Ergenekon davasında, Eski Başbakanlardan Bülent Ecevit´in koruma müdürlüğünü yapan Recai Birgün´ün, Ecevit´in itibarsızlaştırılarak iktidardan indirilmesine ilişkin iddiaları bugünkü duruşmanın da tartışma konusu oldu. Birgün, ikinci gününde de Ecevit´in itibarsızlaştırılmasına ilişkin iddiaların kaynağının, sanıklardan Mehmet Haberal´ın sahibi bulunduğu Başkent Üniversitesi Hastanesi olduğunu söyledi. Mehmet Haberal ile avukatı Dilek Helvacı, iddialara ilişkin Birgün´e sorular yöneltti.
22.05.2012 10:18 İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi´nde görülen Ergenekon davasının 186. duruşmasında Mehmet Haberal, Mustafa Balbay, Veli Küçük, İbrahim Şahin ve Doğu Perinçek´in de aralarında bulunduğu 40 tutuklu sanık hazır bulundu. Ergenekon davası ile birleştirilen Şile kazılarına ilişkin, davanın tutuklu sanıkları Ulaş Özel, Hüseyin Yanç ve Okan İşgör´ün de tutuklu sanık bölümünde yer aldığı görüldü. Şile kazılarına ilişkin dava sanıklarının da ilk kez Ergenekon davasına katılması ile Ergenekon davasında toplam sanık sayısı 260´a, tutuklu sanık sayısı ise 64´e yükselmiş oldu. Eski Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ, Levent Ersöz, Hurşit Tolon ve Sedat Peker´in de aralarında bulunduğu 24 tutuklu sanık ise duruşmaya gelmedi. Duruşmaya katılan tutuksuz sanık Yalçın Küçük ise Odatv davası kapsamında tutuklu olduğu için tutuklu sanık bölümünde yer aldı. Duruşmaya katılanlar arasında iş adamı Mehmet Emin Karamehmet de bulundu. Karamehmet´in tanık olarak ifade vermesi bekleniyor.
TANIK RECAİ BİRGÜN´ÜN İFADESİ
Dün yapılan oturumda, tanık olarak ifadesine başvurulan eski Başbakanlardan Bülent Ecevit´in koruma müdürlüğünü yapan Recai Birgün, bugün de Mehmet Haberal´ın avukatı Dilek Helvacı´nın sorularını cevapladı. Helvacı, Birgün´e, Rahşan Ecevit ile aynı iddialarla ortaya çıkmalarına rağmen, neden sonradan görüşlerinin ayrıldığını sordu. Rahşan Ecevit´in, Ergenekon operasyonlarının iktidar partisinin güdümünde olduğunu düşündüğünü aktaran Birgün, kendisinin de tam tersi görüşü savunduğunu söyledi.
-Başkan, avukatın tanığa garip sorular yöneltmesine izin vermedi-
Helvacı´nın, ´Rahşan Hanım, sizin için Bülent Ecevit´in ilkeli siyaset anlayışına aykırı davrandığınızı söylüyor´ şeklindeki sözleri üzerine Mahkeme Heyeti Başkanı Hasan Hüseyin Özese, ´Başkalarının görüşlerinden soru soramazsınız. Tanığı yargılamıyoruz. Bu kabul edilemez´ diyerek uyarıda bulundu.
Helvacı, ´Bir grup, Ecevit´in siyasi komplolarla iktidardan ayrıldığını iddia ediyor, bir grup da Birgün´ün seçim dönemlerinde böyle iddialar ortaya attığını söylüyor´ diyerek, Birgün´ün DSP´den milletvekili seçildiğine değindi. ´Tanığı yargılamıyoruz. Milletvekili seçilmek her vatandaşın amacı olabilir´ diyen Başkan Özese, Helvacı´nın yönelttiği bazı sorulara da ´Sorularınız tanığın düşüncelerini sorgular vaziyette´ diyerek izin vermedi. Özese, ´Siyasi dava değil, hukuki dava. Tanığın kişiliğini yargılar mahiyette soru sormayın´ dedi.
Helvacı´nın, tanığın yaptığı açıklamalarda çelişkiler olduğunu belirtmesi üzerine Birgün, ´Bende bir çelişki yok. Gördüklerimi anlatıyorum. Neyi gördüm, neyi duydum anlatmaya çalışıyorum. Bunların gerçek olduğuna inanıyorum´ dedi.
Birgün, açıklamalarında sanıkları suçlamadığını belirterek, ´O dönemde bir yapılanma olduğunu düşünüyorum. O yapılanma bu mu bilmiyorum´ dedi.
Helvacı´nın ´Bir tek siz varsınız inanan. Belgeler farklı söylüyor´ diye konuştu.
Helvacı´nın, ´Ecevit hakkında iş göremezlik raporu verileceği bir duyum mu, yoksa size hastaneden arayarak kati raporu için çağırdılar mı´ sorusuna Birgün, ´Haberal beni telefonla aradı. Son bir kontrole gelmemizi istedi. ´Kati rapor tabirini kullandı mı´ tam olarak hatırlamıyorum´ diye yanıt verdi.
Avukat Helvacı´dan sonra da Mehmet Haberal Birgün´e bazı sorular yöneltti. Haberal, Sayın Başbakan rahatsızlandığında Başkent Üniversitesi Hastanesine siz getirdiniz. Ben ya da hastaneden birisi ´İlla da Başbakan´ı buraya getirmek zorundasınız.´ tarzında bir yönlendirmede bulundu mu size? diye sordu. Birgün, böyle bir yönlendirmenin yapılmadığını söyledi.
-Birgün: Bugünleri yaşayacağımı bilsem kamera ile gezer kayda alırdım-
Haberal´ın soruları üzerine Birgün, Bülent Ecevit´in Başkent Üniversitesi Hastanesinde 7-8 ay daha tedavi edilmesi gerektiğinin söylendiğini anlatarak, Rahşan Hanım ile Bülent Ecevit´i eve götürüp götüremeyeceğimizi sorduk. Bize, periyodik muayene ve tedavisine dikkat etmemiz koşuluyla taburcu edebileceklerini ve görevinin başına bu koşul ile geçebileceğini söylediler. cevabını verdi. Haberal´ın, bu görüşmeyi nerede yaptığını, tanığı olup olmadığını, bu konuya ilişkin delil niteliğinde belge olup olmadığını sorduğu Birgün, ´Sohbet arasında bize söylendi. Ben, Rahşan Hanım, Turgut Zileli ve sizin de bulunduğunuz ortamda konuşuldu. Rahşan Hanım hastanede kalmayı kabul etmedi. Konuya ilişkin elimde bir belge yok, söylenenlerden başka. Bu günleri yaşayacağımı bilsem elimde kamera ile gezer, gördüklerimi ve yaşadıklarımı kayda alırdım. Ancak bu günleri aklıma getirmediğim için şu an sadece gördüklerimi söz ile aktarabiliyorum. dedi.
Haberal, Bir koruma müdürünün, bir ülkenin Başbakanını rahatsızlığı durumunda kapasiteli bir hastaneye götürmesi gerekmez miydi? Yoksa görevi Başbakanı basından kaçırmak, geceleri getirip götürmek ve gizli iş yapmak mıdır? Başkent Üniversitesi ve ben üzerimize düşen görevi yerine getirdik. Sayın Başbakan´ı tedavi edip taburcu yaptık. 7 ay daha Başbakanlık yaptı. 4,5 yıl daha yaşadı ve beyin kanaması nedeniyle aramızdan ayrıldı. ifadelerini kullandı. Birgün ise Sayın Ecevit´i ve hükümeti yıkmak için bir dizi operasyon yapılmıştır. Hastalığı da bu operasyonlara bahane edilmiş, yerine başka bir yapı kurulmaya çalışılmıştır. Sayın Ecevit, kamuoyuna hasta, konuşamaz, sağını ve solunu dahi bilemez diye lanse edildi. şeklinde konuştu.
Haberal, Birgün´ün bu konuşmalarına, Şimdi CHP Zonguldak milletvekiliyim. Ancak o dönem siyasetin içinde değildim. Tanık benim hangi sebeple o dönem siyasetin içerisinde olduğumu söyleyebiliyor. Bunları açıklamak zorundadır. dedi. Haberal´ın sorularından sonra avukatı Dilek Helvacı, tekrar soru sormak için izin istedi. Helvacı´nın soruları sırasında Başkan Özese, duruşmaya kısa bir ara verdiklerini açıkladı.
Haberal, ´Türkiye Cumhuriyeti´nin Başbakanı Bülent Ecevit´in, tedavi etmemizin ardından sağlığına kavuşmasından dolayı gurur duydum. Hala da duyuyorum´ dedi ve Ecevit´in rahatsız olduğu dönemde muhatabının tanık Recai Birgün olmadığını söyledi. O dönemde, Bülent ve Rahşan Ecevit ile muhatap olduğunu ifade eden Haberal, ´Tanık, benim kendisini cep telefonundan aradığımı söyledi. Telefonda, ´Sayın Başbakan Başkent Üniversitesi Hastanesi´ne gelmeli´ dediğimi iddia etti. Acaba ne zaman aradım, tarih verebilir mi? Elinde belgesi var mı?´ diye sordu. Recai Birgün ise tarihi hatırlamadığını ve elinde belgesi olmadığını dile getirdi.
Sağlık sorunları nedeniyle duruşmalara katılamadığını tekrarlayan Haberal´a, Mahkeme Heyeti Başkanı Hasan Hüseyin Özese, ´Bakın tanığa rahat rahat soru sorabiliyorsunuz´ dedi.
Haberal, Ecevit´i ziyaret ederek tedavi etmenin görevi olduğunu belirterek, Ecevit´i tedavi ederek, görevinin başına gönderdiklerini söyledi.
Başkan Özese´nin sorularını da yanıtlayan Birgün, 2001-2002 yılındaki gelişmelere ilişkin DSP´nin yöneticileri ve Rahşan Ecevit´in de aynı şeyleri söylediğini belirterek, ´Ancak artık bunları benden başka kimse söylemiyor´ dedi. Birgün sözlerini, bu olaylarla alakalı bilgisi ve görgüsü olan, kalbinde Ecevit´e karşı sevgi besleyen herkesi, bildiklerini anlatmaya davet ederek bitirdi. Duruşmaya öğle arası verildi.
-Haberal basın açıklamasıyla tahliyesini istedi-
Ergenekon davasının tutuklu sanığı Mehmet Haberal, Recai Birgün´ün ifadesini tamamlamasının ardından avukatı Dilek Helvacı aracılığıyla yazılı basın açıklaması yaptı. Birgün´ün iddialarına cevap veren Haberal, dilekçesinde Merhum Bülent Ecevit´e, Başkent Üniversitesi Ankara Hastanesi´nde kesinlikle yanlış bir tedavi yapılmadı. Ecevit´in taburcu olduktan sonra 6 ay süreyle Başbakanlık görevini yürütüp, 4 buçuk yıl daha yaşamını sürdürmesi de bunun açık göstergesidir. ifadesine yer verdi. Haberal açıklamada tahliyesini de istedi.Birgün´e açtığı davalar nedeniyle aralarında ciddi husumet bulunduğuna dikkat çeken Haberal, Recai Birgün´ün hukuken objektif tanık olarak dinlenmesi mümkün değildir. dedi.
Recai Birgün´ün, Haberal, Ecevit´e hastaneden çıktığı gün, ´Birkaç cümle de olsa basın açıklaması yapın´ dedi şeklindeki ifadesini eleştiren Haberal, Başbakan´ın gerek hastane önünde yaptığı basın açıklamasına gerekse aynı gün Başbakanlık Konutu´na giderek ikinci kez yaptığı basın açıklamasına tamamıyla kendi serbest iradesiyle karar vermiştir. Ayrıca, Başkent Üniversitesi´nce düzenlenen sağlık heyeti raporlarında Ecevit´e mutlak yatak istirahati yapması gerektiğine dair herhangi bir öneride bulunulmayıp, tam tersine travmaya maruz kalmamak koşuluyla 2 saatlik periyotlarla, günlük ofis çalışmalarını sürdürebileceği açıkça belirtilmiştir. açıklamasını yaptı.
Ecevit´e işgöremezlik raporu verileceği iddialarının somut hiçbir delile dayanmadığını iddia eden Haberal´ın açıklamasında, Bu bir duyumdan ibarettir. Recai Birgün´ün elinde soyut iddialarını doğrulayabilecek hiçbir belge bulunmamaktadır. Ecevit taburcu olduktan sonra Başkent Üniversitesi´ni temsilen eşi Rahşan Ecevit ile birlikte şahsıma teşekkür mektubu gönderdi. Kamuoyuna yaptığı çeşitli açıklamalar ile Başkent Üniversitesi´ndeki tedavisini yürüten hekimlere defalarca teşekkür etti. Vefatına kadar tam 5 kez Başkent Üniversitesi´nin bir kuruluşu olan Kanal B´yi şahsi konutunda kabul ederek röportaj verdiği sırada, şahsıma hürmetlerini iletti. Bu durumlar, tanığın iddialarının ne derece mesnetsiz olduğu bir kez daha somut olarak tespit edilmiştir. denildi.
Açıklamada, Kanaatimce merhum Bülent Ecevit´in tedavi süreci ile ilgili şahsımı ve kurucusu olduğum Başkent Üniversitesi Hastanesi´ndeki değerli hekimleri, kamuoyunda zan altında bırakmaya yönelik bu tür asılsız ithamlara en güzel yanıtı, halkımız 12 Haziran 2011 genel seçimlerinde, 100 binlerce oy vererek Ecevit´in ilk kez seçildiği Zonguldak ilinden beni CHP 24. Dönem Milletvekili seçerek vermiştir. ifadesi kullanıldı.
Son olarak mahkeme huzurunda dinlenen tanık beyanları ile de suçsuzluğunun bir kez daha kanıtlandığını öne süren Haberal, açıklamasını, Demokratik hukuk devletinin bir gereği olarak, daha önce tahliye edilen milletvekilleri ile ilgili emsal kararlar da göz önünde bulundurularak, milli iradenin tecellisine engel teşkil eden 3 yılı aşkın süredir devam eden haksız tutukluluk halime son verilmesini temenni ederim. sözleri ile bitirdi. ( Cihan)
MEHMET KARAMEHMET´İN İFADESİ
İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi´nde görülen Ergenekon davasının öğleden sonraki oturumunda, Çukurova Holding ve Turkcell GSM Şirketi´nin Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Emin Karamehmet´in tanık sıfatıyla ifadesine başvuruldu. Karamehmet, işinin ne olduğu sorusuna Serbest çalışırım. şeklinde cevap verdi.
Başkan Özese´nin Dava konusu olaylar ve sanıklarla ilgili ne biliyorsunuz? sorusu üzerine Karamehmet Benim davayla ilgili fazla bilgim yok. Savcının sorularını cevaplamaya hazırım. diye konuştu.
