Deniz Feneri davasında üç savcının görevden alınması tartışılıyor. Savcıların evrakta tahrif yaptığını kabul eden bazı çevreler, bu işlemlerin rutin olduğunu, bu tür işlemleri Ergenekon savcılarının da gerçekleştirdiğini iddia ederek deniz feneri savcılarını masum göstermeye çalışıyor, Ergenekon savcılarına gösterilen toleransın burada niçin gösterilmediğini soruyor.
Zekeriya Öz´e alkış, Deniz Feneri´ne yuh
Deniz Feneri davasında üç savcının görevden alınması tartışılıyor. Savcıların evrakta tahrif yaptığını kabul eden bazı çevreler, bu işlemlerin rutin olduğunu, bu tür işlemleri Ergenekon savcılarının da gerçekleştirdiğini iddia ederek deniz feneri savcılarını masum göstermeye çalışıyor, Ergenekon savcılarına gösterilen toleransın burada niçin gösterilmediğini soruyor.
Deniz Feneri davasında üç savcının görevden alınması CHP ve Doğan medyasında büyük tepki topladı. HSYK´ya şikayet edilen savcılar Ankara Cumhuriyet Başsavcısı tarafından görevlerinden alındı. Deniz Feneri soruşturmasında şüphelilerin HSYK´ya şikayeti üzerine müfettiş görevlendirildi. İnceleme sonucunda savcıların arama ve el koymaya dair mahkeme kararı belgesinde tahrifat yaptıkları iddiası doğrulandı.Görevden alınan savcıların çok gizli dosya içeriğini basına sızdırmaya başladıkları ve bunu halen devam ettirdikleri iddia ediliyor. Ergenekon soruşturmasında benzer durumdan şikayet eden bu kesimlerin şimdi sesi çıkmıyor. Hangi soruşturmayla ilgili olursa olsun dosya içeriğinin medyaya yansıması kamuoyunun bilgilenmesi, konunun tartışılması açısından yararlı görülmeli. Ancak bu durumda çifte standart da gösterilmemeli.
SUÇU İSPAT İÇİN SUÇ İŞLEYEN SAVCILAR
Gelelim Deniz Feneri savcılarının görevden alınmasına neden olduğu öne sürülen evrak tahrifi iddialarına.. Bu olayda evrakta tahrifat olarak nitelendirilen işlem, mahkemenin verdiği arama el koyma karar belgesinde savcıların mahkemece reddedilen bazı taleplerinin üzerinin örtülerek uygulanması. Yani mahkemenin reddettiği el koyma kararı, üzeri örtülerek gerekli makamlara fakslanıyor ve hukuk dışı şekilde el koyma gerçekleşiyor. Yani savcılar gasp işlemi yapıyor. Böyle savcılar nasıl görevde kalabilir?
Bu savcıların yaptığı işlemlerin rutin olduğu, bu tür işlemleri Ergenekon savcılarının da gerçekleştirdiği iddia edilerek masum gösterilmeye çalışılıyor. Ergenekon savcılarına gösterilen toleransın burada niçin gösterilmediği soruluyor. Ancak iki tasarrufun birbirinden çok farklı olduğu ortaya çıktı. Deniz Feneri savcılarının görevden alınmasına neden olan evrakta tahrifat ayrıntılarını ve bunun Ergenekon savcılarınca da uygulanıp uygulanmadığı konusunu, Sabah yazarı Nazlı Ilıcak köşe yazısında işlemiş. Ilıcak şöyle diyor:
Deniz Feneri savcılarının görevden alınmasının sebebi şu şekilde açıklanıyor: Ankara 3. Sulh Ceza Mahkemesi, şüphelilerin mal varlığına ve şirketlerdeki hisselerine tedbir konulmasını kabul ederken, hissedar olunan şirketlerin mal varlıklarına da tedbir uygulanması talebini reddetmişti. Ama söz konusu 3 savcı, bu ret kararını tapudan gizledi. Böylece belgede tahrifat yapmış oldu. Ergenekon savcılarının da, mahkeme kararlarının bir kısmının üstünü kapatarak ilgili mercilere gönderdikleri belirtiliyor ve deniliyor ki, Deniz Feneri savcıları Ergenekon savcılarından farklı bir muameleye tâbi tutuldu.
