Ergenekon sanığı Teğmen Çelebi´nin adli emanetteki sim kartıyla ilgili tutanak yanlış yazıldı. Tutanaktaki yanlışı tespit eden emniyet Ergenekon davasına bakan mahkemeyi uyardı. Dün flaş haber olarak verilen, Çelebi´nin cep telefonuna polisin telefon numaraları eklediğini itiraf ettiği iddiası çöktü. Çelebi´nin avukatı Celal Ülgen, polisin suçunu itiraf ettiğini iddia ederek olayı skandal olarak nitelemiş ve Ergenekon davasının çöktüğünü ima etmişti. Ergenekon ve benzer kritik davalara karşı olan çevrelerin en ufak fırsatlarda bile davaların çöktüğünü iddia edebilmeleri, tüm delillere bir kulp bulmaları ve son olarak Gölcük´te zeminden çıkan belgelere bile ´yer darlığı´ gibi ´yok artık!´ dedirten bahane getirmekten çekinmemeleri kamuoyunu isyan ettiriyor.
Ergenekonculara üzücü haber: Simkart kopyalanmamış
Ergenekon sanığı Teğmen Çelebi´nin adli emanetteki sim kartıyla ilgili tutanak yanlış yazıldı. Tutanaktaki yanlışı tespit eden emniyet Ergenekon davasına bakan mahkemeyi uyardı. Dün flaş haber olarak verilen, Çelebi´nin cep telefonuna polisin telefon numaraları eklediğini itiraf ettiği iddiası çöktü. Çelebi´nin avukatı Celal Ülgen, polisin suçunu itiraf ettiğini iddia ederek olayı skandal olarak nitelemiş ve Ergenekon davasının çöktüğünü ima etmişti. Ergenekon ve benzer kritik davalara karşı olan çevrelerin en ufak fırsatlarda bile davaların çöktüğünü iddia edebilmeleri, tüm delillere bir kulp bulmaları ve son olarak Gölcük´te zeminden çıkan belgelere bile ´yer darlığı´ gibi ´yok artık!´ dedirten bahane getirmekten çekinmemeleri kamuoyunu isyan ettiriyor.
İkinci Ergenekon davası sanığı Teğmen Mehmet Ali Çelebi´nin cep telefonu ve sim kartına başka bir şüphelinin rehber kayıtlarının eklendiği iddialarının perde arkasını star araladı. Kayıt bilgilerinin kopyalanmadığı, dökümlerin tutanağa geçirilirken TİB tarafından yanlışlıkla Mahmut Oğuz Kazancı isimli şüpheli adına yazıldığı belirlendi. Bu yanlışlığı ilk olarak Emniyet´in fark ettiği ve mahkemeyi bizzat uyararak düzeltilmesini istediği ortaya çıktı.
Herkese uygulanan rutin işlem
18 Eylül 2008 tarihinde gözaltına alınan Teğmen Mehmet Ali Çelebi´nin el konulan cep telefonu mahkeme kararı ile bir gün sonra imajı alınmak üzere birkaç dakikalığına açıldı. Bu işlem Mehmet Ali Çelebi ile birlikte gözaltına alınan Mahmut Oğuz Kazancı ve diğer şüphelilerin cep telefonlarına da uygulandı. Telefonlardaki kayıtlar Telefon Ve Sim Kart Çözüm Tutanağı´na imza karşılığı geçirildi. 2. Ergenekon Davası başladığında 13.Ağır Ceza´nın 2 Aralık 2010 tarihli talimatıyla sanıklar Mehmet Ali Çelebi ve Mahmut Oğuz Kazancı´nın telefonlarındaki numaraların birbirleriyle karşılaştırılarak, aralarındaki ortak irtibatın kim olduğunun araştırılmasını istedi. İnceleme yapılırken, Mehmet Ali Çelebi adına hazırlanması gereken tutanağın altında Kazancı´nın imzasının bulunduğu belirlendi. Bu ´sehven´ yapılmış olan yanlışlık İstanbul Emniyet Müdürlüğü´nden mahkemeye bildirilen cevap yazısında belirtildi,Telefon HTS kayıtlarına göre, Teğmen Mehmet Ali Çelebi yakalanmadan önce Hizbuttahrir üyesi Kurtça Bektaş ile 25, Süleyman Solmaz ile de 90 kez görüşmüş. Öte yandan İstanbul Emniyeti, 2. Ergenekon iddianamesinde Ergenekon yöneticilerinin talimatıyla Hizbuttahrir terör örgütüne sızma girişiminde bulunmakla suçlanan Çelebi´nin, tutuklanmasına rehber bilgisinin değil, elde edilen delillerin neden olduğunu açıkladı. (Star)
Hizbuttahrir´e sızdığını kabul etmişti
Teğmen Çelebi, duruşmalarda Hizbuttahrir ile ilişkilerini kabul etmişti. Çelebi, ancak iddia edildiği gibi Ergenekon terör örgütünün amaçları doğrultusunda taşeron eylemlere kışkırtmak için değil, örgütte ne olup bittiğini üstlerine rapor etmek ve irticai faaliyetleri engellemek için örgüte sızdığını savunmuştu.
Emniyet´in açıklaması
Ergenekon örgütünün ara yöneticisi olmaktan müebbet hapis istemiyle tutuklu yargılanan İkinci Ergenekon davası sanıklarından Kara Pilot Teğmen Mehmet Ali Çelebi´nin avukatları, müvekkillerinin telefon rehberine, gözaltındayken Hizbuttahrir üyesi Mahmut Oğuz Kazancı´nın telefon rehberinde bulunan isim ve numaraların eklendiği iddiasında bulunmuş, Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı´ndan (TİB) gelen yazı üzerine de kuşkularının doğrulandığı gerekçesiyle Fatih Cumhuriyet Başsavcılığı´na başvurarak, konuyla ilgili suç duyurusunda bulunma kararı almışlardı. HABERTURK.COM bu gelişme üzerine Emniyet´ten sanık avukatlarının iddialarını yanıtlayacak nitelikte bir açıklama yapılması gerektiğini, aksi durumda bu soruşturmaların başlangıcından itibaren sanık avukatları tarafından ileri sürülen komplo ve tertip iddialarının yoğunluk ve güç kazanmasının kaçınılmaz olduğunu belirtmişti.
Beklenen açıklama gece geç saatlerde geldi. İstanbul Emniyet Müdürlüğü, gece yarısına dakikalar kala yaptığı açıklamada, İkinci ´Ergenekon´ davasının tutuklu sanıklarından Teğmen Mehmet Ali Çelebi´nin Hizbü-t Tahrir terör örgütüyle irtibatının Mahmut Oğuz Kazancı´nın telefon rehberindeki kayıtların Çelebi´nin telefonunda da bulunmasına dayandırılmadığı, bu konunun sanık aleyhinde sonuç doğuracak biçimde adli işlemlerin hiçbir aşamasında değerlendirilmediği bildirildi. İstanbul Emniyet Müdürlüğünün yazılı açıklamasında, bazı medya organlarında, ´İddia olunan Ergenekon silahlı terör örgütüne yönelik devam eden soruşturmalar kapsamında tutuklu bulunan Teğmen Çelebi aleyhine polis tarafından delil üretilerek Hizbü-t Tahrir terör örgütüyle ilişkilendirildiği´ yönünde haberler yapıldığı belirtildi.
Teğmen Çelebi´nin 19 şüpheliyle birlikte İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının 2008/1756 sayılı soruşturması kapsamında 18 Eylül 2008´de gözaltına alındığı kaydedilen açıklamada, şöyle denildi: ´Aynı soruşturma kapsamında gözaltına alınan Mahmut Oğuz Kazancı´nın GSM telefon rehberi kayıtlarının sanık Çelebi´nin GSM telefon ve sim kart çözüm tutanağında da yer aldığından bahisle, İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi´nin 2 Aralık 2010 tarihli talimatı üzerine her iki sanığın telefon ve sim kart çözüm tutanakları yeniden incelenmiş, Hizbü-t Tahrir terör örgüt üyeliğinden hakkında dava açılan Kazancı´nın telefonuna ait rehber bilgilerinin sehven Çelebi´nin telefonuna ait rehber dökümlerinin içerisine eklenmiş olabileceği değerlendirilmiş ve hazırlanan yeni tespit tutanağı 21 Aralık 2010 günü İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı´na gönderilmiştir.´
Sanık Çelebi´ye ait telefonun 19 Eylül 2008 günü kısa bir süre için açık kalması hadisesinin, sanıktan elde edilen telefonun hafızasındaki bilgilerin, telefon ve sim kart çözüm tutanağında yer alacak biçimde teknik personel tarafından kopyalanması esnasında gerçekleştiği vurgulanan açıklamada, kopyalama esnasında telefonun yaklaşık 2 dakika açık kaldığı, bu rutin işlemin diğer tüm şüphelilerin telefonlarına da uygulandığı aktarıldı.
Açıklamada, şu ifadelere yer verildi: ´Çelebi´nin iddia olunan Ergenekon silahlı terör örgütü yöneticilerinden gelen talimat doğrultusunda Hizbü-t Tahrir terör örgütüne sızma girişimlerinin bulunduğu savı, şüphelinin bizzat yaptığı ve tape edilmiş telefon görüşmeleri, yapılan aramalarda elde edilen fiziki ve dijital dokümanlar ile Hizbü-t Tahrir örgüt üyeliğinden haklarında dava açılan Kurtça Bektaş ve Süleyman Solmaz´ın ifadelerine dayandırılmıştır. Kaldı ki, Telekomünikasyon İletişim Başkanlığından (TİB) temin edilen HTS kayıtlarına göre, Mehmet Ali Çelebi´nin gözaltına alınmadan önce Hizbü-t Tahrir örgüt üyeliğinden haklarında dava açılan Kurtça Bektaş ile 25 Mayıs-8 Haziran 2008 tarihleri arasında 25 kez, Süleyman Solmaz ile de 1 Mayıs-26 Temmuz 2008 tarihleri arasında 90 kez görüşme kaydının bulunduğu tespit edilmiştir.
Sonuç olarak, Çelebi´nin Hizbü-t Tahrir terör örgütüyle irtibatı, basında yer alan iddialarda olduğu gibi Mahmut Oğuz Kazancı´nın telefon rehberindeki kayıtların sanık Çelebi´nin telefonunda da bulunmasına dayandırılmamış, bu konu sanık aleyhinde sonuç doğuracak biçimde adli işlemlerin hiçbir aşamasında değerlendirilmemiştir. Adı geçen sanığın terör örgütüyle olan irtibatı, soruşturma dosyasında somut bir şekilde mevcut olan TİB kaynaklı HTS raporları, adli kararlı telefon görüşmeleri, el konulan fiziki ve dijital dokümanlar ile diğer sanık ifadeleri dayanak alınarak ortaya konmuştur.´
Polis: Görüntüleri var
Konuyla ilgili İstanbul Emniyet Müdürlüğü´nden yapılan açıklamada, Çelebi´nin örgütle irtibatının telefon rehberine dayandırılmadığı belirtildi. Polisin yazılı açıklamasında, Mehmet Ali Çelebi´nin Hizbuttahrir üyeleriyle 90 kez görüşme kaydının bulunduğu, 3 ayrı Hizbuttahrir üyesiyle de görüntülü olarak tespit edildiği vurgulandı.
Çelebi´nin avukatlarından açıklama
Emniyetin konuyla ilgili yaptığı açıklamaya Teğmen Mehmet Ali Çelebi´nin avukatlarından yanıt geldi. İşte avukatların yaptığı yazılı açıklama: İstanbul Emniyet Müdürlüğü, Mahkeme yerine geçip müvekkil hakkında kanaat getirmek yerine öncelikle masum insanlara delil yüklemek yoluyla tutuklanmalarını sağlayan suç odaklarını bulup ortaya çıkarması gerekmektedir. Bu nedenle öncelikle aşağıdaki sorulara cevap vermelidir.
1) Cep telefonu da bir Dijital Delil olmasına rağmen Müvekkilden el konulduğu anda niçin ´CMK 134. Madde´ gereği bir örneği alınıp müvekkile veya müdafiine verilmemiştir?
2) Basın Açıklamasının 4. Paragrafında yer alan, Delil Açma tutanağı tutulmadan gece yarısı telefon açmak ve kopyalama yapmak hangi kanun veya yönetmeliğe dayanan bir ´rutin´ işlemdir?
3) Bu rutin işlem daha önce bu davada kendisine delil yüklendiğini iddia eden kaç sanığa uygulanmıştır, kaçına ´sehven´ bilgi yüklendiği tespit edilmiştir?
4) Emniyet Müdürlüğü, ´19.09.2008 gecesi 23.52´deki söz konusu 2 dakika açık kalma işleminin teknik inceleme için yapıldığını belirtmesine rağmen müvekkilin telefon incelemesine ait tutanaklarda sayfanın alt kısmında yer alan tarih ve saatin ´20.09.2008, 04.45´ olmasını ve incelemenin bitişinde tutulan tutanakta ´20.09.2008 05.10´ tarih ve saatinin yer almasını nasıl açıklamaktadır? Ayrıca söz konusu incelemenin yapıldığı saatlerde telefonun HTS raporlarına göre herhangi bir sinyal vermemesi nasıl açıklanabilecektir?
5) Müvekkilin telefonuna yüklemenin ´sehven´ yapıldığı iddia edilmektedir. Söz konusu olan bilirkişi raporundaki sim kart çözümlerine ekleme yani liste dökümlerine ekleme olsa idi bu belki anlayışla karşılanabilirdi. Ancak ´15.12.2010´ tarihli bilirkişi raporunun 4. sayfasındaki müvekkilin telefonuna ait görüntülerde açıkça görülmektedir ki söz konusu yabancı kayıtlar müvekkilin telefonuna yüklenmiş ve bu nedenle içerisinde de gözükmektedir. Bu duruma karşı Emniyet Müdürlüğü´nün bir açıklaması var mıdır?
6) Bu ´sehven´ yükleme kaç kişi tarafından yapılmıştır? Kaç kişi bu yüklemenin farkında ve suçu bildirmeme suçunu işlemiştir? ´Bu sehven uygulamanın varlığı kişi özgürlüğünü ilgilendiren bir olayda neden 2,5 sene gizlenmiş, konu kamuoyuna mal olduktan sonra bir açıklama gereği hissedilmiştir?´ ´Bu şekilde ´yanlışlıklar´ kaç kişiye daha yapılmıştır?´
Sayın İstanbul Emniyet Müdürlüğü Halk için Emniyet Adalet İçin Hizmet sloganının sadece lafta kalmadığını ortaya koymalı ve masum insanlara iftira atan bu kötü niyetli insanları bulup bir an önce adalete teslim etmeli ve ´kamuoyundan bu konuda özür dilemelidir.´ ´Çağdaş, Demokratik Hukuk Devletlerinde beklenen yaklaşım budur.´ Av. Celal ÜLGEN - Av. Hüseyin ERSÖZ - Av. Serkan GÜNEL, Mehmet Ali ÇELEBİ Müdafileri ( Habertürk)
İçişleri Bakanlığı inceleme başlattı
İçişleri Bakanı Beşir Atalay, ´Ergenekon tutuklusu aleyhine delil üretildiği iddiası´ ile ilgili iki müfettiş görevlendirdiğini bildirerek, ´Yanlış yapan varsa cezasını görür´ dedi. Mecliste gazetecilerin sorularını yanıtlayan Atalay, ikinci ´Ergenekon´ davasının tutuklu sanıklarından Teğmen Mehmet Ali Çelebi aleyhine delil üretildiği iddialarına ilişkin soru üzerine, bu konuda iki müfettiş görevlendirdiğini ve konuyu incelettiğini söyledi. Aynı zamanda ilgililerin de yargıya başvurduğunu belirten Atalay, ´Hem yargı hem idari inceleme yoluyla takip ediyoruz. Sonucu, biz de önemli görüyoruz. Yanlış yapan varsa cezasını görür´ diye konuştu. ( Habertürk, Hürriyet)
Oynamaya niyeti olmayan gelin ´yerim dar´ dermiş
Ergenekon ve benzer kritik davalara karşı olan çevreler en ufak fırsatlarda bile davanın çöktüğünü iddia edebiliyorlar. En üst komutan Başbuğ ve malum çevreler, çıkan belgelere, fotokopi bunlar, ıslak imza yok diye ´kağıt parçası´ yakıştırması yapıyor, aslını bulun yoksa kıyameti koparırım diyorlar. Hemen ardından tüm personeli çağırarak hafta sonu bahar temizliğine girişiyor, çuvallar dolusu belgeleri evrak öğütme makinelerinde kırpıyor, 35 bilgisayarın harddisklerini özel programlarla defalarca silerek tertemiz yapıyorlar. Tam ´Yorulduk biraz da dinlenelim, kurtulduk oh be!´ diyecekken, gelen bir haberle aksiyon fırtınası devam ediyor. Bunların çığırtkanlığından bıkan subaylar, ıslak imzalı asıllarını gönderiyor. Bu kez imzanın başkasına ait olduğunu iddia ediyor, imza polis asker adli tıp gibi tüm laboratuvarlarda doğrulanınca da ıslak imza makinesi ile atıldığını iddia ediyorlar. Makinenin imza atılırken oluşan baskıyı taklit edemeyeceği ortaya çıkınca bu kez bilinemeyen bir yöntemle taklit edilmiş olabilir demeye getiriyor ve belgede parmak izinin de araştırılmasını istiyorlar. Ayrıca o da yetmez, kağıt o belgenin hazırlandığı tarihteki kağıtlarla aynı mı incelensin, belki de en iyisi incelemeler yurtdışındaki bir laboratuvarda yapılsın, çünkü Adli Tıp´a güvenmiyoruz, çünkü hükümetin atadığı adamlardır diyorlar.
Espri mi tehdit mi?.. ´Korkunç Bir Film - Scary Movie´
Bir kağıt parçasının çıkardığı fırtına dinmeden bu kez ´boru parçası´ muhabbeti başlıyor. En üst komutan Başbuğ, çıkan lav silahlarına ´boru parçası´, bunları polis de koymuş olabilir diyor. Ordu malı çıkınca Trabzon´da savaş gemisine biniyor ve güvertesinden seslenerek, ´Buradan seslenmemin anlamı büyük, herkes anlıyor´ gibi espri mi tehdit mi olduğu anlaşılmayan, ´Korkunç Bir Film - Scary Movie´ serisinin son versiyonuna konu olabilecek içerikte bir anlatım kullanıyor. Ergenekoncuların film yetenekleri ilk olarak, tutuklu general Hurşit Tolon´un sahte raporla cezaevinden hastaneye sevki girişiminde ortaya çıkmıştı. Sahte rapor düzenlenerek Hurşit Tolon cezaevinden Gata´ya sevk edilmek istenmiş, rapor son anda cezaevi yönetimine takılınca Tolon cezaevi kapısında durdurulmuştu. Görevimiz Tehlike filmlerini anımsatan kurtarma operasyonu, gatakulli teriminin literatürümüze geçmesine de neden olmuştu. Türkiye´yi sallayan ıslak imzalı belgenin ilk olarak fotokopi olarak ofisinde ortaya çıktığı Ergenekon tutuklusu Avukat Serdar Öztürk´ün delilleri inkar etmek için gösterdiği gayretler ayrı bir alem. Burada bahsedilebilecek başka o kadar çok şaşırtıcı olay yaşadık ki üç buçuk yıllık Ergenekon sürecinde, neyse uzatmayalım, bitirelim.
Başbuğ´dan inanılmaz gaflar: ´Böyle rezillik olur mu yeter yahu´
En üst komutan Başbuğ, Trabzon´da savaş gemisinde yaptığı ´korkunç bir espri´den kimse bir şey anlamayınca içini bu kez Habertürk´e dökmüş ve inanılmaz gaflar yaparak, mahkemelere intikal eden konularda açıklamalar yapmayı sürdürmüştü: ´Aylarca Deniz Kuvvetleri Komutanı´na suikast yazıldı. İşte 5. iddianame çıktı. Tek satır var mı? Eee, ne oldu? Hani kendi komutanlarına suikast yapacaklardı? Nerede? Aylarca suikast, suikast. Ne oldu? Hesabını kim verecek? Böyle rezillik olur mu? Yeter yahu! Sabrımız taştı diyoruz. İşte bunlar sabrı taşırıyor.´ 400 gram patlayıcı denizaltıyı batırır mı? ´Batırmaz tabii. Bunlar kalmış olan, gözden kaçmış olan miktar olabilir.´ Gemiyi gezen çocukları öldürmek için konmuş olduğu iddia ediliyor. ´Saçmalık. Bakın burası Türk Silahlı Kuvvetleri. Muz cumhuriyeti ordusu değil. Burada disiplin yüzde bin tamdır. Genç subaylar sorunu yoktur. Olmaz da. Ama bu arkadaşları çok da sıkmasınlar (eliyle sıkma işareti yaparak). Balyoz iddiası için biraz sabırlı olun. Bunlar askerimin moralini bozuyor. Askerimin moralini bozan herkesle savaşırım. Yarın Gölcük´e gidiyorum. Moral bozukluğuyla mücadele için.´
Moral bozukluğunu zemine gömmek için Gölcük´e gitti
Son olarak Başbuğ´un moral bozukluğunu tamir etmek için gittiği Gölcük´te zemine ustaca gizlenen ve hepsi kritik davalara ait çuvallar dolusu belgeler ortaya çıktı. ´Bu kez kesin pes edecekler´ denilirken, ´yer darlığından oraya gömülmüştür´ şeklinde ´yok artık!´ dedirten bir açıklama yapılıyor ve zemine gizlemenin arkasında başka maksatlar aranmaması isteniyor. Aslında belki de, bahanelerin son versiyonu olan ´yer darlığı´, şu atasözünde olduğu gibi, çıkan ve bundan sonra çıkacak olan delillere nasıl direnildiğini ve direnilmeye de devam edileceğini tam olarak açıklıyor: ´Oynamaya niyeti olmayan gelin ´yerim dar´ dermiş.´ (Abdullah Harun / kontrgerilla.com)
Abdullah Harun
(27 Ocak 2011, 11:38)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER:
Polis Çelebi´nin cebine telefon rehberi ekledi mi?
Ergenekon davasını engelleme girişimleri
Teğmenden itiraf: Hizbuttahrir´e girdim ama istihbarat için
Teğmen Mehmet Ali Çelebi ile ilgili manşetlerimiz
Erdoğan ve Gül´e tankla suikast
Genelkurmay Başkanı´ndan sanıklara selam
Hizbuttahrir ile Ergenekon bağlantısında yeni kanıtlar
Hizbut Tahrir sızmayı doğruladı
Ergenekon-Hizbuttahrir bağlantısıyla ilgili manşetlerimiz
Karargah Evleri soruşturması ve askerlerce savsaklanması
Tüm Ergenekon ve bağlantılı iddianamelerde ara