Gezi Parkı eylemleri sırasında göstericilere kapılarını açan Divan Otel sahibi Ali Koç ve Semahat Arsel, bir Alman kuruluşu tarafından ödüllendirildi. Ödülün gerekçesinde Divan´ın Gezi Parkı protestolarında ´sivil dayanışma ve cesaretin önemli bir örneğini´ ve ´misafirperverliğin kriz anlarında da ne kadar gerekli olduğunu´ gösterdiği vurgulandı. Ödül, Batı ve özellikle Alman vakıf ve siyasilerinin Gezi olaylarına yakın ilgisine yeni bir delil teşkil ediyor. Hatay´da Gezi eylemcilerine para dağıttığı ihbarı üzerine biri Alman iki yabancı vakfa baskın yapılmış, üyeleri gözaltına alınmıştı.
08.10.2013 13:00 Gezi Parkı eylemleri sırasında göstericilere kapılarını açan Divan Otel ödüllendirildi.´Hospitality Innovation Award´a bu yıl Divan Otelleri´nin sahipleri Ali Koç ile Semahat Arsel layık görüldü. Ödülün gerekçesinde Divan´ın Gezi Parkı protestolarında sivil dayanışma ve cesaretin önemli bir örneğini ve misafirperverliğin kriz anlarında da ne kadar gerekli olduğunu gösterdiği vurgulandı. Merkezi Münih´te bulunan PKF hotelexperts isimli kuruluş tarafından verilen ödülün çarşamba akşamı Münih´te yapılacak bir törenle sahiplerine takdim edileceği duyuruldu.
Batı ve özellikle Alman vakıf ve siyasilerinin Gezi olaylarına yakın ilgisi çok sayıda somut delille ortaya çıkmıştı. Gezi olayları sürecinde Alman medyasında Türk hükümeti ve başbakanına ağır hakaretler edilmiş, Alman Başbakanı Merkel Gezi olaylarına yönelik polis müdahalesinin G-8 toplantısında gündeme getirilebileceğini dile getirdiği ileri sürülmüş, Alman milletvekili Caludia Roth da Gezi olaylarına bizzat katılarak destek vermişti. Alman vakıf ve kuruluşlarının yasak olmasına rağmen Türkiye´de siyasi faaliyetlerde bulunduğu çok sayıda somut delille ortaya çıkmış bulunuyor. Hatay´da Gezi eylemcilerine para dağıttığı ihbarı üzerine biri Alman iki yabancı vakfa baskın yapılmış, üyeleri gözaltına alınmıştı. Alman vakıflarının Türkiye´de siyasi faaliyetlerde bulunduğu iddiaları giderek çoğalırken buna yönelik henüz bir soruşturma başlatılmış değil.
Hatay´da yabancı vakıfların Gezi olaylarına aktif destek verdiğinin ortaya çıkması çok önemli. Çünkü yabancı vakıfların yasak olduğu halde Türkiye´deki siyasete müdahale ettiği iddiaları Ergenekon davası sürecinde de gündeme gelmiş ancak üzerine gidilmemişti. Bu şüpheler, Gezi olaylarıyla birlikte bir kez daha gündemde. Alman vakıflarından Ergenekon sanıklarına gönderilen parasal destek belgelerle ortaya çıkmış ancak bu konuda ayrı bir soruşturma açılmamıştı. Yine konuyla doğrudan bağlantılı olarak gündeme gelen Prof. Dr. Necip Hablemitoğlu´nun suikastle öldürülmesine de, yabancı vakıfların Türkiye´deki siyasi etkilerini araştırmasının neden olduğu ileri sürülmüş, bu konuyla ilgili somut bulgular ortaya çıkmıştı.
Bu konuyu çok yakından ilgilendiren ilginç bir gelişme Mısır´da yaşandı. Mübarek´in 2011´de devrilmesinden sonraki yeni süreçte Mısır´da yabancı vakıflara baskınlar yapıldı. ABD, Alman ve İngiliz vakıflarının 43 yöneticisi gözaltına alındı. Bu vakıfların yasak olmasına rağmen Mısır´da siyasi faaliyetlerde bulunduğu kanıtlandı. Dava sonuçlandığında ABD ve Avrupalı 43 sanığın tümü hapis cezası aldı. ABD Ulaştırma Bakanının oğlu da bu sanıklardan biri idi. Davanın bu şekilde sonuçlanması ABD ve Mısır arasında diplomatik kriz çıkardı. Dava Avrupa ülkelerinde de tepkilere yol açtı. Ve davanın sonuçlanmasından sadece 1 ay sonra Mursi askeri darbe ile devrildi.
İkiyüzlülük ödülü verilmeli
Batı ülkelerinin vakıf ve kuruluşları aracılığıyla başka ülkelerin iç siyasetine nasıl etki etmeye çalıştığı Mısır´da net şekilde görüldü. Ve halen görülmeye de devam ediyor. ABD Berkeley Ünivesitesi öğrencileri bilgi edinme yasası kapsamında ABD´nin çeşitli dernek ve kuruluşlar aracılığıyla Mısır´da Cumhurbaşkanı Mursi karşıtı göstericilere parasal yardım yaptığını kanıtladılar. Benzer bir durum şüphesiz Türkiye´deki Gezi olaylarında da mevcut. Hatay´da bunun somut bir örneği tespit edildi. Askeri darbelere hep karşı olduklarını açıklamalarına rağmen Batılıların ve Almanların Mısır´da farklı davranmalarının bir izahı yok. Ama aslında var. Darbeye darbe dememeleri, geçen bir kaç ayda darbeciler tarafından bir çok katliamlar yapılmasına ve demokrasi isteyen kitlelerin öldürülmesine karşın buna tepkisiz kalmaları, insanlık suçu işlenmesine karşın darbecilere yardıma devam etmeleri insanlık suçuna yardım teşkil ediyor. Ülkelerinin iştirak ettiği bu suçu eleştirmek ve bu konuda ödüller vermek yerine, başka ülkelerin iç siyasetine ödül maskesi altında müdahale etmek, çağdaş Batı demokrasisinin, ´ikiyüzlülük ödülü´nü hakettiği anlamına geliyor.
Bir ödül de soruşturma başlatmayanlara
İşin tuhaf bir yönü de Türkiye ile ilgili.. Yasak olmasına karşın yabancı vakıfların Türkiye´de siyasete nüfuz çabalarında bulunduğunu gösteren somut bulgular Ergenekon davasından sonra Gezi olayları sürecinde de çoğaldı. Ancak bu konuda henüz bir soruşturma başlatılmış değil. Kendi ülkelerindeki katliam ve polis şiddetine ses çıkarmayan ve o ülkelerin istihbarat ofisi gibi Türkiye´de faaliyet gösteren bu vakıflara, Türkiye´nin iç siyasetiyle ilgili bir konuda ödül veren Alman ´PKF hotelexperts´ kuruluşu da katılmış oldu. Ancak bundan daha somut bulgular da var. Bir örneği Hatay´da ortaya çıktı. Savcılıkların ne zaman harekete geçeceği ve Türk siyasetine vakıf ve kuruluşları yollarıyla dış müdahale çabalarının ne zaman soruşturma konusu olacağı merak ediliyor. (Abdullah Harun / kontrgerilla.com)
(08 Ekim 2013, 13:00)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER:
Yabancı vakıflara dava açılacak mı?
TAKSİM GEZİ OLAYLARIYLA İLGİLİ MANŞETLERİMİZ
Belgeleriyle Gezi´nin Ardındakiler
O vakıflar iş üstünde yakalandı
Mısır Alman vakıflarını yargılıyor
Mısır´da ABD rolü belgelendi
Alman vakıfları Ergenekon davasında
Ergenekon´un Almanya örgütlenmesi konulu manşetlerimiz