Ergenekon davasının kapsamı hemen her gün genişliyor, dava büyük yüzleşmelere hazırlanıyor. Duruşma salonu bir kez ek inşaatla büyütüldü ama anlaşılan birçok kez daha büyütülecek. Faili belli ancak arkasındaki güç bilinmeyen eylemler Ergenekon’la çakışmaya başladı. Ergenekon davası, birçok faili meçhul cinayetin ve mağdurunun da gün yüzüne çıkmasında etkili oldu.
27.11.2008 14:28 Ergenekon terör örgütü davası Silivri´de görülmeye devam edilirken, Ergenekon soruşturması da diğer yandan hızla devam ettiriliyor. Öte yandan bugüne kadar faili meçhul kalan ya da sadece tetikçileri yakalanabilen birçok karanlık olay da Ergenekon davasıyla birleştirilmeyi bekliyor. Faili meçhul cinayetlere kurban giden kişilerin yakınları ise Ergenekon davasına müdahil olabilmek için harekete geçti. Danıştay saldırısında hayatını kaybeden Mustafa Yücel Özbilgin´in oğulları davayı Silivri´de yakından izleyerek müdahil olmaya hazırlanıyor. 1996 yılındaki Susurluk kazasından bir ay önce Perinçek´in Aydınlık dergisinde yayınlanan MİT raporunda (1) uyuşturucu kaçakçısı Askar Simitko olarak adı geçen ve Susurluk çetesince öldürüldüğü belirtilen İranlı Asghar Sematgou´nun oğlunun bu davaya müdahil olma talebi, (2) yıllardır Jitem adına Güneydoğu´da cinayet işleyip başka örgütler üzerine attıkları iddiaları medyada yeralan PKK itirafçılarından Abdulkadir Aygan´ın İsveç´ten haber gönderip Ergenekon davasında sanık-tanık-mağdur olarak ifade vermek istemesi, (3) 1995 yılında Mardin Jandarma Alay Komutanı Albay Rıdvan Özden´in PKK ile girdiği çatışmada alnından vurulup öldürüldüğü´nün açıklanmasına karşın kocasının PKK tarafından değil Güneydoğu´da uyuşturucu ile şiddetle mücadele etmesinden rahatsız olan Veli Küçük´le ilişkili devlet içindeki çetelerce ensesinden vurulup öldürüldüğünü o tarihten beri iddia eden ve 18 Temmuz 2008´de Ergenekon savcılarına başvurup (4) beraberindeki tüm belgeleri teslim eden eşi Tomris Özden´in davaya müdahillik talebi, (5) Özdemir Sabancı ve Necip Hablemitoğlu cinayetleri (6) ile son olarak Üzeyir Garih cinayetinin de Ergenekon Savcıları tarafından Ergenekon Davası kapsamına alınmış olması (7) bunun son örneklerini oluşturuyor. Ergenekon davasının kapsamı genişledikçe genişliyor... İtalya´daki gladio davası da ilk başlarda üç-beş kişiyle başlayıp 3500 kişinin yargılandığı bir davaya dönüşmüştü.
Tomris Özden: Beni uyaran herkes susturuldu ve eşim alnından değil ensesinden vuruldu
Güneydoğu´da Orgeneral Eşref Bitlis ve Tuğgeneral Bahtiyar Aydın´ın esrarengiz ölümleri ile aynı döneme denk gelmesiyle dikkatleri çeken Albay Rıdvan Özden´in Mardin´de öldürülmesi olayıyla ilgili eşi Tomris Özden, 18 Temmuz 2008´de İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı´na suç duyurusu yaparak (8) Ergenekon savcılarından eşine otopsi yaptırmalarını istedi. Tomris Özden, eşinin zamanında yetkililerin açıkladığı gibi PKK´lılarca uzun menzilli tüfekle alnından değil ensesinden, yakın mesafeden Veli Küçük´ün dahil olduğu devlet içi çetelerce öldürüldüğünü belirtti. Oğuztan ve Güney tarafından saatlerce sorgulandığını söyleyen Özden, kocasını öldüren tetikçiyi nasıl tanıdığını da anlattı. Taraf gazetesinde (9) yer alan habere göre, Mardin Jandarma Alay Komutanı Albay Rıdvan Özden´in 1995 yılında PKK ile girdiği çatışmada öldürüldüğü´nün açıklanmasından bu yana, konu kapanmadı. Kışlanın dışında, Kanas silahla alnının ortasından vurulduğu söylenen Albay Özden´in eşi Tomris Özden, kocasının cenazesini almaya gittiği andan itibaren yapılan tüm açıklamalara karşı çıkarak yetkilileri gerçeği açığa çıkarmaya çağırdı.
13 yıldır bekliyordu
Tam 13 yıldır, yetkililere başvurma, medyadan çağrı, kitaplar, bu kitaplar aracılığı ile savcılıklardan soruşturma açılmasını talep etme gibi her yolu deneyen Tomris Özden hiçbirinden sonuç alamadı. İnsan haklan ve barış aktivisti oldu. Polisten dayak yedi. Tehditlerle uğraştı. En yakınlarından, ailesinden bile baskı gördü. Hatta ona Sen PKK´ya mı çalışıyorsun bile dediler. Ama yılmadı. Kendisinin deyişiyle inatçı bir kadın. Oysa kocasının ardından annesini, onun ardından iki kardeşini kaybeden Özden, yaşadığı stres ve üzüntü sonucu dört yıl da hastalıklarla uğraştı. Bir dönem hep yanında olanların, o sıkıntılı günlerde bir kez bile kapısını çalmamalarına kırgın olsa da, yaptıklarından pişmanlık duymadığının altını özenle çizdi.
Ve Ergenekon Savcıları dinledi
Bugünlerde yeni kitabı için çalışan Tomris Özden heyecanlı. Bu heyecana, yıllar süren uğraşlarının sonucu olarak gördüğü, Rıdvan Özden dosyasının Ergenekon soruşturması kapsamına alınmasının yarattığı umut da eşlik ediyor. İlk ve öncelikli talebi, Rıdvan Özden´e otopsi yapılması. Bugüne kadar onu dinlemeyen, duymayan savcıların aksine Mehmet Ali Pekgüzel ve Zekeriya Öz´ün ona neredeyse bir günü ayırmaları umutlarını tazelemiş.
Kendim gittim
Tomris Özden, Rıdvan Özden dosyasının Ergenekon kapsamına alınmasını ise o hep koruduğu inatçılığı ile sağladığım söyledi. Çıkan haberlerin aksine savcıların çağırmadıklarını, kendisinin gittiğini vurgulayan Özden, şunları anlattı: Soruşturmasının daha birinci dalgasıydı. Tuncay Güney, Ümit Oğuztan ve Veli Küçük´ün adları ilk kez gündeme gelmişti. Ben bu isimleri 13 yıl önce yazmışım, bu isimleri telaffuz etmişim. Nisan sonu, mayıs başı falandı. Savcıların adını bile bilmiyorum. Girdim savcılığa, devlet hakkında suç duyurusunda bulunmak istiyorum, dedim. Adının daha sonra Mehmet Ali Pekgüzel olduğunu Öğrendiğim savcı dilekçemi aldı. Önce pek ilgilenmediler. Hatta beni Eşref Bitlis´in karısıyla karıştırdılar. Ama sonra sürekli soru sormaya başladılar. Kitaplarımdan bahsedince onları da istediler. O gün eve Terörle Mücadele polisleri bir kaç kez gelip gitti. Evdeki bütün yazılı dokümanları verdim. Neredeyse akşam saat 19.00´a kadar onlarla birlikteydim.
Günlükleri bir gazi getirdi
Özden, Savcılığa verdiğim günlükleri bana bir gazi getirdi dedi ve bir dönem kendisini suçlayanların daha sonra bilgi ve belge getirmeye başladıklarına dikkat çekti. Savcılığa verdiği bölümün 15-20 sayfa olduğunu söyleyen Özden, eşinin ölüm haberi üzerine gittiği misafirhanede eşinin odasının talan edildiğini, bütün dolaplarının boşaltıldığını, ortalığa saçıldığını anlatarak, bu ortamda günlüklerin de darmadağın edildiğini söyledi. Anlaşılan bir bölümünü de bu gazi almış diyen Özden, önce kendisine yardım etmeye çalıştığını zannettiği, ama sonra kendisini tehdit eden üsteğmen hakkında da suç duyurusunda bulunmaya hazırlanıyor.
Üsteğmen L.G. uyardı
Üsteğmen L.G´nin kendisine Rıdvan Albay çok sevdiğim bir insandı. Size sövebileceğim tek şey, elbiselerini isteyin. Özellikle de kepini. Çünkü dendiği gibi kepinin ön tarafında kurşun izi yoktu. Elbiselerini mutlaka isteyin dediğini ama bunun duyulması üzerine bu kez de kendisini tehdit ettiğini anlatan Özden, söz konusu üsteğmenin ağır baskı yaşadığını da ekledi.
Konuşunca öldürüldü
Tomris Özden, Albay Rıdvan Özden´in postası olan Erhan´ın ise konuştuğu için öldürüldüğünü iddia etti. Özden, bir polis memurunun bir gösteri sırasında yanma geldiğini ve Erhan´ın dayısı olduğunu ve Erhan´ın öldüğünü söylediğini aktardı: Erhan bize, ´Rıdvan Albay´a PKK ölüsü gibi davrandılar, soydular, son kuruşuna kadar aldılar. Anıları, defterleri her şeyi´ dedi. Bu konuşmadan sonraydı. O polis memuru Erhan ile iki arkadaşını bir otomobilin biçtiğini ve sonra da kaçtığını söyledi. Olayın kaza olduğuna inanmadığını da ekledi.
Kocamın katiline emanet ettiler
Eşinin cenazesini almak üzere Mardin´e gittiğinde, kendisini hastaneye, havaalanına götürüp getirmesi için yanına verilen kişinin kimliğini yıllar sonra öğrenen Tomris Özden, bu kişinin ´Zeki´ kod adlı İ.Y. olduğunu, itirafçılar Murat İpek ve Murat Demir´den öğrendiğini belirterek, yaşadıklarına ilişkin çarpıcı bilgiler aktarıyor. Yanımda dolaşan, sözüm ona beni sağa sola götürsün diye verdikleri bir adam vardı. Ben de eşimin vurulduğunda üstünde olan eşyalarını araştırıyorum. Bu adam bana ´Onların hepsi yakıldı, boş ver bacım. Onlar kötü anılar. Al işte yenilerden. Hadi bacım hadi...´ deyip duruyordu. Bu adamın tarifini, yıllar sonra itirafçılar Murat İpek ve Murat Demir sordu, çizdirdiler bana adamı, zaten çok ilginç bir tipti. Seyrek sakallı, köse gibi bir adamdı. Benzi sarı, Tatar suratlı bir çocuk. Elmacık kemikleri çıkıktı. Eşinizi işte o vurdu dedi itirafçılar. Bana tipini çizdirdiler. Kısa boylu, elmacık kemikleri çıkık, sapsarı. Adamı tanımlayınca, ´tamam işte o Zeki kod adlı İ.Y´ dediler.
Eşinin yardımcısını suçladılar
Tomris Özden, İ.Y´yi eşinin yardımcısı Binbaşı C.K´nın tetikçi olarak kullandığını öne sürerek gerekçelerine ilişkin de şunları anlattı: Benim eşim dürüst ve savaşa karşı bir insandı, ancak eşimin yardımcısı olan C.K. haraç ve uyuşturucu gibi kirli işlere karışıyordu. Eşim bu kirli işleri öğrenince C.K., sürekli yanında bulunan İ.Y. isimli tetikçiye eşimi öldürttü. İ.Y´nin Mardin´de askerlik yaparken dört kişiyi daha öldürdüğünü de öğrendim. Bendeki bu bilgileri, kısa bir süre önce basına açıklamalar yapan PKK itirafçısı Murat İpek de yüzyüze görüşmemiz sırasında doğruladı.
Ergenekon kapsamında
Davası görülen Ergenekon soruşturması kapsamına savcılığa teslim edilen Rıdvan Özden´in dosyasında Murat Demir ve Murat İpek´in itiraflarının yer aldığı kaset de bulunuyor.
Güney´le Oğuztan beni sorguladı
Ergenekon´un ünlü isimleriyle ilginç anlar yaşayan Tomris Özden, bu isimler tarafından saatlerce sorgulanışını ve Tuncay Güney´in düğününe davet edilişini şöyle anlattı: Tuncay Güney o sıralar beni çok sık arıyordu. 1996 falandı. Sıradan bir gazeteciydi benim için. Önce Akşam Gazetesi adına bir röportaj yaptık. Sonra bir gün de, Barış Otobüsü eyleminden sonra aradı. Flash TV´de çalıştığım söyledi, programa davet etti. Ben de elbette sesimi duyurabildiğim kadar duyurmaya çalışıyordum. Gittim, Ümit Oğuztan´la ikisi beni bir odaya kapadı. Ve 4-5 saat sorguladılar. O süre içinde bir kaç kez Veli Küçük Paşa´yla da telefonla konuştular. Sonra bir kez Oğuztan arayıp, ´yanlış anlamayın falan´ dedi. Tuncay Güney´le ise bir daha hiç görüşmedim.
Düğünde altın taktım
Düşünün, o kadar ilgiliydi ki Tuncay Güney, Rıdvan´ın öldürülmesiyle, beni hemen her gün arıyordu. Bir gün geleceğini söyledi ve düğününe davet etti. Hatta bana, ´Ama benim eşim türbanlı, siz türbanlılarla bir araya gelmezsiniz ki´ dedi. Ben de, benim için önemli olanın insan olduğunu belirterek, tabii ki gelirim dedim. Gerçekten de bütün davetliler, gelin bile türbanlıydı. Geline de altın taktım. Ben hala inanamıyorum. O kadar efendi, o kadar duygusal bir çocuktu ki.
(1) http.//www.kontrgerilla.com/raporlar/Susurluk_MITRaporu.asp#simitko
2) http://www.radikal.com.tr/Default.aspx?aType=Detay&ArticleID=908933&Date=18.11.2008
3) http://istihbarat.wordpress.com/2008/09/30/eski-pkkli-ve-jitem-itirafcisi-abdulkadir-aygan-ifade-vermek-istiyor/
4) http://www.zaman.com.tr/haber.do?haberno=565629
5) http://www.taraf.com.tr/haber/22335.htm
6) http://www.aktifhaber.com/news_detail.php?id=195203
7) http://www.haksozhaber.net/news_detail.php?id=5876
8) http://www.zaman.com.tr/haber.do?haberno=565629
9) http://www.taraf.com.tr/haber/22335.htm
(27 Kasım 2008, 14:28)
HABERLE İLGİLİ ŞİKAYET, DÜZELTME GİBİ TALEPLERİNİZİ İLETMEK İÇİN TIKLAYIN
HABERLE BAĞLANTILI OLABİLECEK LİNKLER: