Danıştay ve Cumhuriyet gazetesi saldırılarının faili olarak birinci ´Ergenekon´ davasında tutuklu olarak yargılanan Alparslan Arslan bugünkü duruşmada savunma yapmayacağını belirtince çapraz sorgusuna geçildi. Uzun süre savcıların sorularını kaçamak cevaplarla geçiştirmeye çalıştığı gözlenen Arslan´ın bazı sorulara cevap vermeye başlaması üzerine devreye giren avukatı çapraz sorgu yapılmasına itiraz etti. Ancak mahkeme başkanının bu itiraza karşı çıkmasıyla devam eden çapraz sorgu halen devam ediyor. Akıl sağlığının yerinde olup olmadığının anlaşılması için sevkedildiği Bakırköy Akıl hastanesinde iki hafta boyunca aşırı tutarsız davranışlar sergileyen Arslan´ın uzman doktorlarca dikkatle gözlenen bu davranışlarının akıl hastalığından değil doktorları yanıltmaya yönelik olduğu, 6 doktor tarafından oy birliğiyle verilen ´Arslan´ın simulasyon yaptığı, yanıltma çabası içinde olduğu´ teşhisiyle tespit edilmişti. Bugünkü duruşmada bu tutarsız davranışlarına rastlanmayan Arslan´ın savcıların bazı sorularına cevap verdiği görüldü. Bazı kritik sorular karşısında susması ve cevap vermeyi reddetmesi ise babasından da tepki gördü. Duruşma esnasında müdahale eden baba İdris Arslan, oğluna susmamasını ve konuşmasını söyledi. Ancak Alparslan Arslan bazı sorulara cevap vermeme ısrarını sürdürdü. Duruşma halen devam ediyor.
Alparslan Arslan ötmeye başladı avukatı telaşlandı
Danıştay ve Cumhuriyet gazetesi saldırılarının faili olarak birinci ´Ergenekon´ davasında tutuklu olarak yargılanan Alparslan Arslan bugün yapılan 116. duruşmada savunma yapmayacağını belirtince çapraz sorgusuna geçildi. Uzun süre savcıların sorularını kaçamak cevaplarla geçiştirmeye çalıştığı gözlenen Arslan´ın bazı sorulara cevap vermeye başlaması üzerine devreye giren avukatı çapraz sorgu yapılmasına itiraz etti. Ancak mahkeme başkanının bu itiraza karşı çıkmasıyla devam eden çapraz sorgu halen devam ediyor. Akıl sağlığının yerinde olup olmadığının anlaşılması için sevkedildiği Bakırköy Akıl hastanesinde iki hafta boyunca aşırı tutarsız davranışlar sergileyen Arslan´ın uzman doktorlarca dikkatle gözlenen bu davranışlarının akıl hastalığından değil doktorları yanıltmaya yönelik olduğu, 6 doktor tarafından oy birliğiyle verilen ´Arslan´ın simulasyon yaptığı, yanıltma çabası içinde olduğu´ teşhisiyle tespit edilmişti. Bugünkü duruşmada bu tutarsız davranışlarına rastlanmayan Arslan´ın savcıların bazı sorularına cevap verdiği görüldü. Bazı kritik sorular karşısında susması ve cevap vermeyi reddetmesi ise babasından da tepki gördü. Duruşma esnasında müdahale eden baba İdris Arslan, oğluna susmamasını ve konuşmasını söyledi. Ancak Alparslan Arslan bazı sorulara cevap vermeme ısrarını sürdürdü. Duruşma halen devam ediyor.
19 EKİM 2009 - ARSLAN´IN SORGUSUNDA 1. GÜN..
İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi´ndeki duruşmada savunmasını yapması için kürsüye çağrılan Alparslan Arslan, ´Çay içip sohbet edeceksek edelim. Yoksa konuşacak bir şeyim yok´ dedi. Bunun üzerine Başkan Şengün, mahkeme salonunun çay içme yeri olmadığını söyledi. Sanık Alparslan Arslan´ın avukatı Oğuz Kayıran da Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi tarafından mahkemeye gönderilen, ´Alparslan Arslan´ın psikolojisinin yerinde olduğu, sadece mahkemeyi kandırmaya yönelik simulasyon yaptığı´ belirtilen raporun, bilimsel dayanağının olmadığını ileri sürdü. Avukat Kayıran, ´Raporda belirtilen bulgular ile varılan sonuçlar arasında bir nedensellik yoktur. Tekrar rapor alınması için Alparslan Arslan´ın Adli Tıp Kurumuna sevk edilmesini talep ediyorum´ dedi. Daha sonra savunmasını yapmak istemeyen Alparslan Arslan´ın çapraz sorgusuna geçildi. Cumhuriyet savcısı Mehmet Ali Pekgüzel, Arslan´a kız kardeşiyle yaptığı ´Eksiğin var mı? İçeride mi, dışarıda mı? Neyi eksik yapıyorum? Yolcuyu gördün mü?´ şeklindeki telefon mesajlarının ne anlama geldiğini sordu. Arslan da açıklanacak bir şey olmadığını, ailesiyle yaptığı mesajlaşma olduğunu, sadece sorulan sorulara cevaplar verdiğini söyledi.
Arslan duruşmada simulasyon-yanıltma yapmayı sürdürüyor
Savcı Pekgüzel´in ´Danıştay saldırısını neden yaptınız?´ sorusuna Arslan, ´Emir gelmişti. Yukarıdan, Allah´tan gelmişti. Rüzgarla gelir, melekle gelir, hal ile gelir, bakışla gelir emir´ yanıtını verdi. Savcı Mehmet Ali Pekgüzel´in, ´Cumhuriyet gazetesine bomba atasın diye mi emir geldi?´ sorusu üzerine Arslan, şunları söyledi: ´Başörtüsünü biliyoruz. Allah´tan utanmayan insanla benim işim olmaz. Başörtüsü takmayan insandan utanırım. Sen kimsin ki şe..., Türkiye Cumhuriyeti´nde bunu yasaklıyorsun? Vesilelerle 1.70-1.80 boyundaki bir mahluk, Allah´tan utanmayan insanlara cezayı verdi. Danıştay önemli mesele. Başörtüsünü yok sayamazsın. Bunu yüzde 90 ile 99 arasında biliyorum. Benim bilgim bu. Bu yasağın altındaki imza size mi ait diye gidip sormadım. Gittim, ´Bunu yasaklayamazsınız´ dedim. Çırılçıplak dolaşan birini dövecek misin? Alıp bir kenara çekecek ve ihtiyacını karşılayacaksın.´
Beni idam edin
Savcı Pekgüzel, kronolojik olarak Danıştay tarafından başörtü yasağına ilişkin bir karar alındığını, daha sonra Cumhuriyet gazetesinde başörtü giymiş bir domuz karikatürünün yayımlandığını hatırlatarak, ´Madem öyle, neden önce Cumhuriyet gazetesine bomba attınız?´ sorusuna Arslan, şu yanıtı verdi: ´Ben hala edep derim. Edepli olmak lazım. İnsanlar hayatlarının bir döneminde hata yapmış olabilir ama edepli olmak lazım. Bütün mahlukatın sahibi Allah´tır. Ben edepsizin yanında yaşayamıyorum. ´Neden edepsizlik yapıyorsun´ da diyemiyorum. Çıkar giderim yanından. Edepli olmak lazım. Cezaevine girmeden önce büyüklerime saygısız davranmaktan korkardım. Devlet denen mahluk, koydu bir deliğe. İdam şart. Bu şekilde insanların yaşamını uzatamazsın. Bir anlamı yok. Meclis, idam yasasını tekrar çıkarsın, ben altına imza atarım. Beni idam edin.´ Bu arada, Arslan´ın yanında güvenlik nedeniyle duran jandarmalardan birisi fenalaştı. Baygınlık geçiren asker, diğer askerler tarafından duruşma salonunun bahçesinde bekleyen ambulansa götürüldü.
Cumhuriyet´in bombalanmasını karikatür sebebiyle yaptım. Turan Selçuk´u sevmem Perinçek´i severim
Arslan daha sonra Cumhuriyet gazetesine bomba atılması talimatının kim tarafından verildiği yönündeki soru üzerine, söyleyecek bir şeyinin olmadığını ve ayakta duracak halinin kalmadığını belirtmesi üzerine, sanık kürsüsündeki sandalyeye oturtuldu. Savcı Pekgüzel´in, ´Bunlar çok önemli Alparslan. Cumhuriyet gazetesine bomba atma talimatını kimden aldın? Olay sırasında yanında kimler vardı?´ demesi üzerine Arslan da Cumhuriyet gazetesine karşı önceden bir antipatisi bulunduğunu söyledi. Arslan, ´Neticede onlar da bizim insanlarımız. Ama domuza başörtüsü giydirme. Bunu yapma. Hiç olmazsa bir özür dile. Turhan Selçuk´u çok fazla sevmiyorum. Türkiye´de yaşıyorsunuz, ben anlamıyorum´ dedi. Pekgüzel´in ´Bu karikatürün yayımlanmasından sonra Turhan Selçuk´a tepkiler oldu. Sen de telefon açarak bir tepki gösterdin mi?´ sorusuna Arslan, ´Turan Selçuk´a demedim. Çok kinim var. 60-70 yaşında bir adamsın. Türkiye´de yaşıyorsun, saygılı olmalısın. Başörtüsünü böyle yapamazsınız, babam olsa keserim. Allah´tan utanmayan adamı aklım almıyor. Mesela, burada Doğu Perinçek var. Adamı seviyorum kardeşim´ diye karşılık verdi.
Cumhuriyet bombalarını kimden aldığını önce söylemedi, sorgu sürünce Süleyman Esen´den aldığını tekrarladı
Alparslan Arslan, Cumhuriyet gazetesine atılan 3 el bombasını kimden aldığının sorulması üzerine, ´Bunu açıklamaya, bu konulara girmeye gerek yok. Bazı açıklamaları emniyette yaptım. Bir yerde edebe sığınmak lazım. Her şeyi buradan açıklamaya gerek yok. Ya idam et ya serbest bırak. Onu aç, bunu aç, bırak bunları. Bir yerlere sığınmak lazım. Eğer derin devlet diye bir şey varsa ki kokusu bana az geliyor. Mesela, Malatya´daki olayı Emniyet nasıl çözemiyor´ dedi. Arslan, Danıştay´ın başörtüsü kararıyla ilgili olarak, ´Emekli paşa, emekli hakim ve emekli savcı bir araya gelir. Sen niye yasaklarsın diye sorar, ama sorulmuyor´ dedi.
Perinçek sorulara müdahale etti
Savcı Pekgüzel´in, ´Bombaları nereden aldığınız konusunda çelişkili ifadeniz var. Mesela birisinde Süleyman Esen´den aldığınızı söylüyorsunuz. Bunları açıklarsanız bu davayı ancak böyle bitirebiliriz´ demesi üzerine tutuklu sanık Doğu Perinçek, ´Böyle mi bitecek bu dava´ diye tepki gösterdi. Bunun üzerine savcı Pekgüzel, olayı aydınlatmaya çalıştıklarını söyledi. Savcının, ´3 bombayı atmaları için nereden adam buldun? Parayı nereden buldun? Önceden planlamış mıydınız?´ şeklindeki sorularına Arslan, ´Edepsiz insanlarla yaşayamıyorum. Önemli değil. Burada paylaşıyoruz meseleyi. Bombaları, Cumhuriyet gazetesi meselesini, Danıştay meselesini´ diyerek savcının sorularına farklı cevaplar verdi. Alparslan Arslan´ın bu şekildeki cevapları üzerine savcı Pekgüzel, sorularına cevap alamadığını belirtti. Savcı Nihat Taşkın´ın düzenli olarak Cumhuriyet gazetesi okuyup okumadığını sorması üzerine Arslan, medyada neler geçtiğinin bir şekilde farkında oluğunu söyledi. Arslan, Danıştay´ın kararından ise bir ay sonra haberi olduğunu ifade ederek, ´Haber yayımlandığında benim haberim yoktu ama kafama yerleştiği bir aylık süreç. Cumhuriyet gazetesine bakış açışı merhamet boyutunda da olabilir. Ama ben o idrak boyutunda değildim´ şeklinde konuştu.
Osman Boz konusu gelince mantıklı cevap verdi
Taşkın´ın, ´Osman Boz isimli arkadaşına Cumhuriyet´e bomba atılması konusunda para teklifinde bulunduğuna dair beyanlarınız var. Osman Boz kimdir?´ sorusu üzerine Arslan, Boz´un çocukluk arkadaşı olduğunu, bu konularla alakasının bulunmadığını söyledi. Kimseye para karşılığında bu tip meseleleri kesinlikle yaptırtmayacağını belirten Arslan, ´İnsanlara yardım edebilir ama para boyutunu konuşmam. Para vererek teşvik amacıyla çocuklara namaz kıldırtabiliriz ama bu konuda parayı hiç konuşmadım´ dedi.
Ataşehir buluşması
Osman Yıldırım ile 27 Nisanda Bostancı sahilinde buluştuklarını kabul eden Arslan, bazı holding ve bankalarla ilgili konuştuklarını söyledi. Osman Yıldırım ile çay içip sohbet ettiklerini anlatan Alparslan Arslan, ´Keşke cezaevine girmeseydim. Keşke bu olayların hiçbirini yaşamasaydım. Osman Yıldırım ile mesajlaşıp buluşuyorduk. Oturup sohbet ediyorduk. Motivasyon boyutu vardı. Osman Yıldırım, hayat konusunda beni motive ediyordu. İyilik yapmak, kötülüklerden uzak durmak konusunda beni motive ediyordu´ dedi. Nihat Taşkın´ın, ´Harekete geçme vakti geldi dediniz mi?´ şeklindeki sorusunu Arslan, ´Mezarlıklarda oturmaya başladım. İnsanlardan nefret etmeye başladım. O zaman harekete geçmek lazımdı´ diye cevapladı. Cumhuriyet gazetesine atılan el bombalarının kendisine verildiği iddia edilen Ataşehir toplantılarına ilişkin soruları da yanıtlayan Alparslan Arslan, Ataşehir´de Recep Özkan isimli arkadaşının evine ziyarete gittiğini belirtti. Arslan, ´Bir arkadaşımı arabamla Osman Yıldırım´ı almaya gönderdim. Ben o sırada Recep Özkan´ın evindeydim. Özkan burada yalnız kalıyor. Burası öğrenci evi. Başka bir amaçla kullanılmadı. Osman Yıldırım yukarı çıkmadı. Ben aşağıya indim. Dışarıda konuştuk. Sohbet ettik. Osman´ı sadece ben gördüm. Diğer arkadaşlarım konuşmadı. Osman ile Cumhuriyet meselesinin bir an önce çözüme kavuşmasını, ona göre yaşantımızı düzenlemeyi konuştuk. Başkalarını bu olaya bulaştırmak istemedim. Osman Yıldırım, belli bir hayat tarzı olan bir insan. Ben de üç aşağı beş yukarı bir yere ulaşmış, bunu mertebe olarak söylemiyorum, kendine göre yaşamı olan bir insanım´ dedi.
Baba İdris Arslan dayanamadı oğluna seslendi: Oğlum söyle
Savcı Taşkın´ın, ´El bombaları bu evde mi verildi?´ şeklindeki sorusuna Arslan, ´Bu evde verilmedi´ karşılığını verdi. Arslan, Taşkın´ın , ´Cumhuriyet gazetesine atılan el bombalarını nereden temin ettiniz´ şeklindeki sorusuna cevap verirken bir süre düşündü. Bu arada, duruşma salonunda izleyiciler arasında bulunan babası İdris Arslan, ´Oğlum söyle´ diye bağırdı. Arslan´ın bir süre daha beklemesi üzerine Mahkeme Heyeti Başkanı Köksal Şengün, ´cevap verecek misin?´ diye sordu. Arslan da ´Hayır´ diye karşılık verdi. Savcı Taşkın, müdahil Cumhuriyet gazetesi avukatlarının duruşmada verdiği beyanda ´Arslan, Danıştay davasında bombaları Süleyman Esen´in özel harpçi bir arkadaşından aldığını söyledi. Ancak bu tutanaklara geçmedi dediğini´ hatırlatması üzerine, Arslan da cezaevine konulduğunu, aradan 1 yıl ya da 6 ay geçtiğini, kimseyle irtibatı olmadığını, ağzından kaçırmış olabileceğini, bunun doğru olmadığını söyledi.
El bombalarını Süleyman Esen´den aldım
Alparslan Arslan, savcının Cumhuriyet gazetesinin bombalanmasıyla ilgili sorularına, özetle şu yanıtları verdi: ´Cumhuriyet gazetesinin bombalanmasından kimsenin haberi yok. Bu konuyu kimseyle paylaşmadım. Bu meseleleri yalnızca Osman Yıldırım ile konuştum. Bombaları Ataşehir´de yolda giderken arabada Osman Yıldırım´a verdim. Üsküdar´daki evimden aldıktan 1 saat sonra verdim. Süleyman Esen, Üsküdar´daki evime getirdi. Esen´in nereden bulduğunu bilmiyorum. Ya emniyet ya jandarma ya da korucu tanıdıklar vardır. Esen´in bu tür insanlara ya akrabalığı ya da hısımlığı vardır. Esen´in bu bombalara ulaşabileceği kişiler vardır. ´Bulabilir miyiz´ diye sordum. Bir hafta, 3-5 gün içinde getirdi. Esen´e 3 bomba için 1.5 milyar lira elden verdim. Esen bombaları ne yapacağımı sormadı.´
Arslan ötmeye başlayınca avukatı bu noktada devreye girip itiraz etti
Bu arada, Alparslan Arslan´ın avukatı Oğuz Kayıran, müvekkilinin savunma yapmadığını, ancak bir nevi manipülasyon taktikleriyle sorgusunun yapıldığını belirterek, Arslan´ın çapraz sorgusunun alınmasına tepki gösterdi. Başkan Şengün de ´Sorulara cevap vermeyebilir. Mahkeme doğruların ortaya çıkmasından yana. Verdiğimiz kavga onun için. Kimseyi zorla ifade vermeye zorlamıyoruz. Savunma yapmayacağını söyledi, biz de çapraz sorgusuna geçtik´ dedi. Bu arada, mikrofondan oldukça uzak durduğu için sesi duyulmayan Arslan´a el mikrofonu getirildi. Kafasını sürekli sağa, sola, öne ve arkaya doğru hareket ettirerek mikrofondan uzakta kalan Arslan´ın sesi duruşma salonunda çok iyi duyulmadı. Arslan, savcı Taşkın´ın soruları üzerinde, el bombalarını Süleyman Esen´den aldıktan sonra bir hafta evde tuttuğunu, sonra da Osman Yıldırım´a verdiğini anlattı. Bombaları çantanın içinde evindeki yatağının altında sakladığını ifade eden Arslan, sonra bombaları el çantasına koyduğunu, ardından da 2 tanesini Osman Yıldırım´a verdiğini, birinin de kendisinde kaldığını kaydetti. Arslan, savcının ´Bombaları verirken ne dediniz?´ sorusuna ise ´Bismillah dedim mi hatırlamıyorum´ dedi.
İlk eylemde bombalar patlamayınca diğerinde bizzat ben gittim bombayı attım
Savcının ´Eylem insanları öldürmeye yönelik miydi?´ sorusuna Arslan, ´İnsanları öldürmeye yönelik miydi, yüzde 90 aklımdan geçti diyemem. Sadece uyarmak içindi. İnsanlar ölsün önemli değil. Başörtüsünün de bombalarla birlikte atılmasının nedeni, gazetenin karikatürden dolayı uyarılmasının anlaşılması içindi´ karşılığını verdi. Alparslan Arslan, bombaları cebine koyduğu Yıldırım´a, ´Bugün atılsın, olmazsa yarın muhakkak atılsın´ dediğini ifade eden Arslan, ´Atılınca patlamadı. Sonra ben gittim attım, patladı´ diye konuştu.
ATV´yi kurşunlayacaktım ya da kurşunlatacaktım
Arslan, savcının ´El bombalarını nereden biliyorsunuz?´ yönündeki sorusuna, ´Pimi çekip atmak lazım diye söylendi. Pimi çekilecek atılacaktı. Ben patlayıp patlamayacağı konusunda şüpheliydim. Bombalar çok sağlıklı değildi. Biraz yıpranmıştı. Uzun süreden beri bulunduğu belliydi. Öldürmek kastım olsaydı, girer içeriye atardım. İnsanlara para karşılığı eylem yaptırmadım. Yaptığım işin parayla bir alakası yok´ dedi. Savcı Taşkın, telefonundan atılan bazı mesajları okuyarak, Kaleşnikof ile neyi anlatmak istediğini sordu. Arslan da ´ATV´yi kurşunlayacaktım ya da kurşunlatacaktım. Erkekler yarışıyor adlı yarışmadan dolayı´ diyerek, Cumhuriyet gazetesine bomba atılmasının ardından ATV´ye saldırı düzenleyeceğini söyledi. Duruşma, Alparslan Arslan´ın çapraz sorgusuyla devam ediyor. ( Haber7)
18.45: Alparslan Arslan: Yakalanmasam başka eylemler yapacaktım
Danıştay davası sanığı Alparslan Arslan, Danıştay üyelerine yaptığı silahlı saldırıdan sonra yakalanmasa başka eylemler yapacağını söyledi. Arslan, olayın hemen ardından bir tane üzerinde, 2 tane de otomobilinde ele geçirilen 3 silahı da bu amaçla satın aldığını söyledi. Ergenekon davasının öğleden sonraki oturumunda Alparslan Arslan´ın çapraz sorgusu gerçekleştirildi. Savcı Mehmet Ali Pekgüzel, Danıştay saldırısı için Ankara´ya gittiği sırada arkadaşlarını da yanında çağırdığını hatırlatarak Arslan´a, Ne diye çağırdığın? Eylemden bahsettin mi? diye sordu. Alparslan Arsan, arkadaşlarına Gelin gidelim dediğini, eylemle ilgili bir konudan bahsetmediğini söyledi. Arslan, Osman Yıldırım´ın işyerinde buluştuğum İsmail Sağır ve Erhan Timuroğlu´na Ankara´ya gitmeyi teklif ettim ve birlikte gittik. dedi.
Sanık Alparslan Arslan, Danıştay saldırısı ile ilgili sorulara, Silahları olaydan 2-3 hafta önce almıştım. 2 Glock silahı Aykut Şükre´den, diğerini de Orhan´dan almıştım. 2 Glock silah için 1,5 ya da 3 milyar para verdim. dedi. Savcının, Bu silahların piyasası daha yüksek değil mi? şeklindeki sorusuna Arslan, Benden bu kadar istendi. cevabını verdi.
Arslan, sözlerine şöyle devam etti: Ankara´ya gittiğimiz gün ben yerini bilmediğim için taksi tutup Danıştay´ın yerini buldum. Nereden gelir, nereden gider diye bekledim. Hedefim Mustafa Birden´di. Ancak geliş gidişini göremedim. Önce görevlilerden Mustafa beyi sordum. Sonra yukarı çıkıp mahkeme salonuna baktım. Kapı kilitliydi. Eğer açık olsa belki geri dönüp, silahı alıp gelirdim. Çaycı gördü beni. Ne aradığımı sordu. Ben de bir dosya ile ilgili olduğunu söyledim. Hangi dosya diye sorduğunda ise boşver deyip geçtim. Ertesi gün de gittim. Binaya girişim sırasında avukat olduğumu söyledim. Silahın içinde bulunduğu çanta öttüğü için birkez daha X-Ray cihazından geçmemi istediler. Ben de kimliğimi tekrar gösterdim ve içeri girdim. Mahkeme salonuna girdim. O sırada çaycı geldi. ´Seni öldürürüm´ dedim. ´Beni öldürme´ dedi. Sekreter çığlık attı. Havaya bir el ateş edince sakinleşti. Asıl hedef Mustafa Birden´di. Ancak o an bitsin artık dedim. Hepsini öldürmeyi düşündüm. Mustafa Özbilgin´in hastanede öldüğünü duydum. Binadan dışarı çıkarken sesleri duyan polisler, ne olduğunu sordular. Ben de bilmediğimi söyledim. Sonra kıpırdama dediler. Onları korkutup kurtulmak amacıyla duvara bir el ateş ettim. Fakat birkaç kişi üzerime atlayıp beni durdurdu.
Savcı Pekgüzel´in, Öncelikli amacınız Mustafa Birden demiştiniz ancak Mustafa Özbilgin´e yakın mesafeden göğsüne sıkmışsınız sözleri üzerine Arslan, O anki hal. Bu hal işidir. dedi. Pekgüzel´in Danıştay saldırısının ardından üzerinde bulunan Glock marka tabancadan hariç otomobilinde yapılan aramada da 2 adet silah bulunduğunu hatırlatması üzerine Alparslan Arslan, Eğer Danıştay´da yakalanmasaydım başka tarafa da gidecektim´ dedi. Arslan, savcının Başka eylem mi yapacaktınız? şeklindeki sorusuna ise Arslan Evet cevabını verdi. ( Zaman)
19.37: Alparslan Arslan´ın çapraz sorgusu 7 saat sürdü. Deli numarasından vazgeçen Arslan duruşmada gayet aklı başında cevaplar verdi diyaloğa girdi. Bu bile tek başına çok anlam ifade ediyor. Danıştay saldırısı için çok akıllı bir tetikçi seçmişler
Birinci ´Ergenekon´ davasının tutuklu sanığı Alparslan Arslan´ın sabah başlayan ve öğleden sonra da devam eden çapraz sorgusu yaklaşık 7 saat sürdü. İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi´ndeki duruşmada çapraz sorgusuna devam edilen Alparslan Arslan, ´ülkücü camiada Veli Küçük´ün adının sürekli geçtiğini, kendisine uzaktan saygı duyduğunu´ söyledi. Veli Küçük´ün adının Türkiye´de ´bir sembol´ olduğunu, ´emekli ettirildiği´ iddiaları nedeniyle ülkücüler tarafından Genelkurmay Başkanlığına tepki duyulduğunu öne süren Arslan, Mehmet Eymür´ün ise sadece adını duyduğunu, bir araya hiç gelmediğini kaydetti. Bu davanın tutuksuz sanığı Semih Tufan Gülaltay´ı da tanımadığını anlatan Arslan, ´Küçükyalı´da bahsedilen yer onun mu? bilmiyorum. Kuvayi Milliye ile ilgili Hüseyin Görüm´ün yapılanmaları vardı. Görüm, ofisi Küçükyalı´ya taşıdı. Sonra ben koptum´ dedi.
Arslan, ´derin devlet´, ´İsrail´ gibi konularla ilgili ´yeşil.org´, ´atin.org´ gibi siteler ile ülkü ocaklarının sitelerine girdiğini, Atatürkçü Düşünce Derneği, Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneğinin sitelerine ise girmediğini anlattı. Arslan, savcının sorusu üzerine ´Ergenekon örgütünün ne olduğunu bilmiyorum. Ergenekon örgütünün olduğunu zannetmiyorum. Belli insanlar bir araya gelmiş, çay-sohbet için... Varlığı, yokluğu konusunda kesin bilgi sahibi değilim´ diye konuştu. Bulgaristan´a bir defa gittiğini dile getiren Arslan, hayatı boyunca uyuşturucu madde kullanmadığını, doktorların verdiği ilaçları içtiğini kaydetti. Savcının ´Size herhangi bir tehdit yapıldı mı?´ sorusuna ´hayır´ cevabını veren Arslan, kendi dünyasında yaşayan bir insan olduğunu, kendisine ve ailesine hiç bir tehdit gelmediğini vurguladı.
Muzaffer Tekin´le tanışıklığı olduğuna ve bunun saygı, sevgi çerçevesinde gerçekleştiğine işaret eden Arslan, cezaevine girmeden önce de CHP Genel Başkanı Deniz Baykal´ı sevdiğini söyledi. Savcıların sorularının ardından söz alan tutuklu sanık Muzaffer Tekin, savcıların kendilerine hasım gibi davrandığını, kendisini Guantanamo cezaevine gönderseler bile konuşmaya devam edeceğini belirtti.
Muzaffer Tekin azmettirmedi
Tekin´in soruları üzerine de Arslan, ne Cumhuriyet gazetesinin bombalanması, ne de Danıştay´a saldırı için Muzaffer Tekin´in azmettirdiğini söyledi. Arslan, Osman Yıldırım, Tekin ve kendisinin Üsküdar´daki çay bahçesinde hiç bir araya gelmediklerini ifade ederek, Ataşehir´de Veli Küçük, Muzaffer Tekin, Kuddusi Okkır, Oktay Yıldırım, Zekeriya Öztürk ile biraya geldiği iddialarının da gerçeği yansıtmadığını, buradan el bombası almadığını anlattı.
Muzaffer Tekin de ´2004 Aralık veya 2005 Ocak aylarından itibaren 1.5 yıl, o dergaha gittiğinden itibaren Arslan´ı hiç görmedim. Bir araya gelmedik. Arslan ile 2006 yılında bir tek telefon görüşmem yok. 2005 Kasım ayında mesaj çekilmiş. Keşke o dönem daha sık görüşseydim de ne kadar hassas olursa olsun, ben onun önüne atılır engellerdim. Tekin´in yanında bir insan, Cumhuriyetin savcısına kurşun sıkamaz´ diye konuştu. Arslan, bir soru üzerine de bilgisayarında bulunduğu iddia edilen 16 sayfalık ´Ergenekon´ belgesinden haberi olmadığını söyledi. Arslan, başka bir soru üzerine ´Kemalettin Güler benim okul arkadaşımdır. Fethullah Gülen´in yeğeni olarak tanıyorum. Zaten üniversiteye başlamadan cemaatle ilişkim vardı. Işık Evlerinde kaldım. Gidip gelirdim´ dedi. Arslan´ın sabah başlayan ve öğlen arasının ardından devam eden, Cumhuriyet savcıları Mehmet Ali Pekgüzel ve Nihat Taşkın tarafından dönüşümlü olarak yapılan çapraz sorgusu 6 saat sürdü. Diğer sanıkların sorularıyla Arslan´ın çapraz sorgusu yaklaşık 7 saatte tamamlandı. Mahkeme heyeti, talepleri değerlendirmek için duruşmaya ara verdi. ( Zaman)
Muzaffer Tekin´i yalanladı: Kendisiyle sohbet ettik
Danıştay saldırısının kilit ismi emekli Yüzbaşı Muzaffer Tekin, Ergenekon davasındaki savunmasında Alparslan Arslan´la aynı ortamda bulunmuş olabileceğini ancak hiç konuşmadıklarını beyan etmişti. Arslan ise dünkü savunmasında Tekin´i yalanladı. Arslan, Muzaffer Tekin´le bu olaydan 1 yıl önce tanıştım. Kendisinin Kadıköy´deki ofisine 3-5 defa gittim. Gitmeden önce kendisini telefonla arayıp müsait olup olmadığını sormak için arardım. Kendisiyle siyasi sohbetler, vatan millet din, Sakarya... sohbetleri yaptık. dedi. Arslan, Veli Küçük´ü basından tanıdığını ifade etti. Savcı Pekgüzel, Tekin´le 30´a yakın telefon görüşmesi olduğunu söylemesi üzerine Arslan, Hatırlamıyorum. dedi. Arslan, Tekin´le son görüşmesini ne zaman yaptığını hatırlamadığını ve Fikri Karadağ´ı da Tekin´in ofisinde tanıdığını anlattı. Hüseyin Görüm´ü avukatı olduğu için tanıdığını ve Maltepe´deki toplantılara katıldığını belirtti.
Asıl hedef Mustafa Birden´di
Danıştay tetikçisi Alparslan Arslan, 17 Mayıs 2006´daki saldırıda asıl hedefinin Danıştay 2. Dairesi Başkanı Mustafa Birden olduğunu da söyledi. Arslan, olay gününü şöyle anlattı: ´Bahçede uzun süre oturdum. Bir ara yukarı çıktım, salon kapalıydı. Salon açık olsaydı silahı alıp gelip saldırıyı yapacaktım. Çaycı geldi, dosyam var dedim binadan ayrıldım. Ertesi sabah arkadaşlar otelde uyurken çıktım gittim. Silah çantamdaydı. Güvenlik noktasında öttü. Kimliğimi gösterdim. Avukat olduğum için yukarı çıkmama izin verdiler. Salona girdim. Başta Mustafa Birden olmak üzere 3-4 el ateş ettim. Bayanlar da vardı. Böyle bir şey yasak olamaz, bitsin dedim. Çaycı geldi, seni öldürürüm dedim, kaçtı gitti. Aşağıya indim, polislerle karşılaştım. Sakince yürümeye devam ettim. Polisler anladılar, koluma girmeye çalıştılar, ben de silahımla duvara ateş ettim. Beni götürdüler.´ Asıl hedefinin Birden olduğunu söyleyen Arslan, sözlerini şöyle sürdürdü: Mustafa Birden, ilk gün odasından çıkmayınca ben de evinde vurmayı düşündüm. Evini aradım, ´Yavuz Birden´den kargo var, adres verin´ diye söyleyecektim. Dışarı çıkınca takip edecektim. Asker kıyafeti giyip, elime dosyalar alıp, Genelkurmay´dan geliyormuş gibi gösterecektim. Özel bir durum falan deyip. Ancak dışarı çıkmayınca ben de Danıştay´a gittim. dedi.
Arslan babasına hakaret etti
Alparslan Arslan, bir ara 12 Eylül dönemindeki cezaevi koşullarından söz etmeye başladı. İzleyiciler bölümünde bulunan babası İdris Arslan, Sana mı kaldı. 4 yıldır yok olduk oğlum´ diye tepki gösterdi. Arslan da, babasına bağırarak, ´Ben Allah´ın fedaisiyim.´ diyerek küfürlü konuşarak babasına, ´Şerefsiz sen kimsin. Ben Allah´ın fedaisiyim. Puşt herif´ diye bağırdı. ( Star) Ardından mahkeme heyeti başkanı Köksal Şengün, Arslan´ın babasına ´Yönlendirmenizin anlamı nedir?´ diye sordu. Bunun üzerine Arslan´ın annesi Porsor Arslan, ´Sağlıklı mı acaba? diye bağırdı. Başkan Şengün, Sağlıklı olup olmadığına siz karar veremezsiniz. Hissiyatınıza saygılı olabiliriz ama onun da ölçüsü var.´ uyarısında bulundu.
Osman Yıldırım´ın tanık ifadelerini doğruladı
Savcı Nihat Taşkın, daha sonra Osman Yıldırım´ın Ankara´da cezaevinde tanık olarak verdiği ifadeyi hatırlattı. Alparslan Arslan, Osman Yıldırım´la Danıştay saldırısı öncesi Ümraniye, Ataşehir ve Üsküdar´da buluşup konuştuklarını itiraf etti. Ancak Cumhuriyet Gazetesi´ne atılan bombalara ilişkin çelişkili ifade verdi. Osman Yıldırım, bombaların Ataşehir´de bir evde kendisine verildiğini anlatmıştı. Savcı Osman Yıldırım´ın bu ifadelerini hatırlatırken, Arslan, Muzaffer Tekin´in ilgisi yok. diye bağırdı. Savcı Taşkın bu konuyu sormayacağını belirtti. Yıldırım´ı 27 Nisan 2006´da Ataşehir´e çağırdığını belirten Arslan, sözlerini şöyle sürdürdü: Bombaları Ataşehir´de yolda giderken arabada Osman Yıldırım´a verdim. Üsküdar´daki evimden aldıktan 1 saat sonra verdim. Süleyman Esen Üsküdar´daki evime getirdi. Esen´in nerden bulduğunu bilmiyorum. Ya emniyet, ya jandarma, ya da korucu tanıdıkları vardır. Esen´in bu tür insanlarla ya akrabalığı ya da hısımlığı vardır. Bulabilir miyiz, diye sordum. Bir hafta, 3-5 gün içinde getirdi. Esen´e 3 bomba için 1,5 milyar lira elden verdim. Esen bombaları ne yapacağımı sormadı.
Özel Harpçi ifadesi ağzımdan kaçtı
Savcı Nihat Taşkın da müdahil olan Cumhuriyet Gazetesi avukatlarının Ergenekon davasında yaptıkları açıklamada Alparslan Arslan, Danıştay davasında bombaları Süleyman Esen´in Özel Harpçi bir arkadaşından aldığını söyledi. Ancak bu zabıtlara geçmedi. dediğini hatırlatarak bu konuda bir açıklama yapmasını istedi. Arslan´ın bu soruya ise Tahmin ettim, öylesine aklıma geldi. Cezaevine konulmuşum. Aradan bir yıl ya da 6 ay geçmiş. Kimse ile irtibatım yok. O şekilde ağzımdan kaçtı. Bu doğru bir şey değil. Sadece ağzımdan çıktı. cevabını verdi.
´Vakit´ten habersizdim
Alparslan Arslan, Savcı Nihat Taşkın´ın, ?Danıştay´ın başörtüsüne yönelik kararını ne zaman öğrendiniz?? sorusuna, ?Danıştay saldırısından bir ay önce haberdar oldum? dedi. Taşkın, Danıştay´ın başörtüsü kararının Vakit gazetesinin 13 Şubat 2006 tarihinde ?İşte o üyeler? başlığıyla yayımladığını hatırlatması üzerine, ?Haber yayımlandığında haberim yoktu. Bu saldırı bir aylık süreç? dedi. Arslan, daha önce ?Vakit´in haberinden etkilendim? demişti. ( Taraf)
Oğuztan, Ölmez ve Şahin tahliye edildi, 7 sanığın tahliyesi ise 1´e karşı 2 oyla reddedildi
İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi´ndeki 1. Ergenekon Davası´nın dünkü duruşmasında Erol Ölmez, Kahraman Şahin ve Ümit Oğuztan´ın tahliyelerine karar verildi. Diğer 27 sanığın ise tutukluluk hallerinin devamına hükmedildi. Ancak, ara kararda mahkeme başkanı Köksal Şengün´ün, tutuklu sanıklardan terör örgütü üyesi olmak suçundan yargılanan Emin Gürses, Kemal Kerinçsiz, Hayrettin Ertekin, Hüseyin Görüm, Erkut Ersoy, Muhammet Yüce ve Selim Akkurt´un yattıkları süreler, haklarında isnat olunan suçların vasıflarının değişme ihtimali, tutukluluktaki makul sürenin aşılmış olması ve toplum içerisindeki konumları da dikkate alındığında bu aşamadan sonra kaçma ve saklanma şüphelerinin bulunmadığı gerekçesiyle tahliye edilmeleri yönünde oy kullandığı belirtildi. Kararda, mahkeme başkanının muhalefetine karşılık iki üye hakimin tutukluluk yönünde görüş bildirmesi üzerine bu sanıkların oy çokluğuyla tutukluluk hallerinin devamına karar verildiği bildirildi.
Öcalan´ın Ergenekon´la ilişkisi MİT´e sorulacak
İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi ayrıca Abdullah Öcalan´ın eski Ankara 1 No´lu DGM´de yargılandığı dava dosyasının istenmesine karar verdi. Mahkeme, PKK terör örgütünün MİT tarafından kurulduğuna, teröristbaşı Abdullah Öcalan´ın iddia olunan Ergenekon terör örgütü üyesi olduğuna ilişkin iddiaların Genelkurmay Başkanlığı, MİT ve Emniyet Genel Müdürlüğü´nden sorulmasına, Alparslan Arslan´ın MİT görevlisi olup olmadığının MİT´ten sorulmasına karar verdi. ( Zaman)
20 EKİM 2009 - ARSLAN´IN SORGUSUNDA 2. GÜN..
20 Ekim 2009: Bizim yaptığımız kötülükler ortaya çıkarsa insanların midesi bulanır
Birinci ´Ergenekon´ davasıyla birleştirilen Danıştay ve Cumhuriyet gazetesine yönelik saldırı dosyasının sanıklarından Alparslan Arslan, ´Bizim yaptığımız kötülükler ortaya çıkarsa insanların midesi bulanır´ dedi. İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesinde 117. duruşması yapılan 1. Ergenekon davasında üye hakim Hasan Hüseyin Özese´nin sorularını cevaplandıran Arslan, tanıyıp tanımadığı sorulan bazı kişilerle ´ülkücü ve vatanını, dinini seven insanlar olması´ nedeniyle görüştüğünü söyledi. Arslan, ´Sedat Peker´i tanıyıp tanımadığı´ yönünde bir soruya, ´İsmini duyuyordum. Kendisini Fenerbahçe´deki bir çay bahçesinde, cipin içinde otururken gördüm. Başka da görmedim. Ondan burs da almadım´ karşılığını verdi. Süleyman Esen ile iyi bir insan olduğu için samimiyet kurduğunu ve iyi diyaloglarının olduğunu, onun türbanla ilgili görüşünü bilmediğini ve Danıştay baskınından kendisine bahsetmediğini öne süren Arslan, Hakkı Kurtuluş´un ofisinde 6 ay avukatlık stajı yaptığını dile getirdi. Gürhan Gür ile birlikte Yeditepe Hukuk Bürosu´nu kurduklarını ve avukatlıktan elde ettiği kazançla da rahat geçinebildiğini anlatan Arslan, Vatansever Kuvvetler Güçbirliği Derneği´nden (VKGB) Hüseyin Görüm, Hüseyin Nalın ve Bülent Gürkan´ı tanıdığını söyledi. VKGB´nin özel sohbetler gerçekleşen toplantılarına katıldığını ve Nihat Gürkan ile din sohbetleri dışında kimseyle orada konuşmadığını ifade eden Arslan, hakim Özese´nin ´Kuvayi Milliye Derneği hakkında ne biliyorsunuz?´ sorusu üzerine de ´yaşam çizgisini beğendiği Fikri Karadağ´ı tanıdığını, ancak birkaç sohbetten sonra yaşayamayacağını bildiği için kendisini Hüseyin Görüm ve Hüseyin Nalın´a attığını ve oradan Fikri Karadağ dışında ofisine gidip geldiği Muzaffer Tekin´le de görüştüğünü´ söyledi.
Kötülüklerin ortaya çıkması
Osman Yıldırım´ın akıllı bir adam olduğunu ve sohbet ettiklerini belirten Arslan, alacak verecek meselesi nedeniyle tanıdığı Hüseyin Görüm´ün de inandığı değerler için fedakarlıklarda bulunmuş biri olduğunu ve onunla ilk olarak Maltepe´deki bir ofiste tanıştığını anlattı. ´Bizim yaptığımız kötülükler ortaya çıkarsa insanların midesi bulanır´ diyen Arslan, Hüseyin Görüm´ün iş yerine gidip geldiğini, ancak onun Maltepe´deki konteynerine hiç gitmediğini, Hüseyin Görüm ile görüşmesinin, ona yardım etmesinin parayla ilgisinin olmadığını ve kendisiyle din, diyanet meseleleri üzerine konuştuğunu kaydetti. Hakim Özese´nin sorusu üzerine Salih Kurter ile daha önceden tanışıklığının olduğunu ve haftada 2-3 gün yanına gittiğini belirten Arslan, yalnız gitmemeye çalıştığını, bütün arkadaşlarını görüşmeye çağırdığını, Süleyman Esen´in görüşmelerde genelde suskun olduğunu, Salih Kurter´in kendisine Danıştay saldırısıyla ilgili bir telkininin olmadığını ve Kurter´in kendi yörüngesinde yaşayan bir adam olduğu için o işlerle ilgilenmediğini söyledi. Arslan, hakim Özese´nin, ´Danıştay ve Cumhuriyet baskınlarıyla ilgili Salih Kurter ve Süleyman Esen´in bir nasihati oldu mu?´ sorusuna, ´Müslüman Müslümana cihat et demezse edepsizliktir. Kurter´de idrak olsa yeryüzüne çıkardı... Guantanamo´da aşk varsa, uçkurumu keserim. Kurter ile paylaşmak istedim, paylaşamadım. Salih Kurter´i koyduğum noktayı, Kurter hak etmiyor´ yanıtını verdi. Salih Kurter´e örtülü olarak yardım etmeye çalıştığını, açıktan para vermediğini, halısının altına koyduğunu ve alışverişten aldıklarını evine bıraktığını anlatan Arslan, ´Kurter´in evinde babası İdris Şahin´e ait bir alışveriş fişinin bulunması´ yönündeki soruya ilişkin ´Bildiğim kadarıyla bir tanışıklıkları yok. Elazığ´dan market kartlarıyla aldığım bir alışverişten olabilir´ dedi.
Kuracağım devleti kafaya koymuştum
´Osman Yıldırım ile ilk olarak 2001 veya 2002 yıllarında tanıştığını, bazı alacaklarının tahsiline onunla gittiğini, Osman Yıldırım´ın birlikte kavga edeceği güvenilir bir insan ve önemli biri olduğunu´ ifade eden Arslan, Veli Küçük ile Osman Yıldırım´ın tanışıp tanışmadıklarını hatırlamadığını ve Veli Küçük isminin ortaya atılmasının hoşuna gitmediğini söyledi. Hakim Özese tarafından emniyetteki ifadeleri hatırlatılan Arslan, şöyle konuştu: ´Ben devleti değiştireceğime inanıyordum. Belki saflık. Osman ile Bostancı sahilinde yürürken ona anlatırdım. Ama bilen insanların olması lazım. 27-28 yaşındaydım. Alparslan Arslan devleti değiştirecekti. Karadeniz´den Lazlar´ı toplayacaktım. İstanbul´da batağa batmış Kürt gençleri toplayacaktım. Kuracağım devleti kafaya koymuşum. Kafamda hepsi var ama Müslümanlaştırarak. Orduyu kurup silahları dağıtacaktım. Utanarak anlatıyorum ama kafamdaki kurgu buydu. Yukarıdan verilen görev bu, yoksa olmaz.´
Yine bomba atarım
´Danıştay baskınına kimlerle gittiği´ sorulan Arslan, arabanın içinde Osman Yıldırım, İsmail Sağır ve Erhan Timuroğlu´na ´Danıştay´a gidelim, basalım´ diye konuştuğunu, bu kişilerin de kendisine ´tamam´, Osman Yıldırım´ın ´her şeye varım´ dediğini söyledi. Osman Yıldırım´ın bu işte menfaatinin olmadığını, sadece Allah için yaptığını kaydeden Arslan, emniyet ifadesinde Osman Yıldırım ile Cumhuriyet baskınını konuştuğu hatırlatılınca, ´Doğru, gerçek bu. Osman Yıldırım eylemi bana sordu, planda uzlaştık. Başörtüsüne el kalktığında yine bomba atarım´ dedi. Başka bir soru üzerine, günlük gazeteleri hemen hemen haftanın 4-5 günü takip ettiğini söyleyen Arslan, Danıştay´ın türbanı yasaklayan kararıyla ilgili haberi farklı bir yerde duyduğunu ve duyduğu zaman da kafasının infilak ettiğini belirterek, böyle bir şeyin olamayacağını düşündüğünü ve o gece evinde yatarken nasıl bir silah bulabileceğini düşündüğünü söyledi.
İşe Fethullah Gülen´in yeğeni Kemalettin Gülen´i de karıştırdı
´Danıştay´ı çok rahat vuracağımdan eminim´ diye düşündüğünü anlatan Arslan, ´bir gün sonra Kemalettin Gülen adlı bir kişinin yanına gelerek Vakit gazetesini kendisine gösterdiğini, Mustafa Birden´i arayıp küfrettiğini söylediğini ve bunun hoşuna gittiğini´ anlattı. Arslan, ´Bu Müslüman bir gencin tavrıdır. ...´ dedi. Kemalettin Gülen´i, ´Fethullah Gülen´in yeğeni, ülkücü, nurcu ve cemaatçi biri olarak bildiğini´ ifade eden Arslan, ´Kemalettin Gülen´e sahip çıkma pozisyonunda onunla görüştüğünü, Danıştay baskınından bir hafta önce Gülen´in Üsküdar´daki ofisine gittiğini ve istemesi üzerine Gülen´in kendisine Danıştay 2. Daire Başkanı Mustafa Birden´in adreslerini gösteren, telefon numaraları olan bilgisayar çıktıları verdiğini´ iddia etti. Arslan, Kemalettin Gülen´in kafasındaki planlarından haberinin olmadığını´ dile getirdi. ( AA)
Arslan, Danıştay´ın başörtüsü kararından bile habersiz
Danıştay 2. Dairesi´ne saldırı düzenleyen Alparslan Arslan´ın, Danıştay´ın başörtüsüne ilişkin kararını bilmediği ortaya çıktı. Ergenekon davasının dünkü duruşmasında Hakim Sedat Sami Haşıloğlu´nun, Danıştay´ın kararını hatırlıyor musunuz? sorusuna Arslan, Başörtülü biri, anaokuluna başörtülü giremedi zannediyorum. dedi. Hakim, Zan üzerine mi eyleme girdiniz? diye sorunca Alparslan Arslan kaçamak cevap verdi. Anaokulu öğretmeni Aytaç Kılınç´ın okul bahçesinde başörtüsü takmasını laikliğe aykırı bulan Danıştay İkinci Ceza Mahkemesi´ne saldırı düzenlediği ve üye hakim Mustafa Özbilgin´i öldürdüğü iddiasıyla yargılanan Alparslan Arslan´ın Danıştay 2. Dairesi´nin başörtüsüne ilişkin kararını bilmediği Ergenekon duruşmasındaki çapraz sorguda ortaya çıktı. İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi üye hakim Sedat Sami Haşıloğlu´nun, Danıştay kararı bir anaokulu öğretmeni ile ilgiliydi. Bu kararı hatırlıyor musun? sorusuna Alparslan Arslan, Başörtülü biri, anaokuluna başörtülü giremedi diye zannediyorum. diye cevap verdi. Arslan´ın bu cevabı üzerine üye hakim Haşıloğlu da, Zan üzerine mi eyleme girdiniz? diye sordu. Alparslan Arslan da yine kaçamak cevap vererek, Bu bayan kendisi çözemez miydi? ´Açsın´ demiyorum; ama gitsin müdürüyle konuşsun. Açıyor, kapatıyor saygı duyarım. Gücü bu kadar. Televizyonlara çıktı, millet birbirine girdi, kötülükler başladı. diye konuştu.
Müvekkilimin beynini bulandırıyorsunuz
Bu sırada Arslan´ın avukatı söz alarak, Müvekkilimin beynini bulandırıyorsunuz. diye tepki gösterdi. Haşıloğlu´nun sorduğu bazı sorulara, gülerek cevap veren Alparslan Arslan, Kusura bakmayın, hastayım yani. Cezaevinde varlık problemleri, gel-gitler yaşadım. Şu an kontrollüyüm. dedi. Danıştay saldırısında türban kararına muhalif kalan kadın üyenin de yaralandığının hatırlatılması üzerine Alparslan Arslan, Kendisinden daha sonra kalben özür diledim. dedi. Daha önce Glock kullanmadığını belirten Alparslan Arslan, Silahı neden olay yerinde bırakmadın? sorusunu ise, Aklıma gelmedi. diye cevapladı.
Arslan annesini de eleştirdi
Saldırı esnasında Danıştay binasında kendisine yardım eden kimsenin olmadığını ifade eden Alparslan Arslan´a, üye hakim Sedat Sami Haşıloğlu´nun, Silahları 7 bin liraya aldığınızı söylüyorsunuz. Aylık gelirinizin ise 500 TL. Bu parayı nereden temin ettiniz? diye sordu. Arslan, Para konuşmayı sevmiyorum. Para vardı. Şükürler olsun para gelirdi. Elimin altında 7 bin lira vardı. diye konuştu. Haşıloğlu´nun, annesi Porsor Arslan´ın ifadesinde yer alan kendisi ile ilgili beyanlarını okumasına tepki gösteren Alparslan Arslan şunları söyledi: Bu bayan ve diğer şahıslarla ilgili bir şey duymak istemiyorum. İnancı için kendisini feda etmeyen insanlardan uzağım. Evladı ´kavga etmesin´ diye her türlü şeye başvuran ailelerden uzağım. Eve kilitlemenin anlamı yok. Benim annemin fakirlere karşı gözü yaşarmadı. Böyle bir ailede yokum. İslam inancı için gönülden fedakarlık yapmayan insanlarla yaşayamam.
İnançlı bir kişi olduğunuzu söylüyorsunuz, inançlı insanları nasıl öldürdünüz?
Haşıloğlu´nun, İnançlı bir kişi olduğunuzu söylüyorsunuz, inançlı insanları nasıl öldürdünüz? sorusuna ise Arslan, Sadece öldürürüm, zulüm etmem. Elimde imkan olsa Allah rızası için buradaki insanları yaşatmam. diyerek bağırdı, hakime de küfür etti. İstihbarat örgütleri adına çalışmadığını belirten Alparslan Arslan, Türkiye´de bomba temin etmenin çok kolay olduğunu söyledi.
Sıkıştığı her soruda Allah´tan bahsetmeyi ve sorulara kaçamak cevap vermeyi sürdürünce Hakimden Arslan´a uyarı geldi: Yeryüzüne inelim
Arslan´ın sıkıştığı her soruda Allah´tan bahsetmesi ve sorulara kaçamak cevap vermesi üye hakim Haşıloğlu´nun tepkisini çekti. Haşıloğlu, Takdir Allah´ın diyorsun, Allah´ın emri var diyorsun. Allah´ın emri kısmını bir tarafa bırakıyoruz. Kul olarak, sizinle ilgili olan kısmı soruyorum. şeklinde konuşunca, Arslan,Allah´tan ayrılalım, yeryüzüne inelim diyorsunuz diye konuştu. Üye hakim Sedat Sami Haşıloğlu da, Evet yeryüzüne inelim. dedi. ( Zaman)
Arslan bu kez Cumhuriyet´in domuz karikatürünü övdü
Arslan, Cumhuriyet saldırısının gerekçesi olduğunu söylediği domuz karikatürünü bu kez övdü. Karikatürü çizen Turhan Selçuk´u, Danıştay 2. Dairesi başkanı ve hedefi olan Mustafa Birden´den ayırdığını anlatan Arslan, Allah Turhan Selçuk´un hakkını versin. Turhan Selçuk´un elini öper alnıma koyarım. diye konuştu. ( Zaman)
22 EKİM 2009 - ARSLAN´IN SORGUSUNDA 3. GÜN..
22 Ekim 2009: İki duruşmadır yapılan sorguya ne Danıştay ne de Cumhuriyet Gazetesi avukatlarının katılmaması dikkat çekti
Mahkeme heyeti ve savcılar iki gün boyunca ara vermeden Alparslan Arslan´a 5-11-15 Mayıs 2006 tarihlerinde Cumhuriyet Gazetesi´ne üç kez bomba atılması eylemleri ile 17 Mayıs 2006´da Danıştay 2. Dairesi üyelerine yönelik saldırıyı aydınlatmak için yüzlerce soru yöneltti. Bugün (22 Ekim 2009) yapılacak 118. celsede de üye hakim Sedat Sami Haşıoğlu´nun sorguya devam etmesi bekleniyor. Danıştay davasının Ergenekon davası ile birleştirilmesinden sonra 3 Ağustos 2009´da başlayan yeni süreçte davayı takip eden tek müdahil Cumhuriyet Gazetesi avukatları ise geri planda kaldı. Danıştay davası Ergenekon´la birleşmeden önce bu olayların azmettiricisi olduğu iddia edilen Muzaffer Tekin ve Veli Küçük´ün sorgusuna katılan Cumhuriyet gazetesi avukatları Arslan´ın çapraz sorgusunun yapıldığı 116 ve 117. duruşmada yer almadı. Müdahil Cumhuriyet Gazetesi avukatları Bülent Utku ve Akın Atalay, Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi´nde süren davaya katılmıştı. Ancak avukatlar, Silivri´deki mahkemede sorgulanan Arslan´a tek bir soru bile sormadı.
Dava Ankara´da görülürken davaya müdahil olan mağdurlar İstanbul´da suskun. Ne müdahil oldular ne de henüz bir tek soru sordular
Silivri´deki duruşmada, sessiz kalan bir diğer taraf da Danıştay Başkanlığı´ydı. Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi´ndeki davada, Alparslan Arslan´la birlikte 9 sanık laiklik karşıtı eylemleri nedeniyle yargılanıyordu. Bu davaya Danıştay Başkanlığı, Danıştay 2. Dairesi üyeleri ve ölen hakim Mustafa Yücel Özbilgin´in ailesi müdahil olarak katılmıştı. Ankara´daki davalarda Danıştay Başkanlığı´nı da her zaman avukatları temsil ediyordu. Ancak dava Ergenekon davası ile birleşince Danıştay Başkanlığı, Danıştay 2. Dairesi başkan ve üyeleri ile ölen hakim Özbilgin´in çocukları müdahil olarak devam etmedi. Alparslan Arslan´ın sorgusunda da yer almayıp, soru da sormadılar. Ölen hakim Özbilgin´in oğulları Gürkan ve Serkan Özbilgin 20 Ekim 2008´de başlayan davayı uzun bir süre takip etmişti. Özbilgin kardeşler, o sırada yaptıkları açıklamada Danıştay davası ile Ergenekon davası birleşirse müdahil olabileceklerini belirtmişlerdi.
´Gizli Tanık 9´ tartışması
22 Ekim 2009: Birinci Ergenekon davasının bugün yapılan 118. duruşmasında Alparslan Arslan´ın çapraz sorgusuna devam edildi. Arslan´a, gizli tanık 9´un beyanlarıyla ilgili yöneltilen sorular tartışmalara neden oldu. İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesindeki duruşmada üye hakim Sedat Sami Haşıloğlu´nun sorgulamaya devam ettiği tutuklu sanık Alparslan Arslan, soru üzerine sanıklardan Muhammet Yüce ile duruşmalarda tanıştığını söyleyerek, dosyanın ´Ergenekon´ davasına bağlanma nedenini bilmediğini ve buradan Sincan´daki cezaevine dönebileceğini kaydetti. Mahkeme Başkanı Köksal Şengün´ün, ´Sanıkları burada mı tanıdın?´ sorusuna Arslan, ´Uzak durmak lazım, başka gideceğim yerim yok. Muzaffer Tekin´i parçalayabilirim. Dengeyi bulursam kafayı yiyebilir´ yanıtını verdi. İsminin geçmesi üzerine söz alan tutuklu sanıklardan Muhammet Yüce de Alparslan Arslan´ı tanımadığını belirterek, Arslan´a yönelik, ´Sen beni tanıyor musun?´ diye sorunca Arslan, ´Bilmiyorum, düşünmem lazım´ diye konuştu. Alparslan Arslan, Muhammet Yüce´nin, ´Beni bu işe katmayın´ sözüne karşılık, ´Bombaları sen verdin. Böyle bir cümle kullanabilirim Muhammet Yüce için. Aramızda husumetin olmaması lazım. Ama bilmiyorum, daha sonra bilebilirim´ dedi.
Üye hakim Haşıloğlu´nca telefonundaki bazı e-mail adreslerinin sorulmasına karşılık, bilgi sahibi olmadığını ve hatırlamadığını anlatan Arslan, babası İdris Arslan´ın mahkemeye verdiği dilekçede, kendisiyle ilgili ´Başbakan´ın icraatlarını methettiği´ yönündeki beyanlarının hatırlatılması üzerine de ´Başbakan´ın Genelkurmay Başkanlığına karşı tavrı hoşuma gidiyordu. Bu kadarını söyleyebilirim´ ifadesini kullandı. Soru üzerine tutuklu sanıklar Osman Yıldırım ve Hüseyin Görüm´ün kendisinin Kadıköy´deki avukatlık ofisinde karşılaşmış olabileceklerini söyleyen Arslan´ın ifadesine karşılık söz alan Hüseyin Görüm, ´Alparslan doğru söylüyor. Osman Yıldırım´ı burada görünce ofiste karşılaştığım kişi olduğuna emin oldum. Alparslan´ın bürosunda karşılaşmış olabilirim´ diye konuştu. Üye hakim Haşıloğlu´nun, ´Osman Yıldırım´ın, ´Danıştaya saldırıyı tahmin ettim, Sinan Berberoğlu ismi geçti´ beyanları var, buna ne diyeceksin?´ diye sorduğu Arslan, ´Ben Osman´ı ve çevresini ATV ve bankalara yönlendirmeye çalışıyordum. ATV´ye girmeyi ve bankalardaki insanları görmemizi sağlayacak diyalog sahibi insanlar lazım. Bu konuda Sinan Berberoğlu ismi geçmiş olabilir´ dedi.
´Osman Yıldırım´a gönderdiği belirli aralıklı telefon mesajlarının Cumhuriyet gazetesine bomba atılması tarihiyle örtüştüğü´ şeklinde bilgi verilen Arslan, bomba attıktan sonra, 3-4 kez, Cumhuriyet gazetesi alıp okuduğunu ve gazetenin ´türbanlı domuz´ karikatürünü yayımladıktan sonra özür dilemediğini aktararak, ´Meselenin çözülmesi için inat ettim´ diye konuştu. ´Cumhuriyet gazetesine gün içinde 3. bombayı atarken, kafanda da Danıştay´a saldırı planı olmasına rağmen deşifre olma kaygısı taşımadın mı?´ sorusu da yöneltilen Arslan, ´Takdir. Allah varsa, Danıştay´daki meselenin çözülmesi lazım. Bunu Müslümanların çözmesi lazım. Başörtüsü açmak anlamında demiyorum´ dedi.
Arslan, ´Osman Yıldırım´ın ´JİTEM´ci İsmail´in Alparslan Arslan ile görüştüğü´ yönündeki beyanlarının sorulması üzerine, Osman Yıldırım´ın bu tür insanlarla ilişkileri olduğunu, İsmail´i hatırlamadığını ifade etti. Osman Yıldırım´ın, Bostancı sahilinde gezerlerken, kendisinin, ´Eczacıbaşı´dan 2 kişiyi öldüreceğine´ dair beyanda bulunduğunu söylediğinin anımsatılması üzerine Arslan, ´Öyle bir şey yok. Eczacıbaşıların yeni yapılan bir yerleri vardı. Onları roketleyecektim. Yahudileri sevmiyorum. Türkiye toprağı için laiklere giderim ama Yahudilere dayanamıyorum. Yahudi gördüm mü beynim dönüyor´ diye konuştu.
Gizli Tanık 9´un beyanları
Üye hakim Haşıloğlu´nun, ´Gizli tanık 9 beyanında, ´Arslan´ın JİTEM´ci İsmail ile görüşmesinden sonra kendisine daha yoğun bir şekilde gidip geldiği ve devletin temizlik yapacağını söylediğini´ anlatıyor. Ne diyorsun?´ diye sorduğu Arslan, ´Recep Tayyip Erdoğan ve avanesinin Türkiye´de bir şey oluşturabileceği kanaati oluştu çünkü ben de TSK´yı sevmiyorum. Erdoğan, TSK´yı doğru düzgün bir yere sokacak. Ben bunu anlatıyordum en basit ihtimalle. Yahudiler temizlenecek diye söylemiştim´ dedi. Arslan, Veli Küçük ile Ortaköy´de görüştüğüne yönelik beyanların hatırlatılması üzerine de ´Veli Küçük denen şahıs beyefendi. Kendisi, sevdiğim, saygı duymak istediğim bir insan´ diye konuştu.
Perinçek bu duruşmada da boş geçmedi ve ortamı germeye çalıştı hakimleri eleştirdi
Tutuklu sanıklardan Doğu Perinçek söz alarak, beyanları sorulan Gizli Tanık 9´un, aynı zamanda davanın sanığı olan Osman Yıldırım olduğunu ve bir insanın hem sanık hem tanık olamayacağını belirterek, ´Siz onun Osman Yıldırım olduğunu biliyorsunuz. Bildiğiniz halde tanık beyanlarını sorarak, kanunları ayaklar altına alıyorsunuz. Heyet olarak lütfen gidip görüşün, karar alın ve bir daha da sormayın´ dedi. Üye hakim Haşıloğlu´nun ´Gizli Tanık 9´un aleyhinize beyanı var mı?´ diye sorduğu Perinçek, bunun önemli olmadığını ve basit bir insan olmadığı için sadece kendisini düşünmediğini belirterek, ´Türkiyemizi bölünmeye, parçalanmaya götürüyorsunuz´ şeklinde konuştu. Perinçek´in ´iddianameyi kabul ederek hata yaptınız´ sözüne müdahale eden Mahkeme Başkanı Köksal Şengün, ´Onlar konuşuldu bitti. Savunma sınırları içinde her şeyi konuşun. Bu kadar açık ve her şeyin konuşulduğu bir yargılama gördünüz mü?´ diye konuştu. Perinçek ise ´Böyle bir dava görmediğim için korkuyorum. Bu dava Abdullah Öcalan´ı temize çıkarmak için üretilmiş bir davadır´ diyerek Şengün´e cevap verdi. Doğu Perinçek´in, ´Osman Yıldırım´ın gizli tanıklığı kalmadı. Daha karar vermediniz bu konuda. Çekilin içeri karar verin ve bilelim mahkemeyi. Mahkeme miSilopi çadırı mı bilelim´ şeklindeki sözleri üzerine Başkan Şengün, usulü tartışmaya açmayacağını ve hakimin soru sormasının normal olduğunu ifade etti. Bu sırada, söz alan Perinçek´in avukatı Mehmet Cengiz ise birleştirilen Danıştay davası hakimlerinin, bütün konuları araştırdıklarını ve bu mahkemede Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesinin yargılamasının yok sayıldığını ileri sürerek, ´Türkiye´nin tek yargıçları siz misiniz?´ diye sordu.
Hakimlere gözdağı-tehdit: Türkiye´nin tek yargıçları siz misiniz?
Doğu Perinçek´in ardından söz alan avukatı Mehmet Cengiz de, Danıştay davasına bakan Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi´nin daha önce üye hakimin yönelttiği soruları sorduğunu belirterek Türkiye´nin tek yargıçları siz misiniz? Yarın siz görevden alındığınızda yerinize gelenler aynı soruları mı soracak? diyerek Mahkeme Heyetini üstü kapalı olarak tehdit etti. ( Star)
Hakim Şengün ile Arslan arasındaki ilginç diyalog
Danıştay saldırısıyla birleştirilen Ergenekon ana davasında üç gündür çapraz sorgusuna devam edilen Alparslan Arslan, resmen şov yaptı. Savcı ve üye hakimlerin ardından mahkeme başkanı Köksal Şengün´ün sorularını yanıtlayan Arslan, 3 gündür savcıların ve üye hakimlerin ısrarlı sorularına rağmen, Danıştay davasının diğer sanıkları Osman Yıldırım, İsmail Sağır ve Erhan Timuroğlu´nun haberi olmadığını söylüyordu. Ancak dün Mahkeme Başkanı Köksal Şengün´ün sorusu üzerine, ?Benimle Ankara´ya gelirken Danıştay olayını biliyorlardı. Konuşulmuşluğu vardı. Silahları da gördüler yani öyle bilgim var. Kendilerine sormak lazım? diyerek itiraf etti. Çapraz sorgu esnasında mahkeme başkanı Köksal Şengün ile Alparslan Arslan arasında ilginç diyaloglar geçti. İşte zaman zaman salonda gülüşmelere de neden olan diyalogdan satır başları... Başkan´ın ilginç sorgusu:
Mahkeme Başkanı Köksal Şengün: ?Avukatlık yapıyorsun, cüppe giyip duruşmalara giriyorsun, onun dışında tahsilat işlerine de girdiğini söylüyorsun. Kendine göre hak arıyorsun bir de yoğun bir din düşüncesi içerisindesin. İkisini nasıl bağdaştırıyorsun?? Alparslan Arslan: ?Tahsilat dediğiniz boyutta kimseye silah çekmedim.? Şengün: ?Din boyutunu nasıl açıklıyorsun?? Arslan: ?Hak hak hak? Şengün: ?Bu hak hak hak, dediğin olaya ne zaman girdin? Dini duyguların yoğunluğu ne zaman başladı ki seni insan öldürmeye kadar götürdü?? Arslan: ?Evvelden beri vardı. Kendimi bildiğimden beri. 2-3 yaşındayken rüyamda peygamber efendimizi gördüm. 1980 diyebilirsiniz. 1980´den 2009´a kadar hala devam ediyor.? Şengün: ?Danıştay kararı Kasım 2005´de çıktı, 2006 Şubat ayında Vakit Gazetesi´nde haber oldu.? Arslan: ?Vakit Gazetesi bu haberi yayınlamayabilirdi. Sen neyin peşindesin? İdraklı bir Müslüman bunu yapmaz.?
Şengün: ?Önce birinci tabancayı temin ettin, sonra ikinci tabancayı temin ettin ardından da 3 bombayı. Bu kadar büyük hazırlığı bir ayda mı yaptın? Senin yaptığın hazırlık kavga boyutunu aşan bir hazırlık.? Arslan: ?Hale bakacaksın.? Şengün: ?Tek başına yapmayıp da niye o kadar insanı bir araya topladın?? Arslan: ?Ordu kuracaktım.? Şengün: ?Bedava ordu kurulur mu?? Arslan: ?Cami cemaatine mi gidecektim?? Şengün: ?Bu adamlar senin kafana uygun değil, senin peşinden bedava gelmezler.? Arslan: ?Yukarıya bağlıyım. Sizlerle uğraşamıyorum. Yemeğimi yeyip yatacağım.? Şengün: ?Bu adamlara ne teklif ettin?? Arslan: ?Erhan Timuroğlu´na ´gelir misin?´ dedim. Galaksileri anlattım. Bunu duyan adam uçuşa geçer.? Şengün: ?Paramızı alamadık, yaptığımız şeylerin karşılığını alamadık diye telefon konuşmaları var.? Arslan: ?30 bin lira lazım deseler tamam derim. Kandırdım, kullandım onları?
Bombaları itiraf etti
Şengün: Silahları Aykut Mete Şükre´den, bombaları Süleyman Esen´den aldığını söyledin. Sonra Süleyman Esen´den vazgeçtin. Aykut Mete Şükre´ye devam ettin. Süleyman Esen´den neden vazgeçtin?? Arslan: ?Bombaları Süleyman Esen aldı, avucuma bıraktı. Ama o ´Ben vermedim, Alparslan aldı´ derse bilmem.? Şengün: ?Bombalar sana Üsküdar´daki evinde teslim edildi. Sen bunları cebine koyup Ataşehir´deki eve gidiyorsun. Bombaları Osman Yıldırım´a vermek için neden Ataşehir´e gittin?? Arslan: ?Osman Yıldırım´ın geleceği yer Ataşehir´e daha yakın. İstanbul da trafik var, trafik karmaşası var.? Şengün: ?Bunu karmaşa ile trafik ile izah edemezsin? Arslan: ?Öyle izah etmek zorundayım?
Şengün: ?Araban olmasına rağmen Ataşehir´i niye seçtin?? Arslan: ?Bana kopuk adamlar lazım? Şengün: ?Kopuğun Ataşehir ile ne ilgisi var? Ataşehir´de kopuk olan Üsküdar´da kopuk olmaz mı??Arslan: ?Beni buradan çıkarın başkanım. Sahile gidelim.? Şengün: ?Ataşehir güzel bir yer, havadar bir yer, diyorsun. Çamlıca Tepesi´ne çık. Orası daha yüksek bir yer.? Arslan: ?Rahat bir yerde bulunmam lazım. Sürekli cami avlusunda da bulunamazsın.?
Şengün: ?Recep Özkan´ın evine giderken bombalar çantanda mıydı??Arslan: ?Recep Özkan´a gittiğim zaman bombalar çantamdaydı. Çantada taşıyorum zaten. 2 bombayı o gün Osman Yıldırım´a teslim ettim. Bombalar evde durmadı.? Şengün: ?Kuran´a çok bağlı olduğunu söylüyorsun, ama en büyük günahlardan birisi olan insan öldürme fiilini gerçekleştiriyorsun. Bu nasıl oluyor?? Bu soru üzerine Arslan sinirlenip küfürler etmeye başladı. Önündeki kürsüyü tekmeleyip devirdi ve arkasında bulunan kürsülere tekme atmaya başladı. Aynı anda başkan Köksal Şengün´e dönerek: ?Müslüman ol. Ben seni öldürürüm burada!? diye bağırdı. ( Vatan)
Mahkeme heyeti: Hiç kimseye ön yargılı değiliz
Danıştay´a saldırı olayının, Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesince araştırıldığını savunan Cengiz´in sözlerine karşılık, duruşmadaki izleyiciler arasında bulunan Alparslan Arslan´ın babası İdris Arslan ise ´Hayır. Araştırılmadı´ diye bağırdı. Danıştay´a saldırı olayının örgütle bir bağı ve irtibatının olup olmadığının araştırılması sırasında çeşitli sorular sorulmasının çok doğal olduğunu belirten Mahkeme Başkanı Köksal Şengün, Perinçek´in avukatı Cengiz´e yönelik, ´Hukuku en az biz de sizin kadar biliyoruz. Hiç kimseye, asla ve kata ön yargılı değiliz. Öyle şey olur mu? 35 yıldır hukukun içindeyiz. Kişileri suçlamak mahkemeye yakışır mı? Bunu hukukçu bir kişi olarak nasıl söylersiniz? Böyle olduğu aklımın köşesine girerse 1 saniye bile durmam. Hakime,´Şunu sorarsın, bunu soramazsın´ diyemezsin´ şeklinde konuştu. Tutuklu sanıklardan Muzaffer Tekin ise Osman Yıldırım´ın ifadelerinin bu örgüt davasıyla ilgili herkesi ilgilendirdiğini ve sevk maddelerinin herkesi bağladığını ifade etti. Hakim üye Haşıloğlu´nun Arslan´a yeniden gizli tanık 9´un beyanlarını sorması üzerine Doğu Perinçek ve tutuklu sanıklardan Zekeriya Öztürk, Mahkeme Başkanı´na itiraz etti. Arslan´ın avukatı Oğuz Kayıran´ın da ´mahkemeye ara verilsin´ talebini değerlendiren heyet, duruşmaya ara verdi. ( AA)
Mahkeme karar verdi: Yasal olarak engel yok, sanık ´Gizli Tanık´ olabilir
Mahkemeye verilen aranın ardından Savcı Mehmet Ali Pekgüzel, sanık avukatlarının sürekli gizli tanığın deşifre edilmesi yolunu izlediklerine dikkat çekti. Savcı, sanığın gizli tanık olamayacağı şeklinde bir düzenleme bulunmadığına dikkat çekti. Yargıtay´ın sanıkların gizli tanık olduğu mahkeme kararlarını onadığını kaydetti. Mahkeme heyeti de sanığın gizli tanık olamayacağı yönünde yasal düzenleme olmadığı için talebi reddetti. Bu kararla Ergenekon soruşturmasının başlangıcından bu yana iki yıldır Ergenekon çevrelerince dile getirilen ´sanık aynı zamanda gizli tanık olamaz´ itirazlarını da boşa çıkaran net bir karar oldu. ´Sanık aynı zamanda gizli tanık olamaz´ şeklindeki aynı itirazların Güneydoğu´da görülmekte olan Cemal Temizöz davasında da yapıldığını hatırlatan hukukçular Ergenekon davasına bakan mahkemenin kararının bu davada da emsal oluşturacağına dikkat çekiyorlar. ( Zaman)
Yıldırım´dan kendisine hakaret eden Vural Ergül´e tehdit: Kelleni alırım senin bak
Sevgi Erenerol´un avukatı Vural Ergül ?Çakma bir gizli tanığın beyanı yargıya esas alınırsa bu bir ahlaksızlıktır? deyince Mahkeme Başkanı Şengün sert bir dille ?Mahkeme, ahlakın ne oluğunu sizden kat kat daha iyi bilir? karşılığını verdi. Ergül´ün suçladığı Osman Yıldırım da çıkışta Ergül´e ?Kelleni alırım ulan kahpe? diye bağırdı. ( Star)
(19 Ekim 2009, 15:45), son güncel.: (23 Ekim 2009)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER:
Danıştay saldırısının Ergenekon davasıyla birleştirilmesi manşetlerimiz
Danıştay soruşturması sil baştan