Balyoz davasında bugün 31. duruşma görülüyor.
Balyoz davasında 31. duruşma
Balyoz davasında bugün 31. duruşma görülüyor.
´Balyoz planı´ iddialarıyla ilgili eski Hava Kuvvetleri Komutanı emekli Orgeneral Halil İbrahim Fırtına, eski Deniz Kuvvetleri Komutanı emekli Oramiral Özden Örnek ve eski 1. Ordu Komutanı emekli Orgeneral Çetin Doğan´ın da aralarında bulunduğu 162´si tutuklu 196 sanıklı davanın 31. duruşması başladı. İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesince Silivri Ceza İnfaz Kurumları Yerleşkesi´nde oluşturulan salonda yapılan duruşmaya Halil İbrahim Fırtına ve Özden Örnek ile MHP´den milletvekili seçilen emekli Korgeneral Engin Alan´ın da aralarında bulunduğu tutuklu 145 sanık ile tutuksuz yargılanan 16 sanık katıldı. Çetin Doğan, Korgeneraller Nejat Bek ve Mustafa Korkut Özarslan´ın da aralarında bulunduğu 17 tutuklu sanık ise duruşmaya gelmedi. Mahkeme Heyeti Başkanı Ömer Diken, Çetin Doğan ile duruşmaya katılmayan sanıklardan Metin Yavuz Yalçın, Mustafa Karasabun ve Suat Aytın´ın sağlık sorunları nedeniyle duruşmaya getirilmediklerini söyledi.
Sanık avukatlarından Muammer Küçük´ün ´savunmanı´ kelimesini kullanmasına rağmen, duruşma tutanaklarında bunun müdafi şeklinde geçtiğini belirtmesi üzerine Diken, sadece bu kelimenin, ceza yargılamasında müdafi kullanıldığı için bu şekilde yazıldığını belirterek, ´Savunmanın özünde değişiklik yapılmıyor. İnsanızdır. Hata varsa düzeltiriz´ dedi. Avukat Celal Ülgen de duruşma tutanaklarının kendilerine geç verildiğini ifade ederek, ´İrtica ile Mücadele Eylem Planı´ davasında 35 sayfalık tutanağı duruşmanın ertesi günü alabildiklerini söyledi. Diken de tutanakları yazma konusunda hızlarının arttığını, ancak dördüncü hakimleri olmadığı için tutanakların denetlenmesinin geciktiğini anlattı. İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesinde dördüncü bir hakimin olduğunu, tutanakların denetiminin hemen yapıldığını belirten Diken, kendilerinin ise duruşmalar nedeniyle denetimi hemen yapamadıklarını kaydetti.Duruşma, dünkü oturumda savunmasını yapan sanıklardan Mehmet Kaya Varol´un çapraz sorgusuyla devam ediyor. ( AA)
Varol, planlarda gerçek isimler kullanmasını işgüzarlık olarak niteledi
Balyoz davasının tutuklu sanığı Mehmet Kaya Varol, harp oyunu olduğu iddia edilen 1. Ordu seminerindeki sunumda belediye başkanlarının gerçek isimlerini kullanmasının doğru olmadığını, bunun işgüzarlık olarak görülebileceğini söyledi.İstanbul 10.Ağır Ceza Mahkemesi´nde görülen Balyoz davasının 31´inci duruşmasında sanık Mehmet Kaya Varol´un, dün yapılan duruşmada yarım kalan çapraz sorgusuna devam edildi. Üye hakim Ali Efendi Peksak, Yaptığınız savunmanın harp oyunu olduğunu ve 10 yıl sonra olabileceği tahmin edilen olaylarla ilgili bir harp oyunu olduğunu açıkladınız. Ancak savunmanızda son 10 yıllık değerlendirmenin yapıldığını ve bu çerçevede bir harp oyunu sunumu yaptığını söylediniz. Hükümetin de 1 aylık bir geçmişi olduğunu söylediğinizi dikkate alırsak bu hükümet hakkında hasıl bir değerlendirme yapabildiğiniz net anlaşılamıyor. Bu harp oyunu 10 yıl sonrasına mı, son 10 yıllık değerlendirmeye mi yoksa günümüze ilişkin bir değerlendirme mi? diye sordu. Sanık Varol ise ileriye yönelik bazı tahminler yapıldığını ve bunu da kendisinin duyum olarak aldığını belirterek bu konu ile alakalı ileriye yönelik olası bir tehdit konusu ile alakalı harp oyunu olduğunu söyledi.
