Ergenekon davalarında tutuklu yargılanan gazeteciler bazı çevrelerce basın kahramanı olarak yansıtılıyor, sadece gazetecilik faaliyetinden dolayı hapiste tutuldukları iddia ediliyor. Bugün gazetesi yazarı Gülay Göktürk ise köşe yazısında, bunun böyle olmadığını, örneğin Ergenekon tutuklusu gazeteci Mustafa Balbay´ın darbecilere nasıl akıl verdiğini ve yol gösterdiğini somut örnekle açıklayarak yargılananların darbeciler ve darbecilik olduğunu gösteriyor. Odatv davasından da örnekler veren Göktürk, darbecilerin Ergenekon soruşturmasını etkisiz kılmak için şimdiye kadar çeşitli yöntemler denediklerini, son olarak da basının susturulmak istendiği yalanını dillendirdiklerini belirtiyor. Göktürk, Ergenekon´un çökmediğine, en az zayiatla hayatta kalmaya çalıştığına da dikkat çekiyor.
04.02.2012 14:57 Gülay Göktürk (Bugün): Darbeciden basın kahramanı yaratmak.. Hani bütün o süreçleri birebir izlemesek; Mustafa Balbay´ın darbeci paşalarla nasıl birlikte iş tuttuğunu, kalemini onların hizmetine vermekle kalmayıp bir de başarılı bir darbe yapmak için nasıl akıllar verdiğini kendi günlüklerinden okumasak; Odatv´de dönen dolapları, yapılan yayınları, Soner Yalçın ya da Yalçın Küçük gibilerin karanlık ilişkilerini bilmesek, biz bile inanacağız karşımızda basın kahramanları olduğuna.
Darbeci gazetecilerden basın kahramanları yaratmayı başardılar ya, pes doğrusu! Şimdi herkes unutmuş görünüyor; Mustafa Balbay, Şenuygur ve ekibini Hilmi Özkök´e karşı kışkırtmak için ne diyordu, bir hatırlayalım isterseniz: Sizin bir numara ile sizin kafanızdakileri yapmak çok zor, Siz tamam, bütün kuvvet komutanları tamam, bloksunuz ama üstünüz olmayınca olmuyor, önce orada bir şey yapmak lazım. Acaba bugün Türkiye´de gazetecilerin fikirlerinden dolayı yargılandığını yazıp çizen yabancı yayın organları Balbay´ın bu fikrini de bilselerdi ne düşünürlerdi? Hele bu lafları söyleyen kişinin bir de ülkenin sosyal demokrat partisi tarafından milletvekili yapıldığını işitselerdi?
Eğer Ergenekon denen ahtapot bu defa da paçayı kurtarırsa... Bütün kolları ve başıyla birlikte ortaya çıkarılmaya bu kadar yaklaşmışken, bu darbeyi de ufak tefek zayiatlarla atlatır ve yaralarını sarıp güç toplamak için yeniden yeraltına inerse... Bunun birinci derecede sorumlusu bugün koro halinde Türkiye´de rejimin, muhalif gazetecileri zindanlarda inleten koyu karanlık bir diktaya dönüştüğünü; kurulan korku imparatorluğu yüzünden kimsenin ağzını açmaya cesaret edemediğini tekrarlayıp duranlar olacak. Yeni bir psikolojik harekât ile karşı karşıyayız ve şu anda derin devletin canını kurtarmak için tek umudu da bu koro.
Ergenekon sanıkları, tutuklamalar ilk başladığında, bir süre eski silah arkadaşlarına bel bağlamışlardı. Yakın bir zamanda Genelkurmay´ın yeniden kükreyip sivil iradeyi ve yargıyı ürküteceğini ve geri adım attıracağını umuyorlardı. O umut boşa çıktı. Ondan sonraki dönemde, iddianameleri hukuki açıdan çürütme işine ağırlık verdiler. Buldukları bazı yargılama hatalarını abartarak kullandılar ama o kadar çok delil, o kadar çok belge ve tanık vardı ki ortada, hukuki mücadeleyle bir yere varamayacaklarını çabuk anladılar.
İşte o zaman bugünkü psikolojik harekât geldi gündeme: Eğer AK Parti yönetiminin tek parti diktatörlüğüne dönüştüğüne dostu-düşmanı inandırabilirlerse, kendileri de bu diktatörlüğe karşı yükselecek muhalefetin arasına karışabilir; AK Parti diktatörlüğünün ezdiği mağdurlar haline gelebilirlerdi.
Epeydir bu yolu deniyorlar. Bir zamanlar darbe yapmak için ortaya sürdükleri ama tutturamadıkları bunlar şeriat getirecek masalının yerine şimdi de bunlar diktatörlük kuruyor masalını anlatıyorlar. Ve Allah için bu yolda yardımlarına koşan solcu, demokrat, sosyal demokrat, romantik sosyalist Marksizm artığı ve sözde liberal sayısı hiç de az değil.
Kimi bu planı göremediğinden, kimi aydın olmayı ille de iktidara muhalif olmak sandığından, kimi daha baştan beri generallerin yargılanmasını hazmedemediğinden, kimi AK Parti´ye karşı duyduğu tarihi antipatiden, geniş bir kesimi ise Türkiye´deki rejim değişikliğinin yarattığı altüst oluşta (ayakların baş oluşu) kendi imtiyazlı sosyal konumunu kaybedeceği endişesinden yeni öcü masalları anlatıyor ya da anlatılan öcü masallarının peşine takılıyorlar. Hatırlarsınız, aynı öcü masalları Demokrat Parti için de anlatılmıştı. Menderes ve arkadaşlarının Türkiye´yi hızla faşist bir diktatörlüğe doğru götürdüğü masalına hâlâ inananlar var bu ülkede, hatta belki gençleri kıyma makinesinden geçirdiğine inananlar bile var.
Oysa o gün Menderes Hükümeti´nin yaptığı üç beş hatadan faşist bir diktatörlük manzarası çıkarmak ne kadar abes ise bugün de AK Parti Hükümeti´nin bazı hata ve zaaflarından tek parti diktatörlüğü ya da korku imparatorluğu tablosu çıkarmak o kadar abes ve gerçek dışı. Ama gerçekleri görmek için bir çift göz sahibi olmak yetmiyor. O gözlerin ideolojik angajmanlarla, siyasi ihtirasla ya da sorgulanmamış önyargılarla körleşmemiş olması gerekiyor. Gözü hâlâ görenlerin ise akıntıya karşı durma cesaretine bugün her zamankinden daha fazla ihtiyaçları var. ( Gülay Göktürk / Bugün)
AKP´Lİ GEDİKLİ´DEN ÇARPICI TESPİTLER: NEOCON ERGENEKON KADROLARI İŞBAŞINDA |
?1993´te Türkiye´de darbe yapılmış aslında?
?Neocon-Ergenekon takımı, aslında 1993´te Türkiye´de darbe yaptı. 1993 yılı darbe yılıdır Türkiye´de? diyen Gedikli, Turgut Özal´ın ve Eşref Bitlis´in ölümü, Süleyman Demirel´in Cumhurbaşkanı olması, Uğur Mumcu´nun ölümü, paşaların öldürülmesi, Sivas Madımak Oteli´nde olanlara dikkati çekti. O dönemde, bu tür olayların açık bir şekilde görülmediğini ama faili meçhuller sebebiyle bunun bu şekilde olduğunu çok net görülebildiğini belirten Gedikli, şöyle devam etti: ?1993´te Türkiye´de darbe yapılmış aslında. O yüzden Türkiye, 1990´lı yılları kaybetti. Faili meçhuller dışında ekonomik kriz, siyasi istikrarsızlık, kaos 1993´te yaşanan darbenin sonuçlarıdır. Neocon-Ergenekon yapısı öyle bir yapı ki devletin içine çöreklenmiş, adeta bir ur gibi. Bunlar bir nevi gözü dönmüş insanlar. Düşünün kendi komutanlarını infaz ediyorlar. Gazeteciler konuşuluyor ama komutanları infaz etmişler. Eşref Bitlis´in ölümü şüpheli, Turgut Özal´ın ölümü şüpheli. Susurluk olayında bu yapı bir anlamda deşifre oldu. Neocon-Ergenekon ortaklığının amigoları medya... Dikkat ederseniz ne söylerseniz söyleyin konuyu sivil diktaya bağlıyorlar papağan gibi. Bu biraz da Arap Baharı ile bağlantılı. Arap baharı olan ülkelerde kime başkaldırılıyor? Diktatörlere... Sivil dikta var ya oralarda. Şimdi aynı konsepti Türkiye´ye uyarlamaya çalışıyorlar. Oradan Türkiye´ye sırayı getirecekler. Orada Arap Baharı var, Türkiye´de de bahar olması lazım. Onların konsepti açısından Türkiye´de de sivil bir dikta olacak ki bir başkaldırı olsun, bir isyan olsun. ´Burada biz bunalıyoruz, gazeteciler içeride´ gibi söylemlerin hepsi aynı tezgahın ürünü. Yapı böyle bir yapı.?
?Paul Auster´ı muhtemelen dolmuşa getirmişler?
Türkiye´ye istikrarsızlık getirmek isteyen unsurların bir takım gibi görev paylaşımı yaptıklarını belirten Bülent Gedikli, ?Neocon-Ergenekon kadrosunda teknik direktör Şimon Peres; kaleci, teröristbaşı Abdullah Öcalan; geri üçlüde, Nicholas Sarkozy, Angela Merkel, Benjamin Netenyahu; orta sahada, Mehmet Haberal, Doğu Perinçek, Mustafa Balbay, Tuncay Özkan, Yalçın Küçük; ileride de Kemal Kılıçdaroğlu ve Selahattin Demirtaş var. Kulübün başkanları da finansal oligarklar. Finans lordları yani. Bunlar finansal operasyonlar yapıyorlar. Faiz lobiciliği yürütüyorlar ama Ak Parti Hükümeti, kriz lobisini nakavt etti. Türkiye´de ilk kez kriz lobisi, faiz lobisi nakavt oldu. Türkiye´ye operasyon çektiler ama başarılı olamadılar. Türkiye, artık eski Türkiye değil. Türkiye Cumhuriyeti Devleti, artık kendi kişiliğini buldu? dedi.
Paul Auster´ın Şimon Peres, Salman Rüşdi gibi isimlerle gayet samimi pozları bulunduğunu kaydeden Gedikli, ?Bu zat bir kere Türkiye ve İsrail konusunda bir cahil. Türkiye´nin siyasi tarihini bilmiyor. Gazeteciler içeride diyor ama Türkiye´de daha önce neler olduğu konusunda en ufak bir fikri yok. Bu adama sormak lazım, sen Türkiye´deki darbeler tarihini biliyor musun ey Auster? Türkiye´de darbeler nasıl olmuş, darbeler nasıl teşvik edilmiş? Bu gazeteciler, bu tür girişimler konusunda neler yazmışlar, neler söylemişler, bundan haberin var mı? E-muhtıra olmuş, bu konuda ne düşünüyorsun? İktidar partisine kapatma davası açılmış, bu konuda fikrin var mı? Bu ülkede olan bitenleri biliyor musun da sen kalkmışsın hemen buradan bir beyanat veriyorsun? Paul Auster´ı muhtemelen dolmuşa getirmişler. Birden bire böyle bir açıklama yapması ilginç. Auster, aynı zamanda İsrail´in de cahili. Noam Chomsky´ye İsrail´de yapılanlar ortada. Chomsky, Auster´a İsrail´in nasıl bir ülke olduğunu iyi anlatabilir.? diye konuştu.
?(Herkesi alıp dindar yapacağız) diye bir şey yok. Zaten Allah da öyle bir şey söylemiyor?
?AK Parti´nin başarıları, Neocon´ları ve Ergenekoncuları ürkütüyor? diyen Gedikli, şunları kaydetti: ?Ergenekonla mücadele, bölücü örgüt PKK ile mücadeleyi kolaylaştırıyor, etkin hale getiriyor. Bunu süreç içinde de çok açık ve net göreceğiz. Faili meçhullerin ortaya çıkması, ordumuz açısından çok olumlu bir süreçtir. Geçmişteki yapıda bazı komutanların korktuğunu bile görüyoruz. Ayaklarla başlar karışmış, belli değildi. Bunlar şimdi yerli yerine oturuyor. Her taş yerinde ağırdır. Her kurum kendi görevini yaptığı takdirde güç kazanır, ağırlık kazanır. Farklı göstermeye çalışıyorlar ama şu anki süreç bu açıdan olumlu bir süreç. Devlet gerçek kimliğine kavuşuyor, devlet şimdi ancak kendi kimliğini buluyor. Devlet kimliğini bulamamıştı, kimliksizdi. Türkiye, bu açıdan şu anda tarihi bir kavşakta. Türkiye´de dindar olmanın önünün açılması lazım. Sanki bu hep açıkmış gibi konuşuyorlar Türkiye´de. Bu ülkede bir dönem dindarlığın önünde her şey engeldi. İsmet İnönü döneminde yapılanlardan, yasaklananlardan ve toplanan kitaplardan, 1990´lı yıllarda yapılanlara kadar her şey ortada. İnsanların inanç özgürlüğünün önündeki engellerin kalkması lazım. İnançlı dindar insanların bir yerlere gelmesinin de engellenmemesi lazım. Türkiye´de irtica kampanyaları altında bu da yapıldı. İnançlı birçok insana yapılanlar ortada. Sayın Başbakanımız inanç özgürlüğüne dikkatleri çekti. Yoksa ´herkesi alıp dindar yapacağız´ diye bir şey yok. Zaten Allah da öyle bir şey söylemiyor.? ( AA)
(04 Şubat 2012), son güncel.: (06 Şubat 2012)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER:
KONTRGERİLLA MEDYASI
ERGENEKON DAVALARINI ENGELLEME GİRİŞİMLERİ
ERGENEKON, BALYOZ VE BAĞLANTILI İDDİANAMELERDE ARAMA YAP
Gelin-Damat:Doğan,demokrasi kahramanı
Biri yalan uydurdu diğeri dava açtı
Şener, Dink´i aydınlatmadı kararttı
Aydınlık´tan Kozinoğlu´na ilginç sansür
Avcı´nın amacı soruşturmayı engellemek
Virüs adı: Oda.. Hedefi: Ergenekon´u bozmak
Ergenekon medyası ´karanlık oda´da yapılandırıldı
Sabah Akşam ´Karanlık Oda´yı aydınlattı
Ergenekon Aydınlık´ta: Yeni belgeler
Aydınlık´tan Kozinoğlu´na ilginç sansür
Aydınlık´tan karanlık mail tuzağı
´Ergenekon savunmadan saldırıya geçti: Aydınlık Başbakan´ın konuşmasını yayınladı´ manşetlerimiz
Ergenekon´un henüz ortaya çıkarılamayan yedek (idhar) kadroları manşetlerimiz
Gölcük´teki çuvallar devede kulak: Savcılar iz peşinde
Savcılar Ergenekon ´İdharı´nın peşinde
Ergenekon davası gerekli mi?
Ergenekon henüz çökertilemedi
Su uyur cuntacı uyumaz: İşte ispatı
Ergenekon hala diri, Bakıcı kaçabildi
7. iddianame: Ergenekon hala faal
Ergenekon hala aktif: Planları çökünce yenisini yapıyorlar