11. Ağır Ceza´ya ve Bakanlığa ithaf olunur. Keşan´daki askeri birlikte 2010 Ekim ayında hiçbir tutanak tutulmadan onlarca belgenin imha edildiği ortaya çıktı. Ancak belgelerin kopyası olayı deşifre etti. İmha edilen belgeleri yazan da yazdıran da imha eden de şimdi Balyoz tutuklusu. Balyoz iddianamesinin kabul edildiği 23 Temmuz 2010´da 102 asker hakkında yakalama kararı verildi. Bu karar, ´Delillerin toplandığı ve kaçma şüphesinin olmaması gerekçesiyle üst mahkeme olan İstanbul 11. Ağır Ceza tarafından kaldırıldı. Ancak 3 ay sonra imha işlemi gerçekleşti. Mahkeme tutukluluğu kaldırmasaydı ya da Milli Savunma Bakanlığı, Balyoz iddianamesi kabul edildiğinde açığa alma yetkisini kullansaydı delillerin yok edilmesi ya da karartılması söz konusu olmayacaktı.
FLAŞ!!! Tutuklanmadılar, 3 ay sonra belgeleri yok ettiler
11. Ağır Ceza´ya ve Bakanlığa ithaf olunur. Keşan´daki askeri birlikte 2010 Ekim ayında hiçbir tutanak tutulmadan onlarca belgenin imha edildiği ortaya çıktı. Ancak belgelerin kopyası olayı deşifre etti. İmha edilen belgeleri yazan da yazdıran da imha eden de şimdi Balyoz tutuklusu. Balyoz iddianamesinin kabul edildiği 23 Temmuz 2010´da 102 asker hakkında yakalama kararı verildi. Bu karar, ´Delillerin toplandığı ve kaçma şüphesinin olmaması gerekçesiyle üst mahkeme olan İstanbul 11. Ağır Ceza tarafından kaldırıldı. Ancak 3 ay sonra imha işlemi gerçekleşti. Mahkeme tutukluluğu kaldırmasaydı ya da Milli Savunma Bakanlığı, Balyoz iddianamesi kabul edildiğinde açığa alma yetkisini kullansaydı delillerin yok edilmesi ya da karartılması söz konusu olmayacaktı.
Bugün Gazetesi, Balyoz darbe planı davası ile ilgili ulaştığı çok önemli belgeleri yayınladı. Tuğgeneral Kasım Erdem´in başında olduğu Keşan´daki 4. Mekanize Piyade Tugay Komutanlığında hiçbir tutanak tutulmadan onlarca belgenin imha edildiği ortaya çıktı. Ancak belgelerin kopyası olayı deşifre etti. İmha edilen belgeleri yazan da yazdıran da imha eden de şimdi Balyoz tutuklusu. BALYOZ Darbe Planı davasında 163 askerin tutuklanmasına yönelik ´Delil karartma ve kaçma durumları yok´ eleştirilerini boşa çıkaran bir gelişme yaşandı. Balyozla ilgili 2002-2003 yılına ait çok sayıda belgenin 2010 YAŞ toplantısından sonra imha edildiği ortaya çıktı. Özel kuryelerin yurt genelinde tüm birliklerde Balyoz belgeleriyle ilgili araştırma yaptıkları ve suç unsuru oluşturduğu tespit edilen belgelerin tutanak tutulmadan imha edildiği öne sürüldü. Ancak imha edilen belgelerin bazılarına BUGÜN ulaştı.
TARİH: Ekim 2010... YER: ´Delil karartma ihtimalleri yok´ gerekçesiyle serbest bırakılan Balyoz sanığı generalin görev yaptığı birlik... SUÇ: Darbe sanığı iki emekli generalin delilleri, kuryeyle yok edildi...