Varol: Cami bombalama vb. eylemler senaryo
Yaptığı sunum notlarının ve kayıtlarının şu an yanında olmadığını ve savcının söylediklerini tam olarak sahiplenmiş anlamına gelmediğini belirterek, Zaten olabileceği söylenen konular, tamamen senaryodur. Yunanistan deniz sahanlığını 12 mile çıkardı mı? Hayır, Ege´de bir Türk F-16´sı düşürüldü mü? Hayır, Kocaeli ve Fatih´te çıkan ayaklanmalar sonrasında meydana gelen olaylarda birçok insan ölüp yüzlercesi de yaralandı mı? Hayır. Bu konularla ilgili belediye başkanları gözaltına alındı mı? Hayır. Bunların hepsi senaryodur. açıklamasını yaptı.
Diğer sanıklar: Harp oyunlarında gerçek isimler kullanılmaz.. Varol: Gerçek isimleri kullanmak sunumu cazip kılma amaçlı
Hakim: Bütün sanıklar harp oyunlarında gerçek isimlerin kullanılmasının doğru olmadığını söyledi
Sunumda isimleri geçen belediye başkanlarının gerçek kişiler olduğunun, bu kişilerle alakalı bir çalışma yapılıp yapılmadığının sorulması üzerine Varol, sunumunu daha cazip hale getirmek için bu isimleri kullandığını söyledi. Bunun üzerine üye hakim Murat Üründü, Bütün sanıklar, yaptıkları savunmalarda harp oyunlarında gerçek isimlerin kullanılmasının doğru olmadığını söyledi. Oysa siz kullandığınızı söylüyorsunuz. Sizce bu durum bir çelişki oluşturmuyor mu? diye sordu. Önce Ordu Komutanlığının somut verilerin kullanılması konusunda emri bulunduğunu belirten sanık Varol, Dediğim gibi sunumu cazip hale getirmek için yapılmış bir konudur. Zaten bu isimleri internette rahatça bulabilirsiniz. cevabını verdi. Üye hakim Peksak ise Sizce gerçek isimlerin kullanılması doğru mudur? diye sordu. Bu soru üzerine yapılanın doğru olmadığını kabul eden sanık Varol, Buna işgüzarlık diyebilirsiniz. Evet bir işgüzarlık yapmış olabilirim. sözleriyle kendisini savunmaya çalıştı.
Varol, TSK komutanlarına yaptığı hakaretlerle ilgili kayıtlara cevap vermedi
Emekli Tuğgeneral Kaya Varol´un, Ergenekon sanığı Hayrettin Ertekin´le yaptığı ve TSK´nın üst yönetimine hakaretler edilen konuşmalara ilişkin sorulara sanık ve avukatlardan tepki geldi. Varol ise bu sorulara cevap vermekten kaçındı. İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesi´nde görülen Balyoz davasında sanık Mehmet Kaya Varol´un çapraz sorgusuna devam edildi.
Savcı Savaş Kırbaş, sanık Kaya Varol ile Ergenekon ana dava sanıklarından Hayrettin Ertekin arasında yapılan bir telefon konuşmasını okudu. Teknik takibe takılan diyalogda, komuta kademesindeki generaller ´salon subayları´ olarak nitelendiriliyor.
Bu görüşme, görev yaptığı 2. Zırhlı Tugay Komutanlığı sırasında ´sosyetik fişleme´ yaptıran emekli Tuğgeneral Kaya Varol´un, Ergenekon sanıklarıyla da samimi olduğu gerçeğini ortaya koydu. Varol, zanlılarla yaptığı telefon konuşmalarında Genelkurmay Başkanı Yaşar Büyükanıt, Kara Kuvvetleri Komutanı İlker Başbuğ ve Genelkurmay 2. Başkanı Ergin Saygun´a ağır eleştiriler yöneltmiş. Varol, Ergenekon iddianamesinin ek klasörlerinde yer alan görüşmelerde, kuvvet komutanlarını ´terörle mücadeleden anlamayan salon subayları´ olarak nitelendiriyor. Business Channel´in ortağı Hayrettin Ertekin´le konuşan Varol, TSK´nın üst yönetimini NATO´cu ve NATO´cu olmayan şeklinde ikiye ayırıyor. Ergenekon terör örgütünün sanıklarından Hayrettin Ertekin´le 12 Aralık 2007 tarihinde yapılan konuşma, savcılığın talimatıyla gerçekleşen teknik takibe takılmış. Emekli Tuğgeneral Varol, 2004 yılı Mart ayında kaymakamlıklara geçtiği ´fişleme´ yazısında, sanatçılardan yüksek sosyete gruplarına kadar herkes hakkında istihbarat yapılmasını talep etmişti. Genelkurmay da haberi doğrulamış ve olay hakkında inceleme başlatmıştı.
Savcı Kırbaş: Ben okuyayım, cevap verip vermemek size kalmış
Savcı Kırbaş´ın, Varol´un birinci ´Ergenekon´ davasının tutuklu sanıklarından Hayrettin Ertekin ile 2007 yılında yapılan telefon konuşmasını gündeme getirmesi üzerine araya giren Varol, bunun davayla ilgisi olmadığını belirterek, sorulmamasını istedi. Varol´un bu konuyla ilgili sorulara cevap vermeyeceğini belirtmesi üzerine Savcı Kırbaş, ´Ben okuyayım, cevap verip vermemek size kalmış´ dedi. Savcı Savaş Kırbaş ise telefon konuşmasında ´Ağabey de boş çıktı ağabey de´ diye geçen cümledeki ´ağabey´in kim olduğunu sorması üzerine Varol, ´Bu sorunuzun davayla ilgisi yok. Cevap vermeyeceğim. Susma hakkımı kullanacağım´ dedi. Varol, Savcı Kırbaş´ın, ´Ağabey dediğiniz Yaşar Büyükanıt mı yoksa?´ sorusuna yanıt vermeyeceğini bildirdi. Savcı Kırbaş, telefon konuşmalarında geçen ´Yani Ergun Saygun terörü merörü, güneydoğu falan bilmez, o da bilmez İlker Başbuğ da bilmez. Bunlar kıta komutanı değil ki sosyete bunlar, salon subayı´ bölümünü okuduktan sonra ´Sizin sadakat anlayışınız bu mu?´ diye sordu.
Çapraz sorgunun devamında savcı Savaş Kırbaş sanığa 2007 yılında Hayrettin Ertekin´in dinlenmesi nedeniyle dinlemeye takılan görüşmesini okuyarak bazı sorular yöneltti. Varol ise savcının sorduğu soruların iddianameyle ilgisi olmadığını belirterek susma hakkını kullandı.
Savcı Kırbaş, Siz 15. Kolordu Komutanlığı´na bağlı 2. Zırhlı Tugay komutanısınız. Hayrettin Ertekin ile yaptığınız bir görüşmede demesi üzerine Varol, Bunun okunmasını istemiyorum. Davayla ilgili değil diye tepki gösterdi. Ardından savcı 12 Aralık 2007 yılında Ertekin ile yaptığı telefon konuşmasını okudu.
Ertekin: Sayın komutanım sabah gazeteyi bi açtım gazetede bir operasyon var. Şey ahlak polisi 700 tane İstanbul´da şeyi toplamış. Resimlerini toplamış, onu inceliyordum. Bizimkiler var mı diye aklıma geldiniz.
Varol: Kimsenin bir şeyden alındığı yok, herkes bildiğini yapıyor.
Ertekin: Abi de boş çıktı. Abi de duruyor şimdi. İki duble içince ateşleniyor, hiçbir şeyi yok komutanım ya. Yani çaptan da düştü herhalde.
Savcı Kırbaş burada durarak Abi denen kim? Yaşar Büyükanıt´ı mı kast ediyorsunuz diye sordu. Ancak sanık Varol, bu soruya cevap vermedi. Savcı Kırbaş, görüşmenin devamını okumaya devam etti.
Varol: Ya o da şimdi idare ediyor, şurda kaldı diyor 7-8 ay diyor.
Ertekin: Ergun Saygun dün konuşmuş falan okudum şimdi gazetelerde. O nasıl biridir, vatanperver mi yoksa böyle hani o da salla başı al maaşı...
