Deniz Feneri savcılarının yargılanmalarına başlandı. Sanık savcı Nadi Türkaslan, evrak üzerindeki bazı bilgileri gizlediğini doğruladı: ´Karar üzerinde zerre kadar oynama yapmadım, sadece üzerini kapattım.´ Diğer savcı Abdulvahap Yaren ise skandal savunmasında evrakta tahrifat yapıldığı suçlamasını kabul etti, ancak bunun haklı bir nedeni olduğunu ima etti.
04.05.2012 14:03 Deniz Feneri e.V bağlantılı soruşturmadan ´evrakta tahrifat yaptıkları´ suçlamasıyla alınan 3 savcının, ´görevde yetkiyi kötüye kullanma´ suçundan Yargıtay´da yargılanmalarına başlandı. İlk duruşmaya Cumhuriyet savcıları Nadi Türkaslan, Abdulvahap Yaren, Mehmet Tamöz ve avukatları ile müşteki avukatları katıldı. Ayrıca MHP Milletvekili Faruk Bal ile CHP Milletvekilleri Emine Ülker Tarhan ve Kamer Genç ile eski Sincan Hakimi Osman Kaçmaz da duruşmayı izleyenler arasında yer aldı. Savcılar, Yargıtay 11. Ceza Dairesi´nde, ´görevde yetkiyi kötüye kullanma´ suçundan yargılanıyor. Yargıtay 11. Ceza Dairesi, Deniz Feneri soruşturmasından alınan üç savcı ile ilgili Sincan 1. Ağır Ceza Mahkemesi´nin gönderdiği iddianameyi kabul etmişti.
-Kapalı oturum reddedildi-
Sanık Mehmet Tamöz, duruşmanın siyasi bir mahiyet kazanabileceği ve yargılamanın önüne geçebileceğini belirterek savunmalarını etkin bir şekilde kullanma imkanının olmayacağı gerekçesiyle kapalı yapılmasını talep etti. Daire, bu talebi oy birliğiyle reddetti.
-´Karar üzerinde zerre kadar oynama yapmadım, sadece üzerini kapattım´-
Daha sonra sanık Cumhuriyet savcılarından Nadi Türkaslan savunmasını yaptı. 26 yıllık bir savcı olarak burada olmasının kolay olmadığını dile getiren Türkaslan, suçunun bulunmadığını, davanın zorlama ve hukuk dışı yollarla açılan bir dava olduğunu söyledi. Hiç kimseyle hesaplaşma gibi bir durumunun bulunmadığını belirten Türkaslan, hukuk neyse onu uygulamaya çalıştıklarını savundu. İşin buralara geleceğini görür hale geldiğini anlatan Türkaslan, birileri hakkında gözaltı kararı olmaması halinde bu davanın da açılmayacağını ileri sürdü. Bilmedikleri bir nedenden soruşturmadan alındıklarını ifade eden Türkaslan, haklarında hukuken yanlış, tek taraflı bir soruşturma yapıldığını ileri sürdü. Karar üzerinde zerre kadar bir oynama yapmadığını iddia eden Türkaslan, savunma hakkının kısıtlandığını ileri sürdü. Fotokopiler üzerinde ´aslının aynısıdır´ mührünün bulunmadığını dile getiren Türkaslan, karar üzerinde bir oynama yapmadığını savundu. Mahkeme kararının aslının üzerinde bir tahribat yapmadığını anlatan Türkaslan, Karar üzerinden fotokopi aldıktan sonra kapatma yaptım. Karar üzerinden fotokopi alıp göndermesem yine mi suç işleyecektim? Tedbir kararı üzerinden değil fotokopi üzerinden kapatma uyguladım. dedi.Suçlamanın belli olmadığını dile getiren diğer Savcı Mehmet Tamöz de haklarındaki iddiaların doğru olmadığını vurguladı.
-Tahrifat intikam amaçlı mı: Savcıdan skandal suçlama-
Duruşmada açıklama yapan diğer savcı Abdulvahap Yaren ise savunmasında inanılmaz ifadeler kullandı. Deniz Feneri yolsuzluğu davası sanıklarını suçlayan Yaren, “Bu insanlar ne yapmış? Zekat, fitre, sadaka paralarını hovardalıkta kullanmış, şirketlerine aktarmış, paraları kendine mal etmiş. Bunu dini inançları suistimal ederek yapmış” derken, Cumhuriyet savcısı olarak görevini yerine getirdiğini belirtti. Tedbir kararında, şüphelilerle ilgili ´şu şirketteki payı şu kadardır´ şeklinde açıklama bulunmadığını anlatan Yaren, “Yargılandığım suç yazdığım mütalaa. Sonraki savcılar da aynı mütalaayı yazmış. Onlarla ilgili karar var mı? Yok. Gerçek amaç savcıları uzaklaştırmak ve amaçlarına ulaştılar” değerlendirmesinde bulunarak beraatini istedi.
