Balyoz davasında Savcı, davanın başka bir mahkemeye naklinin mevcut sorunları çözmeyeceğinden, yargılamaya devam edilmesini, esas hakkındaki mütalaa doğrultusunda karar verilmesini istedi. Yargıtay´ın Şubat ayında sanık avukatının kasıtlı olarak duruşmalara girmediği ve hükmün verildiği bir başka davada verdiği, ´yargılamanın avukatsız da devam edebileceği´ kararı savcının görüşünü değiştirmesine neden oldu. Talebi görüşen mahkeme heyeti, avukatlar katılmasa da yargılamaya devam etme kararı aldı ve sanıklara savunmaları için son kez süre verdi.
06.08.2012 11:46 Orgeneral Bilgin Balanlı, eski Hava Kuvvetleri Komutanı emekli Orgeneral Halil İbrahim Fırtına, eski Deniz Kuvvetleri Komutanı emekli Oramiral Özden Örnek, eski 1. ordu komutanları emekli orgeneraller Çetin Doğan ve Ergin Saygun ile Koramiral Abdullah Can Erenoğlu´nun da aralarında bulunduğu 250´si tutuklu 365 sanıklı ´Balyoz Planı´ davasının 97´inci duruşması başladı. İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesi´nce Silivri Ceza ve İnfaz Kurumları Yerleşkesi´nde oluşturulan salonda yapılan duruşmaya, emekli orgeneraller Çetin Doğan ve Halil İbrahim Fırtına, emekli Oramiral Özden Örnek ile MHP´den milletvekili seçilen emekli Korgeneral Engin Alan´ın da aralarında bulunduğu 222 tutuklu sanık katıldı. Emekli Orgeneral Ergin Saygun ve YAŞ kararıyla emekliliğe sevk edilen korgeneral Nejat Bek´in de aralarında bulunduğu 28 tutuklu sanık ile ´Ergenekon´ davasından tutuklu yargılanan emekli Tuğgeneral Levent Ersöz ise duruşmaya gelmedi. Duruşmada, tutuksuz yargılanan 7 sanık ile 6 avukat da hazır bulundu.
-Avukat boykotu sürüyor-
´Deliller değerlendirilmeden, savcının esas hakkında görüşünü açıkladığı ve tanık dinleme taleplerinin kabul edilmediği´ gerekçesiyle mahkemeyi protesto amacıyla sanık avukatlarının büyük bir bölümünün duruşmaya katılmamaya devam ettiği görüldü.
-Adli Tıp: Ergin Saygun cezaevinde kalabilir-
Balyoz davasına yaklaşık iki aylık aradan sonra devam ediliyor. 15 Haziran 2012 tarihindeki son duruşmada savcı şok bir talepte bulunmuş, avukatların boykotu nedeniyle yargılamanın devam edememesini gerekçe göstererek davanın başka bir mahkemeye gönderilmesini istemişti. Duruşma başlarken, İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı Ömer Diken mahkemeye gönderilen evrakları üye hakim Ali Efendi Peksak´ın okuyacağını açıkladı. Üye Hakim Peksak, Eski Genelkurmay 2. Başkanı emekli Orgeneral Ergin Saygun ile ilgili Adli Tıp Kurumu 3. İhtisas Kurulu´nun raporunu okudu. Kalp hastası olan Koroner arter hastalığı olan ve halen Mehmet Akif Ersoy Hastanesi´nde tedavi gören Saygun ile ilgili raporda, Daha önceki kontrollerinde kendisine sürekli egzersiz ve diyet önerildiği ve bu uygulamaya multidisipliner olarak devam etmesi gerektiği belirtildi. Raporun sonuç bölümünde Saygun´un Doktor ve reviri olan bir cezaevinde kalmasında sağlığı açısından bir sakınca olmadığı belirtildi.
-Savcı talebini geri çekti-
Bugünkü duruşmada davanın başka mahkemeye gönderilmesi görüşünü değiştiren savcı Hüseyin Kaplan, davanın başka bir mahkemeye naklinin mevcut sorunları çözmeyeceğinden, yargılamaya devam edilmesine, esas hakkındaki mütalaa doğrultusunda karar verilmesini istedi. İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesi´ndeki duruşmada söz alan savcı Hüseyin Kaplan, davanın nakli konusunda talepte bulunmak ve incelemek üzere süre istediğini hatırlatarak, şu görüşlerini bildirdi:
´Gelinen aşamada ve durumun incelenmesinde davanın naklinin mevcut sorunları çözemeyeceği, nakil gerçekleşse dahi yargılamadaki sorunların aynı şekilde devam edeceği, yeni bir mahkemenin bu kapsamdaki dosyayı ele alması, incelemesi ve karar vermesinin yargılamayı daha da uzatacağı, bunun tutuklu sanıkları daha da mağdur edeceği, baro tarafından avukat görevlendirmesinin yapılmadığı, bu gerekçelerle aynı yerde yargılamaya devam etme gerektiği anlaşılmıştır.´
YARGITAY´IN AVUKATSIZ DA DAVA GÖRÜLEBİLİR KARARI EMSAL OLDU
Yargıtay 9. Dairesi´nin benzer bir duruma ilişkin müdafiler katılmadan da davanın görülebileceği şeklinde karar vererek, dosyayı onadığını ifade eden savcı Kaplan, ´Davanın nakli konusunda herhangi bir talebimiz bulunmamaktadır. Tevsi tahkikat talebimiz de bulunmamaktadır. Yargılamaya aynı mahkemede devam edilmesi, esas hakkındaki mütalaamız doğrultusunda karar verilmesi mütalaa olunur´ dedi. Savcının bahsettiği emsal Yargıtay kararı, 14 Şubat 2012 tarihinde verilmişti.
-Mahkeme Başkanı ile sanık avukatı tartıştı-
İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesi´ndeki duruşmada, dosyaya gelen evrakların okunmasının ardından konuşan mahkeme heyeti başkanı Ömer Diken, duruşma savcısı Hüseyin Kaplan´ın davanın başka bir yere nakli konusunda talepte bulunmak üzere dosyayı incelemek için süre istediğini hatırlatarak, bu konuda savcının mütalaasını okuyacağını söyledi.
Bu sırada, duruşmaya giren az sayıdaki avukat arasında bulunan tutuklu sanık emekli Orgeneral Çetin Doğan´ın avukatı Hüseyin Ersöz, savcıdan önce kendisine söz verilmesini istedi. Başkan Diken´in söz vermemesi ve savcının mütalaa vereceğini belirtmesi üzerine avukat Ersöz, buna itiraz ederek kendisine savunma hakkı verilmediği yönünde açıklamalarda bulundu.
Başkan Diken´in, ´Biz duruşmaya davet ediyoruz. Siz gelip gerginlik yapıyorsunuz. Siz önce dinlemeyi öğrenir misiniz´ sözleri üzerine Ersöz, itirazına devam ederek, söz verilmediği için duruşmadan çıkacağını beyan etti.
Başkan Diken de, ´Heyet ile bu şekilde kavga edilmez. ´Mahkeme başkanı söz vermedi´ diye duruşmadan çıkılmaz. İsterseniz çıkabilirsiniz. Zaten daha önce de Celal Ülgen aynısını yapmıştı. Planladığınız şekilde söyleyeceklerinizi söyleyip çıkıyorsunuz. Ya sessiz oturur, ya da çıkarsınız. Söz vermeden konuşmanın hukuki bir anlamı yok´ diye konuştu. Ersöz´ün, söylenerek salondan ayrılması sırasından savcı Hüseyin Kaplan da, ´Avukatın talebi anlamadığı aşikar´ dedi.
Savcının davanın başka bir mahkemeye nakledilmesi konusundaki mütalaasını okurken, ´Gelinen aşamada davanın naklinin mevcut sorunları çözmeyeceği...´ şeklindeki sözleri, sanık ve sanık yakınlarının gülmesine neden oldu.
Başkan da, ´Bu gülmeleriniz tutanaklarda geçiyor. Konumlarınıza uygun şekilde size davranıyoruz ama konumlarınıza uygun tutumu sizden göremiyoruz´ dedi.
Savcı Kaplan da, ´Siz gülüyorsunuz ama biz gülümsediğimiz de de eleştiriyorsunuz. Burada hukuki bir değerlendirmede bulunuyoruz. Yanlış ya da doğru görebilirsiniz, dinlemek zorundasınız´ diye konuştu.
Ardından savcı Kaplan, mütalaasını okudu. Başkan Diken de, savcının daha önceki celselerde verdiği esas hakkındaki mütalaaya karşı kimi sanıkların söz hakkını kullandığını belirterek, sanıklara esas hakkında savunma yapmak isteyen olup olmadığını sordu.
-Özkök ve Yalman tanık olarak dinlensin-
Bu sırada söz alan sanıklardan Levent Kerim Uça´nın avukatı Hakan Tunçkol, müvekkilinin beyninde tümör olduğu ve hayati risk taşıdığı gerekçesiyle tahliyesini istedi. Tunçkol ayrıca, bu davayı ilgilendiren beyanlarda bulunan eski Genelkurmay Başkanı emekli Orgeneral Hilmi Özkök ve emekli Orgeneral Aytaç Yalman´ın birlikte tanık olarak dinlenilmesini talep etti. Engin Alan´ın avukatı Yakup Akyüz´ün de aralarında bulunduğu bazı avukatlar da mahkemeye dilekçe vererek, aynı talepte bulundular.
Başkan Diken, avukatların mahkemeye duruşmaya katılmayacaklarına yönelik ortak imzalı 25 sayfalık bir dilekçe sunduklarını belirterek, ´Geldiğimiz aşamada mahkeme 6 Nisan 2012´den beri herhangi bir işlem yapamamaktadır. Bizim bunları zorlama yetkimiz yok. Baro da avukat tayin etmiyor. Oluşan durumu görüşmek üzere saat 14.00´a kadar ara veriyoruz´ dedi. Duruşmaya ara verildi. ( AA)
FLAŞ!!! DAVA AVUKATLAR OLMASA DA SÜRECEK, SON SÖZLER SORULDU
Balyoz Darbe Planı Davası´nda Mahkeme, sanıkların tahliye taleplerini reddetti ve son savunmalarını yapmaları için son kez süre verdi. Duruşmanın öğleden sonra başlayan oturumunda konuşan mahkeme heyeti başkanı Ömer Diken, savcılığın daha önceki celselerde esasa karşı verdiği mütalaaya karşın kimi sanık ve sanık avukatlarının beyanlarının alındığını belirterek, çoğu sanık avukatlarının da Nisan 2012´den bu yana bu haklarını kullanmadıklarını ancak Ceza Muhakemeleri Kanunu´nun (CMK) 188/1. maddesine göre beyanda bulunmalarının gerektiğini ifade etti. Mahkemenin bugünkü duruşmada bir ara karar verdiğini ve bu ara kararın, yargılamanın tıkanmasını aşma amaçlı olduğunu kaydeden Diken, bir dahaki duruşmayı yakın bir zamana verdiğini ve mahkemenin kısa periyodik aralarda yapılacağını sözlerine ekledi. Duruşmada taleplere karşı görüşü sorulan İstanbul Cumhuriyet Savcısı Hüseyin Kaplan, tutuklu sanıkların bu hallerinin devamına karar verilmesini talep etti.
Daha sonra taleplere ilişkin mahkeme heyetinin verdiği ara karar, üye hakim Murat Üründü tarafından okundu. Buna göre mahkeme heyeti, bir çok sanık avukatlarının tepki, yargılamayı uzatma ve yargılamayı kilitleme amacıyla duruşmalara katılmadıklarını hatırlatarak, bu nedenle duruşmaların ertelenmek zorunda kaldığını belirtti. Avukatlara süre verildiğini belirten mahkeme heyetinin ara kararında, şu ifadeler yer aldı:
´Ancak mahkememizin çabalarının sonuçsuz kaldığı, duruşmaya katılmadıkları, bu nedenle yargılamanın gereksiz yere uzatıldığı ve sürüncemede bırakıldığı, Türk Medeni Kanunu´nun 2. maddesinde, ´herkes haklarını kullanırken ve borçlarını yerine getirirken dürüstlük kuralına uymak zorundadır, bu hakkın açıkça kötüye kullanılmasını hukuk düzeni korumaz´ şeklinde düzenlemenin bulunduğu, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi´nin 17. maddesinde, hakların kötüye kullanılmasının yasaklandığı, ayrıca hiçbir hukuk sisteminde hakkın kötüye kullanılmasının korunamayacağı, duruşmaya katılmayan sanıklar ve avukatlarının ve kendilerine başkaca bir avukat atanmasını kabul etmeyen sanıkların bu tutumlarının açıkça ´hakkın kötüye kullanılması´ olarak değerlendirilmesi gerektiği anlaşılmıştır.´
Heyet, bu gerekçelerle sanık avukatlarına son kez süre verildiğine dikkati çekti.
-Yeni yasa, değişiklik meydana getirmiyor-
Tutuklu sanıkların, elde edilen deliller ve kuvvetli suç şüphesini gösteren olguların devam etmesi ile 3. Yargı Paketi olarak adlandırılan 6352. sayılı yasada yapılan değişikliğin, tutuklu sanıkların hukuki durumlarında herhangi bir değişiklik meydana getirmediği gerekçesiyle tutukluluk hallerinin devamına hükmeden heyet, başka suçtan tutukluyken tahliye edilen Erdinç Yıldız, Mehmet Cem Çağlar ve Mehmet Seyfettin Alevcan´ın savunmalarının alınması nedeniyle duruşmalara gelme zorunluluklarının kaldırılmasını da öngördü.
DAVA 16 AĞUSTOS´A ERTELENDİ
Mahkeme heyeti, duruşmayı 16, 17, 23, 24, 27 ve 28 Ağustos 2012 tarihlerine erteledi.
Duruşmaya öğle arası verildiği sırada, duruşmaya girmeyen avukatlardan bazıları, salonun bulunduğu binanın önünde bir basın açıklaması yaptı. Avukatlar, mahkemenin hukuk dışı uygulamalarla davayı sürdürdüğünü ve avukatların taleplerinin hukuka aykırı bir şekilde reddedildiğini savunarak, bugün gelinen aşamada da mahkemenin aynı tavrını sürdürdüğünü ve sanıkların adil yargılanma haklarının yok sayıldığını kaydettiler.
YARGITAY: AVUKATSIZ DA DAVA GÖRÜLEBİLİR
Savcının talebini geri çekmesine ve davaya avukatsız da devam edilmesi kararı alınmasını istemesine gerekçe olan Yargıtay kararı, 14 Şubat 2012 tarihinde verildi. Haydar Yıldırım isimli şahıs, 12 Ocak 1993´te gerçekleşen bir gasp eylemi nedeniyle İstanbul 4 No´lu Devlet Güvenlik Mahkemesi´nde yargılandı. 2000 yılında tahliye oldu. İki yıl sonra gasp ve terör örgütü TKP/ML-TİKKO üyesi olmaktan toplam 30 yıl hapis aldı. Yargıtay 9. Ceza Dairesi, sanığın bu iki suçtan değil, eski 765 sayılı TCK´nın 146´ncı maddesine göre, ´Anayasal düzeni zorla değiştirmeye çalışmak´ suçundan hüküm kurulması gerektiği gerekçesiyle kararı bozdu. Tekrar başlayan yargılamada 4 No´lu DGM yerine kurulan İstanbul 12. Ağır Ceza Mahkemesi, sanığı, Yargıtay´ın bozma kararına uyarak TCK 146´dan 30 yıl hapse mahkum etti. Ancak bu sırada sanık yurtdışına kaçtı, avukatı da duruşmalara gelmedi. İstanbul 12. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı Vedat Yılmaz Abdurrahmanoğlu, üye hakimler Oktay Kuban ve Mehmet Erdoğan´ın 28 Aralık 2009´da verdiği karar da temyiz edildi. Yargıtay savcısı, 17 Ocak 2012´deki mütalaasında, hükmü doğru bulduğunu belirtse de, sanığa yüklenen suçun yasada öngörülen cezasının alt sınırı karşısında Ceza Muhakemesi Kanunu´nun ´zorunlu müdafiliği´ düzenleyen ilgili fıkrası ile ´Duruşmada hazır bulunacaklar´ başlıklı 188/1. maddelerine aykırı davranıldığını iddia etti. Yani 5 yıldan fazla hapis eczası istenen bir suçla ilgili duruşmada ´zorunlu sanık müdafii´ olması gerektiğini ancak görevlendirme yapılmadığını, sanığın da dinlenmediğini ve bu nedenle de savunma hakkının kısıtlandığını belirterek bozma istedi.
-Savunma hakkı ihlal edilmemiştir-
Devlet güvenliğine ilişkin suçlara bakan Yargıtay 9. Ceza Dairesi´nin 14 Şubat 2012 tarihli kararında, somut olayda, mahkemece bozmaya uyularak yargılamaya devam ettiği belirtildi. Ancak tüm araştırmalara rağmen sanığın bulunamadığı ve yokluğunda bozma doğrultusunda önceki hükümdeki cezayı aşmadan, yazılı şekilde hüküm kurulduğu gözetildiğinde mahkemenin uygulamasında savunma hakkına yönelik bir ihlalin görülmediği aktarıldı. Ayrıca sanığın vekaletnameli müdafiinin 2003 tarihli bozma kararından sonra vekillikten çekildiği, daha sonraki celseye de sanık müdafii olduğunu belirten başka bir avukatın katıldığı anlatıldı. Bu avukatın da istediği süre verilmesine rağmen vekaletname sunmadığı gibi sonraki celselere de katılmadığı kaydedildi. Bu durumda sanığın, zorunlu müdafi ile ilgili açık ya da örtülü muvafakatinin alınamayacağı için Ceza Genel Kurulu kararı doğrultusunda sanığın haberi olmadan müdafiinin yaptığı işlemin hukukî sonuç doğurmayacağı bildirildi. Kararda, Vekaletnameli avukatın çekildiği, başka bir vekilin savunmayı üstlenmediği, sanığın bulunamadığı ve zorunlu müdafiden haberdar edilemediği böylesi durumlarda yargılamanın sürdürülmesine savunma hakkının kötüye kullanılması suretiyle engel olunacağı gözetildiğinde; sanığa bir müdafi atamadan hüküm kurulmuş olmasının savunma hakkının ihlali olarak değerlendirilmeyeceği anlaşılmış, tebliğnamedeki bu hususlara ilişkin görüşlere iştirak edilmemiştir. denildi. Kararın sonunda ise, Bozmaya uyularak yapılan yargılama sonunda toplanan deliller karar yerinde incelenip, sanığın üyesi bulunduğu silahlı terör örgütünün, Türkiye Cumhuriyeti Anayasası´nı cebir ve şiddet kullanarak değiştirme amacına yönelik olarak vahamet arz eden olayları gerçekleştirdiği ifade edilerek hükmün onandığı açıklandı.
Yargıtay´ın, alt sınırı 5 yıldan fazla olan 765 sayılı TCK´nın 146´ncı maddesine ilişkin bu kararı 17 Nisan 2012´de İstanbul 12. Ağır Ceza Mahkemesi´ne ulaştı. 365 sanıklı Balyoz darbe planı davasında, sanık avukatlarının boykotu ve İstanbul Barosu´nun da müdafi atamaması nedeniyle oluşan krizin de haksız, dayanaktan yoksun olduğunu gösterdi. Çünkü Balyoz sanıkları da Yargıtay kararına konu olan ´devlet güvenliğine ilişkin suçla´ yargılanıyor. ( Zaman)
(06 Ağustos 2012, 11:46)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER:
Flaş!!! Balyoz mahkemesi değişebilir
Sanıklar, avukatları ve İstanbul Barosu ortak yapımı ´Balyoz davasını kilitleme´ planı
Flaş!!! Balyoz: Savcıdan esas mütalaa
Savcılığın Esas mütalaasını (920 sh) okumak için tıklayın
BALYOZ PLANI VE DAVASI MANŞETLERİMİZ
1. Balyoz iddianamesinde ara
2. Balyoz iddianamesinde ara
3. Balyoz iddianamesinde ara
Ergenekon ve bağlantılı iddianamelerde arama yap
Ergenekon, Balyoz ve benzer davaları engelleme girişimleri