Varol: Valla askerliği bilmez o da. Aynen aynen o da bürokrattır, yani şeydir dışçıdır o da, yani o da NATO´lardan, dış görevlerden işte yabancı dil ordan gelme yani terörü merörü Güneydoğu falan bilmez, o da bilmez İlker Başbuğ´u da bilmez bunlar kıta komutanı değil ki, bunlar sosyete bunlar, salon subayı...
Ertekin: Öyle isteniliyordu zaten öyle yani dizayn etti gitti.
Varol: Sadakatlidir yani... Komutanlarına karşı son derece sadıktır.
Ertekin: Komutanım kaleler tek tek gidiyor. Bakın ben YÖK var ya bu kadarını düşünmüyordum. Bir tek Yargıtay ile Danıştay kaldı. Türbanı takıp herkes oturacak mı komutanım, bu yani olacak bu mu yani?
Varol: Ne oldu senin ortak çıktı mı?
Ertekin: Çıktı, çok oldu, bir hafta yattı çıktı.
Varol: Adamları her şeyin öyle güzel yolunu yordamını buluyorlar ki ya...
Ertekin: Yok mu yürekli bir tane böyle aşağılardan komutanım ya böyle hop hop diyecek...
Savcı Kırbaş, bu bölümle ilgili olarak da TSK´yı yönetenler yüreksiz mi yani. Bu sizin anlayışınızı yansıtıyor o nedenle soruyorum. dedi. Varol buna da cevap vermeyeceğini söyledi.
Bu sırada sanık Varol´un avukatı Ahmet Koç, Konuşma 2007 yılında geçiyor hangi dönem yargılanıyor. İddianame 2003 yılındaki olayları kapsıyor. Savcının bir geyik muhabbetini buraya getirmesi iyi niyetli davranmadığını ortaya koyuyor dedi. Bu sırada Avukat Şule Nazlı Erol´un Bu nasıl soru yav şeklinde oturduğu yerden konuşmasına başkan Ömer Diken´den Siz bir avukatsınız bu nasıl bir tavır şeklinde tepki geldi. Bunun üzerine Erol, Lütfen adil olun dedi. Bazı avukatlar ise bu konuşmanın hukuki delil niteliğinde olmadığını belirterek itiraz etti. Başkan Diken ise CMK hükümlerini hatırlatarak Neyin delil özelliği taşıyacağını delilerin değerlendirmesi bölümünde mahkeme karar verir. Ayrıca bu konuşma ek delil klasörlerinde var. dedi.
Tuğgeneral Mehmet Kaya Varol hakkında, Kaymakamlıklara yazı göndererek, ´ABD ve AB yanlısı kişiler ile yüksek sosyete´ hakkında istihbarat toplanmasını isteyen Tuğgeneral olarak haberler yayınlanmıştı. İstanbul Maltepe´deki İkinci Zırhlı Tugay Komutanı Tuğgeneral Mehmet Kaya Varol, YAŞ kararıyla emekliye ayrılmıştı. Varol´un başında bulunduğu İkinci Zırhlı Tugay Komutanlığı´nın kaymakamlıklara geçtiği ve altında ´Tugay Komutanı namına´ bir Piyade Kurmay Binbaşı´nın imzasının bulunduğu ´fişleme yazısı´ kamuoyunda büyük yankı uyandırmıştı. Kaymakamlıklara gönderilen istihbarat yönergesinde ´bölücü ve yıkıcı´ faaliyetlerde bulunan kişi ve kurumlar hakkında bilgi toplanması istenmişti. Haklarında istihbarat bilgisi istenenler arasında AB ve ABD yanlısı kişiler, sanatçılar, yüksek sosyete grupları, Satanistler, Masonlar, azınlıklar, Çerkez, Arnavut ve çingene kökenli vatandaşlar ve internet grupları da yer almıştı. Olayın Necdet Açan imzasıyla 10 Mart 2004´te taşınması üzerine Genelkurmay aynı gün bir açıklama yaparak, haberi doğrulamıştı. Açıklamada, hata yapıldığı kabul edilerek, ´Çalışmada yer alan bazı hususların düzeltilmesi maksadıyla da gerekli incelemelere başlanmıştır´ denilmişti.
Savcı Kırbaş, telefon konuşmalarında geçen Yani Ergun Saygun terörü merörü, güneydoğu falan bilmez, o da bilmez İlker Başbuğ da bilmez. Bunlar kıta komutanı değil ki sosyete bunlar, salon subayı bölümünü okuduktan sonra Sizin sadakat anlayışınız bu mu? diye sordu. Sanık Mehmet Kaya Varol, bu soruya da cevap vermedi. Soruya tepki gösteren avukatlar ile mahkeme heyeti başkanı arasında tartışma çıktı. Savcı Savaş Kırbaş´ın telefon konuşmalarını okuduktan sonra TSK´yı yönetenler yürekli değil mi? Bu cümleler sizin düşüncelerinizi yansıtan cümleler mi? diye sorduğu Varol, susma hakkını kullanacağını bildirdi.
Duruşmada, Varol´un çapraz sorgusunun ardından tutuklu sanıklardan Recep Yıldız´ın savunmasına geçildi. ( Cnnturk, Cihan, AA)
Balyoz sanığı, 3 gün boyunca katıldığı seminerden hiçbir şey hatırlamadı
Balyoz davasında tutuklu sanık Harun Özdemir´in avukatı Şule Nazloğlu Erol, Savcı Savaş Kırbaş´ı sorduğu sorular konusunda eleştirip, tarafsızlık ve tecrübesizlikle suçladı. Bunun üzerine Savcı Kırbaş da, Size göre buradaki savcı kaç yıllık olmalı? Tecrübeli savcıyı neye göre belirliyorsunuz? 30 yılık savcı mı olmak gerekiyor? Savunma yapmıyorsunuz sataşıyorsunuz. Siz kaç yıllık savcı istiyorsunuz? Beğenmiyorsanız savcıları siz atayın. şeklinde tepki gösterdi.İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesi´ndeki duruşmada savunmasını yapan sanıklardan Recep Yıldız, karargah subayı olduğunu, sorumluluk alanının şube binasıyla sınırlı kaldığını söyledi. Tank, top, silah ve mühimmat ya da emrinde birlikleri olmadığını belirten Yıldız, 31 yıl muvazzaf subay olarak görev yaptım. İllegal bir işe girmedim. dedi.
Yıldız, hakim Ali Efendi Peksak´ın Seminer boyunca geri bölge emniyeti ve iç tehdit konusu konuşuldu mu? şeklindeki sorusuna, egemen harekat planı içinde dış tehdit konusunun da yer aldığını, bu kapsamda iç tehditin konuşulduğunu anlattı.
Tutuklu sanıklardan Bekir Memiş de kısa savunmasının ardından sorgusu sırasında kendisine yöneltilen soruları cevapladı. Plan seminerinde senaryo üzerinde çalışılırken bir ayaklanmanın farz edildiğini, bu kapsamda liste hazırlandığını, belli isimlere yer verildiğini belirterek, gözaltına alınacaklar arasında bulunan Kadıköy ve Üsküdar İmam Hatip Lisesi müdürlerinin isimlerinin geçtiğini hatırlatan savcı Savaş Kırbaş, Bu kişiler ne yapmış ki isimleri listede bulunuyor? diye sordu.
Sanık Memiş bu soruya bu kişilere yönelik yapılan bir eylem, suikast veya aldatmacanın öğrencileri başka yönlere çekebileceğini, toplumsal olayların büyümemesi için bu kişileri korumak amacıyla isimlerinin yer aldığını iddia etti. Yıldız, bu kişilerin farkında olmadan içlerine girmiş düşman, ajan veya örgüt sempatizanları tarafından yapılan söylentilerden etkileneceği gerekçesiyle listeye alındığını da öne sürdü.
Kadıköy İmam Hatip Lisesi Müdürü´nün yerine sizin isminiz olsa ne hissedersiniz sorusuna Memiş, Niye yazdığını sorarım? dedi. Yıldız, Burada anlatılanlardan sonra korumaya yönelik olduğunu düşünürdüm. dedi. Kırbaş´ın Nasıl korumaya yönelik. Onu anlamadım. sorusuna Memiş, Buralar hassas ve kritik yerler arasında olduğu için korumaya yönelik. cevabını verdi. Kırbaş devamında da Bunlar görevden alınacak kişiler olarak geçiyor. Adamı korumak için mi görevden alacaksınız. O zaman Başbakan´a eylem yapılacak. Başbakan´ı görevden alınması mı gerekiyor. Bunun mantığı anlamsız değil mi? diye sordu. Sanık Memiş bu soruya da yaratılan senaryonun bu şekilde olduğu şeklinde cevap verdi.
Tutuklu sanıklardan emekli Albay Ali İhsan Çuhadaroğlu da, dava konusu seminerin düzenlendiği tarihte yurt dışında olduğunu iddia etti. Sanık Çuhadaroğlu, harekat planında yer alan 15. Kolordu´nun NBC taburunda bir bölüğün hazırlanması için Kuzey Irak´a 40 kadar aracın tren ve kara yolu ile sevki gibi, gerçek harekatın lojistik desteğini yaptığını söyledi. İddiaların tamamın soyut verilerden oluştuğunu ileri süren sanık Çuhadaroğlu´nun avukatı Kemal Yener Saraçoğlu ise bu soyut verileri nasıl çürüteceklerini bilmediklerini söyledi.
İddia edilen seminere katılmadığını, kimseden emir almadığını ve kimseye bu konuda bir emir vermediğini ileri süren tutuklu sanık Harun Özdemir, daha sonra da tahliyesini talep etti. Sanık Özdemir´in kendi isteği ile teslim olduğunu ve delilleri karartma ihtimali bulunmadığını savunan avukatı Şule Nazlıoğlu Erol ile sordukları soruları eleştirdiği Cumhuriyet Savcısı Kırbaş arasında tartışma yaşandı. Savcı Kırbaş, Benim nasıl soru soracağımı siz söyleyemezsiniz. Ben size nasıl avukatlık yapacağınızı söylemiyorum. demesi üzerine avukat Erol, mesleki tecrübenizden dolayı bu soruları soruyorsunuz ve tarafsız olduğunuza inanmıyorum. şeklinde karşılık verdi. Bunun üzerine savcı Kırbaş da Size göre buradaki savcı kaç yıllık olmalı? Tecrübeli savcıyı neye göre belirliyorsunuz? 30 yılık savcı olmak mı gerekiyor? Savunma yapmıyorsunuz sataşıyorsunuz. Siz kaç yıllık savcı istiyorsunuz? Beğenmiyorsanız savcıları siz atayın. tepkisini gösterdi. Avukat Erol da, Bu hazımsızlığınız nedir. Sabahtan beri söylediklerinizi yutkunuyoruz. şeklinde konuştu. Başkan Ömer Diken, savcı ve avukata tartışmayı bitirmeleri konusunda uyarıda bulundu.
Emekli Albay Namık Koç´un çapraz sorgusunda hakim ve sanık arasında ilginç diyalog yaşandı. Üye hakim Ali Efendi Peksak, tutuklu sanık Koç´a, İzmir savcılığına talimatla verdiğiniz ifadenizde, seminerde gerçek kişi ve kurumlardan bahsedilmediğini söylemişsiniz. Ama bugün bazı sanıklar gerçek kişi ve kurum ismi söylendiğini açıkladı. Bu konuda bir çelişki görünüyor. Bu konuda ne diyorsunuz? diye sordu. Emekli albay Koç, 8 yıl geçti, beni ilgilendirmeyen konularda uyurum. Burada da iddianame okunurken uyudum. Sunumu yapan arkadaş söylediğini kabul ediyorsa onun takdiridir, doğrudur. İfademde bu konu ´hatırlamıyorum´ diye değiştirilebilir. şeklinde cevap verdi.
Bunun üzerine hakim Murat Üründü, 5-7 Mart 2003´teki seminere 3 gün boyunca katıldınız mı? sorusuna Koç,Evet diye karşılık verdi. Hakim Üründü´nün, Seminerde 3 gün boyunca uyudunuz mu? şeklindeki sorusuna ise Koç, Evet, 20 dakikadan sonra dikkatim dağılıyordu. dedi. Üründü daha sonra, Savcılık ifadenizde seminerle ilgili soruların çoğuna hatırlamadığınızı, bilmediğinizi söylemişsiniz. Ama burada diğer sanıklar sizin hatırlamadıklarınızı burada söylüyor diye vurgulayınca sanık Koç, Ben hatırladıklarımı söyledim. Takdim yapan arkadaşlar öyle söylediyse doğrudur. diye konuştu.
Uzun yılar terörle mücadele ettiğini ve 1998 yılından bu yana psikolojik rahatsızlık içinde olduğunu öne süren tutuklu sanık Mehmet Yoleri de tahliyesini talep etti. ( Cihan)
(14 Haziran 2011, 11:12)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER: