28 Şubat´ta TSK´daki alevi cuntanın Kıvrıkoğlu´na suikast girişiminde bulunduğunu, amacın da Çevik Bir´e Genelkurmay Başkanlığı yolunu açmak olduğunu Cumhurbaşkanı Demirel´e ihbar eden Yarbay Yıldar´ın mektubu ortaya çıktı. Demirel, cunta ihbarını Genelkurmay´a iletir. Genelkurmay da Yıldar´ı yargılar. Bu olay, Demirel´in ikinci ihanetidir. 28 Şubat darbe hazırlıklarına dair Emniyet´in elde ettiği belgeleri Başbakan Erbakan da Demirel´e göndermişti. Demirel gereğini yapacak yerde belgeleri Genelkurmay´a ulaştırdı. Yarbay´ın ihbar mektubundan 3 gün sonra, 15 Mart 1998 tarihli Vakit gazetesinde yeralan ´Bu aciliyet niye?´ başlıklı yazımız, TSK içindeki, alevi-sol kökenli, şiddetli İslam karşıtı bu cuntasal faaliyetin varlığı ile ilgiliydi.
21.04.2012 11:57 28 Şubat sürecinde ordudaki cunta yapılanmasını ihbar eden, ancak kendisi yargılanmak durumunda kalan emekli Kurmay Yarbay Yavuz Yıldar´ın mektubuna STAR ulaştı. Dönemin Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel´e gönderilen; ancak Demirel´in hiçbir işlem yapmadan Genelkurmay Başkanlığı´na gönderdiği mektupta ordudaki cuntalaşmaya dikkat çekiliyor. Mektupta, ?Sayın Çevik Bir´in Genelkurmay Başkanı olması için ya Sn. H. Kıvrıkoğlu ortadan kaldırılacak ya da Sn. Genelkurmay başkanımızın görev süresi bir yıl uzatılacak? uyarısı yapılıyor.
Çevik Bir merkezli senaryolar
Yavuz Yıldar, ?kurmay yarbay? rütbesiyle görev yaparken 28 Şubat sürecinde maruz kaldığı baskılara dayanamayarak emekli oldu. Yıldar, emekli olduktan sonra dönemin Cumhurbaşkanı Demirel´e orduda yaşananlarla ilgili bir mektup kaleme aldı. Çevik Bir´in merkezinde olduğu bazı senaryo, plan ve iddiaların yer aldığı 12 Mart 1998 tarihli mektubun en dikkat çeken kısmı dönemin Kara Kuvvetleri Komutanı Hüseyin Kıvrıkoğlu´na yönelik olduğu iddia edilen suikastle ilgili.
Lütfen bu senaryoyu engelleyin
Mektubun o kısmı şöyle: ?Sn. Or. H. Kıvrıkoğlu´na Kıbrıs´ta düzenlenen suikast Allah´ın lütfu ile atlatıldı. Sayın Çevik Bir´in Genelkurmay Başkanı olması için ya Sn. H. Kıvrıkoğlu (Kara Kuvvetleri Komutanı) ortadan kaldırılacak ya da Sn. Genelkurmay başkanımızın (İsmail Hakkı Karadayı) görev süresi bir yıl uzatılacak. Millet olarak bu duamız her iki teşebbüsün de başarısızlıkla sonuçlanmasıdır. Özellikle ikinci teşebbüs Zat-ı alinizin de katkısını gerektiriyor. Lütfen Sayın Cumhurbaşkanım, bu senaryoyu engelleyin.?
Demirel aynen askere gönderdi
Fakat ´kişiye özel mektup´ ile ilgili herhangi bir işlem yapılmadan Cumhurbaşkanlığı tarafından doğrudan Genelkurmay´a gönderildi. Bunun üzerine Genelkurmay Askeri Mahkemesi, Yıldar hakkında tutuklanma kararı çıkardı. Giresun´da çalıştığı şirketten apar topar alınan Yıldar, 12 Eylül´ün ünlü Mamak Askeri Cezaevi´nde bir süre yattı. Yıldar, tutukluluğuna ilişkin Deniz Kuvvetleri Askeri Mahkemesi´ne itirazda bulundu. Mahkeme, tahliye kararı verdi. Ancak kararı veren üç hakim önce sürgün edildiler sonra YAŞ kararı ile ordudan atıldılar.
DEMİREL´İN İKİNCİ VUKUATI
28 Şubat´ta Emniyet İstihbarat Dairesi, Deniz Kuvvetleri´nde vatani görevini yapan polis memuru Kadir Sarmusak üzerinden cunta yapılanmasını tespit etmiş BÇG´yle ilgili belgeleri buradan çıkarmıştı. Emniyet İstihbarat, belgelerle bir dosya hazırlamış ve İçişleri Bakanı, Başbakan ve Cumhurbaşkanı´na iletmişti. Ancak Demirel, dosyayı Genelkurmay´a göndermiş ve bu hamle sonrası dönemin Emniyet İstihbarat Dairesi Başkanı Bülent Orakoğlu ve Kadir Sarmusak tutuklanıp Askeri Cezaevine atıldılar.
KIVRIKOĞLU KIL PAYI ATLATMIŞTI
TSK´nın Ege tatbikatları çerçevesinde Kıbrıs´ta 5 Kasım 1997 günü yapılan seçkin gözlemci gününde Özel Kuvvetler´den seken kurşun, Komutan çadırında tatbikatı izleyen Albay Vural Berkay´a isabet ederek şehit etti. Albay Berkay´ın hemen önünde bulunan dönemin Kara Kuvvetleri Komutanı Org. Hüseyin Kıvrıkoğlu ise o anda eğilip başkası ile konuştuğu için kıl payı ölümden kurtulmuştu. Kurşunun hedefinin Kıvrıkoğlu olduğu iddia edilmişti.
1998 TARİHLİ YAZIMIZDA BU ALEVİ CUNTA YAPILANMASINI İŞLEMİŞTİK
5 Mart 1998 tarihli Vakit gazetesinde yeralan ´Bu aciliyet niye?´ başlıklı yazımız bu iddialarla ilgiliydi. Ordunun içinde alevi-sol kökenli ve şiddetli İslam karşıtı bir cuntasal faaliyet var mıydı?.. İddiaya göre, 80´li yıllardan beri devam eden ve ordu içinde stratejik konumları ele geçirerek örgütlenmeye çalışan ve bir darbe ile Suriye tipi bir azınlık iktidarını hedefleyen Atatürkçü maskeli alevi mezhepçi bir cuntasal yapılanma vardı. Bu iddia çeşitli kaynaklarca dile getirilmişti. Bu iddianın doğruluğunu kanıtlayabilecek gelişmeler var demiştik. 28 Şubat darbesiyle Başbakan olan Mesut Yılmaz´ın alevi şenliğinde alevilere hitaben coşkuyla söylediği, imamhatipleri kapatarak size en büyük hediyeyi getirdim demesi bu gelişmelerden sadece biriydi.
28 ŞUBAT´IN BİR NOLU İSMİ BİR DEĞİL AKTULGA
28 Şubat sürecinde, 1997´de Kıbrıs´taki bir askeri tatbikatta Kara Kuvvetleri Komutanı Hüseyin Kıvrıkoğlu´nu sıyıran ve Albay Vuray Berkay´ı öldüren kurşun olayının Çevik Bir´e sorulup sorulmadığı merak ediliyor. İddialara göre, Cunta, Refahyol Hükümeti´ni devirmekte anlaşmış, ancak sonradan aralarında Atlantikçi-Ulusalcı kavgası başlamıştı. Yine iddialara göre TSK içinde 80´li yıllardan beri sistemli şekilde alevi mezhebine dayanan ve başını Doğu Aktulga´nın çektiği Baas türü bir cunta örgütlenmesi yürütülüyordu. Kıvrıkoğlu işte Ergenekon´un sol kanadı olarak nitelenen bu mezhebi kesim tarafından bertaraf edilmek istenmişti. Suikast ile Çevik Bir´e Genelkurmay Başkanlığı yolunun açılması hesaplanmıştı. Çevik Bir ve ekibinin, Kıvrıkoğlu Genelkurmay Başkanı olunca emekliye sevkedilmesi de bu olayla bağdaştırılıyordu.
