Askeri savcılık, ordu içinde sivillere yönelik plan hazırlayanlara karşı bugüne kadar birçok soruşturma açtı. Ancak hiçbirinde kamuoyunu tatmin edecek sonuç çıkmadı. Artık sivillere yönelik bir suç eylemine dair ´askeri soruşturma başlatılmıştır´ açıklamasının kamuoyunun zihninde daha baştan ´tamam örtbas edilir kesin´ algısına dönüşmüş olması, TSK´nın giderek halktan koptuğunu ve askeri makamların çeşitli gerekçelerin ardına sığınarak inanılmaz bir aymazlık içinde bu durumu seyretmekle yetindiğini gösteriyor. Son örnek olarak AK Parti ve Toplumla Mücadele Eylem Planı belgesinin askeri savcılık soruşturmasının takipsizlikle sonuçlandırılması, devlet içinde ayrı bir devlet hukuk içinde ayrı bir hukuk olan TSK ve askeri yargıyı tartışmaların odağına yerleştirdi. Andıç belgesini hazırlayan albay sivil savcılara ifade verecekken askeri savcılığın ziyareti sonrası ifade işleminin ertelenmesi, zanlının askeri savcılığa verdiği imza örneğinin farklı olması, genelkurmaydaki albayın kullandığı bilgisayar harddisklerinin incelenmemesi, daha soruşturmanın başında askeri savcılığın yaptığı ´belgenin genelkurmayda hazırlanmadığı kanısı oluşmuştur´ açıklaması ve belgeye konulan basın yasağı gibi ayrıntılar aslında askeri soruşturmanın güvensizliğini ispatlayan açık delillerdir.
Genelkurmay´ın yaptığı soruşturmalardan hangisi sonuçlandı ki?..
Askeri savcılık, ordu içinde sivillere yönelik plan hazırlayanlara karşı bugüne kadar birçok soruşturma açtı. Ancak hiçbirinde kamuoyunu tatmin edecek sonuç çıkmadı. Artık sivillere yönelik bir suç eylemine dair ´askeri soruşturma başlatılmıştır´ açıklamasının kamuoyunun zihninde daha baştan ´tamam örtbas edilir kesin´ algısına dönüşmüş olması, TSK´nın giderek halktan koptuğunu ve askeri makamların çeşitli gerekçelerin ardına sığınarak inanılmaz bir aymazlık içinde bu durumu seyretmekle yetindiğini gösteriyor. Son örnek olarak AK Parti ve Toplumla Mücadele Eylem Planı belgesinin askeri savcılık soruşturmasının takipsizlikle sonuçlandırılması, devlet içinde ayrı bir devlet hukuk içinde ayrı bir hukuk olan TSK ve askeri yargıyı tartışmaların odağına yerleştirdi. Andıç belgesini hazırlayan albay sivil savcılara ifade verecekken askeri savcılığın ziyareti sonrası ifade işleminin ertelenmesi, zanlının askeri savcılığa verdiği imza örneğinin farklı olması, genelkurmaydaki albayın kullandığı bilgisayar harddisklerinin incelenmemesi, daha soruşturmanın başında askeri savcılığın yaptığı ´belgenin genelkurmayda hazırlanmadığı kanısı oluşmuştur´ açıklaması ve belgeye konulan basın yasağı gibi ayrıntılar aslında askeri soruşturmanın güvensizliğini ispatlayan açık delillerdir.
Orgeneral: Bu ekip için İlker´i uyardım
Skandal andıç belgesini yayınlayan Taraf gazetesi ertesi gün bir orgeneralle görüşmüş ve planın varlığını yetkili bir ağızdan doğrulamıştı. İleride Genelkurmay Başkanı olabilecekken emekliye ayrılan komutan, AKP ve Gülen karşıtı eylem planını hazırlayan ekip hakkında Orgeneral Başbuğ´u iki kez uyardığını söylemişti. Önceki Askeri Şura´lardan birinde emekliye sevk edilen bu isim, ´Plandan haberim var´ demişti. Ocak 2009´da hazırlıklarına başlandığını söylediği plandan, şubat ayında haberdar olmuş. Haberi kendisine ulaştıran isimler ise eski silah arkadaşları. Şubat ve mart aylarında planı yapan birim, üstlerine değişik taslak raporlar da sunmuş. Benzer senaryolar içeren başka raporların varlığından da söz etti. ´Raporu hazırlayan Deniz Piyade Kurmay Kıdemli Albay Dursun Çiçek, en masum olanlardan biri. Emir verilmiştir, o da uygulamıştır. İlker Başbuğ´u bu ekiple ilgili Kara Kuvvetleri Komutanı olduğu dönemde, iki kez uyardım. Bunlar çok yanlış işler yapıyor. İleride Türk Silahlı Kuvvetleri´ni ve sizi zor durumda bırakabilirler´ uyarısına, ´Bunlara kesinlikle müsaade etmem´ cevabının verildiğini söyledi. ´Genelkurmay Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ´un bu plandan haberi var mı?´ sorusuna ilginç bir cevap vermişti: ´Ümit ediyorum, bu plandan haberi yoktur. Sizin sayenizde öğrenmiştir.´
Şemdinli sanıkları ilk duruşmada tahliye edildi
Sivil mahkeme, Şemdinli davası sanıklarını 39´ar yıl hapis cezasına çarptırırken, askeri mahkeme ilk duruşmada tahliye etti.
Darbe günlükleri soruşturulmadı
Özden Örnek´e ait ´darbe günlükleri´ne ilişkin soruşturma bile açılmadı. Oysa ´sivil bilirkişi´, Ayışığı ve Sarıkız darbe girişimlerinin anlatıldığı günlüklerin Örnek´in bilgisayarından çıktığını tespit etti.
Nokta Dergisi´ne baskın yapıldı
Nokta Dergisi, Nisan 2007´de ´Sivil eylemler ne kadar sivil?´ kapağıyla Genelkurmay´ın STK´larla işbirliği planını açıkladı. Dergi, bu haber nedeniyle askeri savcının baskınına uğradı.
Dağlıca baskını, kaçırılan askerlere fatura edildi
Dağlıca Piyade Taburu´na 21 Ekim 2007´de yapılan baskında 16 asker şehit oldu ve 8 asker PKK´lılarca kaçırıldı. Taraf Gazetesi, baskın bilgisinin, 9 gün önce askeri birimlere ulaştırıldığını iddia etti. Askeri savcılık ise kaçırılan 8 er hakkında dava açtı.
Aktütün baskınında ihmal iddiaları araştırılmadı
3 Ekim 2008´de PKK´nın gerçekleştirdiği saldırıda 17 asker şehit oldu. Saldırı hazırlığının Genelkurmay tarafından bilindiği ortaya çıktı. Genelkurmay´ın ne gibi bir işlem yaptığı bilinmiyor.
Koç´un andıçlanmasına soruşturma açılmadı
Taraf gazetesi, Genelkurmay´ın 2006 yılında Koç ailesi dahil iş dünyası ve sivil toplum örgütlerine yönelik hazırladığı andıcı yayımladı. Belgenin altında yine Dursun Çiçek imzası vardı. Genelkurmay´da herhangi bir soruşturma açılmadı.
Lahika´yı istedi ancak soruşturma açmadı
20 Haziran 2008´de Genelkurmay´ın Türkiye´yi biçimlendirme planı olduğu iddia edilen ´Lahika´ yayımlandı. Aradan bir yıl geçmesine rağmen Genelkurmay´ın soruşturma açıp açmadığına dair herhangi bir bilgi verilmedi.
Binbaşı Fikret Emek´in evinden bir tabur askere yetecek mühimmat çıkmıştı
Ergenekon Davası´yla bağlantılı olarak askeri mahkemelerde görülen davalarda ilk mahkumiyet kararı emekli Binbaşı Fikret Emek hakkında çıkmıştı. İki yıldan az cezaya çarptırılan Emek´in mahkemedeki iyi hali gözetilerek cezası erteleme kapsamına sokuldu. Ergenekon operasyonunun 2. dalgasında gözaltına alınan emekli Binbaşı Fikret Emek´in Eskişehir´de annesinin evinde ele geçirilen silah ve patlayıcı maddelerle ilgili olarak yargılandığı dava karara bağlandı. Bir tabur askere yetecek mühimmat evinden çıkan Emek´e sadece 1 yıl 8 ay 25 gün hapis cezası verildi. Emek´in aldığı cezanın 2 yıldan fazla olmaması ve mahkemedeki iyi hali gözetilerek 5 yıl denetim kaydıyla hükmün uygulamamasına karar verildi. Mahkeme ayrıca Fikret Emek´in TSK´dan çıkarılmasına, yani rütbelerinin sökülmesine gerek olmadığına da hükmetti. Kışladaki en küçük mühimmat kayıplarına en ağır cezaları veren askeri yargının Emek´e verdiği ceza hayal kırıklığına neden oldu. Emek´e bu suçtan dolayı hem hapse girmeyecek olması hem de askeri tesislere giriş yasağı getirilmemesi ´gizli af´ olarak yorumlandı.
Karargah Evleri soruşturmasındaki tuhaflıklar
Askeri savcıların yürüttüğü Karargah Evleri operasyonundaki tuhaflıklar ?Aynı suçtan muvazzaf subayları tutuklayan Ergenekon savcılarının önü mü kesilmek isteniyor? sorusunu sordurtmuştu. İşçi Partisi´nin TSK´ya sızma projesi olarak bilinen ´Karargah Evleri´ ile ilgili soruşturmada başlangıcından beri çok dikkat çeken tuhaf gelişmeler yaşanıyor. Ergenekon Savcısı Zekeriya Öz´ün MİT tarafından konuyla ilgili dosya verildiğini öğrendiği Genelkurmay´a ´Durum ne, soruşturma ne aşamada?´ diye sorması üzerine soruşturma başlatmak zorunda kaldığı anlaşılan askeri savcılığın soruşturmanın başlangıcından beri gösterdiği tuhaflıklar giderek artıyor. Adeta canlı yayında takip ettiğimiz ve soruşturmanın üstünün örtülmek istendiği izlenimini giderek netleştiren ayrıntıların sayısı 10´a ulaştı.
Genelkurmayın Ergenekon soruşturmasına dolaylı müdahale konsepti
Ergenekon soruşturmasından duydukları rahatsızlığı çeşitli vesilelerle gösteren askerler son olarak Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ´un ağzından bu rahatsızlıklarını açıkça dile getirmişlerdi. ´Hukuka saygılıyız ama...´ diye başlayan cümlelerle soruşturmadan rahatsızlıklarını ifade eden askerler Şemdinli davasında sivil savcı Ferhat Sarıkaya´yı kamu kurumlarında dahi çalışmasına yasak koydurarak meslekten attırmış, sanıklara ağır cezalar veren Van mahkemesinin sivil üyelerinin tümünü ise sürgüne göndertmiş, davayı da askeri mahkemeye aldırarak ilk duruşmada ´iyi çocuklar´ dedikleri asker sanıkları tahliye ettirmişti. Yargıya bu denli açıktan müdahale eden askerlerin Ergenekon soruşturma sürecindeki tavrı da farklı olmadı. Ergenekon tutuklusu olarak cezaevinde bulunan generallerin TSK adına resmi olarak ziyaret edilmesi, kamuoyunda bir meydan okuma ve soruşturmanın daha yukarılara tırmanmaması gerektiğini hatırlatan bir mesaj olarak algılanmıştı. Soruşturma dalgalarından birinde gözaltına alınmak istenen Yarbay Mustafa Dönmez´in askerlerce polislerden kaçırılıp haftalar sonra sivil savcılara teslim edilmesi de dikkatlerden kaçmamıştı. Çarpıcı bir başka örnek de Perinçek´in İşçi Partisi´nin TSK içine sızmak için örgütlemeye çalıştığı çok gizli ´Karargah Evleri´ yapılanmasının soruşturulmasında ortaya çıktı. Yapılanmayı ortaya çıkaran MİT´in durumu birkaç yıl önce TSK´ya bildirip soruşturma yapılmasını istediğini öğrenen Ergenekon Savcısı Zekeriya Öz, TSK´ya başvurup soruşturmanın ne durumda olduğunu sorunca, o ana kadar askerlerce bir soruşturmanın yürütülmemiş olduğunu ve yeni başlatıldığını öğrenmişti. O andan itibaren ´Karargah Evleri´ soruşturmasının askerlerce yürütülen TSK ayağında yaşanan çok sayıdaki garip gelişmeler soruşturmanın askeri savcılarca yürütülüyormuş görüntüsü altında savsaklandığı izlenimini veriyor.
27 Nisan bildirisi ve benzer açıklamalarla Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde tavrını doğrudan belli eden Genelkurmay´ın, toplumun büyük tepkisini alması üzerine konsept değişikliğine gittiği anlaşılıyor. Ergenekon soruşturması kapsamında tutuklanan emekli generaller Şener Eruygur ve Hurşit Tolon, Kandıra Askeri Cezaevinde Genelkurmay adına resmi olarak Korgeneral Galip Mendi tarafından ziyaret edilmiş ve ziyaretin sanıklara moral destek amacıyla yapıldığı açıklanmıştı. Ergenekon´un TSK´ya sızmak için örgütlemeye çalıştığı ´Karargah Evleri´ oluşumunu soruştururken askerlerin dikkat çeken savsaklama gayreti, Yarbay Mustafa Dönmez´in sivil yargıdan uzak tutulma girişimleri ve daha birçok örneklerle Genelkurmay´ın açıkça müdahale edemediği Ergenekon ve diğer soruşturmalara bu şekilde dolaylı yollardan etki etmeye çalıştığı görülüyor.
CHP´li Mustafa Özyürek: Belge sahte Ergenekon iddianamesi de!!!.
Bu belgeye dayalı olarak Türkiye´de kıyameti koparanlar, darbe girişiminde bulunulduğunu iddia edenler şimdi kendilerini savunmak, açıklama yapmak veya söyledikleri nedeniyle özür dilemek durumundadırlar. Bu karardan sonra sorulması gereken şudur: Genelkurmay Başkanı açıklamasında ´Eğer bu belge yoksa, sahteyse o zaman neler olacağını hep beraber görürüz´ demişti. Şimdi o aşamadayız. Acaba neler olacak, neler yapılacak, bu belgeye dayalı olarak kıyameti koparanlar, pek çok çevreyi ve TSK´yı suçlayanlar şimdi ne diyeceklerdir? Bu olay ortaya koydu ki büyük tartışmalara, büyük iddialara mesnet olan belgeler sahte olabiliyor. O nedenle Ergenekon iddianamesi de ciddi şekilde tartışmalı hale gelmiştir.
MHP´li Mehmet Şandır: Herkes TSK´ya inanmak zorunda!!!
Sahte olduğu belli bu belgenin kimler tarafından hazırlandığını bulma görevini yapmadığı için hükümet suçludur. Bu tür suçların engellenmesine yönelik önlemleri almamıştır. Suç duyurusu yapılacaksa AK Parti hükümeti hakkında yapılmalıdır. Toplumsal talep ve savcıların görüşleri suç olduğu yönünde ağırlık kazanırsa suç duyurusunda bulunuruz. Herkes TSK´nın açıklamasına inanmak zorundadır. Bu belgenin sahte olduğuna inanıyoruz.
Abdullah Harun
(25 Haziran 2009)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER:
´AKP ve Gülen´i Bitirme Planı´ manşetlerimiz
Askerlerin Ergenekon ve diğer soruşturmalara müdahalesi
Şemdinli Davası´nın askerlerce örtbas edilmesi
Karargah Evleri soruşturmasının askerlerce savsaklanması