Güneydoğu´da 1993-95 yılları arasında işlenen faili meçhul cinayet ve kayıp olayları ile ilgili davada ilginç gelişmeler yaşandı. Davanın bugünkü duruşmasında tanık olarak dinlenen Asker-Rabia Pökön çifti, daha önce Cizre´de savcıya verdikleri ifadelerinin kendilerine ait olmadığını savundu. Tanık karı-kocanın titremesi dikkat çekti. Avukatların ´neden korktukları´ şeklindeki sorusuna Temizöz´ün avukatları karşı çıktı. Temizöz davası sürecinde çok sayıdaki tanığın birer ikişer ifadelerini geri çekmesi dikkat çekti. Ancak tanıklardan birine yapılan baskı ve tehditler tespit edildi ve mahkeme dosyasına konuldu. Hukukçulara göre bu çok önemli. Bu baskılar diğer tanıklara da yapılmış olmalı ki başlangıçta verdikleri ifadeleri geri çektiler. Tanıkların ifadelerini geri çekmelerini izah etmek için yaptıkları açıklamalardaki tutarsızlık ve suçlamalar ile ifadelerin geri alınma dilekçelerinin tek elden çıkmış izlenimi vermesi de dikkat çekmişti. Ayrıca tanıkların anlattıklarının ancak o olayda yeralan kişilerce bilinebilecek ayrıntıları içerdiğine de dikkat çeken hukukçular, bu davada ifade veren tanıkların ifadelerini geri çekmelerinin çok önemli olmadığını, çünkü anlattıklarının başka bulgularla doğrulandığını ve bunların o olaylarda yeralmayan kişilerce bilinemeyecek ayrıntılar olduğunu vurguluyorlar. Tanıkların verdiği ifadeler birbirini ve diğer bir çok tanık ve mağdur yakınlarının ifadelerini doğruluyor. Hukukçular, savcının buna da dikkat çektiği iddianameyi çok sağlam görüyor, hatta tanıkların ifadelerini çekmiş olmasının iddianameyi daha da güçlendirdiğini ileri sürüyorlar.
Detaylı ifadelerini titreyerek inkar ettiler
Güneydoğu´da 1993-95 yılları arasında işlenen faili meçhul cinayet ve kayıp olayları ile ilgili davada ilginç gelişmeler yaşandı. Davanın bugünkü duruşmasında tanık olarak dinlenen Asker-Rabia Pökön çifti, daha önce Cizre´de savcıya verdikleri ifadelerinin kendilerine ait olmadığını savundu. Tanık karı-kocanın titremesi dikkat çekti. Avukatların ´neden korktukları´ şeklindeki sorusuna Temizöz´ün avukatları karşı çıktı. Temizöz davası sürecinde çok sayıdaki tanığın birer ikişer ifadelerini geri çekmesi dikkat çekti. Ancak tanıklardan birine yapılan baskı ve tehditler tespit edildi ve mahkeme dosyasına konuldu. Hukukçulara göre bu çok önemli. Bu baskılar diğer tanıklara da yapılmış olmalı ki başlangıçta verdikleri ifadeleri geri çektiler. Tanıkların ifadelerini geri çekmelerini izah etmek için yaptıkları açıklamalardaki tutarsızlık ve suçlamalar ile ifadelerin geri alınma dilekçelerinin tek elden çıkmış izlenimi vermesi de dikkat çekmişti. Ayrıca tanıkların anlattıklarının ancak o olayda yeralan kişilerce bilinebilecek ayrıntıları içerdiğine de dikkat çeken hukukçular, bu davada ifade veren tanıkların ifadelerini geri çekmelerinin çok önemli olmadığını, çünkü anlattıklarının başka bulgularla doğrulandığını ve bunların o olaylarda yeralmayan kişilerce bilinemeyecek ayrıntılar olduğunu vurguluyorlar. Tanıkların verdiği ifadeler birbirini ve diğer bir çok tanık ve mağdur yakınlarının ifadelerini doğruluyor. Hukukçular, savcının buna da dikkat çektiği iddianameyi çok sağlam görüyor, hatta tanıkların ifadelerini çekmiş olmasının iddianameyi daha da güçlendirdiğini ileri sürüyorlar.
Güneydoğu´da karanlık dönem olarak adlandırılan 1993-1995 yılları arasında işlenen 23 faili meçhul cinayetten sorumlu oldukları iddiasıyla, eski Kayseri İl Jandarma Komutanı emekli Albay Cemal Temizöz´ün de aralarında bulunduğu 7 sanığın duruşmasına Diyarbakır 6´ncı Ağır Ceza Mahkemesi´nde devam edildi. Duruşmaya tutuklu sanıklar Temizöz, Kamil Atağ, Tamer Atağ, Kukel Atağ, Adem Yakın, Fırat Altun (Abdulhakim Güven) ve Hıdır Altuğ hazır bulundu. Duruşmada tanıkların dinlenmesine devam edildi.
Mustafa Aydın dağdan düşmüş
Operasyona götürüldükten sonra öldürüldüğü iddia edilen Mustafa Aydın olayla ilgili dinlenen Abdullah Aşam, olayın yaşandığı tarihte korucu olduğunu, şu anda ise gönüllü köy korucusu olduğunu dile getirdi. Aşam, Bir gün operasyondaydık. Mustafa Aydın da operasyondaydı. Onun ölümü sırasında orada değildim. Operasyondan sonra bir korucunun kayadan düşüp öldüğünü duydum. Taziyeye gittik. diye konuştu. Müdafi avukatların nasıl korucu olduğunu sorması üzerine Aşam, O tarihte çıkan bir yasa gereği müracaata bulundum. Ruhsat karşılığında bana silah verdiler. Korucu oldum. karşılığını verdi.
Bütün detaylarıyla verdikleri ifadeleri inkar ettiler
Oğlum istedi ifademi geri aldım
Cizre´de öldürülen inşaat ustası İbrahim Danış olayının tanıkları arasında yer alan Asker Pökön ile Rabia Pökön daha önce bütün detaylarıyla anlattıkları olayı görmediklerini dile getirdi. Asker Pökön, oğlunun kendisini arayarak Kamil Atağ hakkında beyanlarda bulunduğunu kendisine hatırlattığını ve beyanlarını geri almasını istediğini anlatan Pökön, Ben de gittim beyanlarımı geri aldım. diye konuştu. Cizre´de 16 yıl önce bir düğün halayına atılan bombada oğlu Mehmet Emin´i kaybettiğini anlatan Pökön, önce şikayetçi olduğunu, ancak Diyarbakır´da eğitim gören oğlunun isteği üzerine şikayetten vazgeçtiğini dile getirdi.
İbrahim Danış´ın mayınla öldürülmesi
Pökön´ün geçen yıl Cizre´de savcıya verdiği Bir Nuh Mahallesi´ne bir operasyon yapıldı. İbrahim adında bir komşumuz vardı. Evlerinin avlusunu görebiliyorduk. Askerler oraya geldi. Hepimizi dışarı çıkarıp kimlik kontrolü yaptılar. Kamil, Temel ve Yüzbaşı Cemal Temizöz de vardı. Temel, İbrahim´e 3 el ateş ettikten sonra kanına elini batırıp Kamil´e gösterdi. Baba bak ´senin babanın öcünü aldım´ dedi. Daha sonra bir mayın getirdiler. Bodruma koydular. İbrahim´i de bodruma koydular. Sonra büyük bir patlama oldu. Ceset parçalarını toplayıp traktörle götürdüler. şeklinde ifadelerini reddetti. İfadenin altında imzanın kendisine ait olduğunu belirten Pökön ancak ifade vermediğini savundu. Pökön, savcılığa gittiğini de itiraf etti. Pökön´ün konuşurken titremesi üzerine müdahil avukatlardan Cihan Aydın´ın tanığa neden korktuğu ve neden titrediğinin sorulmasını istedi. Mahkeme başkanı Menderes Yılmaz´ın sorması üzerine tanık Pökön, korkmadığını iddia etti. Diğer tanık Rabia Pökön ise eşi gibi daha önce İbrahim Danış olayını detaylarıyla anlatmasına rağmen bir şey bilmediğini söyledi.
Görmedim duymadım bilmiyorum
Tanıklardan Rabia Pökön´ün sorulan her soruya, Görmedim, duymadım, bilmiyorum. şeklinde cevap vermesi dikkat çekti. 63 yaşındaki Asker Pökön ve 54 yaşındaki eşi, 30 Ocak 1994 yılında Cizre´de İbrahim Danış´ın öldürülmesiyle ilgili bildiklerini anlattı. Türkçe bilmediği için tercüman aracılığıyla ifade veren tanık Asker Pökön, söz konusu cinayet olayıyla ilgili bilgisinin bulunmadığını belirtti. Mahkeme Başkanı Menderes Yılmaz, tanık Pökön´e 2 Aralık 2009 tarihinde Cizre´de cumhuriyet savcısına verdiği ifadeyi okuyarak, Bu ifade ve imza sana ait mi?´ diye sordu. Pökön, söz konusu ifadesinde, İbrahim Danış´ın öldürülmesinden Cemal Temizöz´ü sorumlu tutuyordu. İmzanın kendisine ait olduğunu anlatan tanık Pökön, Ben savcıya oğlumun öldürülmesiyle ilgili bildiklerimi anlattım. İbrahim Danış adlı şahsın öldürülmesiyle ilgili bir şey bilmiyorum. Savcılığa kendim gittim. Elimde yazılı dilekçe yoktu.´ dedi.
Adem Yakin, cezaevinden çıkarılarak operasyona götürülmüş
Diyarbakır 6´ıncı Ağır Ceza Mahkemesi´nde görülen faili meçhul cinayetler ile ilgili davanın bugün ki duruşmasında yaşanan gelişme, PKK itirafçılarının bölgede nasıl çalıştıklarını bir kez daha gözler önüne serdi. Duruşmanın öğleden sonraki bölümünde mahkeme, sanıklar, avukatları ile mağdur avukatlarının beyanlarını dinledi. Mağdur avukatlarından Rıdvan Dalmış, bir önceki celsede PKK´nın silahlı kanadının yöneticileri arasında yer alan ´Bahoz Erdal´ ile akrabalığı olduğu yönündeki sözleri nedeniyle sanık Albay Temizöz hakkındaki suç duyurusu dilekçesini mahkemeye sundu. Dalmış, 2000´e Doğru dergisinde sanık Adem Yakin´in yol kontrollerinde görev yaptığına dair yazılan haberi okuyarak derginin bir örneğini mahkemeye sundu. Yakin´in asker, polis ve vatandaş ayrımı yapmadan 52 kişiyi öldürmekten yargılandığını belirten Dalmış, bu isimleri tek tek saymak istediğini belirtti ancak mahkeme başkanı izin vermedi. Avukat Dalmış, dergi nüshasını mahkemeye sunması üzerine söz alan PKK itirafçısı Bedran kod adlı Adem Yakin, cezaevinde yatarken Cizre´de yol kontrol çalışması yaptığını doğruladı. Yakin, 2000´e doğru isimli dergide yazılan yazılar afakidir, doğruları yansıtmamaktadır. Ben 1991 yılından cezaevinden çıkartılarak örgütün stratejileri ile ilgili konularda güvenlik güçlerine yardımcı oldum. diye konuştu.
Temizöz: Öcalan Perinçek ittifakı, Öcalan tarafından bozuldu
Mahkemeye 8 sayfalık yazılı savunmasını sunan emekli Albay Cemal Temizöz, 2000´e Doğru dergisinin İşçi Parti´sinin yayın organı olduğunu hatırlattı. Temizöz, Hatırladığım kadarıyla 1990 ile 1991 yılları arasında İşçi Partisi ile PKK arasında bir ittifak kurulmuştu. İşçi Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek ile Abdullah Öcalan bu kapsamda birbirleriyle görüştüler. Ancak daha sonradan Abdullah Öcalan´ın Doğu Perinçek´i MİT ajanı olarak suçlaması nedeniyle bu ittifak bozuldu. Dolaysıyla söz konusu dergide bu yazının yer alması gayet normaldir, bu husus gerekirse ilgili mercilerden araştırılarak tespit edilebilinir dedi.
Doğan ve Kıyat Diyarbakır´da ifade verecek
Sanık avukatlarının tahliyeye ilişkin taleplerini dinleyen mahkeme heyeti, verdiği aranın ardından, bir süre önce katıldığı televizyon programında faili meçhul cinayetlerle ilgili açıklamalarda bulunduğu gerekçesiyle emekli Koramiral Atilla Kıyat´ın tanık sıfatıyla dinlenmek üzere gelecek celse duruşmada hazır edilmesi için Emniyet Genel Müdürlüğü ve İstanbul Emniyet Müdürlüğü´ne müzekkere yazılmasına karar verdi. Kıyat, 93-97 arasında faili meçhuller devlet politikasıydı demişti. Mahkeme ayrıca sağlık durumu dikkate alınarak emekli Albay Arif Doğan ile dönemin Şırnak Valisi Cahit Kıraç, kaymakamlar Emir Osman Bulgurlu, Şenol Bozacıoğlu, Cizre Cumhuriyet Savcıları Tamer Tabel ve Atilla Ceylan ile Başkomiser Muharrem Durmaz ve dönemin Silopi İlçe Jandarma Komutanı Hüsam Durmuş´un da tanık olarak dinlenilmesi için duruşmada hazır edilmesini istedi. Sanıkların tutukluluk halinin devamına karar veren mahkeme heyeti, duruşmayı erteledi. ( Yenişafak, Zaman, Cihan)
TANIKLAR BİRER İKİŞER İFADELERİNİ ÇEKİYOR.. ANCAK BASKI VE TEHDİTLER TESPİT EDİLDİ VE MAHKEME DOSYASINA KONULDU..
İfadesini değiştirmesi için 30 bin TL teklif edildi
İlk olarak tanık Mehmet Nuri Binzet ile başlayan ifadeleri geri çekme olayları, daha sonra birer ikişer diğer tanıklarda da yaşandı. Ancak tanıklara yönelik tehdit ve baskılar tespit edilip delillendirildi. Tanıklardan Mehmet Nuri Binzet´in beyanını değiştirmesine karşılık olarak rüşvet teklifinde bulunulup tehdit edildiğine ilişkin raporlar da bu şekilde dava dosyasına eklendi. Binzet´in 30 Haziran 2009´da Abdulhamit isimli bir şahısla yaptığı görüşme söz konusu tehdidi açık bir şekilde ortaya koydu. Binzet, telefondaki şahsa, Git evinde otur, onlara de ki onlardan korkmuyorum. Ellerinden ne geliyorsa yapsınlar. diyor. Binzet´in uğradığı baskılar, Midyat Cezaevi´nde çalışan bir gardiyanın Diyarbakır Cumhuriyet Savcılığı´na gönderdiği mektupta anlatılıyor. Mektubuna, Mardin-Midyat Cezaevi´nde çalıştığını belirterek başlayan gardiyan, savcıya şu bilgileri verdi: Sizin çalışmalarınızın altını oymak için bazı kirli oyunlar oynanıyor. Cemal Temizöz Albay´ı cezaevinden çıkarmak için Midyat Cezaevi´nde yatan Mehmet Nuri Binzet´e ifadesini değiştirmesi için değişik tekliflerde bulunuluyor. Binzet´in Midyat Cezaevi´nde kendisini ziyarete gelen Nihat adlı bir kişiyle yaptığı görüşme tutanaklarında ise 30 bin TL karşılığında ifadelerini geri çekeceğini anlattığı ifade ediliyor. Kayıtlara göre Binzet´le ifadesini geri alması için defalarca görüşüldü. 30 bin ile 300 bin lira arasında değişen miktarlarda para teklif edildi. Hatta cezaevinden özel izin alınarak, Binzet´in nişanlısı olduğu iddia edilen bir kadınla görüşmesi sağlandı. Söz konusu telefon dökümleri Diyarbakır 6. Ağır Ceza Mahkemesi´nce dava dosyasına eklendi.