Karargah Evleri, orduda 1980´li yıllardan beri örgütlenen o mezhebi yapılanma mı?-
Kıvrıkoğlu´na yönelik bu esrarengiz olayı Ergenekon savcıları da bir kaç yıl önce incelemeye almıştı. Bu kapsamda dile getirilen bir iddiaya göre, TSK içinde örgütlenmeye çalışan ´Karargah Evler´ yapılanması bu mezhebi yapılanmayla bağlantılıydı. Karargah Evleri soruşturması Ergenekon savcılarınca halen sürdürülüyor. Tamamlanmış ya da takipsizlik verilmiş değil. Askeri savcılık ´Karargah Evleri´ soruşturmasını yıllarca savsakladı, örtbas etmeye çalıştı. Ergenekon Savcısı Zekeriya Öz´ün ısrarları bunu engelledi. Yine bu ısrar nedeniyle soruşturmayı örtbas etmeye çalışan askeri savcı Zeki Üçok, Zekeriya Öz tarafından ilerleyen süreçte gözaltına alındı ve tutuklandı. Karargah Evleri soruşturması burada birkaç satırla geçiştirilemeyecek kadar geniş ve önemli bir konu. Ancak konuyla ilgisi nedeniyle tekrar etmek gerekirse, Ergenekon bağlantılı ´Karargah Evler´ yapılanmasının TSK içindeki o mezhebi yapılanmayla bağlantılı olduğu iddia ediliyor.
OLAY NEYDİ?
1997´de Kıbrıs´ta dönemin Kara Kuvvetleri Komutanı Hüseyin Kıvrıkoğlu´nun da bulunduğu komuta çadırına yönelen kurşun, ayakta dürbünle tatbikatı izleyen Kıvrıkoğlu´nun kulağını yalayıp geçmiş ve tam arkasında oturan Albay Berkay´ın göğsüne saplanarak şehit etmişti. Olay kayıtlara ´bir askerin ayağı kayınca kurşun sekti´ şeklinde girdi. Ancak ne balistik incelemesinden bir sonuç çıktı ne de kurşunun çıktığı silahın sahibi bulunabildi.
-Asıl hedef Kıvrıkoğlu mu?-
Ancak o günden sonra kurşunun asıl hedefinin Hüseyin Kıvrıkoğlu olduğu iddiası hep gündemde kaldı. Kaza süsü verilen bir suikastle Kıvrıkoğlu´nun bertaraf edileceği ve Çevik Bir´e Genelkurmay Başkanlığı yolunun açılacağı iddialar arasındaydı. Bir´in Kıvrıkoğlu döneminde emekliye sevkedilmesi de bu olayla bağdaştırıldı. Albay Berkay´ın eşi Jale Berkay Ağustos 2005´te yaptığı açıklamalarda eşinin ölümüyle ilgili akıllarının kuşkuyla dolu olduğunu belirterek ´Biz şu an bu işin araştırmasını yapamıyoruz ama başka birileri bizim adımıza araştırsın´ demişti. Albay Vural Berkay´ın eşi Jale Berkay 7 Ağustos 2005 günü eşinin ölümüyle ilgili kafasındaki şüpheleri sıralamış ve kamuoyu ile yetkililere şu çağrıda bulunarak ´Berkay ailesi olarak zihnimizde çok farklı sorular dolaşıyor ancak biryerden sonra bizi aşar diyerek bu soruları daha ileri noktalara götüremiyoruz. Bu konuda herhangi bir adım atamıyoruz. Berkay ailesi olarak kamuoyuna şunu söylüyoruz: Biz şu an bu işin araştırmasını yapamıyoruz ama başka birileri bizim adımıza araştırsın, eğer söylentiler doğru ise gerçekler ortaya çıksın. Çünkü hiçbir şey gizli kalmaz. İçimizde ukde olan bazı konular var. Aile düzenimiz bozulmasın diye bu işlere girmiyoruz´ demişti.
-Açıklama çelişkisi-
Eşinin şehit olmasının ardından kendisine yapılan açıklamaların hep çelişkilerle dolu olduğunu ve birebir kendisine söylenen şeylerin resmi açıklamalara yansımadığını anlatan Jale Berkay ´Balistik için uzmanlar geldi. Bunlardan biri de aile dostumuz Nevzat Yamaç Albay idi. Olay sonrası Nevzat Albay ve eşi ile görüştüğümüzde bana o zaman suikast şüphesi olmadığı eşimin bir M-16 ile vurulduğunu söyledi. Daha sonra bana eşimi vuranın bordo berililer olarak bilinen özel kuvvetlerde görevli bir astsubay olduğu söylendi. Ama bu resmi bir açıklama değildi. Dönemim Kolordu Komutanı Korgeneral Ali Yalçın bana eşim öldükten iki saat sonra ´Ne mutlu Vural şehit oldu. Ayağı taşa takılan bir askerin yanlışlıkla tetiğe basmasıyla kaza kurşunu ile vuruldu´ dedi. Ancak bu cümle bir daha asla tekrar edilmedi´ diye konuştu.
ERGENEKON´UN SOL KANADININ ASIL HEDEFİ KIVRIKOĞLU´YDU
Ergenekon soruşturması kapsamında gazeteci-yazar Zihni Çakır 25 Şubat 2008´de ifade vermişti. Ergenekon kapsamında yargılanan Vatansever Kuvvetler Güç Birliği Hareketi Genel Başkanı Taner Ünal´ın eski sağ kolu olan Zihni Çakır çarpıcı iddialarda bulundu. Ergenekon iddianamesinde de yer alan iddialarında Çakır, eski Genelkurmay Başkanı Hüseyin Kıvrıkoğlu´na yönelik suikast ile ilgili de açıklamalar yaptı. Çakır, Kıvrıkoğlu´na Ergenekon´un sol kanadı tarafından suikast düzenlendiğini iddia etti. Çakır, ´Ergenekon´un Çöküşü 2´ kitabında suikastın detaylarına yer vereceğini belirtiyordu.
-Aksaz Deniz Üssü´nde Komutanlar arasında mezhep kavgası-
Zihni Çakır´ın iddialarına göre, 28 Şubat sürecinde Genelkurmay´da askerler arasında iki silahlı tehdit olayı yaşanır. İlk olay Batı Çalışma Grubu´nun irticai faaliyetlere yönelik hazırladığı raporlar görüşülürken meydana gelir. Marmaris Aksaz Deniz Üs Komutanlığı´nda yapılan toplantı devam ederken komutanlar arasında mezhep tartışması başlar. Bu esnada bir orgeneral, tabancasını çekerek bir başka orgenerale doğrultup, Türkiye´yi Suriye´ye çevirmenize müsaade etmem. Burada Aleviliğe dayalı bir Baas rejimi kuramazsınız. diye bağırır. Çakır, mezhebe dayalı cunta kurmakla suçlanan bu orgeneral için ´Ergenekon´un sol kanadının lideri.´ diyor. İkinci silahlı tehdit vakası ise Genelkurmay komutanlık katında olur. Bir orgeneral ile bir tümgeneral birbirlerine silah çeker. Tartışma yatıştırıldıktan sonra komutanlık katına silahla girmek yasaklanır. Çakır, bu olayın da mezhebe dayalı çatışmanın ürünü olduğunu iddia ediyor.
-Zihni Çakır´ın Ergenekon Savcısı´na verdiği ifade-
?(...) 1998 yılında Bir Numara´nın kendisine ordu içerisinde bir mezhep yapılanmasından söz ettiğini, 1997 yılı Ocak ayında TSK´da mezhep yapılanması başlıklı 40 sayfalık rapor getirdiğini, bu raporda tek tek isimlerin yer aldığını, belgeye göre en tepede Doğu Aktulga´nın yer aldığını, 1997 yılı Haziran ayında Marmaris Aksaz Deniz Üs Komutanlığı´nda bir toplantı yapıldığını, bu toplantıya orduda komuta kademesi ve istihbarat birimlerinde yer alan bazı isimlerin katıldığını, Güven Erkaya ve Doğu Aktulga ile bir tartışmanın yaşandığını Bir Numara´nın söylediğini, bu tartışmadan sonra Ankara Çayyolu semtinde bir evde 1998 yılı Ağustos ayında şekillenecek olan komuta kademesini etkileyecek bazı kararlar alındığını, bu kararların 05.11.1997 tarihinde yapılan Toros-2 tatbikatında uygulanmak istendiğini söyleyerek, Albay Vural Berkay´a isabet eden kurşunun asıl hedefinin Hüseyin Kıvrıkoğlu olduğunu, amacının Kıvrıkoğlu´nun yerine aynı mezhepten ve aynı kanada bağlı bir ismin Genelkurmay Başkanı yapılması olduğunu anlattığını, tatbikatta seken kurşun olarak anlatılan merminin bir M-16 dan çıkmış olsa bile etkili menzilinin 500 metre olduğunu, tatbikat alanı ile izleyici çadırlarının ise 1.500 metre olması nedeniyle söz konusu merminin ancak bir suikast silahından çıkmış olabileceğini...?
-Suikast şüphelisi subay olay sonrası firar etti, Bir´e bağlıydı-
Teamüllere göre Kıbrıs´taki tatbikatı cumhurbaşkanı, başbakan ve savunma bakanının da izlemesi gerekirken üçünün de o gün orada olmamasını kuşku verici bulan Çakır ?edindiği bilgilere dayanarak? olayın bir kaza olmadığını ?silahı yanlışlıkla ateş aldı? denilen yüzbaşının Kanas´la (suikast silahı) bilinçli olarak ateş ettiğini söylüyor. ?Amaç Kıvrıkoğlu´nu öldürmekti? diyen Çakır, suikastçı olduğu ileri sürülen yüzbaşının olayın hemen ardından askerlikten firar etmesine ve halen de bulunamamasına dikkat çekiyor. Çakır´ın iddialarına göre, Albay Berkay´a isabet eden mermi deformasyona uğradığı için balistik muayene sonucu hangi silahtan çıktığı belirlenemedi. Askeri savcılığın soruşturmasında da sadece Albay Berkay´a isabet eden kurşunun S300 füzelerinin sembolik imhası operasyonuna katılan Çevik Bir´e bağlı Özel Kuvvetler Komutanlığı´na bağlı birlikte görevli personelden birinin silahından çıktığı öne sürüldü.
-Kıvrıkoğlu Genelkurmay Başkanı oldu, Bir ve ekibini emekli etti-
Çakır´ın iddiasına göre, Kıvrıkoğlu´nun Genelkurmay Başkanlığı döneminde Bir ve en yakın silah arkadaşlarından Erol Özkasnak ile diğer alt kademe çalışma arkadaşları tasfiye görüntüsü altında emekli edildi.
15 MART 1998 TARİHLİ ´BU ACİLİYET NİYE?´ BAŞLIKLI VAKİT´TEKİ YAZIMIZ
Kurmay Yarbay Yavuz Yıldar´ın Cumhurbaşkanı Demirel´e gönderdiği ve cuntayı haber veren 12 Mart 1998 tarihli ihbar mektubundan 3 gün sonra, 15 Mart 1998 tarihli Vakit gazetesinde yeralan ´Bu aciliyet niye?´ başlıklı yazımız, TSK içindeki, alevi-sol kökenli ve şiddetli İslam karşıtı bu cuntasal faaliyetin varlığı ile ilgiliydi. Yazımız şu şekilde idi:
15 Mart 1998, Vakit: Gerek ilk duyduğumuzda gerek daha sonra başkalarından duyduğumuzda da ilginç bir iddiadan öteye geçememişti bizim için. Üzerinde durmamıştık o zamanlar. Son günlerde peşpeşe yaşanan gelişmeleri daha öncekilerle birarada düşünürken birden akla bu iddia geldi ve dağınık gibi görünen bir çok olayı anlamlı bir bütün içinde yerleştiriverdi, herşey yerine oturdu. Ordunun içinde alevi-sol kökenli ve şiddetli İslam karşıtı bir cuntasal faaliyet var mıydı?.. İddiaya göre, 80´li yıllardan beri devam eden ve ordu içinde stratejik konumları ele geçirerek örgütlenmeye çalışan ve bir darbe ile Suriye tipi bir azınlık iktidarını hedefleyen Atatürkçü maskeli alevi mezhepçi bir cuntasal yapılanma vardı. Bu iddia çeşitli kaynaklarca dile getirilmişti. Bu iddianın doğruluğunu kanıtlayabilecek gelişmeler var: .. Yazının devamı için tıklayınız
(Abdullah Harun / kontrgerilla.com)
(21 Nisan 2012, 11:57)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER:
Yarbay Yıldar´ın Demirel´e gönderdiği 12 Mart 1998 tarihli mektubu görmek için tıklayın
Bir´e Albay Berkay soruldu mu?
Kıvrıkoğlu´na suikast yapıldı, Albay Berkay öldü
Albay Berkay dosyası Savcı Öz´de
TSK´da gizlenmiş örgütün çekirdeği: Batı Çalışma Grubu
Karargah Evleri ile ilgili tüm manşetlerimiz
Karargah Evleri soruşturmasının askerlerce savsaklanması
28 Şubat soruşturması manşetlerimiz
28 Şubat süreci manşetlerimiz
Flaş!!! YÖK´e 28 Şubat operasyonu
28 Şubat: 4 memur sorgulandı
28 Şubat yargısına inceleme
Flaş!!! 28 Şubat´a soruşturma