İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından sürdürülen ´fuhuş ve casusluk çetesi´ soruşturması kapsamında aralarında muvazzafların da bulunduğu şüpheliler grup grup adliyeye sevk edilerek savcılık ve mahkeme sorguları yapılıyor. Gözaltına alınan Savunma Sanayii Müsteşarlığı´nda daire başkanı olan Ahmet Lütfü V. ve 4 TÜBİTAK mühendisinin, görev yaptıkları yerde hazırlanan ´gizlilik derecesi yüksek´ çok önemli savunma projelerini çeteye sızdırdığı belirlendi. Çete üyelerinin de söz konusu gizli projeleri birçok yabancı ülkenin istihbarat servislerine sızdırdığı tespit edildi. Emniyet yetkilileri ve kriminal uzmanlar yurtdışına çıkarılan belgelerin hangi ülkelere sızdırıldığını araştırıyor. Fuhuş soruşturmasının deniz kuvvetleriyle ilişkilendirilmesi askeri kesimde rahatsızlık meydana getirmişti. Pkk´lıları heronlardan koruma skandalı, sahte çürük raporu, poyrazköy cephaneliği, amirallere suikast, denizaltıda çocukların havaya uçurulması ve kafes eylem gibi planlar, ergenekon soruşturmaları ve benzeri çok sayıda diğer soruşturma ve iddialardan sonra fuhuş gibi çirkin iddialar içeren bir soruşturma, TSK içerisinde inanılmaz ölçülerde çeteleşmelerin bulunduğunu, durumun ne kadar vahim olduğunu bir kez daha gösterdi. Fuhuş kanalıyla elde edilen askeri ve teknolojik sırlarımızın yabancı ülkelere sızdırıldığı kesinleşti. Savcılık tarafından yürütülen operasyonlarda ilginç bir ayrıntı daha ortaya çıktı. Son dönemlerde Deniz Kuvvetleri Komutanlığı personeli arasında ailevi gerekçeler gösterilerek yaşanan bazı intihar olaylarında, çetenin ciddi bir rolünün olduğu iddia edildi. Bu veriler ışığında savcılığın, soruşturmayı, söz konusu intiharları kapsayacak şekilde genişleteceği öğrenildi.
Fuhuş çetesinin belgeleri sızdırdığı ülkeler araştırılıyor
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından sürdürülen ´fuhuş ve casusluk çetesi´ soruşturması kapsamında aralarında muvazzafların da bulunduğu şüpheliler grup grup adliyeye sevk edilerek savcılık ve mahkeme sorguları yapılıyor. Gözaltına alınan Savunma Sanayii Müsteşarlığı´nda daire başkanı olan Ahmet Lütfü V. ve 4 TÜBİTAK mühendisinin, görev yaptıkları yerde hazırlanan ´gizlilik derecesi yüksek´ çok önemli savunma projelerini çeteye sızdırdığı belirlendi. Çete üyelerinin de söz konusu gizli projeleri birçok yabancı ülkenin istihbarat servislerine sızdırdığı tespit edildi. Emniyet yetkilileri ve kriminal uzmanlar yurtdışına çıkarılan belgelerin hangi ülkelere sızdırıldığını araştırıyor. Fuhuş soruşturmasının deniz kuvvetleriyle ilişkilendirilmesi askeri kesimde rahatsızlık meydana getirmişti. Pkk´lıları heronlardan koruma skandalı, sahte çürük raporu, poyrazköy cephaneliği, amirallere suikast, denizaltıda çocukların havaya uçurulması ve kafes eylem gibi planlar, ergenekon soruşturmaları ve benzeri çok sayıda diğer soruşturma ve iddialardan sonra fuhuş gibi çirkin iddialar içeren bir soruşturma, TSK içerisinde inanılmaz ölçülerde çeteleşmelerin bulunduğunu, durumun ne kadar vahim olduğunu bir kez daha gösterdi. Fuhuş kanalıyla elde edilen askeri ve teknolojik sırlarımızın yabancı ülkelere sızdırıldığı kesinleşti. Savcılık tarafından yürütülen operasyonlarda ilginç bir ayrıntı daha ortaya çıktı. Son dönemlerde Deniz Kuvvetleri Komutanlığı personeli arasında ailevi gerekçeler gösterilerek yaşanan bazı intihar olaylarında, çetenin ciddi bir rolünün olduğu iddia edildi. Bu veriler ışığında savcılığın, soruşturmayı, söz konusu intiharları kapsayacak şekilde genişleteceği öğrenildi.
Soruşturmayı yürüten Cumhuriyet Savcısı Fikret Seçen tarafından sorgulanan şahıslardan Albay Kubilay Şükrü Özdemir ve Binbaşı Hakan Çetinkaya tutuklanmaları talebiyle sevk edildiği mahkemece tutuksuz yargılanmak üzere salıverildi. Binbaşı Ahmet Yasin Erdoğan ise ´adli kontrol uygulanması´ kararıyla serbest bırakıldı. ´Şantaj ve askeri casusluk´ soruşturmasının ayrıntıları da ortaya çıkıyor. Gözaltına alınan Savunma Sanayii Müsteşarlığı´nda daire başkanı olan Ahmet Lütfi Varoğlu, Deniz Albay İbrahim Sezer ve Tübitak´ta daire başkanlığı yapan Y.Ç. ve diğer bazı TÜBİTAK mühendislerinin, görev yaptıkları yerde hazırlanan ´gizlilik derecesi yüksek´ çok önemli savunma projelerini çeteye sızdırdığı belirlendi. Çete üyelerinin de söz konusu gizli projeleri birçok yabancı ülkenin istihbarat servislerine sızdırdığı tespit edildi. Emniyet yetkilileri ve kriminal uzmanlar yurtdışına çıkarılan belgelerin hangi ülkelere sızdırıldığını araştırıyor. İstanbul Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü tarafından geçtiğimiz ağustos ayında yapılan operasyonlarda; İstanbul ve Kocaeli´nde fuhuş evi olarak kullanılan evlerde, ´Devlet güvenliğine´ ilişkin çok gizli belgeler ile bazı birliklere ait gizli krokiler ele geçirilmişti. Çok sayıda subayın ifade verdiği soruşturmada ele geçirilen dijital verilerin incelenmesinin sonuçlanmasının ardından fuhuş şebekesinin kritik görevlerde bulunan subayları fuhuş ağına düşürdükten sonra tehdit ve şantaj yolu ile gizli belgeleri elde ettiği tespit edildi. Bu gizli belgelerin ise aynı isimlere gönderildiği belirlendi.
Belge sızdırmak için hayat kadınlarını kullanmışlar
Çetenin casusluk eylemleri yaparak, devletin gizli bilgilerini yurtdışına sızdırdığı ileri sürüldü. Sabah gazetesinin haberine göre, çetenin elemanlarından yabancı istihbarat birimleri ile irtibatlı olan 3 hayat kadını devletin gizli bilgilerini sızdırmış. MİT ve askeri istihbaratın, gizli bilgileri sızdıran Rus, Ukrayna ve Azeri kökenli 3 hayat kadınını izlemeye aldığı öğrenildi. Habere göre, Ege Denizi´nde keşif, gözetleme, tespit ve teşhise yönelik olarak hazırlanan Uzun Ufuk Projesi, Gemi Entegre Savaş İdare Sistemi (GENESİS) ve Denizaltı Savunma Harbi (DSH) ve Karakol Gemisi Projesi´ne (MİLGEM) ilişkin çok gizli bilgilerin yurtdışına sızdırıldığı tespit edildi.
Casuslara serbest polise yasak!
İstanbul Özel Yetkili Cumhuriyet Savcısı Fikret Seçen´in talimatıyla gerçekleştirilen Casusluk ve Şantaj operasyonunda Genelkurmay Başkanlığı Elektronik Sistemler Komutanlığı ve Deniz Kuvvetleri Komutanlığındaki aramalara polisin alınmadığı tespit edildi. Lojmanlardaki aramalara da alınmayan polis, sadece Sahil Güvenlik Komutanlığı´ndaki aramaları yapabildi.
