Ergenekon zanlısı avukat Serdar Öztürk´ün ofisinde bulunan TSK´nın hazırladığı eylem planına tepki yağıyor. Böyle bir Andıç´ın suç olduğunu vurgulayan hukukçular, sorumluların ortaya çıkarılması gerektiğinin altını çiziyor. Hükümetin, Genelkurmay´dan bunun hesabını sormasını isteyen emekli Hakim Albay Ümit Kardaş, Ortada kurumsal olarak hazırlanmış bir eylem planı var. Albayın kendi başına kaleme aldığı bir planı olamaz. Vahim bir durum. değerlendirmesinde bulundu. Hukukçular Derneği Başkanı Kamil Uğur Yaralı da hiçbir makamın bu tür plan hazırlamaya yetkisinin olmadığını kaydetti. AK Parti Grup Başkan Vekili Mustafa Elitaş´ın sözleri ise düşündürücü: Son 2 ayda Türkiye´deki gelişmeler bu andıç´la paralel. Yozgat eski Cumhuriyet Başsavcısı Reşat Petek´in sözleri ise belki de en çarpıcı olanı: Bu rapor 3. ergenekon iddianamesinin en önemli delillerinden olacak. Bazı medya organlarında bir süreden beri ´F tipi´ tabirini görüyorduk. dillerindeki baklanın planlı bir şekilde piyasaya sürüldüğü şimdi anlaşılıyor. Özel Harp Dairesi, iç düşman gördüğü kendi vatandaşına karşı örtülü operasyonlar yapıyor. Ergenekon soruşturmasıyla giderek köşeye sıkışan kontrgerillacılar hata üstüne hata yapmaya devam ediyor. Ergenekon davasında sanıklar ve avukatlarında son dönemde gözlenen sinirlilik, savcı ve hakimlere giderek artan tehdit ve hakaretler, güvendikleri bir yerler olduğunu gösteriyordu. Genelkurmay Özel Kuvvetler mensubu subayların yeraldığı Atabeyler çetesi 2006 yılında ortaya çıkarıldı. Davası devam eden ve Ergenekon davasıyla birleştirilmesi için halen mahkemeler arası yazışmalar yapılmakta olan Atabeyler Çetesi gibi 300 manganın daha var olduğu iddiası, Ergenekon soruşturma sürecinde 2008 Temmuz´unda sanıkların bilgisayarında ortaya çıkarılan yazışmalardan anlaşılmış ve bu iddia 1. Ergenekon iddianamesine sayfa 616´da girmişti. Dün ortaya çıkarılan ve TSK içinde kurumsal olarak hazırlandığı ortaya çıkan resmi ANDIÇ belgesi, Kontrgerilla´nın Ergenekon´dan ibaret olmadığını ispatlayan ve bu sitede yıllardır sürekli dile getirdiğimiz gibi eski adı Özel Harp Dairesi (ÖHD) yeni adı Özel Kuvvetler Komutanlığı (ÖKK) merkezli örgütlenmiş olarak varlığını halen sürdürdüğünü gösteren bir belge hüviyetindedir. Şemdinli olayındaki iyi çocuklar diğer mangalardan biri olmalıdır. PKK yaptı süsü verilerek kitabevini bombalayan ve Kara Kuvvetleri Komutanı Yaşar Büyükanıt´ın tanırım iyi çocuktur dediği uzman çavuşlar sivil mahkeme tarafından ağır hapis cezalarıyla cezalandırılmalarına rağmen ibret verici bir mücadele süreciyle herkesin gözleri önünde dava sivil mahkemeden kopartılarak askeri mahkemeye aldırılmış ve ilk celse de iyi çocuklar serbest bırakılmıştı. Tabi sivil mahkeme üyelerinin tümü ülkenin çeşitli mahkemelerine sürgün edilmiş, savcı Ferhat Sarıkaya ise meslekten atılmakla bırakılmayıp kamu kurumlarında çalışması dahi yasaklanmıştı. Şemdinli olayı Kontrgerilla´nın varlığını göstermesi açısından çok çarpıcı bir örnektir.
Kontrgerilla´nın TSK uzantısına büyük tepki: Meclis, olaya el koysun
Ergenekon zanlısı avukat Serdar Öztürk´ün ofisinde bulunan TSK´nın hazırladığı eylem planına tepki yağıyor. Böyle bir Andıç´ın suç olduğunu vurgulayan hukukçular, sorumluların ortaya çıkarılması gerektiğinin altını çiziyor. Hükümetin, Genelkurmay´dan bunun hesabını sormasını isteyen emekli Hakim Albay Ümit Kardaş, Ortada kurumsal olarak hazırlanmış bir eylem planı var. Albayın kendi başına kaleme aldığı bir plan olamaz. Vahim bir durum. değerlendirmesinde bulundu. Hukukçular Derneği Başkanı Kamil Uğur Yaralı da hiçbir makamın bu tür plan hazırlamaya yetkisinin olmadığını kaydetti. AK Parti Grup Başkan Vekili Mustafa Elitaş´ın sözleri ise düşündürücü: Son 2 ayda Türkiye´deki gelişmeler bu andıç´la paralel. Yozgat eski Cumhuriyet Başsavcısı Reşat Petek´in sözleri ise belki de en çarpıcı olanı: Bu rapor 3. ergenekon iddianamesinin en önemli delillerinden olacak. Bazı medya organlarında bir süreden beri ´F tipi´ tabirini görüyorduk. dillerindeki baklanın planlı bir şekilde piyasaya sürüldüğü şimdi anlaşılıyor. Emekli Askeri Hakim Ümit Kardaş: Bu belge Ergenekon Savcısı´nın ´örgüt hala faal´ tezini doğruluyor.
ERGENEKON SORUŞTURMASI KONTRGERİLLA´YI KUYRUĞUNDAN YAKALADI DEMİŞTİK. GİDEREK BAŞINA DOĞRU YOL ALIYOR..
Özel Harp Dairesi, iç düşman gördüğü kendi vatandaşlarına karşı örtülü operasyonlar yapıyor
Ergenekon soruşturmasıyla giderek köşeye sıkışan kontrgerillacılar hata üstüne hata yapmaya devam ediyor. Ergenekon davasında sanıklar ve avukatlarında son dönemde gözlenen sinirlilik, savcı ve hakimlere giderek artan tehdit ve hakaretler, güvendikleri bir yerler olduğunu düşündürüyordu. Genelkurmay´a bağlı Özel Kuvvetler Komutanlığı (ÖKK) (eski adı Özel Harp Dairesi - ÖHD) mensubu subayların yeraldığı Atabeyler çetesi 2006 yılında ortaya çıkarıldı. Davası devam eden ve Ergenekon davasıyla birleştirilmesi için halen mahkemeler arası yazışmalar yapılmakta olan Atabeyler Çetesi gibi 300 manganın daha var olduğu iddiası, 2008 Temmuz´unda Ergenekon sanıklarının bilgisayarında ortaya çıkarılan yazışmalardan anlaşılmış ve bu iddia 1. Ergenekon iddianamesine sayfa 616 ´da girmişti. Dün ortaya çıkarılan ve TSK içinde kurumsal olarak hazırlandığı ortaya çıkan resmi ANDIÇ belgesi, bu sitede yıllardır sürekli dile getirdiğimiz gibi eski adı Özel Harp Dairesi (ÖHD) yeni adı Özel Kuvvetler Komutanlığı (ÖKK) merkezli örgütlenen Kontrgerilla´nın Ergenekon´dan ibaret olmadığını ispatlayan ve varlığını halen sürdürdüğünü gösteren bir belge hüviyetindedir. Şemdinli olayındaki iyi çocuklar diğer mangalardan biri olmalıdır. PKK yaptı süsü verilerek kitabevini bombalayan ve Kara Kuvvetleri Komutanı Yaşar Büyükanıt´ın ´tanırım iyi çocuktur´ dediği uzman çavuşlar sivil mahkeme tarafından ağır hapis cezalarıyla cezalandırılmalarına rağmen nasıl serbest dolaşıyorlar?.. Şemdinli davası, ibret verici bir mücadele sürecinde, herkesin gözleri önünde dava sivil mahkemeden kopartılarak askeri mahkemeye aldırılmış ve ilk celse de iyi çocuklar serbest bırakılmıştı. Tabi sivil mahkeme üyelerinin tümü ülkenin çeşitli mahkemelerine sürgün edilmiş, savcı Ferhat Sarıkaya ise meslekten atılmakla bırakılmayıp kamu kurumlarında çalışması dahi yasaklanmıştı. Şemdinli olayı Kontrgerilla´nın varlığını göstermesi açısından çok çarpıcı bir örnektir.
Ergenekon zanlısı avukat Serdar Öztürk´ün ofisinde bulunan TSK´nın hazırladığı eylem planına tepki yağıyor. Böyle bir Andıç´ın suç olduğunu vurgulayan hukukçular, sorumluların ortaya çıkarılması gerektiğinin altını çiziyor. Hükümetin, Genelkurmay´dan bunun hesabını sormasını isteyen emekli Hakim Albay Ümit Kardaş, Ortada kurumsal olarak hazırlanmış bir eylem planı var. Albayın kendi başına kaleme aldığı bir planı olamaz. Vahim bir durum. değerlendirmesinde bulundu. Hukukçular Derneği Başkanı Kamil Uğur Yaralı da hiçbir makamın bu tür plan hazırlamaya yetkisinin olmadığını kaydetti. AK Parti Grup Başkan Vekili Mustafa Elitaş´ın sözleri ise çarpıcı: Son 2 ayda Türkiye´deki gelişmeler bu andıç´la paralel.
Erdoğan: Milletin iradesinin üzerinde hiç bir merci yoktur
AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, TSK kaynaklı andıç´la AK Parti´nin ortadan kaldırılmak istenmesine sert göndermeler yaptı. Milletin iradesinin üzerinde hiçbir merci olmadığını bildirerek, ´Kim ki kendisini yasama organının yani TBMM´nin üzerinde görürse bu millete haksızlık eder. Asli olan insanımızdır, milletimizdir, vatanımızdır, ülkemizdir, anayasal düzendir´ dedi. Başbakan Erdoğan, partisinin İsmail Aytemiz Spor Salonu´ndaki Kars 1. Olağan Kongresinde yaptığı konuşmada, AK Parti´nin bugüne kadar yapılan 4 seçimden birinci parti çıktığını kaydetti. ´Şehit ve gaziler şehri´ olan Kars´ta da vatandaşın teveccüh gösterdiğini ve belediye başkanlığını AK Parti´ye verdiğini anlatan Erdoğan, hizmette hız kesmeden çalışmaların devam edeceğini söyledi. Bugüne kadar mahcup olmadıklarını, ´Allah´ın izniyle´ bundan sonra da hizmetin devam edeceğini kaydeden Erdoğan, şöyle konuştu: ´sizler çok büyük bir harekete gönül verdiniz. Türkiye´yi aydınlık yarınlara çıkaracak, şaha kaldıracak, bölgesinde, dünyada küresel güç haline getirecek, ülkemizi mamur ve bayındır kılacak bir harekete omuz verdiniz. Hamd olsun 6,5 yıl boyunca bu ideallerden vazgeçmedik. Hedeflerimize doğru kararlılıkla ilerledik. Siyaset çözüm üretemiyordu, AK Parti gelene kadar... Ekonomik krizler milletimizin belini kırıyordu. Yüksek enflasyon ve faizler emeğinize, ekmeğinize musallat olmuştu. Türkiye, içerde ve dışarıda itibar kaybediyordu. Siyasetteki tartışmalar toplumu etkiliyor, ülke her an gerilimin, gölgesinde adeta tedirginlik yaşıyordu, yoksulluk çığ gibi büyüyordu, yolsuzluk ülkenin kaynaklarını kemiriyor, yasaklar ülkemizin üzerine bir karabasan gibi çöküyordu. 3 Kasım´da milletimiz hep bir ağızdan, ´yeter, söz de karar da milletindir´ dedi... Bu ülkede hükümetler seçim yoluyla iş başına gelir, seçim yoluyla görevden ayrılırlar. Milletin iradesinin üzerinde hiçbir merci yoktur. Gazi Mustafa Kemal´in, TBMM´nin açılışından hemen önce tüm Türkiye´ye verdiği mesajı burada bir kez daha hatırlatmak isterim. Diyor ki, Gazi Mustafa Kemal Atatürk, ´23 Nisan 1920 Cuma günü, Büyük Millet Meclisi açılacaktır. O günden itibaren bütün sivil ve askeri makamların ve Türk milletinin yegane başvuru merci Meclis olacaktır´. Türkiye Büyük Millet Meclisi´nin üzerinde bir merci yoktur, millet iradesinin üzerinde bir irade yoktur. Aziz milletimizin kararından öte bir karar ve yetki yoktur. Kim ki kendisini yasama organının yani TBMM´nin üzerinde görürse bu millete haksızlık eder. Asli olan insanımızdır, milletimizdir, vatanımızdır, ülkemizdir, anayasal düzendir. Hükümet olarak 6,5 yıl boyunca demokrasiyi güçlendirmenin gayreti içinde olduk. Türkiye´yi tüm manasıyla demokratik, laik, sosyal bir hukuk devleti, yapabilmenin gayreti içinde olduk. AK Parti olarak da bütün teşkilatımızla, Türkiye sevdamızla demokrasiyi en yüksek standartlara kavuşturmanın mücadelesi içinde olduk. Önümüze çıkarılan engeller bizi mücadelemizden yıldırmadı. Zorluklarla karşılaştığımızda yılgınlık göstermedik. Çünkü biz bir emanet taşıyoruz.´
Tayyip Erdoğan: 29 Mart seçimlerinden de birinci çıkınca yeni taktikler deniyorlar
Erdoğan, milletin kendilerine emanet ettiği, yüklediği yetkiyi ´hukuk dışı yollardan çalmak, gasp etmek isteyenlere asla müsamaha göstermediklerini´ söyledi. ´Hukuk mücadelesinde, demokrasi mücadelesinde yalnız bırakıldığımız dönemler oldu. Hukuksuzlukla üzerimize geldiler. Hukuk dışı örgütlenmelerle üzerimize geldiler, mafyayla çetelerle suç örgütleriyle üzerimize geldiler. Anarşi ile provokasyonlarla tahriklerle üzerimize geldiler. Biz sağduyudan taviz vermedik, soğukkanlılıktan taviz vermedik, sabrettik, hukuku yücelttik. Milli iradeyi güçlendirdik ve yolumuza devam ettik. Hedeflerimizden sapmadık. Hani İstiklal şairimiz Mehmet Akif Ersoy diyor ya ´Değil mi cephemizin sinesinde iman bir; Sevinme bir, acı bir, gaye aynı, vicdan bir; Değil mi ortada bir sine çarpıyor, yılmaz, Cihan yıkılsa emin ol bu cephe sarsılmaz´... Aynı kararlılıkla yolumuza devam edeceğiz. Hukuku savunmaya devam edeceğiz, laikliği muhafaza etmeyi, din ve vicdan özgürlüğünü savunmaya devam edeceğiz. Sosyal devlet uygulamalarımıza devam edeceğiz. Demokrasiyi yaşatmaya, demokrasiyi her türlü tehdide karşı kollamaya devam edeceğiz. Bu ten bu canda olduğu müddetçe Türkiye´yi büyütmeye, yüceltmeye devam edeceğiz. Bütün teşkilatımla bu vizyonu, bu anlayışı, bu bakış açısını muhafaza etmelerini bilhassa rica ediyorum. Dikkat ediniz bugün de özellikle 29 Mart seçimlerinde elde ettiğimiz başarının ardından yeni taktiklerle yeni tahriklerle bir siyasetle üzerimize geliyorlar. İftira atarak, karalama kampanyalarıyla asılsız ithamlarla güya bizi yıpratmayı hedefliyorlar. Türkiye´nin bu en büyük siyasi hareketini, alnı ak, gönlü ak hareketini, yüreği pak bu hareketi güya kirletmeyi hedefliyorlar,. TBMM´yi çalışamaz hale getiriyorlar. milli iradeye bir kez daha ipotek koyuyorlar. 6,5 yıl üzerimize çamur attılar, o çamurlar iz bile bırakamadı. Çünkü güneş balçıkla sıvanmaz.´
Kara siyaset..
´Önce ´gizli gündem´ dediler, ´rejim tehlikede´ dediler, hayali senaryolar ürettiler. Ama baktılar ki AK Parti´nin Türkiye´yi adalet ve kalkınma üzerinde yükseltmekten başka gayesi yok´ diyen Erdoğan, AK Parti iktidarının milleti yüceltmekten, refah seviyesini yükseltmekten, demokrasiyi, hukuku, evrensel değerleri yükseltmekten başka bir amacının bulunmadığını söyledi. Erdoğan sözlerini şöyle sürdürdü: ´Anladılar ki AK Parti suni, sanal gündemlerle sanal tehditlerle hayali korkularla gerçek gündeminden kopmuyor, milletimizin gönlündeki yerini kaybetmiyor, bu sefer AK Parti´yi karalama, gözden düşürme gayreti içine girdiler. İçi boş dosyalarla AK Parti´lileri suçlamaya, asılsız iftiralarla yıpratmaya çalıştılar. Ama görülüyor ki güneş balçıkla sıvanmıyor. Çamur atmakla AK Parti kirlenmiyor. Biz bunlara gülüp geçeceğiz, bizim bu kara siyasete kaybedecek tek bir saniyemiz bile yok. Millete hizmet için yola çıktık. Millete hizmetten alıkoyacak her türlü girişime, teşebbüse karşı tek yürek halinde, birbirimize ketenlenerek en anlamlı cevabı verdik. Bundan sonra da vereceğiz. Bir kez daha tekrar ediyorum, bizim millete hizmetten öte gayemiz yok. Bizim millet için eser üretmekten başka hedefimiz yok. AK Parti´nin Türkiye´yi büyütmekten, kalkındırmaktan, yüceltmekten, bu ülkenin itibarını arttırmaktan başka derdi yok. Tüm teşkilatımızın bu vakarla bu sağduyuyla hareket edeceğine, hizmetlerimize yeni hizmetler ilave edeceğine canı gönülden inanıyorum.´
BALANS AYARLARINI MİLLET BOZAR
AK Parti Grup Başkan Vekili Bekir Bozdağ: Balans ayarlarını millet bozar. Taraf Gazetesi´nin manşetten AKP ve Gülen´i bitirme planı başlığıyla verdiği haber, iktidar partisinde tepkiyle karşılandı. Konuyla ilgili olarak AK Parti Grup Başkan Vekili ve Yozgat Milletvekili Bekir Bozdağ, ´demokrasi´ vurgusu yaptı. ´Demokrasilerde millete rağmen yapılmış bütün mühendisliklerin başarısızlıkla sonuçlandığına´ dikkat çeken AK Parti Grup Başkan Vekili, tepkisini şu sözlerle dile getirdi: Demokrasilerde her türlü inşayı yapan ve başaran mühendis sadece millettir. Balans ayarını sadece millet yapar. Bunun dışındaki bütün ayarları da millet bozar. AK Parti, milletin sinesinde doğmuş ve milletle beraber yolunu yürümüş ve bundan sonra da milletle beraber yoluna devam edecektir.
AK Parti Grup Başkan Vekili Mustafa Elitaş: Son 2 ayda Türkiye´deki gelişmeler bu andıç´la paralel. Taraf´ın manşetiyle ilgili şunları söyledi: Eğer bu belge doğru ise vahim bir durum ile karşı karşıyayız demektir. Ergenekon adı verilen şebekenin Türkiye Cumhuriyeti´nin demokratik ve laik yapısını ortadan kaldırmak için devletin en itibarlı kurumlarını kullanarak, Türkiye´de kaos ortamı oluşturmak adına psikolojik harekatın tüm yöntemlerini uyguladığı görülüyor. Son iki ayda hem mitinglerde hem de TBMM´de görüşülen bazı kanun teklif ve tasarılarındaki konuşma ve tartışmalara bakıldığında, oluşturulmaya çalışılan olumsuz havanın bu belge bağlamında değerlendirilmesine yönelik insanların kafasında şüphelerin oluşmasına sebep oluyor. AK Parti´de sanki bir kopma ve ayrılık olduğu havası oluşturulmaya çalışılıyor. Bu iddiaların hepsi asılsız, mesnetsiz, yakışıksızdır. Hiç kimse AK Parti milletvekilleri üzerinden heves ve hesap peşinde olmasın.
ESKİ BAŞSAVCI PETEK: BU RAPOR 3. ERGENEKON İDDİANAMESİNİN EN ÖNEMLİ DELİLLERİNDEN OLACAK
Bazı medya organlarında bir süreden beri ´F tipi´ tabirini görüyorduk. Dillerindeki baklanın planlı bir şekilde piyasaya sürüldüğü şimdi anlaşılıyor.
Eski başsavcı Reşat Petek: Bu rapor 3. Ergenekon iddianamesinin en önemli delillerinden olacak. Kendilerine göre düşman gördükleri unsurlarla mücadele için strateji geliştirmişler. Maalesef Ergenekon sanıkları soruşturmanın hedefinin TSK ve Atatürkçü çevreler olduğu şeklinde savcıları suçlayıcı açıklamalar yaparken, bu raporla örgütün askeri bürokrasi içerisine sızdığı ortaya çıkmış oluyor. Kendilerine göre düşman gördükleriyle mücadele için strateji geliştirmişler. Ürpermemek elde değil. TSK´nın da kendi içinde temizlik operasyonlarını yapıp delil elde ettiklerini yargıya teslim etmesi gerekir. Millet artık uyanmalı. Türkiye´yi darbelerden korumak herkesin görevi. Bazı medya organlarında bir süreden beri ´F tipi´ tabirini görüyorduk. Dillerindeki baklanın planlı bir şekilde piyasaya sürüldüğü şimdi anlaşılıyor. Millet olarak çok daha uyanık olmak zorundayız.
Mahir kaynak: Türkiye´de başından beri, devlet içindeki bazı örgütler ve kurumlar iç politikayı yönlendiriyor; bu bir gerçek
Prof. Dr. Mahir Kaynak: Psikolojik harp dairesinin amacı, yabancı ülkelerin Türkiye´ye yönelik faaliyetlerine karşı koymaktır. Siyasi operasyonlara girmemesi gerekir ancak burada amacın dışına çıkılmış ve bu son derece yanlış. AK Parti kapatılamayınca bölme operasyonu gündeme geldi. Fethullahçı kanat ile AK Parti arasına bir nifak sokularak, AK Parti´nin ciddi yara alması sağlanmaya çalışılıyor. Ama Türkiye´de başından beri, devlet içindeki bazı örgütler ve kurumlar iç politikayı yönlendiriyor; bu da bir gerçek.
Hilmi Özkök ve Yaşar Büyükanıt´ın GK başkanlığı döneminde de benzer toplum mühendisliği planları basına yansımıştı. Belli ki bu bir kurum kültürü olmuş
Emre Aköz, Sabah: Peki, Deniz Piyade Kurmay Kıdemli Albay Dursun Çiçek imzalı belgenin üzerinde hangi tarih var? İşte şimdi sıkı durun: Nisan 2009! Yani tahminimiz doğru çıkıyor: Psikolojik harekat çalışmaları, tam da Başbuğ Nisan´da basın toplantısında Gülen Cemaati´ni hedef alarak konuşurken sürüyordu. Şaşırdık mı? Hayır! 2004 sonbaharında, yani Hilmi Özkök döneminde, sivil toplum kuruluşlarını yönetme ve yönlendirme planı yapılmıştı. (Nokta´da yayınlandı.) Yaşar Büyükanıt döneminde de ayrıntılı bir toplum mühendisliği planı hazırlanmıştı. (´Lahiya-1´ adlı belge Taraf´ta yayınlandı.) Yani GK Başkanı kim olursa olsun, benzeri çalışmalar yapılıyor. Belli ki bu bir kurum kültürü olmuş.
Emekli Hakim Albay Ümit Kardaş: Hükümet Başbuğ´a sormalı. Ortaya çıkan andıç, kurumsal olarak hazırlanmış görünüyor. Hükümetin, Genelkurmay´a bunu sorması lazım. Vahim bir durum var. Bu faaliyetler tamamen hükümeti hedef alıyor ve darbe planının başlangıcı. Darbe planına girişmek de müebbet hapis gerektiren bir suçtur. 27 Nisan bildirisi yaşandı bu ülkede, emekli olan genelkurmay başkanı da, o bildiriyi kendisinin yazdığını açıkladı. Ancak herhangi bir işlem yapılmadı. Bu olayda siyasi iradenin inisiyatifi önemli. Genelkurmay´ın soruşturması olayı aydınlatmak için değil, kimin sızdırdığını ortaya çıkarmak için.
Hukukçular Derneği Başkanı Kamil Uğur Yaralı: Hukuk devleti ihlal edildi. Hiçbir makam veya kişinin böyle bir eylem planını hazırlamaya hakkı ve yetkisi yoktur. Ortada demokratik düzeni yıkmaya yönelik bir anayasal suç varsa devletin savcıları var, suç duyurusunda bulunsunlar. Andıçlamaya yönelik mücadele planlarının, demokrasiyi ve laikliği koruma maskesi altında Ergenekon´a destek sağlama niyeti olduğu ortaya çıkıyor. Asıl bunlar demokratik ve laik düzen için bir tehlike ve anayasal düzene karşı suçtur. Planı hazırlayanlar kimlerse ortaya çıkarılmaları ve cezalandırılmaları gerekir. Bu tür faaliyetler ordunun itibarını ve güvenilirliğini de zedelemektedir.
Eski savcı Gültekin Avcı: Savcılar devreye girmeli. Askeri karargahta illegal faaliyet yürütenler bulunduğu bugüne kadar pek çok delille ortaya çıktı. Cumhuriyet Çalışma Grubu da buna benzer faaliyetler yapmıştı. Plan, Ergenekon´la bağlantılıdır. Sivil savcılığın yürüteceği soruşturmada aydınlatılmalıdır. İnsanları terörize edecek suç unsurlarını oluşturma hedefi, istihbaratta eski bir numaradır. Askeri vesayet rejimi devam ettikçe bunlarla daha çok karşılaşacağız. Genelkurmay bu zamana kadar soruşturmalarda öncelikle suçun nevine değil de, ´kim sızdırdı´ konusuna baktı. Burada da aynı şekilde davranılmamalıdır.
Mehmet Altan: Devletin kurumları mafyavari davranamaz. Ordu içinde siyaset yapıyorlar. Haberi okuyunca kanım dondu. Komplo tertipleyen bir grup, ordunun içinde siyaset yapıyor. İnsanların üstüne pislik atmaya çalışmaları ve bu hukuksuzluğu meşru hale getirmeleri; bu İttihat Terakki mantığı beni dehşete düşürdü. Ordunun işi bu mu? İnsanların evine silah koymak ne demek? İktidarın içine ajan koyacak bir orduyu düşünebiliyor musunuz? Türkiye´nin devlet olmaktan çok uzak olduğunu görüyorum ve endişeleniyorum.
Nazlı Ilıcak: Hesabını vermek durumundalar. Genelkurmay sadece ´Nasıl sızdı?´ diye bir araştırma yapmamalı. ´Nasıl böyle bir belge hazırlandı?´ diye araştırma yapmalı. Genelkurmay başkanının bilgisi haricinde hazırlanıyorsa da, bilgisi dahilinde hazırlanıyorsa da vahim. Birtakım belgeler çıkıyor, silahlar çıkıyor. Bu nasıl bir iş? Eğer bilgisi dahilindeyse o zaman sorumluluk taşıyor. Bunun hesabını vermek durumundadır. Bunun üzeri kapatılmamalıdır.
Ahmet Altan: Devletin suç işleme özgürlüğü yok. Hükümeti şeriatçı ilan etmekle ve bir cemaatin üyelerini ´silahlı terör örgütü´ kılığına sokmak için plan yapmakla uğraşıyorlar. Ordu, ´ben bunlardan kuşkulanıyorum, bunların evinde silah bulunmasını sağlayayım´ diyemez. Bunu yapmak suçtur. Devletin ve ordunun suç işleme özgürlüğü yoktur. İftira atmak, panik yaratmak ve insanları bölmek için plan yapan ordu olmaz. Artık bizim ordu, işinin ´askerlik´ olduğunu kavrasa da Türkiye rahatlasa.
Hasan Celal Güzel: Darbeci zihniyet tasfiye edilmeli. Bu belgeler gerçekse korkunç bir olay. İki ay önce yapılan bir çalışmadan bahsediyoruz. Bu da TSK içinde hala darbeci, demokrasiye karşı, komplocu odakların bulunduğunu gösteriyor. Bu belgeyi tertip edenleri mutlaka ortaya çıkarmak, cezalandırmak lazım. Aksi takdirde Türkiye´de demokratik rejimi oturtamayız. Mafyavari çetelerle uğraşırken, devletin kurumları bu hale gelmişse durum oldukça vahim. TSK, içinde soruşturma başlatmalı.
Alper Görmüş: Ergenekon zihniyetinin kopyası. 2007´de yayınladığımız belgelerde doğrudan sivil toplum kuruluşlarını harekete geçirmek düşüncesi vardı. Bunda ise çok net bir tezgah... Silah temin edilecek, yakalanacak... Kara propaganda yapılmak üzere hazırlanmış. Çok tehlikeli. Şunu öğrenmemiz lazım: Bu, Genelkurmay Başkanlığı´nın bilgisi dahilinde mi hazırlandı? Hazırlandıysa da korkunç, değilse de... Bu metinlerin, Ergenekon zihniyetinin bire bir kopyası olduğu çok açık.
Şamil Tayyar: Genelkurmay dosyayı kapatmasın. Belki daha vahim belgeler de kasalarda saklanıyordur. 28 Şubat süreci de bu tarz belgeler sonucunda organize edildi. Ülkeyi kaosa sürüklemeye çalışanlar bu defa başarıya ulaşamayacaklardır. Bu dosya kapatılırsa en büyük zararı asker görür. Ergenekon´un üzerine nasıl gidildiyse TSK içinde varlığı devam eden uzantılarının da üzerine aynı heyecanla gidilmelidir. Kurum içindeki bu çürük elmalar sağlıklı bünyeyi tümden bozabilir.
Ali Bayramoğlu: Ergenekon sanıklarıyla ilişki var. Bundan birkaç ay önce TSK içinde siyasi müdahaleye yönelik planlar yapılıyor olması oldukça vahim. Bunun bir Ergenekon sanığının evinde bulunuyor olması, bazı TSK mensuplarıyla Ergenekon sanıkları arasında yakın ilişkinin kanıtlanması anlamına geliyor. Ergenekon´dan tutuklanan subaylara yönelik imaj parlatma amacı da dikkat çekici. TSK´nın soruşturma başlatması şimdilik iyi bir adım gibi görünüyor.
Ergun Babahan: Meclis, olaya el koymalı. Bu bir darbe girişim belgesidir. AK Parti´yi etkisiz kılmaya yönelik bir plan. TSK, üzerine vazife olmayan işlere bulaşmış. Evlere silah konulması girişimleri falan demokrasi ve hukuk devleti açısından çok kaygı verici. Çünkü Türkiye´nin önemli bir bölümü şu anda Jandarma bölgesi. Buralarda neler olacağını insan düşünmek bile istemiyor. Türkiye bunu Genelkurmay soruşturmasına bırakamaz. Meclis tarafından soruşturulması gerekiyor.
Hukukçular Birliği Vakfı Başkanı Avukat Sinan Kılıçkaya: Rapor, Ergenekon´un faaliyetlerinin durmadığı, dışarıda halen uzantıları tarafından devam ettirildiğinin bir kanıtı. Hem siyasi partilere hem sivil örgütlere müdahale ettikleri ve bu yolda da hiçbir kural tanımadıkları ortaya çıkmıştı. Her türlü şeyi yapabilecekleri, her türlü yasadışı yola başvurabilecekleri bir kez daha ortaya çıkmıştır. Bunlarınki vatan sevgisi değil vatan hainliğidir.
Cevap bekleyen bazı sorular
1) MİLLETİN temsilcilerine ve masum insanlara tuzak kurmayı amaçlayan bu plan, kimin talimatıyla hazırlandı?
2) MASUM insanların evlerine silah ve mühimmat yerleştirmeyi kim, nasıl planlar?
3) SUÇSUZ insanlar hakkında askeri suç icat edip askeri mahkemede dava açma stratejisinin amacı ne?
4) HÜKÜMETİ yıkmayı ve sivil toplum örgütlerini töhmet altında bırakmayı kim veya kimler kendisine görev edindi?
5) BU çalışma resmi bir birim ya da toplantının ürünü müdür?
6) KOMPLONUN hazırlandığı yer olan Genelkurmay Harekat Başkanlığı 3. Destek Şube Müdürlüğü, Psikolojik Harp Dairesi´nin yeni adı mı?
7) 2009 Nisan tarihli raporda yazılanlar uygulamaya konuldu mu? Kimler karalandı, hangi faaliyetler yürütüldü?
8) KURMAY Kıdemli Albay Dursun Çiçek tarafından hazırlandığı belirtilen planın Ergenekon sanığında ne işi var?
9) GİZLİ belgeyi Serdar Öztürk´e kimin, ne amaçla ilettiği konusu araştırılıyor mu?
10) SÖZ konusu andıcın altında imzası olanlar sorgulandı mı? Soruşturmanın selameti açısından açığa alındı mı?
11) SORUŞTURMA gizliliği ihlalden mi açıldı, yoksa olayın açığa çıkartılması ve sorumluların tespiti amaçlanıyor mu?
12) ANAYASA ve yasalar ihlal edilerek bu tip plan ve andıç yapanlara hangi yaptırımlar uygulanmaktadır?
13) BU çalışma, halkı kin ve düşmanlığa tahrik amacı taşıyor mu?
14) GEÇMİŞTE buna benzer planlar hazırlanarak uygulamaya konuldu mu? ( Zaman, Bugün, Sabah)
Suçüstü yakalananlar çareyi haber yasağı koymakta buluyor. Belli ki olayı örtbas edecekler edebilirlerse..
Taraf´ın haberine soruşturma tamamlanıncaya kadar yayın yasağı
Genelkurmay Başkanlığı Askeri Mahkemesi, Taraf gazetesinin dünkü sayısında yer alan AKP ve Gülen´i Bitirme Planı başlıklı habere konu belgenin içeriği hakkında yayın yapma yasağı konulmasına, müdafilerin soruşturma dosyasının içeriğini incelemesi ve belgelerden örnek alması haklarının kısıtlanmasına karar verdi. Genelkurmay Başkanlığı Askeri Mahkemesi, Taraf Gazetesinin dünkü sayısında yer alan bir habere konu belgenin içeriği hakkında yayın yapma yasağı konulmasına karar verdi. Genelkurmay Başkanlığı Askeri Savcılığının başvurusu üzerine Askeri Mahkeme´ce alınan kararda, bugün Taraf Gazetesinde yer alan ´AKP ve Gülen´i Bitirme Planı´ başlıklı habere konu iddia edilen belgeyle ilgili haberlerin, milli güvenliği, kamu düzenini ve kamu güvenliğini ilgilendirdiği belirtildi, ayrıca bu belgenin sızdırılması ve yayınlanması hususlarında soruşturma açıldığı hatırlatıldı. Kararda şu ifadelere de yer verildi:
Bu konuya ilişkin haberlerin, yargı gücünün otorite ve tarafsızlığını etkileme ihtimalinin bulunması, ayrıca 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 157. maddesinde düzenlenen soruşturmanın gizliliğini ihlal etme ihtimalinin bulunması nedeniyle 2709 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasası´nın 28/4. maddesi uyarınca ve 5187 sayılı Basın Kanununun 3/2. maddesi uyarınca, soruşturma tamamlanıncaya kadar soruşturmayla ilgili belgelerin içeriği hakkında yayın yapma yasağı konulmuştur.( Radikal)
14 Haziran 2009: Bak şu konuşana: Kontrgerillacılardan şaşırtan savunma: ´Belgeyi polis koymuş deniliyor´
İstanbul Barosu Başkanı Muammer Aydın: Bence bu belgenin ortaya çıkışı değil, nasıl ortaya çıkarıldığı önemli. Çünkü belgelerin ofisinde bulunan kişi, bu belgelerin kendisine ait olmadığını, belgelerin polis tarafından oraya konulduğunu söyledi. Eğer bunun doğruluğu kanıtlanırsa, işte o zaman yer yerinden oynayacaktır. Bu konunun hemen araştırılması ve bunu kimlerin yaptırdığının ortaya çıkarılması gerekmektedir. Genelkurmay bu konuda üzerine düşeni yaptı ve hemen bir soruşturma başlattı. Aynı zamanda davayla ilgili gizlilik kararı da çıkarttı ki bence bu çok örnek bir karardır.
Skandal belgeyi polis koydu iddiası yalanlandı: Arama saniye saniye videoya kaydedilmiş
Ergenekon 2009´un işbaşında olduğunu gösteren ´AKP ve Gülen´i Bitirme Planı´nın polis komplosu olduğu iddiasını görüntüler ve Öztürk´ün avukatının imzası yalanladı. Ergenekon terör örgütü iddiasıyla başlatılan soruşturma kapsamında geçtiğimiz hafta tutuklanan Avukat Serdar Öztürk´ün bürosundaki aramanın saniye saniye görüntülü kayıt altına alındığı ve ´bu belge sonradan büroya konularak komplo kuruldu´ iddiasında bulunan avukatının da arama sırasında bizzat büroda bulunduğu ortaya çıktı. Öztürk´ün bürosunda yapılan bulunan ve Genelkurmay Harekat Daire Başkanlığı tarafından hazırlandığı iddia edilen ´İrticayla Mücadele Eylem Planı´ başlıklı belge ile ilgili tartışma giderek büyüyor.
TUTANAKTA İMZASI BULUNUYOR
Serdar Öztürk´ün bürusunda bulunan ve kamuoyuna ´AKP ve Gülen´i Bitirme Planı´ olarak duyurulan belgeyi inkar etme senaryosunu kayıtlara yalanladı. Öztürk´ün avukatı Hasan Gürbüz, müvekkiline ait böyle bir belge olmadığını ve komplo kurulduğunu iddia etmişti. Ancak, Öztürk´ün bürosundaki arama sırasında Öztürk´ün avukatı Demet Reçber´in de hazır bulunduğu ve büroda ele geçirilen belgelerle ilgili tutanağa polis ve savcıyla birlikte imza attığı ortaya çıktı.
ODALARA AYNI ANDA GİRDİLER
Avukatlık bürosunda yapılan arama sırasında Mücadele Şube Müdürlüğü ekiplerinin kamera kullandığı ve kameraların an be an aramaları kaydettiği ve arama yapılan her yere savcı, avukat ve polisin birlikte girdiği öğrenildi. Serdar Öztürk´ten elde edilen CD, DVD ve bilgisayar hard disklerinin imajlarının da kısa süre içinde kopyalanarak tutanak karşılığı teslim edildiği kaydedildi. Kamera uygulamasının Levent Göktaş´ın ofisinde ele geçirilen 51 no´lu DVD ile ilgili olarak ortaya atılan ´polis koydu´ iddiası gibi benzer bir olayla karşılaşmamak için yapıldığı öğrenildi.
51 NOLU DVD´Yİ SAVUNMA TAKTİĞİ
Serdar Öztürk, bazı üst düzey yargı mensupları ile bürokratlara ait şantaj amaçlı namahrem görüntüler ile Başbakan Erdoğan, Genelkurmay Başkanı Orgeneral Başbuğ ve Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Yalçınkaya´nın özel hayatı ve ailesiyle ilgili fişleme dosyalarının bulunduğu 51 Numaralı DVD´nin sahibi Göktaş´ın avukatı ve iş ortağıydı. Öztürk, TV´den 51 Numaralı DVD´yi büroya polisin koyduğunu iddia etmişti. ( Zaman)
Abdullah Harun
(13 Haziran 2009), son güncel.: (14 Haziran 2009)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER:
Özel Harp Dairesi ile ilgili manşetlerimiz
Sitemizin temel bölümlerinden olan Özel Harp Dairesi sayfamız
Askerlerin Ergenekon ve diğer soruşturmalara müdahalesi
Şemdinli Davası´nın askerlerce örtbas edilmesi
Karargah Evleri soruşturmasının askerlerce savsaklanması
Kontrgerilla´nın yargıdaki örgütlenmesi konulu manşetlerimiz
Kontrgerilla Medyası