Odatv baskınında ele geçirilen ´Ulusal Medya 2010´ isimli belgede Ergenekon, Balyoz ve Poyrazköy gibi davaların boşa çıkarılması, sulandırılması ve kamuoyu nezdinde itibarsızlaştırılması için neler yapılması gerektiği ifade ediliyor. Belgelerde bu davalara bakan hakim, savcı ve polis gibi kamu görevlilerine yönelik her türlü dezenformasyon faaliyetlerinin önemi vurgulanıyor. Odatv avukatı, belgenin ´email ekinde gönderilen bir virüs yoluyla bilgisayara dışarıdan komplo amacıyla yüklendiği´ iddiasını getirdi. Ancak belgede geçen faaliyetler odatv´nin zaten sürekli yaptığı iş. Özellikle 2009 yılı ramazan iftarına katılan hakim ve savcılarla ilgili haberi, bunlar arasında en fazla ses getireni. Dolayısıyla belgenin virüs yoluyla yerleştirildiğini savunmak hiç inandırıcı değil.
Virüs adı: Oda.. Hedefi: Ergenekon´u bozmak
Odatv baskınında ele geçirilen ´Ulusal Medya 2010´ isimli belgede Ergenekon, Balyoz ve Poyrazköy gibi davaların boşa çıkarılması, sulandırılması ve kamuoyu nezdinde itibarsızlaştırılması için neler yapılması gerektiği ifade ediliyor. Belgelerde bu davalara bakan hakim, savcı ve polis gibi kamu görevlilerine yönelik her türlü dezenformasyon faaliyetlerinin önemi vurgulanıyor. Odatv avukatı, belgenin ´email ekinde gönderilen bir virüs yoluyla bilgisayara dışarıdan komplo amacıyla yüklendiği´ iddiasını getirdi. Ancak belgede geçen faaliyetler odatv´nin zaten sürekli yaptığı iş. Özellikle 2009 yılı ramazan iftarına katılan hakim ve savcılarla ilgili haberi, bunlar arasında en fazla ses getireni. Dolayısıyla belgenin virüs yoluyla yerleştirildiğini savunmak hiç inandırıcı değil.
Ergenekon soruşturması kapsamında Oda TV isimli internet sitesine yapılan baskınla ilgili ayrıntılar ortaya çıkmaya başladı. Sitenin sahibi Soner Yalçın, Barış Pehlivan ve Barış Terkoğlu´nun tutuklanmasıyla sonuçlanan baskında ´Ulusal Medya 2010´ isimli bir belge bulunduğu belirtildi. Oda TV´nin internet medyasının merkezi olarak yer aldığı belgenin bazı medya organlarının nasıl hareket etmesi gerektiğini anlatan ana metin şeklinde hazırlandığı belirtiliyor. Belgenin ana başlıklarında Ergenekon, Balyoz ve Poyrazköy gibi davaların boşa çıkarılması, sulandırılması ve kamuoyu nezdinde itibarsızlaştırılması için neler yapılması gerektiği anlatılıyor. Belgelerde bu davalara bakan hakim, savcı ve polis gibi kamu görevlilerine yönelik her türlü dezenformasyon faaliyetlerinin önemi vurgulanıyor. Yeni ele geçirilen belgede ayrıca Gülen cemaati ve AK Parti´ye yönelik neler yapılması gerektiği, ayrıntılarıyla aktarılıyor. Belgede daha birçok stratejik kararın yazıldığı eylem planlarının olduğu vurgulanıyor. Ayrıca Oda TV´nin yanı sıra Halk TV ve Sözcü Gazetesi´nden de bu bağlamda yararlanıldığı belirtiliyor.
Bu arada, Soner Yalçın, Barış Terkoğlu ve Barış Pehlivan´ın avukatı Hüseyin Ersöz, adliyede basın açıklaması yaptı. Daha önce Kafes eylem planı belgesi, Balyoz belgeleri, ´Kaos Planı´nın ´sahte´ olduğunu iddia eden Ersöz, bu kez de Yalçın´ın Oda TV´deki bilgisayarlarda bulunan belgelerin hackerlar tarafından spam e-posta olarak gönderildiğini iddia etti. Oda TV´deki bilgisayarlardan bir tanesine gönderilmiş olan bir spam virüs e-postası, o bilgisayarda birtakım dosyalar bırakmıştır. Bunları teknik incelemeyle biz ortaya çıkardık. diyen Ersöz, elektronik postanın bilgisayara girip belgeleri bıraktıktan sonra bir saniye bile kalmaksızın imha edildiğini ve bu konuyla ilgili bilirkişi incelemesi yaptıracaklarını dile getirdi. Ersöz, Dijital terör olarak adlandırabileceğimiz husus bütün herkesin başına gelebilecek bir konudur. dedi. Soner Yalçın´ın Kemal Kılıçdaroğlu ile telefon görüşmesi de soruldu mu?´ sorusu üzerine, Soner Yalçın´ın yayın organlarında yer alan Halk TV´nin başına geçirilmesi hususuyla ilgili Kılıçdaroğlu ile yaptığı görüşmeler ve müvekkillerin bazı gazetecilerle telefon görüşmelerine ilişkin soruların sorulduğunu aktardı.
Belgeyi virüs yoluyla dışarıdan gönderilmiş
Basın mensuplarının Komplo mu var? sorusuna ise, Şüphesiz öyle. Müvekkiller sadece basın özgürlüğü çerçevesinde bir yayıncılık yapıyor. Müvekkillerin bilgisayarlarına eylül ayında gönderilen bir e-posta ile karşı karşıya bulunuyoruz. Bu e-postanın içerisinde de suç isnadında kullanılan ama müvekkilimin elektronik imzasını taşımayan, müvekkillerimle doğrudan ya da dolaylı olarak hiçbir bağlantı kurulmasını temin etmeyecek birtakım dijital dokümanlarla suç isnadında bulunuluyor. Bunların da teknik incelemelerde, e-posta ile kötü niyetli, müvekkilimize suç isnadında bulunmak isteyen kişiler tarafından gönderildiğini tespit etmiş bulunmaktayız. dedi. Belgelerin içeriğinin sorulması üzerine Ersöz, Dijital doküman içeriklerinde yeni medya kuruluşlarının kurulması gerektiği, mevcut medyanın da gündem yaratacak haberler yapması gerektiği değerlendirmeleri var. Burada bazı gazetecilerin isimleri geçiyor. Bunlar bize soruldu. Soyisimleri verilmediği için tahminde bulunabildik ama telefon görüşmelerindeki bu gazeteci isimleri açık bir şekilde yazıyor. ifadelerini kullandı.
Diğer belgeler de dizi senaryosu
Ersöz, diğer bir takım belgelerin de dizi senaryosu olduğunu iddia etti. Ersöz daha önce de Balyoz, Kafes gibi davalarda bu tür belgelerin polis tarafından bilgisayar hard disklerine yüklendiğini ileri sürmüştü. Bu kez polis, arama sırasında bilgisayar hard disklerinin imajlarını alıp, aslını ve bir imajını şüpheli tarafa teslim etti. Böyle olunca da avukatların yeni iddiası ´hacker´ oldu. Bu iddia ıslak imzalı belgenin fotokopisinin ilk olarak bürosunda ele geçirildiği Ergenekon sanığı Avukat Serdar Öztürk´ün savunmasını hatırlattı. Öztürk, bürosundan çıkan belgelerin kendisine ait olmadığını ve polislerce yerleştirildiğini iddia etmişti. Ancak aramaya bürodaki avukatların da katıldığı ve aramanın da video kaydının yapıldığı ortaya çıkınca, Öztürk bir başka inanılmaz iddiaya sarılmıştı. Belgelerin yoldan geçen sabıkalı birisi tarafından yerleştirildiğini iddia eden Öztürk, bununla da yetinmemiş ve bu kişinin de bulunmasını istemişti.
Ergenekon´dan tutuklandı
Oda TV´nin sahibi Soner Yalçın, Genel Yayın Yönetmeni Barış Pehlivan ve Haber Müdürü Barış Terkoğlu, ´Ergenekon örgütüne üye olmak´, ´Halkı kin ve düşmanlığa sevk etmek´, ´Devletin güvenliğine ilişkin gizli belgeleri elde etmek ve yayınlamak´ suçlarından tutuklanarak Metris Cezaevi´ne konuldu.
