İkinci Ergenekon davasının dün görülen 22. duruşmasında Ergenekon sanığı Birol Başaran darbe isteyen konuşmasından çark etti. Savunmasında Ergenekon sanık ve çevrelerinin bir süredir planlı olduğu açık olan sataşmalarına maruz kalıp çekilmeye zorlanan Hakim Sedat Haşıloğlu´na Başaran da sataştı, ancak öfkelenen hakimlerden cevabını aldı. Haşıloğlu´ndan özür dileyen Başaran hatanın eksik bilgiye dayanmaktan geldiğini belirtti. Ancak Hakimleri baskı altına alma çabalarını duruşmada devam ettirerek Haşıloğlu´na yüklenmeye devam eden Başaran´a bu kez diğer hakim Özese isyan etti.
Konuşurken mangalda kül bırakmıyordu mahkemede kıvırdı
İkinci Ergenekon davasının dün görülen 22. duruşmasında Ergenekon sanığı Birol Başaran darbe isteyen konuşmasından çark etti. Savunmasında Ergenekon sanık ve çevrelerinin bir süredir planlı olduğu açık olan sataşmalarına maruz kalıp çekilmeye zorlanan Hakim Sedat Haşıloğlu´na Başaran da sataştı, ancak öfkelenen hakimlerden cevabını aldı. Haşıloğlu´ndan özür dileyen Başaran hatanın eksik bilgiye dayanmaktan geldiğini belirtti. Ancak Hakimleri baskı altına alma çabalarını duruşmada devam ettirerek Haşıloğlu´na yüklenmeye devam eden Başaran´a bu kez diğer hakim Özese isyan etti.
Atatürk´ün arkasına saklandı: İşimize gelirse hukuk, gelmezse hukukdışı
İkinci Ergenekon davasının dün görülen 22. duruşmasında sanık kürsüsünde eski USİAD Genel Sekreteri ve eski Atatürkçü Düşünce Derneği Kadıköy Şube Başkanı Birol Başaran vardı. Başaran, 8 Şubat 2008´de Marmara Üniversitesi´nde ADD Kadıköy Şubesi tarafından düzenlenen ´Hukuk ve Siyaset Okulu´ konulu panelde darbe isteyen bir konuşma yapmasıyla gündeme gelmişti. Başaran, Türkiye´de hukuk dışına çıkılmasını önermiş ve Hukuk dışına çıkılacak günler geliyor diye düşünüyorum. Bazı durumlarda hukukun askıya alınmasında bir zarar yoktur diye düşünüyorum. Bunlardan bir tanesi de Atatürk´ün yaptığı devrimdir. Atatürk´ün hukuka çok bağlı olması için padişahın huzurunda selam durması gerekiyordu. Bir saatten sonra ´yok buraya kadar´ dedi. ´Ben padişahı tanımıyorum.´ dedi. Hukuk dışına çıktı. Ama ülkesini kurtardı. Hukuk ilkelerine saygı duyulması gerekenlerin affına sığınarak ben öyle düşünmüyorum. Ülke dara düştüğü zaman hukuk dışına da çıkılır diye düşünüyorum. demişti. Başaran´ın konuşması başta Şener Eruygur olmak üzere tüm salon tarafından dakikalarca alkışlanmıştı. Başaran, savunmasında bu konuya da değindi. Kendisi için her şeyin bu panelden sonra başladığını savundu. ´ADD ile olan tüm bağını 2005 yılında kopardığını ve bu tarihten sonra hiçbir ADD´nin kapısından içeri dahi girmediğini´ söylemesi dikkat çekti. Paneldeki konuşmasının yanlış anlaşıldığını savundu.
Kıvırtmaya gerek yok dedi kıvırttı, Eruygur´u korkaklıkla suçladı
Darbeden bahsetmediğini ileri sürerek, şunları söyledi: Kıvırtmaya gerek yok. Aklı başında olan herkes demokrasi ister. Türkiye´de 1980´den bu yana 30 yıldır darbe olmamış. Darbe yapılıp geçiyor. Şeriat ise kalıyor. İran´ı görüyoruz. ´Darbe mi şeriat mı´ dense darbe derim. Bu benim kişisel görüşüm. Bunu söyledim diye terörist olacaksam olayım. Söz konusu panelden sonra Şener Eruygur´la yaptığı ve iddianameye de giren telefon konuşmasını ise şöyle açıkladı: Panel ile ilgili çıkan haberler üzerine aradım. Adam zaten korkuyordu. Panelde boşboğazlık etmişim. Üzüldüm. ´Korkmayın, bir şey çıkarsa üzerime alırım´ dedim.
Kendini masum gösterip Mustafa Balbay taktiğine başvurdu
Birol Başaran´ın darbe planlarıyla ilgili söyledikleri de dikkat çekiciydi. 2003-2004 yıllarında darbe planlandığı yönündeki iddialar ile ilgili olarak şunları anlattı: İnsanlar toplanmış, ´işler iyi gitmiyor´ demiş. Velev ki insanlar (darbe yapmayı) düşünmüş. Ancak TCK´nın 36. maddesinde gönüllü vazgeçme var. 2003-2004 yıllarında hukukun dışına çıkılmış ise de vazgeçilmiş. 27 Nisan 2007´de muhtırayı veren belli. Kendi eliyle yazdığını söylüyor. Eğer darbe planları suçsa, açın davayı. Yaşar Büyükanıt orada dururken bize burada darbeci denilemez.
Baykal ve İstanbul Barosuna teşekkür
Birol Başaran, savunmasına başlamadan önce teşekkür etmek istediği bazı kişiler olduğunu anlattı. Ardından Bütün hayatım boyunca rakip olarak mücadele etmeme rağmen, bu davayı doğru anladığını ve desteğini verdiğini düşündüğüm Deniz Baykal´a teşekkür ediyorum. Desteklerinden dolayı İstanbul Barosu ve başkanı Muammer Aydın´a da teşekkür ediyorum. ifadelerini kullandı. (Zaman)
Hakim Haşıloğlu´na yapılan suçlama hakimleri kızdırdı, sabırla cevap verdiler
Başaran, soruşturma kapsamındaki tutuklamaların çoğunun üye Hakim Haşıloğlu tarafından yapıldığını söyledi. Bunun üzerine, Mahkeme Heyetine başkanlık yapan Hasan Hüseyin Özese, bunun Adalet Komisyonu tarafından belirlendiğini hatırlatarak, hakimlerin herhangi bir davaya bakma konusunda talepleri olamayacağını dile getirdi. Özese, ´Bu konuda araştırmalar doğru yapılmıyor. Bizim dışımızda, bize suçlama yöneltiliyor´ dedi. Sanık Başaran, ardından suçlamalarını sürdürmeye devam etti.
Bozacının şahidi şıracı: Diğer Ergenekoncunun iddialarıyla hakime yüklendi, çarketti: Eksik bilgilendirilmişim!
Birinci ´Ergenekon´ davasının tutuklu sanığı Ergün Poyraz´ın, tarikat bağlantısı olduğu öne sürülen 4 vakıfa ilişkin Haşıloğlu ile ilgili iddialarını tekrarladı. Bunun ardından söz alan Haşıloğlu, şimdiye kadar bu iddialara ilişkin hiç açıklama yapmadığını belirterek, ´Burada hakimler olarak, sanıkların dile getirdiği iddialara karşı peygamber sabrı gösteriyoruz. Suçlamalar da belli sınırlar içerisinde olmalı´ dedi.
Hakimleri baskı alma çabaları sürüyor: Atatürkçüleri Tarikatçılar yargılayamaz demek istiyorlar
Poyraz´ın bu yöndeki suçlamalarının Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulunda görüşüldüğünü belirten Haşıloğlu, Poyraz´ın bahsettiği vakıfların, Turgut Özakman´ın ´Çılgın Türkler´ kitabında geçen Durak Sakarya tarafından kurulduğunu kaydetti. Sakarya´nın soyadının Atatürk tarafından verildiğini ifade eden Haşıloğlu, şöyle devam etti: ´Başkentin Ankara´dan taşınması konusundaki tartışmalarda Atatürk´e kendisini siper etmiş biridir. Erzurum milletvekilidir ve benim de akrabamdır. Üveys Vakfı ve kast edilen diğer 3 vakıf bu insana aittir. Vakfın adında ´bin´ takısının geçmesi, bu vakfın tarikat vakfı olduğunu göstermez. O dönemlerde isimlendirmeler öyle yapılıyordu. Nitekim, benim dedeme Erzurum´da Haşilzade denirdi. Benim soyadım ise Haşıloğlu. Bundan dolayı bir vakfın tarikat vakfı olarak değerlendirilmesi insaflı değildir. Bir de bu vakıfların isimleri, kuruluş yerleri dikkate alınarak böyle isnatlarda bulunuluyor. Bu 3 vakıf Durak Sakarya´ya ait. Diğer 4. vakıfsa benim aileme aittir. 300 yılık bir vakıftır. Bir kadın vakfıdır. Kurban bayramlarında muhtaç insanlara vakıf evlatları eliyle et dağıtırlar. Bu bir gelenektir. Ben hala eğer bayramda Erzurum´daysam kendi elimle et dağıtımı faaliyetlerine katılırım.´ Bu açıklamaları şimdiye kadar yapmadığını kaydeden Haşıloğlu, ´Çünkü hakimlerin böyle bir zorunluluğu yoktur. Sadece suçlayanları insaflı olmaya davet etme adına ilk kez açıklama yapıyorum. Bir daha da yapmayacağım´ diye konuştu. Başaran da teşekkür ederek, bu konuda eksik bilgilendirildiğini söyledi. Hakim Özese, saatin geç olması nedeniyle tutuklu sanık Birol Başaran´ın savunmasına ara vererek, duruşmayı 17 Aralık Perşembe günü saat 09.30´a erteledi. ( Zaman)
Başaran, sivil toplum kuruluşlarının sevkinde etkin rol oynamış
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı´nca yürütülen Ergenekon davasının ikinci iddianamesinde, Şüpheli Birol Başaran, Ergenekon Silahlı Terör Örgütü´nün sivil toplum kuruluşlarının sevkinde etkin görevler aldığı bildiriliyordu. İddianamede Şüpheli Başaran´la ilgili olarak, ´Şüpheli Birol Başaran´ın Ergenekon Silahlı Terör Örgütü´nün sivil toplum kuruluşlarının sevk ve organizesi içinde etkin görevlerde bulunduğu, ticari şirketi vasıtasıyla Ergenekon tarafından desteklenen gazete ve derneklere maddi yardımlarda bulunduğu, yukarıda mevcut inceleme tutanaklarından anlaşıldığı üzere örgüte finansal olarak da katkı sağladığı, darbeye teşvik amaçlı olarak ADD tarafından düzenlenen toplantılarda yürütme organını devirmeye teşebbüs amaçlı eylem ve fiillerde bulunduğu anlaşılmakla, şüphelinin yukarıda açıklanan eylemleri gereğince TCK´nun 314/2, 312/1 ve 313/1 ve 3713 sayılı Kanunun 5, TCK´nun 53, 58/9, 63 maddeleri gereğince cezalandırılması talep edilmiştir.´ denilmişti. Birol Başaran, ´Hukuk dışına çıkılacağı günler geliyor diye düşünüyorum. Bazı durumlarda hukuk askıya alınabilir.´ şeklindeki konuşması ile tepki çekmişti.
Birol Başaran: Biz devrimciyiz, devireceğiz
Başaran, ADD´nin düzenlediği toplantıda Türkiye´de mevcut yasal düzeni bozmayı hedefleyen birbirinden korkunç açıklamalar yapmıştı: Hukuk dışına çıkılacağı günler geliyor diye düşünüyorum.. Bazı durumlarda hukukun askıya alınmasında bir zarar yoktur diye düşünüyorum.. Orduyu çağıralım, ordu darbe yapsın falan... Şu anda zamanı değil. Niye zamanı değil? 5 yıl boyunca AKP hükümetinin bütün vatan hainliğini ve ülke satmasını gördükten sonra ülkeyi tekrar şu anda elimize alırsak krizi elimizde buluruz. Böyle bir problem var. Lütfen bu yüzden... Türk ordusu biraz kenarda dursun o ne yaptığını bilir.
´Eksik bilgilendirilmişim´ deyip teşekkür etmek zorunda kalan Ergenekoncuların bir hamlesi daha kof çıktı. Bakalım sırada hangi ´eksik bilgiye dayanan´ iddia var?..
Ergenekoncular anlaşılan Hakim Haşıloğlu´ya kafayı fena takmışlar, planlı şekilde peşpeşe iddialarla onu baskı altına almaya çalışıyorlar
Ergenekon sanık ve çevreleri hakimlerin çekilmesi için defalarca yaptıkları başvuruların reddedilmesi üzerine taktik değiştirdikleri, Mahkeme Başkanı Köksal Şengün´ü iyi adam diğer iki hakimi ise kötü hakim göstermeye çalıştıkları, sitemizde daha önce sıraladığımız çok sayıdaki örneklerden anlaşılıyordu. Bu taktiğe uygun olarak Ergenekoncuların bir süredir davaya bakan hakim heyetinden Sedat Haşıloğlu´na yoğunlaştıkları görülüyor. Çeşitli iddiaları bir bir gündeme getiren sanık ve çevreleri, baskı altına almaya çalıştıkları Haşıloğlu´nun heyetten çekilmesi için gayret ediyorlar. Önce Çatalca´da ucuz taşınmaz satın almak için yetkililere baskı uyguladığını iddiasını CHP´lilere dayanarak ileri sürmüşler ve Haşıloğlu´nun davadan çekilmesini istemişlerdi. Ancak bu talebin reddedilmesi üzerine son olarak Haşıloğlu´nun 4 adet tarikatçı vakfın sahibi olduğu iddiasını Ergenekon sanığı Ergün Poyraz´a dayandırarak ileri sürdüler. Ancak bu iddiaya sinirlenen Haşıloğlu´nun iddia konusu vakıflar hakkında ayrıntılı bilgi vermesi üzerine özür dileyen sanıklar, eksik bilgilendirildiklerini iddia ettiler. Ancak sanıkların iddiaları durmadı. Aynı duruşmanın devamında, Ergenekon soruşturması kapsamındaki tutuklamaların çoğunun üye Hakim Haşıloğlu tarafından yapıldığını söyleyen sanıklara bu kez, mahkeme heyetinin diğer üyesi Hasan Hüseyin Özese isyan etti. Bunun Adalet Komisyonu tarafından belirlendiğini hatırlatarak, hakimlerin herhangi bir davaya bakma konusunda talepleri olamayacağını dile getirdi. Özese, ´Bu konuda araştırmalar doğru yapılmıyor. Bizim dışımızda, bize suçlama yöneltiliyor´ diyerek Ergenekoncuların art niyetlerini ortaya koydu.
Sırıtan taktik: Tüm hakimleri düşüremiyorsak teker teker deneyelim belki davadan çekilirler
22. Duruşmada Hakim Haşıloğlu´na Ergenekon sanıklarınca yüklenilmesi aslında ilk değil. Birinci davanın 7 Aralık´taki duruşmada da İşçi Partililerce Haşıloğlu´nun maddi menfaat temin etme amacıyla yetkililere baskı uyguladığı iddia edilmiş ve davadan çekilmesi istenmişti. İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi´ndeki duruşmada söz alan tutuklu sanık İP Genel Başkanı Doğu Perinçek´in avukatı Mehmet Cengiz, üye hakim Sedat Sami Haşıloğlu ile ilgili kendilerine yeni bilgi ve belgelerin ulaştığını ifade ederek, ´buna ilişkin dosyanın Adalet Bakanının masasında olduğunu´ savunmuştu. Haşıloğlu´nun Çatalca Sulh Ceza Mahkemesi´nde görevli olduğu sırada eşinin dayısı Eyüp Aytemur adına Çatalca İcra Müdürlüğü´nden ucuz taşınmaz satın alma girişiminde bulunduğunu ifade eden Cengiz, bu amaçla Çatalca İcra Müdürüne ´baskı uyguladığını´ öne sürdü. Cengiz, 14 Mayıs 2007 tarihindeki taşınmaz için yapılan ihaleye katılarak 120 bin TL bedeli Haşıloğlu´nun ödediğini, bunun için 40 bin doları kuyumcudan bozdurduğunu savunarak, ardından bu taşınmazın üzerine yapılacak olan inşaat ruhsatının iptal edildiğini kaydetti. Cengiz, ´Taşınmazın yasa gereği yeniden satışa çıkarıldığını duyan Haşıloğlu´nun, bir yargıç olarak bu gibi durumlarda ödenen teminatın iadesinin yasaya göre mümkün olmadığını çok iyi bildiği halde tayin edildiği Beşiktaş Adliyesi´nden Çatalca Adliyesi´ne gelmiş, İcra Müdürünü çağırmış, onu, memurları dışarı çıkartıp boşalttığı savcılık katındaki bir odaya kapatarak, ´Satış kararı vermişsin, aynı gün seni görseydim öldürebilirdim. Bu gün teminatı geri vereceksin, yoksa tayin telin yarın elinde olur. Ben şimdiye kadar istediğim yerde çalıştım. İstediğim kişiyi istediğim yerde çalıştıracak ve istediğim yerde çalışacak kadar kuvvetliyim´ diyerek tehditte bulunmuştur´ dedi.
Kendim için istiyorsam namerdim: İşçi Partililer iddiaları için CHP´yi referans göstermiş endişelerinin de kamuoyu adına olduğunu iddia etmişti
İcra Müdürünün bu olayın ardından Gaziantep´e sürüldüğünü ifade eden Cengiz, saptadıkları bu olguları değerlendirmesi amacıyla Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu´na başvurduklarını, konunun da CHP´li bazı milletvekilleri tarafından soru önergesi şeklinde TBMM gündemine getirildiğini anlattı. Cengiz, Haşıloğlu´nun fiilinin kamuoyu tarafından da öğrenildiğini belirterek, bu durumun, yalnız kendi güvenlerinin kaybolmasına değil, kamuoyunda da Haşıoğlu´na karşı ciddi kuşkular duyulmasına yol açtığını savundu. Cengiz, Haşıloğlu´nun davadan çekilmesini istedi. Ancak Haşıloğlu bu talebi reddetti. Hakimi düşürmeyi başaramayanlar Başaran eliyle yeni hamle yaptılar ancak yine başaramadılar. Peşpeşe iddialar ortaya atıp hakimleri karalamaya çalışmaları Ergenekon sanıkları ve çevrelerinin duruşmalarda suçlarının bir bir delillendirilmekte olduğunu görerek davadan ümitlerini kaybettiklerine bir işaret olarak değerlendiriliyor.
(16 Aralık 2009, 11:32)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER:
Ergenekon soruşturmasını/davasını akamete uğratma girişimleri