Mahkeme Başkanı Hasan Hüseyin Özese, Karamehmet´in savcılıkta verdiği ifadesini okuyarak, bazı bölümlerini Karamehmet´ten tekrar açıklamasını istedi. Özese´nin, tutuklu sanıklardan eski Jandarma İstihbarat Daire Başkanı Levent Ersöz´ü tanıyıp tanımadığını sorması üzerine Karamehmet, konuştuğu kişinin Ersöz olduğunu sonradan öğrendiğini söyledi. Karamehmet, dava sanıklarından dönemin Jandarma İstihbarat Teknik Takip Daire Başkanı Albay Hasan Atilla Uğur´u ise Kürşat Albay olarak tanıdığını söyledi.
Sanık Levent Ersöz ile görüşüp görüşmediği şeklindeki soruya ise Karamehmet, Telefonla görüştüm diye hatırlıyorum. şeklinde cevap verdi. Levent Ersöz tarafından Tuncay Özkan´ı Çukurova Grubu´na geri almasının istenip istenmediğinin sorulması üzerine de Karamehmet, Evet, Levent Ersöz, Tuncay Özkan´ı geri almamı söyledi ama organizasyondaki yeri dolmuştu. Bu nedenle geri alamayacağımı söyledim. dedi. Başkan Özese, bu görüşme tutanağının sonunda ise Ersöz´ün, Karamehmet´e Ayaklarınıza sağlık, teşekkür ederiz. dediğini okuması dikkat çekti.
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel´in Kemal Yavuz´u tanıyor musunuz? şeklindeki sorusu üzerine tanık Karamehmet, Evet tanıyorum. Tuncay Özkan´ın işe başlamasından sonra geldi ve bizim gazetemizde yazmaya başladı. Tuncay Özkan´ın ayrılmasından sonra da kalması için ısrar etmelerine rağmen ´Ben burada yazmam.´ diyerek gruptan ayrıldığını söyledi. ifadelerini kullandı.
Savcı Pekgüzel´in, Özkan´ın nasıl işe alındığına ilişkin soruları üzerine Karamehmet, Özkan´ı Turkcell´in başında bulunan Ersin Pamukova´nın işe aldığını söyledi. Karamehmet, Daha önceden Medya Grup Başkanlığı yoktu. Tuncay Özkan ile birlikte böyle bir başkanlık makamı oluşturuldu. diye konuştu.
Özese´nin, Özkan´ın Jandarma Genel Komutanlığı ve TSK´da tanıştığı Generaller ve komutanlar var mıydı? Bu kişilerden size bahseder miydi? şeklindeki sorusu üzerine Karamehmet Hayır cevabını verdi.
Özese, Jandarma İstihbarat Komutanlığında yapıldığı belirtilen bir telefon görüşmesi var. Herkes bu görüşmeyi kabul ediyor ama sadece görüşme içinde yer aldığı görülen Tuncay Özkan kabul etmiyor. Bu görüşmenin çözüm tutanağı var. 16 Aralık tarihli görüşme tutanağı. açıklamasını yaptıktan sonra bu görüşme tutanağına ilişkin sorular soracağını söyledi. Bunun üzerine tutuklu sanık Tuncay Özkan´ın avukatı Ahmet Çörtoğlu, bu tutanak denilen belgenin bir bilgisayar çıktısı olduğunu ve görüşme tutanağı olarak kabul etmediklerini söyledi. Daha sonra tutuklu sanık Hasan Atilla Uğur da bulunduğu yerden bu görüşme tutanağını ve görüşmeyi kabul etmediğini söyledi. Yapılan itirazların ardından Mahkeme Başkanı Hasan Hüseyin Özese, Önce savcı Pekgüzel´in sorusunu dinleyelim. dedi.
Savcı Pekgüzel tutanakta Tuncay Özkan tarafından Mehmet Emin Karamehmet zor duruma düştüğünde en büyük desteği Silahlı Kuvvetler´den görmüştür. dediğinin belirtildiğini ifade ederek, TSK size destek oldu mu? diye sordu. Bu görüşmeyi bilmediğini belirten Karamehmet, Levent Ersöz ile 2002 yılında sanırım bir görüşmemiz vardı. Yanımızda Kürşat Albay da vardı. Bana Pamukbank´ı sordu. O dönemde BDDK Pamukbank´a el koymak üzereydi. O tarihte bankaların rakamları tutuyor ya da tutmuyor diye tartışılıyordu. Bana herhangi bir haksızlık var mı diye sordular. Ben de bunları anlattım. Bunun dışında bir yardım görmedim. şeklinde cevap verdi.
Daha sonra bu görüşme tutanağına ilişkin tutuklu sanık Hasan Atilla Uğur ve bazı sanık avukatları tekrar itirazda bulundu. Bu sırada Cumhuriyet Savcısı Pekgüzel, Kürşat Albay dediğiniz kişi burada sanıklar arasında var mı? Teşhis edebilir misiniz? Sanıklar arka tarafınızda dönüp bakarsanız. dedi. Karamehmet önce göremediğini söyledi. Ardından da Biraz önce ayağa kalkan bir sanıktı sanıyorum. dedi. Daha sonra Hasan Atilla Uğur´un arka sıralardan kalkarak Benim, tanışıyoruz. demesi üzerine Karamehmet, Evet işte kendisi bu kişidir. diye konuştu.
Savcı Pekgüzel, Şener Eruygur´u tanıyor musun? sorusuna tanık Karamehmet, Şener Eruygur´u tanıyorum. Eruygur Jandarma Genel Komutanı olduğunda tebrik için makamına gitmiştim. 10-15 dakikalık bir görüşmeydi. dedi. Bu görüşmede Tuncay Özkan´ın bulunup bulunmadığı şeklindeki soruya ise Karamehmet, Tuncay Özkan yoktu. Ancak Akşam Gazetesi Ankara temsilcisi Nuray Başaran olabilir diye cevap verdi. Tuncay Özkan´ın Çukurova Medya Grup Başkanlığı´ndan ayrıldığında yurtdışında olduğunu belirten tanık Karamehmet, Tuncay Özkan ve ekibi o dönemde 9 milyon dolara gelmişti. Arkadaşlar fiyatının yüksel olduğunu belirterek yarıya düşürmek istemişler, Özkan kabul etmeyerek işten ayrılmış dedi. Pekgüzel´in, Eruygur sizden Tuncay Özkan´ı işe geri almanızı istedi mi? şeklindeki sorusuna da Karamehmet Hayır cevabını verdi.
Savcı Pekgüzel, Tuncay Özkan´ın işe alınmasına herhangi birisinin aracılık yapıp yapmadığını tekrar sordu. Karamehmet´in bu durumdan bilgisi olmadığını söylemesi üzerine savcı Pekgüzel, Neticede işe bir muhabir alınmıyor. Bir grubun başına çok yüksek fiyatlarlarla bir başkan getiriliyor. Yani bir baktınız ki Tuncay bey grubun başında öyle mi? diye sordu. Karamehmet, Arkadaşların yetkisi vardı, getirmişler. dedi. Pekgüzel, Özkan´ın getirilişine ilişkin daha sonradan bir soru sorup sormadığını sordu. Karamehmet sormadığını söyledi. Pekgüzel, Tuncay Özkan grup Başkanı olduktan sonra önemli değişiklikler yapıldı mı? diye sordu. Karamehmet, Yaptı, normaldir. cevabını verdi.
Bunun üzerine Pekgüzel, Özkan, tutanağa göre ´Burada bir kale inşaa ettik. Ulusal duruşun bir kalesi´ ifadesini kullanıyor. Bunun için sordum. Özkan´ı işe aldığını söylediğiniz Ersin Pamuksüzer´in görevi neydi? diye sordu. Karamehmet ise Pamuksüzer, Turkcell´in başındaydı. dedi. ( Cihan)
-Adli Tıp: Şener Eruygur duruşmalara katılabilir-
Öte yandan, Ergenekon soruşturması kapsamında 5 Temmuz 2008 tarihinde tutuklanan ve rahatsızlığı nedeniyle 21 Eylül 2008 tarihinde tahliye olan Şener Eruygur hakkında Adli Tıp Kurumu Başkanlığı´ndan gönderilen rapor da mahkemeye ulaştı. Kandıra cezaevinde geçirdiği beyin kanamasının ardından hastaneye kaldırılan ve daha sonra da tahliye edilen Şener Eruygur´un sağlık durumunu belirten Adli Tıp Kurumu Başkanlığı raporunda, duruşmalara katılmasında sağlık yönünden bir sakınca teşkil etmediği belirtildi. Bu gelişme ile halen savunmasını yapmayan Şener Eruygur´un, mahkemeye çağrılarak savunmasının duruşmada alınması durumu gündeme geldi.