ŞOK!!! CHP-Halk TV bağlantısına yeni kanıtlar: Yalçın, kanalı CHP´den istemiş
Ergenekon terör örgütü soruşturması kapsamında tutuklanan Soner Yalçın´ın CHP´nin Basın Müşaviri Baki Özilhan´a Halk TV´nin kendisine devredilmesini isteyen bir mektup yazdığı ortaya çıktı. Oysa Halk TV ile bağlantısı ´kanala para aktardığı´ iddiasıyla daha önce de gündeme gelen CHP bu bağlantıyı reddediyordu. Bu bağlantıya yeni bir bulgu olması nedeniyle CHP lideri Kılıçdaroğlu ile Soner Yalçın arasındaki ´Halk TV´nin devri´ konulu telefon görüşmeleri ve aynı kapsamdaki bu mektup önemli.
´Baki Ağabey´ hitabıyla başlayan mektupta Soner Yalçın, 2011 seçimine yönelik hazırlıklar için televizyon kanalının kendisine verilmesi gerektiğini anlatıyor. Halk TV ihtiyacı karşılayamamaktadır. diyen Yalçın, Halk TV´nin önümüzdeki günlerde etkili olacağı umudunun kimsede olmadığını vurguluyor. CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu ile görüştüğünü ve Halk TV´ye talip olduğunu açıkladığını belirten Yalçın, bir ekip kurduğunu da belirtiyor. Yalçın mektubunda, ekibindeki haber merkezinde Murat Ongun, Ahu Özyurt, Hakan Aygün, Murat İde, Özlem Gürses ve Serdar Akinan´ı görevlendireceğini anlatıyor. Ekran önünde program yapması için ise Ruhat Mengi, Mehmet Tezkan, Mustafa Mutlu, Nilgün Cerrahoğlu, Oray Eğin, Sedat Ergin, Nihat Genç, Emin Çölaşan, Mine Kırıkkanat, Şükran Soner, Yazgülü Aydoğan, Çiğdem Toker, Özlem Çelik, Orhan Bursalı, Nuray Mert ve Pınar Türenç gibi isimleri çalıştıracağını ifade ediyor.
Halk TV´ye talip olduklarını aktaran Yalçın, CHP TV´yi bize devretmelidir. diyor. Dünyanın hiçbir yerinde parti organlarının kamuoyunda etkili olmadığına değinen Yalçın, Halk TV´nin ölü doğduğunu belirtiyor. En kısa zamanda CHP ekibiyle yan yana gelmeleri gerektiğini ifade eden Yalçın mektubunda Neyi, ne zaman, nasıl yaparız konuşmalıyız. diyor. 27 Eylül 2010 tarihini taşıyan mektubun altında yazdıklarını Kılıçdaroğlu´na da okutabileceği notunu düşüyor.
Soruşturma savcıları Zekeriya Öz ve Süleyman Pehlivan tarafından sorgulanan Soner Yalçın, Oda TV Genel Yayın Yönetmeni Barış Pehlivan ve Haber Müdürü Barış Terkoğlu, ´Ergenekon örgütüne üye olmak´, ´Halkı kin ve düşmanlığa sevk etmek´, ´Devletin güvenliğine ilişkin gizli belgeleri elde etmek ve yayınlamak´ suçlarından dün 03.30 saatlerinde tutuklanmıştı. Yalçın, cezaevine götürülmek için adliyeden çıkarılırken Biz bu bayrağı Uğur Mumcu´dan, Abdi İpekçi´den aldık. Onların yolunda gitmeye devam edeceğiz. şeklinde bağırdı. Üç kişi, Metris Cezaevi´ne konuldu. (Zaman)
İşte Soner Yalçın´ın CHP´ye yazdığı mektubun orjinali
Baki Ağabey, ABD´nin son seçiminde Obama ekibi ilk kez bir yöntem denedi: Obama, aleyhindeki iddialara pek yanıt vermedi; medyada çıkan bu tür iddiaları Obama´yı destekleyen bir internet sitesi verdi. Ve çoğu asılsız iddia bir iki gün içinde kamuoyunda umduğu ilgiyi bulamadı, unutulup gitti. Böylece Obama gereksiz polemiklerle zaman kaybetmedi. Seçim proğramında ne varsa onu harfiyen uyguladı. Referandum sürecinde Sayın Kılıçdaroğlu bazı polemiklere girmek zorunda kaldı. Örneğin villa meselesi gibi. Halbuki bu tür iddialara yanıtı kamuoyunun takip ettiği bir Tv vermeliydi. Bu Tv diğer yandaş medyayla polemiğe girmeliydi.
Bunu şu nedenle yazıyorum: 2011 seçimine aylar kaldı. Hepimiz aynı siyasi değerlendirmeyi yapıyoruz; bu seçimler Cumhuriyet kazanımlarının korunması için çok önemli. Bu seçimlerde CHP´ye çok iş düşüyor. Bu değerlendirmeyi uzatmaya gerek yok, biliyorsunuz. 2011 seçimlerinde güçlü bir medyaya ihtiyaç olduğu da CHP için elzemdir. Güçlü medya demek, inandırıcı medya demektir. Güçlü medya demek etkili-güvenilir medya demektir. Güçlü medya kamuoyunun takdir ettiği insanlara yer veren, yazılarını okutan, söylediklerini dinleten demektir.
CHP´nin güçlü medyası var mı? Maalesef yok. Korkarım size gelen bilgiler de gösteriyordur ki, artık tarafsız olan medya grupları da bertaraf olmamak için iktidarı desteklemeye başlamışlardır. Yazarlar, başlarına Bekir Coşkun gibi bir işten atılma belası gelmemesi için suskundur. Tv´ler iktidara muhalif olanları ekrana çıkarmamaya başlamışlardır. Kimi gazeteci-yazar-tv´ci ise kurnazlık edip dönmüştür. Evet 2011 seçimlerine medya bu halde girecekken CHP ne yapmaktadır? Bakınız bir gerçeğin altını çizmeliyiz: Halk Tv ihtiyacı karşılayamamaktadır. Halk Tv´nin önümüzdeki günlerde etkili olacağı umudu kimsede yoktur.
Baki Ağabey, Bildiğiniz gibi, Sayın Kılıçdaroğlu´na bu tespitleri yapıp, Halk Tv´ye talip olduğumuzu açıkladım. Kuşkusuz bu işi tek başına yapacak değilim. Bu bir ekip işi ve ekibimiz hazırdır. Bugün medyada sesi kısılmış, işten atılmış yığınla yurtsever aydın gazeteci yazar arkadaş var. Daha ayrıntılı yazmam gerekirse haber merkezinde, Murat Ongun, Ahu Özyurt, Hakan Aygün, Murat İde, Özlem Gürses, Serdar Akinan gibi isimleri görevlendirirken; ekran önünde proğram yapması için şu arkadaşlar bizlerle olacaktır: Ruhat Mengi, Mehmet Tezkan, Mustafa Mutlu, Nilgün Cerrahoğlu, Oray Eğin, Sedat Ergin, Nihat Genç, Emin Çölaşan, Mine Kırıkkanat, Şükran Soner, Yazgülü Aydoğan, Çiğdem Toker, Özlem Çelik, Orhan Bursalı, Nuray Mert, Pınar Türenç vd. Evet bu güvenilir, saygın gazetecilerle ekrana çıkacağız. Gerçek habercilerle haber sunacağız. Gündemi takip eden değil gündemi yaratan bir yayın organı olacağız. Cesur olacağız. Kimseye hakaret etmeyeceğiz. Sadece haber vereceğiz, herkesin konuşmasının ortamını sağlayacağız. Sol´un sola propaganda ettiği bir yayın organı olmayacağız. Halkı kazanmaya çalışacağız. Oyunları bozacağız. Haberciliğin nasıl yapılacağını göstereceğiz. Saygın olacağız.
Baki Ağabey, Benim üne şöhrete paraya pula ihtiyacım yok. Bizleri sizler yetiştirdiniz; bu ülkeyi sahipsiz bırakamayız. Ben elimi taşın altına koyuyorum. Bunun sonucunda başıma her türlü çorabı da örebilirler; bunun bilincindeyim. Ama ben aydın sorumluluğu gereği tarihsel görevimi yaptığıma inanıyorum. Dün de öyle davrandım; inandıklarımı, doğru bildiklerimi yazdım. Bugün de öyle yapıyorum. Yarın da öyle yapacağıma biliyorsunuz.
Baki Ağabey, Biz Halk Tv´ye talibiz. CHP Tv´yi bize devretmelidir. Dünyanın hiçbir yerinde parti organları kamuoyunda etkili olamamıştır. İyi niyetli çabalara rağmen Halk Tv ölü doğmuştur. Onu diriltecek olan biz gazetecileriz. Sizden istediğim bu meselenin olup olmayacağının kısa zamanda aydınlığa kavuşmasıdır. Bürokratik işlemlerle iş uzarsa zaman kaybederiz. En kısa zamanda CHP ekibiyle yan yana gelmeliyiz. Neyi, ne zaman, nasıl yaparız konuşmalıyız. Biz hazırız.
Saygılarımla, Soner Yalçın, (27 Eylül 2010) NOT: Baki Ağabey, bu yazdıklarımı Sayın Kılıçdaroğlu´na da okutabilirsiniz. ( Habervakti)
VİRÜS ADI: ODA.. HEDEFİ: ERGENEKON DAVA DOSYALARINI BOZMAK.. ANTİVİRÜS PROGRAMI: ERGENEKON OPERASYONU..
´Karanlık Oda´ virüsü, sürekli Ergenekon dosyasını bozmaya çalıştı
Ergenekon soruşturması kapsamında Oda TV isimli internet sitesine yapılan baskında ele geçirilen ´Ulusal Medya 2010´ isimli belge, Ergenekon, Balyoz ve Poyrazköy gibi davaların boşa çıkarılması, sulandırılması ve kamuoyu nezdinde itibarsızlaştırılması için neler yapılması gerektiğini işliyor. Belgelerde bu davalara bakan hakim, savcı ve polis gibi kamu görevlilerine yönelik her türlü dezenformasyon faaliyetlerinin önemi vurgulanıyor. Avukatının ´email ekinde gönderilen virüs yoluyla Yalçın´ın bilgisayarına yüklendi´ diye şok eden bir izah getirmeye çalıştığı dokümandaki hakimleri itibarsızlaştırma faaliyetleri aslında odatv´nin sürekli yaptığı iş. Özellikle 2009 yılı ramazan iftarına katılan hakim ve savcılarla ilgili haberi, bunlar arasında en fazla ses getireni. Dolayısıyla odatv´nin zaten sürekli yapmakta olduğu faaliyetlere dair bilgisayarda bulunan bir belgenin virüs yoluyla başkaları tarafından komplo amacıyla yerleştirildiği savunmasının hiç inandırıcılığı yok.
Odatv´nin haberine konu olan iftar yemeği
2009 yılında emniyet tarafından verilen geleneksel iftar yemeğine çok sayıda hakim ve savcı katılmıştı. Bu iftar yemeğinin görüntülerini yayınlayan odatv, CHP´nin de konuyu gündeme getirmesiyle büyük bir tartışma başlattı. CHP 50 civarındaki milletvekili ile davaya adeta çıkarma yaptı, bununla da kalmayıp onlar da reddi hakim istediler. Bu çevreler, hakim ve savcıların emniyetçilerle bu kadar samimi olmasının açıkça söylemeseler de dinci kadrolaşmayı ispatladığını ileri sürerek dava üzerinde baskı oluşturmayı denediler. Hakimlerin davadan çekilmesi için defalarca reddi hakim talepleri yapıldı. Ancak bu talepler bir çok mahkeme heyetleri tarafından reddedildi. Bu süreçte çok önemli ayrıntılar çıktı. Bu iftar ilk defa yapılmıyordu, her yıl tekrarlanan geleneksel bir iftardı. Tüm hakim ve savcıların davet edildiği iftara sadece Ergenekon davasından bazı hakimlerin değil Ergenekon çevrelerinin sahiplendiği diğer bazı hakimlerin de katıldığı ortaya çıktı. Albay Dursun Çiçek´i serbest bırakmakla tanınan, ayrıca bir uyuşturucu çete lideriyle bağlantısı gündeme geldiği için sonradan HSYK tarafından görevden alınan Hakim Erkan Canak ile yine benzer bir ilişki nedeniyle görevden alınan Hakim Zafer Başkurt gibi ergenekon sanık ve çevreleri tarafından sahiplenilen hakimlerin de o iftara katıldığı ortaya çıktı. Yine ergenekoncuların sahiplendiği Köksal Şengün´ün iftara katılmasına karşın ergenekoncuların istemediği Sedat Sami Haşıloğlu katılmadığı da ortaya çıktı.
İftar nedeniyle yapılan reddi hakim taleplerinde görüşünü açıklayan Savcı Mehmet Ali Pekgüzel´in yaptığı şu mütalaa geleneksel iftarın ne kadar normal olduğunu gösteriyordu: Hakim ve savcılar, hukuk fakültelerinde aynı eğitimi almışlardır. Kurayla bazıları hakim, bazıları savcı olmuşlardır. Aynı adliyede çalışan, aynı lojmanlarda kalan, aynı yemekhanede yemek yiyen, aynı servisi kullanan, yan yana odalarda çalışan, belki de kapı komşusu olan hakim ve savcıların birbirlerini etkilemeleri için bir yemekte bir araya gelmelerine gerek yoktur. İşi gereği, Cumhuriyet savcıları her gün kolluk görevlileriyle bir aradadırlar. Hakimler de işleri gereği kolluk görevlileriyle görüşürler. Birçok resmi ve özel kurum bu tür davetleri geleneksel olarak düzenler. Baro başkanlıklarının yaptığı birçok davette hakim ve savcılar bir araya gelirler. Hiç kimse bunu sormaz. Söz konusu bir iftar yemeğidir. Tarihi önceden bellidir.
Tartışmalar üzerine bir açıklama yapan İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı da odatv´nin haberine tepki göstermişti. Başsavcı Vekili Turan Çolakkadı, İstanbul Emniyet Müdürlüğü´nün her yıl iftar yemeği verdiğini ve özel yetkili mahkemede görev yapan hakim ve savcılar olarak bu davete katıldıklarını belirtmişti. Savcıların her gün defalarca toplantı yaptığı emniyet mensuplarıyla akşam yemekte ya da iftarda buluşmasında hiçbir anormallik olmadığını belirten Çolakkadı, Bu yemekte ne müşteki var ne de şüpheli. Her gün birlikte çalışan, toplantılar yapan savcılarla emniyet görevlileri var. Emniyet her yıl böyle bir iftar verir, hakim ve savcıların da katılması çok normal, isteyen gelir isteyen gelmez. demişti.
Odatv´nin paparazzi gazeteciliği
Ancak odatv´ciler sadece bazı hakimler üzerinde odaklandı ve büyük bir dezenformasyon yürüttü. Ayrıntılarını sitemizde dikkatle takip ettiğimiz bu dezenformasyon başarılı olmadı, ancak çok gürültü yaptı, uzun süre tartışıldı. İşte hakim ve savcıların suç olmayan hareketlerini dahi bir paparazzi seviyesizliği ile tespit etmeye, ardından yine seviyesiz şekilde gündeme getirerek adeta bir bardak suda fırtına çıkarmaya çalışan, Ergenekon ve benzer kritik davaları itibarsızlaştırmaya yönelik planın odatv´den çıkması bu açıdan önemli. Odatv´nin gazetecilik değil tetikçilik yaptığı bir kaç gündür süren tartışmalarda da ortaya çıktı. Sabah yazarı Sevilay Yükselir odatv´nin kendisine nasıl seviyesizce iftira attığını ve bunda ısrar ettiğini dile getirdi. Başka gazeteciler de benzer iftiralara maruz kaldıklarını açıkladılar. (Abdullah Harun / kontrgerilla.com)
(19 Şubat 2011, 12:13)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER:
Sabah Akşam ´Karanlık Oda´yı aydınlattı
Flaş!!! Odatv´ye baskın
Odatv ile ilgili manşetlerimiz
Kontrgerilla Medyası
Ergenekon davasını engelleme girişimleri
İftar yemeği sebebiyle reddi-hakim talebi konulu manşetlerimiz
Ergenekon ve bağlantılı iddianamelerde ara
Örneklerle CHP´nin Ergenekon davalarında sempatizanlıktan öte tavırları
´Ergenekon ve CHP´ manşetlerimiz
2011 Kontrgerilla için ´Kıyamet´ yılı
Seçim ve anayasa Kontrgerilla için ölüm kalım meselesi