Bu konuyu, Adalet Bakanlığı´ndan bir yetkiliyle konuştum. Ergenekon´daki uygulama ile Deniz Feneri´ndeki uygulamanın birbiriyle mukayese edilemeyeceğini söyledi. Ergenekon savcıları, mahkemeden, diyelim ki 5 ayrı şehirde, farklı kişilerle ilgili arama kararları alıyorlar. Yetkili merciye, sadece, kendi illerindeki evi aranacak şahısların ismi bildiriliyor; diğerlerinin üstü kapatılıyor. Aksi takdirde, başka illerde ikamet eden şüphelilerin önceden haberi olabilir ve delilleri karartabilir. Bir başka örnek de, Erzurum savcısından veriliyor. Erzurum savcısı, Erzincan´a faks çekip, mahkeme kararını Merkez Komutanlığı´na ulaştırırken, hakkında arama kararı olan asker kişilerin isminin üzerini örtmüştü. Bunun sebebi de, kaçma ve delil karartma ihtimalini ortadan kaldırmaktı. Buna mukabil, aramayı yapacak kişi, Erzincan´daki Merkez Komutanlığı´na vardığında, mahkemenin orijinal kararını, açık isimlerle birlikte yetkililere sunmuştu.
Kısacası, Ergenekon savcılarının mahkeme kararının bir bölümünün üzerini örtmesiyle, Deniz Feneri savcılarının davranışı, kıyas kabul etmez. Mukayese edilirse, sapla saman karıştırılmış olur. Zaten İstanbul Başsavcı vekili Fikret Seçen´in de dediği buydu. Seçen, Ergenekon soruşturmalarında yakalama ve arama kararları, bir kısım şüpheli isimler ve adresler kapatılmak suretiyle ilgili birimlere gönderiliyor; buradaki temel amaç, bir şüphelinin, diğer şüphelilerle ilgili delilleri öğrenmesini ve gizliliğinin ihlâl edilmesini, delillerin karartılmasını engellemek diye konuşmuştu. Seçen´in bu konuşması, Deniz Feneri savcılarının uygulamasını doğruluyor yorumuna yol açmıştı ki, bu hatalı bir değerlendirme.
ADALET BAKANI: SAVCILAR KARARI KAPATARAK SUÇ İŞLEDİ
Aynı konuda Adalet Bakanı Sadullah Ergin´in açıklamaları da oldukça çarpıcı. Adalet Bakanı Ergin´e göre, o savcılar, şirketlerin malvarlığına el koymayı kanuna aykırı bularak reddeden mahkeme kararını kapatarak Tapu Müdürlüğüne gönderdi. Kararı tersyüz eden bu durum açıkça suçtur.
Adalet Bakanı Sadullah Ergin, Deniz Feneri soruşturmasıyla ilgili iddiaların dezenformasyon olduğunu söyledi. Ergin, görevden alınan savcılar için “Kanun ve mahkeme kararını ihlal ettiler” dedi. NTV yayınına katılan Adalet Bakanı Sadullah Ergin şunları söyledi; “(Deniz Feneri soruşturması) Bu konu o kadar bilgi kirliliğine maruz kaldı ki... Beşir Bey kendisiyle ilgili ithamlara yanıt verdi. Bu soruşturma üç yıldır devam ediyor. Bu süre içinde savcıların çalışmalarına kimse müdahil olmuş değil. İstedikleri delilleri toplamışlar, yurtdışına gitmişler, çalışma yapıp dönmüşlerdir. Savcılara hiçbir müdahale yapılmış değil. Şüpheli avukatlarının başvurusunda somut iddialar ortaya koyuldu, HSYK iddiaları incelemeye aldı. HSYK´nın iddiaları incelenmemesi gibi bir girişimim olamaz, hiçbir konuda da olmadı. Ne Adalet Bakanı ne de Başbakan´ın müdahale hakkı yoktur. Bilgi kirliliği yaratan iddialar ortaya atıldı.
Balyoz ve Erzincan savcısı örneği
Savcıların iki talebi var; bir 19 kişinin mal varlıklarına, araçlarına ortaklık hisselerine el konulmasını istiyorlar. İki, bu kişilerin ortağı olduğu şirketlerin malvarlığına da el konulması isteniyor. 18 kişinin malvarlığına el konuluyor. Mahkeme, ikinci talebi ´kanuna aykırıdır´ diyerek reddediyor. Mahkemenin kararı kapatılıyor ve Tapu Müdürlüğü´ne gönderiliyor. Sorulması gereken soru şudur; mahkemenin el konulmasını reddettiği karar uygulanmış mıdır, uygulanmamış mıdır? Kanun ihlal edildi, el konulma kararı alındı. Sürece ilişkin suçlamalar dezenformasyon. Siz mahkeme kararını ters çevirip uyguluyorsunuz. Böylesi bir iddia var. Savcılar yasaya, mahkeme kararına uymasa da izin vermeyecek misiniz? Müfettişler inceledikten sonra savcılardan savunma istediler. Savcılar değiştirilmiştir, başsavcının tasarrufundadır. 2010 yılının nisan ayında ´Balyoz´ soruşturmasının savcıları değiştirildi. Haklarında soruşturma da yoktu. Mahkemenin reddettiği bir karar için kapatma yapılıyor. Yasanın, mahkemenin reddettiği karar uygulanıyor. Ergenekon savcılarına yapılan şikayetler süreç içinde sonuçlandırılmıştır. Erzincan ve Erzurum bu olaya benziyor. Erzincan savcısı için 24 saat geçmeden harekete geçilmiştir. Deniz Feneri soruşturmasında savcılarla ilgili şikayet tutuklamalardan önce yapıldı. Soruşturma dosyasını ben bilmiyorum. CHP lideri Kılıçdaroğlu dosyayı nasıl incelemiş bunun yanıtını vermesi lazım. Köstebek iddialarına da eski bakan yanıt verdi.”
ZEKERİYA ÖZ EVRAKTA TAHRİFAT YAPMADI
Ergenekon savcısı Zekeriya Öz şok bir kararla Ergenekon ve benzer kritik dosyalardan özel yetkisi kaldırılarak el çektirilmişti. Oysa Zekeriya öz evrak tahrifatı yapmış değil. Onun görevden alınması çok farklı. Odatv operasyonunda bazı gazetecilerin gözaltına alınması karşısında yaklaşan seçimler öncesi bu çevrelerdeki tepkileri dindirmeye çalışan hükümetin, HSYK´ya siyasi bir karar aldırdığı kamuoyunda tartışıldı. Öz´ün görevden alınması kararını alkışlayan bu çevrelerin deniz feneri savcılarının görevden alınmasını ise yuhladıkları görülüyor. Şaşırtıcı bir tavır değil. Hukuku da insan haklarını da standartları da bunlar belirlemeye alışmış ne de olsa önceki devirlerde. Ergenekon operasyon dalgalarında bazı kişilere dokunulmasına karşı bu kesimlerin nasıl tepki gösterdiği hep gözlendi. ÇYDD yöneticisi Türkan Saylan´ın, Emniyet Müdürü Hanefi Avcı´nın, gazeteciler Mustafa Balbay Nedim Şener ve Ahmet Şık´ın adı Ergenekon´a karışınca, generaller peşpeşe tutuklanınca hep aynı tepki gösterildi: ´Ergenekon davası iktidarın muhaliflerini sindirdiği siyasi bir davadır.´ Bu iddiayı dile getiren ve başını CHP ile Doğan medyasının çektiği bu çevrelere göre; ´ortaya çıkan belgeler sahte, polisin düzmecesi ve bulundukları yerlere polisçe yerleştirilip bulundu. Ortaya çıkan silahlar da yine polis tarafından yerleştirilip bulundu. Dijital verilere zaten güvenilmez delil olarak kabul edilmemeli.´ Bu çevreler Gölcük Donanma´da ortaya çıkan belgeler için bile kulp bulmaya çalıştılar.
Odatv´de ulusal medya diye bir belge çıktı. Bunun virüs yoluyla dışarıdan yüklendiğini iddia ettiler. Oysa Odatv´nin yayınları bu belgeyle uyumlu. Ramazan iftarında hakim ve savcılar haberini inceleyince o belgenin nasıl da uygulandığı çok iyi anlaşılıyor. Ama işin bu kısmını görmek istemiyorlar. Dursun Çiçek imzalı belge için yaşanan tartışmalar ibret verici. Bin dereden su getirdiler o belgenin sahte olduğunu göstermek için. Kamuoyu ıslak imza makinesini ilk defa öğrendi sayelerinde. Ama jandarma kriminal de dahil tüm laboratuvarlar onayladı belgenin doğruluğunu. Geriye sadece oluşturulan kuru gürültü ve zihin kirliliği kaldı.
Şimdi aynı zihin kirliliğini Deniz Feneri davasında oluşturmaya çalışıyorlar. Bu dava aslında yeni bir dava değil. Üç yıldır sürüyor. Dava hükümet yıpratmak için kullanılıyor. Başbakanın; ´Nereye kadar gidiyorsa götürün´ açıklaması bu sesleri biraz kısmıştı. Ancak savcıların görevden alınması tartışmaları tekrar alevlendirdi. Savcıların yaptığı açık evrak sahtekarlığı herhalde görmezden gelinemez. ´Ne yapılırsa yapılsın nasıl olsa hükümet karşı duramaz durursa da kullanacağımız argüman belli; Hükümet davayı engellemek istiyor´ diye düşünüyorlar.
