4 yıldan uzun süren Ergenekon davasında sona çok yaklaşıldığı halde 3 sanık hala firari konumda: Bedrettin Dalan, Turhan Çömez ve Orgeneral Mustafa Bakıcı.. Dalan, iddialara göre darbede başbakan olacak isimdi. Çömez, Başbakan Erdoğan´ın çok yakınına kadar girmeyi başarmış bir isim.. Bakıcı´nın yurtdışına kaçırılışı ise filmlere konu olabilir. Acaba Türkiye´nin bu üç ismi getirecek gücü mü yok, yoksa bilmediğimiz ´özel´ bir durum mu var?
25.12.2012 10:09 4 yıldan uzun süren Ergenekon davasında sona çok yaklaşıldığı halde 3 sanık hala firari konumda: Bedrettin Dalan, Turhan Çömez ve Orgeneral Mustafa Bakıcı.. Dalan, iddialara göre darbede başbakan olacak isimdi.. Çömez, Başbakan Erdoğan´ın çok yakınına kadar girmeyi başarmış bir isim.. Bakıcı´nın yurtdışına kaçırılışı ise filmlere konu olabilir.. Acaba Türkiye´nin bu üç ismi getirecek gücü mü yok, yoksa bilmediğimiz ´özel´ bir durum mu var? Sabah yazarı Mahmut Övür´ün köşe yazısında dile getirdiği ancak içeriğine girmediği bu iki ihtimali irdelemeye çalışalım.
Övür´e göre; Dava dosyasına göre, pozisyonları tutuklu olanlar kadar önemli olan bu isimler unutulmuş görünüyor ve yurtdışında ellerini kollarını sallayarak gezmesi kafalarda soru işareti yaratıyor.
Örneğin iddiayı göre olası darbenin cumhurbaşkanı adayı Prof. Dr. Mehmet Haberal, Başbakan adayı ise Bedrettin Dalan´dı. Haberal´ın tutuklanması 2.5 yıl sürdü ve kolay olmadı ama sonunda tutuklanıp cezaevinde kondu. Dalan için yurtdışında tutuklama kararı çıktı ama bir adım atılamadı.
Çömez´in durumu da farklı değil. Başbakan Erdoğan´ın özel kalemi olacak kadar işin içine girmiş biri. İddianameye bakılırsa, Çömez iç sinir sisteminin Dalan ise dış sinir sisteminin önemli aktörü...
Emekli Orgeneral Bakıcı da sıradan biri değil. Sadece emekli ediliş biçimi, yurtdışına kaçışındaki bağlantılar bile ne kadar önemli olduğunu göstermeye yetiyor. İnternet Andıcı davasından Genelkurmay Başkanı içerideyken onun dışarıda olması ilginç.
Bu üç isim sanki unutulmuş gibi... Neden acaba? İçeridekiler kaçmadığı için mi ceza çekiyor? En azından suçluların iadesi hukukuna göre nasıl bir işlem yapıldığını kamuoyunun bilmesi gerekiyor. Biraz eskileri hatırlayalım, bir dönemin dokunulmaz işadamı Cavit Çağlar bile ABD´den eli kelepçeli getirildi. Acaba Türkiye´nin bu üç ismi getirecek gücü yok mu? Ya da bizim bilmediğimiz özel bir durum mu var? (1)
ÖZEL DURUMLAR
Mahmut Övür´ün dile getirdiği ihtimallerden ilki olan, Türkiye´nin bu sanıkları getirmeye gücünün yetip yetmediği konusunda net bir şey diyemiyoruz tabi. Muhtemelen bazı diplomatik kartları masaya koyunca devletlerin bu sanıkları vermemesi mümkün görülmüyor. Ne de olsa devletler arasında karşılıklılık esası var. Bugün onlar bize sanıkları vermezse yarın biz de onlara misilleme yapabiliriz. O kartlar demek ki masaya konulmuyor.
Diğer ihtimal olan özel durumlar düşünüldüğünde ise akla iki ihtimal geliyor.
1- Ergenekon´un dış ayağının koruması altındalar mı?
İlki, sanıkların örgüt için çok önemli konumda bulunduğu ve örgütün dış uzantılarınca korumaya alındığı şeklinde.. Firari sanıkların uzun süredir yakalanamaması, Uluslararası Polis Teşkilatı´nın (Interpol) Türkiye´nin tüm başvurularına karşı çeşitli bahanelerle işi yokuşa sürmesi, Almanya´nın Dalan´a sahte pasaport vermesi, yine Almanya´nın Türkiye´deki Ergenekon davasında istenen cezaların ağırlığını gerekçe göstererek sanıkları iade etmeyi reddetmesi.. Benzer durumlar diğer firari sanıklar için de geçerli sayılır. Çömez defalarca İngiltere´de görüntülendi.. Bakıcı´nın da Dalan´ın yanında olduğu ileri sürülüyor. Bu bulgular, akla Ergenekon´un dış ayağının olduğu ve bu ayağın sanıkları koruma altına almış olabileceği ihtimalini getiriyor.
Bunu güçlendiren bulgular var. Örneğin Dalan´a Alman gizli servisince sahte pasaport verilmesi.. Almanya gibi demokrasi ülkesi diye örnek gösterilen bir devlet nasıl sahte pasaport verebilir, inanılır gibi değil. Ancak pasaportun ortaya çıkmasıyla bu iddianın gerçek olduğu kesinleşti. (2)
Bu noktada, Türklere karşı Almanya´da yakın dönemde işlenen vahşi cinayetleri de hatırlatalım. Önceleri kundaklamalar şeklinde gerçekleşen peşpeşe ev yakmalarda, çok sayıda Tük aile yanarak can vermişti. Bu olayların arkasında Türk işçileri ülkeyi terketmeye zorlama politikası olduğu, devletin gizlice bu olayları desteklediği iddia edilmişti. Yahudilerin kamplara sürülüp katledilmesi çok da uzun zaman önce olmadı aslında. Kundaklamaların arkasından ´Dönerci Cinayetleri´ olarak adlandırılan Türklere yönelik seri cinayetler geldi. Bu cinayetlerin sokak serserisi şeklindeki neo nazilerce işlenen adi polisiye vakalar olmadığı, arkasında Alman derin devletinin bulunduğu kesinleşti. (3)
Bu noktada bazı Alman araştırmacıların ileri sürdüğü görüşler şüpheleri biraz daha netleştiriyor. Alman derin devleti üzerine yazdığı kitaplarla tanınan yazar Jürgen Elsasser, Almanya ve Türkiye´de ´uyuyan gladyo/kontrgerilla hücreleri´ bulunduğunu ve Türklere yönelik cinayetlerde bu hücrelerin parmağı olduğunu savundu. Neo Nazi katillerin daha büyük örgütleri saklamak için kılıf olarak kullanıldığını söyleyen Elsasser ekledi: ´Hatta hiç Nazi bile olmayabilirler.´ Yine aynı Alman araştırmacılara göre, kontrgerilla diye bildiğimiz ve İkinci dünya savaşı sonrasında ABD öncülüğünde tüm Nato ülkelerinde kurulan gizli yarı resmi terör örgütlerinden en güçlüleri Türkiye ve Almanya´da bulunuyor. (4)
Almanya´da kontrgerilla teşkilatı bulunduğuna ve bu örgüte dair benzer şok bilgiler 1990 yılı sonundaki Gladio skandalı ertesinde de ortaya çıkmıştı. Hatırlanacağı gibi, 1990 yılı sonunda İtalya´da patlayan Gladio skandalı tüm Nato ülkelerine sıçradı. Türkiye hariç tüm üyeler örgütün varlığını kabul etti, ya tasfiye ettiklerini ya da yasal sınırlara çektiklerini açıkladılar.
Ancak aynı Alman araştırmacılar bunun doğru olmadığını, Almanya ve Türkiye´deki örgütlerin hala aktif olduğunu çeşitli bulgulara dayanarak ileri sürüyorlar. Dönerci cinayetlerinde yürütülen soruşturmanın halen tamamlanmamış olması ve hemen her gün yeni bir skandal bilginin ortaya çıkması, demokrasi ülkesi denilen Almanya´nın hiç de öyle olmadığını, perde gerisinde Nazi Almanyasını anımsatan karanlık işlerin döndüğünü gösteriyor.
Dış bağlantı iddiasını güçlendiren bir başka bulgu, INTERPOL isimli Uluslararası Polis Teşkilatı´nın Türkiye´nin defalarca müracaatına rağmen çeşitli bahaneler üreterek sanıkları vermeye yanaşmaması. Hatta Ergenekon ve benzer davalara bakan mahkemeler örgütü, bulunan cephaneleri ve sanıkların örgütsel konumları ile eylemlerini belgelerle birlikte Interpol´e ayrıntılı şekilde resmi yazıyla izah ettiği halde durum değişmedi. (5)
Ortaya çıkan bir diğer bilgi de bu bulguları pekiştiriyor. Ergenekon soruşturmasının başladığı 2007 yılından bugüne kadar geçen 5 yıllık süreçte örgütün Almanya´da da bağlantıları olduğunu gösteren bulgular ortaya çıktı. Almanyanın çeşitli ülkelerin ekonomi ve siyasetine nüfuz etmede kullandığı Alman vakıflarının Ergenekon davasında halen sanık konumundaki çok sayıda kişiye ve Ergenekon örgütüyle bağlantılı derneklere çeşitli miktarlarda maddi yardım gönderdiği belgelerle kanıtlandı. Ergenekon davasına bakan mahkeme bu bilgilerin peşine düştü. (6)
İşte bu bulgular Ergenekon´un ve sanıklarının Almanya´da ve bu devletin ağırlıkta olduğu Interpol teşkilatında kollandığı iddialarını güçlendiriyor. (7)
2- Bu kişiler itirafçı mı?
Diğer bir özel durum olarak da 2008 yılında ileri sürülmüş olan ilginç bir iddiayı söyleyebiliriz. Buna göre, Bunlar itirafçı arkadaşlar. Çetenin kilit elemanları ve koruma altındalar. Eğer böyle yapılmasaydı Eruygur´un başına gelen (merdivenden düşerek boynunu zedelemesi ya da Ersöz´ün hastanede suikast girşimine maruz kalması, Kozinoğlu´nun cezaevinde beklenmedik şekilde ölmesi, Savcılara örgütle ilgili kritik bilgiler sunduğu iddia edilen Albay Belgütay Varımlı´nın balkondan düşerek hayatını kaybetmesi ve benzer şüpheli olaylar) bunlara da gelecekti. Hükümet ve emniyet gayet güçlü. Herşey yolunda. Gereksiz kaygılara kapılınmamalı. Bu çetenin dibinden tepesine herşey açıkta artık. Ergenekoncuların saklanacak yerleri kalmadı.. (8)
Son derece ilginç (!) olan bu görüş de neticede özel bir durum sayılabilir.
Abdullah Harun / kontrgerilla.com
(1) sabah.com.tr/Yazarlar/ovur/2012/12/25/dalan-ve-comez-unutuldu-mu
(2) kontrgerilla.com/mansetgoster.asp?haber_no=4014
(3) kontrgerilla.com/mansetgoster.asp?haber_no=3914
(3) yenisafak.com.tr/yazarlar/?t=15.11.2011&y=IbrahimKaragul
(4) kontrgerilla.com/mansetgoster.asp?haber_no=3914
(5) kontrgerilla.com/mansetgoster.asp?haber_no=4694
(6) kontrgerilla.com/mansetgoster.asp?haber_no=4694
(6) kontrgerilla.com/mansetsec.asp?m_no=4271%20721
(7) kontrgerilla.com/mansetara_act.asp?aranacak=erge-deutsch
(8) kontrgerilla.com/mansetgoster.asp?haber_no=92
(25 Aralık 2012, 10:09)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER:
Sanıklara Ergenepol koruması
Interpol´e sunulan Ergenekon raporu
Bunlar mı Türkiye´yi yönetecekti: Firari Ergenekoncular
Bedrettin Dalan´ın firarı ile ilgili manşetlerimiz
Turhan Çömez´in firarı ile ilgili manşetlerimiz
Mustafa Bakıcı´nın firarı ile ilgili manşetlerimiz
Ergenekon, Balyoz ve benzer davaları engelleme girişimleri
Ergenekon ve bağlantılı iddianamelerde arama yap