Ergenekon iddianamesinden net olarak anlaşılmıyor ama eğer Ergenekon örgütü kontrgerilla´nın kendisi midir derseniz, Hayır! O değildir, onun kullandığı alt örgütlerden birisidir.
27.07.2008 13:55 Ergenekon iddianamesinden net olarak anlaşılmıyor ama eğer Ergenekon örgütü kontrgerilla´nın kendisi midir derseniz, Hayır! O değildir, onun kullandığı alt örgütlerden birisidir.Kontrgerilla vardır, halen devam etmektedir ve Ergenekon´la aynı değildir. Kesinlikle böyledir. Bizce buna en büyük delil, Genelkurmay´ın 1990 yılında yaptığı brifingindeki açıklamasıdır: ?..Özel Harp Dairesi yalnız antikomünist değildir. Din devrimine de karşıdır...? Devrim kelimesi kullanılmış. Başörtüsü taleplerinin en fazla dikkat çektiği ?toplumsal hayatta İslam´ın gittikçe daha çok yer alması?nın, brifingi verenlerce din devrimi süreci olarak görüldüğü, dolayısıyla Kontrgerilla´nın, eski adı Özel Harp Dairesi (ÖHD), yeni adı ise Özel Kuvvetler Komutanlığı (ÖKK) şeklinde değiştirilen ve başlangıçta ABD finansmanıyla kurulan, başbakan Ecevit´in bile haberdar edilmediği çok gizli bir devlet örgütü olduğu ve doğal olarak da varlığını halen sürdürdüğü, hiç bir şüpheye yer bırakmayacak şekilde gayet net anlaşılmaktadır. Öyle ayrıcalıkları vardır ki bu örgüt elemanlarının, mevcut kanunlara tabi değildirler, yakalanırlarsa soruşturulmazlar. Genelkurmay Başkanı´nın ´tanırım, iyi çocuktur´ dediği ve yargılanmalarına açık müdahalenin yapıldığı Şemdinli olayı subayları buna canlı bir örnektir. Bu sitenin ilgili bir çok sayfasında bunları yıllardır belirtmiştik ama özellikle sitemizin en önemli bölümünü teşkil ettiğine inandığımız Kontrgerilla´nın varlığını gösteren klasik Deliller sayfamızı, Özel Harp Dairesi Kontrgerilla mıdır? sorusuna cevap arayan Ö.H.Dairesi sayfamızı, Kontrgerilla-Ergenekon-Gladio ve bağlantılı konulardaki güncel haberleri aktaran Manşetlerimiz sayfamızı ve tabi forum bölümümüzdeki ilgili tartışma başlıklarını okumanızı tavsiye ederiz.
Ergenekon soruşturması ile kuyruğundan yakalanan Kontrgerilla canavarı, kurtulmak için mücadele etmeye başlamıştır. Soruşturmanın yukarılara tırmanmaması için, tıpkı Kurtlar Vadisi´ndeki İskender´in yakalanışıyla adamlarının tüm ülkeyi bombalı ve silahlı saldırılarla cehenneme çevirmeye çalışmaları gibi gözdağı eylemlerine girişmekte ve ?daha ileriye gitmeyin? demektedir. Soruşturmanın seyrine göre bu eylemler devam edecek veya şimdilik duracaktır. Son örneklerini teşkil eden Balıkesir Altınova ve benzeri yerlerde sivillere, Aktütün Karakolu´nda askerlere, Diyarbakır´da polislere yönelik peşpeşe düzenlenen saldırılar, 12 Eylül öncesinde başarılan sağ-sol kavgasının günümüzde Türk-Kürt kavgası şeklinde başarılmaya çalışıldığını, kışkırtmaların çok sırıtmasına rağmen bunun yapılmasının ise iç-dış, türk-kürt, sağ-sol, asker-sivil gibi birbirine karşıt unsurların birlikte çalıştıkları statükocu kontrgerillacıların çok zor durumda olduklarını göstermekte. Yıllarca Meclis´teki komisyonlara ifade vermeye tenezzül bile etmeyen General Veli Küçük gibi önemli elemanlarını feda etmeyi göze almaları da kontrgerillacıların köşeye sıkıştığını, şiddetle çırpınmakta olduklarını ve bu telaş yüzünden iyice planlayıp örtemedikleri sırıtan hata dolu operasyonlar yürütmekte olduklarını, en az hasarla kapandan kurtulmaya çalıştıklarını gösteriyor. Benzer durum İtalya´daki Gladio soruşturması sırasında yaşanmış, soruşturmayı engelleme girişimleri dolaylı ve doğrudan devreye sokulmuştur. Belki de yıllar önce, 1980 öncesi başbakanlığı döneminde Kontrgerilla ve Özel Harp Dairesi (ÖHD) iddialarının üzerine somut şekilde giden, kendisine Çiğli Havaalanı´nda suikast girişiminde bulunulan Bülent Ecevit´in, ?Özel Harp Dairesi´nin sivil uzantısının açığa çıkarıldıklarında girişebilecekleri tehlikeli tertiplerden duyduğu korku? , bugünkü çılgınca katliam tertiplerini en çarpıcı şekilde anlaşılır kılan, Ergenekon soruşturmasının aslında nerelere kadar tırmanması gerektiğine ışık tutan ilk ve en üst düzey net açıklamadır. Ecevit´in başbakanı olduğu hükümetin koalisyon ortağı Necmettin Erbakan´ın, Uğur Mumcu cinayeti üzerine, bilinen ama kolayca ve normal koşullarda söylenemeyen gerçeği, onbinlerce kişi ?Kahrolsun Kontrgerilla!? diye haykırırken dile getirdiği: ?Türkiye´de Özel Harp Dairesi var. Bunların CIA´nın emrinde olduğunu, birçok provokasyonda bulunduğunu biliyoruz. Uğur Mumcu´nun öldürülmesine benzer birçok cinayet profesyonelce işlendi. Bu cinayetlerin Özel Harp Dairesi´nin marifeti olduğunu biliyoruz? sözleri de diğer bir net açıklamadır.
Evet bir örgüt tasfiye ediliyor, adı Ergenekon, ama tıpkı Susurluk´taki gibi kısıtlı tasfiyeden başka bir şey değil bu. Evet bu da bir şeydir, güzeldir şüphesiz. Ama asıl örgüt, asıl beyin veya beyin takımı şu an dışarıda, işinde gücünde insanlar görünümündedir. Muhtemelen çok yakından tanınan kişiler olup ellerini kollarını sallayıp gezinmekte, halka karşı yürütecekleri yeni operasyonları planlamaktadırlar. Boş durmayı sevmezler. Yani kendimizi kandırmayalım, bu iş bitti demeyelim. Yukarıda işaret ettiğimiz ÖHD kaynaklı örgütü ve bunların yurt sathına yaydıkları, gerçek amacı yurt savunması ve yurdumuz işgale uğradığında öğrendikleri, ?ortalığı karıştırma, dış düşmana terör uygulama ve böylece halkın direnişini örgütleme, moral verme, dış düşmana karşı direnişi başlatma? gibi görevler üstlenmiş ve bu amaçtan sapmayan, ÖHD´nin sivil uzantısı gizli gerillaları istisna edelim. Ama bu amacını unutup kendi halkını, müslüman insanımızı, kürt insanımızı iç düşman olarak görüp, 12 Eylül darbesini olgunlaştırmak için aynı silahla hem sağcı hem solcu vuran, kahvehane tarayan, bombalama eylemleri yapan, darbe şartlarını olgunlaştıran, Atabeyler Grubu gibi Başbakan´a suikast planları yapan, Şemdinli´de PKK kitapçısını bombalayıp PKK yaptı süsü veren, Güneydoğu´da PKK´ya karşı mücadele ederseniz hapisten firarınızı sağlarız, yakalanırsanız da sizi tanımıyoruz deriz diye MHP´lileri yönlendiren, ister tam ister yarı resmi isterse de gayrı resmi gizli devlet görevlilerinin oluşturduğu gizli gerillaları ne yapalım, onları unutalım mı, bu dosya kapansın mı? Biz istesek de bu dosya kapanmaz. 100 yıldır ittihat terakki komitacılarını konuşuyorsak bir 100 yıl sonraki nesillerimiz hala bu gizli kontrgerilla örgütünü konuşmalı mı? Susurluk´ta sınırlı tasfiye oldu da dosya kapandı mı, hayır. Tam demokrasi tam demokratik kontrol mekanizması kurmak zorundayız. Düşüncesini, yaşam tarzını beğenmediği kendi halkını iç düşman görüp örgütlü terör ve şiddet uygulayanları en şiddetli cezalarla cezalandırıp sindirmedikçe, var olan tüm örgütlenmeleri dağıtmadıkça bu dosya hep açık kalacaktır. İnşallah o meş´um dosyanın kapandığı günleri gelecek nesillere kalmadan bizler de görürüz!.. (Abdullah Harun)
(27 Temmuz 2008), son güncel.: (13 Ekim 2008)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER: