2009 yılında Başbakan yardımcısı Bülent Arınç´a suikast iddiasıyla başlatılan ve Özel Harp Dairesi´nin ´Kozmik Oda´sında bir aya yakın aramalar yapılmasına neden olan soruşturma iki yılı aşan süredir sonuçlanmadı. Arada bir iddianamenin yazıldığı haberleri çıktıysa da hiçbir somut gelişme yaşanmadı. Bu sessizliğin nedeni anlaşılamıyor. Bazı iddialara göre Arınç´a suikast iddiasıyla başlatılan soruşturmada suikast değil askeri bir darbe hazırlığı tespit edildi.
23.02.2012 15:38 Halk arasında kontrgerilla olarak da bilinen Özel Harp Dairesi´nin merkezi olan Ankara Seferberlik Bölge Başkanlığı´nda görevli Albay Erkan Yılmaz Büyükköprü ile Binbaşı İbrahim Göze, ihbar üzerine Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç´a suikast şüphesiyle, evinin etrafında 19 Aralık 2009´da gözaltına alındı. Delillerin yok edildiği ihbarı üzerine Ankara Seferberlik Bölge Başkanlığı´nda ve kozmik odalarda hakim eşliğinde 26 günlük bir süreçte 12 tam gün boyunca arama yapıldı. Soruşturma sırasında, Büyükköprü ile Göze de dahil 8 asker gözaltına alındı, 3 subay tutuklanmaları talebiyle mahkemeye sevk edildi. Ankara 12. Ağır Ceza Mahkemesi, subayları tutuksuz yargılanmak üzere serbest bıraktı. Kozmik odadaki aramanın sona ermesinin ardından Genelkurmay Adli Müşaviri Hıfzı Çubuklu, aramalarda suç unsuruna rastlanmadığını iddia etti. Dönemin Gn.Kur. Başkanı İlker Başbuğ, basına sızan ses kaydında baskınla ilgili olarak, ´İzin vermeseydik oraya nah girerlerdi´ diyordu. 2,5 yıllık süreçte herhangi bir ses çıkmaması üzerine soruşturmanın örtüleceği iddiası dile getirilmeye başlandı. Arada bir iddianamenin yazıldığı haberleri çıktıysa da hiçbir somut gelişme yaşanmadı. Bu sessizliğin nedeni anlaşılamıyor.
SUİKAST DEĞİL DARBE HAZIRLIKLARI MI YAKALANDI?
Bazı iddialara göre Arınç´a suikast iddiasıyla başlatılan soruşturmada suikast değil askeri bir darbe hazırlığı tespit edildi. İlk defa gazeteci Mehmet Altan tarafından dile getirilen bu şok iddia çarpıcı bulgulara dayanıyordu.
GENELKURMAY´IN AÇIKLAMASI ŞÜPHELERİ ARTTIRDI
Ankara´da Başbakan yardımcısı Bülent Arınç´ı adım adım takip eden ve suikast yapacakları şüphesiyle yakalanan subaylar özel kuvvetler görevlisi çıkmıştı. Subaylar yakalanınca Arınç´ın adresinin yazılı olduğu kağıdı ağızlarında aceleyle yutmaya çalıştılar ancak başaramadılar. Subayların üzerinde ve evlerinde Arınç ve diğer bazı bakanların adreslerinin bulunduğu kağıtlar ve krokiler bulundu. Subayların o yılın Mart ayından Aralık ayına kadar aylardır izleme yaptıkları ortaya çıktı. Yakalanan iki kişinin subay çıkması üzerine İlker Başbuğ´un yönetimindeki Genelkurmay açıklama yaptı ve subayların dışarıya bilgi sızdıran bir subayı izlemekte olduklarını açıkladı. Ancak olayın üzerine gidildikçe bu iddianın doğru olmadığı, ne Arınç´ın apartmanında ne de civarında herhangi bir subayın oturmadığı anlaşıldı. Sonradan adı ortaya atılan bir subayın ise aylar önce emekli olduğu, olayla hiçbir bağlantısının olamayacağı anlaşıldı. Genelkurmay´ın yaptığı ´aceleci´ açıklama şüpheleri kaldırmak yerine daha da arttırmış oldu. Genelkurmay´ın açıklaması çok sayıda sorunun sorulmasına yol açtı. Çarpıcı gelişmelerin yaşandığı soruşturma Özel Kuvvetler´in merkezi olan Ankara´daki Seferberlik Tetkik Kurulu kozmik arşivine kadar uzandı. 1 aya yakın süreyle bir hakim tarafından incelemeler yapıldı.
Olayın patlak vermesinden bir kaç gün sonra basında yer alan Mehmet Altan´ın iddiası olayın şeklini birden değiştirdi. Altan´a göre, Arınç´a yönelik bir suikast değil hükümete yönelik bir darbe hazırlığı tespit edilmişti. Arınç´ı izleyen subayların görevi bir askeri darbe başlayınca evlerinden toplanacak siyasilerin adreslerini tespit etmekti. Bu iddia açısından olaya bakınca bir ayrıntı anlaşılır hale geliyordu, çok sayıda bakanın adreslerinin şüphelilerde çıkması gibi. Altan, yazısında ayrıca iddiayı destekleyen çok ilginç bir ayrıntıya daha dikkat çekiyordu. Özel Harp bölge başkanlıkları sayısı arttırılmıştı ve her darbe öncesi başkanlık sayısı arttırılıp darbe sonrasında ise azaltılıyordu.
Mehmet Altan´ın yazısından ilgili bölümü şu şekildeydi: Ankara´daki olay, darbe öncesi hazırlıkları andırıyor... Albay bizzat toparlayacağı siyasetçilerin adreslerini çıkarmakta... Bir süre önce yeniden yapılandırılan Seferberlik Tetkik Kurulu´nun 12 adet olan Bölge Başkanlıkları´nın 2010 sonuna kadar iki katına çıkarılması kararlaştırılmıştı. Bu durum ilginç bir gerçeği de gün yüzüne çıkardı. Seferberlik Kurullarının darbe öncesi dönemde artırıldığı ardından ise azaltıldığı tespit edildi. 1954 yılında 14 olan sayı 1960 Askeri Darbesi´ne kadarki dönemde 35´e kadar çıkarıldı. Darbeden hemen sonra düşürülen bölge başkanlığı sayısı 1980 İhtilali´ne giden süreçte yeniden 27´ye çıkarıldı. Turgut Özal´ın girişimiyle 1988 ve sonrasında 13´e kadar düşürülen bölge başkanlıklarında 2007 yılında yeniden artırıma gidildi. Sanırım ´suikast´ değil ama ´darbe´ hazırlığına suçüstü yapıldı. Ikınıp, sıkınıp ne olduğunu açıklayamamak da buradan kaynaklanmakta...
12 Eylül Darbesi´nden sonra ?solcu? olduğu için ordudan atılan asker dostum anlatıyor: ?Ankara´daki olay, darbe öncesi hazırlıkları andırıyor... Albay bizzat toparlayacağı siyasetçilerin adreslerini çıkarmakta...? Eski deneyimlerinden hareketle, bir yandan da İstanbul´daki Harp Akademileri´nde ?hareketlilik? olup olmadığını izlemek gerektiğini vurguluyor. Acaba mı? ?Arınç´a suikast? haberi ertesindeki Genelkurmay´ın çelişkili, garip açıklaması... Cumhuriyet tarihimizde ilk kez Ankara Seferberlik Bölge Başkanlığı´nda Cumhuriyet Savcıları nezaretinde yapılan arama... Burada görevli sekiz askeri personelin gözaltına alınarak Ankara Merkez Komutanlığı´na götürülmeleri... Geçen Cuma esip gürleyen Genelkurmay Başkanı´nın ?belki bazı suallere cevap verememiş olabiliriz? demesi...
Ve en önemlisi Bugün Gazetesi´ndeki şu stratejik bilgi: ?Ayrıca tanımla birlikte yeniden yapılandırılan (Özel Harp Dairesi´ne (ÖHD) bağlı) Seferberlik Tetkik Kurulu´nun 12 adet olan Bölge Başkanlıkları´nın da 2010 sonuna kadar iki katına çıkarılması kararlaştırıldı. Bu durum ilginç bir gerçeği de gün yüzüne çıkardı. Seferberlik Kurullarının darbe öncesi dönemde artırıldığı ardından ise azaltıldığı tespit edildi. 1954 yılında 14 olan sayı 1960 Askeri Darbesi´ne kadarki dönemde 35´e kadar çıkarıldı. Darbeden hemen sonra düşürülen bölge başkanlığı sayısı 1980 İhtilali´ne giden süreçte yeniden 27´ye çıkarıldı. Turgut Özal´ın girişimiyle 1988 ve sonrasında 13´e kadar düşürülen bölge başkanlıklarında 2007 yılında yeniden artırıma gidildi.? Sanırım ?suikast? değil ama ?darbe? hazırlığına suçüstü yapıldı. Ikınıp, sıkınıp ne olduğunu açıklayamamak da buradan kaynaklanmakta...
Suikast değil darbe soruşturuluyor kanaati veren diğer bulgular
Kozmik odada yapılan aramalarda Bülent Arınç´ı izleyen iki subayın görevlendirme evrakının arandığı kamuoyuna yansıtılmıştı. Ancak aramanın günlerce sürmesi, Seferberlik Bölge Başkanlığı´nın kurumsal olarak aranması, burada daha kapsamlı evrak incelemesi yapıldığının kanıtı olarak gösterilebilir. Çünkü eğer savcılık, o iki askerin görev emri belgesini arıyorsa bunu pekala TSK´dan bir yazıyla isteyebilirdi. Eğer Genelkurmay da Arınç´ı değil bilgi sızdıran bir subayı izleme görevlendirmesi yaptıysa, o taktirde görev kağıtlarını vermesi bir sorun olmazdı. Bu olmadığına göre ve bu görev kağıdı aranması olasılığı Genelkurmay açıklamasında da belirtmediğine göre demek ki görev kağıdı değil başka belgeler arandı.
Kimi değerlendirmelere göre de olayın ilk günden itibaren özel yetkili savcılık tarafından soruşturulması, Arınç´a suikasti aşan daha büyük bir hedeften, cebir ve şiddet kullanılarak hükümeti ortadan kaldırmaya teşebbüsden şüphelenildiğini gösteriyor. Bunun diğer anlam, bir darbe hazırlığı soruşturması yürütülüyor.
Özel Harp´çi Bozkır´ın CD´lerinde AK Partili bakanların güzergahları
2006 yılında, yani Ergenekon soruşturması başlamadan 1 yıl önce bir organize suç çetesine yönelik düzenlenen Küre (Sauna) isimli polis operasyonu kapsamında, Özel Harp Dairesi mensubu Yüzbaşı Nuri Bozkır´ın evinde yapılan aramalarda Özel Harp Dairesi´ne ait çok sayıda doküman elde edilmişti. Sauna çetesi lideri Kasım Zengin ifadesinde, Yüzbaşı Nuri Bozkır´ın kendisini istihbarat elemanı olarak kullandığını, MİT kimliği ve MİT´çi Kaşif Kozinoğlu´nun imzasının bulunduğu bir yazı ile 68 adet CD´yi verdiğini söylemişti. CD´lerdeki bilgilerden bir kısmı şöyleydi: Adalet Bakanı Cemil Çiçek ve Devlet Bakanı Ali Babacan´ın güzergahları, araçları, siyasi eğilimlerine ilişkin notlar. 7 AKP, 7 CHP´li milletvekiline ilişkin bilgiler. Yani Özel Harp Dairesi´nde bulunduğu anlaşılan bu çok gizli bilgiler suç çetelerine aktarılmıştı.
Özel Harp´çi Ergenekon sanığı Fikret Emekte ele geçen belgeler: Hükümet Darbesi Tekniği
Sauna operasyonundan 1 yıl sonra başlayan Ergenekon soruşturması sürecinde ise sanıklarda çok sayıda Özel Harp kaynaklı kritik belge ve bilgiler ele geçirilmişti. Bunlardan bazıları tam bu satırlara eklenecek kadar hassas. Ergenekon´un en büyük cephaneliklerinden birinin Eskişehir´deki annesinin evinde ele geçirildiği emekli Binbaşı Fikret Emek, Özel Harp Dairesi mensubu bir subaydı. Emek´te, Özel Harp kışlasından çıkarılması kesinlikle yasak olan bazı belgelere rastlanmıştı. Emek´ten ele geçirilen belgeler, 1´nci Ergenekon iddianamesinin 234. ve 236. ek klasörlerinde bulunuyor. Çok sayıdaki dokümanlardan iki tanesi çok dikkat çekici: 1 adet Devlet Yöneticileri İçin Devlet Yönetimini Kısa Dönemde Çökertme Kılavuzu, 1 adet Hükümet Darbesi Tekniği isimli kitap.
Özel Harp´te özel yöntemler: Terör ve kaos çıkartma teknikleri
Hatırlanacağı gibi Özel Harp Dairesi´nin resmi görevi, Bir dış düşman işgali durumunda işgal güçlerine karşı gerilla savaşı yaparak düşman kuvvetlerini yıpratmak, terör ve benzeri kaos eylemleriyle düşman işgalcilerini bezdirmek, yıpratmak şeklinde. Evet, özel harp elemanlarına özel harp yöntemleri öğretiliyor. Kaos ve terör çıkartma da bu elemanların çok iyi öğrendiği özel yöntemler arasında. Olay da aslında tam bu noktada karışıyor. Dış düşmanı yenilgiye uğratmak için bunlar gerekli. Ancak ya dış düşman yerine iç düşman hedef seçilirse?.. ´Öyle şey mi olur, saçma´ diyeceklere, bu hedef karıştırmanın, hedef saptırmanın yapılmış ve yapılmakta olduğunu göstermek aslında çok kolay. Basına da yansıyan tartışmaları hatırlarsak, bugünkü hükümet için dış güçlerin Büyük Ortadoğu Projesi´ni yürütmek için yönetime geldiklerine dair bazı kesimlerden suçlamalar yöneltilmiyor mu? Benzer nitelendirmelerle hükümet üyeleri ve onu seçen halk kesimleri, sivil toplum kuruluşları ve benzerleri irticacı nitelemesiyle iç düşman olarak gösterilmiyor mu, fişlenmiyor mu? Yakın zamana kadar kırmızı kitaplarda bu iç düşman grupları yer almıyor muydu?
Kozmik Oda´da siyasilerin adres ve krokileri, hükümet darbesi teknikleri gibi belgeler mi aranıyor?
İşte Ankara´daki kozmik oda aramalarında savcı ve hakimin Özel Harp Dairesi kayıtlarında hükümetin ve siyasilerin hedef haline getirildiği, adres-kroki, izleme, suikast, sabotaj ve benzeri gibi bu tür bilgileri aradığı da ileri sürülüyor. Ve eğer Ergenekon ve diğer çetelerin sanıklarından yukarıda da belirtildiği gibi hükümeti hedefleyen Özel Harp kaynaklı çok kritik belge ve bilgiler çıktıysa, şu halde askeri yetkililerin niçin Özel Harp Dairesi´ndeki kozmik aramaya direndikleri, niçin harddiskleri sildikleri, yandıklarına dair tutanaklar tuttukları, neden 6 bilgisayarı buharlaştırdıkları, dinlemeye de takılan evrak imha işlemi yaptırdıkları da gayet anlaşılır hale geliyor.
SUBAYLARIN ERGENEKON SANIKLARIYLA BAĞLANTISI TESPİT EDİLDİ
Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç´a suikast hazırlığı suçlamasıyla Arınç´ın evi civarında gözlem yaparken yakalanan ve ellerindeki adres kağıdını aceleyle ağızlarına atarak yok etmek isteyen Özel Harp Dairesi (ÖHD) mensubu iki subay suçüstü yapılarak gözaltına alınmıştı. Albay Erkan Yılmaz Büyükköprü ve Binbaşı İbrahim Göze´nin, Ergenekon tutuklusu Muzaffer Tekin, bazı DHKP-C örgüt üyeleri, Ergenekon´un gençlik yapılanması olduğu iddianamelerde dile getirilen ´Türkiye Gençlik Birliği (TGB)´ üyeleri, uyuşturucu kullanmak/satmaktan sabıkalı kişiler ve tefecilikten sabıkalı kişilerle bağlantılı oldukları tespit edilmişti. Aramalarda Albay Erkan Yılmaz Büyükköprü adına düzenlenmiş görevi kısmında ´muhabir´ yazan ´Sahte Sarı Basın kartı´? ele geçirilmişti. Suikast iddiaları ele geçen delillerle giderek netleşirken yakalanan subayların Ergenekon Terör Örgütü´yle bağlantılarının araştırıldığı da belirtilmişti.
ATABEYLER GRUBUNDAKİ ÖZEL HARPÇİLER DE BAŞBAKAN´A SUİKAST İDDİASIYLA YARGILANIYOR
Arınç´a suikast iddiasıyla gözaltına iki subayın özel harp subayı çıkması kamuoyunda Atabeyler Çetesi olarak bilinen silahlı grubu akıllara getirmişti. Üyelerinden ikisinin Özel Harp Dairesi´nde görevli yüzbaşı ikisinin de astsubay olduğu belirlenen çetenin Başbakan Erdoğan ile AK Parti´li Cüneyt Zapsu´ya suikast planladıklarına dair somut deliller ortaya çıkmıştı. Özel harpçilerin evlerinde çok sayıda patlayıcı ile Erdoğan´ın evinin krokisi bulundu. Krokilerin Atabeyler Grubu üyesi subayların elinin ürünü olduğu kriminal raporlarla belgelendi. Halen devam eden Atabeyler Çetesi davasında Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi, Ergenekon savcılarından, Atabeyler çetesi ile ilgili belgeleri istedi ve kararını bu belgelerin incelenmesinden sonra verilmesine hükmetti. Atabeyler Çetesi davasında yargılanan iki subay TSK´dan atıldı.
SAVCI: SANIKLARIN BEYANLARINA İTİBAR EDİLSİN!
Arınç´a suikast soruşturması gibi Özel Harp Dairesi´nin adının geçtiği bu davada da gariplikler yaşanıyor. Islak mürekkepli krokiler ve çok sayıda patlayıcıyla yakalanan sanıklar savcı tarafından aklanmaya çalışılmıştı. Kamu davasında devlet adına görev yapan ve sanıklara karşı devleti savunması gereken savcı tıpkı bir sanık avukatı gibi mütalaa vermiş, sanıkların evlerinde bulunan patlayıcıları PKK´ya karşı kullanmak için evde bulundurduklarını belirttiklerini, sanıkların bu beyanlarına itibar edilmesi gerektiğini savunmuştu. Bu durum, polis tarafından ´Atabeyler olayı dört dörtlük suikast planıydı´ denilmesine rağmen sanıkların beraate götürülmeye çalışıldığı iddialarına neden oluyor. Üç kez savcının değiştiği süreçte dava henüz sonuçlanmış değil.
DİĞER BİR ÖZEL HARP GARİPLİĞİ: 1 KAMYON BOMBA ÖRTBAS EDİLDİ
Arınç´a suikast olayının ardından ilginç bir gelişme daha yaşandı. 3 ay sonra polise gelen bir ihbarda, ´Kozmik Oda aramalarından telaşlanan Seferberlik üyeleri kirli silahları Ankara´ya topluyor´ şeklindeydi. Plakası da ihbarda belirtilen kamyon Ankara´da polisçe durduruldu. Kamyonun Özel Harp Dairesi´nce kullanıldığı ortaya çıktı. Kamyon el bombası yüklüydü. Sayım yapıldı, bombaların seri numaraları tespit edildi. TSK´ya ait çıkması üzerine Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı takipsizlik kararı vererek kamyonu bıraktı. Güvenlik önlemleri alınmadan adeta telaşla nakledildiği anlaşılan kamyondaki 940 el bombasından bazılarının Ergenekon soruşturması kapsamındaki 12 olayda ele geçen bombalarla aynı seriden olduğu kriminal incelemelerle ortaya çıkarıldı. Bombalar Ergenekon´un yanı sıra değişik zamanlarda polis kayıtlarına girmiş 59 olayla da bağlantılı çıktı. Bu durum, Özel Kuvvetler´e bağlı sivil uzantıların yurt içindeki teröre karıştığı iddialarıyla örtüştü. ´Adeta nerede terör olacaksa oraya bomba temin edilmiş´ dedirtti. Arınç suikasti ve Kozmik Oda aramalarının hemen sonrasına gelen bu olay da karanlıkta kaldı.
(Abdullah Harun / kontrgerilla.com)
(23 Şubat 2012), son güncel.: (24 Şubat 2012)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER:
BAŞB.YRD. ARINÇ´A SUİKAST İDDİASI VE KOZMİK ODA ARAMALARI MANŞETLERİMİZ
Ses kaydı: İzin vermesem nah girerlerdi
Özel Harp Dairesi ile ilgili manşetlerimiz
Özel Harp Dairesi sayfamız