Tugay´da imha
İmha çalışmasının yapıldığı birliklerden biri 2. Kolordu Komutanlığına bağlı başında Balyoz sanığı Tuğgeneral Kasım Erdem´in bulunduğu 4. Mekanize Piyade Tugay Komutanlığı oldu. Erdem´in Balyoz planının hazırlandığı dönemde tugayın komutanı olan emekli Tuğgeneral Mustafa Kemal Tutkun ile dönemin 2. Kolordu Komutanı Engin Alan´a ait belgeleri imha ettirdiği öne sürüldü. Halen Korgeneral Raif Akbaş´ın başında olduğu Gelibolu´daki 2. Kolordu komutanlığındaki tüm birliklerde Balyoz belgelerinin karartıldığı belirlendi. Korgeneral Akbaş´ın emri ile Kolordu İstihbarat ve İKK Şube´de görevli İstihbaratçı Albay Ömer Uçar´ın Ekim 2010 başında 2. Kolorduya ait tüm tugayları dolaşarak 2002 yılma ait birçok evrakı hiçbir tutanak tutmadan elden toplattığı belirtildi. Kolorduda yapılan incelemelerde bu evrakların, Balyoz davasına ait delil teşkil edecek evraklar olduğu anlaşılınca sözlü emir ile tutanak tutulmadan imha edildiği bildirildi. Balyoz iddianamesinin kabul edildiği 23 Temmuz 2010´da 102 asker hakkında da yakalama kararı verildi. Yakalama kararma yapılan itiraz ´Delillerin toplandığı ve kaçma şüphesinin olmaması gerekçe gösterilerek kaldırıldı. Milli Savunma Bakanlığı, Balyoz iddianamesi kabul edildiğinde açığa alma yetkisini kullansaydı delillerin yok edilmesi ya da karartılması söz konusu olmayacaktı. Hal böyleyken açığa alınmamış olmaları bu sonucunda Balyoz sanığının başında olduğu tugayda, Balyoz sanıklarına ait delillerin imha edilmesi kafaları karıştırdı. Üç general de geçen yıl delillerin toplandığı gerekçesiyle serbest bırakılan 102 asker arasında yer almıştı.
Yasadışı istihbarat
İmha edilen belgelerin bazılarına BUGÜN ulaştı. Şok belgeler Balyoz sanığı generallerin görev alanlarında olmadığı halde istihbarat toplattığını ortaya koyuyor. Yasa dışı fişlemeler ve takip etmelerin yer aldığı belgelerde subay ve eşlerinin istihbarat elemanı gibi takip edildiği görülüyor. Hükümetin icraatlarının da denetlenip rapor edildiği ve bu yönde sistemli bilgi ve raporlama yapıldığı da belgelerde yer alıyor. Hukukçular tüm bunların suç unsuru oluşturan hususlar olduğuna dikkat çekiyor.
İŞTE ÖZEL KURYENİN İMHA ETTİĞİ BELGELER
(1) ENGİN ALAN´IN İMHA ETTİĞİ BELGE
Balyoz tutuklusu Engin Alan´ın 2002´de 2´nci Kolordu Komutanı olarak imzaladığı emir, tutanaksız bir şekilde imha edilen belgeler arasında yer aldı. Bu belgede yasadışı fişleme yapılması talimatı bulunuyordu. Balyoz sanığı emekli Korgeneral Engin Alan´ın Kolordu Komutanı olarak imzaladığı bir emirde irtica bahanesiyle komutanlıklara şok emirler veriliyor. 24 Aralık 2002 tarihli ´Kişiye Özel´ belgenin konusu ´Kategorili Personel İşlemleri ve İrticai Faaliyetler´. Keşan´daki 4. Mekanize Piyade Tugay Komutanlığı´na gönderilen emrin istihbarat kodu ise ´3590-247-02´ ve belgenin üzerinde resmi evraklara verilen 132029 sayı numarası da bulunuyor. Bu belgede, Engin Alan, 2002 seçimleri sonrasında irticai faaliyetlerde artış olduğunu savunarak TSK personelinin takip edilmesi ve ev ziyaretleri adı altında yapılan fişlemelerle doldurulması gereken formlarla ilgili talimatlar veriyor. Ayrıca İmam Hatip Liselerinde okuyan kız çocuklarının türban takıp takmadığı ve okullarda müdürler yoluyla kadrolaşmadan bahsediyor.
İşte Engin Alan imzalı imha edilen o talimat:
İrtica birinci öncelikli tehdit
1-) Ülkemizi bölmeye çalışan terörist örgüt faaliyetleri ile laik ve demokratik devlet yapımıza karşı yürütülen rejim aleyhtarı irticai faaliyetler, birinci öncelikli tehdit olarak ele alınacak, bölücü ve irticai faaliyetlere karşı bütün personel bilgilendirilecek, azami ölçüde dikkatli olunacak gelişmeler sürekli olarak izlenecek ve bu konuda asla taviz verilmeyecektir.
2-) 03 Kasım 2002 seçimlerinden itibaren oluşan atmosfer çerçevesinde, irticai faaliyetler ve oluşumlarda artış, buna paralel olarak takip ve kontrol altında bulunan kategorili personelin tutum ve davranışlarında da olumsuz değişikliklerin olabileceği değerlendirilmektedir.
Eş ve çocuklarını takip edin
3-) Sıralı tüm sicil amirleri birliğindeki personelini ve bu personelin aile yapısı ve yaşantısını çok iyi bilecektir. Özellikle 1. Sicil amirlerinin bir plan dahilinde yapacakları ev ziyaretleri ile personelin eş ve çocuklarının da tutum ve davranışları ile giyim tarzları gözlemlenecek. Giyim kuşamlara belli bir ideolojiyi temsil edecek şekilde giyinen personel uyarılacak. Bu personel titizlikle takip ve kontrol edilecektir.
4-) Birlik geceleri, yemekli toplantılar düzenlemek suretiyle bu toplantılara bütün personelin eşleri ile birlikte katılmaları sağlanacak, personel arasında birbirlerini tanıma ve dayanışma ruhu geliştirilecektir. Resmi bayram, bayramlaşma ve yemekli toplantılara eşleri ile birlikte katılmaktan kaçınan personel üzerindeki takip ve kontrol yoğunlaştırılacaktır. Bu kapsamda.
Kesinlikle müsamaha yok
a) Kategorili personel çok dikkatli bir şekilde izlenecek, tespit edilen menfi tutum ve davranışları belgelenerek kanaat raporlarına eklenecektir.
b) Tutum ve davranışlarında olumlu gelişme görülmeyen personele kesinlikle müsamaha gösterilmeyecek. Aralık 2002 Kanaat Raporları hiçbir tereddüte mahal vermeden doldurulacaktır.
c) Bu personelin haklarında daha fazla gecikmeye meydan vermeden ilgi (a) yönerge ve ilgi (b) emir esaslarına göre işlem yapılacaktır.
5- Son zamanlarda bazı çevrelerin Anayasal Devlet düzenimizin temelini oluşturan Laiklik ilkesini; kendi çıkar ve amaçları doğrultusunda yorumlayarak, kamu hizmetlerinin yerine getirildiği başta öğretim kurumları olmak üzere, çeşitli kurum ve kuruluşlarda türban kullanılmasında ısrarlı oldukları ve bu hususu her fırsatta gündeme getirdikleri gözlemlenmektedir. İlgi (c) ile yayınlanan emirde konu ile ilgili yasal prosedür TSK Personelinin dikkat etmesi gereken hususlar açıklanmıştır.
6-) İrticai grup ve oluşumlar ile bunlara destek veren çevrelerin hak ve özgürlükler kapsamında masumane bir tercih olarak devamlı olarak gündeme getirdikleri türban ve benzeri isteklerin; Laik Cumhuriyet İlkeleri karşı dine dayalı bir Devlet düzeni kurmaya yönelik, din ve vicdan hürriyetini aşan sistemli çabaların bir parçası olduğu bütün personel tarafından bilinecektir.
7-) 2001 - 2002 Eğitim ve Öğretim yılı birinci döneminde, İstanbul´daki 23 adet İmam Hatip Lisesi (İHL)´inde öğrenim gören 8056 kız öğrencinin yüzde 90´ı Milli Güvenlik Bilgisi Dersi dışındaki tüm derslere türbanlı olarak katılırken, kılık ve kıyafet yönetmeliğine uygun şekilde MGBD´ne katılan kız öğrencilerin oranı yüzde 63 olarak saptanmıştır. Söz konusu okullarda yapılan bayrak törenleri ne kız öğrencilerin büyük çoğunlukla türbanlı olarak katıldıkları tespit edilmiştir.
Bu durum üzerine 1. Or. K.´lığı tarafından;
a) 24 Aralık 2001 ve 07 Şubat 2002 tarihlerinde yapılan İstanbul İl Emniyet Komisyonu toplantılarında bu husus gündeme getirilmiş konunun hassasiyeti fotoğraf ve belgelerle ortaya konularak il/ilçe yöneticileri tarafından gerekli tedbirlerin alınması gerektiği ısrarla vurgulanmıştır.
Bakanlıktaki kadrolaşma!
b) Değişik zamanlarda ordu karargahında toplantılar düzenlenmiş MGBD öğretmenleri konu hakkında bilgilendirilmişlerdir. Okullardaki gelişmeler MGBD öğretmenleri vasıtasıyla devamlı olarak takip edilmiş ve İstanbul Valiliği´nin Kılık-Kıyafet Yönetmeliği doğrultusunda reaksiyon göstermesi sağlanmıştır.
c) İstanbul Valiliği´nin genelgesi gereği 2.inci Eğitim ve Öğretim döneminin başlangıcından (26 Şubat 2002) itibaren, tüm okullarda kılık kıyafet yönetmeliği uygulamaya konulmuştur.
8-) Milli Eğitim Bakanlığı´nda kadrolaşmaya yönelik olarak muhtelif seviyelerdeki 6000 vekil müdürün görevden alınması ve bunların yerlerine başka atamaların yapılmasını içeren [plan, ilgi (d) genelge ile aşamalı olarak uygulamaya konuşmuştur.
Uygulamada;
a) Önce vekil müdürlerin yerlerine Vali/Kaymakam yetkisi ile, geçici olarak yeni vekil müdürler atanacak
b) Son aşamada da uygun gördükleri müdürlerin asaleten atamaları yapılacaktır.
9-) Milli Eğitim Bakanlığı´nın kadrolaşmaya yönelik bu politikası ile ilgili meydana gelen gelişmeler EMASYA Bölge ve Tali Bölge K.lıkları tarafından hassasiyetle takip edilerek elde edilen somut bilgi ve belgeler ivedilikle 2.inci Kor.´lığına gönderilecektir.
Bu konu kapsamında;
a) Özellikle İmam Hatip Liseleri (İHL)´inde ve diğer hassas (Özel ve Kamuya ait) okullarda görevli MGBD öğretmenleri, kılık ve kıyafet yönetmeliği hükümlerinin uygulanması konusunda asla geri adım atamayacaklar ve EK - A, Kontrol Formu çerçevesinde hazırlayacakları raporları ders öğretmeni görevlendiren komutanlığı bildireceklerdir.
b) Değişik uygulama çabaları kılık - kıyafet yönetmeliğinin uygulanmasında karşılaşılan sorunlar, İl Valilikleri İlçe Kaymakamlıkları başkanlığında düzenlenen Emniyet ve Asayiş koordinasyon toplantılarında açık ve belgelendirilerek ortaya konulacak.
(2) TUĞGENERAL KEMAL TUTKUN TARAFINDAN İMHA EDİLEN BELGE
İmha edilen Balyoz belgelerinden biri de Tuğgeneral Tutkun imzalı askeri evrak. Belgede sicil amirlerinin personelini dikkatlice izlemesi talimatı veriliyor.
Emekli Tuğgeneral Kemal Tutkun´un 4. Mekanize Piyade Tugay Komutanı iken emrindeki birliklere gönderdiği 23 Aralık 2002 tarihli Balyoz talimatı da imha edilen belgeler arasında yer aldı. Balyoz´un tutuklu sanığı Tutkun´un talimatında, dini hassasiyeti olan askerlere karşı yapılması gerekenler ile Milli Güvenlik Bilgisi Dersi (MGBD) öğretmenleri aracılığıyla okullarda yapılması planlanan fişlemelerde izlenecek yöntem anlatılıyor. Kemal Tutkun, Uzunköprü, Keşan, İpsala, Enez gibi ilçelerde bulunan emrindeki komutanlıklara ilticayla mücadele adı altında fişleme talimatı veriyor.
Evrak numarası İSTH.: 3590307-02/585 İKK. ve Güv. (385) olan talimatın konu bölümünde ise Kategorili Personel İşlemleri ve İrticai Faaliyetler ifadesi yer alıyor. ´Gizli´ ibareli belgenin ekinde ise ´MGBD öğretmenlerinin görevli oldukları okullarda dikkat edecekleri konular kontrol formu´ adı altındaki fişleme çizelgesi ile 4. Mekanize Piyade Tugay Komutanlığı´nda görevli askerlerin isim, rütbe ve imzalarının yer aldığı Tebliğ Çizelgesi de bulunuyor.
Emekli Tuğgeneral Tutkun talimatında, terörist örgüt faaliyetleri ile laik ve demokratik devlet yapısına karşı yürütüldüğünü iddia ettiği rejim aleyhtarı irticai faaliyetlerin birinci öncelikli tehdit olduğunu belirtiyor. Azami dikkat ve takip emrini veren tutkun bu konularda asla taviz verilmeyeceğini vurguluyor.
İşte o belgede geçen çarpıcı ifadelerden bazıları:
3 Kasım 2002 seçimlerinden itibaren oluşan atmosfer çerçevesinde, irticai çevrelerden alacakları cesaretle kategorik* personelin tutum ve davranışlarında oluşabilecek muhtemel değişiklikler, sıralı tüm sicil amirlerince dikkatle izlenecek;
a- Menfi tutum ve davranışları belgelenerek kanaat raporlarına eklenecek,
b- Kesinlikle müsamaha gösterilmeyecek, tanzim edilen Kanaat Raporları tereddüde mahal vermeksizin doldurulacak.
c- Haklarında gecikmeksizin ilgi (a) yönerge ve ilgi (b) emir esaslarına göre işlem yapılacaktır.
OKULLARDA AJAN ÖĞRETMENLER
Milli Güvenlik Bilgisi dersi öğretmenleri tarafından, görev yaptıkları okullardaki uygulamaların titizlikle takip edilmesini isteyen Balyoz sanığı Tutkun, Kontrol Formu çerçevesinde hazırlanacak rapor, bilgi ve belgelerin 10 Şubat ve 10 Haziran tarihlerinde Birlik Komutanlıklarınca Tugay Komutanlığı´na gönderilmesini emrediyor. Okullardaki laik karşıtı durumların rapor edilmesinin ardından bu bilgilerin İl Emniyet Asayiş Koordinasyon toplantılarında açıkça ve belgelendirilerek ortaya konulmasını isteyen Tutkun´un okullarda öğretmen sıfatıyla görev yapan askerlerden doldurmalarını istediği formda yer alan 18 sorudan birkaçı şöyle:
Kıyafet Yönetmeliği´ne uygun kıyafetle MGBD´ne giren ve kıyafeti uygun olmaması nedeniyle girmeyen öğrenciler tespit edilerek sayısal kaydı tutuluyor mu? Kıyafetler uygun mu?
Okul idareci ve öğretmenlerinin kıyafetleri yönetmeliğe uygun mu?
Okulun içerisinde Atatürk köşesi mevcut mu? Bakımına itina gösteriliyor mu?
Okulda karma eğitim ( erkek ve kız öğrencilerin aynı sınıfta öğrenim görmesi) uygulanıyor mu?
Okula öğretmen ve öğrenciler arasında; Atatürk, Laiklik ve Cumhuriyet aleyhine kışkırtıcı çalışmalar ve gruplaşmalar var mı? Varsa kimlikleri tespit edildi mi?
Kıyafet yönetmeliğine uymayan öğrencilere okul idaresi tarafından işlem yapılıyor mu? Okulda laiklik karşıtı uygulamalar var mı? Kıyafet yönetmeliğinin uygulanmasına karşı okul yönetiminin ve öğretmenlerin tepkileri ve yaklaşımları olumlu mu?
Yönetmeliğe uyulmaması yönünde öğrencileri kışkırtan öğretmen, öğrenci veya idareci var mı? Varsa kimlikleri belirlendi mi?
Milli bayramlarda ve anma günlerinde okulun içinde veya bahçesinde yapılan törenlerde Atatürk ve Cumhuriyet´le ilgili olumlu veya olumsuz konuşmalar yapılıyor mu? ( Bugün)
BALYOZ BELGELERİNİN İMHASI TÜRKİYE´Yİ SARSTI
18 Şubat 2011 - Balyoz delillerinin imha edilmesine tepki yağdı. Hukukçular, karartmanın sürebileceğini belirterek, Mahkemenin verdiği tutukluluk kararının doğruluğu kanıtlandı tespitinde bulundu. BUGÜN´ün duyurduğu haber, tutuklama gerekçesi olarak sunulan ´delil karartma´ endişesinin ne kadar yerinde olduğunu ortaya koydu. Sivil toplum örgütleri ve hukukçular, bu haberin önemli bir belge niteliğinde olduğunu ve sanıklar hakkında ´delil karartma suçundan´ ek bir iddianame hazırlanması gerektiğini vurguladı. Sanıkların Balyoz delillerini yok etme ihtimalinin halen devam ettiğinin de altı çizildi.
Kuryeler birlikleri dolaştı
Balyoz Darbe Planı davasında 163 askerin tutuklanmasına yönelik ´Delil karartma olmaz´ eleştirilerini boşa çıkaran gelişmeyi BUGÜN dünkü sayısında duyurmuştu. Belgeler, 2002-2003 yılına ait çok sayıda delilin 2010 YAŞ´ından sonra imha edildiğini ortaya koydu. Özel kuryeler yurt genelinde tüm birliklerde Balyoz belgeleriyle ilgili araştırma yaptı. Suç unsuru oluşturduğu tespit edilen belgeler, tutanak tutulmadan imha edildi. Bu çalışmanın yapıldığı birliklerden biri 2. Kolordu Komutanlığına bağlı başında Balyoz sanığı Tuğgeneral Kasım Erdem´in bulunduğu 4. Mekanize Piyade Tugay Komutanlığı. Erdem´in Balyoz planının hazırlandığı dönemde tugayın komutanı olan emekli Tuğgeneral Mustafa Kemal Tutkun ile dönemin 2. Kolordu Komutanı Engin Alana ait belgeleri imha ettirdiği öne sürüldü.
Korgeneral Raif Akbaş´ın başında olduğu Gelibolu´daki 2. Kolordu Komutanlığı´ndaki birliklerde de Balyoz belgelerinin karartıldığı belirlendi. Akbaş´ın emri ile Kolordu İstihbarat ve İKK Şube´de görevli İstihbaratçı Albay Ömer Uçarın Ekim 2010 başında 2. Kolorduya ait tüm tugayları dolaşarak 2002 yılına ait birçok evrakı tutanak tutmadan elden toplattığı belirtildi. Kolorduda yapılan incelemelerde Balyoz davasına ait delil teşkil edecek evraklar olduğu anlaşılınca sözlü emir ile bunların imha edildiği bildirildi. Belgelerde subay ve eşlerinin istihbarat elemanı gibi takip edildiği görülüyor. Hükümetin icraatlarının da denetlenip rapor edildiği dikkat çekiyor.
İtiraz gerekçeleri çöktü
Balyoz Davası sanıklarından 1. Ordu eski Komutanı Orgeneral Çetin Doğan, emekli Tuğgeneral Süha Tanyeri, Koramiral Kadir Sağdıç ve Tuğamiral Mehmet Fatih İlgar´ın tutukluluklarına itiraz edildi. İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesi´ne sunulan dilekçede, Doğan´ın kendisi hakkında verilen yakalama ve tutuklama kararlarının hemen ardından adli mercilere teslim olarak kaçak duruma düşmediği ve tutuklamanın gerekçelerinden sayılan kaçma ve delilleri karartma şartlarının gerçekleşmediği ileri sürüldü. Ancak BUGÜN´ün dünkü manşeti mahkemenin delillerin karartılmasına yönelik endişesinin haklılığını ortaya koydu. Mahkeme itiraz dilekçelerini 3 gün içinde karara bağlayacak. Taleplerin reddedilmesi durumunda dilekçelerin bir üst mahkeme olan İstanbul 11. Ağır Ceza Mahkemesi´ne gönderileceği bildirildi.
MAHKEME HAKLI ÇIKTI
Emekli Başsavcısı Reşat Petek: 6 Aralık´ta Gölcük´te yeni belgelerin ortaya çıkması ´saklama, gizleme, değiştirme eyleminin´ devam ettiğini gösterdi. Sizin ortaya koyduğunuz belgelerin yine yakalama kararının kaldırılmasından sonra imha edilmiş olması bu davadaki delillerin yok edildiğini gösteriyor. Yani tam da CMK´nın 100. maddesinde düzenlenen ´delil karartma, gizleme, yok etme, değiştirme, etkileme´ olarak sayılan sebeplerin tahakkuk ettiğini gösteriyor. Yani ilk tutuklama kararının ne kadar doğru ve yerinde olduğu ortaya çıkıyor. 11 Şubat´taki mahkeme kararında sanıkların delilleri konumları itibariyle karartabileceği belirtiliyordu. Yani ´rütbeleri itibariyle sadece sözlü emirlerle delilleri etkileme, yok etme ihtimali vardır´ diyor mahkeme. BUGÜN gazetesi olarak ortaya koydunuz ki sözlü emirle tutanak dahi tutulmadan bu deliller imha edilmiş. Kanun tam da böyle hallerde sanıklara tedbiren tutuklama kararı veriyor.
KARARTMA ŞÜPHESİ VAR
Boğaziçi Avukatlar Derneği Başkanı Bilal Çalışır: Demek ki mahkemenin ulaşamadığı ve ulaşması gereken birçok delil var. Burada sanıkların delil karartma şüphesinin olduğu varsayılır. Tutuklama gerekçesinde de suçun mahiyeti ve sanıkların konumu itibariyle delilleri karatma ihtimali vardı. Mahkeme daha önce delil karartma ile ilgili yapılan eylemleri de göz önünde bulunduracaktır. Mahkemenin tutuklama sebeplerinin ortadan kalktığına karar vermesi için bu suçun sanıklar tarafından işlenmediğine dair çok net deliller ortaya konulması gerekiyor. Ama böyle bir belgenin sunulması söz konusu değil. Belgeler ortada Suga, Oraj, Sakal var. Bunların kimler tarafından hazırlandığı belli. Bunlar üst rütbeli olduğu için Türkiye´nin her tarafındaki birliklere dağıtılan belgelerin her zaman karartma ve imha şüphesi sözkonusu. Gölcük´te çıkan belgelerde de gördük. Delilleri zemine gömmüşlerdi ve yok edeceklerdi.
TÜM İDDİALARI BOŞA ÇIKTI
Doç. Dr. Vahap Coşkun: Balyoz kapsamındaki sanıkların muvazzaf olanlarının bu şekilde bir harekette bulunmaları aslında tutuklanmalarının da haklı bir gerekçesinin olduğunu gösteriyor. Belgelerin karartılmasına dair sunduğunuz haberin doğru olması durumunda, bütün belgelerin toplandığı ve bu kişilerin delilleri karartamayacağı iddiasının boşa çıktığını görüyoruz. Yani burada halen yargılamayı ciddi bir şekilde etkileyebilen ve selametini değiştiren bir durum ortaya çıkıyor.
HABERİNİZ DELİL NİTELİĞİNDE
Emekli Askeri Hakim Yusuf Çağlayan: Bu durum tutuklama gerekçesini teyit etmiş oluyor. Delillerin karartılması söz konusu. Bu konudaki taleplerin reddi açısından yayımlamış olduğunuz belgeler çok önemli. Hem davanın esası hem de tutuklama gerekçesi ile ilgili olarak belge niteliğindedir. Davaya esas teşkil edecek deliller sadece sizin yayımlamış olduğunuz belgelerle sınırlı değil. Daha çok belge var. Ama bu deliller karartıldığına göre potansiyel olarak diğer belgelerin de karartılacağı yönünde bir delil oluşturuyor. Tutukluluk halinin devamı açısından çok önemli. Delillerin tamamı toplatılmadan tutukluluğun devamı gerekiyor. Bunlar görev alanlarının dışına çıkıp, toplumun çoğunluğunu oluşturan kesimleri iç tehdit ilan edip ondan sonra da seçim sonucu kendi ideolojilerine aykırı çıktığı zaman darbeyi meşrulaştırmak için kullanılmak üzere bu şekilde şeyler yapmışlar. İrtica ve terör üzerinden darbe meşrulaştırma durumu söz konusu.
´ENGİN ALAN MHP´YE HAYIRLI OLSUN´
Yazar Doç. Dr. Emre Uslu: Orta Anadolu´daki dindar insanlar başörtüsü ile üniversiteye gitmeye çalışırken MHP´nin başdanışmanı, yeni flaş transferi arkadaşlarını dindar mı diye fişliyormuş, evlerine adam yolluyormuş, eşlerinin etek boyunu ölçüyormuş, çocuklarının durumlarına ve alkol alıp almadıklarına bakıyormuş. Fişleyip ordudan atmaya çalışıyormuş. MHP´ye hayırlı olsun başka ne denir? Canlı bir cunta var. Örneğin Bertan Nogaylaroğlu´nun adı Oraj planında geçiyor. Hatta ´Yakalanırsak harp oyunu diyeceğiz´ diyen adam. Geçenlerde emekli olmadan önce görev yeri Genelkurmay Dış İlişkiler Başkanı´ydı. Bu adamlar kritik görevlerdeler ama ortada bir durum varsa yargılama bitene kadar görevden alınmalılar. Delil karatma olanakları ellerinde olmasın. Bunların bizzat cuntanın başında ve emir verme hükmünde olan insanlar olduğu belirtiliyor. Dolayısıyla delil karartma ihtimali yok demek boş bir argüman. Emekliler yapamaz diyorlar ama ordudan emekli olmak orman genel müdürlüğünden emekli olmaya benzemiyor. Bu insanlar 13 yaşında askeri liseye girmiş. Hayatlarının 50 yılını bu arkadaşlarıyla geçirmiş. Emeklilerin de ricaları esas alınıyor. Dolayısıyla delil karartma şüphesi her zaman var.
MİLLİ SAVUNMA BAKANI: MANŞETİ OKUDUM, YORUM YOK
Milli Savunma Bakanı Gönül: BUGÜN´ün manşetindeki haberi okudum. Olay yargıya intikal etmiştir. Prensip olarak yargıya intikal etmiş konular hakkında açıklama yapmam, yargı sürecinin tamamlanmasını beklemek gerekir.
TUTUKLAMANIN EN ÖNEMLİ GEREKÇESİ
Anayasa Komisyonu Başkanvekili Ayhan Sefer Üstün: Kanunda tutuklama nedenleri açık açık yazılmıştır. Delillerin karartılması veya kaçma ihtimali tutuklamanın en önemli nedenlerindendir. Bu haberler doğruysa delillerin karartıldığı şüphesi vardır. Bu durumda mahkemeler tutuklama kararı verebilir. Mahkemeler durduk yere tutuklama kararı vermez.
SORUŞTURMA AÇILMASI İÇİN BELGELERİ MAHKEMEYE SUNACAĞIZ
Hukukçular Derneği Başkanı Cahit Özkan: Bu durum delillerin bir kısım muvazzaf tarafından karartıldığı ihtimalini gündeme getiriyor. Çünkü o birimlere ulaşma imkanı olmadığı için sözlü emirle karartıldığını söylüyorsunuz. İmha edenler, yakanlar tabi ki delil karatma suçu işlemiştir. Kanunda bu suç olarak düzenlenmiştir. Ayrıca iddia edilen darbe eyleminin çok vahim bir suç olması da onlar açısından cezanın artırılmasını gerektirecek bir husustur. Özellikle Balyoz sanıklarını tahliye ettikleri için yargıçların görev yerlerinin değiştirildiği şeklinde ithamlar vardı. Bunu bir kez daha anlıyoruz ki planlı, programlı bir tahliye ve delillerin karartılması için maalesef zaman zaman da yargıçların bir şekilde hukuka aykırı karar vermesi suretiyle delillerin karartılması sebebiyet verdikleri açıktır. Bu aşamada deliller toplanmış, karartma tehlikesi yok demek yanlıştır. Bu işin vehametini, nerelere kadar yayıldığı mahkeme esnasında ortaya çıkacaktır. İlgili savcılar artık delillerin daha fazla karartılmadan toplatılmasını sağlamalıdır. Biz davanın müdahillerinden biriyiz. Bu belgeleri konuyla ilgili soruşturma başlatılması için mahkemeye sunarak, talepte bulunacağız.
DAHA GÜZEL YAKALANAMAZDI
Hukuka Çağrı Platformu Sözcüsü Avukat Mehmet İlik: Delil karatmak kanunen suçtur. Bu yayınınız delillerin karartıldığını ortaya çıkardı ve hakimlerin elini de güçlendirecek bir belge oldu. Durum net bir şekilde ortada. Ama bu adamlar Genelkurmay´dan ´bu adamlar suçsuz neden alıyorsunuz, bu bir harp oyunu´ demesini bekliyor, oradan medet umuyor. Çünkü önceki genelkurmay başkanı davayı sulandıran açıklamalar yaptı. ´Boru, kağıt parçası´ diyordu. Aynı hareketi yeni Genelkurmay başkanından da bekliyorlar. Ama her şey net şekilde ortada. Darbeye teşebbüs daha güzel bir şekilde yakalanamazdı. Bir sonraki adım darbedir. Bu yüzyıllık dönemde ilk defa darbeye teşebbüs edenler yargılanıyor, tane tane toplanıyor. Bu beyaz bir devrimdir. ( Bugün)
(17 Şubat 2011), son güncel.: (18 Şubat 2011)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER:
İŞTE İMHA EDİLEN BELGELERDEN BİR BÖLÜMÜ
BALYOZ İDDİANAMESİNDE ARAMA YAP
Balyoz Planı manşetlerimiz