İstanbul´da bir cemevinin yüzleri maskeli kişilerce taşlanmasını değerlendiren Hubyar Sultan Alevi Kültür Derneği Başkanı Ali Kenanoğlu provokasyon uyarısı yaptı. Saldırının organize bir iş olduğunu söyleyen Kenanoğlu, bayrak indirme iddialarını da yalanladı. Velibaba Cemevi dedesi Ali Kurt ise ´Eskiden beri oynanan bu oyunlara gelmeyeceğiz´ dedi. Bu saldırıdan bir hafta önce, Kahramanmaraş´ta Alevi Bektaşi Federasyonu´nun düzenlediği katliamı anma programına da yaklaşık 150 kişilik bir grup saldırmıştı. Maraş´taki Ülkücüler, İstanbul´daki ise PKK´lılar tarafından gerçekleştirilen alevilere yönelik bu saldırıların organize olduğu, bir elden tezgahlandığı değerlendiriliyor. Son olarak kabul edilen Sivas´ta Ermeni Cemaat liderine suikast iddianamesi ile önceki Ergenekon iddianamelerinde de Alevilere, Ermeni ve diğer azınlıklara provokasyon amaçlı saldırı girişimleri Ergenekon Terör Örgütü´nün işi olarak gösteriliyordu. Eylem gücü zayıflamış olsa da Ergenekon´un hala ayakta olduğu, örneğin Ergenekon davası tanıklarına yönelik saldırılar ve Gölcük Donanma´da 10 çuval belgenin ele geçirilmesi gibi çok sayıda somut gelişme ile ortaya çıkmıştı. 2011 seçimlerinin Ergenekon için hayati olduğu, iktidarın seçimlerde düşürülmesi, hiç olmazsa gücünün azaltılmasının hedeflendiği uzun zamandır dillendirilmekteydi. Bu strateji doğrultusunda seçimler yaklaştıkça kışkırtmaların beklendiği ve giderek artacağı iddia ediliyordu. Alevilere yönelik saldırılar da işte bu eylem zincirindeki halkalardan biri olarak gösteriliyor.
Maraş 1, İstanbul 2: Kışkırtıcıların hedefi yine Aleviler
İstanbul´da bir cemevinin yüzleri maskeli kişilerce taşlanmasını değerlendiren Hubyar Sultan Alevi Kültür Derneği Başkanı Ali Kenanoğlu provokasyon uyarısı yaptı. Saldırının organize bir iş olduğunu söyleyen Kenanoğlu, bayrak indirme iddialarını da yalanladı. Velibaba Cemevi dedesi Ali Kurt ise ´Eskiden beri oynanan bu oyunlara gelmeyeceğiz´ dedi. Bu saldırıdan bir hafta önce, Kahramanmaraş´ta Alevi Bektaşi Federasyonu´nun düzenlediği katliamı anma programına da yaklaşık 150 kişilik bir grup saldırmıştı. Maraş´taki Ülkücüler, İstanbul´daki ise PKK´lılar tarafından gerçekleştirilen alevilere yönelik bu saldırıların organize olduğu, bir elden tezgahlandığı değerlendiriliyor. Son olarak kabul edilen Sivas´ta Ermeni Cemaat liderine suikast iddianamesi ile önceki Ergenekon iddianamelerinde de Alevilere, Ermeni ve diğer azınlıklara provokasyon amaçlı saldırı girişimleri Ergenekon Terör Örgütü´nün işi olarak gösteriliyordu. Eylem gücü zayıflamış olsa da Ergenekon´un hala ayakta olduğu, örneğin Ergenekon davası tanıklarına yönelik saldırılar ve Gölcük Donanma´da 10 çuval belgenin ele geçirilmesi gibi çok sayıda somut gelişme ile ortaya çıkmıştı. 2011 seçimlerinin Ergenekon için hayati olduğu, iktidarın seçimlerde düşürülmesi, hiç olmazsa gücünün azaltılmasının hedeflendiği uzun zamandır dillendirilmekteydi. Bu strateji doğrultusunda seçimler yaklaştıkça kışkırtmaların beklendiği ve giderek artacağı iddia ediliyordu. Alevilere yönelik saldırılar da işte bu eylem zincirindeki halkalardan biri olarak gösteriliyor.
İstanbul Başakşehir´de ortaya çıkan karanlık odaklar, önceki gün Şahintepe Mahallesi´ndeki Velibaba Cemevi´ne saldırdı. PKK lehine slogan atan yüzleri maskeli grup, işyerlerine zarar vererek, iki araca molotofkokteyli attı. Çevredeki derneklere gönderildiği öğrenilen SMS´lerin etkisiyle de kısa sürede taşlanan cemevinin önünde yüzlerce vatandaş toplandı. Kalabalık hızla artınca cemevi yetkilileri gruba sağduyu çağrısı yaptı ve Aramızda bizi provokasyona getirmek isteyenler var. uyarısında bulundu. İstanbul´da yaşananları provokasyon olarak değerlendiren Hubyar Sultan Alevi Kültür Derneği Başkanı Ali Kenanoğlu saldırının organize bir iş olduğunu söyledi. İddia edildiği gibi bir bayrak indirme meselesinin yaşanmadığını belirten Kenanoğlu, güvenlik kameralarının kapalı olmasına dikkat çekti. Bu saldırı hâlâ şüphelidir. Hiç kimse saldıranları tanımıyor. dedi. Velibaba Cemevi Dedesi eski CHP milletvekili Ali Kurt ise 1980 öncesinde de bu tür provokasyonlar yaşandı. Sağduyu sahibiyiz, bu oyunlara gelmeyeceğiz. ifadelerini kullandı. Cemevi adına açıklama yapan Bektaş Ulusan, Kürt ve Alevi nüfusunun kardeşçe birlikte yaşadığı bir mahalledir. Eğer bu provokasyonu gerçekleştirenlerin amacı bir Kürt ve Alevi çatışması ise bizler buna asla izin vermeyeceğiz. ifadelerini kullandı.
Velibaba Cemevi´nin bulunduğu Şahintepe Mahallesi, İstanbul´un lüks semtlerinden Bahçeşehir ile Başakşehir arasında yer alıyor. 1990´lı yıllarda, yoğun göçle birlikte kısa sürede 60 binlik bir küçük şehir haline gelmiş. Niteliksiz işgücü oranı yüksek, işsizlik ise had safhada. Nüfus yoğunluğu ağırlıklı olarak Doğu ve Güneydoğu kökenli. Mahallenin ikinci yoğunluk grubunu Tokatlılar oluşturuyor. Zaten önceki akşam saldırıya uğrayan cemevi de Tokat´ın Zile ilçesine bağlı Karacaören Köyü Kültür ve Dayanışma Derneği Velibaba Cemevi. Üyelerin verdiği bilgiye göre Karacaörenli 700 hane Şahintepe´de yaşıyor. Saldırının gerçekleştiği anda cemevinde bulunan İbrahim Akgür, akşam saat 7 sularında 30-40 kişilik bir grubun bir anda ortaya çıkarak cemevini hedef aldığını belirtiyor: Ne olduğunu anlayamadık, bir anda camları taşlamaya başladılar. Kendimizi yerlere attık. Grubun içinde yüzü poşu ile kapatılmış kişiler vardı.
Alevilerle kürtler arasında sorun yok
Saldırının ardından cemevinin önünde toplanan yaklaşık 300 kişilik gruptan bazılarının iki sokak ötede bulunan Şahintepe Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği (Şah-Der) ile VANDER´e de (Vanlılar derneği) saldırı düzenlediği öğrenildi. Şah-Der, Barış ve Demokrasi Partisi (BDP) tabanına müzahir bir dernek. Şah-Der yetkilisi Özcan Can, Bizim bu olayla hiçbir ilgimiz yok. Olayı gerçekleştirenler 30-40 kişiydi. Bunların içinde yüzlerini poşu ile kapatmış 4-5 kişi vardı. Diğerleri 12-13 yaşında çocuklar. Bugüne kadar bizim Alevilerle hiçbir sorunumuz olmadı. ifadelerini kullanıyor. VANDER yetkilisi Sertip Varlık, Çok şaşırdık, aramızda hiçbir sorun yoktu. Ne olduğunu biz de bilmiyoruz. diyor.
Kamuoyu oluşturmak için en iyi ses camiyi, cemevini basınca çıkar
Mahallede ise tam bir şaşkınlık havası var. Kimse olanlara bir anlam veremiyor. Mahalle sakinlerine göre gruplar arasında ne bir gerginlik ne de husumet var. Şimdiye kadar cemevine yönelik benzer bir saldırı da yaşanmamış. Her iki tarafın temsilcilerine göre de bu olay organize bir provokasyon. Saldırıda elinden yaralanan Ali Bakır´ın sözleri manidar: Kamuoyu oluşturmak için en iyi ses nereden çıkar? Camiyi, cemevini basarsın, oradan çıkar. Bugüne kadar PKK´nın saldırdığını görmedim. Organize bir işe benziyor. BDP ilçe yöneticilerinden Mehmet Aydemir, Biz bu olayı provokasyon olarak değerlendiriyoruz. Açığa çıkarılmasını istiyoruz. Olayın asla bizimle ilgisi yok. şeklinde konuşuyor. Şahintepe, yanı başındaki zengin semtlere oranla oldukça yoksul bir bölge. İmar problemi nedeniyle gelişememiş. Ancak muhtar Erol Çapan´ın verdiği bilgilere göre belediye bir süredir bu mahalleyi imara kavuşturmayı planlıyor. İki ay içinde 1/1000´lik planların çıkması bekleniyor. Bu da bu bölgedeki arazilerin hemen yanı başındaki Bahçeşehir´le rant açısından eşitlenmesi anlamına geliyor. Muhtar Çapan, provokasyonla ilgili değerlendirmelerde bulunurken imar çalışmalarına da dikkat çekiyor.
Bayrak indirilmedi
Saldırının ardından bayrak indirme iddiası gündeme getirildi. İddialara göre sloganlar eşliğinde yürüyen grup, cemevinin en üst katında bulunan bayrağı indirmek istemiş, cemevindekiler bunu engelleyince saldırı yaşanmıştı. Ancak görgü tanıkları bu iddiaları doğrulamıyor. Saldırı sırasında elinden yaralanan ve işyeri de hasar gören Ali Bakır, Bayrak 16 senedir orada. Bayrakla uzaktan yakından alakası yok. Grup doğrudan saldırdı. dedi. Saldırı anında cemevinin içinde bulunan İbrahim Akgür de bayrak iddiasını yalanlıyor. Polis kayıtlarında da böyle bir bilgi yok. Ancak polis bu şüpheyi göz ardı etmiyor. Ali Bakır´ın verdiği bilgilere göre bayrak tartışmasını olay sırasında bir sivil polis ortaya attı. Kameralar olay anında neden kapandı? Şahintepe´deki cemevi saldırısında güvenlik kameralarının kapalı olması, akıllarda soru işaretleri bıraktı. Cemevinin dış cephesinde sokağı görüntüleyen kameralar normal şartlarda sürekli açık. Ancak olay günü öğleden sonra kısa süreli bir elektrik kesintisi yaşandığı, bu sebeple kameraların devre dışı kaldığı ileri sürüldü. Saldırıya uğrayan Velibaba Cemevi Dernek Başkanı Kadir Savaş´a göre, elektrik kesilince bozulur diye kameralar kapatılmış. Sonra da kimse açmamış. O yüzden olay anında kamera kayıtta değilmiş. ( Zaman)
Bir hafta önce de Maraş´ta saldırı yapıldı
Bu saldırıdan bir hafta önce, Kahramanmaraş´ta Alevi Bektaşi Federasyonu´nun düzenlediği katliamı anma programına da yaklaşık 150 kişilik bir grup saldırmıştı. Kahramanmaraş katliamının 32. yıldönümü dolayısıyla Alevi Bektaşi Federasyonu tarafından Müftülük Meydanı´nda yapılan anmaya, bir grup tarafından basılma girişiminde bulunuldu. Polis ve MHP İl Başkanı tarafından ikna edilmeye çalışılan grup tahta ve kalaslarla Alevi derneklerinin programı yaptığı meydana girmek istemiş, Polis grubu biber gazıyla durdurabilmişti.
2011: Ergenekon´un kıyameti
Maraş´taki Ülkücüler, İstanbul´daki ise PKK´lılar tarafından gerçekleştirilen alevilere yönelik bu saldırıların organize olduğu, bir elden tezgahlandığı söylenebilir. Son olarak kabul edilen Sivas´ta Ermeni Cemaat liderine suikast iddianamesi ile önceki Ergenekon iddianamelerinde de Alevilere, Ermeni ve diğer azınlıklara provokasyon amaçlı saldırı girişimleri Ergenekon Terör Örgütü´nün işi olarak gösteriliyordu. Eylem gücü zayıflamış olsa da Ergenekon´un hala ayakta olduğu, örneğin Ergenekon davası tanıklarına yönelik saldırılar ve Gölcük Donanma´da 10 çuval belgenin ele geçirilmesi gibi çok sayıda somut gelişme ile ortaya çıkmıştı. 2011 seçimlerinin Ergenekon için hayati olduğu, iktidarın seçimlerde düşürülmesi, hiç olmazsa gücünün azaltılmasının hedeflendiği uzun zamandır dillendirilmekteydi. Bu strateji doğrultusunda seçimler yaklaştıkça kışkırtmaların beklendiği ve giderek artacağı da aynı iddialar kapsamında dillendirilmekteydi. Alevilere yönelik saldırılar da işte bu eylem zincirindeki halkalardan biri olarak görülmeli.
Ülkücüler saldırdı, Bahçeli AK Parti´yi eleştirdi!
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, terör örgütü mensuplarınca İstanbul Başakşehir´de bulunan Velibaba Cemevi´ne yapılan saldırıyı kınadı. Bahçeli, bu olayla ülkenin vahim bir ortama çekilmeyi çalışıldığına dikkat çekerek, buna karşı dikkatli olunması gerektiğini vurguladı. Bahçeli, TBMM´de partisinin grup konuşmasına cemevine yapılan saldırı olayı ile başladı. Bahçeli, şunları söyledi: Cemevinin dışında asılı olan Türk bayrağını tahrik unsuru sayarak taş ve sopalarla içeride bulunan kardeşlerimiz hedef alınmıştır. Canice yapılan bu eylemin gerekçesi olarak da bayrağımızın işaret edilmesi, ülkemizin içine sürüklendiği vahim ortamı göstermesi bakımından ibretlik olmuştur. Bölücülerin artık her milli değerden tahrik olmaları ve şiddete başvurmaları üzerine AKP hükümeti şapkasını önüne koşup mutlaka düşünmelidir. Bir hafta önce Kahramanmaraş´ta Alevilere yönelik gerçekleşen saldırının ülkücülerden gelmesine değinmeyen Bahçeli´nin eleştiri oklarını yine AK Parti´ye yöneltmesi ise şaşkınlıkla karşılandı. ( Cihan)
Provokasyonlara karşı Alevilerden imza kampanyası
29 Aralık 2010:Cemevine yönelik saldırıyı kınayan çok sayıda Alevi kuruluşu, provokasyonlara karşı imza kampanyası başlattı. Kampanyaya ilk imzayı; Avrupa Alevi Birlikleri Konfederasyonu Turgut Öker, Hacıbektaş Anadolu Kültür Vakfı Ercan Geçmez, Pirsultan Abdal Derneği Fevzi Gümüş, Hubyar Sultan Derneği Ali Kenanoğlu, Barış Meclisi üyesi Hakan Tahmaz, Alevi dedesi Dertli Divani, Araştırmacı Yazar Erdoğan Aydın, Araştırmacı Yazar Turan Eser, Gazeteci Vedat Kara, Gazeteci Ahmet Koçak, Bozatlı Hızır Derneği Hatice Altınışık, Sanatçı Nurettin Güleç, Okmeydanı Cemevi Kamil Aykanat ve Araştırmacı Yazar Ali Murat İrat verdi.
Karanlık ellere engel olunsun
Kampanya bildirisinde; ?Türkiye toplumu ´Alevi-Sünni´, ´Türk-Kürt´, şimdi de ´Alevi-Kürt´ arasında çatışma yaratmaya dönük oyunları biliyor. Alevi-Sünni çatışması? çıkarmayı başaramayanlar, şimdi Alevi-Kürt çatışması çıkarmak için pis bir tuzak kurmaya yeltendiler. Çok kültürlü, çok inançlı, çok dilli Türkiye´den korkan, onları inkar eden, asimilasyona tabi tutan ve bu yönde provokasyonlar hazırlayan karanlık ellerin devreye girmesine engel olunmalıdır. Alevileri ve Kürtleri içine çekmeye çalışan bu provokatif davranışlara demokratik tepki göstermek gerektiğine inanıyoruz. Saldırıyı yapanları bir kez daha kınıyoruz.? ifadeleri kullanıldı.
Başka provokasyonlar olabilir
Hubyar Sultan Derneği Başkanı Ali Kenanoğlu, Aleviler olarak artık kamplaşmaların oluşmasını istemediklerini, imza kampanyası ile provokasyonlara karşı taleplerinin tabana yayılmasını amaçladıklarını dile getirdi. Olayın ilk medyada yer alış biçimini eleştiren Kenanoğlu, ?Burada bir bayrak indirme hadisesi yoktur. Ancak olay, ilk haberlerde Kürt-Alevi çatışması gibi yer aldı. Gazi ve Maraş olaylarında da bu tür söylenti ve haberler olayların fitilini ateşledi. Burada da aynısını yapmaya çalıştılar. Başka provokatif saldırılar da olabilir. Alevi kesim uyanık olmalı, ilk duyduğu bilgiyi Alevi derneklerine teyit ettirsinler.? diye konuştu. ( Bugün)
CEMEVİNE SALDIRIYA İDDİANAME
24 Mart 2011 - Başakşehir´de bulunan Veli Baba Cemevi´ne yapılan taşlı saldırıya ilişkin soruşturma tamamlandı. İddianamede cemevini taşlama eylemine katılan şüphelilerin 36 yıla kadar hapisle cezalandırılmaları istendi.İstanbul Cumhuriyet Savcısı Mustafa Çavuşoğlu tarafından hazırlanan 37 sayfalık iddianamede 14 müşteki ile 7´si tutuklu 13 şüpheli yer aldı. İddianamede, 9 Ocak 2010 ve 2 Ekim 2010 tarihlerinde www.firatnews .com adlı internet sitesinde yayınlanan haberlerle bazı eylemlerin talimatlarının verildiği anlatıldı. Şüphelilerin 7 ayrı eyleme katıldıklarının tespit edildiği anlatıldı.
Sanıkların katıldığı belirtilen eylemler şöyle sıralandı: 10 Ocak 2010´da Başakşehir´deki BDP teşkilatının önünde toplanan bin kişinin katıldığı grubun KCK operasyonlarını protesto etmek için yaptıkları eylemde Kürtçe slogan atılması. Başakşehir´de 3 Ekim 2010´da İETT aracına molotofkokteyli atılması. 4 Aralık 2010´da Başakşehir´de İETT otobüsüne molotofkokteyli atılması. 12 Aralık 2009´da Başakşehir´de biri İETT otobüsü 6 aracın taşlanması ve bu sırada araç şoförlerinden birinin yaralanması. Ayrıca Mehmet Yaren Gümeli İlköğretim Okulu önünde toplanan bir grubun Kürtçe slogan atarak Türk bayrağını indirmesi.
İddianamede şüphelilerin gerçekleştirdiği 7 numaralı eylemde ise 26 Aralık 2010´da Başakşehir´de yüzleri maskeli 40-50 kişilik bir grubun terör örgütü lideri Abdullah Öcalan lehine Kürtçe slogan atarak barikatla caddeyi kapattıkları belirtildi. Cadde üstünde yürüyüşe geçen grubun cadde üzerindeki bir markete havai fişekli ve sopalı saldırıda bulunduğu kaydedilen iddianamede, grubun Karacaören Köyü Veli Baba Cem ve Kültür Evi´nin camlarını taş ve sopalarla kırdığı ifade edildi.
İddianamede şüphelilerden Özcan Can´ın PKK/Kongra-Gel terör örgütünün gençlik yapılanması olan DYG içerisinde Başakşehir´de faaliyetlerde bulunduğu ve diğer şüphelilerle irtibatlı olduğu, telefon görüşmelerinde örgütsel faaliyetlerinden bahsetmemeye dikkat ettiği anlatıldı. İddianamede sanıklardan Özcan Can, Fırat Tarın, Tevnur Ülgün, Adem Ünlü, Aydın Can, Bayram Can, Cümbet Erterek, Oktay Daşdemir´in Cemevi´nin taşlanması olayına katıldıkları belirtildi. Şüphelilerden Adem Ünlü´nün ifadesinde eylemi Aydın Can´ın yönlendirdiği şeklinde bilgi verdiği de iddianamede yer aldı.
İddianamede şüphelilerden Özcan Can´ın Silahlı terör örgütü üyesi olmak, ibadethane ve mezarlıklara zarar vermek ve terör örgütü propagandası yapmak suçlarından 12 yıldan 36 yıla, Fırat Tarın´ın Silahlı terör örgütü üyesi olmak, ibadethane ve mezarlıklara zarar vermek, mala zarar vermek ve terör örgütü propagandası yapmak 10 yıldan 28 yıla, Tevnur Ülgün ile Adem Ünlü´nün Silahlı terör örgütü üyesi olmak, ibadethane ve mezarlıklara zarar vermek ve terör örgütü propagandası yapmak 10 yıldan 26 yıla kadar hapisle cezalandırılması talep edildi.
Şüphelilerden Aydın Can´ın Silahlı terör örgütü üyesi olmak, ibadethane ve mezarlıklara zarar vermek ve terör örgütü propagandası yapmak suçlarından 12 yıldan 36 yıla, şüpheli Bayram Can´ın Silahlı terör örgütü üyesi olmak, ibadethane ve mezarlıklara zarar vermek ve terör örgütü propagandası yapmak suçlarından 11 yıldan 31 yıla, Cümbet Erterek´in Silahlı terör örgütü üyesi olmak, ibadethane ve mezarlıklara zarar vermek, mala zarar vermek ve terör örgütü propagandası yapmak suçlarından 10 yıldan 30 yıla, Oktay Daşdemir´in Silahlı terör örgütü üyesi olmak, ibadethane ve mezarlıklara zarar vermek ve terör örgütü propagandası yapmak suçlarından 9 yıldan 21 yıla kadar hapisle cezalandırılması talep edildi. İddianamede diğer şüphelilerin ise Silahlı terör örgütü üyesi olmak, nitelikli mala zarar verme, patlayıcı madde bulundurma, genel güvenliği kasten tehlikeye sokmak ve terör örgütü propagandası yapmak suçlarından 10 yıldan 26 yıla kadar değişen yıllarda hapisle cezalandırılmaları talep edildi. (Cihan)
(28 Aralık 2010), son güncel.: (24 Mart 2011)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER:
Ergenekon´un ortaya çıkarılamayan kadroları
Savcılar Ergenekon ´İdharı´nın peşinde
Ergenekon ve bağlantılı iddianamelerde ara