Ergenekon davasında mahkeme AK Parti kapatma davası savcılarının isimlerini istedi. Bazı yargı mensuplarının Ergenekon´la tespit edilmiş ilişkileri, mahkemenin şüphesinin yerinde olduğunu ortaya koyuyor. Ergenekon, seçimle gelen hükümeti yıpratmak, zor durumda bırakmak hatta görevden almak için en fazla yargı yolunu kullandı. Bunun en önemli örneği AK Parti kapatma davası oldu. Halk tarafından seçilen hükümet bir çeşit yargı darbesi ile devrilmek istendi. TSK içindeki örgüt uzantılarınca kurulan internet sitelerinde yayınlanan yalan haberler kapatma davasına delil olarak sunuldu. Ancak savcılarca delil olarak gösterilen 400 maddeden 370´i Anayasa Mahkemesi tarafından reddedildi. Yani örgütün bir kolu yalan uydurdu muhtemelen diğer kolu da dava açtı.
Mahkeme yargıdaki Ergenekon´un peşinde
Ergenekon davasında mahkeme AK Parti kapatma davası savcılarının isimlerini istedi. Bazı yargı mensuplarının Ergenekon´la tespit edilmiş ilişkileri, mahkemenin şüphesinin yerinde olduğunu ortaya koyuyor. Ergenekon, seçimle gelen hükümeti yıpratmak, zor durumda bırakmak hatta görevden almak için en fazla yargı yolunu kullandı. Bunun en önemli örneği AK Parti kapatma davası oldu. Halk tarafından seçilen hükümet bir çeşit yargı darbesi ile devrilmek istendi. TSK içindeki örgüt uzantılarınca kurulan internet sitelerinde yayınlanan yalan haberler kapatma davasına delil olarak sunuldu. Ancak savcılarca delil olarak gösterilen 400 maddeden 370´i Anayasa Mahkemesi tarafından reddedildi. Yani örgütün bir kolu yalan uydurdu muhtemelen diğer kolu da dava açtı.
Ergenekon terör örgütü davasına bakan İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi´nin, AK Parti´ye yönelik kapatma davası soruşturmasını yürüten savcıların isimlerini istemesi, kamuoyunda geniş yankı buldu. Ergenekon´la bazı yüksek yargı mensuplarının soruşturma ve dava sürecinde tespit edilen ilişkileri, mahkemenin kararının son derece yerinde olduğunu ortaya koyuyor. Ergenekon terör örgütü, seçimle gelen hükümeti yıpratmak, zor durumda bırakmak hatta görevden almak için en fazla yargı yolunu kullandı. Yargı konusu olan iddialara göre bunun en önemli örneği de AK Parti´ye açılan kapatma davası oldu.
Buna göre, Ergenekon örgütü darbe yaparak deviremediği AK Parti hükümetini ´kapatma davası´ açtırarak devre dışı bırakmayı amaçladı. Öyle ki, 2008 yılının Mart ayında Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Abdurrahman Yalçınkaya´nın AK Parti´nin kapatılması istemiyle Anayasa Mahkemesi´nde açtığı dava kamuoyunda şok etkisi yaptı. AK Parti´nin ´laikliğe aykırı fiillerin odağı haline geldiği´ gerekçesiyle hazırladığı iddianamede, partinin kapatılması ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan başta olmak üzere, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül dahil 71 kişinin 5 yıl süre ile siyasetten uzaklaştırılması istendi.
Beklenti Anayasa Mahkemesi´nin AK Parti´yi kapatmasıydı. Ama kritik bir sayıyla, 6´ya karşı 5 oyla kapatma kararı çıkmadı. Bu süreçte yaşanan olağanüstülükler daha sonra 2. Ergenekon iddianamesinde ayrıntılarıyla yer aldı. AK Parti´nin kapatma davasına bakan Anayasa Mahkemesi Başkan Vekili Osman Paksüt´ün davadan önce dönemin Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ´la görüştüğü ortaya çıktı. Paksüt´ün eşi Ferda Paksüt, ikinci Ergenekon davasında sanık oldu. Ferda Hanım, dava dosyasına giren görüşmelerinde partinin kapatılacağını söylüyordu. Ergenekon soruşturmasında şüpheli olan eski Yargıtay Başsavcısı Sabih Kanadoğlu´nun Anayasa´ya aykırı olarak cumhurbaşkanı seçiminde 367 oy kriterini CHP ve MHP milletvekillerine empoze etmesi, yargı mensuplarının önemli eyleminden biriydi.
EMİNAĞAOĞLU VE ERSÖZ, YEMEKTE BULUŞUYOR
Kapatma davası iddianamesini hazırlayanlardan dönemin Yargıtay Savcısı Ömer Faruk Eminağaoğlu´nun Ankara´da JİTEM´ci emekli Tuğgeneral Levent Ersöz´ün de aralarında bulunduğu bazı Ergenekon sanıklarıyla yemekli toplantılarda görüşmesi ortaya çıktı. Ersöz, mahkemedeki ifadesinde 2006 yılındaki bu görüşmeyi doğruladı.
Ömer Faruk Eminağaoğlu, Ergenekon örgütü kapsamında faaliyet gösterdiği için sanık olan eski Erzincan Başsavcısı CHP milletvekili İlhan Cihaner´e desteğiyle gündeme geldi. Eminağaoğlu´nın ismi son olarak, Oda TV iddianamesinde gazeteci İklim Bayraktar´la yaptığı konuşmada ortaya çıktı. Ergenekon sanığı Bayraktar, Eminağaoğlu´na eski CHP Genel Başkanı Deniz Baykal´a yapmayı düşündüğü bir komplodan bahsediyordu. Eminağaoğlu´nun buna karşı çıkmak yerine susarak zımni kabulde bulunduğu anlaşılıyor.
AK Parti kapatma davasında imzası olan savcı Zekeriya Sevimli de, Cumhuriyet Gazetesi´ne verdiği röportajda ´laik, üniter devleti korumak´ için çalıştığını vurgulamıştı. Sevimli´nin, kapatma iddianamesine internetten topladığı delilleri koyması ise ayrı bir tartışma konusu oldu. ´Google savcısı´ olarak yargı tarihine geçen eski Başsavcı Abdurrahman Yalçınkaya´nın delil toplamak için Genelkurmay´ın kurduğu kara propaganda sitelerine başvurması da önemli bir unsur. Danıştay Başsavcısı Tansel Çölaşan´ın, Danıştay cinayetinden hemen sonra kameralar önüne çıkıp Katil ´Allahuekber´ diye bağırdı. diyerek gerçeğe aykırı açıklaması da hafızalardaki yerini koruyor. Bütün bu yaşananlardan sonra Ergenekon mahkemesinin AK Parti´ye kapatma davası açan savcıların isimlerini Yargıtay´dan istemesine şaşırmamak lazım. Aksine istememesi anormal olurdu. Mahkeme, kapatma dosyasıyla Ergenekon davasındaki belgeleri karşılıklı inceleyerek bu adımı attı. Bundan sonra, isimler geldiğinde ne yapacağı önemli. Tanık olarak mı dinleyecek, ´şüpheli´ olarak mı; bunlar mahkemenin elindeki delilleri değerlendirme durumuna göre şekillenecek. ( Zaman)
ERGENEKON DAVASINA SAVCILAR NİÇİN ÇAĞRILDI? |
7 Şubat 2008 tarihli İlhan Selçuk ile Cumhuriyet Gazetesi Genel Yayın Müdürü İbrahim Yıldız arasında geçen konuşma:
İlhan Selçuk: YÖK elden gidiyor.
İbrahim Yıldız: Evet
Selçuk: Gidiyor, yani her şey elden gidiyor, tuhaf bir durum var. Bakalım ne olacak şimdi? Yalnız 2 tane şey var eğer kapatma davası açılırsa,
Yıldız: Evet
Selçuk: Bir de üstüne ekonomik kriz gelirse, Türkiye biraz karışırsa belki bir umutlar doğabilir yani.
Yıldız: Doğru doğru abi.
Selçuk: Çok açık görünüyor, bir kere adam kararlı geri adım falan atmıyor.
Yıldız: Yok abi atmaz ya.
8 Şubat 2008 tarihli İlhan Selçuk´un Mehmet isimli şahısla yaptığı telefon görüşmesi:
Selçuk: Ee işte sonu kötü oldu işin, Atatürk Cumhuriyeti elden gidiyor.
Mehmet: Maalesef maalesef İlhan. Şimdi ben tabii bir şey bilmiyorum senin kadar. Sen tabii işin içindesin eskiden beri tutturdukları bir şey var yok. Anayasa Mahkemesi yok bilmem ne kanunu yav, bunlarla olur mu bu iş İlhan? Yani Anayasa Mahkemesi ne yapabilir? Herifler kanun yapma yetkisini her şeyi değiştirebilirler yani, ne yapılabilir artık? Var mı bir ümit?
Selçuk: Şöyle olacak galiba... Anayasa Mahkemesi son olarak kendisi tasfiye edilmeden bu AKP hakkında partinin kapatılması kararını verirse, o zaman ortalık büsbütün birbirine karışır.
Mehmet: Birbirine girecekler o zaman, nasıl olur böyle bir şey İlhan? Yani bunu yaptırırlar mı artık? Olabilir mi böyle bir şey?
Selçuk: Anayasa Mahkemesi´nin yetkisi var.
8 Şubat 2008 tarihli İlhan Selçuk ile İbrahim (Yıldız) isimli şahıs arasındaki konuşma:
Selçuk: Meselâ bugün Ertuğrul Özkök´ün yazısı baya bir muhalefet yazısı.
İbrahim: Evet evet, değişti abi o destek yok, destek yok. O açıdan iyidir abi. Selçuk: İyidir, iyidir. Zannediyorum yargı da yürüyecek.
İbrahim: Evet.
Selçuk: Bunlar da yürüyecek, yargı da yürüyecek. Bir yerde bir hesaplaşma olacak herhalde. Yani şöyle bir şey aklıma geliyor. Yargı kapatma kararına doğru gidiyor, haberini de verdiler.
14 Mart 2008´de İlhan Selçuk´un kapatma davası açılmadan bir gün önce Cumhuriyet gazetesindeki köşesinde yayınlanan Sonra oturup ağlamasınlar başlıklı yazısı, onun, daha önceden bu konuda bilgisi olabileceğini ortaya koyuyordu:
...AKP iktidarı belli hedefe doğru doludizgin yürüyor, yandaşları da içmeden sarhoş olmuşlar... Ülke altüst... Herkes birbirine soruyor: - Ne olacak?.. Bu gidişle bir şeyler olacak... Ama, ben Cumhuriyet´e İslamcı AKP Devletinin el koymasını isteyen gazeteye şimdiden haber vereyim... Bir şeyler olduğunda sonuç düşündükleri gibi çıkmazsa, oturup mazlum rolünde ağlamasınlar.
Kapatma davası 15 Mart 2008´de açıldı. İstihbarat birimleri, birkaç aydan beri İlhan Selçuk´u teknik takibe almıştı. Gazeteciler arasında geçen konuşmalar, sonuçları hesaplanarak davanın açıldığını gösteriyor. 13. Ağır Ceza Mahkemesi, herhalde bu yüzden dönemin Yargıtay savcılarının ifadesini almak istedi.
YARGITAY BAŞSAVCISINI İÇERİ ATARLARSA İHTİLAL OLUR
Yargıtay 8. Ceza Dairesi üyesi Hamdi Yaver Aktan, Yargıtay Başkanlığı yarışı için 3 isim belirlemişti. (İnternete düşen ses kaydında) Kim kendilerine daha iyi hizmet ederse, onun destekleneceğini söylüyordu. Aktan´ın, Yargıtay 10. Hukuk Dairesi üyesi Fatih Arkan´la yaptığı konuşma: Kenarda yan çizerek, oturarak olmayacağını anlasınlar. Herkesin bir projesi var. Ersan´a da açık söyledim. Bunu yaparsanız geçersiniz. Kadir´e de söyledim; 3´ünüz varsınız. Abdurrahman Bey bir dava daha açabilir... Açılırsa seçimi olumsuz etkiliyor... O da müthiş korkak, hepimizi içeri atarlar... Neyi atıyorlar, Yargıtay Başsavcılığı´ndan içeri atarlarsa... Bu ülkede ihtilâl olur. İçeriye girmekten çıkmaktan korkuyorsan, o zaman bir takım görevlere talip olma. Bırak başkası yapsın.
Bu konuşma, yargının hangi tertipler içinde bulunduğunu göstermiyor mu? Demek birinci davadan sonra Başsavcı Abdurrahman Yalçınkaya´ya bir dava daha sipariş edilmiş. ( Nazlı Ilıcak / Sabah)
(22 Eylül 2011), son güncel.: (24 Eylül 2011)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER:
Ses kaydı: Yargıtay´ın Cihaner planı
Mahkeme Yargıtay savcılarının adını istedi
Biri yalan uydurdu diğeri dava açtı
GENELKURMAY´IN PROVOKASYON SİTELERİ YA DA ´İNTERNET ANDICI´ KONULU MANŞETLERİMİZ
Kontrgerilla´nın yargıdaki örgütlenmesi
Ergenekon ve bağlantılı iddianamelerde ara