Kontrgerilla´nın işlediği ilk faili meçhule kurban giden Taylan Özgür´ün ablası Hale Özgür Kıyıcı, 32 kişinin öldüğü 2000 yılındaki ´Hayata Dönüş operasyonu´na duyarsız kalan ancak son Ergenekon gözaltılarına tepki gösteren yazılı ve görsel medyaya tepki gösterdi.
09.03.2011 13:58 Faili meçhul cinayetlerin ilki bundan tam 41 yıl önce bugün işlendi. ODTÜ öğrencisi Taylan Özgür İstanbul´da kurşunların hedefi oldu. Özgür, üniversite gençliği arasında Sağ-Sol çatışmasını başlatmak için Kontrgerilla´nın işlediği ilk faili meçhul cinayete kurban gitti. Ablası Hale Özgür Kıyıcı, 2000 yılında Bayrampaşa Cezaevi´nde yaşanan ve ´Hayata Dönüş´ olarak adlandırılan askeri operasyonda 32 mahkumun hayatını kaybetmesiyle ilgili sitemize bir mektup gönderdi.
Mektup şu şekilde:
Sustukça/susturuldukça yapılanları görmezden geldiğiniz için kimse sizi görmezlik etmiyor. Hayata dönüş operasyonuna tanık olan ve 14 Mart 2001 tarihinde görevinden istifa eden Bayrampaşa Cezaevi infaz memurunun istifa nedeni, pek çok ?özgür kalem? olmak isteyen gazetecilerimizin gözünden kaçtı? İstifa dilekçesinde şöyle demiş; ?İnsanlığımdan utandım.? ?1995 yılında göreve başladığımdan bugüne kadar cezaevlerinde özellikle siyasi tutuklulara ve hükümlüler üzerinde uygulanan oyunlara, işkence ve katliamlara tanık oldum. Bunları ifade edememekten insanlığımdan utandım.2000 yılında F tipi cezaevi uygulamalarının hayata geçirilmek istenmesiyle yapılan operasyonlar, devletin en kanlı, vahşi katliamcı yüzünü ortaya koymuştur. Adalet bakanlığına bağlı adli yargı adalet komisyonunda bünyesinde çalışan bir personel olarak ben, ne bu katliamlara göz yumarak sizlere ortak olmak istiyorum ne de bütün tepkilere rağmen zorla hayata geçirilen F tipi cezaevlerinizin (tabutlukların) bir parçası olmak istiyorum.?
Bu ceza infaz memurunun 2001 de yazdığı ve yeni ortaya çıkan, istifa mektubuna duyarsız kalan yazılı ve görsel medyamız sanırım anlama özürlü. Yaşanmışlıklara duyarsız kalarak iğne kendine batırıldığı zaman, feryat figan ederek ?susma sustukça sıra sana gelecek? diye çığlık atabiliyor. Haksızlık yapmayalım, susmayanlar da vardı. Ama onlarda ?laf olsun-torba dolsun? misali idi. Yaşananları anlayabilmek için aynı zulmü görmek zorunda değilsiniz. Dönemin Adalet Bakanı, cezaevlerinden sorumlu bürokratı Ertosun, İçişleri Bakanı, Jandarma Komutanı ve tüm bu olayda katliamın içinde var olan asker-sivil kişilere karşı nasıl bir sorumlu duruş sergilediniz? Sustunuz.Hani ?fikri takip..!? Çünkü cezaevlerindekilere hep potansiyel terörist gözüyle bakıldı/baktınız.
38 er ve 1 astsubayın yargılandığı bu davada mahkeme, Jandarma genel komutanlığına müdahale planının gönderilmesini istediğinde gelen cevap tam bir skandal: Kayıtlarda yapılan araştırma ve inceleme neticesinde, Bayrampaşa cezaevi özel müdahale planına ilişkin bilgi belgenin olmadığı ayrıca söz konusu planın İstanbul Jandarma bölge komutanlığında da bulunmadığının bildirildiğini arz ederim. Genelkurmay Harekat Daire Başkanlığı.
Bu katliamı yapanlara emir verenlerin kimler olduğu sorgulanamadı/sorgulanmadı. Hem de yapılan katliamlar apaçık ortalarda iken... F tipi cezaevleri Hasdal askeri cezaevlerine benzemez. Esas o emekli paşaların, kronik darbecilerin, zulmü yaşatanların yaşaması gereken bir yer F tipi cezaevleri. Bazı acılar yaşanarak öğreniliyorsa, daha sonra doğru yol bulunabiliyorsa yaşasınlar görelim. Açığa alınan bu rütbelilere, Hasdal cezaevinde gardiyanlık yaptırdıkları askerler ?komutanım ? diye hitap edecekmiş. O askeri kışlalarda, 12 Eylül döneminde erlere komutanım diye hitap etmediği için insanların gördüğü işkencelerden ne hallere düştüğünü hep beraber yaşamadık mı? Hasdal cezaevinin tuvaletleri dahil her şey elden geçiriliyor. Hasdal, orduevleri konforuna getirilmek üzere çalışmalar başlatmış. LCD televizyondan tutun, 500 kanalı bile almışlar. Darısı playstation salonları, hobi bahçeleri, fitnes salonlarına. Umarım her koğuşta buzdolabı, bulaşık makinesi, kurutma makinesi de vardır. Cezaevlerini teftişe giden o milletvekillerinin bir yolu da hasdala düşse de ne eksikleri var görüp gideriverseler...
