerilla´nın yargıdaki örgütlenmesi konulu manşetlerimiz