Ergenekon savcısı Zekeriya Öz´ün görevden alınması büyük bir hata idi. Yeniçerileri susturmak için verilen bir kelle, siyasi bir karar idi. O, suçu ortaya çıkarmak için suç işlemedi, evrak tahrifatı yapmadı. Deniz Feneri savcılarının evrak tahrifatı suçunun kesinleşmesi sonrası görevden alınması ise çok doğru. Suç, suç işleyerek ortaya çıkarılamaz. Deniz Feneri´nde insanların fakirlere yardım için verdiği paralar dernek yöneticileri ve diğer kişiler tarafından amaçları dışında kullanıldıysa öncelikle yazıklar olsun, sorumluları ortaya çıkarılsın. Ama olayla ilgisiz masum kişilerin mahkeme kararları tahrif edilerek işin içine çekilme çabasına da göz yumulmasın.
DENİZ FENERİ SAVCISI CİHANER OLSUN
Birilerinin siyasi davalarla hükümeti zor durumda bırakmaya çalışması, darbe planlarıyla, seçimlerle başaramadığını bu tür kışkırtmalarla başarmaya çalışması yeni değil. Şu an CHP milletvekili olan dönemin Erzincan Başsavcısı İlhan Cihaner´in, cemaatler davası üzerinden bunu denediği ileri sürüldü. Ergenekon soruşturmasının başlamasından sadece dört ay sonra Cihaner tarafından başlatılan cemaatler soruşturmasıyla Ergenekon soruşturmasının baltalanması amaçlandı. Hükümete karşı bir komploya dönüştürülecek soruşturma, baştan itibaren Adalet bakanlığından gizli yürütüldü. İki yıl sonra komploda yer alan kişilerin ihbarıyla olay ortaya çıktı. Soruşturmanın başka bir savcıya geçmesiyle derinleşen soruşturmada şok eden gelişmeler bir bir geldi. Dursun Çiçek´in ıslak imzasını taşıyan darbe planının Erzincan yöresinde uygulanmaya çalışıldığına dair deliller ele geçirildi. Bunlar öyle evrak tahrifiyle falan elde edilmiş deliller değildi. Cephaneler, belgeler, gizli ve açık tanıklar.. Bu davadaki gizli tanıklara baskı için CHP milletvekilleri devreye girdi. Davadaki tanıklardan birine son olarak bir kaç ay önce silahlı saldırı yapıldı. Dava sürecinde inanılmaz gelişmeler yaşandı. Mahkeme üzerinden savaş uçaklarına alçak uçuş yaptırıldı. Askeri araçlar yürütüldü. Bu davadaki ayrıntıları buradaki satırlara sığdırmak zor. Görmek isteyenler aşağıdaki linklerden ulaşabilir. Erzurum´daki dava fotokopi üzerinden Yargıtay´a aldırıldı, örtbas edilmeye götürülmekte. Ancak konuyla bağlantılı açılmış ikinci bir davaya bakan Ergenekon mahkemesi olayın peşini bırakmadı. İstanbul´daki davada iddiaların doğruluğunu gösteren şok gelişmeler yaşanıyor. 5 gün sonra 12 Eylül 2011´de devam edilecek dava duruşması heyecanla bekleniyor. Bu davada milletvekillerinin tıraş çantası içine gizlenen paralarla gizli tanıkları ifade değiştirmeye zorladığı iddiaları görüntülü ve ses kayıtlarıyla da desteklenen CHP Deniz Feneri davasında da etkin olmaya çabalıyor. (Abdullah Harun / kontrgerilla.com)
HSYK: HUKUKA AYKIRILIK VE TAHRİFAT VAR |
Hamsici, yaptığı yazılı açıklamada, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığınca yürütülen, kamuoyunda ´Deniz Feneri´ olarak bilinen soruşturmaya ilişkin olarak, son günlerde basın yayın organlarında yer alan haberler üzerine, kamuoyunun bilgilendirilmesi amacıyla açıklama yapılmasına ihtiyaç duyulduğunu belirtti. Soruşturmada ´şüpheli´ sıfatı bulunan bazı kişilerin müdafisi Avukat Hakan Yıldız´ın, 27 Temmuz 2011´de, soruşturmayı yürüten Cumhuriyet Savcıları Nadi Türkaslan, Abdulvahap Yaren ve Mehmet Tamöz hakkında şikayet dilekçesi vermesi üzerine, adı geçen Cumhuriyet Savcılarına, dilekçe içeriğinde isnat edilen eylemlerin önemi dikkate alınarak, HSYK 3. Dairesinin 1 Ağustos 2011 tarih ve 2011/4875 sayılı kararıyla, konunun incelenmesi ve delil elde edildiğinde soruşturmaya geçilmesi kararı verdiği ve bu karara istinaden HSYK Teftiş Kurulu Başkanlığı tarafından iki başmüfettiş görevlendirildiğini ifade eden Hamsici, şunları kaydetti:
SAVCILARA EVRAKTA SAHTECİLİK DAVASI AÇILABİLECEK
´Görevlendirilen başmüfettişlerin yaptığı incelemeler sonucunda, bazı iddialara ilişkin olarak sorumluluğu gerektirebilecek bir kısım hukuka aykırılıklar tespit edilmiş olup, 19 Ağustos 2011 tarihinde kurul başmüfettişleri tarafından, şikayet olunan Cumhuriyet Savcıları Nadi Türkaslan, Abdulvahap Yaren ve Mehmet Tamöz´ün savunmaları istenmiştir. 5 Eylül 2011´de kurul başmüfettişleri tarafından düzenlenen raporda; adı geçen Cumhuriyet savcılarının Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı bünyesinde yürüttüğü soruşturmada ismi geçen 19 şüphelinin mal varlıklarına el konulmasına ilişkin talep üzerine Ankara 3. Sulh Ceza Mahkemesince şüphelilerin adına kayıtlı taşınmazlara, hava, deniz ve kara taşıtlarına, ortağı oldukları şirketlerdeki ortaklık paylarına el koyma kararı verildiği, şüphelilerin ortağı olduğu şirketlerin adına kayıtlı taşınmazlara, hava, deniz ve kara taşıtlarına el konulması talebinin ise reddedildiği halde, şirketlerin adına kayıtlı mallara da el konulmasını sağladığı, bu amaçla ilgili yerlere yazılar yolladığı, yolladığı müzekkerelere ekli anılan mahkeme kararının, şirketlerin mal varlığına el konulması talebinin reddine ilişkin kısmını kapatmak suretiyle tahrifat yaptığı, şüpheli müdafilerinin söz konusu usulsüzlüğü belirterek yapmış oldukları itirazı reddetmek suretiyle usul ve yasaya aykırı işlemin devam ettirilmesine neden oldukları iddialarına ilişkin olarak, ilgili Cumhuriyet savcıları hakkında disiplin yönünden cezalandırılmaları ve cezai yönden de kovuşturma yapılması, ayrıca söz konusu eylemlerin yargının itibarına zarar vermesi nedeniyle haklarında 2802 sayılı Hakimler ve Savcılar Kanunu´nun 77. maddesi gereğince ´geçici tedbir uygulanması´ gerektiği yönünde kanaat belirtilmiştir. Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu İkinci Dairesince söz konusu Teftiş Kurulu raporu 8 Eylül 2011 tarihinde görüşülerek ilgili Cumhuriyet Savcıları hakkında geçici tedbir uygulanması talebinin reddine, disiplin yönünden ilgililerden son savunmalarının istenmesine, kovuşturma yönünden ise konunun incelemeye alınmasına karar verilmiştir.´
Son tavsiye, savcılar hakkında evrakta sahtecilik suçlamasıyla ceza davası açılması anlamına geliyor. TCK´da evrakta sahtecilik suçu 3 yıldan 8 yıla kadar hapis cezasını öngörüyor.
(07 Eylül 2011), son güncel.: (08 Eylül 2011)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER:
Deniz Feneri Savcılarının üstünü örttüğü mahkeme kararını görmek için tıklayın
Nazlı Ilıcak: Deniz Feneri ve madalyonun diğer yüzü
Flaş!!! Zekeriya Öz görevden alındı
Islak imzalı ´irtica ile mücadele eylem planı´ manşetlerimiz
´İrtica ile mücadele eylem planı´ Erzincan´da uygulamaya konuldu: İşte adım adım ıslak komplo
Erzincan´da savcı Cihaner ve Jandarma işbirliğiyle ´ıslak imza´ operasyonları
CHP´li Ahmet Ersin´in gizli tanıkların ifadelerini değiştirme çabaları
İşte örneklerle CHP´nin Ergenekon ve benzer davalarda sempatizanlıktan öte tavırları
´Ergenekon ve CHP´ manşetlerimiz
Ergenekon davasını engelleme girişimleri