Albay Cemal Temizöz´ün yargılandığı faili meçhul cinayetler davasının tanıklarından Mehmet Nuri Binzet, uzun süredir yapılan baskılara direnemedi ve mahkemede ifade değiştirdi. Binzet ifadesini daha önce de değiştirmiş ancak daha sonra baskı altında olduğunu ve ilk ifadesinin doğru olduğunu açıklamıştı. Davanın en önemli tanığının ifadeleri üzerine şu anda sanık olan Korucubaşı Kamil Atağ ve bazı adamları tutuklanmıştı. Kendisinin tutuklanmasına neden olan Binzet´e karşı Kamil Atağ ve akrabası olan diğer sanıklar ilk duruşmalardan itibaren sürekli gıyabında hakaret ve küfür yağdırıyor, tehditlerde bulunuyor, mahkeme başkanı da sık sık müdahale etmek durumunda kalıyordu. Binzet´e yapılan baskılar soruşturma dosyasına da girmiş, cezaevine gelen bazı ziyaretçilerin ifadesini değiştirmesi için para teklifi ve tehditlerini içeren görüşme kayıtları delil olarak dosyaya eklenmişti. Binzet´in tutulduğu Midyat Cezaevi´nde çalışan bir gardiyanın Diyarbakır Cumhuriyet Savcılığı´na gönderdiği mektupta, Binzet´in uğradığı baskılar anlatılıyor, ifadesini değiştirmesi için neler yapıldığı ayrıntılarıyla dile getiriliyordu. Mektubuna, Mardin-Midyat Cezaevi´nde çalıştığını belirterek başlayan gardiyan, savcıya şu bilgileri veriyordu: ´Sizin çalışmalarınızın altını oymak için bazı kirli oyunlar oynanıyor. Cemal Temizöz Albay´ı cezaevinden çıkarmak için Midyat Cezaevi´nde yatan Mehmet Nuri Binzet´e ifadesini değiştirmesi için değişik tekliflerde bulunuluyor.´ Tanıklara yönelik baskılar bilirkişi raporlarında da yer alıyor. Tanıklardan Mehmet Nuri Binzet´in beyanını değiştirmesine karşılık olarak rüşvet teklifinde bulunulup tehdit edildiğine ilişkin raporlar dava dosyasına eklenmişti. Alınan bilgilere göre Binzet´in 30 Haziran 2009´da Abdulhamit isimli bir şahısla yaptığı görüşme söz konusu tehdidi açık bir şekilde ortaya koyuyor. Binzet, telefondaki şahsa, ´Git evinde otur onlara de ki onlardan korkmuyorum. Ellerinden ne geliyorsa yapsınlar.´ diyor. Dava sürecinde dikkati çeken bir ayrıntı da diğer tanıkların da birer ikişer tanıklıklarını çekmeleri oldu. Ancak hukukçular tanıklıkların geri çekilmesinin, ifadelerin değiştirilmesinin önemli olmadığını, çünkü verilen ifadelerin çok ayrıntılı olduğunu ve o ifadelerde, o olay anında olay yerinde bulunmayan başka şahıslar tarafından bilinemeyecek ayrıntıların yer aldığını vurguluyorlar. Hukukçular ayrıca dava dosyasında başka delillerin de var olduğunu, tanık beyanlarının yargılama dosyasında esas delil niteliğinde olmadığını dile getirerek, o dönemde gözaltına alınıp öldürülen kişilerin yakınlarının beyanlarının, dosya raporu, olay yeri raporu, balistik inceleme, ekspertiz raporu gibi delillerin varlığını da hatırlatıyorlar.
