Birleştirilen JİTEM davasına bakan Diyarbakır 6. Ağır Ceza Mahkemesi, bugün görülen ilk duruşmada daha önce talep edildiği halde sanıklar Ali Ozansoy, Hüseyin Tilki, Fethi Çetin ve Kemal Emlük´ün nüfus kayıtlarını mahkemeye göndermeyen İçişleri Bakanlığı´nı sert şekilde uyararak kayıtların ivedilikle gönderilmesini tekrar talep etti. İçişleri Bakanlığı, çeşitli yasa maddelerini gerekçe göstererek kimliği değiştirilen sanıkların kimliklerinin korunması amacıyla nüfus bilgilerinin mahkemeye gönderilemeyeceğini belirten bir yazıyı mahkemeye gönderdi. Ancak mahkeme heyeti, İçişleri Bakanlığı tarafından dosyadaki bazı sanıklarla ilgili kimlik bilgilerinin verilmemesinin, Anayasa´nın bazı maddelerine aykırı olduğunu belirtti. İçişleri Bakanlığı´nın, kimlik bilgilerinin verilmemesiyle ilgili gerekçesinin, ´kişilerin can ve mal güvenliği´ ile alakalı olduğunu dile getiren mahkeme, Anayasa ve kanunlarda suç işlediği iddia edilen kişilere dokunulmazlık ve koruma zırhının sağlanamayacağının açıkça ifade edildiğini hatırlattı. Çete kurup adam öldüren kişilerin Anayasa ve kanun hükümlerinin göz ardı edilerek mahkemeye bildirilmediğini belirten heyet, bu fiilin yasalara göre suç teşkil ettiğini anımsattı. Mahkeme heyeti, Anayasa ve TCK hükümleri göz önünde bulundurularak bahsi geçen sanıkların yeni kimliklerinin açık bir şekilde çok ivedi bir şekilde mahkemeye gönderilmesine karar verdi. Bütün sanıkların duruşma günü mahkemede hazır edilmesini de kararlaştırılan mahkeme, halen İsveç´te yaşayan PKK ve JİTEM itirafçısı Aziz Turan (Abdulkadir Aygan)´ın Türkiye´ye iade edilmesine de karar verdi. Sanıklar hakkında ´adam öldürmek için teşekkül oluşturmak´ suçundan her bir öldürme olayı için birer ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası isteniyor.
Mahkemeden İçişleri´ne uyarı: Çeteci katilleri derhal bildir!
Birleştirilen JİTEM davasına bakan Diyarbakır 6. Ağır Ceza Mahkemesi, bugün görülen ilk duruşmada daha önce talep edildiği halde sanıklar Ali Ozansoy, Hüseyin Tilki, Fethi Çetin ve Kemal Emlük´ün nüfus kayıtlarını mahkemeye göndermeyen İçişleri Bakanlığı´nı sert şekilde uyararak kayıtların ivedilikle gönderilmesini tekrar talep etti. İçişleri Bakanlığı, çeşitli yasa maddelerini gerekçe göstererek kimliği değiştirilen sanıkların kimliklerinin korunması amacıyla nüfus bilgilerinin mahkemeye gönderilemeyeceğini belirten bir yazıyı mahkemeye gönderdi. Ancak mahkeme heyeti, İçişleri Bakanlığı tarafından dosyadaki bazı sanıklarla ilgili kimlik bilgilerinin verilmemesinin, Anayasa´nın bazı maddelerine aykırı olduğunu belirtti. İçişleri Bakanlığı´nın, kimlik bilgilerinin verilmemesiyle ilgili gerekçesinin, ´kişilerin can ve mal güvenliği´ ile alakalı olduğunu dile getiren mahkeme, Anayasa ve kanunlarda suç işlediği iddia edilen kişilere dokunulmazlık ve koruma zırhının sağlanamayacağının açıkça ifade edildiğini hatırlattı.Çete kurup adam öldüren kişilerin Anayasa ve kanun hükümlerinin göz ardı edilerek mahkemeye bildirilmediğini belirten heyet, bu fiilin yasalara göre suç teşkil ettiğini anımsattı. Mahkeme heyeti, Anayasa ve TCK hükümleri göz önünde bulundurularak bahsi geçen sanıkların yeni kimliklerinin açık bir şekilde çok ivedi bir şekilde mahkemeye gönderilmesine karar verdi. Bütün sanıkların duruşma günü mahkemede hazır edilmesini de kararlaştırılan mahkeme, halen İsveç´te yaşayan PKK ve JİTEM itirafçısı Aziz Turan (Abdulkadir Aygan)´ın Türkiye´ye iade edilmesine de karar verdi.Sanıklar hakkında ´adam öldürmek için teşekkül oluşturmak´ suçundan her bir öldürme olayı için birer ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası isteniyor.
Diyarbakır´da 11 yıldır görülen JİTEM davası, 5 ´görevsizlik´ kararının ardından Özel Yetkili Mahkemeye gönderilmişti. Diyarbakır 6. Ağır Ceza Mahkemesi, gelen dosyayı, halen mahkemelerinde görülen ve sanıkları arasında ´Yeşil´ kod adlı Mahmut Yıldırım ile itirafçı Abdulkadir Aygan´ın bulunduğu davayla birleştirilmesine karar vermişti.Birleştirme kararından sonra JİTEM davasının ilk duruşması bugün görüldü. Duruşmaya, mağdur vekilleri avukatlar Tahir Elçi, Yavuz Barış, Serdar Çelebi ve Burhan Deyar katıldı. Mahkeme, her iki JİTEM davasının birleştirilmesiyle ilgili kararını okudu.
Devletin yasaların ardına saklamaya çalıştığı, hayata uyumlarını dert ettiği devlet tetikçileri..
İçişleri Bakanlığı katillerin yeni kimlik bilgilerini vermedi yasaların ardına sığınmaya çalıştı
Mahkemenin, bir önceki celsede sanıklar Ali Ozansoy, Hüseyin Tilki, Fethi Çetin ve Kemal Emlük ile alakalı İçişleri Bakanlığı´ndan istediği nüfus kayıtlarıyla ilgili yazıya cevap geldi.İşçileri Bakanlığı´nın cevabında, söz konusu sanıkların kimliklerinin değiştirildiği belirtildi. 4959 Sayılı Topluma Kazandırma Yasası´nın 5/2 maddesinde düzenlenen, alınacak tedbirlerin uygulanmasıyla kurum ve kuruluşların her türlü gizlilik kurallarına uymak zorunda olduğu belirtilen Bakanlık yazısında, aynı yasaya istinaden yürürlüğe giren yönetmeliğin 25. maddesinde ´değiştirilen kimlik bilgileri hakkında hiçbir kurum ve kuruluşlara kayıt ve bilgi verilmez´ hükmünün yer aldığı ifade edilerek, mahkemenin talebine olumsuz yanıt verildi.
Katillerin hayata uyumunu dert edinen devlet!..
Sanıkların, haklarında koruma tedbiri uygulandığı belirtilen cevabi yazıda, Haklarında koruma tedbiri uygulanmış bulunan bu şahıslar ve aileleri için gerektiğinde anılan kanun hükümleri doğrultusunda yüklü harcamalar yapıldığı, şahısların bu şekilde deşifre edilmesi, kanun kapsamında devletçe uygulanan tedbirleri de deşifre ettiği, yeni yaşama ve kimliklerine adapte olmuş bu şahıslar hakkında yeniden koruma tedbirine neden olduğu, şahıslar ve aileleri için yeniden kimlik değişikliği, iş değişikliği ve gerekirse fizyolojik görünüm değişikliği yapılması cihetine gidildiği, bunun da sosyal yaşama adapte olmakta zaten zorlanmış olan bu şahısların tekrar yeni bir hayata başlatma zorunluluğunu ortaya çıkartmak suretiyle, bu şahısların psikolojik olarak büyük sorunlar yaşamalarına neden olduğu, daha da önemlisi devletçe yapılan harcamaların çok büyük meblağlarda arttığı ve devlete olan güvenin azalmasına neden olduğu ifade edildi.
Mahkemeden çarpıcı uyarı: Katil çetecileri derhal bildir
Mağdur avukatı Tahir Elçi, dosya sanıkları ve JİTEM kurucuları olduğu ileri sürülen emekli askerler Ahmet Cem Ersever, Arif Doğan, Şaban Bayram, Hikmet Köksal ve iddianamede ismi geçen diğer askeri personel hakkında, 7. Kolordu Askeri Mahkemesi´nin herhangi bir işlem yapıp yapmadığının öğrenilmesini istedi. Avukat Barış Yavuz da hakkında yakalama emri bulunmayan dosya sanıkları hakkında yakalama emri çıkarılmasını talep etti.Taleplerden sonra kararı açıklayan mahkeme heyeti, İçişleri Bakanlığı tarafından dosyadaki bazı sanıklarla ilgili kimlik bilgilerinin verilmemesinin, Anayasa´nın 2, 5, 6, 9, 10, 11, maddelerine aykırı olduğunu belirtti. İçişleri Bakanlığı´nın, kimlik bilgilerinin verilmemesiyle ilgili gerekçesinin, ´kişilerin can ve mal güvenliği´ ile alakalı dile getiren mahkeme, Anayasa ve kanunlarda suç işlediği iddia edilen kişilere dokunulmazlık ve koruma zırhının sağlanamayacağının açıkça ifade edildiğini hatırlattı. Çete kurup adam öldüren kişilerin Anayasa ve kanun hükümlerinin göz ardı edilerek mahkemeye bildirilmediğini belirten heyet, bu fiilin yasalara göre suç teşkil ettiğini anımsattı. Mahkeme heyeti, Anayasa ve TCK hükümleri göz önünde bulundurularak sanıklar Ali Ozansoy, Hüseyin Tilki ve Kemal Emlük´ün yeni kimliklerinin açık bir şekilde çok ivedi bir şekilde mahkemeye gönderilmesine karar verdi. Bütün sanıkların duruşma günü mahkemede hazır edilmesini de kararlaştırılan mahkeme, halen İsveç´te yaşayan PKK ve JİTEM itirafçısı Aziz Turan (Abdulkadir Aygan)´ın Türkiye´ye iade edilmesine karar verdi. 7. Kolordu Askeri Mahkemesi´nde dosyadaki bazı sanıklarla ilgili görülen davanın akıbetinin sorulmasını da kararlaştıran mahkeme heyeti, duruşmayı 11 Haziran 2010 tarihine erteledi.Sanıklar hakkında ´adam öldürmek için teşekkül oluşturmak´ suçundan her bir öldürme olayı için birer ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası isteniyor. ( Cihan)
Davanın sanıklarından olan PKK itirafçısı Aygan´dan yeni açıklamalar
14 Mayıs 2010: JİTEM´in varlığının da sorgulandığı dava ile ilgili yeni açıklamalar yapan Aygan, Cihan Haber Ajansı´na verdiği röportajda kendisinin Türkiye´ye iadesi gibi konulara da açıklık getirdi. Aygan, Diyarbakır 6. Ağır Ceza Mahkemesi´nin, JİTEM davasında Suç örgütü kurup adam öldürmekle suçlanan 4 sanıkla ilgili İçişleri Bakanlığı´ndan kimlik bilgilerini istemesi üzerine, bakanlığın Bu adamlar için çok masraf yaptık, kimlik bilgilerini veremeyiz. cevabını çifte standart olarak yorumladı: Bizim kimlik bilgilerimizi ortaya çıkardılar, öbürlerinkini saklıyorlar... Aygan, halen kendi denetimlerinde olan kişilerin kimlik bilgilerinin mahkemeye verilmediğini savundu. Türkiye´ye iadesinin hangi ismiyle istendiği konusunda ise Aygan, Önce Aziz Turan ismiyle istediler. Daha sonraki gelen evraklarda Aziz Turan deyip parantez içinde Abdülkadir Aygan diye yazıp, iki isimle de istediler. dedi. İsveçli yetkililerin kendisini hangi isimle tanıdığının sorulması üzerine ise Aygan, Göçmen Dairesi ikisini de biliyor. Fakat burada geçerli isim Abdülkadir Aygan´dır. Zaten 2 yıl önce ben onu da değiştirdim, Cemil Aygan ismini aldım. şeklinde konuştu. Mahkemenin, iadesini tekrar istemesi konusunda ise Ne yapacaklarını bilmiyorlar. Bir şeyden tutturamıyorlar, daha sonra bir başka yerden tutturmaya çalışıyorlar. Bu bitecek, Burdur Davası´ndan, o da bitecek başka bir davadan isteyecekler. Daha önce de iade talepleri oldu ve reddoldu. Şimdi ne değişti ki? İçişleri Bakanlığı´ndan gelen iddialar burada çürütüldü. İsveç devleti de bu iddiaları 8-9 ay kadar araştırdı, neticede iademin yersiz olduğuna hükmetti. dedi.
´Kırca sorgulansaydı çok şey ortaya çıkacaktı´
İntihar eden Emekli Albay Abdülkerim Kırca´nın cenazesinde Genelkurmay başkanının çağrısı üzerine iadesinin talep edildiğini söyleyen Aygan, Açık söyleyeyim, ben yaşayacağım kadar yaşadım. Kendi aile problemlerimle uğraşıyorum. Ama oraya gittiğimde de pek yaşatacaklarını sanmıyorum. Çünkü tek canlı şahit benim; cesaret edebilen, belgeleriyle onların yalanlarını ortaya çıkarabilen... Diğer bilenlerin hepsi susuyor. dedi. Kendisinin iadesi konusunda üç eğilim olduğunu, bazılarının iade edilerek kendisinin ortadan kaldırılmasını istediğini, bazılarının kendisinin İsveç´teyken daha faydalı olabileceğini düşündüğünü söyleyen Aygan, birilerinin de kendisinin iadesi halinde orada iyi korunarak mahkeme süreçlerine faydasının olabileceğini düşündüklerini aktardı: Fakat koruma filan hikâyedir, görüyorsunuz; geçmişte onlar için ne kadar işler yapmış paşalara iğneyle mikrop aşılayarak hastanelerde onları süründürüyorlar. Bir ölmedikleri kaldı, ölseler ondan iyidir. Abdülkerim Kırca´yı da onlar felç etmişti, arkadan kurşunlayarak. PKK operasyonunda oldu dediler, yalandır. Bunu, onun yeğeni de, yakın çevresi de biliyor. Öldürmediler, onu öldürmüşten beter ettiler. Kırca, benimle birlikte aynı işlerin içindeydi. Eğer o sorgulansaydı, işin ucu en yüksek isimlere kadar çıkacaktı.
JİTEM davası zaman aşımına uğrayacak
Diyarbakır´daki yargılamanın 5 seferdir mahkeme mahkeme gezdiğini ve adeta top gibi dolaştırıldığını söyleyen Aygan, Birileri, bu davanın zaman aşımına uğrayıp gitmesini istiyor iddiasında bulundu. Şu an yargılanan kişilere de ceza verilecek durumun olmadığını söyleyen Aygan ekledi: Şimdi ben de gelsem, bana da ceza verecek durumda değiller, mevcut delillere göre... Olayın asıl faillerinin perdelendiğini ve birilerinin kurban olarak ileriye sürüldüğünü ileri süren Aygan, Yeşil ya da Ersever gibi olmadık kimselerin isimlerinin öne çıkarıldığını söyleyerek, Ben, Z.E´nin ismini veriyorum, başka isimler de veriyorum ama onlar bu yargılamada yoklar. Nasıl oluyor bu? diye sordu. Diyarbakır´daki davanın uzaması ve belirsizleşmesi konusunda Sanırım birileri işi sulandırıyor yorumunda bulunan Aygan, ortada Yeşil gibi bazı isimlerin dolaştığını söyleyerek, Cem Ersever diyorlar o yok, Muhsin Gül diye bir itirafçının adı geçiyor, o yok. Ben de buradayım. Yani, sanık listesinde 11 kişi var ama bunların hemen hemen yarısı yok ortada. Diğer yarısı görev başında, onların da kimlik bilgilerini vermiyorlar, onları kolluyorlar. Esas sorumluları ise davaya hiç katmıyorlar iddiasında bulundu. Görülen bu davayla ilgili çok daha büyük sorumluların olduğunu iddia eden Aygan, Zamanın Asayiş Komutanı´ndan tut, Olağanüstü Hal Bölge Valisi, zamanın Başbakanı, zamanın Kolordu Komutanı ve de buna daha kimler teşvik etmiş ve göz yummuşsa ve de finanse etmişse hepsi bu davada sorumludur diye konuştu. JİTEM davasında dönemin başbakanına kadar emir komuta zincirindeki herkesin davaya dâhil edilmesi gerektiğini yineleyen Aygan, Yargılama sonucunda ceza alır ya da almazlar o ayrı. Ama bunun bir vicdani sorumluluğu var. Çünkü 17 bin faili meçhulden bahsediliyor diye ekledi.
JİTEM´in varlığı resmen kabul edilmiyor, çünkü çember çok genişler
Aygan, Genelkurmay´ın ve Jandarma Genel Komutanlığı´nın, JİTEM davasıyla ilgili olarak JİTEM diye bir kurum yoktur cevabını vermesi konusunda ise şu iddialarda bulunuyor: Bu, güneşin balçıkla sıvanmaya çalışılması gibi bir şey. Açılsa, altından çok şeyler çıkar. Bu mevcut durumla kalmaz, çember genişler, işin ucu da dediğim yerlere varır. İş, generallere ve bölge valilerine ve de dönemin hükümetine varır. Genelkurmay´ın da zaten klasik bir üslubu var; çıktı law silahlarına ´boru´ dedi, ıslak imzalı evraklara ´kâğıt parçası´ dedi. JİTEM meselesinde de, Doğu bölgesinde görev yapmış olanlar bu işin içerisinde. Hatta Hasan Kundakçı Paşalar o dönemde Çiller´i destekledi ve ona oy vermemizi istediler. O dönemlerde Hanefi Avcı ve Cem Ersever´in birilerince uyarıldığını ve kendisinin buna şahit olduğunu söyleyen Aygan, Avcı´nın da kanunsuz işler yapanları uyardığını iddia etti.
Mustafa Özer olayında Emniyet göz yumdu
Emniyet içindeki bazı birimlerce JİTEM´e yoğun istihbari destek verildiğini anlatan Aygan, Yeri geldiğinde filan avukat şuraya geldi, gibi bilgiler Emniyet´ten geliyordu. Mesela Necati Aydın ve 2 sendikanın mahkemeye çıkarılıp serbest kalacağını Emniyet´teki bir komserden öğrenmiştik biz. dedi. Yine, dönemin Diyarbakır Barosu Başkanı Mustafa Özer´in arabasına bomba konulması olayında JİTEM´in iki aracının Emniyet güçlerince görüldüğünü, ardından Kurdoğlu Lojmanları´na girildiğini ve bütün bunlardan Emniyet´in haberdar olduğunu aktaran Aygan, kendisinin de bu olaya bizzat şahit olduğunu öne sürdü. Aygan, Susurluk ekibinin kendilerinden ayrı hareket ettiğini ifade ederken, Sadece bir kere Sedat Peker geldi. Ali Yıldız Binbaşı JİTEM Grup Komutanı idi ve onun karşısında önünü iliklemişti. Yeşil de öyle çeşitli kurumlardan güç olarak müstakil hareket ediyordu. Ama ortada ortak bir konsept vardı. şeklinde konuştu. Ergenekon davasıyla ilgili savcılıktan kendisine soru gelip gelmediği konusunda ise Maalesef halen gelmedi cevabını veren Aygan, bu konuda her türlü yardıma hazır olduğunu yineledi. ( Sonsayfa)
(11 Mayıs 2010, 13:51), son güncel.: (14 Mayıs 2010)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER:
Diyarbakır´daki JİTEM davaları birleştirildi
´JİTEM´in varlığını ispatlayan resmi belgeler´ konulu manşetlerimiz
JİTEM´le ilgili tüm manşetlerimiz
JİTEM´den bordrolu Abdulkadir Aygan hakkında geniş bilgi
JİTEM davası özel yetkili mahkemeye devredildi
JİTEM cinayetlerine mahkeme bulunabildi
JİTEM´ci Babat´ın itirafları mahkemede