İrtica ile Mücadele Eylem Planı isimli ´Islak imzalı´ belge üzerinde TÜBİTAK ve Adli Tıp Kurumu´ndan sonra Jandarma Kriminal Laboratuvarı tarafından yapılan 3. incelemenin ardından askeri savcılık 4. bir inceleme başlattı. Belge kurumdan kuruma dolaşırken bir süre sonra ´inceleme niteliğini kaybetmiş´, ´incelemeye esas olacak nitelikte özelliği kalmamıştır´ denileceği iddia ediliyor. Uzmanlar defalarca incelenmekten dolayı bir belgenin orijinal özelliğini kaybetme riski ile karşı karşıya olduğu uyarısını yapıyorlar.
Delil niteliği kaybolana kadar ´Islak İmza´ incelensin
İrtica ile Mücadele Eylem Planı isimli ´Islak imzalı´ belge üzerinde TÜBİTAK ve Adli Tıp Kurumu´ndan sonra Jandarma Kriminal Laboratuvarı tarafından yapılan 3. incelemenin ardından askeri savcılık 4. bir inceleme başlattı. Belge kurumdan kuruma dolaşırken bir süre sonra ´inceleme niteliğini kaybetmiş´, ´incelemeye esas olacak nitelikte özelliği kalmamıştır´ denileceği iddia ediliyor. Uzmanlar defalarca incelenmekten dolayı bir belgenin orijinal özelliğini kaybetme riski ile karşı karşıya olduğu uyarısını yapıyorlar.
Belge üzerinde daha önce yapılan üç inceleme de, imzanın Albay Dursun Çiçek´e ait olduğunu ortaya koyarken, askeri savcılığın Jandarma Kriminal Laboratuvarından yeni bir araştırma istemesi manidar bulundu. Askeri Savcılığın bu kararı ise, Albay Dursun Çiçek´in avukatı İrem Çiçek´in ´İrticayla Mücadele Eylem Planı´ üzerinde parmak izi, kağıt ve mürekkep incelemesinin yeniden yapılmasını talep etmesi üzerine aldığı öğrenildi. Vakit´e konuşan uzmanların son uyarıları ise, yeni bir planı önceden deşifre etti.
Çıkış yolu aranıyor
Eski Cumhuriyet Başsavcısı Reşat Petek, Adli Tıp Kurumu´nun kanunen kurulan resmi bilirkişi olduğunu belirterek, Jandarma ya da Emniyet kriminal elbette inceleme yapabilir ancak mahkemelerin teknik uzmanlık isteyen raporlarını Adli Tıp Kurumu veriyor. Yani dikkate alınması gereken rapor, Adli Tıp tarafından hazırlanmış olandır. Buna rağmen 4. incelemenin talep edilmesi ve bunun kabul edilmesi manidardır. Türkiye´de devam eden hiçbir davada Adli Tıp Kurumu tarafından verilen rapordan sonra üst üste inceleme yapılmamıştır. Kaldı ki artık bir değil 4. incelemeden söz ediyoruz. Burada çok açık bir çıkış yolu arandığı gözüküyor dedi.
Bu oyuna dikkat
Çıkış yolu arayanların aklından geçen yeni planı deşifre edecek şekilde açıklamalarda da bulunan Petek, Albay Çiçek imzalı belge gide gele orijinalinin başına bir şeyler gelecek. Gelmese bile bilinçli bir şekilde birileri tarafından şüpheler dile getirilecek. Şüphelerle birlikte de mahkemeleri etkilemeye yönelik kampanyalar başlatılacak. Dahası eğer bu belge kurumdan kuruma dolaşırken bir süre sonra ´inceleme niteliğini kaybetmiş´, ´incelemeye esas olacak nitelikte özelliği kalmamıştır´ denilirse de şaşırmam. Çünkü belge incelenmekten artık orijinal özelliğini kaybetme riski ile karşı karşıyadır diye konuştu.
Ünlü grafolog uyardı
İlk kez Savcı Petek´in gündeme getirdiği konuyu Vakit´e değerlendiren ünlü grafolog (Yazı Bilimci) Zeynep Bornovalı da, belge üzerinde defalarca inceleme yapıldığını hatırlatarak, İncelemeye tabi tutulan belgelerin aslının çok iyi korunması gerekmektedir. İncelemelerde de belgenin yıpranmaması için büyük özen gösterilmelidir. Belgenin taşınması esnasında meydana gelecek lekelemeler belgenin orijinalliğinin yitirilmesine neden olur. Belgeler taşınma ve korunma ortamlarından bile etkilenerek bozulabilir. Bu da devam eden soruşturmayı olumsuz yönde etkileyebilir. Sonuçta 3 önemli inceleme yapılmıştır. Halen bir inceleme yapılacaksa bundan sonra belgenin çok daha titiz şartlarda ele alınması gerekmektedir. Her inceleme ile belgenin orijinal ömrünün kısaldığı unutulmamalıdır uyarısında bulundu. ( Vakit)
Tüm kamuoyu ibretle seyrediyor: Kontrgerillacılar çıkış yolu arıyor
soruyu akla getiriyor: Mahkemeler şimdiye kadar Adli Tıp´ın raporlarına istinaden kararlar verdi ve sanıklar suçlu ya da suçsuzdur dedi. Buradaki olayda ise iki Adli Tıp raporu yeterli görülmüyor, üstelik Jandarma Kriminal de aynı sonuca vardığı halde. Eğer bu raporlar yeterli değilse daha önce mahkemelerin verdikleri ne kadar karar varsa onların da geçersiz olması gerekmez mi? O raporlara göre suçlu ilan edilenlerin tekrar mahkemelere başvurarak derin inceleme yani kağıt, tarih, parmak izi, zarf vb. vb. incelemesi isteme hakları doğmuyor mu? Albay´ın imza incelemesinin defalarca yapılmasına rağmen yeni incelemelerin yapılacağının açıklanmasının kamuoyunda oluşturduğu izlenimi eski Cumhuriyet Başsavcısı Reşat Petek net şekilde aktarıyor: ´Burada çok açık bir çıkış yolu arandığı gözüküyor.´
Genelkurmay Başkanı hala inanmıyor: ´Aslı var mı bugün de bilmiyoruz´
Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ ve Adli Müşavir Hıfzı Çubuklu dün Milliyet´ten Fikret Bila´nın sorularını cevapladı. Islak İmza konusunda önemli açıklamalar yapan Başbuğ´a sorulan sorular ve cevapları şu şekilde: Fikret Bila: Aslı İstanbul Başsavcılığı´na verildi ve Adli Tıp, sonra da Jandarma Kriminal Laboratuvarı ?İmza benziyor? dedi. Askeri savcılık yeniden soruşturmayı açtı. Bugün belgenin aslı elinizde mi? Başbuğ: Ha bugün var mı, yine bilmiyoruz. Yine ayrı bir konu. Yargı ortaya koyacak onu. Bilemiyoruz, iddia edilen belgenin fotokopisine dayanıyor bu süreçteki soruşturma.
Fikret Bila: İlave delilden neyi kastediyorsunuz? Yaptığınız açıklamada öyle demiştiniz. Başbuğ: Şimdi Askeri Savcılığın ve benim, yani fotokopiye belge dememiz mi bekleniyordu? Bunu mu diyecektik yani? Bakın bu nedenlerle 26 Haziran 2009 günü konuya ilişkin söylediğim sözlerin kelimesi, noktası, virgülü elimde. Çok net ve açık. Bu süreçle ilgili sorunuz varsa cevaplarım, yoksa adli müşavir Tuğgeneral Çubuklu´ya sözü bırakacağım. O son durumla ilgili neredeyiz, onu anlatacak. Genelkurmay Karargahı değil artık, Askeri Savcılık, aman bunu karıştırmayın. Çubuklu: Belge 16 Şubat 2010 tarihinde askeri savcılığa ulaştıktan sonra hemen aynı gün askeri savcılık tarafından kriminal inceleme yapılmak üzere Jandarma Kriminal Başkanlığı´na gönderilmiştir. Yani askeri savcılık buradan tekrar devam ediyor. Tabii ilk aşamada bir çok talep var bununla ilgili olarak, ama ilk aşamada imza tetkiki ile ilgili araştırma yapılıyor. En önemli konu o, imza ona mı aittir, değil midir? Eli mahsulü müdür, değil midir? Bu rapor gelince 25 Şubat 2010 tarihinde Askeri Savcılık bunun üzerine daha önce vermiş olduğu kovuşturmaya yer olmadığına yönelik kararını geri alıyor. Buna da yetkisi var. Jandarma kriminal raporu geldikten sonra; ama bu dediğim gibi ilk aşaması. Şimdi bunu geri aldıktan sonra yine askeri savcılık 1 Mart 2010 tarihinde askeri mahkemeden tutuklama talebinde bulunmuştur. O ilk rapora göre 1 Mart 2010 tarihinde Genelkurmay Başkanlığı´nca, askeri savcılık tarafından yürütülen faaliyetlere ilişkin kamuoyunu bilgilendirmeye yönelik bir açıklama yapılmıştır.
Başbuğ: Belge hasar görebilir. Parmak izi vb. incelemesi için sivil savcılardan izin bekleniyor. Onlar da artık izin vermeli değil mi?
Çubuklu: Islak imzasını taşıdığına ilişkin bazı delillerin mevcut olabileceğine binaen -bu da bir ihtimaldir, kesin değil çünkü-... Askeri Savcılık tarafından belgeye ilişkin sadece imza konusu değil, diğer bir çok suç delili incelemesi sürdürülmektedir. En önemli konulardan bir tanesi bu. Başbuğ: Kamuoyu net değildi. Bugün yavaş yavaş bazı bilgiler var. Onu çok net ifade etmek lazım. Çubuklu: En önemli konu askeri savcılığın yapmış olduğu soruşturma da kanun gereği çok gizli yürütülüyor. Gerçekten kolay kolay bir şey sızmıyor, dikkat ederseniz. Bu nedenle bunlar bilinmediği için bir şey yapılmadığı gibi zannedilebiliyor. Bunlar şunlar: Belgenin sayfaları üzerindeki tüm izlerin tespiti ve analizi. Parmak izi dahil. Başbuğ: Şimdi birinci olarak bu. Yani diyor ki bakın: Belge üzerindeki bütün izlerin tespit ve analizi. Şimdi burada kritik bir nokta var. Çubuklu: Kritik nokta şu: Kriminal Başkanlığı diyor ki, parmak izi araştırması belge üzerinde bazı hasarlar yaratabilir. Bu nedenle de askeri savcılık soruyor. Kime soruyor? Yargının elinde asıl bir tane belge var. Başbuğ: Yani jandarma kriminal askeri savcılığa diyor ki ?belge üzerindeki parmak izlerini araştırırım ama bunu yaptığım zaman belge üzerinde bazı hasarlar olabilir.? Çünkü kimyasal şey kullanıyorlar. Çubuklu: Askeri Savcılık da bunu İstanbul Cumhuriyet Savcılığı´na soruyor. Ayrıca da şüphelinin avukatlarına soruyor, ?Ne diyorsunuz?? diye. şimdi bu cevaplar bekleniyor. Aldığım bilgiye göre avukatlar ?Yapılsın? diyorlar. Ama öbür taraf önemli olan burada. Savcılık daha cevap yazmadığı için. Askeri savcılık kendinden bir karar veremez mi? Niye İstanbul Savcılığı´na soruyor? Çubuklu: Belge esas oradan geldiği için İstanbul Başsavcılığı´na soruyor. Başbuğ: Yarın öbür gün belgede bir hasar olursa o zaman askeri savcılık itham altında kalır. Çubuklu: Göndermeme gerekçelerinden bir tanesi de aşağı yukarı buydu. Başbuğ: Ben kanaat sundum diyor. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı da artık olumlu bakmalı, değil mi?
Mürekkep ve imza makinesi
Çubuklu: İkinci olarak imzanın taklit makinesi ile atılıp atılmadığı konusu. Araştırılıyor şu anda. Üçüncü olarak imzanın atılmış olduğu tarihin tespiti, ne kadar süre önce atıldığı konusu. Dördüncü olarak yazı ve imza mürekkeplerinin Genelkurmay Başkanlığı birimlerinde kullanılan ürünlerle uyum durumu. Beşinci olarak zarf ve ihbarcı subayı tarafından gönderildiği ileri sürülen diğer belgeler üzerindeki yazı ve parmak izlerinin incelenmesi. Daha önce talep edilen konular bunlar. Takdir edersiniz ki bu yöndeki incelemeler bir müddet daha devam edecektir.
Çubuklu: ´Dava açılmadan, bir subayın açığa alınması olmaz´ diye bilgilendirilmiştik; buna da bakanlık yetkilidir
Fikret Bila: Albay Çiçek´le ilgili olarak yürütülen askeri soruşturmanın görevi suistimal ve üstlerinde güveni sarsıcı hareketlerde bulunmaya dayandırıldığı yansıdı kamuoyuna. Bu bilgi doğru mudur? Çubuklu: Askeri mahalde işlendiği iddia edilen bir suç varsa böyle bir görevi olmayacağına göre bu görevi kötüye kullanma olur. Varsa böyle bir belge, olması düşünülemiyor... O da astlık - üstlük münasebetlerini bozucu bir durumdur ve 95. maddedeki hükümlere girebilir. ?Dava açılmadan, bir subayın açığa alınması olmaz? diye bilgilendirilmiştik; buna da bakanlık yetkilidir ama davanın açılmış olması gerekir gibi. Fikret Bila: O halde Albay Çiçek´in Deniz Kuvvetleri´ndeki görevi sürüyor mu? Başbuğ: Kanunun 65. maddesi var. 65. madde ?askeri personelin açığa alınması için usul kamu davasının açılması lazım? diyor. Kamu davasının açılması bir iddianın ilgili mahkeme tarafından kabul edilmesi demektir. Daha henüz öyle bir şey yok. Ama böyle bir şey olsa da ilgili makamların takdirine bağlı. O da Milli Savunma Bakanı´nın yetkisine bağlı değil mi?Başbuğ: Evet. ( Milliyet, 13 Mart 2010)
Islak imza ´kağıt parçası´ yapılacak
15 Mart 2010: Devletin üç kurumu millete komplo belgesinin altındaki imzanın albay Dursun Çiçek´e ait olduğunu söylemesine rağmen Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ´un açıklamaları kafaları karıştırdı. Daha önce belgeye kağıt parçası diyen Başbuğ´un söyledikleri yapılırsa belge gerçekten kağıt parçası haline gelecek. Çünkü belgede onlarca kişinin parmak izi bulunuyor. İrticayla Mücadele Eylem Planı´yla ilgili bugüne kadar 4 kurumdan rapor alındı. Emniyet, TÜBİTAK, Adli Tıp, Adli Tıp Üst Kurulu ve Jandarma Kriminal Dairesi. Söz konusu kurumların tamamı belgenin orijinal olduğunu, imzanın Dursun Çiçek´e ait olduğunu ve belgeye sonradan eklenen bir unsur bulunmadığını rapor etti. Ancak buna rağmen Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ´un dün Milliyet Gazetesi´ne verdiği röportajda ´çok yönlü soruşturmanın sürdüğünü´ açıklaması kafaları karıştırdı.Islak imzalı belgede parmak izi araştırması yapılacağını belirten Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ´un açıklamalarına adli tıp uzmanları ve hukukçular cevap verdi. Başbuğ röportajda parmak izi incelemesi yapmak için belgenin aslı üzerinde kimyasal işlemler yapılacağını bunun da belgeye zarar vereceğini söyledi. Adli Tıp Kurumu Başkanı Cengiz Haluk İnce de, orijinal belgede parmak izi araştırması yapılmasının belgede tahribata neden olacağı konusunda uyarıda bulundu. Cengiz Haluk İnce, parmak izinin ortaya çıkarılması için belge üzerinde iyot buharı gibi çeşitli kimyasal yöntemler kullanılacağını söyledi. İnce, emniyet, savcılık, Adli Tıp, askeri savcılık, jandarma kriminale gönderilen belgeye bir çok kişinin parmak izinin bulaştığına dikkat çekerek Belgeyi incelerken bütün uzmanlar o belgeye dokundular. Bulunması da çok zor dedi. İnce, Bu belgede parmak izi çıkmazsa biz bu belgeyi ret mi edeceğiz. Bizim verdiğimiz, jandarmanın verdiği raporlar ortada. Üç kuruma da gitti bu belge diye konuştu.Eski Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Ahmet Gündel ise, Çiçek´in parmak izi, mürekkebin ve kağıdın Genelkurmay´a ait olup olmadığı gibi araştırmalarla soruşturmanın çıkmaza sokulmaya çalışıldığını söyledi. Hiçbir soruşturmada yapılmayan detaylı işlemlerin Çiçek soruşturmasında yapıldığına da dikkat çeken Gündel, belgede hasar meydana gelse bile imzanın birçok kurum tarafından verilen raporla kesinleştiğini söyledi.
Genelkurmay, ´kağıt parçası´ dedi bir kere, o hale de getirecekler
Gültekin Avcı (Emekli Savcı): Askeri savcılığın yaptığı tamamen yetkisiz bir faaliyettir. İmzanın bu derece üzerine gidilmesinin Genelkurmay tarafından bir talimatla yapıldığını düşünüyorum. Bu konuda Genelkurmay içinde disiplinli ve sistemli bir hareket var. Zaten Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ, ´kağıt parçası´ dedi ve bunun sonrasında da geri adım atmadı. Herhangi bir açıklama da yapılmadı. Yani Genelkurmay bunu hala kağıt parçası olarak görüyor. Kağıt parçası seviyesine indirmek için de her şeyi yapıyor. Yani Genelkurmay´ın Ergenekon soruşturmasına olan tavrı ortaya çıkıyor. Islak imza gerçeğini yıpratacak. Dolayısıyla da Ergenekon soruşturmasını o alanda sekteye uğratacak bir gelişmenin peşindeler. Bu da Çiçek tarafından değil, Genelkurmay içinde üst kademe emirle yapılıyor.
Çıkış yolu arıyorlar, belgenin başına bir iş gelecek
Reşat Petek (Eski Cumhuriyet Başsavcısı): Türkiye´de devam eden hiçbir davada Adli Tıp Kurumu tarafından verilen rapordan sonra üst üste inceleme yapılmamıştır. Kaldı ki artık bir değil dördüncü incelemeden söz ediyoruz. Burada çok açık bir çıkış yolu arandığı gözüküyor. Albay Çiçek imzalı belge gide gele orijinalinin başına bir şeyler gelecek. Gelmese bile bilinçli bir şekilde birileri tarafından şüpheler dile getirilecek. Şüphelerle birlikte de mahkemeleri etkilemeye yönelik kampanyalar başlatılacak. Dahası eğer bu belge kurumdan kuruma dolaşırken bir süre sonra ´inceleme niteliğini kaybetmiş´, ´incelemeye esas olacak nitelikte özelliği kalmamıştır´ denilirse de şaşırmam. Çünkü belge incelenmekten artık orijinal özelliğini kaybetme riski ile karşı karşıyadır. ( Zaman, Taraf)
Delil Belgeye zarar vermek suçtur
Belgedeki parmak izlerinin araştırılması soruşturmanın ana konusu değil. Bu daha çok Genelkurmay´ın belgeyi sızdıranı tespit etmeye yönelik bir girişimi olarak görülüyor. Suça konu belgenin ana soruşturmayla ilgili olmayan bir konuda tahrif edilmek pahasına incelenmesi doğru değil. Çok önemli bir suç delilini sızdıranı bulabilmek için tahrif edilmesi kanuna aykırı. TCK´nın Suç delillerini yok etme, gizleme ve değiştirme başlıklı 281´inci maddesi de şöyle: (1) Gerçeğin meydana çıkmasını engellemek amacıyla bir suçun delillerini yok eden, silen, gizleyen, değiştiren veya bozan kişi altı aydan beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. (2) Bu suçun kamu görevlisi tarafından göreviyle bağlantılı olarak işlenmesi halinde verilecek ceza yarı oranında artırılır. Yani Genelkurmay Askeri Savcılığı´nın, göreviyle bağlantılı olarak bu suçu işlemesi halinde 7,5 yıla kadar hapis cezası olan bir suçu işlemiş olması gündeme geliyor. ( Zaman)
Orjinal belgeyi gönderen Subay haklı çıktı: Senaryolar aynen uygulanıyor
16 Mart 2010: Kurmay Albay Dursun Çiçek tarafından hazırlandığı Adli Tıp Kurumu, Emniyet, TÜBİTAK ve Jandarma tarafından tespit edilen ´Kaos belgesi´yle ilgili son tartışmalar akıllara İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı´na gönderilen bir ihbar mektubunu getirdi. ´Meçhul Subay´ rumuzu ile 2 Kasım 2009 tarihinde gönderilen e-mailde, belgedeki imzanın Dursun Çiçek´e ait olduğu kesinleşmesinden sonra yaşanabilecek olaylar, karargah içinde konuyla ilgili yapılan tartışmalara katıldığı anlaşılan subay tarafından sıralanıyordu. Söz konusu olayların tamamının bugün yaşanıyor olması dikkat çekiyor. İşte o e-maildeki ifadeler: Belge ile ilgili olarak yazıcı, kalem, mürekkep vb. tali unsurları ön plana çıkartılacak. Belgenin içeriğinden çok şekli unsurlarının kamuoyunda tartışılması sağlanacak. Belgeningerçekliğini ortaya koyan kişi ve kurumları yıpratılacak. Belgeyiyayınlayan ve savunan gazete ve gazeteciler belgenin gerçek olmadığına ikna edilecek, inanmayanlar yıpratılacak. İmza makinesi gibi argümanlara sarılarak kamuoyunda belgenin gerçekliğine olan inanç sarsılacak. Bu girişimlerle sonuç alınamaz ise askeri savcılık aracılığı ile suçluların sadece Dursun Çiçek ve alt kademe personel olduğu şeklinde karar aldırılacak. Bu personelin olabilecek en hafif suçlar ile cezalandırılması sağlanacak. Yargılamasürecinin, emir vererek, çalışmaları başlatan ve yönlendiren komuta kademesine sıçramasına engel olmak. ( Zaman)
(14 Mart 2010, 16:13), son güncel.: (16 Mart 2010)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER:
Islak İmzalı ´AKP ve Gülen´i Bitirme Planı´ manşetlerimiz
Islak direniş: Bir inat uğruna Ya Rab ne güneşler batıyor