Gazeteci Adem Yavuz Arslan´ın TİMAŞ Yayınları´ndan bugün piyasaya çıkan ´Bi´ Ermeni Var-Hrant Dink Operasyonunun Şifreleri´ isimli kitabında Dink davasının seyrini değiştirecek fotoğraf ve bilgiler yayımlandı. Kitapta verilen fotoğrafta, Dink cinayetinden önce Ergenekon sanığı Veli Küçük ile Trabzon İl Jandarma Alay Komutanı Ali Öz yanyana görülüyor. Kitapta, Malatya Zirve Yayınevi cinayetleri ile ilgili de çok çarpıcı ayrıntılar verilmiş. Geçtiğimiz yılın son günlerinde savcılara ifade veren bir gizli tanık, katliamı bizzat jandarmanın organize ettiğini söylüyor. Zirve Yayınevi soruşturmasında şüpheli olan İnönü Üniversitesi öğretim üyesi Ruhi Abat´ın katliamda azmettirici olarak etkin rol aldığı ileri sürülmüştü. Gizli tanığın ifadesinde bu iddia doğrulanıyor. Abat, eylemin gerçekleştiği günün akşamı gizli tanığı arayarak planlanan eylemin meydana geldiğini söylüyor ve ´Şerefsizlere vur dedik, öldürmüşler´ diyor.
Zirve Katliamı: Şerefsizlere vur dedik, öldürmüşler!
Gazeteci Adem Yavuz Arslan´ın TİMAŞ Yayınları´ndan bugün piyasaya çıkan ´Bi´ Ermeni Var-Hrant Dink Operasyonunun Şifreleri´ isimli kitabında Dink davasının seyrini değiştirecek fotoğraf ve bilgiler yayımlandı. Kitapta verilen fotoğrafta, Dink cinayetinden önce Ergenekon sanığı Veli Küçük ile Trabzon İl Jandarma Alay Komutanı Ali Öz yanyana görülüyor. Kitapta, Malatya Zirve Yayınevi cinayetleri ile ilgili de çok çarpıcı ayrıntılar verilmiş. Geçtiğimiz yılın son günlerinde savcılara ifade veren bir gizli tanık, katliamı bizzat jandarmanın organize ettiğini söylüyor. Zirve Yayınevi soruşturmasında şüpheli olan İnönü Üniversitesi öğretim üyesi Ruhi Abat´ın katliamda azmettirici olarak etkin rol aldığı ileri sürülmüştü. Gizli tanığın ifadesinde bu iddia doğrulanıyor. Abat, eylemin gerçekleştiği günün akşamı gizli tanığı arayarak planlanan eylemin meydana geldiğini söylüyor ve ´Şerefsizlere vur dedik, öldürmüşler´ diyor.
Dink cinayetinin dördüncü yılında ortaya çıkan fotoğrafta, Dink´i tehdit eden Ergenekon sanığı Veli Küçük ile cinayet istihbaratını aldığı halde ´sümenaltı´ ettiği öne sürülen dönemin Trabzon Jandarma Alay Komutanı Albay Ali Öz birlikte görünüyor. Adem Yavuz Arslan´ın çalışması, yayınevi cinayetleri ile ilgili de çok çarpıcı bir gerçeği ortaya çıkardı. Geçtiğimiz yılın son günlerinde savcılara ifade veren bir gizli tanık, katliamı bizzat jandarmanın organize ettiğini söyledi.
Gizli tanıktan 24 Aralık 2010´da kritik ifade
Olayların tam göbeğinde yer alan bir isim 24 Aralık 2010´da savcılara verdiği ifadede 2005, 2006 ve 2007´de yapılan ´derin´ operasyonlar hakkında verdiği bilgilerle fotoğrafın berraklaşmasını sağladı. TSK´da istihbarat personeli olarak görev yaptığını söyleyen tanık, Ergenekon sanığı Hurşit Tolon´un ekibinde de çalıştı. Ayrıca misyonerlik faaliyetleri konusunda Levent Ersöz´den doğrudan talimat aldı. Verilen emirle Malatya Jandarma Alay Komutanı Mehmet Ülger, Malatya´da öğretim üyesi Ruhi Abat, İstihbarat Binbaşı Haydar Yeşil´in başında bulunduğu ve askeri istihbarat personelinin yer aldığı ekiple Zirve Yayınevi çalışanları hakkında da bilgi topladılar. Daha sonra ekibin katliamı gerçekleştiren kişilerle de irtibatlı olduğunu öğrendi.
Misyonerlerin korkutulması planlanmış
Ekiple yaptığı üçüncü toplantı esnasında Ülger´e Malatya´da planladıkları sansasyonel eylemin ne olduğunu sordu. Ülger, gelen emir doğrultusunda misyonerlere gözdağı vermek için Necati Aydın, Thilman Geske ve Uğur Yüksel´e yönelik bir korkutma yapacaklarını, hazırlanan projeyle üst makamları brife edeceğini söylüyor.
Şerefsizlere vur dedik, öldürmüşler
Ruhi Abat ise Emre Günaydın´ın eylemi gerçekleştirecek kapasiteye ulaştığını belirtiyor. Kitaptaki ifadelere göre gizli tanık, 2007 yılı Mart ayı içerisinde Ülger, Kayseri Jandarma Bölge Komutanlığı´nda ve Ankara´da misyonerlik konusunda brifing verdiğini anlatıyor. Bu brifinglerden yaklaşık 1,5 ay sonra Zirve Yayınevi cinayetinin gerçekleştiğini belirtiyor. Eylemin gerçekleştiği günün akşamı ise Ruhi Abat, gizli tanığı arayarak planlanan eylemin meydana geldiğini söyleyip, Şerefsizlere vur dedik, öldürmüşler. diyor. ( Zaman)
Jandarma: Fotoğraf Trabzon´da değil Bilecik´te çekildi!
Jandarma Genel Komutanlığından, emekli tuğgeneral Veli Küçük´ün Hrant Dink cinayetinden iki hafta önce Trabzon Jandarma Komutanı Kıdemli Albay Ali Öz´ü ziyaret ettiği iddialarıyla ilgili olarak yapılan açıklamada, ´Bazı basın-yayın organlarında yayımlanan fotoğraf, iddia edildiği gibi Trabzon´da değil Bilecik´te çekilmiştir´ denildi. Jandarma Genel Komutanlığından yapılan yazılı açıklamada, dün bazı basın-yayın organlarında yayımlanan haberlerde, emekli tuğgeneral Veli Küçük´ün Hrant Dink cinayetinden iki hafta önce Trabzon Jandarma Komutanı Kıdemli Albay Ali Öz´ü ziyaret ettiğinin ileri sürüldüğü ve ziyaret defteri imzalarken çekilen fotoğrafın bu olayın kanıtı olarak gösterildiği belirtildi. Konuyla ilgili araştırma yapıldığı belirtilen, iki fotoğrafın yer aldığı açıklamada, şunlar kaydedildi:
Nezaket ziyareti
´Jandarma Kıdemli Albay Ali Öz, 16 Ağustos 2004 ile 20 Ağustos 2007 arasında Trabzon Jandarma Komutanı, 5 Eylül 2007 ile 24 Mart 2008 arasında Bilecik Jandarma Komutanı olarak görev yapmıştır. Hrant Dink cinayeti 19 Ocak 2007´de işlenmiştir. Trabzon Jandarma Komutanlığı ziyaretçi defteri imza köşesinin görünümü 1 numaralı fotoğrafta, Bilecik Jandarma Komutanlığı ziyaretçi defteri imza köşesinin görünümü 2 numaralı fotoğrafta olduğu gibidir. Söz konusu basın-yayın organlarında yayımlanan fotoğraf, iddia edildiği gibi Trabzon´da değil Bilecik´te çekilmiştir. Emekli tuğgeneral Veli Küçük, memleketinin Bilecik olması nedeniyle emekliliği döneminde Bilecik Jandarma Komutanlığı görevine atanan komutanlara zaman zaman nezaket ziyaretinde bulunmuştur. Söz konusu fotoğraf, Jandarma Kıdemli Albay Ali Öz´ün Bilecik Jandarma Komutanı olarak göreve başlamasını müteakip emekli tuğgeneral Veli Küçük tarafından 10 Eylül 2007´de gerçekleştirilen nezaket ziyareti sırasında çekilmiştir.´ ( AA)
Dink cinayeti sil baştan
Bülent Korucu (Zaman): Hrant Dink cinayeti, öncesi ve sonrasıyla kusursuza yakın bir psikolojik harp operasyonu diyebiliriz. Ergenekon sürecinin aydınlattığı ilişkiler ve kestirilemeyen halk tepkisini öngöremedikleri için hedeflerine tam ulaşamadılar. Ancak ne koparsak kâr düşüncesiyle mücadeleyi bırakmadılar. Her şeye rağmen mücadelenin devam etmesinin asıl sebebi yapılan hamlenin altında kalma riskiydi.
Gazeteci Adem Yavuz Aslan, Timaş Yayınları arasından piyasaya yeni çıkan kitabında (Bi´ Ermeni Var) Dink cinayetine yeni bir bakış açısı getirmeye çalışıyor. Polis adliye muhabirliğinden gelen Aslan, cinayet bürosu polislerinin zor cinayetler için kullandığı ´yerini ve bakış açını değiştir´ kuralını işletiyor. Tetiği çeken belli olduğundan azmettiricilerin aranması gereken soruşturmada eksiklik hemen kendini belli ediyor. Hanefi Avcı, bu cinayetlerin bir grup başıbozuk gencin doğaçlama eylemi olduğunu ispatlamaya çalışırken; Odayı yeterince ısıtırsanız insanlar gömleğini çıkarır. Türkiye´de öyle bir ortam yaratıldı ki, eylem yapacak hale geldi birtakım insanlar. Ama şimdi deniliyor ki örgüt ile ilişkili. Burada zorlanan ne? Her olay örgüt değildir. diye konuşmuştu. Bizim merak ettiğimiz ve kitabın cevabını aradığı soru: Odayı kim ısıttı? Ülkenin misyonerler tarafından işgal edildiği, bağımsızlık ve vatanın elden gittiği propagandasını yapanlar, odanın ısınmasıyla da yetinmemişti.
´Bi´ Ermeni Var´ kitabı bunun ötesinde azmettirme girişimleri olduğunu iddia ediyor. O ayrıntıları kitaba havale ederek başka bir bölüme dikkat çekmek istiyorum. Misyonerlerin arasına sızan ve daha sonra gizli tanık olmayı kabul eden bir kişi Zirve Yayınevi cinayetinin hikâyesini anlatıyor. Gayrimüslimlere yönelik cinayetlerin bireysel olmadığını ve kahvehane ahalisinin aşırı gazlanmasından kaynaklanmadığını gösteren güçlü bir örnek, Zirve Katliamı. Kahvede okeye dönerken canı sıkılan gençler masalını güçlü biçimde çürütüyor. Diğer cinayetlerle aralarında sadece benzerlik değil, organizasyonel ortaklık da ortaya çıkıyor.
Zirve Cinayeti´ni çözmeden Dink´in katledilmesini anlayamayız. Kafes Eylem Planı´nı göz önünde bulundurmadan hiçbirini doğru eksene oturtmak mümkün olmayacak. Genelkurmay Adli Müşaviri Hıfzı Çubuklu´nun varlığını kabul ettiği, hatta Başbakanlık´ın talimatıyla kurulduğunu ileri sürdüğü kara propaganda sitelerini hesaba katmadan yaşananları izah edemeyeceğiz. Hayatta alnı secde görmemiş insanların televizyon kanallarını dolaşıp, İslam kahramanı kesildikleri günlere daha dikkatli bakmanın zamanı geldi.
AK Parti ve onun lideri Başbakan Tayyip Erdoğan´ı içeride vatanı misyonerlere teslim etmiş ´Musa´nın çocuğu´ olarak gösterenler; dışarıda aşırı dinci hükümet Hıristiyanların öldürülmesine yardım ve yataklık yapıyor. olarak göstereceklerdi. Böylece bir taşla iki kuş birden vurulacaktı. Hem içerideki milliyetçi muhafazakâr destek hem de Batı dünyasındaki kredi bitirilecekti. 6-7 Eylül Olayları´nın senaryosunu yazıp sahne koyan zihniyeti deşifre edemediğimizden dolayı 2000´li yıllarda misyonerlik paranoyası oyunu kendine zemin buldu. Çok şükür onun kadar başarılı olunamadı ama kaç tane masumun kanı döküldü. Adem Yavuz Aslan´ın kitabı, tetikçilerden ziyade senaristlerin üzerine ışığı çevirmesi açısından önemli. Odayı ısıtan, soruşturmayı yönlendiren, büyük planı örtüp olayı basitleştiren, tetikçileri verip azmettiricileri kurtarmaya çalışanları görmemiz gerekiyor. Yoksa iki gün sonra bu pilavı bize çorba olarak yedirmeye kalkacaklarından şüpheniz olmasın. ( Bülent Korucu / Zaman)
Dink Ailesi´nden 30 asker ve polise tutuklama talebi
Agos Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink´in ailesi, Dink´in öldürülmesinde ihmalleri olduğu gerekçesiyle aralarında dönemin İstanbul ve Trabzon emniyeti ile jandarma görevlilerinin de bulunduğu 30 görevli hakkında soruşturma açılması için İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı´na başvurdu. İstanbul Başsavcılığı´na sunulan 12 sayfalık dilekçede, Hrant Dink´in öldürülmesinin ardından İstanbul Emniyet Müdürlüğü, Trabzon Emniyet Müdürlüğü ve Trabzon Jandarma Alay Komutanlığı görevlileri hakkında, Hrant Dink´in öldürüleceğini bildikleri halde cinayetin önlenmesi konusunda gerekli tedbirleri almadıkları gerekçesiyle başvuruda bulunulduğu hatırlatıldı. Dilekçede, İstanbul ve Trabzon savcılıklarına yapılan başvurularda soruşturmaya yer olmadığına dair karar verilmesi üzerine başvurulan AİHM´in para cezasına hükmettiği ifade edilen dilekçede, ?Şüpheliler, cinayetten önce, yalnızca faillere yardım etmekle kalmamış, cinayetten sonra da bu fillerini ve cinayetin gerçekleşmesindeki rollerini gözlerden gizlemek, cinayetin gerçek faillerinin ortaya çıkmasını önlemek amacıyla başka suçlar da işlemişlerdir? dendi.
Haberal´ın doktorunun tutuklanması emsal olsun
Ergenekon davası tutuklu sanığı Prof. Dr. Mehmet Haberal´ın tahliye edilebileceği yönündeki raporun saklanmasına ilişkin soruşturmada Enstitü Müdürü Erhan Kansız´ın tutuklandığı hatırlatılan dilekçede, ´örgüte yardım etmek´ iddiasıyla verilen tutuklama kararının emsal teşkil ettiğini savundu. ( Star)
Zirve ve Kafes, 20 Ocak´ta birleşebilir
Malatya´da Zirve Yayınevi´nde, biri Alman uyruklu 3 kişinin bıçaklanarak öldürülmesi olayının sanıkları 20 Ocak´ta 31. kez hakim karşısına çıkacak. Malatya 3. Ağır Ceza Mahkemesi´nde görülecek duruşmada mahkeme heyeti, dava dosyası ve ek delil klasörleri mahkemeye ulaşan ´Kafes Eylem Planı´ ile Zirve Yayınevi cinayetleri arasında bir bağ olup olmadığı konusundaki görüşünü bu celsede açıklayacak.
Duruşmada Erhan Özen tekrar, Ercan Genli ve Veysel Şahin ilk kez tanık dinlenecek. Müdahil avukatlardan Erdal Doğan, Zirve katliamıyla Ergenekon soruşturması arasında fiili bağlantılar olduğunu, yayınevi davasının Kafes Eylem Planı davasıyla birleşmesi gerektiğini kaydetti.Doğan, konuyla ilgili şu bilgileri verdi: Bu son celsede dinlenecek tanıkları 2 yıl önce dinlenmesini talep ettiğimizde mahkemece ret edilmişti, ama geçen celse mahkemece bu tanıkların dinlenmesini karar verilmesi önemlidir. Ayrıca bizce gelinen aşamada dosyanın delil durumu ile davanın hukuki ve fiili bağı nedeniyle İstanbul 12. Ağır Ceza Mahkemesi´ndeki Kafes Eylem Planı Davası (Poyrazköy Davası) ile birleşmesi gerekiyor. Aksi takdirde dava tepe taklak kalacaktır. Bu tepe taklak hal yıllarca hazırlanan bu katliamı yalnızca 5 gençle sınırlayıp gerçeği ve gerçek organizasyonu karartmak anlamına gelecektir. Bu durum ise ırkçılığı körükleyen siyaset kültürünü, halkları ve inançları düşmanlaştıran 100 yıllık vesayet rejimini ve ittihatçılığın yeniden ve yeniden üretilmesini sağlar. Aynı zamanda yeni cinayet ve katliamlara yol verilmiş olunur. dedi.
Avrupa ESI raporu
Öte yandan AB´nin genişleme politikası üzerine yayınlarıyla tanınan düşünce kuruluşu Avrupa İstikrar Girişimi (ESI), bir yıllık araştırma sonucu Anadolu´daki azınlık cinayetlerle ilgili bir rapor hazırladı. Berlin merkezli düşünce kuruluşunun raporunda, 2007 sonlarında Malatya Zirve katliamı davasının başlamasından bu yana, medyada Hristiyanlara düşmanlık körükleyen haberlerin ve saldırıların giderek azaldığına, tüm diğer etkenlerinde birleşmesiyle 2008´de 14, 2009´da sadece 2 saldırı olduğuna ve kimsenin öldürülmediğine dikkat çekti. Derin devlet yapılanmasının Ergenekon soruşturmasıyla sorgulandığının altı çizilen raporda, Malatya´daki Zirve Yayınevi cinayetlerinin beynelmilel bir gelişme olmadığı yönündeki soruların olayın başından beri bulunduğu belirtildi. Geçmişte de birçok faili siyasi suikastın olduğu anımsatılırken bu tür provokatif eylemlerle hükümetlerin zor durumda bırakılmaya çalışıldığına dikkat çekildi. Siyasi cinayetlerde cezasızlık sürecinin darbe soruşturmalarıyla sona erdiğine işaret edilen raporda Aşırı milliyetçi alt kültür nihayet kontrol altına alındı. Türkiye´nin güvene dayanan geri dönüşü olmayan demokrasi yoluna girdiği söylenebilir. denildi. ( Cihan)
Zirve Davası: JİTEM elamanları dinlenecek
19 Ocak 2011: Malatya´da Zirve Yayınevi´nde biri Alman uyruklu 3 kişinin bıçaklanarak öldürülmesi olayının sanıkları yarın 31. kez hakim karşısına çıkacak. Duruşmada, JİTEM´e gayri resmi haber elemanı oldukları belirtilen Erhan Özen, Ercan Genli ve Veysel Şahin tanık olarak dinlenecek. Malatya Jandarma Alay Komutanlığı´nca Kayseri´de gerçekleştirilen ´misyonerlik faaliyetlerine ilişkin´ seminerin içeriği okunacak. Bu duruşmada çok önemli bir gelişmenin de yaşanması bekleniyor. Malatya 3. Ağır Ceza Mahkemesi´nde görülecek duruşmada mahkeme heyeti, dava dosyası ve ek delil klasörleri mahkemeye ulaşan ´Kafes Eylem Planı´ ile Zirve Yayınevi cinayetleri arasında bir bağ olup olmadığı konusundaki görüşünü bu celsede açıklayacak.
Malatya 3. Ağır Ceza Mahkemesi´nde görülen davanın yarınki duruşmasında mahkeme Erhan Özen´i ikinci kez, Ercan Genli ve Veysel Şahin´in de ilk kez tanık olarak dinleyecek. 28 celsede tanık olarak dinlenen Erhan Özen, mahkemedeki ifadesinde JİTEM´in gayri resmi elemanı olduğunu ileri sürerek bazı konularda askeri operasyon ve faili meçhul cinayetlerin olduğunu bildiğini belirtmişti. Veli Küçük, Levent Ersöz ve Muzaffer Tekin ile 2004 yılında İstanbul´da bir ordu evinde görüştüğünü anlatan Özen, aynı ekipte yer aldığı Şiran ve Yusuf kod adlı kişilerin de yanında olduğunu söylemişti. JİTEM faaliyetleri arasında, Doğu ve Güneydoğu Anadolu´da hükümetlere istediklerini yaptırma, hükümetleri yıpratmanın bulunduğunu iddia etmişti.
Veysel Şahin ilk kez tanıklık yapacak
Mahkeme, Özen´in yanı sıra Ercan Genli ve Malatya Kerkük Kardeşlik Derneği eski Başkanı Veysel Şahin´i de dinleyecek. Malatya E Tipi Kapalı Cezaevinde tutuklu bulunan Veysel Şahin, 2008 yılı Mayıs ayında üzerinde bombalarla yakalanmıştı. Jandarmaya haber elemanlığı yaptığı mahkeme dosyasında belirtilen Şahin, mahkemedeki ifadesinde üzerinde ele geçirilen bombalarla ilgili Bunlar Türk Silahlı Kuvvetleri´ne aittir. demişti.
Tanıkların dinlenilmesi önemli
Müdahil avukatlarından Erdal Doğan, yaptığı açıklamada, dinlenilmesi beklenilen tanıkların ifadelerinin çok önemli olduğuna işaret etti. Söz konusu kişilerin 2 yıl önce dinlenilmesi taleplerin mahkeme tarafından reddedildiğini anlatan Doğan, Mahkemece bu tanıkların dinlenmesini karar verilmesi önemlidir. Bizce gelinen aşamada dosyanın delil durumu ile davanın hukuki ve fiili bağı nedeniyle İstanbul 12. Ağır Ceza Mahkemesi´ndeki Kafes (Poyrazköy) Davası ile birleşmesi gerekiyor. Birleşmeme durumu, Zirve katliamını yalnızca 5 gençle sınırlayıp gerçeği ve gerçek organizasyonu karartmak anlamına gelecektir. Bu durum ise ırkçılığı körükleyen siyaset kültürünü, halkları ve inançları düşmanlaştıran 100 yıllık vesayet rejimini ve ittihatçılığın yeniden ve yeniden üretilmesini sağlar. dedi.
Jandarma semineri mercek altında
Öte yandan son celsede Malatya Jandarma Alay Komutanlığı´nca Kayseri´de ´misyonerlik faaliyetlerine ilişkin´ seminer gerçekleştirildiği ortaya çıkmıştı. Bunun üzerine seminere ilişkin tüm belgelerin mahkemeye ulaştırılması istenmişti. 31. duruşmada seminer belgelerinde Zirve Yayınevi cinayetlerine ilişkin bilgiler mercek altına alınacak.
Zirve Yayınevi davası
Malatya´da, 18 Nisan 2007´de, Zirve Yayınevi´nde çalışan Alman uyruklu Tilman Ekkehart Geske ile Necati Aydın ve Uğur Yüksel bıçaklanarak öldürülmüştü. Olayla ilgili zanlılardan Emre Günaydın, Salih Gürler, Cuma Özdemir, Hamit Çeker ve Abuzer Yıldırım olay yerinde yakalanmıştı. Emre Günaydın, yargılandığı Malatya 3´üncü Ağır Ceza Mahkemesi´nde bir dönem birlikte, yerel bir gazetede çalıştığı Varol Bülent Aral´ın, kendilerine devletten destek sağlayacağını söylediğini ifade etmişti. 12´nci duruşmaya çağrılan Aral´la yüzleşen Emre Günaydın, Hani bize devlet desteği sağlayacaktın? diye sormuştu. Günaydın´ın ifadesi üzerine Varol Bülent Aral ve Zirve Yayınevi çalışanı olduğu belirtilen Hüseyin Yelki tutuklanmıştı. Yelki ve Aral daha sonraki duruşmalarda tahliye edilmişti. Aral, 15 Ekim´de görülen 29. duruşmada Erhan Özen´in ifadeleri üzerine tutuklanmıştı.( Cihan)
(18 Ocak 2011), son güncel.: (19 Ocak 2011)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER:
Tanık: Malatya ve Dink ´Kafes´ işi
Flaş!!! Dink davası tanığından yeni şok ifadeler
Malatya Zirve Katliamı ve Ergenekon bağlantısı manşetlerimiz
Zirve Yayınevi Katliamı ile Kafes davaları birleşebilir
Hrant Dink cinayeti ve davasıyla ilgili manşetlerimiz
AİHM: Ergenekon, terör örgütü
Flaş!!! Ergenekon ve Dink sanıklarının irtibatı tespit edildi
Balyoz Darbe Planı´nın hedeflerinden biri de Dink çıktı