28 Şubat soruşturmasını yürüten Ankara Özel Yetkili Savcılığı, o süreçte milletvekilliği düşürülen ve Türk vatandaşlığı kaybettirilen eski Fazilet Partisi (FP) İstanbul Milletvekili Merve Kavakçı´yı, ´müşteki (şikayetçi) tanık´ sıfatıyla ifadeye çağırdı. 28 Şubat´ın simge isimlerinden Kavakçı´nın, o dönemdeki uygulamalardan zarar gördüğü gerekçesiyle ifadeye çağrıldığı bildirildi.
08.03.2012 10:29 28 Şubat soruşturmasını yürüten Ankara Özel Yetkili Savcılığı, o süreçte milletvekilliği düşürülen ve Türk vatandaşlığı kaybettirilen eski Fazilet Partisi (FP) İstanbul Milletvekili Merve Kavakçı´yı, müşteki (şikayetçi) tanık sıfatıyla ifadeye çağırdı. 28 Şubat´ın simge isimlerinden Kavakçı´nın, o dönemdeki uygulamalardan zarar gördüğü gerekçesiyle ifadeye çağrıldığı bildirildi. Kavakçı´nın önümüzdeki günlerde Savcı Mustafa Bilgili´ye ifade vereceği öğrenildi. 1999 seçimlerinde İstanbul´dan milletvekili seçilen Merve Kavakçı, TBMM Genel Kurulu´na başörtüsü ile gelmiş ancak başta dönemin Başbakanı Bülent Ecevit olmak üzere Meclis´te çoğunluğu bulunan DSP´li vekiller tarafından yemin etmesi engellenmişti. Siyasi yasaklı Kavakçı için iade-i itibar çalışması başlatılmıştı.
BALBAY´A SAYGI, KAVAKÇI´YA LİNÇ
Milletvekili seçilen tutuklu Ergenekon milletvekillerinin mahkemelerce tahliye edilmemeleri Ergenekon medyasında ´milli iradeye saygısızlık´ olarak gösteriliyor. Oysa 1999 yılında, milletvekili seçilmiş olan ve herhangi bir hapis cezası da olmadığı halde sadece başörtülü diye Fazilet Partisi milletvekili Merve Kavakçı´ya Meclis´te inanılmaz saygısızlık ve hakaret yapıldı. Kavakçı, adeta ´vurun kahpeye´ şeklinde çok adice bir lince tabi tutuldu. Bülent Ecevit´in önderliğinde milletvekilleri Merve Kavakçı´nın üzerine yürüdü, fiilen meclisten atılması için baskı yapıldı.
İŞTE 28 ŞUBAT´IN YÜZKARALARI
28 Şubat sürecinde bazı medyanın askerlere verdiği destek bugünlerde konuşuluyor. Basılı ve görsel medyada bu konu en hararetli tartışma konularından birisi. Kavakçı´nın soruşturma kapsamında müşteki olarak ifade vereceğini haber yapan bugünkü gazetelerin yayınları, örneğin Hürriyet´in şu satırları, o günden bu güne o kesimde hiçbir şeyin değişmediğini ispatlıyor: ...O dönem türbanla TBMM´ye girmek isteyince büyük tepki çekmişti.. Merve Kavakçı´nın başörtüsüyle Meclis´e gelmesine tepki gösteren medyadaki bazı yazarların o gün kaleme aldıkları şu satırlar ise 28 Şubat´ın sadece silahlı değil aynı zamanda kalemli kuvvetlerce de yürütüldüğünü ispatlamaya yeter:
EMİN ÇÖLAŞAN: Belli kesimler şimdi bir tantana yapıyor: ´Merve milletvekili seçilmiş, mazbatasını almıştır. Yemin etmese bile milletvekilidir. Bütün özlük haklarından yararlanır, maaşını alır, sadece türbanıyla genel kurul ve komisyon çalışmalarına katılamaz.´ Hayır! Anayasa´nın 81. maddesi aynen şöyle başlıyor: ´TBMM üyeleri göreve başlarken aşağıdaki şekilde ant içerler...´ Demek ki göreve başlaması için milletvekilinin ant içmesi gerekiyor. Yargıtay Ceza Genel Kurulu kararına göre, Meclis önünde ant içmeyen Cumhurbaşkanı göreve başlamış sayılmayacak ama, Merve isimli kadın, milletvekili olacak! Herkesi uyarıyorum. Bu oyuna gelinmesin.
OKTAY EKŞİ: Merve olayı, devlete yönelik bireysel bir başkaldırı teşebbüsü ile kendi temel felsefesinden ve kimliğinden fedakarlık yapmamaya kararlı olan Türkiye Cumhuriyeti Devleti arasındaki son raundu bekliyor. Merve kızımız, kiminle dans ettiğini o zaman öğrenecek.
TUFAN TÜRENÇ: Türban olayının bir tek amacı vardı, o da devlete meydan okumaktı. Ondan sonraki hedef ise laik ve demokratik cumhuriyeti yıkıp, yerine bir İslam cumhuriyeti kurmaktı.
ERTUĞRUL ÖZKÖK: Ecevit, İspanya Meclisi´ni basan askerlerin önüne çıkan o meclis başkanı gibi. Meclis´i basan bir zihniyetin karşısına dikildi. Ecevit´in bu çıkışının ve orada yaptığı konuşmanın ne kadar tarihi bir öneme sahip olduğunu, o gece o konuşmanın Türkiye´de neleri önlediğini tarih yazacak. Merve Hanım´ın çocuklarını almak için gittiği okulda küçücük öğrencilerden aldığı dersler, bu haddini bildirme sürecinin ilk işaretleridir.
ENİS BERBEROĞLU: DSP´nin milliyetçi Meclis´te tek başına sergilediği tutum, bize göre de doğrudur: Türbanlı Merve dışarı!
YALÇIN BAYER: Erbakan´ın kuklası olarak, Nazlı Ilıcak´ın koruyucu kanatları altında Türkiye´yi geren Merve, Cumhurbaşkanı ile Genelkurmay Başkanı ve komutanlar yemin törenini izlerken salona girebilir miydi? Fazilet sıralarından başını kaldırıp Demirel ve Kıvrıkoğlu´nun yüzüne bakabilen oldu mu? Biliniz ki hayır.
FERAİ TINÇ: TBMM´nin koşullarını hiçe sayarak, kendi doğrusunu zorla dayatmaya kalkıştı. TBMM´nin toplumsal uzlaşmayı yansıtan eğilim ve uygulamalarına omuz silkerek, milletin Meclis´ine sızmaya çalıştı.
FATİH ALTAYLI: Kavakçı´nın Meclis´teki eyleminin, Türkiye Cumhuriyeti´ne bir meydan okuma olduğu açık. Benim anladığım kadarıyla Kavakçı suç işliyor. O zaman hakkında dava açılmalı. Ne zaman adam oluruz? TBMM, Merve-Nazlı Ilıcak gibilerden temizlendiği zaman.
HASAN CEMAL: Merve Kavakçı, Fazilet milletvekili. Daha Meclis´in ilk gününde türbanıyla meydan okudu. Bunalım kışkırtıcılığı yaptı.
FİKRET BİLA: Merve Kavakçı olayı, cumhuriyet kurulduğundan ve laik içerik kazandıktan bu yana süregelen rejim karşıtı akımın yansımasıdır.
RUHAT MENGİ: Türkiye, onların TBMM çatısı altında bulunmaya layık olmadıklarına inandı! Yemin töreninde mide bulandırıcı bir yalan havası hakimdi. Merve Kavakçı, fırsat bulsa Demokratik ve laik cumhuriyete ve Atatürk ilke ve inkılaplarına bağlı kalacağına yemin ederek bir ikiyüzlülük örneği vermiş olacaktı.
CAN ATAKLI: Gerçekten bir ajan provokatör olan Merve Kavakçı, Meclis´teki tüm partilerin gafletinden yararlanarak, çağdaş ve laik Türkiye´yi yaralayan eylemini gerçekleştirdi. Meclis Genel Kurulu´na girmesi, yemin ettirilmese bile uzun süre oturması rezalettir, skandaldır. Buna neden olan tüm siyasi partileri kınamak gerek. (Abdullah Harun / kontrgerilla.com)
28 ŞUBAT DAVASINA MÜDAHİL OLACAĞIM |
SAVCININ KAPIYA DAYANDIĞI GECE KORKUNÇTU
Yemin krizini, durumdan vazife çıkaran dönemin DGM Savcısı Nuh Mete Yüksel´in imza attığı hukuk skandalı takip etti. Kavakçı hakkında bölücülük ve silahlı örgüte üye olma iddiasıyla soruşturma açan Yüksel, 18 Ekim´de ifade için Kavakçı´nın Beşevler´deki evinin kapısına dayandı.
Kavakçı, baskın anında yaşadıklarını anlatırken gözleri doluyor. Sanki o geceyi adeta yeniden yaşıyor: Bir akşamüstüydü. Telefon çaldı, bir arkadaş ´Merve Kavakçı ifadeye alındı.´ şeklindeki haberinin geçtiğini söyledi. ´Yok dedim ben evdeyim.´ TV´ye baktım orada da öyle geçiyor. Biraz sonra Nuh Mete Yüksel kapıya dayandı. Belki de en çok korktuğum gece o geceydi. Çocukları ve anneannemi bir yakınımıza gönderdim. Yanımda milletvekili olan dayım Zeki Ünal vardı. Savcının Aç kapıyı yoksa kıracağım, biliyorum içeridesin. bağırtılarını duydukça korkum artıyordu.
Abdullah Gül´ü arayarak, Abi, Nuh Mete Yüksel kapıda. dedim. O da şaşkın bir ifadeyle, Yok canım, olur mu öyle şey! dedi. Kapıda bekleyen Yüksel ile dayım Zeki Ünal arasında bir pazarlık yaşandı. Yüksel, bir saat mühlet vererek çilingir getirmek üzere ayrıldı. Rejim başörtüsünü terör sembolü olarak görüyor. O gece dayımla birlikte evde kaldım ve sabaha kadar bekledik. O arada partiden ulaşabildiğim insanlara ulaştım. Zincirleme telefonla Zeki amca ile herkes birbirine haber veriyor. Nazlı Ilıcak, FP, MHP, ANAP, DYP partilerden ve doğu illerinden bazı milletvekilleri de o gece sabaha kadar kapıda bekledi. Etten bir duvar gibi de takdire şayan bir bütünlük gördük. Evin önü bir panayır gibiydi çünkü sadece vekiller değil, terörle mücadele ekipleri, basın, satıcılar, köfteciler, dondurmacılar ve daha pek çok kişi vardı. Bir saat sonra geleceğini söyleyen Nuh Mete Yüksel de bir daha gelmedi.
Sabah oldu şaşkınım, neler olacağını bilmiyorum. Bana, hazırlıklı olmam söylendi. Çünkü sabah itibarıyla tutuklanabileceğim ihtimalim de vardı. Hâlâ hiçbir şey belli değildi. O daha farklı bir korkuydu. Özgürlüğünüzü kaybetmek korkusu gerçekten nefse çok ağır gelen bir şey. Ben o günü geçirdikten sonra ertesi sabah uyandığımda gün ışığının bana verdiği mutluluğu hiçbir mutlulukla eş tutamam. Bir gece önce o gün öyle uyanıp uyanmayacağınızı bilecek durumda değilsiniz.
GAZETECİLER ÇOCUKLARIMIN OKULUNA GİDİP ÖĞRENCİLERE ALEYHİMİZE SLOGAN ATTIRDI
Merve Kavakçı, 28 Şubat sürecinde medyanın çok önemli rol oynadığını düşünüyor. Yapılan röportajların nihayetinde, öyle yazılar yazdılar, öyle manşetler attılar ki, hepsi başörtüm üzerinden yürütülen bir linç kampanyasının hazırlığı haline geldi. Tansiyon yükseltildi. diyen Kavakçı, psikolojik savaşın gönüllü neferi gibi çalışan medya mensuplarının ilkokula giden çocuklarına bile acımadığını gözleri dolarak dile getiriyor:Gazeteciler bilgi almak için öğretmen hanımı taciz ediyor. Müdür bey de bir süre okula gelmesinler güvenliklerini sağlayamayız, dedi. Kızlarım okula gittiğinde, medya mensupları başka arkadaşlarının çocuklarını organize ederek Fatıma ve Meryem´i görünce ´Türkiye laiktir laik kalacak´ diye protesto ediyorlar. O süre zarfında çocuklar uzun süre bodyguard ile okula gittiler. Hem de teneffüslerde dışarı çıkamadılar. Çünkü arkadaşlarına da güvenemez hale geldiler. Daha sonra okullarını değiştirdik, bu kez de olmayınca Türkiye´den ayrılmak zorunda kaldık.
UZUN BİR SÜRE EVİMDEN, ÇOCUKLARIMDAN UZAK BİR YERDE YAŞADIM
Siyaset hayatına başlarken böyle bir noktaya geleceğini hiç düşünmeyen Merve Kavakçı, protestolu ve sancılı siyaset denemesinin ardından daha zor günler yaşıyor. Öyle ki tehditler üzerine uzun bir süre çocuklarının bile bilmediği bir evde yaşamaya mecbur kalıyor: Bir sancı yaşıyor rejim, bunun için de beni yok etmek istiyor. Öyle ki benim hayatım tehlikedeydi. Uzun müddet. O gün korumak için polis bile gönderildi. Devlet, kimi kimden koruyacak, bugün faili meçhul cinayetleri tartışıyoruz. Onun için ben uzun müddet evimden uzak bir yerde, başka bir mekânda, İstanbul´da kaldım. Ailemle görüşemiyordum. Telefonlarımın dinlendiğini bana Hüsamettin Özkan söyledi. O dönemde hükümet telefonlarımı dinledi. Ailemle görüşemiyordum. Çocuklarımın, ailemin güvenliği açısından onların da bilmediği İstanbul´da bir yerde kaldım.
KÜÇÜK KIZDAN ECEVİT´E MEKTUP: ANNEMİ MECLİS´E NİYE ALMIYORSUNUZ?
Bütün bunlar yaşandığında Kavakçı´nın büyük kızı Fatıma sekiz, küçük kızı Meryem ise yedi yaşında. Merve Kavakçı, üzüntüsünü çocuklarına yansıtmamaya çalışmış. Ancak büyük kızı Fatıma aklı erdiği için yaşananların farkında. Küçük Fatıma, annesinden habersiz Başbakan Bülent Ecevit´e mektup yazmış. Çocukluğun verdiği masumiyetle dönemin Başbakan´ına çok soruyu sormuş: Annemi Meclis´e niye almıyorsunuz?
Vatan haini gibi vatandaşlıktan çıkarıldım, 28 Şubat soruşturmasında müdahil olacağım
Kavakçı, 28 Şubat cuntasının milletvekilliğini düşürmek için her yolu denediğini belirtiyor. TSK´nın dönemin Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel aracılığıyla parti yetkililerine, Merve Kavakçı´nın vekilliği düşmezse darbe olacak. tehdidinde bulunduğunu, Başbakan Bülent Ecevit´in ise kendisine, TBMM salonuna gelme! Sana burada bir oda verelim, gel otur. teklifinde bulunduğunu söylüyor. Beni seçen halk kitlesi, ben orada bir odada oturayım, çay kahve içeyim, diye seçmemişti. Orada halk beni hizmet etmek için seçmişti. Ancak, ben kabul etmeden onlar bir hazırlık içerisine girmiş, yemin etmemem için her yolu düşünmüşlerdi. diyor. Yemin krizi, çifte vatandaşlık formülüyle çözüldü. Kavakçı, Bakanlar Kurulu´ndan izin almadan ABD vatandaşı olduğu gerekçesiyle Türk vatandaşlığından çıkarıldı. Böylece milletvekilliği düştü. 1980´de vatan hainlerinin yargılandığı madde ile vatandaşlıktan çıkartıldığını belirten Kavakçı, bu yüzden başlatılan 28 Şubat soruşturmasını memnunlukla karşılıyor. Davalara müdahil olacağını açıklayan Kavakçı, Orada başörtüsü sembolikti. Benim üzerimden yürütülen bir İslam düşmanlığı vardı. diyor. Bu noktada kendisini bir kadın milletvekili olarak hayal kırıklığına uğratmakla suçladığı eski Başbakan ve eski DYP lideri Tansu Çiller´e de şu çağrıyı yapıyor: Çiller, benim gibi ABD vatandaşıydı. O ülkeyi iyi bilen, özgürlük konusunda bilgili bir kadındı. Aynı zamanda siyasi arenada kadın siyasetçi olmanın zorluklarını yaşıyordu. Ama sanki benim olayım hiç olmamış gibi konuya tamamen uzak kalarak işin içinden sıyrılmıştır. Bugün konuşup o dönemle ilgili bildiklerini söylemeli. Çiller´in bildiklerini anlatması eski bir başbakan ve siyasetçi olarak milletine karşı bir görevidir.
Kavakçı´nın yaşadıkları yabancı ülkelerde ders konusu oldu
Merve Kavakçı´nın 28 Şubat sürecinde maruz kaldığı muamele, yurt dışında derslere konu oldu. Olay, Kanada´da milli eğitimin ders müfredatına girdi. Dinlere karşı hoşgörü anlatılırken Kavakçı olayı da hoşgörüsüzlüğe örnek olarak gösterildi. ABD´nin en önemli üniversitelerinden biri olan Rathkers´ta siyaset bilimi derslerine konu olarak işlenmeye başlandı. Kuveyt´in en ileri gelen ailesi, Kavakçı´nın Meclis´te o gün örttüğü başörtüsünü satın almak isterken yine ABD´de Meclis´te protesto edildiği gün örttüğü başörtüsü sergilendi. ( Zaman)
(08 Mart 2012), son güncel.: (19 Mart 2012)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER:
Kavakçı´ya linç, Balbay´a saygı
28 Şubat soruşturmasıyla ilgili manşetlerimiz
Flaş!!! YÖK´e 28 Şubat operasyonu
28 Şubat: 4 memur sorgulandı
28 Şubat yargısına inceleme
Flaş!!! 28 Şubat´a soruşturma
28 Şubat´ta Türkiye´yi böyle bölmüşler
28 Şubat süreciyle ilgili manşetlerimiz