Eruygur için, ´Silahlı terör örgütü kurmak veya yönetmek´, ´Hukuka aykırı olarak kişisel verileri kaydetmek´, ´Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasını engellemeye teşebbüs etmek´, ´Yargıç üzerinde nüfuz kullanmak´, ´Devletin güvenliğine ilişkin belgeleri tahrip etmek, amacı dışında kullanmak, hile ile almak, çalmak´, ´Türkiye Cumhuriyeti Hükümetine karşı silahlı isyana tahrik etmek´, ´Türkiye Büyük Millet Meclisini ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasını engellemeye teşebbüs etmek´, ´Devletin güvenliğine ilişkin gizli belgeleri temin etmek´, ´Tasarlayarak kişiyi yerine getirdiği kamu görevi nedeniyle kasten öldürmek´, ´Patlayıcı madde bulundurmak´, ´Kişilerin hayatı, sağlığı veya mal varlığı bakımından tehlikeli olacak biçimde ya da kişilerde korku, kaygı veya panik yaratabilecek tarzda silahla ateş etmek veya patlayıcı madde kullanmak´, ´Mala zarar vermek´ ve ´Yasaklanan bilgileri temin etmek´ suçlarından 3 kez ağırlaştırılmış müebbet, 142 yıldan 246 yıla kadar hapis cezası isteniyor. ( Cihan, AA, AA)
ZEKİ SEZER BİRGÜN´ÜN İDDİASINI REDDETTİ
DSP eski Genel Başkanı Zeki Sezer, Ergenekon davasında tanık olarak dinlenen Bülent Ecevit´in yakın koruması Recai Birgün´ün dile getirdiği Ecevit´e çalışamayacak raporu verilecek şeklinde iddiasıyla ilgili Ben böyle bir şey söylemiş değilim. dedi.Recai Birgün´ün sözlerini Cihan´a değerlendiren Zeki Sezer, konuyla ilgili çok söyleyecek bir şeyi olmadığını belirterek, şöyle devam etti: ´Çalışamayacak raporu verilecek´ diye bir şeyi hatırlamıyorum. O sıra rahmetli Ecevit´in yanına gidip geliyorduk. Arkadaşlarla birlikte parti işleri, siyaset konuşuyorduk. Böyle bir şeyi söylediğimizi hatırlamıyorum. Böyle bir duyumu alacak durumda değilim ben en azından. Böyle bir duyum olmadığına göre, bunun nasıl söylemiş olabilirim. Böyle bir şey gerçekten olmadı. Ama çok şey konuşuldu. Gidip geldik. ´Bir duyum aldık böyle bir şey yapılacak´ demedik. O gün başka bir takım aktörlerin ağzından yazılanlar olmuştu. Dönüp bakmadım o yazılara. Ben böyle bir şey söylemiş değilim. O iddialar işlemler tıbla, doktorlukla, sağlıkla ilgiliyse hem uzman olmadığım, hem bilgim olmadığı için bir şey söylemem söz konusu değil. O zaman da ´yanlış tedavi mi uygulandı´ diye soran gazeteci arkadaşlara şunu söylüyordum: Ben hiçbir doktora bunu konduramam diyordum. Böyle bir şeyi aklımdan bile geçirmem diyordum. Bugün de inancım o.
Bülent Ecevit´in iktidardan uzaklaştırılması için kampanyalar yapıldığını anlatan Sezer, konuşmasını şöyle sürdürdü: Ecevit´in DSP´nin iktidardan uzaklaştırılması için siyasetin bir çok şey yapıldı mı? Bütün basın, bütün başka şekillerde Ecevit, DSP gitsin kampanyaları yapılıyordu. Recai bey nereden bu kanıya varıyor yakınlarında evlerinin içindeydi. Ecevit kendi hastalıklarını kendi içlerinde yaşarlar. Dışarıya pek yansıtmazlar. Her şeye rağmen en sık gidip gelen insanlar olarak daha çok siyaset konuşuyorduk. Siyaset derken parti yöneticisi olarak yapılması gerekenler konuşuluyordu.
DSP Genel Başkanı Masum Türker´in DSP´nin iktidardan uzaklaştırılmasının da yargı tarafından araştırılması talebinin hatırlatılması üzerine Sezer, Siyaseten bunların araştırılması lazım. Bizi tankla topla indirmediler. İçimizden arkadaşlarımız istifa edip gitti. O arada Ecevit hastaydı böyle bir şey karşılaşıldı. Topla tankla indirilmiş olsak onun soruşturması ayrı. diye konuştu.
DSP´de yaşanan istifalarda baskı olup olmayacağı ile ilgili soruya ise Sezer şöyle cevap verdi: Bence siyaseten araştırılması lazım. Akademisyenlerin siyasi tarih anlamında ilgilenmesi yerinde olur. İstifa edenler arkadaşımız. Bir baskıyla gittiler diye böyle bir şey görmedim. Siyasi kaygıyla olabilir. DSP artık irtifa kaybediyor, başka yerde yerimizi alalım diye olabilir. Bunu kapsamlı düşünmek gerekir. ( Cihan)
BAŞBAKAN´DAN HABERAL DEĞERLENDİRMESİ
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Ergenekon Davası´nın tutuklu sanığı CHP Zonguldak Milletvekili Mehmet Haberal´ın tutukluluk durumuyla ilgili, ´Haberal konusu şu anda tamamen yargının konusudur.Ve yargı ile ilgili olan bu konu hakkında şuanda dışarıdan içeriden bazı aktivistlerin şu veya bu kişilerin bu tür temennileri bizi pek ilgilendirmiyor. Bizi alakadar etmiyor. Yargı bu konuda ne karar verirse herkes ona uymak durumundadır. Konu sıradan bir konu değildir ve konunun ilişkili olduğu madde ciddi bir maddedir. Ve bu maddeyi bile bile, bu maddenin muhatabı olduğunu bile bile ne yazık ki mensubu oldukları siyasi parti bu kişileri aday göstermiştir. Mesleki noktadaki taassubla bu iş ele alınırsa bu yanlış olur´ dedi.
RECAİ BİRGÜN´DEN ÇARPICI İDDİALAR
17.11.2012 16:21 Eski Başbakan Bülent Ecevit´in koruma amiri Birgün kendisine Ergenekon davasında tanıklık yapmaması için aba altından sopa gösterildiğini söyledi. Eski Başbakan Bülent Ecevit´in koruma amiri ve eski DSP Milletvekili Recai Birgün, Ergenekon davasında tanık olarak ifade vermesiyle ilgili Rahşan Ecevit başta olmak üzere birçok yerden tepki aldığını söyledi. Birgün, Ergenekon´da ben ifade vermek için gitmeye kalktığımda Ecevit´in en yakınlarından tepki aldım. ´Niye kaşıyorsun bu olayı, bu olay aslında iktidar partisinin işine yarar´ gibi birtakım çok anlaşılmaz, çok temelsiz sebeplerle bana açık karşı koyanlar olduğu gibi çeşitli yollarla da ´aba altından sopa gösterenler´ oldu. dedi.
Cihan Haber Ajansı (Cihan)´na konuşan Birgün, merhum Bülent Ecevit´in tedavisi sürecine ilişkin verdiği ifadelerin ardından, en büyük direnci ve tehdidi kendi yakınlarından gördüğünü söyledi. ´Bunlardan birisi sayın Rahşan Ecevit´tir. diyen Birgün şöyle devam etti: Bu konuda ben, hem üzülerek de söylüyorum; hem büyük tehdidi, en büyük bu konudaki direnci kendi yakınlarımızdan gördük maalesef. Bunlardan birisi Sayın Rahşan Ecevit´tir. O dönemleri beraber yaşadık biz. Beraber neler olduğuna karar verdik, ´evet bu böyle´ diye düşünüp ona göre adımlar attık. Ancak ne yazık ki daha sonraki dönemlerde benim bu Ergenekon´da; sadece Ergenekon´da değil 2002 yılından beri ben bunları söylüyorum, ama hiçbir yargı mensubu çıkıp da ´sen ne söylüyorsun´ demedi; ta ki Ergenekon süreci başlayana kadar. Ergenekon´da ben ifade vermek için gitmeye kalktığımda, dediğim gibi, Ecevit´in en yakınlarından tepki aldım. ´Niye kaşıyorsun bu olayı, bu olay aslında iktidar partisinin işine yarar´ gibi birtakım çok anlaşılmaz, çok temelsiz sebeplerle bana açık karşı koyanlar olduğu gibi çeşitli yollarla da ´aba altından sopa gösterenler´ de oldu. Ama benim inandığım ve yaşadığım olaylar vardı. Bunları da Türk kamuoyu bilmeliydi ve eğer mümkünse de bunun failleri bulunup cezalandırılmalıydı. Failler bulunur mu bulunmaz mı bilmiyorum. Ama bugün Türk halkının kafasında Sayın Ecevit´in yaşadığı o döneme ait soru işaretleri halen vardır ve bunun olması da bence çok normal.
´Rahşan Ecevit ile görüşüyor musunuz?´ sorusuna ise Birgün, Yok, son 1,5 -2 senedir görüşmüyoruz. Ergenekon´da ifade verdikten sonra ve Anayasa´ya ´evet´ kampanyasına destek verdikten sonra irtibatımız tamamen, siyasi nedenlerden dolayı koptu. ifadelerini kullandı.
DOKTORLAR, CEVAP VERMELİ: ´NE OLDU DA SAYIN ECEVİT HALDEN DÜŞTÜ, NE OLDU DA BİRDENBİRE DÜZELMEYE BAŞLADI?
Ecevit´in zehirlenip zehirlenmediği sorusuna cevap verebilmek için Türkiye´nin o zamanki siyasal durumunu çok iyi hatırlamak gerektiğini belirten Birgün, Birincisi o zaman Amerika´nın Irak´a girme gibi bir hedefi var ve buna karşı duran Türkiye´de bir hükümet var. Hükümetin başında Sayın Bülent Ecevit var. Yapılan tüm görüşmelerde, ikna çabalarında Sayın Ecevit bu konuda geri adım atmamıştır. Artık verilen karar sanıyorum Sayın Ecevit´in olmadığı bir iktidarın Türkiye´de göreve gelmesiydi. Bunun tek yolu da Sayın Ecevit´in iktidardan öyle ya da böyle uzaklaştırılmasıydı. Ben bu konuda küresel güçlerin bir fırsat kolladığını düşünüyorum. diye konuştu.
Ecevit´in hastaneye gitmeden bir gün önce TOBB´da akşam resepsiyonda bir yemek yediğini dile getiren Birgün, o yemekten sonra ertesi sabah Ecevit´in sırtında bir acı ve ağrı olduğunu söylediğini aktardı. Daha sonra bu ağrının bir gaz sıkışması sonucu olduğunun ortaya çıktığını anlatan Birgün, ama o ortaya çıkana kadar da başlarına gelmedik iş kalmadığını vurguladı.
Ben hiç kimseyi, hiçbir kurumu, hiçbir şahsı asla suçlamıyorum. diyen Birgün, şöyle devam etti: Türk kamuoyu ve medyanın önünde cereyan eden bir olay var. Sayın Ecevit gaz sıkışmasından hastaneye gitti, ondan sonraki 3 -4 aylık süreçte halden düştü. Merdiven çıkamaz hale geldi, ayağa kalkamaz hale geldi. Ne zaman ki biz çeşitli sebeplerden dolayı tedaviyi kestik, tekrar eski haline hızla dönmeye başladı. Burdaki soru işareti şu: Bu dönemde ne oldu da Sayın Ecevit halden düştü ve sonra ne oldu da tekrar düzelmeye başladı? Yine söylüyorum hiçbir kurumu, hiçbir şahsı, hiçbir doktor grubunu asla suçlamıyorum, ama bu arada bir şey oldu. Bunun ne olduğunu bulmak bizim olduğumuz kadar, yargının olduğu kadar, aslında o dönem görev yapan doktorların da görevidir. Ne oldu da Sayın Ecevit böyle halden düştü, sonra ne oldu da birdenbire düzelmeye başladı. Bu sorunun cevabını bulmak lazım. Ha burda bir zehirleme mi oldu, bir suikast mı vardı, işte bunun cevabı olaya taraflı yaklaşmadan tamamen tarafsız yaklaşarak bulunacak bir soru. Çünkü burda bunun cevabını bulmak en büyük külfet, o zaman tedavi yapan doktorlara düşüyor. Ne oldu da böyle olduğunun cevabını onlar vermek zorunda. Onlar bulmak zorundalar ki ne olduğunu bütün kamuoyu öğrensin.
ERGENEKON´DA İFADE VERMEYE GİTTİĞİMDE, KAFAMDAKİ ŞÜPHELER CİDDİYET KAZANDI
Hastanedeki olayların Ecevit´in ölümüne etki edip etmediğine ilişkin bir soruya ise Birgün, Ben öyle düşünmüyorum. Bu konuda Sayın Rahşan Ecevit´in iddiaları hep ´bizi öldüreceklerdi´ yönündeydi. Ben o kadar abartılı düşünmedim, o zaman da düşünmedim. Sayın Ecevit´in vefatı 2006 yılıydı, biz bu olayları 2001 ve 2002 yıllarında yaşadık. Sayın Ecevit´in vefatı tamamen bir beyin kanaması sonucu olmuştur. Sayın Ecevit´in vefatını hastalık dönemine bağlamıyorum. şeklinde konuştu.
Ergenekon davasında ifade vermeye gittiğinde orda net ve bariz şeylerin inkar edildiğine dikkat çeken Birgün, Doğrusu benim kafamdaki şüpheler biraz daha ciddiyet kazandı. Zaten bu konuda kişisel olarak bir endişem, bir şüphem yok neler olduğuna dair. Ama tabi elimizde belge, bilgi olmayınca bunu açık ifade etmek yargısal yönden bizi sıkıntıya sokabileceğini söyleyebilirim. Ama Ergenekon´da o kadar net, bariz ve çok masumane şeyler inkar edildi ki ´hayır öyle değildir, biz Recai Bey´i tanımayız, muhatabımız bile değildi´ gibi oradan bile kafamdaki soru işaretleri daha da güçlendi. Hiç kimseyi yine de açık seçik suçlamayı doğru bulmuyorum. Çünkü bu konuda belge ve bilgi yok. Ancak Türk kamuoyu şunun cevabını bekliyor, benim de beklediğim gibi. Ne oldu da sayın Ecevit birdenbire halden düştü ve nasıl oldu da tedavi kestikten sonra günden güne hiçbir ek tedavi uygulamadan bunun altını çizerek söylüyorum. Çünkü benim arkadaşım da olan Sayın Mücahit Pehlivan da Ergenekon´da ifade verdi. Kendi beyanıdır bu; hiçbir ek tedavi uygulamadan, sadece mevcut ilaçları düzenleyerek, bir kısmını azaltarak, bir kısmını tamamen keserek Sayın Ecevit´in yavaş yavaş düzeldiğini tüm Türkiye gözlemledi. Bu aradaki farkın cevabını yargı verecek veya birileri verecek. dedi. (Cihan)
(22 Mayıs 2012), son güncel.: (17 Kasım 2012)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER:
ECEVİT´İN ´İŞ GÖREMEZ´ RAPORU İLE BAŞBAKANLIKTAN DÜŞÜRÜLME PLANI MANŞETLERİMİZ
HABERAL VE ONUN YARGI İLE SAĞLIKTA KOLLANMASI MANŞETLERİMİZ
CHP´li Aygün´den mahkemeye şok başvuru: Ecevit Başbakanlık yapamaz
ŞOK rapor: Ecevit´e eksik tedavi yapıldı
İşte Haberal´ın Ecevit sansürü
Ecevit´i azl, Ergenekon işi mi?
Mahkemenin Ecevit şüphesi: Doktorlar rapor tutmamış
Ecevit´in tedavi sürecini Adli Tıp inceleyecek
Ecevit´in koruma müdürü sorgulanacak
Hastaneden çıkınca iyileşen ikinci hasta Haberal
Haberal Ecevit gibi hastaneden çıksın, iyileşir
Erdoğan için ´çalışamazlık raporu´ planı ortaya çıktı
Haberal, Başbakan ambulansını beğenmedi
Ergenekon ve bağlantılı iddianamelerde arama yap