Subayların intiharları mercek altında
Savcılık tarafından yürütülen operasyonlarda ilginç bir ayrıntı daha ortaya çıktı. Son dönemlerde Deniz Kuvvetleri Komutanlığı personeli arasında ailevi gerekçeler gösterilerek yaşanan bazı intihar olaylarında, çetenin ciddi bir rolünün olduğu iddia edildi. Bu veriler ışığında savcılığın, soruşturmayı, söz konusu intiharları kapsayacak şekilde genişleteceği öğrenildi. Bu arada çetenin İstanbul ve Ankara merkezli iki arşiv oluşturduğu ve İstanbul´daki arşivi Ç.B´nin tuttuğu belirlendi. Ç.B´nin özellikle bilgisayar programları konusunda özel eğitim aldığı, bilgisayar ağlarına girerek bir çok bilgiye ulaştığı da tespit edildi. Adı geçen subayın Deniz Kuvvetleri Komutanlığı, Donanma Komutanlığı, Kuzey Deniz Saha Komutanlığı´na ait bilgisayarların güvenlik duvarlarını aşarak çok kritik bilgilere ulaşmaya çalıştığı belirlendi.
Çete YAŞ´a sızmış
Şantaj çetesinin, terfilerin konuşulduğu YAŞ öncesi toplanıp subayların durumunu konuştuğu öne sürüldü. Çete, amirallerin üniversite çağındaki çocuklarını da takibe aldı. SABAH, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından önceki gün 9 ilde gerçekleştirilen fuhuş çetesine yönelik çok önemli ayrıntılara ulaştı. Deniz Kuvvetleri, Donanma ve Sahil Güvenlik Komutanlıkları´nda etkili bir yapılanmaya giden çetenin fuhuşu devletin çok gizli bilgilerine ulaşmak için bir araç olarak kullandığı ortaya çıktı. Çetenin bu bilgilere ulaşmak için üst düzey subaylara yönelik komplolar hazırladığı ve Ağustos 2010´da toplanan krizli Yüksek Askeri Şura (YAŞ) toplantısı öncesinde terfi sırasındaki subayları ağına düşürdüğü belirlendi. Çetenin işi şansa bırakmamak için üst düzey subayların eş ve çocuklarına ilişkin de ayrıntılı bir çalışma stratejisi ortaya koyduğu belirlendi. Çetenin, terfi sırasındaki subayların durumunu ele almak için Nisan 2010´da toplantı yaptığı ortaya çıktı. İstanbul´da gerçekleştirilen toplantıya B.B., Z.S.,C.D., E.K, T.E.R, T.S.A, C.A isimli subayların da katıldığı belirlendi. Toplantıda Ağustos 2010 ve Ağustos 2011 tarihlerinde YAŞ´a girecek tüm subaylarla ilgili ayrıntılı bir çalışma yapıldı. Terfi sırasındaki amirallerin kadın, para ve makam düşkünü olup olmadıklarının belirlendiği toplantıda amirallerin dünya görüşü, komuta kademesine olan yakınlığı, bürokraside bir yakının bulunup bulunmadığına ilişkin çalışmalar da yer aldı. Çetenin üst düzey subaylara ilişkin yapılanmada en küçük bir ayrıntıyı dahi atlamadığı belirlendi. Amirallerin eş ve çocuklarına ilişkin de ayrıntılı bir çalışma yapan çetenin, üniversite çağındaki 6 amiral oğlu ve kızını yakın takibe aldığı belirlendi. Çete arşivinde çıkan bir DVD´de bu konuda ayrıntılı görüntülerin de yer aldığı öğrenildi. ´
Alt düzey çalışma
Nisan ayındaki toplantıda çetenin üst düzey subayların yanında ikinci aşamada ise daha alt düzeydeki subaylara yönelik bir çalışma yaptığı belirlendi. Bu çerçevede özellikle üsteğmen, yüzbaşı ve binbaşı rütbesinde olan ve terfi sıraları gelen 41 subay takibe alındı. İlk çalışma sonrasında bu subaylar belirlenen kriterlere göre kademelendirildi ve sonuçta 19 subayla sürekli temas sağlandı. Bu strateji ile 6 ay içinde 12 subay hayat kadınları kullanılarak çetenin ağına düşürüldü.
Deniz Kuvvetleri Komutanı Uğur Yiğit´in ´mail´lerine bile girmişler
Emekli Albay İ. S.´den ele geçirilen hafıza kartında Deniz Kuvvetleri Komutanı Eşref Uğur Yiğit ve ailesine ait mail kayıtları ele geçirildiği iddia edildi. İddialara gore, Deniz Kuvvetleri Komutanlığı Harekat Başkanı Tümamiral Fikret Güneş ve ailesi de çete tarafından takip edildi. Çetenin sadece Tümamiral Fikret Güneş´in ve ailesinin mail kayıtlarını takip etmekle de kalmadığı ve aileye ait çok özel bilgi ve fotoğraflar ele geçirildiği öne sürülüyor. Çetenin bu izleme faaliyetlerini nasıl gerçekleştirdiği ve yüzlerce subaya ait çok özel görüntüleri nasıl ele geçirdiği polis tarafından araştırılıyor. Edinilen bilgiye göre, geçtiğimiz günlerde mailleri ve MSN görüşmeleri ele geçirilen 80 subay ve astsubayın müşteki olarak ifadeleri alındı. Çok özel görüşmeler yaptıkları mail ve MSN kayıtlarını karşılarında gören subaylar büyük şaşkınlık yaşadı ve kendilerini illegal olarak takip eden meslektaşlarından davacı ve şikayetçi oldular.
Gay öğrenciler
İddialara göre, gözaltına alınan emekli Albay İ.S.´nin evinde yapılan aramalarda, Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral Eşref Uğur Yiğit ile Tümamiral Fikret Güneş´in e-mailleri bulundu. Yani çete, Yiğit´in e-mail kutusuna bile sızdı. Çete bununla da kalmadı. İddiaya göre Güneş´in ve ailesinin e-mail kayıtlarını takip eden zanlılar aileye ait çok özel bilgi ve fotoğrafları ele geçirdi. Bir şok da mektuptan çıktı. Emekli Albay İ.S.´nin evinde ele geçirilen o mektup bomba etkisi yarattı. Çünkü mektupta çetenin Deniz Harp Okulu´ndaki kız öğrencileri fuhuş bataklığına sürüklemeye çalıştığı yazıyordu. Hatta Deniz Harp Okulu eski Komutanı Tuğamiral T.E.´nin de bu bayan öğrencilerle birlikte olduğu öne sürüldü. Albay İ.S.´den ele geçirilen dijitallerde Deniz Harp Okulu´nda okuyan bazı erkek öğrencilerin de gay olarak fuhuş amaçlı kullanıldığı iddia edildi. Bir dosyada ise gay öğrencilerin savunmaları ve kimliklerinin ele geçirildiği öğrenildi. Deniz Kuvvetlerinde gay tayfa skandalını Habervaktim ortaya çıkarmıştı. Skandal, 2009´un Nisan ayında Deniz Harp Okulu´nda 1. sınıf öğrencileri A.K. ile A.E.´nin okulun tuvaletinde eşcinsel ilişki halinde iken yakalanmasıyla patlak vermiş, bunun üzerine yapılan inceleme ve sorgulamalarda DHO´da yaklaşık 30 kişiden oluşan bir grup öğrencinin cinsel sapkınlıklar içine girdiği tespit edilirken, arkadaşları tarafından “gay tayfa” olarak adlandırılan bu öğrenciler hakkında hiçbir yasal işlem yapılmadığı iddia ediliyordu. Bu öğrencilerin bilgisayarlarında yapılan incelemelerde çok sayıda gay pornosu bulunmuş, öğrenciler okulda yer ve zaman müsait olduğu an porno film izleyebildiklerini, bazı öğretmenlerin de buna izin verdiğini söylemişlerdi.
DDK skandalı doğrulamıştı
Habervaktim´in bu haberleri üzerine Deniz Kuvvetleri Komutanlığı´ndan çok önemli bir açıklama gelmişti. Açıklamada, DHO´da bazı öğrencilerin cinsel sapkınlıklar içine girdiği doğrulanarak, olayla ilgili soruşturma açıldığı, 3 öğrencinin okul ile ilişiğinin kesildiği iddia edilmişti. Açıklamada, 4 Şubat 2010 tarihinde Kuzey Deniz Saha Komutanlığı Askeri Savcılığı tarafından ayrıca başlatılan soruşturmanın devam ettiği bildirilmişti. DKK´nın 3 öğrencinin okulla ilişiği kesilmiştir bilgisinin tam olarak gerçeği yansıtmadığı belirlenmiş, sözkonusu 3 öğrencinin “gay ilişkileri” sonucunda kendi rızaları ile okuldan ayrıldıkları ortaya çıkmıştı.
Ertürk´ten ´örtbas´ itirafı
Deniz Harp Okulu´nda gay ilişki içersinde olduğu öne sürülen öğrencilerle ilgili disiplin soruşturması yapılmış ve örtbas edilmişti. Kısa bir süre önce İstanbul Polisinin yaptığı fuhuş operasyonundan hemen sonra istifa dilekçesi veren DHO Eski Komutanı Türker Ertürk Cumhuriyet gazetesine verdiği röportajda okulundaki öğrencilerin Gay olduğu iddiası ile ilgili soruşturma yapmak üzere Deniz Kuvvetleri Komutanlığı´ndan gelen müfettişleri geri çevirdiğini ve öğrencileri sorgulatmadığını söylemişti.
Harekat planları bile var
Çetenin denizle ilgili tüm birimleri ablukaya aldığı belirlendi. İlk incelemelerde, Marmaris-Aksaz Deniz Üs Komutanlığı, Deniz Kuvvetleri Komutanlığı ve Deniz Harp Komutanlığı´nda bulunan kozmik belgelerin sızdırıldığı tespit edildi. Belgeler arasında plan seminerleri, tatbikatlar ve harekat planlarının bulunduğu belirtildi. Ayrıca bazı birliklerin nöbet yerleri ve güvenlik kamera noktalarını gösteren krokilerin de çetenin ele geçtiği öğrenildi.
Aksaz ilk sırada
TÜBİTAK ve Genelkurmay Başkanlığı tarafından da doğrulanan gizli belgelerden bazılarının Balyoz Güvenlik Harekat Planı´ndakine benzer harp oyunlarına ait olduğu ileri sürüldü. Özellikle Marmaris Aksaz Deniz Üssü´ne ait tatbikat, seminer ve harekat planları ile harp oyunlarının çete üyeleri tarafından ele geçirildiği tespit edildi. Bu arada çetenin Ağustos´taki Yüksek Askeri Şura toplantısı öncesinde terfi sırasındaki subayları ağına düşürdüğü belirlendi.
Çetenin çalışma şekli: GES´teki 4 çete üyesi hedef şahısların tüm görüşmelerini uydudan kaydedip çeteye ulaştırıyordu
Uydudan izlemişler
Deniz Kuvvetleri´nde faaliyet gösterdiği öne sürülen casusluk çetesinin yöntemi ortaya çıktı. Deniz Kuvvetleri´nde faaliyet gösterdiği öne sürülen casusluk çetesinin, hassas görevlerde bulunan askerlerin bilgisayarlarını GES Komutanlığı´nda görevli adamlarıyla uydu takibine alıp, ulaştığı özel bilgilerle tehdit ettiği iddia edildi. Çetenin bu yolla Genelkurmay´ın çok gizli silah projelerinin de bulunduğu birçok belgeyi ele geçirdiği belirlendi. Deniz Kuvvetleri´nde önceki gün başlayan operasyonlarda aralarında emekli ve muvazzaf askerlerin de bulunduğu 35 kişi, devletin gizli bilgi ve belgelerini casusluk için ele geçirmek, özel hayatın gizliliğini ihlal suçundan gözaltına alındı. Gözaltına alınanlar arasında Savunma Sanayi Müsteşarlığı Uluslararası İşbirliği Daire Başkanı Ahmet Lütfi Varoğlu, Deniz Albay İbrahim Sezer ve Tübitak´ta daire başkanlığı yapan Y.Ç´de vardı. Arama yapılan 120 adreste askerlere ait seks görüntüleri, dijital ortama kayıt edilmiş çok sayıda gizli bilgi ve belge ele geçirildiği ileri sürüldü. Polis yaptığı çalışmalarda Deniz Kuvvetleri içerisinde yapılanmış çetenin çalışma yöntemlerini de ortaya çıkardı. İddiaya göre çete şu şekilde çalışıyordu: Türkiye´nin önemli noktalarında elemanları bulunan casus çetesi, TSK´nın hassas yerlerinde görevli askerleri hedef seçiyordu. Bu kişileri Genelkurmay Elektronik Sistem Komutanlığı´nda (GES) görevli 4 elemanı ile uydu üzerinden takibe alan çete, söz konusu kişilerin internet üzerinden yaptığı tüm görüşme ve yazışmaları kayıt altına alıyordu. Subayların MSN ve mail kayıtları da uydu aracılığıyla GES´te çalışan elemanlar tarafından kaydedildikten sonra çeteye ulaştırılıyordu.
Çeteden seks kıskacı
Kayıtları özenle inceleyen çete üyeleri subay ve amirallerin aleyhine kullanabilecekleri olumsuz kayıt ve görüşmeleri seçiyordu. Özellikle cinsel içerikli kayıt ve görüşmelerden faydalanan çete üyeleri daha da ileri giderek bazı muvazzaf askerlere kadın servisi de yapıyordu. Askerler ve çete tarafından tutulan yabancı hayat kadınları arasındaki cinsel ilişkiler yine çete üyeleri tarafından gizli kameralarla kayıt ediliyordu. İddiaya göre Deniz Harp Okulu´ndan 10 öğrenci de çeteyle işbirliği yapıyordu. Çete ellerinde bulundurdukları görüntüleri internette yaymak ve bağlı oldukları birliklere vermekle tehdit ettiği askerlerden, TSK´ya ait çok gizli bilgeleri kendilerine sızdırmasını istiyordu. Çeteye TSK´ya ait gizli bilgileri verenler arasında sadece askerler yoktu. Çok gizli proje ve belgeler TÜBİTAK´ta daire başkanlığı yapan Y.Ç. ve bazı personelden para ile satın alınıyordu. TÜBİTAK tarafından geliştirilen veya kontrol edilen Genelkurmay´ın gizli sistemlerine ait kritik bilgiler bu şekilde çetenin eline geçiyordu. İddiaya göre çeteye gizli belgeleri sızdıranlar arasında Savunma Sanayi Müsteşarlığı Uluslararası İşbirliği Daire Başkanı Ahmet Lütfi Varoğlu da vardı. Savunma Sanayi kontrolündeki gizli belgeler de çeteye para karşılığı aktarılıyordu.
´Bu proje 40 bin dolar eder´
Çetenin elebaşlarından olan emekli albay İbrahim Sezer, TÜBİTAK´ta görevli bir daire başkanı ve bazı personellerden çok gizli proje ve bilgileri el altından satınalan kişiydi. Çete üyelerinin ele geçirdikleri bu bilgiler için kendi aralarında telefonla konuşmaları da polisin teknik takibine takıldı. Çetenin üst düzey bir yöneticisinin bazı telefon konuşmalarında TÜBİTAK´tan elde edilen çok gizli bir proje için, “Bu proje en az 40 bin Dolar eder”, “20 bin Dolarlık bir proje var”, “Elime bir proje geçti. Bu proje herkesin ağzını sulandırır” dediği belirlendi.
35 kişi grup grup sorgulanıyor
İstanbul Cumhuriyet Savcısı Fikret Seçen tarafından yürütülen ´fuhuş, casusluk ve şantaj soruşturması´ kapsamında gözaltına alınan 35 şüphelinin sorgulama işlemleri başladı. Beşiktaş´taki İstanbul Adliyesi´ne Merkez Komutanlığı´ndan getirilen 2´si kadın 6 subay savcı tarafından sorgulandı. Albay Kubilay Özdemir ve Binbaşı Hakan Çetinkaya çıkarıldıkları mahkemece serbest bırakıldı. Binbaşı Ahmet Yasin Erdoğan da adli kontrol talebiyle mahkemeye çıkarıldı. Mahkeme, talebi kabul etti. Yüzbaşı Yekta Ebru Ercüment de savcılıktan serbest bırakıldı. Tutuklama talebiyle adliyeye sevkedilen Binbaşılar Fırat Güner Arman ve Cem Cirman da mahkeme tarafından serbest bırakıldı. Şüpheli subayların ´örgüt üyeliği, gizli belge bulundurmak ve kişisel bilgileri kaydetmek´le suçlandığı öğrenilirken, soruşturma kapsamında Ankara´da gözaltına alınan şahıslar da İstanbul´a yollandı. Haberi girdiğimiz sırada 6 kişilik bir grup askerin daha adliyeye sevkedildiği bildirildi. Merkez Komutanlığına ait sivil bir araçla adliyeye ulaştırılan askeri personelin, soruşturmayı yürüten İstanbul Cumhuriyet Savcısı Fikret Seçen´e ifade vermesi bekleniyor. ( Zaman, Yenişafak, AA, Sabah, Takvim, Vatan)
13 muvazzaf askere mahkemeye sevkedildi
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca yürütülen ´şantaj ve askeri casusluk´ iddialarına ilişkin yürütülen soruşturma kapsamında savcılıkça sorgulanan 16 muvazzaf askerden 13´ü akşam saatlerinde tutuklanmaları istemiyle mahkemeye sevk edildi. Merkez Komutanlığına ait sivil bir araçla sabah saatlerinde ve öğleden sonra Beşiktaş´taki İstanbul Adliyesi´ne getirilen biri sivil, l5´i muvazzaf asker 16 şüpheli, soruşturmayı yürüten Cumhuriyet Savcısı Fikret Seçen´in de aralarında bulunduğu savcılarca sorgulandı. Sorgulanan şüphelilerden 13 muvazzaf asker, ´suç örgütü üyeliği´, ´devletin güvenliğine ilişkin belgeleri yok etmek, tahrip etmek ve bunlar üzerinde sahtecilik yapmak´, ´devletin güvenliğine ilişkin belgeleri temin etmek´ ve ´gizli kalması gereken bilgileri siyasal ve askeri casusluk maksadıyla temin etmek´ suçlarından tutuklanmaları talebiyle İstanbul Nöbetçi 13. Ağır Ceza Mahkemesi´ne sevk edildi. Sivil memur bir kadın ile iki muvazzaf asker serbest bırakıldı. Soruşturma kapsamında, dört muvazzaf asker ile emekli Albay İbrahim Sezer, dört TÜBİTAK uzmanı ve Savunma Bakanlığı Sanayii Müsteşarlığında Daire Başkanı olduğu belirtilen Ahmet Lütfi Varoğlu´nun da yarın Beşiktaş´taki İstanbul Adliyesi´ne getirilerek sorgulanacağı, şüpheli üç muvazzaf askerle ilgili ise yurt dışında görevde oldukları için gözaltı işleminin yapılamadığı belirtildi. Aynı soruşturma kapsamında Beşiktaş´taki İstanbul Adliyesi´ne dün getirilen altı muvazzaf askerden ikisi savcılıktan, dördü de İstanbul Nöbetçi 13. Ağır Ceza Mahkemesinden serbest bırakılmıştı. ( Zaman)
9 muvazzaf asker tutuklandı, 4´ü serbest
28 Ekim 2010: ´Şantaj ve askeri casusluk´ soruşturması kapsamında, Beşiktaş´taki İstanbul Adliyesi´ne getirilen ve savcılık sorgusunun ardından tutuklanmaları talebiyle mahkemeye sevk edilen 13 muvazzaf askerden 9´u tutuklandı. İstanbul Başsavcılığı´nca yürütülen ´şantaj ve askeri casusluk´ iddialarına ilişkin soruşturma kapsamında gözaltına alınan ve dün Beşiktaş´taki İstanbul Adliyesi´ne getirilen muvazzaf askerlerden 13´ü, savcılık sorgusunun ardından tutuklanmaları talebiyle Nöbetçi 13. Ağır Ceza Mahkemesi´ne sevk edildi. Nöbetçi mahkeme, 13 muvazzaf askerden 9´unun ´suç örgütü üyeliği´, ´devletin güvenliğine ilişkin belgeleri yok etmek, tahrip etmek ve bunlar üzerinde sahtecilik yapmak´, ´devletin güvenliğine ilişkin belgeleri temin etmek´ ve ´gizli kalması gereken bilgileri siyasal ve askeri casusluk maksadıyla temin etmek´ suçlamalarıyla tutuklanmalarına karar verdi. 4 muvazzaf askeri ise serbest bıraktı. Tutuklananlar Hasdal Askeri Cezaevi´ne gönderildi. ( Cihan)
7 tutuklama daha: Tutuklu sayısı 16´ya çıktı
28 Ekim 2010: Casusluk soruşturmasında bugün 3´ü asker 7 kişi daha tutuklandı, 1 kişi serbest bırakıldı. Aynı soruşturmada tutuklu sayısı 16´ya yükseldi.
Soruşturmadan yeni ayrıntılar: Zanlılarda ele geçen çok gizli bilgiler
Askeri casusluk ve şantaj soruşturması dosyasında dikkat çekici iddialar yer alıyor. Dosyada şüphelilerin, Marmaris-Aksaz Deniz Üs Komutanlığı, Deniz Kuvvetleri Komutanlığı ve Deniz Harp Komutanlığı´na ait bazı karargâhlardan gizli belge temin ettiği öne sürüldü.
Birliklerin nöbet yerleri ve güvenlik kameraları
Şüphelilerin ev ve işyeri aramalarında bazı birliklerin nöbet yerleri ve güvenlik kamera noktalarının gösterildiği krokiler, Marmaris Aksaz Deniz Üssüne ait tatbikat, seminer, harekat planları ve harp oyunları bulunduğu belirtildi.
Gizli kamera çekimleri
Operasyonda gizli kamera ile çekilmiş görüntülerde bulunduğu ifade edildi. Görüntülerin Kocaeli´nde bulunan Cengiz Topel Birliği´ne ait olduğu iddia edildi. Gizli kamera görüntülerinin yakaya takılan kameralar ile elde edildiği öne sürüldü. Gizli kamera ile birliğin içindeki tüm yollar ve binaların yanı sıra, hangarlar ve içinde bulunan uçakların da gizli kamerayla çekildiği ileri sürüldü.
Elektronik Harp Projesi
Operasyonda ´Elektronik Harp Projesi´ne ait belgeler de bulunduğu kaydedildi. Genelkurmay, soruşturmayı yürüten savcılığa gönderdiği yazıda projenin ´Devletin güvenliğine ilişkin gizli belgeler´ olduğunu bildirdi.
Havelsan´a ait bilgiler
Ele geçirilen belgeler arasında Havelsan´a ait bilgilerin, Havelsan´ın müşterilerinin isim ve numaralarının da bulunduğu listelerin bulunduğu da öne sürüldü. ( DHA)
(27 Ekim 2010), son güncel.: (28 Ekim 2010)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER: