NTV´ye sızdırılan haberde İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı Aykut Cengiz Engin´in Ergenekon kapsamında dinlendiği iddia edildi. Sebebi örgütün yargıya sızmak için yoğun çaba sarfetmesi. Aynı saatlerde bir başka iddia daha ileri sürüldü. Bu iddiaya göre, Yargıtay´ın santrali ve dolayısıyla tüm Yargıtay hakimlerinin telefon görüşmeleri de yasa dışı şekilde Ergenekon bağlantısı şüphesiyle Adalet Bakanlığı´nca dinletilmişti.
TİB baskıncıları gizli dinlemeleri deşifre etmeye başladı
NTV´ye sızdırılan haberde İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı Aykut Cengiz Engin´in Ergenekon kapsamında dinlendiği iddia edildi. Sebebi örgütün yargıya sızmak için yoğun çaba sarfetmesi. Aynı saatlerde bir başka iddia daha ileri sürüldü. Bu iddiaya göre, Yargıtay´ın santrali ve dolayısıyla tüm Yargıtay hakimlerinin telefon görüşmeleri de yasa dışı şekilde Ergenekon bağlantısı şüphesiyle Adalet Bakanlığı´nca dinletilmişti.
İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı Aykut Cengiz Engin´in Ergenekon soruşturması kapsamında hakim kararıyla dinlendiği iddia edildi. NTV´nin haberine göre Adalet Bakanlığı başmüfettişlerinin talebi üzerine özel yetkili İstanbul 11. Ağır Ceza Mahkemesi´nden dinleme kararı alındığı öne sürüldü. Sincan 1. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı Osman Kaçmaz´ın kararıyla oluşturulan Sulh Ceza Hakimi Hayri Keskin Başkanlığı´ndaki bilirkişi heyetinin Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı´na yaptığı baskında Engin´in de dinlendiğini tespit ettiği belirtildi. Adalet başmüfettişlerince İstanbul 11. Ağır Ceza Mahkemesi´ne gönderilen yazıda Ergenekon terör örgütünün yargıya da sızma konusunda yoğun çaba sarf ettiği ve bunların ortaya çıkarılması için iletişim tespitinin yapılmasının gerektiği vurgulandığı ifade edildi. Bu kapsamda Engin´le birlikte geçtiğimiz günlerde emekliye ayrılan Bakırköy Basın Savcısı Ali Çakır´ın da dinlendiği aktarılırken Ergenekon´la irtibatı olabileceği gerekçesiyle haklarında 3 ay süreyle dinleme kararı alındığı kaydedildi. Belgede başsavcı olduğu belirtilmeden Engin için ?Aykut Cengiz Engin isimli şahıs? ifadesi kullanılıyor. Adalet Bakanlığı Teftiş Kurulu´nun isteği üzerine telefonlarının dinlendiği ortaya çıkan İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı Aykut Cengiz Engin, konuyla ilgili belgeleri inceleteceğini söyledi. NTV´ye konuşan Engin, ?Bundan sonra ne yapacaksınız, savcıların yeri değişebilir mi ya da açığa alınabilirler mi? soruları karşısında, ?Savcıların bu kararla ilgisi yok. Adalet Bakanlığı müfettişleri tarafından alınmış bir karar? dedi. Dinlemenin sebep ve nedenlerini araştırıp gerekli işlemlerde bulunacağını belirten Engin´in dava açabileceği ileri sürülüyor. Adalet Bakanı Sadullah Ergin ise konuyla ilgili bilgisinin olmadığını söyledi. Ergin, dinleme iddialarıyla ilgili gerekli araştırmayı yapacaklarını söyledi.
Yarsav ve Kaçmaz´ın başını çektiği Kontr-Ergenekon operasyonu şimdilik başarıyla ilerliyor...
Kontrgerilla en sert direnişi yargıda gösteriyor
Ergenekon soruşturmasıyla ilgili olabilecek çok gizli dinleme bilgilerinin Ankara Hakimi Hayri Keskin tarafından medyaya sızdırıldığı iddia ediliyor. TİB´deki gizli dinlemelerin mahkeme kararıyla yapılmaması olasılığının kesinlikle olmadığı, böyle bir şey olduysa bile bu son tartışmalarla bunun zaten ortaya çıkacağı, ancak mahkeme kararlarına dayanan bilgilerin deşifresinin de suç olduğu bildiriliyor. Her ne kadar Ergenekon savcılarınca değil Adalet Bakanlığı müfettişlerince de yapılıyor olsa bazı hakim ve savcıların 2008´den beri dinlenmesinin Ergenekon kapsamında olduğu Adalet Bakanlığı´nca açıklanmıştı. Bu gizli dinleme bilgileri henüz soruşturma safhasında ve iddianameye bile yansıtılmış değil. Bu bilgilerin deşifre edilmesiyle Ergenekon soruşturması zarar görebilir. İşte güya Yarsav başkanı Eminağaoğlu´nun Ergenekon kapsamında yasadışı şekilde dinlenip dinlenmediğini ortaya çıkartmak amacıyla Sincan Hakimi Osman Kaçmaz eliyle organize edilen Kontr-Ergenekon operasyonu, Yarsav başkanının yasal dinlendiğinin anlaşılmasıyla resmi olarak bitmesi gerekirken ele geçirilen diğer bilgilerin tahmin edildiği gibi medyaya servis edilmeye başlandığı görüldü.
TİB baskınının amacı dinlenen hakim ve savcıların isimlerini deşifre etmekti, Yarsav bahane oldu
Osman Kaçmaz´ın Okyanus çetesine bilgi sızdıran savcı arkadaşını dinlendiği konusunda uyardığı ortaya çıkmıştı. Kaçmaz´ın bu muhbirliği belgelendi, hakkında dava açılarak hakimlikten ihracı istendi. İşte bu örneğin de gayet güzel gösterdiği gibi TİB baskınında asıl amacın Yarsav başkanının dinlenip dinlenmediğini tespit değil, Ergenekon kapsamında dinlendiği ileri sürülen çok sayıda hakim ve savcının adının ortaya çıkarılıp kendilerinin uyarılması olduğu iddia edilmişti. Bu iddiayı doğrulayan ilk gelişmeler, İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı Engin ile Yargıtay´ın telefonlarının yasadışı şekilde dinlendiği iddialarının NTV´de haber olarak yeralması oldu. Yasal gizli bilgilerin deşifre edilmesinde rol alan Sincan Hakimi Osman Kaçmaz, Yarsav Başkanı Ömerfaruk Eminağaoğlu, Ankara Hakimi Hayri Keskin ve onun tayin ettiği bilirkişilerin ´örgütlü´ suç işlediğine dikkat çekiliyor. İddialara göre TİB baskınıyla amaçlanan zaten Ergenekon soruşturmasını bir şekilde durdurmak, hiç olmazsa olmazsa yavaşlatmak ve kamuoyunda soruşturmaya karşı kafa karışıklığı oluşturmaktı.
Yargıtay´ı dinleme kararını kimin verdiği ortaya çıktı: İstanbul 10. Ağır Ceza
Yargıtay´ı dinleme kararı ile ilgili yeni bir gelişme yaşandı. Dinleme kararını kimin verdiği ortaya çıktı. Karar 3 Kasım 2008´de İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından verilmiş. Yargıtay Başkanlar Kurulu, Yargıtay telefonlarının dinlenildiğine ilişkin Sincan Cumhuriyet Başsavcılığından gelen belge üzerine ön inceleme kararı aldı. Yargıtay Birinci Başkanlığı, Sincan Birinci Ağır Ceza Mahkemesi´nin kararı doğrultusunda Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı´nda yapılan inceleme sonunda hazırlanan raporu Sincan Cumhuriyet Başsavcılığından istemişti. Alınan bilgiye göre, istenen belgelerin Yargıtay´a ulaşmasının ardından, bugün saat 13.30´da başlayacağı bildirilen Yargıtay Başkanlar Kurulu toplantısı erken saate alındı. Toplantıda, konuyla ilgili ön inceleme yapılmasına karar verildi. Kurul, ön inceleme raporunun tamamlanmasının ardından önümüzdeki günlerde yeniden toplanacak.
Dinlemeleri Ergenekon savcıları istemedi
İddialara göre, Adalet Bakanlığı, soruşturma evrakını Ergenekon savcılarına gönderdi, ancak dinleme faaliyetine son vermedi. Ergenekon savcıları, Eminağaoğlu dışındaki isimlerin Ergenekon´la bağlantısı olmadığını, Eminağaoğlu dahil birinci sınıf yargıçlar hakkında işlem yapma yetkisi olmadığını belirterek, dosyayı tekrar Adalet Bakanlığı´na gönderdi. Bakanlık, buna rağmen, 18 Ocak 2009 tarihinde ´soruşturmayı siz yürüteceksiniz´ diyerek, dosyayı yeniden Ergenekon savcılarına iletti. Ancak savcılar Fikret Seçen ve Ercan Şafak, nisanda Bakanlığa gönderdikleri fezlekede aynı gerekçelerle Eminağaoğlu dışındaki hakim ve savcılar hakkında soruşturmayı yürütemeyeceklerini bildirdi.
15.20: FLAŞ!!! Sincan hakimi Osman Kaçmaz, TİB´de tekrar geniş inceleme ve bilgisayarlara el konulmasını istedi
Sincan 1. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı Osman Kaçmaz Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı için tekrar geniş inceleme ve TİB´deki bilgisayar disklerine el konulmasını istedi. Sincan 1. Ağır Mahkemesi Hakim Osman Kaçmaz, TİB (Telekominükasyon İletişim Başkanlığı)´deki bilgisayarlara el konulmasını istedi. Yeni incelemeye de güvenlik güçleri ile gidileceği bildirildi. Sincan 1. Ağır Ceza Mahkemesi, Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı (TİB) ´HTS´ kayıtlarının yeniden incelenerek, bunlara ilişkin mahkeme kayıtlarının olup olmadığının tekrar araştırılmasını istedi. Ankara 1. Sulh Ceza Mahkemesi hakimi ve refakatindeki bilirkişi heyeti, 5 Kasımda tespit ve keşif yapmak üzere TİB´e gitmişti. Alınan bilgiye göre, Sincan 1. Ağır Ceza Mahkemesi, heyetin TİB görevlilerince engellendiği ve bu nedenle çalışmaların yapılamadığı gerekçesiyle tespitin yenilenmesine karar verdi.
15.55: TİB Başkanı açıklama yapacak
Sincan hakimi Osman Kaçmaz´ın TİB´te tekrar arama yapılmasına ve bilgisayarlara el konulmasına karar vermesi üzerine TİB Başkanı Fethi Şimşek 17:30´da basın toplantısı düzenleyecek.
17.35: TİB Başkanı: Yargıtay´la ilgili hiçbir dinleme yapılmadı
TİB başkanı Fethi Şimşek şunları söyledi: Özellikle son bir haftadır kamuoyunu meşgul eden dün akşam saatlerinden bu yana artarak devam eden tartışmalar nedeniyle karşınızdayız. 23/7/2006 tarihinde faaliyete başlamıştır. Sık sık altını çizmekteyiz. TİB´de, kesinlikle dinleme yapılmamaktadır. Dinlemeler ceza soruşturmaları kapsamında soruşturma mercilerince yapılan talepler üzerine, mahkemelerce verilen kararlarda aidiyet numaraları belirtilen adli kolluk yetkililerince kendi birimlerinde yapılmaktadır.TİB´de, kesinlikle dinleme yapılmamaktadır. Dinlemeler ceza soruşturmaları kapsamında soruşturma mercilerince yapılan talepler üzerine, mahkemelerce verilen kararlarda aidiyet numaraları belirtilen adli kolluk yetkililerince kendi birimlerinde yapılmaktadır. Hakim kararı olmadıkça 24 saat içinde hakim kararı alındıktan sonra savcı emri olmadıkça hukuken dinleme mümkün değildir. Kim bunu yapmışsa suç işlemiş olur. Başkanlığımıza haber verilerek gelinen ve keşif işlemleri sonunda hukuka aykırı bir durum olmadığı belirlenmiştir. Yapılan tespit işlemlerinde Yargıtay 1. Başkanlığı´na ait birimlerin dinlendiği haberleri her yerde yer almaya başlamış ve bilgi kirliliği yaşanmıştır. 5/11/2009´da yapılan incelemede Yargıtaya ait olduğu iddia edilen sabit telefonlardan biri ile ilgili olarak hiçbir dinleme işleminin yapılmadığı, diğer sabit telefon numarasıyla ilgili olarak hakim kararı bulunmasına rağmen kullanılan santralin özelliği nedeniyle dinleme işlemi gerçekleştirilmeden talep eden birimin yazısı ile sonlandırıldığı, hiç bir dinleme işlemi gerçekleşmediği anlaşılmıştır. Keşif tutanağında da bu hususlar yer almaktadır. Gazetecilerin soruları ve TİB Başkanının cevapları şöyle:
Santralin dinlenmesi mümkün müdür? Yeni bir inceleme yapılacağı söyleniyor. İzin verilecek mi? Kurumdan disk, cd gibi dökümanlar çıkarılabilecek mi? Dava süreci başlatacak mısınız?
Bazı hususlar yargıya intikal etti. Onlardan yanıt veremeyeceğiz. Geniş inceleme konusunda karar ya da talep gelmedi. Santrallerin dinlenmesi konusu sonuç olarak yapılan incelemede Yargıtay´a ait olduğu iddia edilen telefonlarla ilgili olarak dinleme yapılmadığı ortaya çıktı. Soruşturma usülleri, kamu görevlisi ya da değil takdir edecek mercii Cumhuriyet Başsavcılığı. Biz sadece kararlara bakarak inceleme yapıyoruz. Takdir hakkı cumhuriyet savcılarımıza aittir. Bize intikal eden sadece dinlemeye ilişkin hakim kararıdır.
Dinleme yapılmadığından bahsettiniz. 10. Ağır Ceza Mahkemesi´nin 3/11/2008 kararı var, Adalet Bakanlığı müfettişleri 22/12/2008´de geri çekiyor. Sabit telefon dinlendi mi dinlenmedi mi?
Kullanılan santralin özelliği nedeniyle dinleme işlemi gerçekleştirilememiş, hiçbir ses intikal etmemiştir. Adalet Bakanlığı müfettişlerinin sonlandırma işlemi tamamen kendi takdirlerine aittir.
Yargıtay Başkanlığı´na rapor iletildiği söylendi. Gerçeker de inceleme yaptıklarını söyledi...
Bu da kendi takdirleridir. Nasıl uygun görürlerse o yapılmalıdır.
Yeni incelemeye izin verecek misiniz?
Herşey hukuk çerçevesinde olacaktır. Sincan Ağır Ceza Mahkemesi dinlensin diye bir karar olamaz. Öyle bir şey yok... Dijital santralden telefonun kayıtlarının silinmesi gibi bir durum kesinlikle olamaz... İki adet telefonla ilgili iddialar ortaya atıldı. İnceleme yapıldı. Birinde hiçbir dinlemenin yapılmadığı ortaya çıktı. Diğeri de santral özelliği nedeniyle dinlenemedi.
Fethi Şimşek: Başbakan 6 yıl boyunca mahkeme kararı olmadan dinlendi kimsenin kılı kıpırdamadı
Geldiğimiz nokta çok düşündürücüdür. Toplumda hiçbir zaman hepimiz bizler, siyasetçilerimiz, ülkemizde TİB kurulmadan önce bir ülkenin Başbakanı´nın 6 yıl dinlendiği gazetelere servis yapıldığı ile ilgili bir tartışma yaşanmıyor. Hiç bir karar yok, Başbakan 6 yıl dinleniyor kimsenin sesi çıkmıyor ama bugün yapılan dinlemeler usulüne uygun dinlemeler yapılıyor her nedense toplum ayağa kalkıyor bu çifte standart uygulamadan kurtulmalıyız´ dedi.
19.55: Adalet Bakanlığı: Yargıtay ve savcıların dinlenmesi hiçbir şekilde sözkonusu değil
Adalet Bakanlığı, ´Yargıtay ve İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığına bağlı santrallerin ve bu santrallere bağlı görüşme yapan tüm hakim ve Cumhuriyet savcılarının dinlenmesinin talep edilmesi ve dinlenmesinin hiçbir şekilde söz konusu olmadığını´ açıkladı. ´Dinleme kararı verilen ve bazı basın yayın organlarında Yargıtay santrali olduğu ileri sürülen telefon numarasının, Yargıtay Birinci Başkanlığı adına kayıtlı, soruşturmada ismi geçen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Ömer Faruk Eminağaoğlu´na tahsisli ve odasında kullandığı telefon numarası´ olduğunu bildiren Adalet Bakanlığı, Telekomünikasyon İletişim Başkanı´nın açıklamasına göre bu numaranın da teknik sebeplerle dinlenemediğini´ bildirdi.
Adalet Bakanlığı, ´Son 5 yıl içerisinde adalet müfettişlerinin talebi üzerine toplam 69 hakim ve cumhuriyet savcısı hakkında mahkemelerce dinleme kararı verildiğini, 11 bin 206 hakim ve Cumhuriyet savcısı ile 70 milyon vatandaşın Adalet Bakanlığınca dinlettirildiği iddialarının gerçek dışı, bilgi kirliliği oluşturmaya ve kamuoyunu yanıltmaya yönelik bilinçli bir saptırma´ olduğunu´ duyurdu. Adalet Bakanlığı Basın ve Halkla İlişkiler Müşavirliğinden yapılan yazılı açıklamada, yazılı ve görsel basında yer alan ´İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı ve Yargıtay santral telefonlarının dinlendiği iddiasıyla´ ilgili haberler ve açıklamalar üzerine kamuoyunun bilgilendirilmesine gerek görüldüğü belirtildi. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı´nın yürüttüğü bir soruşturma sırasında, bazı hakim ve Cumhuriyet savcılarının da isimlerinin geçmesi üzerine konunun Adalet Bakanlığına intikal ettirildiği ifade edilen açıklamada, ´Bu evrakta adı geçenler hakkındaki iddiaların açıklığa kavuşturulması bakımından, inceleme yapılması ve delil elde edilmesi halinde soruşturmaya geçilmesi için 15 Nisan 2008 ve 5 Eylül 2008 tarihli onaylar ile Bakanlığımızca izin verilmiştir´ denildi. Açıklamada, şunlar kaydedildi:
´Bu çerçevede görevlendirilen adalet müfettişleri, kendilerine tevdi edilen belgelerde yaptıkları incelemeler sonucunda, ilgili 56 hakim ve Cumhuriyet savcısı hakkında delillerin toplanması amacıyla bu kişilerin telefonlarının dinlenmesini mahkemeden talep etmişlerdir. Bu talep üzerine görevli ve yetkili mahkeme tarafından ilgili hakim ve Cumhuriyet savcıları hakkında dinleme kararı verilmiştir. Teftiş Kurulu Başkanlığı tarafından yapılan inceleme sonucunda aralarında İstanbul Cumhuriyet Başsavcısının da bulunduğu 46 hakim ve Cumhuriyet savcısı hakkında 16 Eylül 2009 tarihli rapor ile soruşturmaya geçilmesine yer olmadığı teklif edilmiştir. Soruşturması tamamlanan Ömer Faruk Eminağaoğlu ve Osman Kaçmaz´la ilgili evrak tefrik edilerek yetkili mercilerine gönderilmiştir. Diğerleriyle ilgili işlemler devam etmektedir.
Soruşturma kapsamında, ilgililerin odalarında kullandıkları telefon numaraları hakkında mahkemelerce dinleme kararı verildiği ve yetkili makamlarca bu doğrultuda işlem yapıldığı belirtilen dinleme kararı verilen ve bazı basın yayın organlarında Yargıtay santrali olduğu ileri sürülen telefon numarası, Yargıtay Birinci Başkanlığı adına kayıtlı, soruşturmada ismi geçen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Ömer Faruk Eminağaoğlu´na tahsisli ve odasında kullandığı telefon numarasıdır. TİB Başkanının yaptığı açıklamaya göre bu numara da teknik sebeplerle dinlenememiştir. Kamuoyuna yansıdığı şekilde Yargıtay ve İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığına bağlı santrallerin ve bu santrallere bağlı görüşme yapan tüm hakim ve Cumhuriyet savcılarının dinlenmesinin talep edilmesi ve dinlenmesi hiçbir şekilde söz konusu değildir.´
69 HAKİM VE CUMHURİYET SAVCISI HAKKINDA DİNLEME KARARI VERİLMİŞTİR
´Sözü edilen 56 kişi dahil son 5 yıl içerisinde Adalet müfettişlerinin talebi üzerine toplam 69 hakim ve Cumhuriyet savcısı hakkında mahkemelerce dinleme kararı verildiği´ bilgisinin yer aldığı açıklamada daha sonra şöyle denildi: ´Kaldı ki bu bilgi Bakanlığımızca 19 Mayıs 2009 tarihinde yapılan basın açıklamasında kamuoyuna duyurulmuş ve o tarihten sonra müfettişlerce yeni bir dinleme kararı istenilmemiştir. 11 bin 206 hakim ve Cumhuriyet savcısı ile 70 milyon vatandaşımızın Adalet Bakanlığı´nca dinlettirildiği iddiaları gerçek dışı olup, bilgi kirliliği oluşturmaya ve kamuoyunu yanıltmaya yönelik bilinçli bir saptırmadır. Benzer iddialar hakkında Bakanlığımızca değişik tarihlerde çok sayıda açıklama yapılmasına rağmen maksatlı olarak üretildiği düşünülen gerçek dışı iddia ve yorumların ısrarla sürdürülmesi, yürütülmekte olan soruşturma ve davaları etkileme çabası olarak değerlendirilmektedir.´
KANUN YARARINA BOZMA KONUSU
Açıklamada, Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu´nun bazı üyelerinin bugünkü açıklamalarında bahsedilen kanun yararına bozma konusu ile ilgili olarak da şunlar kaydedildi: ´5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu´nun 309 uncu maddesinde; ´Hakim veya mahkeme tarafından verilen ve istinaf veya temyiz incelemesinden geçmeksizin kesinleşen karar veya hükümde hukuka aykırılık bulunduğunu öğrenen Adalet Bakanlığı, o karar veya hükmün Yargıtayca bozulması istemini yasal nedenlerini belirterek Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına yazılı olarak bildirir. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı bu nedenleri aynen yazarak karar veya hükmün bozulması istemini içeren yazısını Yargıtay´ın ilgili ceza dairesine verir´ hükmü yer almaktadır. Bu maddeden de anlaşıldığı ve 29 Temmuz 2009 tarihli basın açıklamamızda da açıkça belirtildiği gibi kanun yararına bozma talebinde bulunma yetkisi Adalet Bakanlığına aittir.
Yargısal görevleri olmayan ve idari bir kurul olan Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulunun Anayasal ve yasal görevleri içerisinde kanun yararına bozma konusundaki başvuruları inceleyip karara bağlama görev ve yetkisi bulunmamaktadır. Buna rağmen Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu 11 Haziran 2009 tarihinde ´... mahkemesinin ... sayılı kararı usul ve kanuna aykırı olduğundan CMK´nın 309 uncu maddesi uyarınca kanun yararına bozma yoluna gidilmesi için Adalet Bakanlığına başvuruda bulunulmasına´ şeklinde fonksiyon gaspı suretiyle kanun yararına bozma yoluna gidilmesi hususunda oy çokluğu ile 331 sayılı kararı almıştır. Bu karara uyma zorunluluğu bulunmayan Bakanlığımız söz konusu Kurul kararını ihbar kabul ederek Ceza İşleri Genel Müdürlüğüne incelenmek üzere intikal ettirmiştir.
Kurulun bazı üyelerince yapılan açıklamada, aldıkları kararın Adalet Bakanlığı tarafından gereğinin yerine getirilmediğinden bahsedilmiştir. Kurulun bu kararının Adalet Bakanlığınca yerine getirilme zorunluluğu bulunmamaktadır. Uygulama ve doktrinde tartışmasız şekilde kabul edildiği üzere kanun yararına bozma talepleri Adalet Bakanlığınca değerlendirilip hukuka aykırılık nedenleri tespit edilenler gereği için Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına iletilmektedir. Nitekim, Prof. Dr. Erdener Yurtcan´a göre ´Bakan, yazılı emir yoluna gidilmesini uygun görmediğinde, bir başka anlatımla, yazılı emir istemi reddedildiğinde yapılacak bir şey yoktur, Prof. Dr. Nevzat Toroslu ve Prof. Dr. Metin Feyzioğlu´na göre; kanun yararına bozma konusunda ´Bakan, kendiliğinden veya ilgililerin başvurusu üzerine istemde bulunabilir. Ancak, Bakan ilgilinin başvurusu üzerine bu istemde bulunmak zorunda değildir´, Yargıtay Cumhuriyet savcıları Ali Parlar ve Muzaffer Hatipoğlu´na göre ´Adalet Bakanlığı, karar ya da hükümde hukuka aykırılık olduğunu tarafların veya ilk derece C.Başsavcılıklarının bildirmesi suretiyle öğrendiğinde bu yola gidilip gidilmeyeceğini takdir eder´, Prof. Dr. Nurullah Kunter, Prof. Dr. Feridun Yenisey ve Doç. Dr. Ayşe Nuhoğlu da aynı görüştedir´
Yargıtay 10. Ceza Dairesinin 11 Şubat 2008 tarihli ve 26225-2172 ve 17 Ardalık 2007 tarihli ve 24001-14822 sayılı kararlarında da kanun yararına bozma yoluna başvurulup başvurulmayacağının takdirinin Adalet Bakanlığına ait olduğuna hükmedildiği belirtilen açıklamada, şu hususlara yer verildi: ´Bakanlığımızda 1 Ocak 2009 ile 3 Kasım 2009 tarihleri arasında toplam 9 bin 273 kanun yararına bozma dosyası işlem görmüş, bunlardan incelenmesi tamamlanan 5 bin 128 dosya kanun yararına bozma yoluna gidilmeyerek mahalline iade edilmiş, sadece 2 bin 292 dosya Yargıtaya gönderilmiştir. Bu rakamlardan da anlaşılacağı üzere gelen başvuruların tamamı için değil, hukuka aykırı olduğu düşünülenler için kanun yararına bozma talebinde bulunulmaktadır. Anayasanın 6´ncı maddesinde ´Hiçbir kimse veya organ kaynağını Anayasadan almayan bir Devlet yetkisi kullanamaz.´ hükmü yer almaktadır. Bir kurulun Anayasa´da zikredilmiş olması o kurulun Anayasa ve yasalarda kendisine verilmeyen yetkileri kullanabileceği anlamına gelmemektedir. Bakanlığımızın yetkisinde olan bir hususun talimat formatında Bakanlığımıza dayatılması, ayrıca açıklamalarda bu hususlara yer verilerek ivedilikle yerine getirilmesinin beklendiği ve takip edileceğinin belirtilmesi Bakanlığımızın yetkilerine müdahale anlamında olup, kabul edilmesi mümkün değildir. Adalet Bakanlığı, Anayasa ve kanunlarla kendisine verilen görevleri, bu güne kadar olduğu gibi bundan sonra da hukuka uygun şekilde yerine getirmeye devam edecektir.´ ( Zaman)
Yargıtay Başkanı Gerçeker: Dinlenebilmemiz için 1. Kurulun izni ve kararı olmalı
Yargıtay Başkanı Hasan Gerçeker, ´Yargıtay ile ilgili bir dinleme varsa biz onun takipçisi olacağız. Yargıtay´ın telefonlarının dinlenebilmesi için Birinci Başkanlık Kurulu´nun izni olması lazım, karar olması lazım. Onun dışında Yargıtay´ın telefonlarının dinlenmesi mümkün değil´ diye konuştu. İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı Aykut Cengiz Engin´in de örgüt soruşturması kapsamında dinlendiğinin hatırlatılması üzerine Gerçeker, devam eden davalarla ilgili bir şey söyleyemeyeceğini ifade etti. Yargıtay Başkanı Gerçeker, hakim ve savcıların dinlenmeleriyle ilgili birbiri ardına belgeler ortaya çıktığının ifade edilmesi üzerine de konunun Yargıtay kurullarında değerlendirileceğini, daha sonra basına ve kamuoyuna bilgi verileceğini söyledi.
Yargıdaki Kontrgerilla başkaldırısına HSYK da katıldı: HSYK Başkanvekili Özbek: Yargı şu anda savunma konumundadır
Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu (HSYK) Başkanvekili Kadir Özbek, ´Yargı şu anda savunma konumundadır. Kuvvetler ayrılığı ilkesi, kuvvetler ayrılığı sistemini değerlendirdiğimizde yargının savunma konumuna düşürülmüş olması son derece sıkıntı vericidir´ dedi. Özbek, ´salt dinlenilme ve tape kayıtlarına dayanılarak´ yapılan işlemleri uygun görmediklerini belirterek, HSYK olarak maddi delillerin öncelikli olduğunu söyledi, ancak Sincan hakimi Osman Kaçmaz´ın Okyanus çetesine bilgi sızdıran savcı arkadaşı Mehmet Fatih Özdemir´i telefonla dinlendiği için uyarması konusuna değinmedi. Özbek, dinlenilme olaylarının son zamanlarda giderek artan bir şiddetle süre geldiğini ve toplumda herkesin sade vatandaşın dahi dinlenildiği, izlendiği paranoyasını yarattığını daha sonra da kurumların içine girebilecek bir takım kanunsuz, hukuksuz dinlemeler noktasına geldiği iddialarıyla karşı karşıya olunduğunu söyledi.´
HSYK: Adalet Bakanı hala dinlemeler konusunda kanun yararına bozma başvurusu yapmadı
Özbek, HSYK´nın geçtiğimiz Haziran ayında dinlemelerin, hukuki dayanağının olması gerektiği ve özellikle adalet müfettişlerinin başvurusu üzerine mahkemelerce verilen dinlenilme kararlarının kanununa uygunluğunun yargı süzgecinden geçmesi gerektiği yönünde açıklama yapıldığını hatırlatarak, şunları söyledi: ´Bunun, yargı süzgecinden geçirilmesinin yolu da Ceza Muhakemesi Kanunu´nun 309. maddesindeki kanun yararına bozma yoluna başvurmaktır. Burada görevli olan Adalet Bakanımızdır. Kendisi Kurulun Başkanıdır. Kurulun aldığı kararın bugüne kadar Yargıtay denetimine sunulmadığını öğrenmiş bulunuyoruz. Dinlemelerin sürdürüldüğünü görüyoruz. Bu işin de takipçisi olacağımızı ifade etmek istiyorum. Ancak, müfettişler tarafından yapılacak başvurulara dayanılarak verilen kararlarda, hakimlerin bir takım endişeleri taşıdığı müfettişin talebini geri çevirmede bir takım sıkıntılar yarattığı izlenimini her zaman duyuyoruz. Bize teşkilattan gelen yansımalar bu şekilde. Fakat tüm teşkilatımızdan beklediğimiz istediğimiz şudur; hiçbir kaygı, endişe içinde kalmadan kendilerine intikal eden bu ve benzeri başvurularda adil yargılanma hakkı, insan hakları, özellikle yasaya uygun kararların üretilmesi bakımından çok hassas davranmalarını bekliyoruz. Kendilerinden buna uygun davranmalarını da istiyoruz. Sanıyorum teşkilatımız, bundan böyle daha da hassas davranacaktır. Bir kısım kişiler bu söylemimi hakim ve savcılara talimat gibi değerlendirebilir. Ancak sizlerin de tanık olduğunuz bazı olaylarda hakim ve savcılarımızın dinleme kararlarını verirken kendi telefon numaralarını da yazdıkları, özensiz davrandıkları ve gerekçesiz, isimsiz, yanlış, sonucu telafi edilemeyecek dinleme kararları verdiklerini gördük ve yaşadık. Bunu önlemek için bunu ifade ediyorum.´ Özbek, bir gazetecinin, ´Yargının zirvesinde telefonların dinleniliyor olması sizce nasıl bir durum, neyle karşı karşıyayız?´ sorusuna, ´Normal bir durum olsaydı bu soruyu bana sormazdınız´ karşılığını verdi. Bir başka soru üzerine de Özbek, salt şüpheye dayanarak dinlenilme kararı verilemeyeceğini belirterek, Ceza Muhakemesi Kanunu´nda (CMK) hangi koşullarda dinleme kararı alınabileceğinin belirtildiğini hatırlattı. Özbek, kurula henüz evrak intikal etmediği için dinleme kararının hangi gerekçeyle alındığını bilemediklerini söyledi. Özbek, ´Bir usulsüzlük tespit edilmesi durumunda dinlemelerle ilgili delil değerlendirmesi nasıl yapılacak?´ sorusuna da şu yanıtı verdi: ´Yüksek kurulumuzun son zamanlardaki birkaç uygulamasında ilke olarak kabul ettiğimiz bir konu var. Bunu açıklamakta yarar görüyorum. Salt dinleme, tape kayıtlarına dayanarak herhangi bir riskli işlem yapılmasını uygun görmüyoruz. Öncelik bizim açımızdan maddi delillerdir. Kurul olarak, bu uygulamayı sürdüreceğimizi sizlere bildiriyorum.´ ´Sizin dinlenildiğinize ilişkin endişeniz var mı´ sorusunu yanıtlarken de Özbek, ´Türkiye´de herkesin dinlenildiğinden bahsediliyor´ dedi. ( Zaman)
Eminağaoğlu iddianamesi hazırlandı ancak davaya Kaçmaz bakacak
Sincan Cumhuriyet Başsavcılığı, YARSAV Başkanı ve Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Eminağaoğlu hakkında, yargı görevi yapanı etkileme, soruşturmanın gizliliğini ihlal ve Dernek ve Vakıfların Kamu Kurum ve Kuruluşları ile İlişkilerine Dair Kanun´a muhalefet suçlarından iddianame hazırladı. Eminağaoğlu hakkındaki iddianame, önce Sincan 2. Ağır Ceza Mahkemesi´ne gönderildi, ancak bu mahkeme, iddianamenin UYAP´tan dağıtılmasını isteyerek iddianameyi geri gönderdi. UYAP´tan yapılan dağıtımda, iddianame, Sincan 1. Ağır Ceza Mahkemesi´ne düştü. Sincan 1. Ağır Ceza Mahkemesi, önümüzdeki günlerde iddianameyi inceleyecek ve kovuşturmanın açılmasına gerek görürse dosyayı Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı´na gönderecek. Eminağaoğlu, birinci sınıf hakim olduğu için yargılama, Yargıtay´ın ilgili ceza dairesinde yapılacak. Adalet Bakanlığı, Eminağaoğlu hakkında disiplin soruşturması kapsamında 1 kez ´meslekten ihraç´, 2 kez ´yer değiştirme´ cezası istemişti. Bu istemlerle ilgili olarak Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu karar verecek. ( AA)
Dinleme dosyaları CHP liderinin eline nasıl geçti?
24 Kasım 2009: CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, Hürriyet Gazetesi Yazarı Fatih Çekirge´ye mahkeme kararlarıyla 56 hakim-savcıya ilişkin alınan dinleme belgelerinin kendisinde olduğunu açıklaması Ankara´ya bomba gibi düştü. Sincan Ağır Ceza Hakimi Osman Kaçmaz´ın Yargıtay Savcısı Ömer Faruk Eminağaoğlu´nun dinlenip dinlemediğinin tespiti için Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı´na yaptırdığı baskından sonra medyada çıkmaya başlayan dinleme haberlerinin ardından Baykal´ın da gizli olması gereken belgelerinin kendisinde olduğu söylemesi tartışma yarattı. Çekinge, Baykal´ın ?Vahim dinleme belgeleri var? açıklamasını ?Belgeler bende? manşetiyle duyurdu. Hukukçularsa yasal olarak sadece TİB´de bulunması gereken çok gizli dinleme kararlarının, Baykal´da bulunmasının suç olduğunu kaydetti. Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Ömer Faruk Eminağaoğlu, Sincan Hakimi Osman Kaçmaz ve Ankara 1. Sulh Ceza Hakimi Hayri Keskin, kendi soruşturuldukları dosyayı, şikayetçi, karar verici ve uygulayıcı pozisyonda TİB´de aramışlardı. TİB´e yapılan baskında el konulan dinleme kararlarının Baykal´a yine Troyka tarafından iletilip iletilmediği tartışılıyor. ( Star)
Baykal yasa filan takmıyor: Mahkeme kararıyla yapılan dinleme bilgilerini deşifre etti
25 Kasım 2009: Baykal partisinin grup toplantısında TİB´deki gizli belgeleri deşifre etti, çarpıttı. TİB´deki aramanın ardından Baykal´a sızan belge TV´de naklen deşifre edildi. ´Gizli´ belgede 10 kişinin dinlendiği belirtilirken CHP, rakamı on bin yaptı. CHP Grup Başkanvekili Kemal Kılıçdaroğlu´nun servis ettiği gizli belge, dünkü grup toplantısında CHP lideri Deniz Baykal tarafından deşifre edildi. Mit´in uyarısına rağmen kamuoyuna açıklanan belgedeki bilgiler ise, Kılıçdaroğlu ve Baykal´ı yalanlıyor. Baykal, önceki gün yaptığı bir açıklamada, ?40 kişi için dinleme kararı almışlar. Listeye ilgisiz bir telefon numarası daha eklenmiş. İsmi listede yok ama numarası var. Önemli bir ismi dikkat çekmeden dinliyorlar? demişti. Belgede, soruşturma kararı alınmış yargı mensuplarının ismi açık açık yer alıyor. Kılıçdaroğlu´nun dağıttığı belgede, mahkeme kararıyla Ergenekon soruşturması kapsamında yapılan dinlemelerden elde edilen delillerle birlikte Eminağaoğlu, Kaçmaz, Bakırköy eski Savcısı Ali Çakır ve 10 hakim ve savcının ismi yer alıyor. Kılıçdaroğlu, gizli belgeyi Meclis kürsüsünde göstererek, 10 bin hakim ve savcının dinlendiğini iddia etmişti. Dün de Baykal´ın grupta gösterdiği belgede soruşturma gerekçeleri de net bir dille belirtiliyor.
Hukukçular: CHP lideri Baykal gizliliği bilerek ve isteyerek ihlal etti
İstanbul 1.Sulh Ceza Mahkemesi´nin aldığı ´Gizli´ ibareli iletişimin tespiti kararını basına ve milletvekillerine gösterdi. Hukukçular, Baykal´ın dinlemelerle ilgili gizlilik kararını bilerek ve isteyerek ihlal ettiğini bunun ise suç olduğunu dile getirdiler. Baykal´a söz konusu belgelerin nasıl ulaştığı tartışma yaratırken, dikkatler Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğü´nün eski YARSAV Başkanı Ömer Faruk Eminağaoğlu hakkında yaptığı soruşturmaya çevrildi. Bakanlık müfettişleri, Eminağaoğlu ile Baykal arasında belge alış verişini tespit etmiş ve bu konuda cezai işlem yapılmasını istemişti. Hukukçular, Baykal´ın CMK´nın 285.maddesini ihlal ettiğini ifade etti. Yargıtay Savcısı Ahmet Gündel, ?Baykal´ın paylaştığı dinleme kayıtları halen haklarında soruşturma olan bir kısım yargı mensuplarıyla ilgili. CMK kapsamında. Adalet Bakanlığı müfettişlerinin yaptığı soruşturmalar da gizlidir. Gizliliğin ihlal edilmesi de suç teşkil eder. Bunların kamuoyuyla paylaşılması da suç teşkil eder? diye konuştu.
TİB Başkanı: Baykal´ın bildiği karargah mı var
26 Kasım 2009: Dinleme iddialarının merkezine oturtulan ve Baykal´ın ?Başbakan´a bağlı dinleme karargahı? suçlamasına maruz kalan TİB Başkanı Şimşek konuştu: TİB yasal. Baykal´ın bildiği ayrı bir karargah varsa o başka. CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, telefon dinlemeleri ile ilgili olarak, Türkiye´de bir karargahın olduğunu, bunun da Başbakan´a bağlı olduğunu söyledi. İşte bu sözlere ilk elden, yani TİB´den cevap geldi. TİB Başkanı Fethi Şimşek, ?Baykal´ın bildiği bir karargah varsa o başka? dedi. Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı´nın (TİB) asla dinleme görevi olmadığını vurgulayan Şimşek, ?İşlemlerin nasıl yürüdüğünü kamuoyu bilse, hiç kaygılanmaya gerek kalmaz? diye konuştu. Eleştirilerin hedefindeki kurumun Başkanı Fethi Şimşek, Star´ın soruları üzerine, TİB´in dinleme yapmadığını açık bir şekilde kamuoyuna anlattıklarını, ancak bunları nedense anlamak istemeyenler olduğunu söyledi. TİB´in bu konuda sıkıntı duyacak herhangi bir durumu olmadığını ve kanunun verdiği görevi yerine getirdiklerini vurgulayan Şimşek, şöyle konuştu: ?Dinleme, ilgili birimlerde, mahkeme kararı hangi kanaldan alınmışsa o birimlerde, Emniyetse Emniyet, Jandarmaysa Jandarma, MİT´se MİT´in kendi merkezlerinde yapılıyor. Biz verilen kararların katalog suçlarıyla ilgili olup olmadığı ve süreleri açısından denetlemesini yaparız ve işleme koyarız.?
Suçsa kanun değişmeli
Baykal´ın grup toplantısında gösterdiği belgelerin hakimler tarafından verilmiş kararlar olduğunu belirten Şimşek, ?Hakim kararlarına göre dinleme yapılması suçsa, kanunun değişmesi lazım? dedi. Baykal´ın TİB´e yönelik yaptığı ?karargah? benzetmesine de yanıt veren Şimşek, ?Bizi mi kastetti bilmiyorum. Ama bizim kurumumuz, kamuoyunun gözü önünde, kanunla kurulmuş TİB´dir. Baykal´ın bildiği başka bir karargah varsa, onu ben bilemem. O başka? dedi. Şimşek, kendisinin de dinlendiğini düşünmediğini ve bunu merak etmediğini de sözlerine ekledi. MİT görevlilerinin TİB´de mesai yaptıkları ortaya çıktı. Meclis Yazıcıoğlu Komisyonu tutanaklarına göre, komisyona bilgi veren TİB Teknik Daire Başkanı Basri Aktepe, MİT´çilerin TİB´de mesai yaptıklarını açıkladı. Aktepe komisyona, Jandarma´dan bir binbaşı, Emniyet´ten bir emniyet müdürü ve MİT´ten bir daire başkanının TİB´de çalıştığını belirtirken, ?Bizim kurumumuzda mesai yaparlar? diye konuştu. ( Star)
Abdullah Harun
(12 Kasım 2009, 13:15), son güncel.: (26 Kasım 2009)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER:
TİB baskınıyla gizli Ergenekon dinlemelerinin ele geçirilmesi manşetlerimiz
Ergenekon soruşturmasını/davasını akamete uğratma girişimleri
Kontrgerilla´nın yargıdaki örgütlenmesi
Kontrgerilla Medyası