Bu eşitsizliğe izin veren yetkililer biran evvel buralarda olup-biteni bizlere anlatmalı. Cezaevlerinde kanser hastası gençlerimizi görmezden gelip bu omuzu kalabalıklara sunulan imkanları biri bize anlatmalı. 12 Eylül Hasdal cezaevini anlatan yazılar o kadar çok ki insanın yüreği dayanamıyor bu yaşanmışlıkları okumaya.
Yasa herkese eşit ise F tipi uygulaması Çetin Doğan ve diğerlerine de uygulanmalı. Emir komutanın en altındaki teğmenlere, astsubaylara değil. Hayata dönüş diye tanımladığınız o katliamda gencecik yaşında canlarını aldığınız o gençlerin/ailelerin acılarını ve öfkelerini anlayabilmeniz de mümkün değil. Cezaevlerinde gencecik yaşında kanser hastası olup tedavisi bile yapılamayanlar hiç mi vicdanları rahatsız etmedi. Yine tekrarlıyorum. Azabını duymak için önce sahip olunması gereken şeydir vicdan. Cezaevlerinde yapılan bu katliamlar vicdanınızı rahatsız etmiyorsa yokluğudur sebebi.
28 Şubat sürecinde oluşan bu medyanın da çok günahı var. Darbecilerin manipüle ettiği medya mensuplarını unutmuş değiliz. Cezaevi yayınlarını / manşetleri unutmuş değiliz. O yangın ve gaz kullanımından sonra gazetelerinizin manşetlerini unuttuk mu sanıyorsunuz. İnsan hakları duyarlılığının yerleşmemesi için elinden geleni yapan bu yazılı-görsel medyanın köşe başlarını tutmuşları çok iyi tanıyor ve biliyoruz. Bu vahşeti çalıştıkları gazetenin manşetinde görerek direnemeyen/dik durmayı beceremeyen köşe sahipleri ise o zaman kalemlerini kırabilseler idi şimdi inanılır olabilirlerdi.
Sonumuz İspanya ve İtalya´ya benzemesi için generaller in bir kısmı tamam da, bakanlar, medya patronları, yargı mensupları, yazılı ve görsel basında editör ve köşe yazarları, cumhurbaşkanı, başbakan ayağı eksik. Yargı önüne çıkacakları günleri beklemekle geçti ömrümüz.
Bu tür yapılanmalarda manipülatif birimler bizde aramadığımız kadar mevcut. Bu üstten akan kanalizasyon pisliğine ayağınızın ucu değmeye görsün. İspanya GAL örgütünün başında olan şef onca yıl cezaevinde kendisinin kurtarılacağını sanıp avundu. İtiraflarını hep beraber geçmişte okuduk, izledik. Yaşanan bu kirliliği anlatacak ise iktidarda olanlar.
Bir televizyon programında Yalçın Küçük ? Tuncer Kılınç hazretlerini almaya güçleri yetmedi? demişti. Mustafa Balbay boşu-boşuna çığlık atmamış demek ki. Ne demişti ;?ben buradayım darbeciler nerede?. (Hale Özgür Kıyıcı)
Hayata Dönüş operasyonu nedir?
Hayata Dönüş Operasyonu, (aydınlar ve halk tabiriyle 19 Aralık Katliamı) Türkiye´de cezaevlerindeki bazı tutuklu ve hükümlülerinin, suç faaliyetlerini cezaevi ortamında da devam ettirmelerini engellemek ve siyasal suçluların F tipi hücre sistemine geçişi engellemek amacıyla, 20 Ekim´de başlattıkları açlık grevlerini, 19 Kasım tarihinde ölüm orucuna dönüştürmeleri üzerine, 19 Aralık 2000 tarihinde, 20 cezaevine birden yapılan, 2´si asker 30´u tutuklu 32 kişinin öldüğü, yüzlerce kişinin yaralandığı, yaklaşık 10.000 güvenlik görevlisi tarafından gerçekleştirilen operasyonlara verilen resmi tanım.
KAYIP DENİLEN PLAN ORTAYA ÇIKTI |
Biri astsubay 38´i er 39 kişinin yargılandığı ´Hayata Dönüş Operasyonu´ davasında, mahkemenin ve avukatların peşinde olduğu plan nihayet gün yüzüne çıktı. Bayrampaşa Cezaevi´ne düzenlenen operasyonla ilgili davanın görüldüğü Bakırköy 13. Ağır Ceza Mahkemesi´ne daha önce planın ?bulunamadığını? bildiren İl Jandarma Komutanlığı, plana arşiv tasnifi sırasında ?rastlanıldığı? bildirdi. Mahkemeye İl Jandarma Komutan Yardımcısı Yarbay Selahattin Acara imzasıyla gönderilen yazıda, planın ?arşivlenmesi gereken yer dışında olduğu görülmüştür? denildi. Mahkemeye gönderilen yazının ekinde 17 sayfalık plan yer aldı.
Emir tarihi 11 Ekim 2000
Operasyon komutanı da olan dönemin Bölge Komutanı Tuğgeneral Engin Hoş´un imzasını taşıyan plan, Jandarma Genel Komutanlığı´nın 11 Ekim 2000 tarihindeki emri üzerine hazırlandı. 15 Aralık 2000 tarihli planda Jandarma Komando Özel Asayiş Komutanlığı´nın 12 Aralık´ta İstanbul Jandarma Bölge Komutanlığı harekat kontrolüne verildiği bilgisi yer aldı. Bu tarihlerde devlet ile mahkumlarn arasında ölüm orucuna son verilmesi ve F tipi cezaevlerine nakillerin ertelenmesi konularında görüşmeler sürüyordu.
´Can kaybıyla bitebilir´
Planda, Bayrampaşa Cezaevi´ne 5 yıldır girilemediği, cezaevine 70 kadar silah ve el bombası sokulduğu ve bunların kadınlar koğusunda saklandığı iddia edilerek ?Operasyonun can kaybıyla bitebileceği? belirtildi. Planda ?Örgütlerin muhtemel bir müdahalede jandarma tarafından gerçekleştirildiği iddiasında bulunmak üzere örgüt içi infaza tabi tutarak öldürecekleri teröristleri belirledikleri? iddiası da yer aldı. Planda mahkumların nevresimleri örüp, çatıya çıkarak askerlere kızgın yağ dökebilecekleri gibi ihtimaller sıralanırken, operasyon sonrasında Adli Tıp Kurumu tarafından ?fazla kullanımı öldürücüdür? tespiti yapılan gaz bombalarının ?yoğun biçimde kullanılması? emri verildi.
´Farz edelim ki direndiler´
2 Skorsky helikopterinin 14 Aralık 2010´da Bölge Komutanlığı emrine verildiği belirtilen planın ?Faraziyeler? başlığı altında, Bayrampaşa Başsavcılığı ve cezaevi idaresince ölüm oruçlarına müdahale edilmesi, örgüt lideri durumundaki tutuklu ve hükümlülerin başka cezaevlerine nakledilmesi talebinde bulunulacağı ihtimali yer aldı. Sol örgüt mahkumlarının direnebilecekleri, adli mahkumların eyleme katılmayacağı ifade edilen planda, PKK ve irticai örgütlerin ise tarafsız kalacağı belirtildi. Planda ?Vazifeler? başlığı altında ?Ölüm orucundaki mahkumları kurtarmak, devlet otoritesini tesis etmek, ateşli, kesici ve delici aletleri ele geçirmek ve sevki istenen tutuklu ve hükümlülerin naklini gerçekleştirmek? sıralandı. Planda jandarma komandolarına cezaevine benzer bir alanda tatbikat yaptırılması da yer aldı.
Kamera çekimleri kayıp
Planda ?Hukuki sorumluluk doğurmayacak şekilde operasyonun bütün safhaları kamera ve fotoğraf makinesi ile tespit edilecek? emri yer aldı. Buna karşın mahkemeye gönderilen yazıda, söz konusu kamera görüntü ve kaydının ?bulunamadığı? belirtildi.
´Herkes Bu Eğitimlerin Peşinde!´ ( Star)
(09 Mart 2011), son güncel.: (06 Nisan 2011)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER:
Bunlar da medyadaki Büyükanıt´lar
İddianameyle gerçek kimlikleri ortaya çıkanlar
Kafası karışanlar, kafa karıştıranlar
Gözaltı için önce mahkeme sonra medya onayı
Flaş!!! Odatv´ye 2. baskın
ODATV İLE İLGİLİ MANŞETLERİMİZ
Ergenekon davasını engelleme girişimleri
Kontrgerilla Medyası
Virüs adı: Oda.. Hedefi: Ergenekon´u bozmak
Ergenekon medyası ´karanlık oda´da yapılandırıldı
Sabah Akşam ´Karanlık Oda´yı aydınlattı
Flaş!!! Odatv´ye baskın