Tam
EskidenYeniye
 

KCK savcısı görevden alındı

KCK soruşturmasını yürüten ve son olarak MİT Müsteşarı Hakan Fidan´ı ifadeye çağıran Özel Yetkili Savcı Sadrettin Sarıkaya Başsavcılık tarafından soruşturmadan alındı.

Önceki haber title=Sonraki haber

11.02.2012 16:13 KCK soruşturması kapsamında MİT Müsteşarı Hakan Fidan´ın da aralarında bulunduğu 5 MİT mensubunu ifadeye çağıran soruşturma savcısı Sadrettin Sarıkaya dosyadaki görevinden alındı.Özel yetkili İstanbul Cumhuriyet Başsavcıvekili Fikret Seçen, MİT Müsteşarı Hakan Fidan´ın da ifadeye çağırıldığı soruşturma dosyasının, özel yetkili İstanbul Cumhuriyet Savcısı Sadrettin Sarıkaya´dan alındığını bildirdi. Özel Yetkili Savcı Sadrettin Sarıkaya´nın yerine İbrahim Işık ve Adem Özcan görevlendirildi. Bilal Bayraktar´ın ise soruşturma dosyasındaki görevi devam ediyor. Görevden alınan Savcı Sarıkaya diğer savcı Bilal Bayraktar yurtdışında iken Başsavcılığa bile haber vermeden MİT´in üst yönetimini sorguya çağırmış, yakalama kararlarını çıkartmıştı.

İstanbul Cumhuriyet Başsavcıvekili Fikret Seçen, Sarıkaya´nın yerine iki özel yetkili savcı dosyada görevlendirildi. KCK soruşturmasına savcılar İsmail Işık ve Adem Özcan görevlendirildi. Özel yetkili savcı Bilal Bayraktar´ın ise soruşturma dosyasındaki görevi devam ediyor. Bundan sonra KCK soruşturmasını savcılar Bilal Bayraktar, İsmail Işık ve Adem Özcan yürütecek. Sarıkaya´nın dosyadaki görevinden alınmasının nedenine ilişkin bir açıklama yapılmadı. Başsavcı Vekili Seçen dün savcılaR Sadrettin Sarıkaya, İsmail Işık ve Adem Özcan ile bir toplantı yapmıştı.

SADRETTİN SARIKAYA´NIN İLK AÇIKLAMASI

Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT) Müsteşarı Hakan Fidan´ın da ifadeye çağrıldığı soruşturmadan alınan özel yetkili İstanbul Cumhuriyet Savcısı Sadrettin Sarıkaya, ´Başsavcının takdiridir. Yapacak bir şey yok. Görevimizi yaptık´ dedi. ´Size haksızlık mı oldu?´ diye sorulan Savcı Sadrettin Sarıkaya, ´Yapacak bir şey yok. Görevimizi yaptık´ dedi. Bu kararın ne zaman alındığı da sorulan Sarıkaya, ´Bugün alınmış bir karar´ karşılığını verdi.

YENİ SAVCI SARIKAYA İLE GÖRÜŞÜYOR

KCK soruşturmasına yeni görevlendirilen savcı İsmail Işık 19.15 sıralarında adliyeye geldi. Işık görevden alınan savcı Sadrettin Sarıkaya ile görüşüyor.

HSYK NE DEDİ?

Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu (HSYK) Birinci Daire Başkanı İbrahim Okur, Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT) Müsteşarı Hakan Fidan´ın da ifadeye çağrıldığı soruşturma dosyasının, özel yetkili İstanbul Cumhuriyet Savcısı Sadrettin Sarıkaya´dan alınması işleminin İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının bir tasarrufu olduğunu söyledi. Okur, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Cuma günü akşamına kadar Cumhuriyet Savcısı Sarıkaya hakkında bir şikayet dilekçesinin HSYK´ya gelmediğini belirtti. İbrahim Okur, ´HSYK´da soruşturmayı yürüten savcılara ilişkin herhangi bir işlem yok. Cuma akşamına kadar herhangi bir şikayet dilekçesi de gelmedi. Savcıların soruşturmadan alınma işlemi tamamen İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının tasarrufudur´ diye konuştu.

ÜÇ AYDIR BEŞİKTAŞ ADLİYESİ´NDE

Özel Yetkili Savcı Sarıkaya, özel yetkili Cumhuriyet Savcısı Bilal Bayraktar ile birlikte KCK soruşturmasını yürütüyordu. Savcı Sarıkaya ismi, MİT Müsteşarı Hakan Fidan, eski Müsteşar Emre Tanre ve eski Müsteşar Yardımcısı Afet Güneş´i ifadeye çağırması ile gündeme geldi. MİT´çilerin ifadeye çağrıldığı, daha sonra 4´ü hakkında yakalama kararı çıkarıldığı süreçte Özel Yetkili Savcı Bilal Bayraktar bir seminere katıldığı için görevli olarak Kolombiya´da bulunuyordu.

Konya´nın Çumra Hâkimliği´nden 2005´de Adalet Müfettişliği´ne atanan Sadrettin Sarıkaya, 2011´de de İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı´na atandı. Sarıkaya daha sonra özel yetkili savcı olarak Beşiktaş´taki İstanbul Adliyesi´nde görevlendirildi. Yaklaşık 3 aydır Beşiktaş´taki İstanbul Adliyesi´nde görev yapan Sarıkaya KCK soruşturmasını yürütüyor.

GÖREVDEN ALINAN POLİSLER ANKARA´YA ATANDI

Diğer taraftan MİT operasyonundan sonra görevden alınan Terör Şube ve İstihbarat Şube müdürleri de Ankara´ya atandı. Erol Demirhan İstihbarat Şube Müdürlüğü´ne, Yurt Atayun Emniyet Komuta Kontrol Merkezi´ne, Ali Fuat Yilmazer Polis Akademisi´nde görevlendirildi.

Gözaltına alınanlar MİT´çi değil

İçişleri Bakanı İdris Naim Şahin, Suriye uyruklu bir subayın Türkiye´den illegal yollarla kaçırılarak Suriye güvenlik güçlerine teslim edildiği iddiası üzerine başlattığı soruşturmaya ilişkin açıklamalarda bulundu. Şahin, şunları söyledi: ´Adana yetkili savcılığının Hatay bölgesinde meydana gelen bir olaya bağlı olarak yürüttüğü soruşturma var. O soruşturma daha önce ülkemize sığınan Suriyeli bir subayın ülkemizden illegal yollarla kaçırılarak Suriye´ye teslim edilmesi ve daha sonra da o subayın Suriye´de idam edilmesi olayı. Bu kaçırma olayına karışan Türkiye´den 5 kişi var. Bunlar takip sonucu, polisimizin istihbaratı sonucu, tespit edildiler ve savcının talimatıyla yakalandılar, sorgulanıyorlar.´

´BİRİ ESKİ MİT MENSUBU´

Bu kişilerden birinin daha önce MİT´te çalıştığını ifade eden Şahin, şunları kaydetti: ´Şu anda MİT ile ilişiği olmayan, o kaçırma olayına karışmış olmasından sonra yapılan iç değerlendirme ve soruşturma sonucunda teşkilattan ihraç edilmiş, ilişiği kesilmiş bir kişidir. Kamuoyuna basın aracılığıyla yanlış bilgi intikal ediyor. O yanlış bilgi de 5 kişinin de MİT mensubu olduğu yönünde bir bilgi. Bizim tespitlerimize göre, MİT´ten aldığımız bilgiye göre şu an itibariyle hiçbirinin teşkilat ile ilişiği yok. Bir tanesi eski teşkilat mensubu o kadar.´

ESKİ MİT MÜSTEŞARINDAN AÇIKLAMALAR: PKK içindeki MİT kaynakları deşifre ediliyor!

Eski MİT Müsteşar Yardımcısı Cevat Öneş Milliyet gazetesinden Aslı Aydıntaşbaş´a konuştu: ´MİT´in haber elemanları devlet kadrosu içinde devlet memurları değil. Bu işin çözümlenmesine karar veren, bilgi veren ama örgüt faaliyetlerini de devam ettiren insanlar. Teşkilat böyle bir haber alma ağını kurmuşsa bu alkışlanmalı.´ Cevat Öneş, ´MİT´ ya da ´Kürt meselesi´ deyince medyanın aklına ilk gelen isimlerden. Nedeni, emekli MİT müsteşar yardımcısı, istihbarat kurumundaki 41 yıllık görevinin büyük bölümünü ´Kürt meselesine´ ayırıyor. MİT, Kürt meselesinde devlet kurumları içinde ilginç bir pozisyonda. Açılımın ilk meyveleri orada atıldı. Süreç de önce Emre Taner, ardından Hakan Fidan yönetiminde ´MİT merkezli´ yürüdü. Emekli MİT´çilerin anlattığı, bunun yeni değil, kurumun uzunca süredir, hatta 90´ların sonundan itibaren, diğer devlet kurumlarından ayrışarak ´Kürt meselesinin sadece askeri yöntemlerle çözülemeyeceği´ tezini işlediğini söylüyor. 2005´den itibaren bu tez, yavaş yavaş devlet politikası haline geliyor ve sonuçta açılım süreciyle noktalanıyor.

İşte yıllar yılı kurumun en tepesinde görev yapan Öneş´in Hakan Fidan olayı ile ilgili değerlendirmeleri...

MİT´te neredeyse yarım asır çalıştınız ve yöneticilik yaptınız. Hiç böyle bir kriz hatırlıyor musunuz?

Hayır. MİT Müsteşarının çağrılması devlet teamülleri ve hukuk sistemine uygun değil. Dünyada örneği yok. Patagonya´da bile yoktur. Sadece hatırladığım bir kaç yıl önce Erzincan savcısına yönelik soruşturma nedeniyle 3 MİT mensubunun Erzurum özel yetkili mahkeme tarafından gözaltına alınmasıydı. Ama bu olayın boyutu bambaşka...

Peki ne oluyor? Daha doğrusu neden?

Hiç bir kurumsal bilgim olmadan şöyle bakıyorum; biz demokratikleşen bir Türkiye istiyoruz. Hesap verilebilir, denetlenebilir ve sorgulanabilir bir devlet yapısı arzuluyoruz. Ancak bu olayda, MİT´i temsil eden bir müsteşara celp çıkarılıyor ve Başbakan´ın haberi yok. Yardımcılarının ya da bakanların da haberi yok. Bırakın onu İstanbul başsavcısının ve hatta müsteşarın kendisinin haberi yok! Bu hukuk sistemine uygun değil. İşin içinde Afet Hanım´ın (Güneş) olması da meselenin Oslo´yla bağlantılı olduğunu gösteriyor.

Yani doğrudan Başbakan´ın kararı sorgulanıyor?

Sayın Fidan´ın katıldığı Oslo süreci, bir siyasi karar üzerine, Sayın Başbakan´dan talimat alınarak yapılmış toplantılar serisidir. Sayın Fidan Başbakan adına katılmış, bu tamamen siyasi bir karardır. Amacı da 30 senedir Türkiye´ye büyük zararlar veren terör belasından Türkiye´nin kurtulmasıdır. Bu Başbakan´ı zor durumda bırakan, siyasi iradesini sorgulatan, ´yönetimde zafiyet vardır´ dedirten bir durumu ortaya çıkartıyor.

Basına sızan, müsteşarın çağrılmasının, MİT´in ilişkide olduğu bazı KCK´lıların eylemlere katıldığı gerekçesiyle olduğu yönünde....

Evet, KCK operasyonları içerisinde MİT´in haber elemanlarının olduğu iddiası var. Bu olay istihbaratın bilinmediğini gösterir. MİT´in haber elemanları devlet kadrosu içinde devlet memurları değil, KCK içinde çalışmakta iken PKK üyesi olan şahıslardan yararlanma imkanıdır. Bunlar MİT mensubu ya da devlet memuru değil. Örgüt üyesiyken bu işin çözümlenmesinde karar veren ya da yardımcısı olan ya da bilgi veren, ama örgüt faaliyetlerini de devam ettiren insanlar. Teşkilat böyle bir haber alma ağını kurmuşsa bu alkışlanmalıdır.

Eğer bu kişilerin eyleme katıldığı ya da MİT´in PKK´yla ilişkisinde prosedür dışı davranıldığı kaygısı varsa?

Bir şüphe varsa, polis böyle bir tespit yapmışsa, devlet adabı ve hukuk sistemi içinde Başbakan´a doğrudan arz edilmesi gerekir. Başbakan´ın gerekli görürse soruşturma açabilir. Ama bu yapılmadan direkt Başbakan´a bağlı çalışan bir kurumun böylesine deşifre edilmesi ve haber alma imkanlarının kısıtlanması tuhaf. Bu süreçte MİT´in haber alma imkanları deşifre edilecek, belki insanların hayatları da tehlikeye girecektir.

MİT PKK´nın kuruluşunda katkı yaptı mı?

Mümkün mü? 41 sene onurla çalıştım, müsteşar yardımcılığına kadar çıktım. O zaman da en küçük emaresine bile rastlamadım. Bu devlet kurumunun da varlığını tehdit eden bir iddia. PKK içindeki gruplarla iddia edildiği gibi bağlantıları var mı, o ayrı. Ama PKK´nın bir kurum tarafından kurdurulduğu iddiası bambaşka. Kabul edilebilir değil. ( Vatan)

HÜKÜMETE KARŞI SİVİL DARBE GİRİŞİMİ

Cengiz Çandar (Radikal): Önce olanın adını doğru koyalım: Bu, esas olarak, Başbakan Tayyip Erdoğan´a yönelik bir ´yargı darbesi´ girişimidir. Benzerlerini daha önce de gördük. Anayasa Mahkemesi´nin 2007´de Cumhurbaşkanlığı krizi sırasındaki o ünlü ´367 kararı´ da öyleydi, 2008 yılında yarım yıl önceki genel seçimden yüzde 47 oy almış iktidar partisi için Anayasa Mahkemesi´nde açılmış olan ´kapatma davası´ da öyleydi. Bu. bir ?sivil darbe girişimi?dir. Tıpkı, Ergenekon davasının konusu olan ?askeri darbe girişimleri? gibi siyasal iktidarı hedef almıştır. ´Sivil darbe´den dem vuranların kastettikleri bu değildi ama alın size ´sivil darbe girişimi´. O, bu işte. ´Darbe girişimi´nin devam ettiğini dünkü dramatik gelişmeden anlıyoruz; 4 MİT yetkilisi hakkında ´yakalama´ kararı çıkartılmasından. Bir önceki gün, MİT Müsteşarı Hakan Fidan, ´özel yetkili savcı´ya ifade vermesi için beklendiği sırada, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ile ardından Başbakan Tayyip Erdoğan ile uzun uzun görüşmüştü. Bu, devletin en üst kademesinin, siyasi iktidarın devletin gizli istihbarat kuruluşu yetkililerini ´yargıya teslim etmeyecekleri´ne dair bir ´irade beyanı´ydı. Ortada bir ´devlet krizi´ olduğu besbelli iken, ´hamle´ dün geldi: Hakan Fidan´ın ifadesinin alınması için Ankara Savcılığı´na yazı yazılması ve 4 MİT yetkilisinin yakalanması. Bu yazı yazıldığı sırada, o 4 kişinin evlerinde arama yapılıyordu. Televizyon ekranlarına polisin, İstanbul MİT Bölge Başkanlığı´na geldiği haberi yerleşmişti.

İktidar mücadelesinin tarafları

Ortada bir ´iktidar mücadelesi´ olduğu besbelli de bunu ´Cemaat-Ak Parti çatışması´ diyerek toptancı ve yanıltıcı bir yaklaşımla ele almak mümkün değil. Birkaç halkanın iç içe girdiği, birbirinin içine geçtiği karmaşık bir durum söz konusu. Bununla birlikte, bu krizin ´esas halkası´nı gözden kaçırmamak gerekiyor. Nedir o? Şu: ´Özel yetkili´ yargı mensupları aracılığıyla ´yargı´nın bu son ´kriz´de aldığı rolün doğru teşhisi geleneksel ´bürokratik devletçi yapı´nın siyasal iktidara başkaldırısı ve meydan okumasıdır. CHP´nin nadiren söylediği bir doğru var: Bu ´celp´ Başbakan´a çıkartılmıştır. Bildik ´devlet içi iktidar mücadelesi´, Kürt sorunu ve PKK üzerinden hareket ediyor. PKK´nın konuyla ilgisi, söz konusu ´iktidar mücadelesi´nde ´yargı darbesi´ düzenleyenlere ve o zihniyete ´meşruiyet´ oluşturması ve üretmesinden ibarettir. ?Nedir Hakan Fidan´ın ve diğerlerinin çağrılmasının nedeni? PKK´yla görüşmek. Neden bu görüşme yapıldı? PKK sorununu aşmak için. Şimdi bu konuda bir soruşturma açılıyorsa, böyle bir girişimin söz konusu sorunu ortadan kaldırmak için atılan adımları baltalamaktan başka bir anlamı olamaz. Nasıl olsun? Hükümet o iradenin asıl sahibiyse ve Fidan o irade doğrultusunda bu girişimlerde bulunmuşsa ve sorgulanıyorsa bu hükümet yaklaşımının, siyasi kararın yargıya tabi tutulması anlamını taşımaz mı? Bundan sonra yani hükümet her attığı adımda yargıdan, izin, onay ve tasdik mi almalıdır?? (Hasan Bülent Kahraman, Fidan Değil Başbakan, Sabah)

Cevat Öneş´in değerlendirmesi ise şöyle: ?Bu olay bir savcının veya dosyayı hazırlayan emniyetse, emniyetin siyasi iktidarın siyasi tercihine müdahalesidir. Çünkü Oslo süreci siyasi bir karar ile başlamıştır. Hatta Hakan Fidan, MİT mensubu olmadığı halde bu görüşmelere katılmıştır. Bu, tamamen siyasi bir karardır. Siyaset için önemli bir risktir ama bunu bir savcı sorgulayamaz. Sorguladığı takdirde görevini kötüye kullanmış olur.?

Güvenlikçi politikaya sapmanın sonuçları

MİT üzerinden ve ´Oslo görüşmesi´ gerekçesine dayanarak bizzat Başbakan Tayyip Erdoğan´ı hedef alan bu ´yargı darbesi´ne giden yolu, ne yazık ki, Başbakan´ın Ak Parti iktidarının kendisi döşemiştir. Özellikle, Kürt sorunu konusunda ´güvenlikçi politikaları´ yeniden öne çıkararak. Güvenlikçi politikalara öncelik verir ve bunun yanlışlığını -geçmiş tecrübelere işaret ederek- belirtenlere öfkeli biçimde ayar vermeye kalkarsanız, güvenlik bürokrasisi ile yargı parantezi içine giriverirsiniz. O alana hükmetmediğiniz, başınıza bugüne dek sarılmak istenen belaların oradan geldiği belli oldu.

Hükümete yakın ve ´iyi Ankara kaynakları´na sahip olmasıyla dikkat çeken Yeni Şafak gazetesinin Ankara Temsilcisi Abdülkadir Selvi´nin dünkü şu satırları çok ilginç: ?1 Eylül 2011 tarihinde Türkiye, Silvan ve Çukurca´nın etkisi, alternatif cuma, sivil itaatsizlik gibi eylemlerin verdiği rahatsızlıkla güvenlikçi politikaları öne almış, açılımcı yaklaşımını dinlenmeye çekmişti. Mayıs ayında bir ara değerlendirme yapılıp, psikolojik ve alan hâkimiyetinin devlette olduğu kanaati oluşursa, diyalog süreci yeniden başlatılacak. (Bu yepyeni ve çok önemli bir bilgi cç)

Öcalan bu konuda muhatap olarak Hakan Fidan´ı adres göstermiş. Bu operasyonla yeni süreç engellenmek istendi. Hakan Fidan olayı bir dönüm noktası oldu. Ve dünden (önceki günden) itibaren Ankara´da çarklar farklı dönmeye başladı. Başbakan, ´Operasyoncular´ ve ´Diyalogcular´ şeklinde alttan alta devam eden mücadeleye el koydu. İlk aşamada MİT yöneticilerinin ifadeye gitmesi önlendi. Yeni yasal düzenleme ise pazartesi günü yapılacak olan bakanlar kurulu toplantısında ele alınacak.? Tabii, bu bilgi aktarılırken ´yargı darbesi´nin dünkü hamlesi gerçekleşmemişti. MİT yetkililerine yakalama emri çıkartılması üzerine, hükümet pazartesi yapacağı ´karşı hamle´yi öne aldı ve CMK ve MİT yasalarında değişiklik için yasa önerisinin TBMM´ye sevk edilmesine karar verdi.

´İkinci Uludere faciası´

Bu karşılıklı satranç hamleleri iktidar savaşının galibini belirlemek bakımından yeterli olacak mı? Göreceğiz. Ama öncelikle, hükümetin ´siyasetsizlik´ halinden çıkması şart. Ali Bayramoğlu, ?´Siyasetsizlik´ halini hafife almamak gerekir. Nitekim, son bir yıl içinde, açıktır ki, Kürt sorununda, siyaset hızla, sürdürülebilir olduğuna inanılan bir güvenlik stratejisi tarafından ikame edilmiştir. Yine açıktır ki, Ergenekon, Balyoz gibi davalar üzerinden götürülen değişim süreci, eski aktörlerin önemli ölçüde tasfiye olmuş olmasına rağmen, özellikle 2010´dan itibaren adli süreçlerle daimi kılınmaya çalışılan bir güvenlik politikasına teslim olmuş ve polis-yargı cihazına teslim olmuştur? değerlendirmesini yapıyor. Son gelişmeleri ´İkinci Uludere faciası´ olarak niteleyen Cevat Öneş´e dönelim: ?Hükümet diyalog yoluyla çözüme ağırlık verdiği konsepti bir kenara bırakıp yerine güvenlik tedbirleri ağırlıklı bir konsepte geçiş yapmıştı. Sonucu açık bir şekilde ortaya çıkmıştır. Yapılanın yanlış olduğu görülmüştür ve yanlıştan dönülecektir.? İnşallah, öyle olur diyelim... ( Cengiz Çandar / Radikal)

GÖREVDEN ALMA NEDENİ: AMİRDEN BİLGİ GİZLEME

12.02.2012 23:39 İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı Turan Çolakkadı, Sarıkaya´nın soruşturmanın gizliliğini ihlal ve amirinden bilgi gizleme nedeniyle görevden alındığını açıkladı. İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı Turan Çolakkadı, MİT Müsteşarı Hakan Fidan, eski Müsteşar Emre Taner, eski Müsteşar Yardımcısı Afet Güneş ile hali hazırda görev yapan iki MİT yetkilisinin ifadeye çağrılmasıyla başlayan kriz üzerine KCK soruşturmasını yürüten Özel Yetkili Cumhuriyet Savcısı Sadrettin Sarıkaya´nın soruşturmanın gizliliğini ihlal ve amirinden bilgi gizleme eyleminden ötürü görevden alındığını açıkladı. Çolakkadı, krizin ilk günlerinde Fidan ve eski MİT yöneticilerinin ifadeye çağrıldığından haberi olmadığını belirtmiş ve Böyle bir işlem yapıldıysa da bizim bilgimiz dışında yapılmıştır demişti. Sabah gazetesinin haberine göre Çolakkadı, kararın Başsavcı Vekili Fikret Seçen tarafından Temmuz 2011´de çıkarılan Özel Yetkili Cumhuriyet Savcılığı Çalışma Talimatnamesi başlıklı talimname doğrultusunda alındığını belirterek, Seçen, Sarıkaya bir anlamda bizim anayasamız olan talimatnameye uygun hareket etmediği için benim onayımla takdir yetkisini kullanmıştır dedi.

´AMİRİNDEN BİLGİ GİZLEDİ´

Çolakkadı şöyle konuştu: Sabah gazetesinin haberine göre, Savcı Sadrettin Sarıkaya´nın görevden alınması bilgim ve onayım dâhilinde gerçekleşti. Başsavcı Vekili Fikret Seçen´in aldığı bu kararın asıl gerekçesi savcının yürüttüğü soruşturmanın gizliliğini temin edememesi, olayın basına sızmasına engel olamamasıdır. Soruşturmanın güvenliğini sağlaması gerekirken gereken tedbirleri almamıştır. İkinci gerekçe ise kendisine özel yetkiyi veren başsavcı vekilinden soruşturmayla ilgili gelişmeleri gizlemesidir. Zaten dosyayı kendisine teslim eden Başsavcı Vekili´dir. Ondan bilgi gizlemek, yani bir anlamda amirini kontrpiyeye düşürmek çalışma talimatnamesine aykırı. Bu görevi kötüye kullanmaktır. Ben de Fikret Seçen de olayı basından öğrendik. Talimatnameyi bizzat ben hazırlattım. Bütün başsavcı vekilleri ve savcılar bu talimatnameye uymak zorunda. 20 başsavcı vekili bu talimatnameye göre hareket ediyor. Bu talimatnamede soruşturmanın gizliliğinin ihlaline karşı önlem alınması gerektiği ve soruşturmayla ilgili gelişmelerin başsavcı vekilinin bilgi ve onayı dâhilinde yapılması gerektiği açıkça belirtiliyor. Bu talimatname bizim bir anlamda anayasamızdır. Bu talimatname hükümlerine aykırı bir durum olursa Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu kararına gerek olmadan başsavcı vekili takdir yetkisini kullanabilir, ki kullanmıştır. Soruşturmayı Sarıkaya´dan alıp başka bir savcıya vermiştir. Fikret Seçen de, Görülen lüzum üzerine savcı görevinden alınmıştır. Takdir yetkimi kullandım dedi. KCK soruşturmasında Diyarbakır´da ele geçirilen ve Öcalan imzalı notların basına yansıması da dosyanın Sarıkaya´dan alınmasının gerekçelerinden. Başsavcılık´tan bir yetkili, Fosforlu kalemle çizili belgelerin basına yansıması, doğrudan soruşturma dosyasının içeriğinin sızması anlamına geliyordu diye konuştu.

YAKALAMA KARARI SİL BAŞTAN

Çolakkadı ve Seçen, önceki gün Çağlayan Adliyesi´nde baş başa bir toplantı yaptı. Savcının tasarrufunun çalışma talimatnamesiyle uyumlu olmadığı sonucuna varılan toplantıda ayrıca kritik isimlerle ilgili yakalama kararlarının üç savcının imzası ile yapılması kararı da alındı. KCK soruşturmasına yeni atanan savcılar, Yakalama Bürosu Savcısı İsmail Işık ve 10. Ağır Ceza Mahkemesi Duruşma Savcısı Adem Özcan´ın, savcı Sarıkaya´nın yakalama kararını da gözden geçirecekleri öğrenildi. Bu arada Sarıkaya´nın, Hakan Fidan´ın Ankara´da ifade vermesine ilişkin kararı da Ankara Özel Yetkili Cumhuriyet Başsavcılığı´na ulaştı. Başsavcılık, Fidan ile telefon irtibatı kurarak ifade için MİT´in yetkisizlik itirazının sonuçlanmasını bekleme konusunda uzlaştı. Fidan´ın, Başsavcı Vekili Hüseyin Görüşen´e, Uygun bir zamanda ifadeye gelirim dediği öğrenildi. ( Vatan)

DEMOKRATİK AÇILIM GİRİŞİMLERİ Mİ HEDEF ALINDI?

15.02.2012 12:54 Son günlerde Türkiye´yi sarsan MİT Hakan Fidan olayı ile birileri hükümetin başlattığı demokratik açılım çabalarını sabote etmeye mi çalışıyor? Başsavcılığın açıkladığı gibi soruşturmanın amacı MİT mensuplarının karıştığı suçları soruşturmak mı yoksa daha büyük bir plan mı var?.. Radikal yazarı Cengiz Çandar, bu kuşkuyu sorguladığı yazısında birilerinin Kürt sorununun barışçıl yöntemlerle çözülmesi sürecinde diyalog kapısını tümüyle kapatmaya ve topyekün savaş sürecini tek çıkar yol olarak bırakmaya çalıştığını savunuyor. Çandar´ın yazısı şu şekilde:

Durumun saçmalığının farkında mısınız? Böyle bir devlet olur mu? Hukuk devleti böyle mi olur? Yazılarımızda ´akıl tutulması´ görülüyor. Tuhaf sorular soruyorlar: ?MİT mensupları suç işlemişlerse, görevlerini kötüye kullanmışlarsa, onlardan hesap sorulmayacak mı? Burası hukuk devleti olacaksa böyle olması gerekmiyor mu?? Bu soruları ortaya atarak, geçen hafta, -hafta sonu görevini kötüye kullandığı gerekçesiyle görevinden alınan- özel yetkili savcının başlattığı soruşturmanın meşruluğunu savunur haline geliyorlar. Bazılarımızın ´akıl tutulması´, aynı çerçevede görevlerinden alınmış olan İstanbul Emniyeti´nin (eski) İstihbarat ve Terörle Mücadele şube müdürlerinin savunulmasına işi götürüyor.

Konuyu saptırmanın anlamı yok. Kıyamet, ´görevlerini kötüye kullandığı´ ve ´KCK içinde suça bulaştıkları´ iddia edilen MİT mensuplarının ´hukukun gereği olarak´ hesap vermeleri için savcılık tarafından çağrılmaları nedeniyle kopmadı. Kıyamet, savcının -görevini kötüye kullanarak- ´şüpheli´ sıfatıyla -altını kalın çizgilerle çizelim; bilgilerine başvurulmak üzere değil ´şüpheli´ sıfatıyla MİT Müsteşarı´nı, bir önceki MİT Müsteşarı´nı ve ´Oslo süreci´yle ilgili olarak iki MİT görevlisini çağırması ve soruşturma başlatmak istemesiyle koptu. Yani, soruşturma konusu olan ´Oslo süreci´dir.

Oslo´da yapılan nedir? ´Devlet´ yönünden bakıldığında amaçlanan nedir? PKK ile görüşmek. Amaç, PKK´nın silahlı mücadelesini sona erdirmek. Buna, polisin hazırladığı fezlekeyle soruşturma açarsanız, Başbakan´ın ´siyasi sorumluluğu´nu üstlendiği ´Oslo süreci´ni yani siyaseti kovuşturmaya başlamış olursunuz. Bu da, polis-yargı ekseninin, bizzat siyaset yapmaya başlamış olduğu anlamına gelir. Hele, MİT Müsteşarı´nı ve selefiyle yardımcısını ´şüpheli´ sıfatıyla çağırmanız demek, devletin gizli istihbarat örgütü şeflerinin ´tutuklanması ihtimali´ni ifade eder.

Ya Hakan Fidan tutuklansaydı? 2012 yılının şubat ayında bu ne anlama gelir? Suriye konusunda Türkiye´nin muhtemel rolünün BM Güvenlik Konseyi´nde konunun tıkanması sonrası gündeme geldiği, İran-İsrail ilişkilerinin yeni bir gerginliğe girdiği, Irak´ta durumun her zamankinden daha belirsizleştiği bir sırada, devletin gizli istihbarat örgütü yönetimini dağıtmak ve hapse tıkmaya kalkışmak anlamına gelir. Niyetiniz ne olursa olsun, bundan başka bir anlama gelmez. Şöyle bir düşünün; şayet Hakan Fidan, Beşiktaş Adliyesi´ne ´şüpheli´ sıfatıyla gitmiş olsa ve Savcı Sadrettin Sarıkaya, ifadesinden tatmin olmayıp ´kuvvetli suç şüphesi´ iddiasıyla kendisini özel yetkili mahkemeye sevk etse, mahkeme de savcının mütalaasına katılsa, şu anda Hakan Fidan Silivri´de olacaktı. Ne vakit? Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu´nun Washington´da ABD yetkilileriyle Suriye´yi masaya yatırdığı ve aynı konuda Arap Birliği ile yoğun temasta olduğu bir sırada. Peki, tam da böyle bir zaman diliminde CIA´in başı ile İngiliz dış istihbarat örgütü MI-6´nın başı, ´müttefik´ Türkiye´nin dış istihbarat örgütünün başı ile üçlü bir toplantı yapmak için girişimde bulunsalar, ne diyecektiniz? ?Bu toplantıyı yapamayız. Bizim MİT Müsteşarı Silivri´de hapis. Başbakan´ın talimatıyla Oslo´da PKK yetkilileriyle uygunsuz görüşmeler yapmış. Yargılanacak!? Bunu mu diyecektiniz? Başka bir cevap verebilir miydiniz? Veya İran ya da Suriye istihbarat örgütlerinin başları, el altından MİT Müsteşarı ile temas kurmak isteseler ne diyecektiniz? ?Biz hukuk devleti olduğumuz için bizim MİT Müsteşarı gizli bir görüşmeden ötürü içeri atıldı.?

Durumun saçmalığının farkında mısınız? Böyle bir devlet olur mu? Hukuk devleti böyle mi olur? Hukuk devletinde polis-yargı ikilisi siyasetten özerkleşip, siyasetin üzerine çıkabilirler mi? Tam da bu nedenlerden ötürü, polis-yargı ikilisinin hamlesine, hükümetin keskin tedbirlerle, İstanbul Emniyeti´nden görevden almalar, savcıya soruşturmadan el çektirme ve yeni yasal düzenlemelerle tepki vermesinden doğal ne olabilir? Bu tepkilerin ve karşı önlemlerin niteliği ve hukukiliğine ilişkin tartışmaya kalkmak ve bunları ana muhalefet lideri gibi ´aptalca´ diye nitelemek, ancak sanki ´Alice Harikalar Diyarında´ gibi Türkiye´de yaşamakta olanlara ait bir lüks olabilir. Ya da çarpıtma, hedef şaşırtma, gerçek durumu saptırma.

Ankara ve İstanbul´da yaşayanların göremediği ya da görmek istemediğini ta Kandil´de Murat Karayılan nasıl görüyor? Karayılan, dün yaptığı açıklamada şunları söyledi: ?Dikkat edelim, Oslo´da diyalog süreci 2008 yılında başladı. Hemen peşi sıra nisan ayında KCK operasyonları adı altında Kürt siyasetine karşı bir yönelim başlatıldı. Yani eğer bugün diyalogların başarısızlığından bahsedilecekse bunun en başat nedeni bu KCK operasyonlarının sürece bir hançer gibi sokulmuş olmasıdır. Günümüzde diyalog sürecini durdurmakla yetinmeyip diyaloğu geliştirenlerin de bu operasyonların kapsamına alınması çok ilginçtir. Demek ki bu kesim yani diyalog sürecine karşı olan bu kesim devlet ve hükümet içerisinde kendisine o kadar güveniyor ve o kadar zemin bulmuş ki diyaloğu geliştiren ekibi de yargılamak istemektedir... Bunun hem devlet kesimleri içerisindeki kesimlerin çatışma boyutu var hem de uluslararası boyutu vardır. Bu boyutları bulunan derin bir müdahaledir. Kürt sorununun barışçıl yöntemlerle çözülmesine karşı 2009 operasyonlarıyla birlikte bir süreç başlatılmış ve bu süreç bugün artık bu diyalog kapısını tümüyle kapatmaya ve topyekûn savaş sürecini tek çıkar yol olarak bırakmaya evrilmiştir.?

Peki bu son gelişmelerin ´uluslararası boyutu´nda dış istihbarat örgütlerinin rolü var mı? Ne de olsa hedef tahtasına oturtulan Türkiye´nin gizli dış istihbarat örgütü. Bilemeyiz. Yoktur da diyemeyiz. Manzaraya bakılınca, akıllara bu ihtimalin gelmesi de engellenemez. Olan-bitene bir gözlemci polis-yargı eksenini kastederek, şu hükmü verdi: ?Bu kez baltayı taşa vurdular. Balta eğrildi. Zarar gördü. Ama taş da zarar gördü.? ´Taş´ın restorasyonu mümkün. Baltayı ise birilerinin elinden alıp gömmek gerek. Bir de bazılarının ´akıl tutulması´nı tedavi etmek... ( Cengiz Çandar / Radikal)

(11 Şubat 2012), son güncel.: (15 Şubat 2012)

HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN

HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER:

MİT BAŞKAN VE GÖREVLİLERİNİN İFADEYE ÇAĞRILMASI KRİZİYLE İLGİLİ MANŞETLERİMİZ

MİT kanunu Perşembe çıkıyor

MİT´çilere yakalama kararı

MİT müsteşarı Fidan hedefte

Odatv-Aydınlık-İsrail´in hedefi: Fidan

´Mesaja mesaj´ ses kaydı

Yazılım devrede, İsrail düşman

İsrail´den şok C planı: PKK´ya yardım

Lübnan´da İsrail casusu 3 PKK´lı yakalandı

İlişkiler artık gizlenmiyor: 3 PKK´lıya ´İsrail casusu´ suçlaması

ABD Basını: İskenderun İsrail işi

İskenderun´da İsrail olasılığı güçleniyor

Odatv İsrail´in arka ´Oda´sı mı?

http://www.kontrgerilla.com/mnsetgoster.asp?haber_no=4233    yazdır/print

ŞOK! TSK'daki Fetö'den darbe

15.07.2016 22:46 Türkiye, 15 Temmuz saat 22:00'den beri şok dakikalar yaşıyor.. İlk önce Jandarmadan bazı birliklerin İstanbul'un iki yakasını birbirine bağlayan köprüleri tanklarla ulaşıma kapattığı haberleri geldi. İlerleyen dakikala..
Tamamı 15.7.2016

İşte çılgınlıklarının nedeni

17.07.2016 14:13 TSK'daki Fetö'cülerin darbe girişimi "çılgınca" ve "gözü dönmüş" olarak değerlendiriliyor. Bir çok detay bu değerlendirmeye yol açıyor. Örneğin Meclis'in bombalanması.. Örneğin TRT'yi ele geçirirken canlı yayında darbe..
Tamamı 17.07.2016

İşte Paralel'in 81 il imamı

20.01.2015 21:02 Fetullah Gülen cemaatinin Marmara bölge imamı ile birlikte 8 il imamı olduğu iddia edildi. Bu isimlerin fotoğraflı özgeçmişleri yayınlandı. Bu imamların bir devlet memuru gibi terfi alarak kademe kademe yükseldiği iddia ediliyor..
Tamamı 20.01.2015

Paralel'e de Ergenekon'a da hayır

11.03.2014 14:52 Türkiye'de dün yargıda şiddetli bir deprem yaşandı. Daha önce benzeri yaşanmayan bu depremin merkez üssü, Ergenekon davasına bakan özel yetkili İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi oldu. Ergenekon davasına bakan İstanbul ..
Tamamı 11.3.2014

Büyükanıt: Huzurum kalmadı!

19.12.2015 23:00 Abdullah HARUN / kontrgerilla.com - 27 Nisan e-muhtırası soruşturmasında 'şüpheli' olarak sorgulanan dönemin Genelkurmay Başkanı Yaşar Büyükanıt'ın ifadesi ortaya çıktı. Kontrgerilla.com'un ulaştığı iki sayfalık ifaded..
Tamamı 19.12.2015

Fehmi Koru sitemize taş attı

12.10.2015 19:46 Maişet derdi nedeniyle yaklaşık 1 yıldır günlük yerine haftalık haber girişine geçmek zorunda kaldık. Dikkat edenler bunu farketmiştir. Saatlerdir süren bu haftalık haber girişini de az önce tamamlamış ve internet..
Tamamı 12.10.2015

Şok!!! Savcı Öz yurtdışına kaçtı

18.08.2015 20:19 HSYK tarafından haklarında terör örgütü üyeliği suçlamasıyla soruşturma başlatılan, ardından mahkemece yakalama kararı çıkarılan savcılar Zekeriya Öz ve Celal Kara'nın yurtdışına kaçtıkları ortaya çıktı. Mahkeme eski s..
Tamamı 18.08.2015

Balyoz Planı gerçek: 7 beraate itiraz

09.10.2016 13:55 Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı, Orgeneral Çetin Doğan'ın da aralarında bulunduğu 7 sanığın beraat kararının bozulması yönünde görüş bildirdi. 6 Ekim'de yaşanan gelişmeye göre, Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığı adına B..
Tamamı 9.10.2016

Belgesel: Gezi'nin ardındakiler

24.06.2013 11:20 Taksim Gezi olaylarına katılanlar.. Haber, açıklama ve attıkları twitlerle destek verenler.. 'Çapulcu' olduklarını açıkça belirtenler.. 'Mesele Gezi değil sen hala anlamadın mı?' diyerek hükümeti bir ayaklanma ile devirmeye destek verenler..
Tamamı 24.06.2013

7 sanıklı Balyoz davası kapandı mı?

16.12.2018 11:00 İstanbul'da, Fetö yargısının etkin olduğu dönemde açılan ve 237 sanığın müebbet hapse mahkum edildiği, Fetö ile mücadelenin başlamasının ardından davanın kumpas olduğuna dair somut delillerin ortaya çıkması üzerine..
Tamamı 16.12.2018

Humeyni planı suya düştü

08.11.2014 13:58 Yıllardır ABD'de yaşayan Türk vatandaşı Fetullah Gülen'in Türkiye'ye dönmekten kesinlikle vazgeçtiği ileri sürülüyor. Gülen cemaatinin liderliğini yapan Fetullah Gülen, kendisine DGM tarafından dava açılmadan hemen önc..
Tamamı 8.11.2014

Gülen: 28 Şubat MGK'sı sevaptı

01.11.2014 17:35 Erdoğan'ın ilk kez 'Cumhurbaşkanı' sıfatıyla başkanlık ettiği Ekim ayı MGK toplantısı 10 saati aşarak en uzun MGK rekorunu kırdı. 28 Şubat süreci kararlarının alındığı MGK toplantısı ise 8 saat sürmüştü. MGK'da paralel..
Tamamı 1.11.2014

Ayrıntılarıyla 7 Şubat krizi

08.02.2014 15:18 Tarih: 7 Şubat 2012.. Ankara, Cumhuriyet tarihinde benzeri görülmemiş bir olayla sarsıldı. MİT Müsteşarı Hakan Fidan dahil 5 MİT yöneticisi hakkında savcılık tarafından yakalama kararı çıkartıldı.. Sabah gazetesinden A..
Tamamı 8.2.2014

Beddua etti, suç duyurusu yağdı

27.01.2014 13:03 Fetullah Gülen'in avukatı: Psikolojik harekâtta yeni aşamaya geçildi.. Fetullah Gülen Hocaefendi'nin avukatı Nurullah Albayrak, müvekkili hakkında ortaya atılan iftiraların suç duyurusu şeklinde yargıya taşınması suret..
Tamamı 27.1.2014

Paralel Yapı = P2 Locası

14.01.2014 15:48 Gülen cemaatinin lideri Fethullah Gülen'in paralel yapıyı uzaktan yönetmek için yaptığı telefon görüşmeleri bugün internette yayınlandı. (1) Görüşmelerde Gülen'in, bir dini cemaat liderinin ötesine geçerek siyaset..
Tamamı 14.1.2014

Özkök ve Yalman'dan şok inkar

03.11.2014 19:23 Balyoz davasında Anayasa Mahkemesi'nin verdiği 'hak ihlali' kararı üzerine yeniden yargılama başladı. Duruşma, Anadolu 4. Ağır Ceza Mahkemesi'nce Anadolu Adalet Sarayı'ndaki 450 kişilik Şehit Hakan Kılıç Konferans Salo..
Tamamı 3.11.2014

Yabancı vakıflara suç duyurusu

02.12.2013 16:57 Sivil Toplum Kuruluşu Adalet Platformu, Türkiye'de faaliyet gösteren yabancı vakıflar hakkında, yasak olmasına karşın Türkiye'deki siyasi olaylara müdahale ettikleri gerekçesiyle suç duyurusunda bulundu. Suç duyurusund..
Tamamı 2.12.2013

Düşünen adam da olacak mı?

19.06.2013 17:17 Taksim Gezi olayları 19 günlük bir süreç sonra polisin Gezi parkını boşaltmasıyla sona erdi. Ancak artçı gelişmeler sürüyor. İki gündür 'duran adam' eylemi gündemde. Hükümeti protesto eden ve Gezi eylemcilerine destek ..
Tamamı 19.6.2013

Fetö'nün Şok Mangasına dava

21.11.2022 14:22 Ankara'da, Cumhuriyet Başsavcılığı, FETÖ'cü olmayan askeri öğrencilerin "şok mangası" yöntemiyle fiziki ve psikolojik şiddet uygulayarak okulu bırakmalarına neden oldukları ileri sürülen 8 eski asker hakkında "işkence ..
Tamamı 21.11.2022

Kara Kuvvetleri: 80 Müebbet Onandı

29.11.2022 10:33 Ankara'da, FETÖ'nün darbe girişimi sırasında Kara Kuvvetleri Komutanlığı (KKK) karargahında yaşanan olaylara ilişkin aralarında 4 eski generalin de bulunduğu 132 sanıklı dava dosyasının istinaf incelemesi tamamlandı..
Tamamı 29.11.2022

Kars: 12 Müebbetin Gerekçesi

30.11.2022 13:13 Kars'ta, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) darbe girişimine katıldıkları ve örgütün kentteki sözde 'ana komuta kademesi'nde yer aldıkları iddia edilen, aralarında örgütün sözde 'sıkıyönetim komutanı' ve dönemin 14. Me..
Tamamı 30.11.2022

Yakalanan İlk Darbeciye Müebbet

29.11.2022 11:03 Bursa'da, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz hain darbe girişimi sırasında Bursa'da sözde 'sıkıyönetim komutanı' olmayı beklerken 'yakalanan ilk darbeci' olan dönemin İl Jandarma Komutanı Yurdakul Akkuş'un da..
Tamamı 29.11.2022

Darbeci Yaver'in Müebbeti Onandı

29.11.2022 10:43 Ankara'da, FETÖ'nün 15 Temmuz darbe girişimi akşamı Cumhurbaşkanı Recep Tayip Erdoğan'ın kaldığı oteli darbecilere bildirdiği belirlenen eski başyaver Ali Yazıcı'ya verilen ağırlaştırılmış müebbet ile eski Dalaman Deni..
Tamamı 29.11.2022

Çatı Davada Müebbetler Değişmedi

29.11.2022 10:22 Ankara'da, Yargıtay'ın 15 Temmuz darbe girişiminden önce açılan FETÖ çatı davasında, örgütün tepe yöneticileri eski Samanyolu Yayın Grubu Başkanı Hidayet Karaca, eski milletvekili İlhan İşbilen, keski Zaman Gazetesi İm..
Tamamı 29.11.2022

Askeri Hakimlere Müebbet Onandı

02.12.2022 09:55 Ankara'da, Yargıtay 3. Ceza Dairesi, Ankara 25. Ağır Ceza Mahkemesince FETÖ'nün darbe girişiminde yer alan dönemin Genelkurmay Başkanlığı adli müşavirleri Hayrettin Kaldırım ve Muharrem Köse'nin de aralarında bulundu..
Tamamı 2.12.2022

Poyrazköy Kumpası: 1. Dava Başladı

28.11.2022 13:39 İstanbul'da, Fetullahçı Terör Örgütü'nün "Poyrazköy'de ele geçirilen mühimmat, Kafes eylem planı, Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği (ÇYDD), Amirallere Suikast" gibi davalardaki usulsüzlüklere ilişkin polis mem..
Tamamı 28.11.2022

Poyrazköy Kumpası: 2. Dava Yargıya

28.11.2022 15:42 İstanbul'da, kamuoyunda 'Poyrazköy davası' olarak bilinen dava ve soruşturmalarda görev alan 48 eski hakim ve savcı hakkında 'gizliliği ihlal', 'iftira', 'suç delillerini yok etme', 'kişisel verileri hukuka aykırı olar..
Tamamı 28.11.2022

1985'teki Sınav Hırsızlığına Dava

02.12.2022 12:37 Ankara'da, FETÖ irtibatı nedeniyle hakkında dava açılan eski Albay Cengiz C.'nin, 1985'te yapılan askeri lisesi sınav sorularını, 'örgüt abisi' aracılığıyla önceden aldığını itiraf etmesi, verdiği bilgilerin doğru çı..
Tamamı 2.12.2022

Pinhan Restaurant'a 9 Hapis

30.11.2022 12:08 İstanbul'da, Fetullah Gülen liderliğindeki terör örgütü (Fetö) adına faaliyetlerde bulunulduğu gerekçesiyle kayyum atanan örgütün karargahı konumundaki Maltepe Pinhan Restoran yapılanmasına dair 45 sanıklı davaya devam..
Tamamı 30.11.2022

Zırhlı Tugay Darbe davası

30.11.2022 12:40 İstanbul'da, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz darbe girişimine ilişkin aralarında muvazzafların da bulunduğu 28'si tutuklu 138 askerin 'kamu malına zarar verme' suçundan altışar yıl ile 'Anayasal düzeni ort..
Tamamı 30.11.2022

Darbede Valilik İşgali davası

30.11.2022 12:29 İstanbul'da, FETÖ'nün 15 Temmuz darbe girişiminde İstanbul Valiliğinin işgalini konu alan 90 sanıklı davada ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası Yargıtay tarafından bozulan eski Yarbay Recep Karaçam'ın yeniden yargılan..
Tamamı 30.11.2022

Donanma Darbe davası

28.11.2022 13:24 Kocaeli'de, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz darbe girişimi sırasında Donanma Komutanlığındaki eylemlere ilişkin davada dosyaları ayrılan 6'sı tutuksuz, 13'ü firari 19 sanığın yargılanmasına devam edildi..
Tamamı 28.11.2022

Adana Yasadışı Dinleme davası

21.11.2022 12:10 Adana'da, Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ) üyeliğinden hüküm giyen eski İl Emniyet Müdürü Ahmet Zeki Gürkan ile terörden sorumlu emniyet müdür yardımcısı İsmail Bilgin'in, Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT) mensubunu yasa ..
Tamamı 21.11.2022

Tır Kumpası Organizatörleri davası

21.11.2022 11:57 Adana ve Hatay'da MİT tırlarının durdurulması ve aranmasını organize ettikleri gerekçesiyle haklarında 2'şer kez ağırlaştırılmış müebbet ve 50 yıl 5'er ay hapis cezası istemiyle dava açılan Fetullahçı Terör Örgütü'nün ..
Tamamı 21.11.2022

13.08.2001'den beri ziyaretçi sayısı:
63.453.986