Eski Ankara Cumhuriyet Savcısı Doğan Öz, 12 Eylül´den önceki sağ-sol çatışmalarının arkasında kontrgerilla olduğunu, onun da Özel Harp Dairesi´ne (ÖHD) bağlı faaliyette bulunduğunu tespit etti. Kontrgerillanın CIA ve İsrail gizli servisleri tarafından yönlendirildiğini Başbakan´a rapor etti. Öz, dava açmaya hazırlanırken 24 Mart 1978´de uğradığı suikast sonucunda hayatını kaybetti.
Savcı Doğan Öz: Kontrgerilla, Seferberlik Dairesi´ne bağlı
Eski Ankara Cumhuriyet Savcısı Doğan Öz, 12 Eylül´den önceki sağ-sol çatışmalarının arkasında kontrgerilla olduğunu, onun da Özel Harp Dairesi´ne (ÖHD) bağlı faaliyette bulunduğunu tespit etti. Kontrgerillanın CIA ve İsrail gizli servisleri tarafından yönlendirildiğini Başbakan´a rapor etti. Öz, dava açmaya hazırlanırken 24 Mart 1978´de uğradığı suikast sonucunda hayatını kaybetti.
Ankara Cumhuriyet Savcısı Doğan Öz, Gladyo´nun Türkiye´deki yapılanması üzerine giden ilk savcı olarak biliniyor. Deşifre ettiği kontrgerillanın son günlerde Seferberlik Bölge Başkanlığı´nda yapılan arama ile gündeme gelen Genelkurmay Harp Dairesi´ne bağlı olduğunu ortaya çıkardı. Öz, 24 Mart 1978´de uğradığı suikastta hayatını kaybetti. Öldürülmeden önce o dönemde sokakları kan gölüne çeviren sağ-sol çatışmalarının aynı kaynaktan beslendiğini belirledi. Terör saldırılarının yoğunlaştığı 1978´in Ocak ayında eşi Sezen Öz´e Soruşturduğum bazı olayların izi, devlet içinde üst makamlara kadar tırmanıyor. Korkmaya başladım. Ama üzerine gidilmesi lazım. diyordu. Öz, artan şiddet olaylarının arkasında ´demokrasi umudunu yok edip faşist bir düzen kurmayı amaçlayan kontrgerillanın bulunduğunu´ raporla Başbakan´a bildirdi.
Öz´ün iki sayfalık raporunda bugünün gelişmelerine ışık tutacak önemli notlar yer alıyor. Öz, sokakları hareketlendiren basit şiddet olayları gibi gözüken hadiselerin hedefinin hükümeti devirme amacı güttüğünü 1980 darbesine daha 2 yıl varken gördü: Yapılan aralıksız araştırmalarımız ve çalışmalarımız, yeni hükümet döneminde de sürüp giden, ilk bakışta can ve mal güvenliğini tehdit eder gibi görünen şiddet olayları ´anarşik eylemler´ olarak nitelenecek kadar basit değildir. Gerçekten de bütün olup biten şudur: Ülkemizde tek seçenek olarak ´Ecevit hükümeti ve onun demokrasiye bütün gerekçeleri ile işlerlik kazandıracağına olan umutları´ kitlelerde, Türkiye halkında yok etmek ve onun yerine faşist düzeni gündeme getirmek ve bütün unsurları ile yürürlüğe koymaktır. Öz, raporunda Gladyo´nun uluslararası bağlantıları hakkında bilgiler verirken kontrgerillanın CIA, AID, İran ve İsrail gizli servisleri tarafından yönlendirildiğini belirtiyor.
Rapora göre gizli yapılanma geniş halk kitlelerine dönemin siyasi partileri, milliyetçi işçi sendikaları, bazı işveren kuruluşları, esnaf dernekleri ve ülkücülere ait öğrenci birlikleri içinde yürüttükleri çalışmalar ile ulaşmaya çalışıyor. Öz, şöyle devam ediyor: Kontrgerilla, Genelkurmay Harp Dairesi´ne bağlıdır. Kontrgerilla il ve ilçelerde seferberlik işlemini yürüten kurum olarak askerlik şubelerince yürütülmektedir. Bu konuda en çok aşamalı eğitimden geçen astsubaylar kullanılmaktadır. Sivil güvenlik güçleri içinde ise MİT elemanları ve Birinci Şube görevlileri kullanılmaktadır. 1980 öncesinde yaşanan cinayetlere, şiddet ve anarşik eylemlere bu çerçeveden bakmak gerektiğini belirten Öz, raporunu şöyle tamamlıyor: Bazı goşist sol akımlar gerçek hedefmiş gibi gösterilerek, hedef saptırılarak sıkıyönetimi çağırma, seçimle, olmazsa darbeyle iktidar olma demokratik yaşama biçimini yok ederek halkı sömürme seçeneği tek seçenek durumuna getirilme çalışmasıdır yapılan. ( Zaman)
Savcı Öz´ün kontrgerilla raporu Habertürk´te
07 Ocak 2010:Öldürülen savcı Doğan Öz´ün eşi Sezen Öz, kocasının kontrgerillayla ilgili raporunu 1 Gün programında kamuoyuna sundu.Kontrgerilla örgütlenmesi üzerine araştırma yaparken 24 Mart 1978´de öldürülen Savcı Doğan Öz´ün eşi Sezen Öz, Habertürk´te Özge Özsağman´ın sunduğu 1 Gün programına katılarak kocasının öldürülmesi ve söz konusu araştırmasıyla ilgili önemli açıklamalarda bulundu. Öz programda eşinin, dönemin Başbakanı Bülent Ecevit´e sunmak üzere hazırladığı kontrgerillayla ilgili raporu da kamuoyuna sundu.Yıllarca içimizde çöreklenen bu acılar inşallah bitsin diyerek sözlerine başlayan Sezen Öz eşini söz konusu araştırmaya yönlendiren süreci şu sözlerle anlattı: Bir öğrencinin öldürülmesiyle ilgili soruşturmada sanığın ifadeleri sırasında fark ettiği özellikler oldu. Bunlar ifadelerinde kendilerini azmettirenleri söylemiyorlar fakat ne için öldürdüklerine de açıklama getirmiyorlar. Bunlar kafasını işgal ediyor. Eşi olmama rağmen bana da çok fazla açıklama yapmadı. ´Bu işlerin arkasında bir parti gözüküyor´ dediğim zaman ´çok çok ötelere gidiyor Sezen, çok tehlikeli´ dediği bir cümlesini çok net hatırlıyorum. Bir kez ben de korkuyorum´ dedi. Çok tehdit alıyordu.
Davayı takip etmememiz için uğraştılar
Öz eşinin ölümünden sonraki süreç ve davayla ilgiliyse şunları söyledi: Koşullar kötüydü. Kendi soruşturmasını yürüten tarafsız ve cesur bir insandı. Görevini tam layıkıyla yapan bir insandı. Ben bu rapora onu kaybettiğim zaman, adliyesindeki çekmecesindeki ne varsa getirmişlerdi, o zaman vakıf oldum. Okuduğumuz zaman o koşullarda birebir Doğan´ın öldürülme nedenlerinden biri olacağını da düşündüm. Ecevit´ten birebir randevu istedim. Sayın Ecevit beni karşıladı, ´böyle bir rapor çıktı´ dedim. Sayın Ecevit not aldı. Ondan sonra da ben bunun dile getirildiğini duymadım. Daha sonra öğrendiğime göre Doğan bu bilgiyi kendisi iletmişmiş Sayın Ecevit´e. Ben ona iletildiğini bilmiyordum. Ondan sonra uzun süre faile ulaşılamadı. Can Dündar da bunu Ecevit´e sormuştu. Ecevit de ´Doğan Öz´den de, başkalarından da bize bu şekilde bilgiler geldi´ demişti. Her duruşmaya gidişimiz bir olaydı. Kırmızı arabayla sanık İbrahim Çiftçi´nin annesini taşırlardı. Davayı takip etmememiz için uğraştılar. Arabamın lastiğini bıçakladılar. Dava sürecinde MİT´te Öz´ün dosyası var dendi. Davada sanık olan kişi Bahçelievler´de yedi TİP´li gencin öldürülmesi olayında da sanıktı. Ama bir el çekti.Sezen Öz bugünlerde kontrgerillayla ilgili tartışmalarla ilgili olaraksa sürecin olumlu ilerlediği yorumunu yaptı: Hukuk devletinde eğer bu kozmik odada bu tarz şeyler saklanıyorsa deşifre edilmesi gerekir. Bu gidişat doğru bir gidişattır ama bu acıyı yaşamamış insanlar ´aman oraya ellemeyin burayı ellemeyin´ diyorlar. Buna izin versinler de yargı süreci tamamlasın. O kadar güzel insanları kaybetti ki... Bu insanları öldürenlere de katil çocuğu diye damga vuruldu, onlar da mağdur durumdalar. Bütün bunlar demokrasi için, umuyoruz arkası iyi gelsin.
Raporda MHP ve CIA´nın adı geçiyor
Özge Özsağman programda Savcı Öz´ün iki sayfalık raporundan öne çıkan kısımlarını okudu. İşte rapordaki çarpıcı bölümler: Bütün çalışmalar içerisinde askeri ve sivil güvenlik güçleri vardır. Kontrgerilla Genelkurmay Harp Dairesi´ne bağlıdır. Kontrgerilla il ve ilçelerde seferberlik işlerini yürüten kurum olarak askerlik şubelerince yönetilmektedir. Bu konuda en çok aşamalı eğitimden geçen astsubaylar kullanılmaktadır. Sivil güvenlik güçleri içerisinde de MİT elemanları ve I. Şube görevlileri kullanılmaktadır. Her iki kesimde de gerillaya karşı eğitim (O inanç vardır ki goşist-sol hareketleri de bunlar yönlendirmekte sonra da bunlara karşı savaşım vererek tabanı kazanmakta ve demokrasiye karşı olan eğilimleri geliştirip örgütlemektedirler). (...)Bütün bu çalışmalar siyasal planda MHP ve onun kadrolarınca yönetilmektedir. (...) Gerçekten de yerel seçimlerde motorize güçlerce hareketli bir grup oluşturma ve kırsal kesimde yerel yönetimlerde kazanılan mevzilerle şimdiden iktidar olmanın gerekleri, iklimi ve ortamı yaratılmaktadır. (...) Bu genel çerçevede cinayetleri şiddet ve anarşik eylem nitelendirmelerini daha iyi anlamak olasıdır. Konuya bu kapsamda yaklaşılmadıkça, öncelikle can ve mal güvenliğini sağlamak, şiddet ve anarşi eylemlerini kaynağında kurutmak olanak dışı olduğu gibi demokrasiyi tek seçenek olmaktan çıkartarak bütün kurumlarıyla faşizmi kökleştirmek de gündeme gelecektir. Gerçekten de şiddete karşı halkı örgütleme, kitleler içinde şiddeti yoğunlaştırmamayla olanakladır. Bazı goşist-sol akımlar gerçek hedefmiş gibi gösterilerek, hedef saptırılarak sıkıyönetimi çağırma, seçimle, olmazsa darbeyle iktidar olma, demokratik yaşama biçimini yok ederek halkı sömürme seçeneği tek seçenek durumuna getirilme çalışmasıdır yapılan.? (...) Legal yan kuruluşlarda başarılı görünenler illegal çalışmalara yönelmektedirler. Bunlar bu işi aynı zamanda 10 bin TL´den başlayarak ayda 30 ila 40 bin TL´ye kadar varan aylık ücretler de almaktadırlar. Bunun için mali kaynaklar, okul ve yurtlardaki öğrencilerden alınan ayda 50 TL´lik ödentilerle bağışlar, mahalle esnafından ve küçük zanaatkarlardan alınan bağış ve ödentiler, işe yerleştirilenlerden alınan rüşvetler ya da maaşın belli bir miktarı, mahalle arasından evlerden alınan bağışlar, devlet ihalelerinden alınan yüzdeler, silah, afyon kaçakçılığıyla, beyaz kadın ticaretinden vurulan vurgunlar, bazı iş çevrelerinden alınan bağışlar, CIA, AİD ve SAVAK gibi kuruluşlardan yapılan desteklemeler. ( Habertürk)
(31 Aralık 2009, 11:55), son güncel.: (07 Ocak 2010)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER:
Özel Harp Dairesi ile ilgili manşetlerimiz
Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç´a yönelik suikast iddiası manşetlerimiz
Savcı Doğan Öz´den, Zekeriya Öz´e