TSK mensuplarının darbe ve örgüt davalarından yargılanmasının, orduda moralleri bozacağı iddiasını psikolojik harekat olarak nitelendiren emekli yüzbaşı ve Taraf gazetesi yazarı Namık Çınar, davalardan etkilenenlerin sadece dört yüz kadar kişi olduğuna dikkat çekti. Gerideki kırk bin subay ile doksan beş bin astsubayı hatırlatan Çınar, TSK´da zaafiyetin olmayacağını belirtti.
08.02.2013 13:34 Namık Çınar (Taraf): Darbeci generaller ceza davalarını bir bir kaybetmeye başlayınca, ?dezenformasyon kuvvetleri? psikolojik harekâtlarını şimdi de ?orduda morallerin bozuk olduğuna? kaydırdı. Onların yaymaya çalıştıkları gibi, generaller yargı önünde hesap veriyor diye, gerçekten de huzursuzluk içinde midir ordu? Her şey bir yana, eşitsizliklerin ve ayrıcalıkların had safhada olduğu bir meslek grubunda geniş kitlelerin, kendilerine köle gibi davranan aristokrasilerine yazık oluyor diye dövündükleri nerede görülmüş?
Astlarına müşfik davranmanın kırıntısını taşısalar, hadi biraz olsun anlayacağım; insanları karşılarına alıp titretmekten, hakaret etmekten ve onlara korku salmaktan başka ne yaptılar, ömürleri boyunca? Yüz kasları dumura uğradığı için zayıflık belirtisi saydıkları küçücük bir gülümsemeyi bile çok gördükleri gergin suratlarıyla, sadece orduda değil sivil toplumda dahi, ?ne şeytanı gör, ne salâvat getir? dedirtecek bir kültür inşa etmediler mi; ne çabuk unuttunuz? Film şeridi gibi şöyle bir anımsayın son elli yılın general simalarını, bakalım nasıl imgeler uçuşacak gözlerinizin önünde?
Darbeciler resmigeçidi
27 Mayıs´ın cuntacı albayları... 21 Mayıs´ın Talât Aydemirleri... sonra da hastaneleri ve postaneleri dahi denetlemeye kalkışan Cemal Turallar... ardından 12 Mart faşizminin Memduh Tağmaç ve Faik Türünleri... nefes almaya fırsat olmadan bu defa da Kenan Evren´in 12 Eylül çetesi... akabinde 28 Şubat´çılar, hepimize ayar vermeye kalkan Çevik Birler, Erol Özkasnaklar ve onları maşa gibi kullanan daha yukarıdaki orgeneraller... ?acıma değil, artık sadece tepeleme var? diyen 2003 yılının darbe delisi Çetin Doğanları... 27 Nisan bildirisine uzanan ve... ve sonuç olarak buz dağının sadece bu görünen yüzü bile, sorarım size, bir erdemlilikler silsilesi midir ki, hoş bir hâtıranın simgeleri olarak iz bıraksın belleklerimizde?
Nasıl ki İstanbul için hani ?yıkıldıkça daha da güzelleşiyor? deniyorsa; zayıflamak şöyle dursun, ordu da arındıkça pisliklerinden, bilesiniz ki daha da güçlenip gürbüzleşiyor.
Darbecilerden temizlenmeyi, ?eriyip gitmesine seyirci kalmak? olarak niteleyenlerdir asıl, orduya zarar verenler. Böyle kimselerin eski günlere özlem duymalarının nedeni, ülkeyi değil kendi çıkarlarını düşünmelerinden, yahut da en iyi olasılıkla demokratik bir bilinci taşımamalarından gelmektedir. Düşünsenize, düşmana değil de kendi halkına korku veren bir orduyu güçlü bulmak, aklı başında bir insanın ileri süreceği şey midir?
Keşke generaller yargılanabilseydi sadece
Gerçekte masum olmaları ihtimal dâhilinde olan küçük rütbeliler yüzünden değil, ordunun başına daima çorap örmüş o yüksek generalleri kurtarmak için, dört yüz kadar kişi etrafında dönen bu yargısal süreci bulandırmaya uğraşanlar, geride daha kırk bin subay ile doksan beş bin astsubay olduğunu bilmezler mi de, terörle mücadelenin zayıfladığından dem vururlar?
Üstelik otuz senedir ne zaman bu denli yakınlaşılmıştı, şimdiki gibi bir barışa? Kaldı ki, o dört yüz kişinin yarısı da emeklilerden oluşuyor zaten. Emeklilerin ordu ile ne alâkası var da, gücünü etkilesin onun? İç Hizmet ve Askerî Personel kanunları, emeklileri asker kişiler olarak saymıyor; onlar da herkes gibi sivil kimselerdir artık.
Ne ki, özellikle emekli generaller ve albaylar, fiilî olarak ordunun yakasını bırakmıyorlar bir türlü. Bu bağı kurma ve iletişimi sürdürme olanağı buldukları yerler ise, unlarını eleyip eleklerini de duvara asmış olmaları gerekirken hâlâ eskisinden de yoğun bir şekilde yaşam sürdürdükleri askerî mıntıkalar içinde yer alan general lojmanları ile orduevi ve askerî kamplar olarak karşımıza çıkıyor.
Hâlbuki ordudaki bütün sosyal tesisler esasında muvazzaf kadrolar içindir. Eh, emekliler de yararlansın diye düşünülmüşken, âdetâ onlar tarafından ele geçirilmişlerdir.
Hiçbir askerî sorumlulukları kalmadığı hâlde, toplum tarafından da neredeyse sanki hâlâ asker imişler gibi algılanarak TSK´yı siyasallaştırmalarına göz yumulmaktadır. O yüzden ordu, acilen bu emekli unsurların hâkimiyetinden ve etkilerinden kurtarılmalıdır.
Başbakan Erdoğan, hakkını teslim edelim ki, öyle tehdide, korkutmaya filan pabuç bırakacak bir adam değildir. Eğer endişeye kapılmışsa, yanlış bilgilendiriliyordur da ondandır. Bu yüzden, darbeci generallerden hesap sormaktan vazgeçerek askerî vesayetin tümüyle silinip süpürülmesini yarı yolda keserse; tarihin kimi affetmeyeceğini, işte o zaman görecektir asıl. (Namık Çınar / Taraf)
ADNAN TANRIVERDİ: TSK´DA KADRO KRİZİ YOK
Emekli Tuğgeneral Tanrıverdi de TSK´da kadro krizi yok dedi. Emekli Tuğgeneral: TSK´da her rütbe sahibi bir üst rütbenin, makamın görevini yapmaya hazırdır her zaman.
Emekli Tuğgeneral Adnan Tanrıverdi, tutuklu komutanların durumu TSK için zaafiyet oluşturuyor iddialarına karşı çıktı. 7 Şubat tarihinde Habertürk TV´de canlı yayına katılan Tanrıverdi, Generallerin yüzde 10 tutuklu, zaafiyet olur mu diye soruyorlar. Her yıl zaten generallerin yüzde 10´dan fazlası Yüksek Askeri Şura (YAŞ) kararlarıyla emekli ediliyor. O zaman zaafiyet mi oluyor? Bu yıl 57 general emekli edildi dedi.
27 Mayıs´ta 235 general tasfiye edildi
Adaleti Savunanlar Derneği (ASDER) Onursal Başkanı Emekli Tuğgeneral Adnan Tanrıverdi, tutuklu komutanlar ve TSK´daki kadro krizi iddialarıyla ilgili önemli açıklamalar yaptı. Tutuklu komutanlar ile TSK´daki istifaların emir-komuta işleyişinde zaafiyet oluşturmayacağına vurgu yapan Emekli General Tanrıverdi, 1960 darbesindeki subay tasfiyesini hatırlattı. 27 Mayıs´ın tam bir askeri darbe olduğunu ve sadece siyaset kurumuna değil, TSK´ya da yapılan bir darbe olduğunu hatırlatan Tanrıverdi, o dönemde 235 general ve 4170 subayın emekliye sevkedildiğine dikkat çekti.
-28 Şubat sürecinde 1000´e yakın subay-astsubay görevinden ayrıldı
-12 Eylül döneminde 450-500´e yakın subay-astsubay görevinden ayrıldı
-12 Mart muhtırası döneminde 600 subay-astsubay ordudan ayrıldı.
Ergenekon ve Balyoz´dan tutuklu hükümlü olan generallerin durumun TSK´da bir zaafiyet oluşturur mu sorusuna rakamlarla cevap veren Tanrıverdi şunları söyledi:
-2012 yılında TSK´dan 57 general kadrosuzluk nedeniyle emekli oldu.
-Tutuklu olan general sayısı ise 68.
-Eğer hakikaten bu davalar nedeniyle görevinden ayrılanlar nedeniyle TSK görevini aksatacak olsaydı bu emeklilikler olmazdı. Bundan önceki yıllarda da aynı şeyler var.
-TSK´da her rütbe sahibi bir üst rütbenin, makamın görevini yapmaya hazırdır her zaman. Kimse endişe etmesin. (Habertürk)
GENELKURMAY : TSK´DA EMİR KOMUTA ZAFİYETİ İDDİASI GERÇEK DIŞI
Genelkurmay Başkanlığı´ndan 6 Şubat´ta yapılan açıklamada da Türk Silahlı Kuvvetlerinde emir komuta zafiyeti olduğu iddiaları yalanlandı. Genelkurmay Başkanlığı´ndan yapılan açıklamada, Türk Silahlı Kuvvetlerinin dinamik ve kurumsal yapısı nedeniyle, ayrılan her personelin yerine, aynı ehliyette başka bir personelin görevlendirildiği ve istifa/emekliliğin doğal, kişisel bir hak olduğu unutulmamalıdır. Türk Silahlı Kuvvetlerinde emir komuta zafiyeti olduğu iddiası gerçek dışı olup; bu iddia, halen kendilerine tevdi edilen kutsal vatan hizmetini, vatan-millet-bayrak sevgisiyle önemli ölçüde özveri ve fedakarlıkla yerine getiren personelimize karşı yapılan büyük bir haksızlık olarak değerlendirilmektedir denildi.
Genelkurmay Başkanlığı´ndan yapılan yazılı açıklama şöyleydi: Bazı basın yayın organlarında, Türk Silahlı Kuvvetlerinden ayrılan personel sayılarından yola çıkılarak, Türk Silahlı Kuvvetlerinde emir komuta zafiyeti bulunduğu iddialarına yer verildiği üzüntüyle görülmektedir. Türk Silahlı Kuvvetlerinde, istekle istifa/emeklilik Ocak-Şubat aylarında gerçekleşmektedir. Kendi isteğiyle Türk Silahlı Kuvvetlerinden ayrılacak personelin işlemleri devam etmektedir. İşlemler tamamlandıktan sonra kamuoyuna bilgi sunulacaktır. Türk Silahlı Kuvvetlerinin dinamik ve kurumsal yapısı nedeniyle, ayrılan her personelin yerine, aynı ehliyette başka bir personelin görevlendirildiği ve istifa/emekliliğin doğal, kişisel bir hak olduğu unutulmamalıdır. Türk Silahlı Kuvvetleri personeli, kendisine verilen her türlü kutsal vatan görevini başarı ile yerine getirme azim ve gayreti içindedir. Türk Silahlı Kuvvetlerinde emir komuta zafiyeti olduğu iddiası gerçek dışı olup; bu iddia, h?len kendilerine tevdi edilen kutsal vatan hizmetini, vatan-millet-bayrak sevgisiyle önemli ölçüde özveri ve fedakarlıkla yerine getiren personelimize karşı yapılan büyük bir haksızlık olarak değerlendirilmektedir. Gündem yaratarak, Türk Silahlı Kuvvetlerine zarar verebileceğini düşünenler, büyük bir yanılgı içindedirler. Yıkıcı mahiyet taşıyan söylem ve yayınların, Devletimizin gücüne ve itibarına önemli ölçüde zararlar verebileceği daima göz önünde tutulmalı ve Türk Silahlı Kuvvetleri üzerinden yapılacak bu tür girişimlerin ülkemize yönelik en büyük kötülük olabileceği dikkate alınmalıdır. (DHA)
(08 Şubat 2013, 13:34)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER:
Özel Harp başbakanları korkutuyor
Moral orduya lazım, yargıya değil
Ergenekon Aydınlık´ta: Yeni belgeler
Ergenekon´un henüz ortaya çıkartılamayan yedek (idhar) kadroları
Savcılar Ergenekon ´İdharı´nın peşinde
Gölcük´teki çuvallar devede kulak: Savcılar iz peşinde
Ergenekon davası gerekli mi?
Ergenekon henüz çökertilemedi
Su uyur cuntacı uyumaz: İşte ispatı
Ergenekon hala diri, Bakıcı kaçabildi
7. iddianame: Ergenekon hala faal
Ergenekon hala aktif: Planları çökünce yenisini yapıyorlar
Ses kaydı: Yeni darbe hazırlığı
Ergenekon, Balyoz ve benzer davaları engelleme girişimleri
Ergenekon, Balyoz ve bağlantılı iddianamelerde arama yap