SUÇU İSPAT İÇİN SUÇ İŞLEYEN SAVCILAR
Yukarıdaki şok edici sözleri sarfeden savcı Yaren´in, henüz sonuca bağlanmayan bir davada sanıkları karalayarak kendini aklamaya çalışması, bu kadar kötülük yapmış sanıkların şirketlerine hukuk dışı da el konulabileceğini ima etmesi dikkat çekti. Bu skandal savunma, deniz Feneri davasını hukuki olarak değil de kişisel ya da siyasi amaçlarla yürüttükleri iddialarını da güçlendiriyor. Savcıların, sanıkların ortağı oldukları şirketlerin mal varlıklarına el koyabilmek için mahkeme kararını örterek hukuk dışına çıkmaları bu bakış açısıyla anlaşılır hale geliyor.
Deniz Feneri savcılarının görevden alınmasına neden olduğu öne sürülen evrakta tahrifat işlemi, mahkemenin verdiği arama el koyma karar belgesinde savcıların mahkemece reddedilen bazı taleplerinin üzerinin örtülerek uygulanması. Yani mahkemenin reddettiği el koyma kararı, üzeri örtülerek gerekli makamlara fakslanıyor ve hukuk dışı şekilde el koyma gerçekleşiyor. Diğer bir ifadeyle savcılar gasp işlemi yaptılar. Savcılar, mahkemeden soruşturma kapsamındaki bazı şüphelilerin ortağı oldukları şirketlerin malvarlığına el konulmasını da içeren bazı taleplerde bulundular. Ancak mahkeme bu taleplerden yukarıda bahsi geçen ´el koyma´ talebini reddetti. Savcılar ise mahkeme kararındaki o maddenin üzerini kapatarak fotokopi çektiler ve eksik haliyle onu Tapu Müdürlüğüne gönderdiler. O maddeyi görmeyen Tapu Müdürlüğü de doğal olarak o şirketlerin mal varlığına tedbir koydu.
EVRAKTA TAHRİFAT YAPTILAR
Savcılar Nadi Türkaslan, Mehmet Tamöz ve Abdulvahap Yaren hakkında, Deniz Feneri soruşturmasını yürütürken, Ankara 3. Sulh Ceza Mahkemesinin 01.06.2009 tarihli 2009/563 Sayılı kararını tahrif ettikleri gerekçesiyle Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu (HSYK) tarafından inceleme başlatılmıştı. HSYK´nın, müfettişlerinin raporu doğrultusunda kovuşturma izni verdiği savcıların dosyası Sincan Cumhuriyet Başsavcılığına geldi. Cumhuriyet Savcısı Murat Gökçe tarafından yapılan soruşturmada Abdulvahap Yaren, Mehmet Tamöz ve Nadi Türkaslan´ın HSYK müfettişlerinin de tespit ettiği fiilleri işlediklerini belirterek iddianame hazırladı. Savcı Gökçe tarafından hazırlanan iddianamede, Nadi Türkaslan için Evrakta tahrifat yapmak ve mahkeme kararına aykırı işlem yapmak, Mehmet Tamöz ve Abdulvahap Yaren için ise Zarar doğuran işlemin devamını sağlamak suretiyle görevi kötüye kullanmak suçlaması yer aldı. Avukatlar Hakan Yıldız ve Şule Yıldız tarafından savcılar hakkında suç duyurusunun ardından HSYK incelemesi üzerine Soruşturmanın selameti amacıyla savcılar Türkaslan, Yaren ve Tamöz Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının tasarrufuyla dosyadan alınmıştı. Sincan Savcısı Murat Gökçe tarafından hazırlanan iddianame Sincan 1. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı´na oradan da Yargıtay 11. Ceza Dairesi´ne iletildi. Savcılar, 1. sınıfa ayrıldıkları için yargılamaları Yargıtay´da yapılıyor. (Abdullah Harun / kontrgerilla.com)
(04 Mayıs 2012, 14:03)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER:
Deniz Feneri savcılarının ´evrakta tahrifat´ davası manşetlerimiz
Deniz Feneri Savcılarının üstünü örttüğü mahkeme kararı
Fener savcılarına kovuşturma izni
Zekeriya Öz´e alkış, Deniz Feneri´ne yuh
Nazlı Ilıcak: Deniz Feneri ve madalyonun diğer yüzü
Aydınlık´tan Kozinoğlu´na ilginç sansür
Yargıda Kontrgerilla örgütlenmesi