´İrtica ile Mücadele Eylem Planı´ iddialarıyla ilgili olarak haklarında dava açılan ve aralarında Yeditepe Üniversitesi kurucusu Bedrettin Dalan ile Albay Dursun Çiçek´in de aralarında bulunduğu 7 sanığın yargılandığı davanın ilk duruşması başladı. Duruşmada sanıklar mahkeme başkanı Köksal Şengün haricindeki 3 hakimin reddini, Cihaner dosyasıyla birleştirmeden dönülmesini ve davanın askeri mahkemede görülmesini talep etti. Mahkeme geçtiğimiz Cuma günü aldığı sürpriz kararla ´Islak İmza´ ile Başsavcı İlhan Cihaner´in Erzurum´da yargılandığı ´Erzincan Ergenekon´ dava dosyalarını birleştirmiş, mahkeme başkanı Köksal Şengün bu karara karşı çıkmıştı. Mahkeme tarafından kabul edilen Islak İmza iddianamesi, Erzincan´daki Ergenekon yapılanmasına yönelik açılan Cihaner dava iddianamesini teyit eder ifadeler içeriyor. Islak İmza ile Erzincan Cihaner davaları, Özel Harp Dairesi (ÖHD) mensubu Kurmay Albay Dursun Çiçek´in emir komuta zinciriyle hazırladığı ´ıslak imzalı´ Kontrgerilla yöntemleri kullanılmak suretiyle, masum cemaatlerin evlerine silah konularak nasıl terörist olarak gösterileceklerini düzenleyen talimatları ve bu talimatların pilot bölge seçilen Erzincan bölgesinde uygulamaya konuldukları iddiasını konu alıyor. Islak imzalı bu belgenin uygulanmasının ana amacı ise Ergenekon soruşturmasını baltalamak ve tersine çevirmek olarak iddianamede yer alıyor.
´Islak İmza´ davası reddi hakimle başladı
´İrtica ile Mücadele Eylem Planı´ iddialarıyla ilgili olarak haklarında dava açılan ve aralarında Yeditepe Üniversitesi kurucusu Bedrettin Dalan ile Albay Dursun Çiçek´in de aralarında bulunduğu 7 sanığın yargılandığı davanın ilk duruşması başladı. Duruşmada sanıklar mahkeme başkanı Köksal Şengün haricindeki 3 hakimin reddini, Cihaner dosyasıyla birleştirmeden dönülmesini ve davanın askeri mahkemede görülmesini talep etti. Mahkeme geçtiğimiz Cuma günü aldığı sürpriz kararla ´Islak İmza´ ile Başsavcı İlhan Cihaner´in Erzurum´da yargılandığı ´Erzincan Ergenekon´ dava dosyalarını birleştirmiş, mahkeme başkanı Köksal Şengün bu karara karşı çıkmıştı. Mahkeme tarafından kabul edilen Islak İmza iddianamesi, Erzincan´daki Ergenekon yapılanmasına yönelik açılan Cihaner dava iddianamesini teyit eder ifadeler içeriyor. Islak İmza ile Erzincan Cihaner davaları, Özel Harp Dairesi (ÖHD) mensubu Kurmay Albay Dursun Çiçek´in emir komuta zinciriyle hazırladığı ´ıslak imzalı´ Kontrgerilla yöntemleri kullanılmak suretiyle, masum cemaatlerin evlerine silah konularak nasıl terörist olarak gösterileceklerini düzenleyen talimatları ve bu talimatların pilot bölge seçilen Erzincan bölgesinde uygulamaya konuldukları iddiasını konu alıyor. Islak imzalı bu belgenin uygulanmasının ana amacı ise Ergenekon soruşturmasını baltalamak ve tersine çevirmek olarak iddianamede yer alıyor.
İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesince Silivri Ceza İnfaz Kurumları Yerleşkesi´ndeki salonda yapılan duruşmada, tutuklu sanıklar Albay Dursun Çiçek, avukat Serdar Öztürk, Ufuk Akkaya ve Mehmet Deniz Yıldırım ile tutuksuz sanık İlhami Ümit Handan hazır bulundu. Hakkında yakalama kararı bulunan Bedrettin Dalan ile tutuksuz sanık Özel Yılmaz duruşmaya katılmadı. Mahkeme Heyeti Başkanı Köksal Şengün, CMK´nın 191. maddesi gereğince iddianamenin kabul kararını okudu. Duruşma, sanıkların kimlik tespitinin yapılmasıyla devam ediyor. Tutuklu sanık Albay Dursun Çiçek kimlik tespitine ilişkin, 2 çocuğu olduğunu, aylık gelirinin 4 bin lira ve 500 lira da kira gelirinin bulunduğunu söyledi.
Cihaner dosyasıyla birleştirme itirazı ve askeri mahkeme talebi reddedildi
İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesindeki duruşmada, Mahkeme Heyeti Başkanı Köksal Şengün, Erzurum 2. Ağır Ceza Mahkemesindeki dava dosyasının ´resen´ bu doya ile birleştirildiğini, bu mahkemenin de 25 Haziran tarihli kararında birleştirme kararına oy çokluğuyla ´muvafakat´ verdiğini hatırlatarak, çıkan uyuşmazlık nedeniyle dosyanın Yargıtay Ceza Genel Kurulu´na gönderildiğini kaydetti. Bunun üzerine söz alan sanık avukatları, mahkemenin cuma günü verdiği Erzurum 2. Ağır Ceza Mahkemesindeki ´Cihaner Davası´ ile birleştirilmesi yönündeki kararından ´rücu´ etmesini, Dursun Çiçek´in de sanıkları arasında bulunduğu bu dosyanın da ´Cihaner Davası´nın görüldüğü Yargıtay 11. Ceza Dairesi´ndeki dava dosyasıyla birleştirilmesi görüşünde olduklarını ifade ettiler. Tutuklu sanık Dursun Çiçek´in avukatı Celal Ülgen de, müvekkilinin asker olması nedeniyle ´görevsizlik´ kararı verilmesini talep ederek, İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesinin de coğrafi konumu nedeniyle de ´yetkisiz´ olduğunu savundu. Verdiği kısa aranın ardından avukatların taleplerinin reddine karar veren mahkeme heyeti, Erzurum 2. Ağır Ceza Mahkemesindeki dava dosyasının bu davayla birleştirilmesine yönelik karardan geri dönülmesine ilişkin talebi de oy çokluğuyla reddetti. Başkan Şengün, bu karar da muhalif kaldı. Mahkeme, yetki yüzünden yapılan itirazların ise oy birliğiyle reddine karar verdi.
Köksal Şengün haricindeki hakimler için reddi hakim istendi, duruşma ertelendi
Bunun ardından söz alan tutuklu sanık Serdar Öztürk´ün avukatı Hasan Gürbüz, mahkeme heyeti üyeleri Sedat Sami Haşıloğu, Hüsnü Çalmuk ve Hasan Hüseyin Özese hakkında ´reddi hakim´ talebinde bulundu. Mahkeme heyeti, bu talebi değerlendirmek üzere duruşmaya ara verdi. Verilen aranın ardından aldıkları kararı açıklayan Mahkeme Heyeti Başkanı Köksal Şengün, CMK´nın 23. ve 27. maddeleri gereğince, dosyanın ve ´reddi hakim´ talebinin mahkemenin diğer heyetince görüşülmesine karar verdiğini bildirdi. Başkan Şengün, duruşmanın bitirildiğini belirterek, ertelenen tarihin ise alınacak karardan sonra belirleneceğini söyledi. ( AA)
Çiçek´in avukatları: 2´ye 1 durumu çözülmeli
Duruşma sonunda Dursun Çiçek´in avukatı Celal Ülgen ve kızı İrem Çiçek, basın mensuplarının sorularını cevapladı. Davayla ilgili Askeri mahkemeye itirazları olduğunu belirten Avukat Celal Ülgen, iddia edilen olayların meydana geleceği olayların yerinin Ankara olmasından dolayı davanın da Ankara´daki özel mahkemelerde görülmesi gerektiğini öne sürdü. Bu itirazlarına Erzincan Cumhuriyet Başsavcısı İlhan Cihaner´in, Ergenekon terör örgütü üyeliğinden yargılandığı davayı gösterdiklerini belirten Ülgen, bütün davaların Beşiktaş´ta toplanmaya çalışıldığını ileri sürdü. Taleplerinin 2´ye karşı 1 oyla reddedildiğini anlatan Ülgen, 13. Ağır Ceza Mahkemesi´nde uzun süreden beri bir kilitlenme mevcut. Bütün kararlar 2´ye 1 çıkıyor. Bu 2´ye 1 durumu herhangi bir mahkemede rutin işte olması durumunda bir sakınca yok ama iki olan çoğunlukla tek