Tanık Binzet´e de ifade değiştirttiler ama durumu değiştiremediler
Albay Cemal Temizöz´ün yargılandığı faili meçhul cinayetler davasının tanıklarından Mehmet Nuri Binzet, uzun süredir yapılan baskılara direnemedi ve mahkemede ifade değiştirdi. Binzet ifadesini daha önce de değiştirmiş ancak daha sonra baskı altında olduğunu ve ilk ifadesinin doğru olduğunu açıklamıştı. Davanın en önemli tanığının ifadeleri üzerine şu anda sanık olan Korucubaşı Kamil Atağ ve bazı adamları tutuklanmıştı. Kendisinin tutuklanmasına neden olan Binzet´e karşı Kamil Atağ ve akrabası olan diğer sanıklar ilk duruşmalardan itibaren sürekli gıyabında hakaret ve küfür yağdırıyor, tehditlerde bulunuyor, mahkeme başkanı da sık sık müdahale etmek durumunda kalıyordu. Binzet´e yapılan baskılar soruşturma dosyasına da girmiş, cezaevine gelen bazı ziyaretçilerin ifadesini değiştirmesi için para teklifi ve tehditlerini içeren görüşme kayıtları delil olarak dosyaya eklenmişti. Binzet´in tutulduğu Midyat Cezaevi´nde çalışan bir gardiyanın Diyarbakır Cumhuriyet Savcılığı´na gönderdiği mektupta, Binzet´in uğradığı baskılar anlatılıyor, ifadesini değiştirmesi için neler yapıldığı ayrıntılarıyla dile getiriliyordu. Mektubuna, Mardin-Midyat Cezaevi´nde çalıştığını belirterek başlayan gardiyan, savcıya şu bilgileri veriyordu: ´Sizin çalışmalarınızın altını oymak için bazı kirli oyunlar oynanıyor. Cemal Temizöz Albay´ı cezaevinden çıkarmak için Midyat Cezaevi´nde yatan Mehmet Nuri Binzet´e ifadesini değiştirmesi için değişik tekliflerde bulunuluyor.´ Tanıklara yönelik baskılar bilirkişi raporlarında da yer alıyor. Tanıklardan Mehmet Nuri Binzet´in beyanını değiştirmesine karşılık olarak rüşvet teklifinde bulunulup tehdit edildiğine ilişkin raporlar dava dosyasına eklenmişti. Alınan bilgilere göre Binzet´in 30 Haziran 2009´da Abdulhamit isimli bir şahısla yaptığı görüşme söz konusu tehdidi açık bir şekilde ortaya koyuyor. Binzet, telefondaki şahsa, ´Git evinde otur onlara de ki onlardan korkmuyorum. Ellerinden ne geliyorsa yapsınlar.´ diyor. Dava sürecinde dikkati çeken bir ayrıntı da diğer tanıkların da birer ikişer tanıklıklarını çekmeleri oldu. Ancak hukukçular tanıklıkların geri çekilmesinin, ifadelerin değiştirilmesinin önemli olmadığını, çünkü verilen ifadelerin çok ayrıntılı olduğunu ve o ifadelerde, o olay anında olay yerinde bulunmayan başka şahıslar tarafından bilinemeyecek ayrıntıların yer aldığını vurguluyorlar. Hukukçular ayrıca dava dosyasında başka delillerin de var olduğunu, tanık beyanlarının yargılama dosyasında esas delil niteliğinde olmadığını dile getirerek, o dönemde gözaltına alınıp öldürülen kişilerin yakınlarının beyanlarının, dosya raporu, olay yeri raporu, balistik inceleme, ekspertiz raporu gibi delillerin varlığını da hatırlatıyorlar.
1993-1998 yılları arasında koruculuk yapan Binzet, üç farklı savcıya verdiği ve birbirini destekleyen ifadelerini reddetti. Binzet daha önce de ifadelerini reddetmiş ancak daha sonra doğrulamıştı. Korucuları suçlayan Binzet, Temizöz ve ağabeyi eski Cizre Belediye Başkanı Kamil Atağ´ı ise övdü. Eski Kayseri Jandarma Alay Komutanı Albay Cemal Temizöz ve eski Cizre Belediye Başkanı Kamil Atağ´ın da aralarında bulunduğu 7 sanığın yargılanmasına devam edildi. Diyarbakır 6. Ağır Ceza Mahkemesi´ndeki duruşmada, tutuklu sanıklar Albay Temizöz, Kamil Atağ, Tamer Atağ, Fırat Altın (Abdülhakim Güven), Hıdır Altuğ, Adem Yakin ve Kukel Atağ hazır bulundu. Adam kaçırma suçundan Kırıkkale Cezaevi´nde tutuklu bulunan ve dinlenmesi için Diyarbakır E Tipi Cezaevi´ne nakledilen tanık Mehmet Nuri Binzet, yoğun güvenlik önlemi altında adliye binasına getirildi.
Cinayetlerden bazılarını doğruladı bazılarını yalanladı
Abdurrahman Almas ve Ramazan Uygur cinayetlerini yalanladı
Binzet, ifadesinde Cizre´de faili meçhul cinayetlere kurban kişilerle ilgili daha önce verdiği beyanların büyük bölümünü inkar etti. 1995 yılında Cizre´de Abdurrahman Almas´ın taranarak öldürülmesi gibi çok sayıda cinayetin Temizöz´e isnat edildiğini söyledi. Binzet, terör örgütü sempatizanlarının Albay Temizöz´ü halkla iç içe olmasından dolayı sevmediğini, işlenen faili meçhul cinayetlerin asker ve korucular tarafından işlendiğini örgütün ifade ettiğini öne sürdü. Binzet, Kamil Atağ talimat verdi. Ramazan Uygur´u getirmemizi istedi. Tamer ve diğer bir kişi Uygur´u çarşı ortasında yakaladık. Direnince vurduk. O yerde can çekişirken biz oradan ayrıldık. şeklindeki daha önce verdiği ifadeyi de değiştirdi. Olayı görmediğini, başka birisinden duyduğunu öne sürdü.
Mustafa Aydın cinayetini doğruladı
Cizre´de 1992 yılında öldürülen Mustafa Aydın adındaki kişinin öldürülmeden önce karınca yuvasına oturtularak işkence çektirildiğini ve sonra kurşunlandığını anlatan Binzet, Bu olayı gerçekleştiren itirafçı Adem Yakın, Abdülhakim Güven ve Temizöz´dü. Ama kimin kurşun sıktığını görmedim. ifadelerini kullandı.
Binzet savcıyı suçladı
Kaybedilen HADEP yöneticileri Ebubekir Deniz ve Serdar Tanış´ın öldürülmesi olayına da değinen Binzet, bunların öldürülmesi olayı ile ilgili savcıyla istişare ettiklerini iddia etti. 2008 Eylül ya da Ekim ayında görüştüğü Midyat savcısına, koruculuk yaptığı 1993 ile 1999 yılları arasında duyduğu olayları anlattığını öne süren Binzet, Benim (olabilir, duydum) gibi beyanlarım, ´biliyorum, gördüm´ şeklinde tutanağa geçirilmiş. Bundan önce verdiğim ifadeleri kabul etmiyorum. dedi.
Hem Kamil Atağ´ı övdü hem işkence yapmakla suçladı
Eski bir korucu olan Mehmet Nuri Binzet, mahkemede tüyler ürpertici itiraflarda da bulundu. Albay Temizöz´ün Cizre´de görev yaptığı dönemde bütün korucuların evlerinde demir parmaklı nezarethaneler bulunduğunu söyledi. Ardından şunları kaydetti: Burada işkenceler yapılıyordu, tırnaklar çekiliyordu. İnsanlar arabaların tekerliğine yerleştiriliyordu. Bazı kişileri burada tutuyorduk. Sonra Jandarma gelip alıyordu. Bunlar şüpheli kişilerdi. Kamil Atağ´ın evinin altında nezarethane vardı. Bir süre sonra nezarethaneler cephaneliğe çevrildi. Burada mermi, uçaksavar ve LAW silahları bile vardı. Hatta o dönemde oralarda yapılan işkencelerden ses çıkmaması için kapılara süngerler çekmiştim. Nezarethanede bulunan bir bayan PKK´lının elleri askıda ve çıplaktı. Ben poşuyla kapattığım için Abdülhakim Güven beni Temizöz´e şikâyet etti. Bundan sonra sorgulara almadılar.
Hizbullah´a destek verdiklerini belirtti
Binzet, Hizbullah örgütüyle birlikte çalıştıklarını da itiraf etti. Öldürülen Hizbullah lideri Hüseyin Velioğlu´nun gönderdiği iki imam ve silahlı kişilerin Kuştepe´ye yerleştirildiğini belirten Binzet, Bunlar PKK ile mücadele ettiği için yakınlaşma başladı. Birlikte mücadele ediyorduk. şeklinde konuştu.
İfadesini değiştirmesi için 30 bin TL teklif edildi
Tanıklara yönelik baskılar bilirkişi raporlarında yer alıyor. Tanıklardan Mehmet Nuri Binzet´in beyanını değiştirmesine karşılık olarak rüşvet teklifinde bulunulup tehdit edildiğine ilişkin raporlar da dava dosyasına eklendi. Binzet´in 30 Haziran 2009´da Abdulhamit isimli bir şahısla yaptığı görüşme söz konusu tehdidi açık bir şekilde ortaya koydu. Binzet, telefondaki şahsa, Git evinde otur, onlara de ki onlardan korkmuyorum. Ellerinden ne geliyorsa yapsınlar. diyor. Binzet´in uğradığı baskılar, Midyat Cezaevi´nde çalışan bir gardiyanın Diyarbakır Cumhuriyet Savcılığı´na gönderdiği mektupta anlatılıyor. Mektubuna, Mardin-Midyat Cezaevi´nde çalıştığını belirterek başlayan gardiyan, savcıya şu bilgileri verdi: Sizin çalışmalarınızın altını oymak için bazı kirli oyunlar oynanıyor. Cemal Temizöz Albay´ı cezaevinden çıkarmak için Midyat Cezaevi´nde yatan Mehmet Nuri Binzet´e ifadesini değiştirmesi için değişik tekliflerde bulunuluyor. Binzet´in Midyat Cezaevi´nde kendisini ziyarete gelen Nihat adlı bir kişiyle yaptığı görüşme tutanaklarında ise 30 bin TL karşılığında ifadelerini geri çekeceğini anlattığı ifade ediliyor. Kayıtlara göre Binzet´le ifadesini geri alması için defalarca görüşüldü. 30 bin ile 300 bin lira arasında değişen miktarlarda para teklif edildi. Hatta cezaevinden özel izin alınarak, Binzet´in nişanlısı olduğu iddia edilen bir kadınla görüşmesi sağlandı. Söz konusu telefon dökümleri Diyarbakır 6. Ağır Ceza Mahkemesi´nce dava dosyasına eklendi.
Binzet ifadesini daha önce de geri aldı sonra tekrar doğruladı
Baskı iddialarının konuşulduğu dönemde Binzet, başka bir suçtan hükümlü yattığı Midyat Cezaevi´nden savcılığa, ifadelerini geri aldığına dair dilekçe gönderdi. Ancak hemen ardından avukatları aracılığıyla yaptığı açıklamada söz konusu dilekçenin kendisine zorla imzalatıldığını ve ifadelerini geri almadığını bildirdi. Tanık Mehmet Nuri Binzet, bu açıklamasından kısa süre sonra Kırıkkale F Tipi Kapalı Cezaevi´ne nakledildi.
Temizöz soruşturması Binzet´in ifadeleriyle başladı
Binzet´in ilk ifadesi
Cizre´de 1993-1995 yılları arasında işlenen faili meçhullerle ilgili soruşturma, Midyat M Tipi Cezaevi´nde tutuklu bulunan Mehmet Nuri Binzet´in Ocak 2009´da verdiği ifadeyle başlamıştı. Tanık Binzet ifadesinde Ramazan Uygur´u, yeğeni Tamer Atağ´ın kendisinin yanında Kalaşnikof´la tarayarak öldürdüğünü söylemişti. Binzet olay sırasında kullanılan Kalaşnikof tüfeğin üzerine zimmetli olarak verilen görev silahı olmadığını belirtmişti: Kamil ağabeyimde seyyar dipçikli Rus yapımı C 11 diye isimlendirdiğimiz Kalaşnikof tüfekler vardı. Bu tip olaylarda biz kullanımı ve taşınması kolay olduğu için genelde bunları alırdık ve bu silahlar özel yapım 75 adet mermi alan şarjörlerle taşınırdı. O gün de öyle bir silah kullanıyordum. Bu silahı olaydan sonra yeniden Kamil ağabeyime verdim. Ardından gizli tanıklar ´Tükenmez Kalem´ ve ´Sokak Lambası´ da Binzet´in ifadeleriyle paralellik arz eden beyanlarda bulunmuştu. Fakat gizli tanıklar, deşifre edilmelerinden sonra ifadelerinden vazgeçmişlerdi. ( Zaman)
Temizöz davasında tanıklara yoğun baskılar uygulandı
Diyarbakır 6. Ağır Ceza Mahkemesi´nde görülen faili meçhuller davasında peş peşe 3 kişi önce itirafta bulundu, sonra vazgeçti. Türkiye´nin dikkatle izlediği davanın tanıklarından Abdullah Nayır, 17 Aralık 2009 tarihinde Cizre Cumhuriyet Başsavcılığı´na dilekçe vererek, Cemal Temizöz ve Kamil Atağ aleyhindeki ifadelerini geri aldı. Bir hafta sonra bu kez Asker ve Rabia Pökön çifti, sanıklar aleyhindeki beyanlarından vazgeçti. Kendi iradeleriyle 2 Aralık 2009 tarihinde Cizre Cumhuriyet Başsavcılığı´na giden Pökön çifti, 1994´te öldürülen İbrahim Danış olayıyla ilgili bilgi vermişti. Cinayete bizzat şahit olduklarını anlatan Pökön ailesi, Tamer Atağ´ın İbrahim Danış´ı öldürdüğünü söylemişti. İddialara göre, o dönemde yüzbaşı olan Cemal Temizöz de o anda olay yerindeydi. Şahısların bu ifadeleri kamuoyuna yansıdıktan sonra tehdit edildikleri öne sürüldü. Çift, son duruşmada Şırnak Cumhuriyet Başsavcılığı´na dilekçe vererek, Cemal Temizöz ve Kamil Atağ hakkındaki ifadelerini geri aldı, hatta sanıkların lehinde beyanlarda bulundu. Bu noktada ilginç bir detay ortaya çıktı. Daha önce ifadesini geri alan Abdullah Nayır ile Pökönler´in bir hafta arayla savcılığa gönderdikleri dilekçelerin, formatı, yazı puntosu ve kullanılan dil açısından bire bir aynı olduğu gözlerden kaçmadı.
Kamil Atağ´ın 400 silahlı adamı var, tanıklar nasıl korkmasın?
Cizre´de 1993-1995 yılları arasında işlenen faili meçhullerle ilgili soruşturma, Midyat M Tipi Cezaevi´nde tutuklu bulunan Mehmet Nuri Binzet´in Ocak 2009´da verdiği ifadeyle başlamıştı. Ardından gizli tanıklar ´Tükenmez Kalem´ ve ´Sokak Lambası´ da Binzet´in ifadeleriyle paralellik arz eden beyanlarda bulunmuştu. Deşifre edilmelerinden sonra ifadelerinden vazgeçtiler. Ardından Mehmet Nuri Binzet de ifadesini geri çekti. Yapılan inceleme sonucunda Binzet´e 30 bin lira para teklif edildiği ve baskı yapıldığı Cumhuriyet savcısı tarafından tespit edilerek telefon kayıtları dava dosyasına eklendi. Bunun üzerine Binzet, Midyat Cezaevi´nden güvenlik gerekçesiyle Kırıkkale F Tipi Cezaevi´ne nakledildi. Ardından da eski ifadelerinin arkasında durduğunu belirtti.
İfadelerin çekilmesi sürpriz değil
Bu ayrıntı, müdahil avukatların da dikkatini çekti. Tanıkların basında ifşa olduktan sonra ifadelerini geri çektiklerine işaret eden müdahil avukat Rıdvan Dalmış, gizli tanıkların bile kimlikleri deşifre olduktan sonra ifadelerinin arkasında duramadığını vurguladı. Bu davada kimliği açık kişilerin rahat rahat tanıklık yapmasının güç olduğunu belirten Dalmış, Tanıklar, savcılığa gittiklerinde önlerinde dilekçe yok. Savcıya sözlü anlatıyorlar, sonra kayda geçiriliyor. Ama vazgeçtiklerinde kendileri gitmeden savcılığa dilekçeyi gönderiyorlar. İnsanlar ne yazık ki baskı görüyor. Çünkü Cizre´de 400 tane silahlı korucuları var. Devletin silahıyla otoriteyi ellerinde tutuyorlar. Tanıklar nasıl korkmasın? Bu şartlarda ifadelerin geri çekilmesi sürpriz değil. dedi.
Dilekçeler tek merkezden hazırlanmış
Davanın bir diğer müdahil avukatı Güray Dağ da baskı neticesinde ifadelerin geri çekildiğini vurguluyor. Tanıkların ´yönlendirme sonucu ifade verdiklerini´ beyan eden dilekçeyi savcılığa göndermelerinin başka türlü izah edilemeyeceğini dile getiren Dağ, Bu durum mağdur ve tanıklar üzerinde baskıların devam ettiğini göstermektedir. Söz konusu kişilerin vermiş oldukları dilekçeler yönlendirmenin nasıl ve kimler tarafından yapıldığını göstermektedir. Mahkemeye gönderilen dilekçelerin yazımı ve stiline bakılınca, aynı yerden yönlendirilmek suretiyle yazıldığı açıkça anlaşılıyor. Dilekçelerde yazı formatı, puntosu ve paragraf başı hizalarının bile santimine kadar çakışması, söz konusu dilekçelerin tek merkezden hazırlanarak baskıyla tanıkların eline tutuşturulduğunu gösteriyor. ifadelerini kullanıyor.
Gizli tanıklar mahkemede gizli oturumda ifade vermeli
Hukukçulardan alınan bilgilere göre gizli tanıkların kimliklerini duruşma salonunda açıklayıp, ifadelerini geri aldıklarını söylemeleri de bir anlam ifade etmiyor. Çünkü kanuna göre gizli tanıkların özel oturumda kapalı olarak mahkeme heyeti tarafından dinlenmeleri gerekiyor. Gizli tanıklar, mevcut dosya kapsamında suçladıkları diğer sanıklarla birlikte yargılandıkları için, uğradıkları baskı ve tehditlerden dolayı ifadelerini geri almak zorunda kalabilir. Diyarbakır´da görülen davada gizli tanıkların durumu, tanık koruma programındaki tüm aksaklık ve çarpıklığı da gözler önüne seriyor. Tanıkların korunmasına ilişkin hiçbir işlem yapılmış değil. Her iki gizli tanık da aynı zamanda sanık durumunda. Üstelik, dosya kapsamındaki her iki gizli tanık, diğer sanıklarla birlikte aynı araçla duruşmalara getirilip götürülüyor. Duruşmada diğer sanıklarla yan yana oturtuluyor. Savunmalarını diğer sanıklarla yapıyor. Gizli tanıkların avukatları ile diğer sanıkların avukatları da aynı isimler. Duruşmalardan birinde savunma veren PKK itirafçısı Fırat Altın kod isimli Abdülhakim Güven, kendilerinin korunmasına ilişkin savcılık kaynaklarınca verilen hiçbir sözün tutulmadığından şikayet etmişti.
İddianame: Sanıklar, süreç içerisinde asli görevleri koruculuktan ayrılarak PKK´ya yardım ettiler ya da özel sebeplerle gözaltına aldıkları kişileri sorgulayıp öldürdüler
Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı´nca hazırlanan 104 sayfalık iddianamede, sanıkların TCK´nın ´Adam öldürmek´, ´Cürüm işlemek için teşekkül oluşturmak´ ve ´Adam öldürmeye azmettirmek´ suçlarından cezalandırılmaları isteniyor. Sanıklardan Cemal Temizöz´ün 9, Kamil Atağ´ın 7, Temer Atağ´ın 2, Adem Yakin´in 7, Hıdır Altuğ´un 3, Fırat Altın´ın (Abdulhakim Güven) 6, Kukel Atağ´ın ise bir kez ağırlaştırılmış müebbet hapisle cezalandırılmaları isteniyor. İddianamede, sanık Albay Temizöz´ün 1993´te Cizre´de ´terörle mücadele ediliyor´ görüntüsü altında ´korucu, itirafçı ve uzman çavuşlardan bir grup oluşturduğu´ savunuluyor. ´Söz konusu grubun, süreç içerisinde asli görevinden ayrılarak, terör örgütü PKK´ya yardım ettiğinin değerlendirildiği ya da özel sebeplerden dolayı gözaltına aldıkları kişileri sorguladığı´na yer verilen iddianamede, grubun, bu sorgulanan kişilerden bir kısmını öldürdüğü öne sürülüyor. ( Radikal, Akşam, Zaman)
Hukukçular: Tanıklar vazgeçse bile bu çok önemli değil
Kamil Atağ, oğlu Temel Atağ ve diğer sanıklar, ifadesini değiştirmesi için yapılan baskılar delillendirilen ve bu baskılara rağmen ifadesinde ısrar eden tek tanık Binzet´e ateş püskürdüler ve hakaretler yağdırdılar. Sanıkların adam öldürme ve yargısız infaz suçlamaları karşısında TSK´yı işin içine katarak kendileri şahsında TSK´nın hedef alındığını iddia etmeleri de dikkat çekti. Yaptıkları mücadelenin PKK´ya karşı olduğunu, TSK terör örgütü ise kendilerinin de terör örgütü olduğunu ifade etmeleri, üzerlerine atılı suçları kabul ettiklerini ancak meşru bir mücadelenin eseri olarak meydana gelmiş haklı eylemler olduğuna inandıklarını gösteriyor. Sanıkların savcılıkça dosyaya eklenen tanık Binzet´e yapılan baskılardan bahsetmemesi de dikkat çekti. Tanıklardan birine baskı yapıldığının savcılıkça ispatlanması çok önemli. Bu baskılar diğer tanıklara da yapılmış olmalı ki başlangıçta verdikleri ifadeleri geri çektiler. Gizli tanıkların ifadelerini geri çekmelerini izah etmek için yaptıkları açıklamalardaki tutarsızlık ve suçlamalar da dikkat çekiyor. Örneğin savcıların veya devletin tanıkları PKK´ya teslim etmesi olasılığı suçlamasında olduğu gibi. Ayrıca tanıkların anlattıklarının ancak o olayda yeralan kişilerce bilinebilecek ayrıntıları içerdiğine de dikkat çekiliyor.
Tanıkların ifadelerini çekmiş olması iddianameyi daha da güçlendiriyor
Hukukçular bu davada ifade veren gizli tanıkların ifadelerini geri çekmelerinin çok önemli olmadığını, çünkü anlattıklarının başka bulgularla doğrulandığını ve bunların o olaylarda yeralmayan kişilerce bilinemeyecek ayrıntılar olduğunu vurguluyorlar. Tanıkların verdiği ifadeler birbirini ve diğer bir çok tanık ve mağdur yakınlarının ifadelerini doğruluyor. Hukukçular, Savcı Durdu Kavak´ın buna dikkat çektiği iddianamesini çok sağlam görüyor, ayrıca tanıkların ifadelerini çekmiş olmasının iddianameyi daha da güçlendirdiğini ileri sürüyorlar. Üç tanıktan gizli olan ikisinin ifadelerinden vazgeçmelerinin bir nedeni de tutuklanmaları oldu. Verdikleri bilgiler karşılığında tutuklanmayacakları sözünün verildiğini iddia eden tanıklar verdikleri ifadelerin doğru olmadığını iddia ettiler. Diyarbakır Baro Başkanı Mehmet Emin Aktar, Kayseri Jandarma Alay eski Komutanı Albay Cemal Temizöz ve Cizre Belediye eski Başkanı Kamil Atağ´ın da aralarında bulunduğu 6´sı tutuklu 7 sanıkla ilgili yapılacak yargılama öncesinde, ?Gizli tanıkların beyanlarını geri çekmesi dosyayı olumsuz etkilemez. Dosyada başka deliller de var.? dedi. Tanık beyanlarının yargılama dosyasında esas delil niteliğinde olmadığını dile getiren Aktar, zaten başka delillerle desteklenmediği için yalnızca bir tanığın beyanın tek başına mahkumiyet için yeterli sayılamayacağını söyledi. Dosyada delil olarak tanık beyanlarının dışında deliller de olduğunu ifade eden Aktar şunları kaydetti: ?Sadece bu tanıkların beyanları yok dosyada, başka tanıklar ve deliler de var. O dönemde gözaltına alınıp öldürülen kişilerin yakınlarının beyanları var. Dosyadaki diğer deliller; dosya raporu, olay yeri raporu, balistik inceleme, ekspertiz raporu bu tümü birlikte incelendiğinde beyanların gerçekten geri almış olması sonucu etkileyeceğini düşünmüyorum.?
(29 Mayıs 2010, 11:14)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER:
Gardiyandan ihbar: Temizöz´ü kurtarmak için kirli oyunlar oynanıyor
Kontrgerillacıların Albay´ı kurtarma operasyonu kayıtlara geçti
Ergenekon ve benzer davaları tanıkları deşifre ve tehdit ederek etkisiz bırakma gayretleri
Temizöz´le ilgili tüm manşetlerimiz
Cemal Temizöz iddianamesinin tamamı
Temizöz hakkında hazırlanan iddianame ve açılan dava haberimiz
TEMİZÖZ İDDİANAMESİNİN TAMAMINI OKUYABİLİR KELİME ARATABİLİRSİNİZ