Binzet ifadesini daha önce de geri aldı sonra tekrar doğruladı
Baskı iddialarının konuşulduğu dönemde Binzet, başka bir suçtan hükümlü yattığı Midyat Cezaevi´nden savcılığa, ifadelerini geri aldığına dair dilekçe gönderdi. Ancak hemen ardından avukatları aracılığıyla yaptığı açıklamada söz konusu dilekçenin kendisine zorla imzalatıldığını ve ifadelerini geri almadığını bildirdi. Tanık Mehmet Nuri Binzet, bu açıklamasından kısa süre sonra Kırıkkale F Tipi Kapalı Cezaevi´ne nakledildi.
Temizöz soruşturması Binzet´in ifadeleriyle başladı
Binzet´in ilk ifadesi
Cizre´de 1993-1995 yılları arasında işlenen faili meçhullerle ilgili soruşturma, Midyat M Tipi Cezaevi´nde tutuklu bulunan Mehmet Nuri Binzet´in Ocak 2009´da verdiği ifadeyle başlamıştı. Tanık Binzet ifadesinde Ramazan Uygur´u, yeğeni Tamer Atağ´ın kendisinin yanında Kaleşnikof´la tarayarak öldürdüğünü söylemişti. Binzet olay sırasında kullanılan Kaleşnikof tüfeğin üzerine zimmetli olarak verilen görev silahı olmadığını belirtmişti: Kamil ağabeyimde seyyar dipçikli Rus yapımı C 11 diye isimlendirdiğimiz Kaleşnikof tüfekler vardı. Bu tip olaylarda biz kullanımı ve taşınması kolay olduğu için genelde bunları alırdık ve bu silahlar özel yapım 75 adet mermi alan şarjörlerle taşınırdı. O gün de öyle bir silah kullanıyordum. Bu silahı olaydan sonra yeniden Kamil ağabeyime verdim. Ardından gizli tanıklar ´Tükenmez Kalem´ ve ´Sokak Lambası´ da Binzet´in ifadeleriyle paralellik arz eden beyanlarda bulunmuştu. Fakat gizli tanıklar, deşifre edilmelerinden sonra ifadelerinden vazgeçmişlerdi.
Temizöz davasında tanıklara yoğun baskılar uygulandı
Diyarbakır 6. Ağır Ceza Mahkemesi´nde görülen faili meçhuller davasında peş peşe 3 kişi önce itirafta bulundu, sonra vazgeçti. Türkiye´nin dikkatle izlediği davanın tanıklarından Abdullah Nayır, 17 Aralık 2009 tarihinde Cizre Cumhuriyet Başsavcılığı´na dilekçe vererek, Cemal Temizöz ve Kamil Atağ aleyhindeki ifadelerini geri aldı. Bir hafta sonra bu kez Asker ve Rabia Pökön çifti, sanıklar aleyhindeki beyanlarından vazgeçti. Kendi iradeleriyle 2 Aralık 2009 tarihinde Cizre Cumhuriyet Başsavcılığı´na giden Pökön çifti, 1994´te öldürülen İbrahim Danış olayıyla ilgili bilgi vermişti. Cinayete bizzat şahit olduklarını anlatan Pökön ailesi, Tamer Atağ´ın İbrahim Danış´ı öldürdüğünü söylemişti. İddialara göre, o dönemde yüzbaşı olan Cemal Temizöz de o anda olay yerindeydi. Şahısların bu ifadeleri kamuoyuna yansıdıktan sonra tehdit edildikleri öne sürüldü. Çift, son duruşmada Şırnak Cumhuriyet Başsavcılığı´na dilekçe vererek, Cemal Temizöz ve Kamil Atağ hakkındaki ifadelerini geri aldı, hatta sanıkların lehinde beyanlarda bulundu. Bu noktada ilginç bir detay ortaya çıktı. Daha önce ifadesini geri alan Abdullah Nayır ile Pökönler´in bir hafta arayla savcılığa gönderdikleri dilekçelerin, formatı, yazı puntosu ve kullanılan dil açısından bire bir aynı olduğu gözlerden kaçmadı.
Kamil Atağ´ın 400 silahlı adamı var, tanıklar nasıl korkmasın?
Cizre´de 1993-1995 yılları arasında işlenen faili meçhullerle ilgili soruşturma, Midyat M Tipi Cezaevi´nde tutuklu bulunan Mehmet Nuri Binzet´in Ocak 2009´da verdiği ifadeyle başlamıştı. Ardından gizli tanıklar ´Tükenmez Kalem´ ve ´Sokak Lambası´ da Binzet´in ifadeleriyle paralellik arz eden beyanlarda bulunmuştu. Deşifre edilmelerinden sonra ifadelerinden vazgeçtiler. Ardından Mehmet Nuri Binzet de ifadesini geri çekti. Yapılan inceleme sonucunda Binzet´e 30 bin lira para teklif edildiği ve baskı yapıldığı Cumhuriyet savcısı tarafından tespit edilerek telefon kayıtları dava dosyasına eklendi. Bunun üzerine Binzet, Midyat Cezaevi´nden güvenlik gerekçesiyle Kırıkkale F Tipi Cezaevi´ne nakledildi. Ardından da eski ifadelerinin arkasında durduğunu belirtti.
İfadelerin çekilmesi sürpriz değil
Bu ayrıntı, müdahil avukatların da dikkatini çekti. Tanıkların basında ifşa olduktan sonra ifadelerini geri çektiklerine işaret eden müdahil avukat Rıdvan Dalmış, gizli tanıkların bile kimlikleri deşifre olduktan sonra ifadelerinin arkasında duramadığını vurguladı. Bu davada kimliği açık kişilerin rahat rahat tanıklık yapmasının güç olduğunu belirten Dalmış, Tanıklar, savcılığa gittiklerinde önlerinde dilekçe yok. Savcıya sözlü anlatıyorlar, sonra kayda geçiriliyor. Ama vazgeçtiklerinde kendileri gitmeden savcılığa dilekçeyi gönderiyorlar. İnsanlar ne yazık ki baskı görüyor. Çünkü Cizre´de 400 tane silahlı korucuları var. Devletin silahıyla otoriteyi ellerinde tutuyorlar. Tanıklar nasıl korkmasın? Bu şartlarda ifadelerin geri çekilmesi sürpriz değil. dedi.
Dilekçeler tek merkezden hazırlanmış
Davanın bir diğer müdahil avukatı Güray Dağ da baskı neticesinde ifadelerin geri çekildiğini vurguluyor. Tanıkların ´yönlendirme sonucu ifade verdiklerini´ beyan eden dilekçeyi savcılığa göndermelerinin başka türlü izah edilemeyeceğini dile getiren Dağ, Bu durum mağdur ve tanıklar üzerinde baskıların devam ettiğini göstermektedir. Söz konusu kişilerin vermiş oldukları dilekçeler yönlendirmenin nasıl ve kimler tarafından yapıldığını göstermektedir. Mahkemeye gönderilen dilekçelerin yazımı ve stiline bakılınca, aynı yerden yönlendirilmek suretiyle yazıldığı açıkça anlaşılıyor. Dilekçelerde yazı formatı, puntosu ve paragraf başı hizalarının bile santimine kadar çakışması, söz konusu dilekçelerin tek merkezden hazırlanarak baskıyla tanıkların eline tutuşturulduğunu gösteriyor. ifadelerini kullanıyor.
Gizli tanıklar mahkemede gizli oturumda ifade vermeli
Hukukçulardan alınan bilgilere göre gizli tanıkların kimliklerini duruşma salonunda açıklayıp, ifadelerini geri aldıklarını söylemeleri de bir anlam ifade etmiyor. Çünkü kanuna göre gizli tanıkların özel oturumda kapalı olarak mahkeme heyeti tarafından dinlenmeleri gerekiyor. Gizli tanıklar, mevcut dosya kapsamında suçladıkları diğer sanıklarla birlikte yargılandıkları için, uğradıkları baskı ve tehditlerden dolayı ifadelerini geri almak zorunda kalabilir. Diyarbakır´da görülen davada gizli tanıkların durumu, tanık koruma programındaki tüm aksaklık ve çarpıklığı da gözler önüne seriyor. Tanıkların korunmasına ilişkin hiçbir işlem yapılmış değil. Her iki gizli tanık da aynı zamanda sanık durumunda. Üstelik, dosya kapsamındaki her iki gizli tanık, diğer sanıklarla birlikte aynı araçla duruşmalara getirilip götürülüyor. Duruşmada diğer sanıklarla yan yana oturtuluyor. Savunmalarını diğer sanıklarla yapıyor. Gizli tanıkların avukatları ile diğer sanıkların avukatları da aynı isimler. Duruşmalardan birinde savunma veren PKK itirafçısı Fırat Altın kod isimli Abdülhakim Güven, kendilerinin korunmasına ilişkin savcılık kaynaklarınca verilen hiçbir sözün tutulmadığından şikayet etmişti.
Hukukçular: Tanıklar vazgeçse bile bu çok önemli değil
Kamil Atağ, oğlu Temel Atağ ve diğer sanıklar, ifadesini değiştirmesi için yapılan baskılar delillendirilen ve bu baskılara rağmen ifadesinde ısrar eden tek tanık Binzet´e ateş püskürdüler ve hakaretler yağdırdılar. Sanıkların adam öldürme ve yargısız infaz suçlamaları karşısında TSK´yı işin içine katarak kendileri şahsında TSK´nın hedef alındığını iddia etmeleri de dikkat çekti. Yaptıkları mücadelenin PKK´ya karşı olduğunu, TSK terör örgütü ise kendilerinin de terör örgütü olduğunu ifade etmeleri, üzerlerine atılı suçları kabul ettiklerini ancak meşru bir mücadelenin eseri olarak meydana gelmiş haklı eylemler olduğuna inandıklarını gösteriyor. Sanıkların savcılıkça dosyaya eklenen tanık Binzet´e yapılan baskılardan bahsetmemesi de dikkat çekti. Tanıklardan birine baskı yapıldığının savcılıkça ispatlanması çok önemli. Bu baskılar diğer tanıklara da yapılmış olmalı ki başlangıçta verdikleri ifadeleri geri çektiler. Gizli tanıkların ifadelerini geri çekmelerini izah etmek için yaptıkları açıklamalardaki tutarsızlık ve suçlamalar da dikkat çekiyor. Örneğin savcıların veya devletin tanıkları PKK´ya teslim etmesi olasılığı suçlamasında olduğu gibi. Ayrıca tanıkların anlattıklarının ancak o olayda yeralan kişilerce bilinebilecek ayrıntıları içerdiğine de dikkat çekiliyor.
Tanıkların ifadelerini çekmiş olması iddianameyi daha da güçlendiriyor
Hukukçular bu davada ifade veren gizli tanıkların ifadelerini geri çekmelerinin çok önemli olmadığını, çünkü anlattıklarının başka bulgularla doğrulandığını ve bunların o olaylarda yeralmayan kişilerce bilinemeyecek ayrıntılar olduğunu vurguluyorlar. Tanıkların verdiği ifadeler birbirini ve diğer bir çok tanık ve mağdur yakınlarının ifadelerini doğruluyor. Hukukçular, Savcı Durdu Kavak´ın buna dikkat çektiği iddianamesini çok sağlam görüyor, ayrıca tanıkların ifadelerini çekmiş olmasının iddianameyi daha da güçlendirdiğini ileri sürüyorlar. Üç tanıktan gizli olan ikisinin ifadelerinden vazgeçmelerinin bir nedeni de tutuklanmaları oldu. Verdikleri bilgiler karşılığında tutuklanmayacakları sözünün verildiğini iddia eden tanıklar verdikleri ifadelerin doğru olmadığını iddia ettiler. Diyarbakır Baro Başkanı Mehmet Emin Aktar, Kayseri Jandarma Alay eski Komutanı Albay Cemal Temizöz ve Cizre Belediye eski Başkanı Kamil Atağ´ın da aralarında bulunduğu 6´sı tutuklu 7 sanıkla ilgili yapılacak yargılama öncesinde, ?Gizli tanıkların beyanlarını geri çekmesi dosyayı olumsuz etkilemez. Dosyada başka deliller de var.? dedi. Tanık beyanlarının yargılama dosyasında esas delil niteliğinde olmadığını dile getiren Aktar, zaten başka delillerle desteklenmediği için yalnızca bir tanığın beyanın tek başına mahkumiyet için yeterli sayılamayacağını söyledi. Dosyada delil olarak tanık beyanlarının dışında deliller de olduğunu ifade eden Aktar şunları kaydetti: ?Sadece bu tanıkların beyanları yok dosyada, başka tanıklar ve deliler de var. O dönemde gözaltına alınıp öldürülen kişilerin yakınlarının beyanları var. Dosyadaki diğer deliller; dosya raporu, olay yeri raporu, balistik inceleme, ekspertiz raporu bu tümü birlikte incelendiğinde beyanların gerçekten geri almış olması sonucu etkileyeceğini düşünmüyorum.?
İddianame: Sanıklar, süreç içerisinde asli görevleri koruculuktan ayrılarak PKK´ya yardım ettiler ya da özel sebeplerle gözaltına aldıkları kişileri sorgulayıp öldürdüler
Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı´nca hazırlanan 104 sayfalık iddianamede, sanıkların TCK´nın Adam öldürmek, Cürüm işlemek için teşekkül oluşturmak ve Adam öldürmeye azmettirmek suçlarından cezalandırılmaları isteniyor. Sanıklardan Cemal Temizöz´ün 9, Kamil Atağ´ın 7, Temer Atağ´ın 2, Adem Yakin´in 7, Hıdır Altuğ´un 3, Fırat Altın´ın (Abdulhakim Güven) 6, Kukel Atağ´ın ise bir kez ağırlaştırılmış müebbet hapisle cezalandırılmaları isteniyor. İddianamede, sanık Albay Temizöz´ün 1993´te Cizre´de terörle mücadele ediliyor görüntüsü altında korucu, itirafçı ve uzman çavuşlardan bir grup oluşturduğu savunuluyor. Söz konusu grubun, süreç içerisinde asli görevinden ayrılarak, terör örgütü PKK´ya yardım ettiğinin değerlendirildiği ya da özel sebeplerden dolayı gözaltına aldıkları kişileri sorguladığına yer verilen iddianamede, grubun, bu sorgulanan kişilerden bir kısmını öldürdüğü öne sürülüyor.
Abdullah Harun
(24 Aralık 2010), son güncel.: (25 Aralık 2010)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER:
Temizöz´le ilgili tüm manşetlerimiz
Temizöz iddianamesinde ara
Ergenekon ve benzer davaları tanıkları deşifre ve tehdit ederek etkisiz bırakma gayretleri
Gardiyandan ihbar: Temizöz´ü kurtarmak için kirli oyunlar oynanıyor
Kontrgerillacıların Albay´ı kurtarma operasyonu kayıtlara geçti