olan başkan azınlığı hemen her konuda aynı şekilde tezahür etmeye başladı. Bu yargı açısından son derece önemli bir sorundur. Bu sorunun giderilmesi gerekir. şeklinde konuştu. Tutuklu sanık Serdar Öztürk´ün avukatların redd-i hakim talebinde bulunduğunu aktaran Ülgen, duruşmanın belirsiz bir tarihe ertelendiğini, kararın ise sanık ve müvekkillerine tebligat yoluyla iletileceğini aktardı. Basın mensuplarının ıslak imza makinesiyle ilgili soruları üzerine Ülgen, kendilerinde bulunan makineyle hiçbir organ tarafından tanınmayacak ıslak imza atmayı başardıklarını söyledi. ( Cihan)
Ortaya çıkan şok bulgularla reddi gereken bir hakimi reddetmeyip diğer üç hakimi reddeden sanıklar
Islak imza davasında 2´ye 1 durumu çözülmeli diyen sanıkların reddi hakim talebi, sadece iki hakim için değil üçüncü hakim için de yapıldı. Sanıklar lehine kararlarıyla tanınan mahkeme başkanı Köksal Şengün için yapılmayan reddi hakim talebi diğer üç üye Sedat Sami Haşıloğu, Hüsnü Çalmuk ve Hasan Hüseyin Özese için yapıldı. Oysa mahkeme başkanı Şengün´ün Ergenekon sanıklarınca telefonla ya da bizzat ikna edilmeye çalışıldığına dair somut bulgular, eski Adalet Bakanı Seyfi Oktay´ın şok telefon görüşmeleriyle ortaya çıkarılmıştı. Ergenekon davasının ilk zamanlarında Ergenekon sanıklarınca çeşitli defalar suçlamalara ve reddi hakim taleplerine maruz kalan mahkeme başkanı Köksal Şengün´de son aylarda tavır değişikliği ve Ergenekon sanıklarınca duruşmalarda övüldüğü gözleniyor.
Hakim Şengün´ün adı son zamanlarda sık sık gündeme geliyor
Şengün ne kadar etkileniyor bilinmez ancak kendisine baskı yapıldığı belgelendi
Eski Adalet Bakanı Seyfi Oktay´ın telefon görüşmeleri Ergenekon davasına bakan mahkemenin başkanı Köksal Şengün´e yönelik baskıları ortaya çıkarmıştı. Hakim Şengün üzerindeki planlar, iki safhada uygulamaya konuluyor. Telefon konuşmalarından avukat Bekar´ın önce Şengün´ü emekli etmeye zorladığı anlaşılıyor. Şengün´ün emekli olma taleplerini reddetmesi üzerine, Yargıtay´a üye seçilme formülü üzerinde duruluyor. Bunun için eski Adalet Bakanı Oktay devreye girerek, Şengün´ü Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu (HSYK) Başkan Vekili Kadir Özbek ile görüştürüyor. Ancak Şengün´ün bu şekilde seçiminin yanlış anlaşılacağı gerekçesiyle bu formülden de vazgeçiliyor. Oktay´ın avukatlardan oluşan ekibinin Şengün´e Ergenekon iddianamelerinin kabulü yönünde oy kullanmasından da rahatsız olduğu görülüyor. Avukat Bekar, bu rahatsızlığı Şengün´e doğrudan iletiyor. Bekar, bir görüşmede Şengün´e Seyfi Oktay´ın Birinin böyle savaş vermesi lazım. İddianameyi niçin kabul etti? mesajını iletiyor. Şengün ise Herkes rahat rahat konuşuyor. tepkisi veriyor.
Hakim Şengün´ü bağladılar ama gücü yetmiyor!
Ses kayıtlarında, Ergenekon avukatı Tülay Bekaroğlu, Şengün´e Herkes aleyhinde konuşuyor. Gün gelecek adını söylemeye utanacaksın. Ergenekon davasından uzaklaş diye baskı yapıyordu. En ilgi çekici cümleler, avukat Bekaroğlu´yla da irtibatlı olan Seyfi Oktay´ın bir başka avukata, Ali Hadi Emre´ye söyledikleri: Onu bağladık. Bir bakıma bağlandı. Ama yetmiyor adamın gücü...
Emekli olunca sana seve seve kapımızı açarız, Ergenekon davasından çekil yanımda işe alırım
Dinleme kayıtlarında, Bekar, Şengün´e emekli olması halinde sahip çıkacakları güvencesini veriyor. Şengün´ün Emekli olsam ne yapacam? sözleri üzerine Bekar, Biz seve seve kapımızı açarız sana. diyor. Bekar pek çok konuşmasında Ergenekon davası dosyasından uzaklaşmasını, aksi takdirde kendisiyle görüşmeyeceğini söylüyor. Bekar, İyi gidiyor işlerim. Seni yanıma alabilirim, çalıştırabilirim sanıyorum maaşını ödeyebilecek pozisyona gelebilirim... Büro senin olsun, yeter ki sen gel. İstanbul büroya otur böyle ya paşa gibi otur çalış yeter ki sen gel. ifadelerini kullanıyor.
Ergenekon dosyasını Ankara´ya göndermeyen Şengün ´Islak İmza´ dosyasını ise hemen gönderdi: Baskılar etkiledi mi?
Şengün´ün emekli olmaya yanaşmaması üzerine avukat Bekar, dosyayı Ankara´daki Danıştay davasıyla birleştirmesini istiyor. Bekar´ın Gönder şu dosyayı da gitsin. Gönder ya Allah rızası için gönder de kurtul. Artık bırak o davanı da gel... ifadeleriyle Şengün´ü baskı altına alıyor. Avukat, Başkan Şengün´den ısrarla emekli olup Ankara´ya gelmesini istiyor. Bu talebi o kadar çok tekrarlıyor ki, bir ara Başkan, Nedir, ne biliyorsun, emekli niye olayım´ diye soruyor. Avukat Bekar, Şengün´ü davadan ayrılması için İstanbul´da görevli hakim ve savcıların Emniyet´in verdiği iftarda çekilen fotoğraflarla da tehdit ediyor. Fotoğrafların Pazarlık ifadesiyle Hürriyet gazetesinde yayımlanacağını söyleyen Bekar, Ondan sonra sanıkların sana güveni kalmayacak. diyor. Avukat Bekar, fotoğraf konusunu eski bakan Seyfi Oktay´la da değerlendiriyor. Oktay, Bence o lehte bişey hiç şey yapmayın, daha rahat hareket ederler. cevabı veriyor. Daha sonra aynı fotoğrafların Odatv. isimli internet sitesinde yayınlanmasıyla ilgili Seyfi Oktay ile Tülay Bekar arasında görüşmeler geçiyor.
Tülay Bekar, talimatları Seyfi Oktay´dan alıyor: Hiç olmazsa Haberal´ı bıraksa çok iyi olur
Avukat Tülay Bekar, Hâkim Şengün ile yaptığı görüşmeleri ayrıntılı olarak Oktay´a aktarıyor. Aldığı talimatlar doğrultusunda da kadınlık gücünü kullanarak Mahkeme Başkanı üzerinde baskı yapıyor. İşte kayıtlardaki bazı cümleler: Tülay Bekar: Sen önce şu dosyayı at kafandan da ben de rahat edeyim. Yoksa görüşmeyeceğim seninle. Tülay Bekar: Yani emekli ol, ondan sonra basın açıklaması yap, yeri yerinden oynat. Nasıl mutlu olurum. Tülay Bekar: Resmen istihbaratla tanıştım tanışalı gün yüzü görmedim. Seyfi Oktay: Yani hiç olmazsa bu şey, Haberal´ı falan bir bıraksa çok iyi olur.
Herkes senin farklı kanala geçtiğini düşünüyor. Aydınlık dergisini al oku neler yazmışlar bi bak
Emekli ol birlikte olalım
Mahkeme kararıyla dinlenen telefon görüşmeleri, şüpheli Tülay Bekar´ın geçtiğimiz yıl Mart ayından itibaren Köksal Şengün´e ´emekli ol, birlikte olalım´ baskısı yaptığını ortaya koydu. 14 Mart 2009´daki görüşmede Bekar, Şengün´e Sen önce şu dosyayı at kafandan da ben de rahat ediyim. Yoksa görüşmecem seninle dosyayı kafandan atmadan dedi. Şengün ise Bekar´a şu karşılığı verdi: O benim elimde olan bi şey değil ki. Seni seviyorum kucaklıyorum öpüyorum. Seninle her şey güzel her şey bambaşka... 19 Ağustos 2009´da Şengün ile yeniden konuşan Bekar, Herkes senin farklı kanala geçtiğini düşünüyor. En son Aydınlık dergisini al oku neler yazmışlar bi bak. Emekli ol emekli diyerek baskılarına devam ettiği görüldü. Şengün ise Bekar´a Yok Ankara oraya geleceğim ya cevabını verdi. Şengün´ün Ankara´ya gelme fikrini onaylayan Bekar ise Bence de buraya gel, sen ne yap ne et buraya gel. Artık kapılarında mı yatarsın göbek mi atarsın. Adını söylemeye utanacak hale geleceksin yakında karşılığını verdi.
Tülay Bekar: İstihbaratla tanıştım tanışalı gün yüzü görmedim
13. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı Köksal Şengün´ün, Avukat Bekar ile 30 Temmuz 2009´da yaptığı konuşma ilginç ifadeler içeriyor. Bekar söz konusu konuşmada istihbaratçılarla bağlantısını itiraf ediyor. Bekar: Seyfo seninle görüşmek istiyordu. Pazartesinden önce. Şengün: Sen olmadan konuşmam kimseyle. Bekar: Seyfi Oktay´la görüşeceksin. Ben ona (Yargıtay´a) üye seçilmek istediğini söylemiştim. Başka türlü başının beladan kurtulmasına imkân yok gibi geldi bana. Şengün: Dolayısıyla başkaları da daha rahat mı hareket eder hı. Bekar: Pazar günü kahvaltı yapalım eğer müsaitseniz. Seyfi Bey Didim´den gelecek. Ben de Ankara´dan geleceğim. Pazar günü sizinle kahvaltı yapmak isteriz. Şengün: Onsuz olmaz mı?...Sen iyi misin şimdi? Bekar: Tatile gitmek istiyorum ama borçlarım var gidemiyorum. Yargıtay üyesi seçil de ben kurtulayım. Yazık değil mi şu Ali Suat Ertosun mudur nedir? Yani hadi öpüyorum seni. Şengün: Ya kendini kurtarınca dur önce bir kendini kurtar. Bekar: Hep bu çevrem onlardan oluşuyor ama ne yapayım bunalıma girdim. Keşke bu davalara girmeseydim. Resmen istihbaratla tanıştım tanışalı gün yüzü görmedim. Ne kadar rahat hareket ediyordum, telefonda rahat konuşuyordum.
Oktay: Adamı (Şengün´ü) bağlamak için çok çaba sarf ediyoruz
Avukat Tülay Bekar´ın 13. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı Köksal Şengün üzerinde kurduğu baskı eski Adalet Bakanı Seyfi Oktay ile Avukat Ali Hadi Emre arasında geçen konuşmalarda da yer alıyor. Oktay, 3 Eylül 2009 tarihli telefon görüşmesinde Şengün için Adamı bağlamak için çok sıkıntı çekiyoruz. diyor. Söz konusu görüşme şöyle: Ali Hadi Emre: İyi işte onu abi. Artık bir an önce o işi yapın. Ya yani biz de sıkıntı çekiyoruz vallahi. Yani bir an önce bi görüşme yapın diyorum. Ben de sıkıntı çekiyorum. Milleti şey yapmakta. Seyfi Oktay: Ya bunda sıkıntılı ne olacak ki. Adamı bağlamak için bir sürü çaba sarf ediyoruz yani. Emre: Evet evet. Ya ben ben sizin açınızdan şey değil tabi ben onda hiç bi tereddüt yok. Ben de biliyorum. Şey de, bu tarafa da her şeyi konuşamıyorsun anlatamıyorsun böyle o onun sıkıntısı var işte. Siz yani o zaman görüşeceksiniz gidince onunla değil mi şeyi. Oktay: O meşhur başkanla birlikte olma durumu olabilir bu akşam. Emre: O konu netleşse iyi olur yani, çok sıkıntı çekiyorum ben. Oktay: Bu ara sabretsinler bu ara bir sonuca bağlanacak o. Onu bağladık bağladık yani hani bir bakıma bağlandı.. Yetmiyor adamın gücü yetmiyor yoksa o açıdan bağlandı o iş.
Hakim Şengün son zamanlarda sık sık gündeme geliyor
Şengün´ün, Cihaner´in ´görevi kötüye kullanmak ve belgede sahtecilik´ suçlarından yargılandığı davayla ilgisi olmayan millete komplo belgesine ilişkin dava dosyasını Yargıtay´a göndermesi hukukçuları şaşırtmıştı. Köksal Şengün´ün ismi geçtiğimiz günlerde internete düşen ve Yargıtay 8. Ceza Dairesi üyesi Hamdi Yaver Aktan´a ait olduğu ileri sürülen ses kaydında geçmişti. Aktan, ´clipshack.com´ adlı video paylaşım sitesinde yayınlanan ses kaydında İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı Köksal Şengün´den, Emin Gürses´i tahliye etmesini istediğini belirtiyor. Şok ses kaydında Aktan, Emin Bey çıktı mı? Çıktı. Söyledik burada Köksal´a, niye tutuyorsun bu adamı... diyor. Ergenekon terör örgütü üyesi olmak suçundan tutuklanan Doç. Dr. Emin Gürses, geçtiğimiz ocak ayında tahliye oldu. Doç. Dr. Ümit Sayın da aynı duruşmada Gürses´le birlikte serbest bırakıldı.
Şengün sanıkların komplo iddialarına katılmıştı
Birinci Ergenekon davasının 22 Mayıs´ta görülen 148. duruşmasında, birkaç gündür tartışılmakta olan ´yargıtay üyelerinin Ergenekon sanığı Başsavcı İlhan Cihaner´i kurtarma planları´nı işleyen ses kayıtları gündeme gelmiş ve sanıkların olayın bazı çevrelerin bir tertibi olduğu iddialarına Hakim Köksal Şengün´den ilginç bir doğrulama gelmişti. Tutuklu sanık İşçi Partisi Genel Sekreteri Nusret Senem duruşmada söz alarak, ´Nerde laikliği, hukuku savunan biri varsa hakkında tertip yapılıyor´ ifadelerini kullanmıştı. Hamdi Yaver Aktan´la ilgili olayın önemli olduğunu söyleyen Senem, ´Şimdi de Aktan hakkında yeni tertipler uygulanıyor´ demişti. Bunun üzerine mahkeme başkanı Köksal Şengün de ilginç şekilde araya girmiş ve ´Dün de benim hakkımda yayınlandı´ ifadesini kullanmıştı. Hiç gereği yokken Şengün´ün bu şekilde araya girmesinden memnun olan Senem de, ´Bakın şahsınızı hedef alan komplolarda nasıl da irkiliyorsunuz. İşte yargıladığınız bizler de aynı şekilde tertiplere muhatabız´ şeklinde karşılık vermişti. İşçi Partili Nusret Senem bir çok duruşmadır Hakim Şengün tarafından tahliyesi istenen ancak diğer iki hakimin aksi yöndeki görüşü nedeniyle tahliye edilemeyen sanıklardan biri.
Şengün´den bazı medyaya öfke: Niye bu haberleri yayınlıyorsunuz?
Yukarıda da bahsedildiği gibi Yargıtay üyesi Hamdi Yaver Aktan´ın internete düşen ses kaydında Ergenekon tutuklusu Emin Gürses´i tahliye etmesi için Aktan´ın Hakim Köksal Şengün´e ricada bulunduğu iddia ediliyordu. Şengün bu iddiayı yalanlayarak ´bana kimse talimat veremez´ demiş ve şok edici şekilde isimlerini de vererek Zaman, Yeni Şafak ve diğer bazı medya organlarını, hep bu tür iddiaları dile getirmekle suçlamıştı. Hakim Şengün´ün medya organlarına karşı taraflı yaklaşımı bu çevrelerde şok etkisi yaptı. Kastedilen haberlerdeki iddiaların sanki kendileri tarafından düzenlenerek medyada yayınlanıyormuş gibi komploculukla suçlanmalarına tepki gösteren bu çevreler, kendilerinin bu iddiaları okuyuculara yansıttıklarını, asıl sorgulanması gerekenin bu iddiaları görmezlikten gelen diğer medya organları olması gerekirken kendilerinin olmasının haklı görülemeyeceğini, medyada her zaman çeşitli iddialar yer aldığını, medyanın görevinin haberi saklamak değil yayınlamak olduğunu, Ergenekon duruşmalarında hakim ve savcılar hakkında sanık ve çevrelerince birçok kez çeşitli iddialar dile getirildiğini de hatırlatıyorlar.
Hakim Şengün´den şok sözler: İktidar değişirse hesap sorarlar
Ergenekon davasına bakan mahkemenin hakimi Köksal Şengün, Yargıtay üyeliği için aday olduğu dönemde Seyfi Oktay´ın yardımıyla Özbek´le görüştüğünü ve kulis faaliyeti yaptığı iddiasını doğruladı. Şengün diğer bir çok konuda da açıklamalar yaptı: ´HSYK Başkanvekili ile görüşmem de normal. Kulis faaliyeti yaptım. Yargıtay için aday oldum, seçilemedim. Başsavcıvekili Turan Çolakkadı ile görüştüm. Burada her şeyde sıkıntı var. Bu böyle yürümez. Her şey birbirinden koptu. Bu hukuk böyle gitmez. Güven kalmadı. Çok hoş bir şey değil. Ayıp bir şey. Benim ailem var, yeni torunum oldu. Şimdi git ona anlat, ne anlatacaksınız. Çevremdeki herkese tek tek nasıl anlatabilirim ki. Asıl yönlendirme bu şekilde olur. Beni ailevi olarak bir süre etkiler belki ama iş olarak beni etkilemez. Birileri birilerine savaş açtı. Bu kadar bir mahkemenin üzerine gidilmez. Ne yaparlarsa yapsınlar bir şey alamazlar. Olmaz olamaz. Bizim eğilme şansımız yok, biz pat diye kırılırız. Çok ağır şeyler de söylerim ama yeri ve zamanı değil. Ayrıca terbiyem de müsaade etmez. Aslında kurt içimizde, dışarıda değil. Aslında böyle yapılarak soruşturma yönlendiriliyor. Basına falan şey yapmaya gerek yok, basına servis yapan belli gruplar var. Yargıya bu kadar karışmak hiç kimsenin işine yaramaz. Hiçbir grubun yararına değil. Yarın es kaza iktidar değişirse bunun hesabını başkaları da sorar. Daha kötü sorar. Bu hiç kimseye yaramaz. Kimse bundan kar ummasın.´
Şengün ´Balyoz´cuların gözde yargıçlarından
Köksal Şengün´ün ismi ayrıca Balyoz Darbe Planı eklerinde YARGI ÇALIŞMALARI isimli klasörde ´GİZLİ´ dereceli ´GÖREVLENDİRİLECEK VE TASFİYE EDİLECEK YARGI MENSUPLARI´ başlıklı belgede, Balyoz darbesi yapıldığında Sıkıyönetim mahkemelerinde görevlendirilecekler arasında geçiyordu. Aynı belgede ilginç diğer bazı isimler de vardı. Örneğin Balyoz gözaltılarını, ´Türkiye bu gözaltıları kaldıramaz´ düşüncesiyle yani kendi insiyatifiyle durduran ve soruşturmayı yürüten savcıları dosyadan alan İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı Aykut Cengiz Engin de tıpkı hakim Köksal Şengün gibi darbe başarılsaydı darbeciler tarafından sıkıyönetim mahkemelerinde görevlendirilecek isimler arasında yer alıyordu. Diğer bir ilginç isim Hakim Metin Çetinbaş´tı. Ergenekon davasında birçok sanığın avukatlığını yapan Metin Çetinbaş, Susurluk davasını adeta örtbas edercesine kısa sürede kapatan hakim olarak biliniyordu. Bu isimler ve yaptıkları bir araya getirildiğinde ortak bir özellikleri var gibi görünüyor, devlet otoritesini hukuktan üstün tutmak.
Cihaner´in avukatı çok kızdı: Birleştirme kararı yok hükmünde!
Dava dosyalarının İstanbul 13. Ağır Ceza heyetince birleştirilmesinin ardından Cihaner´in avukatı Turgut Kazan kameraların karşısına geçti. Avukat Kazan, Öyle bir sorun yaşıyoruz ki hukukla hiçbir ilgisi yok. Bugün de yine bir örneği kamuoyuna duyurmak için sizlerle buluşma mecburiyeti doğmuştur. dedi. Islak imza davasıyla İlhan Cihaner davasının birleştirilmesine tepki gösteren Kazan Müvekkilimiz Erzincan Cumhuriyet Başsavcısı İlhan Cihaner ile ilgili olarak, İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesinin geçtiğimiz Cuma akşamı verdiği birleştirme kararı tam bir yok hükmünde karar örneğidir. Biz inanıyoruz ki bu durum Yargıtayca da tespit ve tescil edilecektir. diye konuştu.
´Yargıtay´a savaş açılmıştır´
Avukat Kazan, birleştirme kararıyla ilgili olarak İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesinin Yargıtay´ın kararına itiraz etme hakkının olduğunu söylemesine de sert çıktı. Kazan, Bir mahkeme sanki tarafmış gibi itiraz etme hakkının olduğunu kayda geçiriyor. diye konuştu. Kazan, İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesinin iki üyesinin davaların birleştirilmesi konusunu tartışmadığını Yargıtay´ın verdiği tahliye kararını tartıştığını söyledi. Kazan, Tıpkı Erzurum 2. Ağır Ceza Mahkemesinin ve Başbakan´ın yaptığı gibi Yargıtay´a savaş açıyor. Nitekim, birleştirme kararıyla yetinilmiyor itiraz hakkından bahsedilerek, bir taraf gibi hareket ediliyor. Ve tahliyelerin hukuka aykırı olduğu belirtilirken, taraf oldukları açıkça kabul ve itiraf ediyorlar.Birleştirmeyi tartışırken, Yargıtay´ın tahliye kararına dil uzatmak, kimsenin hakkı değildir; haddi değildir. dedi. İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesinin Cihaner´in tahliyesini sağlayan cd´lere onaysız belge demesine de karşı çıkan Kazan, cd´lerin Erzurum Ağır Ceza Mahkemesi tarafından gönderildiğini söyleyerek, Onaysız belge denilmesi kural dışı, hukuk dışı ve usul dışıdır. dedi.
´Bizden gizli açık yargılama yapılıyor´
Avukat Kazan, Siz Erzurum Mahkemesi hiçbir şey görmeden birleştirme kararı veriyor ona selam duruyorsunuz. Kendiniz Yargıtay dosyasını hiç görmeden bağlantı yoktur diyorsunuz. Ama Yargıtay´ın Erzurum Mahkemesinin gönderdiği cd´ler üzerinden tahliye kararı vermesini kınıyorsunuz.Bu ne menem bir çelişkidir ? diye sordu. Kazan iki davanın birleştirme kararı verilirken, İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesinin taraf avukatları içeri almadığını söylemesi ancak ´ açık yargılama yapıyorum ´ demesine ise, Açık yargılama oyun değildir. Açık yargılama taraflarla birlikte olur. Ama İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi savcıyı çağırıyor. Kapalı bir odaya giriyor. Üç tane dilekçe vermişiz. Bizden gizli açık yargılama yapılıyor dedi.
´Özel yetkili mahkemeler kaldırılmalıdır´
Kazan konuşmasının sonunda özel yetkili mahkemeleri ve dolasıyla İstanbul 13. Ağrı Ceza Mahkemesini de eleştirerek, İşte özel yetkili mahkemeler budur. Özel yetkili mahkemeler bakanlık teklifiyle kurulur. Atama taslaklarını bakanlık hazırlar ve siyasal iktidarın ezmek istediği insanları yargılarlar.Dolayısıyla demokrasi ve hukuk devleti için, kişi güvenliği ve korkusuz yaşama hakkı için, önce özel yetkili mahkemelerin kaldırılması gerekir.Türkiye´de kim ki demokrasiye inanıyorsa, kim ki birazcık hukuk devletine saygısı varsa, özel yetkili mahkemelerin kaldırılması için mücadele vermelidir şeklinde konuştu. Kazan Islak imza davasının bugün başlayacağını ancak Cuma günü iki davanın birleştirme kararı sonrası ıslak imza davasından tutuklu bulunan sanıkların açık bir mağduriyetle karşı karşıya kalacağını belirtti. ( Vatan)
Abdullah Harun
(28 Haziran 2010, 10:36)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER:
Islak İmzalı ´AKP ve Gülen´i Bitirme Planı´ manşetlerimiz
Islak İmza davası Erzincan´ı destekledi
7´nci iddianamede (Islak İmza) arama yap
Erzincan iddianamesinde arama yap
Tüm Ergenekon ve bağlantılı iddianamelerde arama yap